Projenin Adı: Medya Ortamında Bulunan Biyolojiyle İlgili Çeşitli Bilimsel Filmlerin İncelenmesi

Proje Yürütücüsü;Dilek KARABAYRAKTAR

Proje Danışmanı;Prof. Dr. Nasip DEMİRKUŞ

Proje İçin Harcanması Planlanan Zaman(toplam ders saati) 14 X4 saat =56 Saat

Giriş
;Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği Anabilim Dalı Materyal Geliştirme Odasında hazırlanan ve Nadidem ve Biyoloji Eğitimi web sitelerinde halen internette yayınlanan  yaklaşık  205,5 Gigabayt (yaklaşık 342 saatlik 500 filimlik arşiv) bilimsel film içinden, ders hocası tarafından biyolojiyle ilgili yaklaşık 36 saatlik  40 film seçilmiştir.
Genel Filimler; http://www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr/video.html
Evrimle İlgili Filimler; http://www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr/ders/ev/ev.htm
Teknoloji ve Toplum İle İlgili Filimler; http://www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr/ders/fttfm.html
Çevre İle İlgili Filimler; http://www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr/ders/cevt/cevfm.htm
Alan Eğitimi ve Araştırma Projesi dersi öğrencileri için;Biyoloji Eğitimi Nesnel ve Sanal  Materyal Geliştirme Odası (http://www.nadidem.net/san/index.htm)  ve Fen Bilgisi Materyal Geliştirme Sınıfı (http://www.fenbilgisiegitimi.yyu.edu.tr/webfen/index.htm) hazırlanarak, filmlerin internet  ortamında ücretsiz ve rahat izlenerek özetleri çıkarıldı. Ayrıca filmle öğretim yöntemine (http://www.nadidem.net/ders/omk.html#koylu) uygun olarak izlenilen filmin derinlemesinde yanıt bulabileceği sorular dizisi de filme ilave edilmiştir.

Yöntem:Biyoloji Eğitimi Nesnel ve Sanal  Materyal Geliştirme Odası (http://www.nadidem.net/san/index.htm)  ve Fen Bilgisi Materyal Geliştirme Sınıfı (http://www.fenbilgisiegitimi.yyu.edu.tr/webfen/index.htm) adresinden tek tek izlenerek özetleri tutuldu. Sonra  izlenen filimim derin içeriklerinde yanıtları bulunan sorular ilave edildi. Daha sonra her özet bir word sayfasına yazılarak özet sayfası html uzantılı şekilde hazırlandı. Yaklaşık 33 tane film için (45’er dk’lık) 30 sayfalık bir özet ve sorulardan doküman hazırlandı. Bu doküman Macromedia Dream Weawer programı kullanılarak html uzantılı dokümanların her birisine ait olduğu filmin internetteki linki atılmıştır.
Daha sonra tüm filimler ders hocası tarafından öğrencilere Biyoloji Materyal Geliştirme Odasındaki filmlerin hazır flash uzantılı dökümanları tek tek açılarak Macromedia flash sanal aracı ile her filmin görsel ekranına film özetinin linki atılmıştır. Böylece 30 tane filmin her birisi için birer sayfalık html uzantılı dosyaları ve film isimleri üzerine link atılmıştır. Aynı zamanda her filmin flash dosyasındaki görsel ekranına da film özetinin linki atılmıştır.

Sonuç ve Öğrencinin Kazanımları;Öğrencilerin 5 yıl boyunca gördüğü biyolojik bilgilerin bir kısmını, 36 saatlik uygulamaya yönelik bilimsel biyolojik filmlerin hayattaki karşılıklarıyla ilişkilendirme, filmlerin pratikteki karşılıklarının belli bir kesimini muhakeme etme, öğrencilerin biyolojinin uygulama alanlarına yönelik bilgileri güncellemiştir. Aynı zamanda öğrenciler filmlerde öğrendiklerini özetleyerek bilgilerini pekiştirmiştir. Ayrıca öğrencilerin Macromedia Dream Weawer ve Macromedia flash programlarını kullanmayı öğrenmeleri amaçlanmıştır. Bütün bu dokümanın hepsi http://www.nadidem.net ve http://www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr web sayfalarında yayınlanmıştır.
http://www.nadidem.net/ozgecmis/dilekog.html


BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİNİN BİLİMSEL GERÇEKLERİ VE ÜRETİLEN HURAFELERİ
(60DAK)

FİLMİN ÖZETİ

 

 

Hazırlayan, Tezsiz Yük.Lis. Öğr., Dilek KARABAYRAKTAR

(Alan Araştırması Proje Dersi Ödevi 2008 Güz)

 

 

                Bermuda Şeytan üçgeni Florida, Porto Rico ve Bermuda Adası arasında yaklaşık 1,3 kilometre karelik bir alanı kapsıyor. Burası dünyanın en tehlikeli sularından birisidir. Şeytan Üçgeniyle ilgili birçok kaybolma hikâyesi üzerine çeşitli teoriler ileri sürüldü. Denizciler ve havacılar yıllarca burada gerçekleşen garip olayları anlatıp durdular. Ama burası 5 Aralık 1945’te beş adet uçağın aynı anda kaybolmasıyla önem kazandı. Buna benzer ilginç olaylardan biri de Amerikan Skylops gemisinin 1918 yılında kaybolmasıdır. Bu gemi 19 bin tonluk bir donanma gemisiydi. Yolculuğun üç gün sürmesi gerekirken yaklaşık 90 yıldır hiçbir izine rastlanamadı.

               Charles Berlitz adındaki yazar, Bermuda Şeytan Üçgeni ile ilgili bir kitap yazana kadar bu yaşananlar pekte kimsenin ilgisini çekmiyordu. Kitap en çok satanlar listesine girdikten sonra garip kayboluş hikâyelerine birçok teori eklendi. Oysa Bermuda Şeytan Üçgeni’nin asıl gerçeği güçlü dalgalar, güçlü rüzgârlar, güçlü akıntılar (golf stream), güçlü girdapların bir araya gelmesinde yatar. Ve bulunan enkazlar bu gizemi biraz olsun aydınlatmamızı sağlar. En azından bu kaybolmaları elektron sislere ya da uzaylılara atfetmek çok çekici ve ilginç olsa da hava koşullarının yol açtığı durum muhtemel sanıktır. Ayrıca bu bölgenin içinde yer aldığı alanda ticaretin gelişmesi çok sayıda sefer yapılmasına ve kayıplarında artmasına yol açmıştır. Bulunan birçok kalıntıya rağmen buranın taşıdığı gizemlerin tam anlamıyla açıklandığı söylenemez. En azından şimdilik….

 

            

                             Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

 

  1. Bermuda Şeytan Üçgeni önemini nasıl kazanmıştır?
  2. Bu kayboluşların asıl nedeni Ufolar ya da Usolar mı?
  3. Bu gizemi çözmek için ortaya atılan teoriler nelerdir?
  4. Anlatılan kayboluş hikâyeleri ne kadar gerçektir?

 

 

 

 

 

 

 

STONHENCİN HAYAT HİHAYESİ ( 45 DAK ) FİLMİN ÖZETİ

 

              Stonehenge yeryüzündeki en eski tarihi kalıntılardan biridir. 32 metre çapında harabe bir çemberdir. Binlerce yıldır sırlarla dolu bir şekilde öylece durmaktadır. Stonehenge’nin tarihi bundan 5 bin yıl öncesi bir kültürün yer aramasına dayanır. Ve bıraktıkları iz Stonehenge’den çok daha büyüktür. Gizemli olarak gördüğümüz şey, aslında tarih öncesi bir şehrin merkezi görünümündedir.

              Stonehenge bir harabeden öte tüm bir kültürü ifade etmekte ayrıca Stonehenge’nin doğuşunu sağlayan asıl şeyin çakmak taşı yumruları olduğu düşünülmektedir. Bundan 5 bin yıl önce burası sık ormanlarla kaplı bir alandı ve çakmaktaşı, bu ağaçları kesmek için keskin baltalara dönüştürülüyordu. Çakmaktaşı baltalar taş devri ekonomisinin bel kemiğini oluşturuyordu. Taş devrinin sonunda İngiltere’deki ağaçlar büyük ölçekte temizlendi. Bir arada yaşayan avcı insanlar yerleştiler. Ve topluluklar kurdular. Ekinler ektiler ve yemek için hayvan beslemeye başladılar. Böylece yeni bir yaşam tarzı şekillendi. Stonehenge için ağaçların arasında bir yer açtılar. Önce dev bir hendek olarak başladı, hendek yapıldıktan sonra bazı kereste yapılar kuruldu. Daha sonra taş devrinden metal devrine geçişte taştan yapılar inşa edildi. Metallerin ülkeye girmesi büyük bir refah getirdi. Ve Stonehenge’nin duvarlarını süslemelerini sağladı. Stonehenge’nin taşlarının Galler’in batı sahilinde 230 km öteden getirildiği sanılmaktadır. Yaklaşık 300 tondan fazla kayanın nasıl getirildiği hala gizem konusudur. Henge: arkeologların tarih öncesi dairesel tabyalara verdikleri genel bir isimdir.

              Yapılma amacına gelince, Stonehenge’nin bir gökbilim rasathanesi olduğu düşünülmektedir. Bu insanlar dünyanın güneş etrafında dönüşünden kaynaklanan yıllık sonuçları anlamışlar ve yılın yaz dönümü denilen en uzun gününü taşla, gölgeyle ve ağaçlarla kaydetmişlerdir. Ayrıca burası büyük kutlamalara tanıklık etmiştir. Ayrıca Stonehenge, onların hayatta kalmaları için kritik bilgiler elde etmelerini sağlıyordu. Buda bize hayatın doğal döngüsünün gerçeğini hatırlatıyor.

 

 

 

 

 

       Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Stonehenge nerede yapılmıştır?
  2. Bu yapı nasıl inşa edilmiştir, mimari olarak neye benzemektedir?
  3. Stonehenge’nin yapılma amacı nedir?
  4. Taş ve metal devrinin Stonehenge üzerindeki etkileri nasıl olmuştur? 
  5. Henge neyi ifade etmektedir?

6.   Stonehenge benzeri yapılara bu bölgede görmek mümkün mü?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

      

 

 

HAZRETİ İSA AS ÖNCESİ: YAPILAN DÜNYANIN YEDİ HARİKASININ BİLİMSEL HAYAT HİKÂYESİ (130 DAK) FİLMİN ÖZETİ

               Antik yazarlar var olan en güzel ve büyüleyici yapıtların bir listesini çıkardılar. Bu yapılar dünyanın yedi harikası olarak biliniyor. Mısır Giza’daki Büyük Piramit, İskenderiye şehrindeki Deniz Feneri, Yunanistan Olimpia’da ki fildişi Zeus Heykeli,  muazzam Babil şehrinin doğaya meydan okuyan Asma Bahçeleri, Türkiye Efes’teki Artemis Tapınağı, insan boyunda yüzlerce heykelle bezeli Kral Mavzalosun Mezarı Mavzeleum ve Rodos Adası üzerinde yükselen şu ana kadar yapılmış en büyük Bronz Heykel. Biri dışında hepsi yok oldu. Hepsi şu anda 20.yy efsaneleri altında gizli.   

               Deniz feneri 7 harikadan neye en çok benzediğinin anlaşılması en zor olanı. Fenerin 3 kademeli ve 91 metre yüksekliğinde olduğu söylenir. Feneri yapma fikri ortaya çıktığında İskenderiye hızla büyüyen bir liman şehriydi. Yunan yazarlara göre fener denizcilerin kayalardan uzak durup şehrin kıyılarına güvenle varması için inşa edilmişti. Beklide fener onların varacakları yeri fark etmeleri için inşa edilmişti. Bugün fenere ait pek bir kanıt yoktur. Yedi harikadan en çok ilgi göreni ise tanrıça kültürünü onurlandırmak için yapılan Artemis tapınağıydı. Tapınak Türkiye’deki Efes şehrindeydi. Ve bu bölge depremlerin sıkça görüldüğü bir yerdir. Ve bütünüyle mermerden inşa edilen ilk tapınaktı. Zenginlik, doğum ve saflık tanrıçası Artemis için inşa edilmişti. Artemis tapınağı yangınlar ve depremlerle yıkılana kadar 900 yıl ayakta kalabilmiştir.           

              Kahire Giza da bulunan ve kral Kufo için yapılan piramit 7 harikadan bir tanesidir. Piramit firavunun diğer dünyaya güvenle geçmesini sağlamak için yapılmıştır. Ve antik dünyadan günümüze kalan tek anıttır. Piramidin dış yüzeyi kum taşı bloklarıyla iç yüzeyi ise daha sağlam olan granitten yapılmıştır. 20 yıl gibi kısa bir sürede yapılan büyük piramit olmasaydı bugün 7 harikanın varlığına inanmamız biraz güç olacaktı. Çölün ortasında insan elinden çıkma bir vaha. Yani Babil’in Asma Bahçesi, hakkında en az bilgiye sahip oluğumuz yer. Hatta varlığından bile şüphe duyuluyor. Kil tuğlalardan yapılmış destekleri olan teraslı çatı ve çölün sıcağında egzotik bitkilerin serpildiği gösterişli bahçeler olduğu düşünülüyor. Rodos heykelinin yaklaşık olarak 36 m olduğu, demir ve taş iskeletinin bronzla kaplı olduğu söylenir. Rodoslu lar bu dev heykelin bir zaferin anısına dikildiğini söylüyorlar. Makedonlara karşı yapılan savaş sonrası yapılan heykelin İsa’dan önce 292 de başlayıp 12 yılda bittiği sanılıyor. Figür adanın koruyucusu Helios’tur. Bodrum da İsa’dan önce 400 yılında Pers İmparatorluğuna bağlı bir kral olan Mavzalosun bir hanedanlık soyu yaratmak için kardeşi Artemisia ile evlendi. Efsane 350 de kocasını onurlandırmak için Artemisia’nın Mavzeleum adındaki mezarı yaptırmasıyla başlar. Burayı yedi harikadan biri yapan şey 400 e yakın heykelle süslenmiş olmasıdır. Altın ve fildişinden yapılma baş tanrı heykeli belki de bu güne kadar yapılmışların en büyüğü Zeus heykelidir. Heykel gövdesi fildişinden elbise ve sandaletleri ise altından yapılmıştır.

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

1. Zeus heykelinin mimarı kimdir?

2. Piramitler nasıl inşa edilmiştir?

3. Dünyanın yedi harikasının kaynağı nedir?

4. Mozole kelimesinin kaynağı ve anlamı nedir?

5. Yapıldıkları dönem itibariyle en çok ilgi gören yedi harika hangisidir?

6. Yedi harikanın büyük çoğunluğunun yok olma nedeni nedir?

7. Bugün yedi harikadan hangilerinin izlerine rastlanabilmiştir?

8. Yedi harikanın neye benzediği konusunda araştırmacılar nasıl bir sonuç ortaya koymuştur?

 

            

 

 

                                                                            WASHİNGTON KANYONLARININ OLUŞUM HİKÂYESİ (60 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

 

                Kuzey Batı Washington eyaletinde devasa yarıklar ve binlerce milin üzerinde uçurumlar yer alıyor. Ve tepe zeminin de esrarengiz çukurlar ve dev kayalar yer alır. Yaklaşık yüz yıldır bilim adamları bölgeyi hangi gücün bu hale getirdiğini araştırmaktadırlar. Uzun yıllar boyunca jeologlar buraların milyonlarca yıl içinde oluştuğunu düşünüyordu. Ve bu parçalanma ve yırtılma sonucu ortaya çıkan şekillere yarık tepeler deniyordu. Bu bölgede ayrıca nehirler ve göller bulunuyor. Bölgede birçok yerde 3500 metre yükseklikte 100 tonluk kayalar bulunuyor ve bunların buraya nasıl geldiği sorusunu akla getiriyor.

              1920 yılında J. Harley Brats adındaki bir yer bilimci tepelerin bir gecede oluştuğu teorisini ileri sürer. Fakat jeologlar onunla aynı fikirde değildi. Ve onun görevinden alınmasına neden oldu. Ta ki 1980 yılında Brets’in teorisi kabul edilip itibarı iade edilene kadar bu durum sürmüştür. Bu teoriye göre süper serinletici moleküllerin inanılmaz baskısı Misilo buzul gölündeki buz barajının zarar görmesine neden olur. Moleküllerin çatlaklar arasına girmesiyle çözünen büyük buzul parçaları ani bir şekilde düşmeye başlar ve yıkım aşaması başlamış olur. Buz barajının çökmesiyle büyük bir su kütlesi serbest kalır ve 240 m derinliğe sahip olan su kütlesi büyük bir aşındırma kuvvetiyle saatte 100 km’ ye varan bir hızla yarık tepelere doğru ilerler. Hızla akan su diğer kayaları kendisiyle taşırken suyun dip bölgelerindeki hortumlar, çukurlar oluşturur. Ve dev kanyonlar böylece birkaç saat içinde meydana gelmiş olur.

 

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. J.Harley Brats teorisinin temelleri nelerdir?
  2. Düzensiz kaya nedir, nasıl ortaya çıkmıştır?
  3. Brats’in teorisi kanyonların oluşumunu tam anlamıyla açıklayabilmiş midir?
  4. Son yapılan araştırmalar kanyonlarla ilgili hangi gerçeği ortaya çıkarmıştır?
  5. Süper serinletici molekül nedir?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                       ANTİK MISIRDA HALKIN YAŞAM ŞEKİLLERİ (47 DAK) FİLMİN ÖZETİ
                 
                 Mısır’ın büyük bir medeniyet olmasında Firavunların otoritesinin ve ordularının gücü yatmaz. Mısır’ı Mısır yapan şey Nil’in siyah ve verimli toprağıdır. Her yıl Nil taşarak toprağı sular ve çölü insanlardan uzak tutar. Ve böylece Mısır bolluk içinde yüzebiliyordu. En görkemli yıllarında Mısır’ın nüfusu 7 milyondu ve büyük çoğunluğu çiftliklerde yaşıyordu. Yetiştirdikleri ekinler ekonominin bel kemiğini oluşturuyordu. Para kullanılmadığı için maaş ve borçlar takas usulü ile gerçekleştiriliyordu. Bu iş için genellikle buğday kullanılırdı. Mısır’da en çok ihtiyaç duyulan şey kereste idi. Topraklar hayvanlar tarafından sürülürken çiftçiler fasulye, mercimek, sebze ve bakliyatta ekiyordu. Arpa ve buğdayı gündelik yemeklerinde kullanıyorlardı. Halktan kişiler bira tüketirken, kraliyet ailesinden varlıklı kişiler şaraba değer veriyordu. Bunu yanında pırasa, soğan, sarımsak, hurma ve turunçgiller her yerde yetiştiriliyordu. Çiftçiler sığır, domuz, eşek, koyun, keçi besliyorlardı. Halk domuz eti yerken varlıklı insanlar daha çok sığır etiyle besleniyordu.

              Ekinler tunç ve bakırdan yapılmış oraklarla biçiliyordu. Kadınlar tarlalarda çalışmıyordu. Mısır topraklarının çoğu Firavun’a ya da büyük tapınaklara aitti. Kereste ve değerli yağlar, buğday ve şarapla takas edilirdi. Sokakları iç içe geçmiş dar bir görünüme sahipti. Evleri kerpiçten yapılırdı.  Zengin insanlar müstakil evlere sahipti. Mısır insanları sıcakkanlı insanlardır, pazarlarda ve tapınaklarda bir araya gelerek sohbetler ederlerdi. Bu nedenle dış görünüşlerine çok dikkat ederlerdi. Firavundan köylüye kadar herkes makyaj yapardı kimse makyaj yapmadan dışarı çıkmazdı. Mısır kadınları ev işlerinde çalışır kandil yapardı, erkeklerle eşit haklara sahiplerdi. Mısırlılar müziği çok severlerdi, fakat müziklerinin neye benzediğini bilmemiz imkânsızdı…

 

       

 

 

 

                              Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Mısırlılar keresteye niçin bu kadar çok ihtiyaç duyardı?
  2. Mısırlıların komşu ülkelerle ekonomik ilişkileri nasıldı?
  3. Mısırda evlilik, boşanma ve miras hakkı işlemleri nasıl yürütülür?
  4. Kadınların mısır ekonomisindeki önemi nedir?
  5. Çiftçilerin mısır ekonomisindeki önemi nedir?
  6. Mısırda vergi sistemi nasıl işlerdi?
  7. Antik Mısır’da gündelik yaşamları nasıldı?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MAYALARIN GİZEMLİ KÖKENLERİ (45 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

 

               Mayalar Orta Amerika’daki Amazon ormanlarından çıkıp büyük şehirler inşa etmişlerdir. Eski Maya heykeltraşları binaların etrafına savaşçılarının çok detaylı figürlerini oymuştur. Mayaları özel kılan özelliklerden biri de budur. Hiyeroglifler halinde ayrıntılı bir yazı dili meydana getirdiler. Astronomik hesaplamalara dayanarak 52 yıllık bir takvim geliştirdiler. Bununla günleri, göksel olayları eşsiz bir doğrulukla takip edebildiler. İlk Maya kralları halklarını yarı tanrı olarak yönetiyordu. Tanrılarla olan bağlarını ise kanlı ayinlerle kurduklarını düşünüyorlardı. Araştırmalar mayaların Batı Yarım küredeki ilk yazıyı kullanan uygarlık olduğunu ortaya koyuyor. Mayaların neden bu kadar elverişsiz koşullara sahip bir yerde uygarlık kurduklarına gelince; şehrin yakınındaki bataklıklar ve fosil atıkları barındıran sulak alanlara yakınlıklarını neden gösterebiliriz. Çünkü buradaki çamuru ve balçığı toplayarak tarlalarında ve seralarında kullanıyorlardı. Bu onların tarımda gelişmelerini sağlıyordu. Bir uygarlığın bu şekilde ortaya çıktığı sanılmaktadır.

                     Şehirler birbirine taştan yapılmış tünellerle bağlıydı ve böylece Batı Yarımküredeki ilk eyalet görünümünü oluşturuyordu. Fakat kaynakları doğru kullanmadıkları için bölge ağaçsız kalmış ve bir uygarlığın yıkılmasına yol açmıştır. Klasik dönemde yaşanılan bu durum aşırı savurganlığın bir sonucudur. Daha sonra tekrar farklı bölgelerde şekillenen uygarlık kendisini sürdürmüştür.

 

 

 

 

 

 

                              Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

 

  1. Mayalar en görkemli yıllarını hangi kral döneminde yaşamıştır?
  2. Mayaların mimari anlayışları nasıldır?
  3. El Mirado havzasındaki devasa piramitler nasıl yapılmıştır?
  4. Mayalar balçığı nasıl elde etmiş ve ne için kullanmışlardır?
  5. Kireç kullanmanın önemi ve bunun Maya tarihindeki yeri nedir?
  6. Mayalar hangi dönemler arasında uygarlıklarını sürdürmüşlerdir?
  7. Klasik dönem sonunda maya şehirleri neden yıkılmıştır?

 

 

 

 

 

 

MISIR PİRAMİTLERİNİN HAYAT HİKÂYESİ ( 45 DAK) FİLMİN ÖZETİ

               Bu olağanüstü yapılar 4000 yıl boyunca dünyanın en büyük yapıları oldu. Ve bu dev bloklardan oluşan eserin tekerleğe bile sahip olmayan bir kültüre ait olması daha da dikkat çekici. Bugün birçoğu yok olmuş olan mısırda, 100’e yakın piramit vardır. Ve bunların amacı firavunları ebediyete taşımaktır. Ama sadece bununla kalmıyor. Piramit Firavunun güneşe yükselişinin mimari örneğidir. Ve aynı zamanda firavunun tekrar doğup yaşam bulduğu yerdir. İnsanları hayretler içinde bırakan bu piramitler, tapınaklar ve aynı zamanda nekropollerden oluşur. Nekropol’ün kelime anlamı ölüler kentidir.  Piramitlerin niçin inşa edildiği biliniyor ama neden bu geometrik şekil kullanılmıştır. Kimi uzmanlar Nil’in çekilmesiyle ortaya çıkan ve Benben adı verilen tepeciklerin ilham kaynağı olduğunu söylerken, bir kısım uzmanlar 5000 yıl önce çölde yaşayan insanların Nil’e yaptıkları büyük göçten sonra çöl yapılarının şekillerini de kendileriyle taşıdıkları görüşündedir.

              Yapılan ilk piramit örnekleri basamaklı bir yapıya sahipti. Ve kireç taşından yapılmaydı. Bundan yaklaşık 400 yıl kadar sonra dört yüzeyi düz olan ve bir noktada kesişen bir şekil, yani modern piramitler geliştirildi. Genel kanı piramitlerin yıldızlara göre konumlandırıldığı hususunda olsa da kimi tarihçiler bunu güneşin belirlediği gölgelere göre saptadıkları görüşündedir. Ayrıca sanıldığı gibi yüz binlerce köle tarafından değil devlete vergi borcu olan köylüler tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Taşları piramidin yukarı kısımlarına taşımak içinse dev rampalar kullanılmıştır. Mısır birleştikten sonra piramit yapımına son verilmiş ve daha çok etrafındaki tapınakların yapımı önem kazanmıştır. Fakat her şeye rağmen hala birçok gizemi ve cevaplanamamış birçok soruyu beraberinde taşıyor.

 

 

 

 

 

                              Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

1.       Piramitlerin Gazze de yapılmasının nedenleri nelerdir?

2.       Piramitler yapılırken hangi teknikler kullanılmıştır?

3.       Nekropol nedir. Hangi amaçla kullanılmışlardır?

4.       Piramitlerin yapımına neden son verilmiştir?

5.       Mısır piramitlerini mimari olarak düzenleyen kişi kimdi?

6.       Piramitlerin geometrik olarak bu şekilde olmasının nedenleri nelerdir?

 

 

 

 

 

 

 

BÖCEKLERİ TANIYALIM (ÖZELLİKLERİ) (55 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

               Bu belgeselde böcek dünyasının şaşırtıcı gücünü görüyoruz. Yaklaşık 400 milyon yıl önce dünyadaki yaşamdan yararlanmaya başlayan böcekler, ilk uçan yaratıklardı, dinozorlarla aynı dönemde dolaştı ve uçtular. İnsan ortaya çıkmadan çok çok önce etrafa dağıldılar. Ve çevreye uyum sağlayarak kendi türlerinin güvence altına alınmasını sağladılar. Onlar doğanın en mükemmel avcıları; asker karıncaların kütlesel saldırıları… En iyi savunma ve saldırı silahlarına sahipler; eklembacaklılar dünyasının zırhı, kırkayağın zararlı salgıları,  hamamböceğinin kötü koku salgısı, tırtılların doğal düşmanlarına karşı kullandığı ilginç silahlar, kırmızı karıncaların feromon salgıları… Onlar kamuflaj ve hayatta kalma ustalarıdır; peygamberdevesinin hain saldırıları, sopa çekirgesinin gizlenme taktiği…

              Böcekler aralarında ki iletişimi, bezlerinden salgıladıkları feromonlar la sağlarlar. Bu şekilde toplu halde göç edebilirler. Böcek ordusu kararlı içgüdüleri ile önlerine çıkan her şeyi yok edip, kurbanlarını yem haline getirebilirler. Yani onlar sürü halinde işbirliği içinde çalışırlar. Böceklerin tarih öncesi dönemlerde geçirdiği değişimler ve bu dönemlerin önemli türlerini görürüz. Böcekler ve bitkiler birbirlerinden yararlanmak için birlikte evrim geçirdiler. Böcekler ve çiçekler arasında simbiyotik ilişki gelişti. Bal arıları buna en güzel örnektir. Günümüze gelen böcek fosilleri çok iyi korunmuş ve onları tanımak oldukça kolaydır. Böcek fosilleri, o dönemde ki iklim değişimlerini, hangi türlerin yaşadığını belirleyebilir. Kehribar içinde saklı duran fosillerden alınan cevaplar bize onların günümüze kadar gelmelerindeki sırrı açıklıyor.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

  1. Böcekler olmasaydı ne olurdu?
  2. Böceklerin insan ırkına katkıları ne oldu?
  3. Tarih öncesi dönemlerden bugüne kadar nasıl hayatta kaldılar?
  4. Böceklerin sahip olduğu savunma ve saldırı silahları nelerdir?
  5. Tırtılların doğal düşmanlarına geliştirdiği ilginç taktikleri nasıldır?
  6. Örümceklerin yok olma dönemlerinden kurtularak hayatta kalmalarındaki başarının sırrı nedir?
  7. Ağustos böceğinin yaşam döngüsü nasıldır?

 

 

 

 

 

 

 

GÜZEL KOKUNUN HAYAT HİKÂYESİ (40 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

              Aşkın ve güzelliğin simgesi olan gül çiçeğinin insanlık tarihinden de öncesine dayanan öyküsü anlatılıyor. Bu serüven tarihin her döneminde ve her coğrafyasında farklı bir yol izlemiştir. Bütün uygarlıklarda gül, kokusuyla insanları cezp etmiş, vazgeçilmez bir çiçek olmuştur. Ayrıca bu güzel çiçeğe birçok farklı anlamda yüklenmiştir. Kimine göre sevgiliye olan aşkın en güçlü ifadesi, kimi için çiçek bahçelerinin en nadide nesnesi, bir Müslüman’a Hz. Muhammed’i, bir Hristiyana saflığı, temizliği anımsatan gül, bir Yunanlı için de Afrodit’in simgesidir.

             Gülün vatanı Orta Asya’dır. Edebiyat alanındaki eserlerin çoğu onu dünya bahçesindeki çiçeklerin en güzeli olarak görmüş ve betimlemiştir.  Gül tüketimi ve kullanımı tarihin her döneminde vardır. Selçuklu ve Osmanlılarda ki gül suyu, gül yağı, gül sabunu tüketimi, Anadolu’nun güzel koku geleneği, Anadolu da yapılan gülcülük faaliyetleri önemlidir. Dünyada gül üretiminde ilk sırada olan Türkiye’de, gül yetiştiriciliği Isparta’da birçok aileye geçim kaynağı sağlar. Ayrıca parfümeri ve güzellik ürünlerinde, yemek, sağlık… vb. alanlarda bu güzel çiçekten faydalanmaktayız.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Gülden elde ettiğimiz ürünler nelerdir?
  2. Ülkemizde gül tarımı nasıl yapılır?
  3. Gülün sağlık açısından faydaları nelerdir? 
  4. Gül tarih içinde insanları ve uygarlıkları nasıl etkilemiştir?
  5. Gül yetiştiriciliği ülke ekonomisine nasıl bir katkı sağlar?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ARILARIN SESSİZLİĞİ (ABD’DE ARI KOVANLARI TOPLU YOK OLUYOR) (45 DAK)

 FİLMİN ÖZETİ

 

                      Tüm dünyada, binlerce arı kovanları, birkaç gün içinde boşalıyor. Ekolojik dengenin köşe taşlarından biri olan bu küçücük hayvanların neden yok olduğunu, bilim adamları çözmeye çalışıyorlar. Bilim adamları bu garip salgını önleyemezse bal arısı yeryüzünden tamamen silinecek. Arıların kaybolması insanların hayatını etkiliyor. Çünkü bitkilerin döllemesini onlar yapar. Onlar olmazsa toplayacak meyve de olmaz. Arılar 100 milyon yıldır polenleme görevinin başındadır. Arıların çiçekler ile aralarında simbiyotik bir ilişki vardır. Bazı arılar çiçeklerden nektar toplamak için para tonik değişikliklere uğramıştır. Bunun en güzel örneği bal arısı mühendislik harikası bir tasarıma sahiptir.  Bal arıları bizim için önemli olan yüz gıdanın polenlenmesini sağlıyor. Oysa bu küçük canlıların başı dertte, gizemli bir hastalıktan dolayı dünyada pek çok yerde yok oluyorlar. Bu duruma bilim adamları“ koloni çöküm hastalığı” adını veriyor. Arılar hasta olduklarında, kovanın geri kalanına hastalık yaymamak için kendilerini feda ederek ölmek için kovandan ayrılırlar. Ama bu kez kovandan ayrılanların sayısı oldukça fazla. Bu yok oluş için öne sürülen değişik fikirler var. Bunlar arıların kötü beslenmesi, tarım ilaçları, parazitlerin zararları, cep telefonlarının yönlerini şaşırtacağı gibi değişik fikirler üzerine araştırmalar yapılmıştır. En önemlisi, yapılan araştırmalar sonucunda IAPV virüsüne rastlanmıştır. Bilim adamları bu virüsü anlamaya ve mücadele etmenin yollarını bulmaya çalışıyorlar. Tüm dünyadan hükümetler acil fonlar ayırarak sorunu çözmeye çalışıyorlar. Eğer arılar bu hızla yok olmaya devam ederse, Pekin’de olduğu gibi dünyanın pek çok yerinde, arıların yaptığı işi biz insanlar yapıyor olacağız.

 

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Arıların insan hayatına katkıları nelerdir?
  2. Arılarda iletişim nasıldır?
  3. Dünyanın pek çok ülkesinde arı kovanları neden boşalıyor?
  4. Bu hayvanların ölümü üzerine ortaya atılan fikirler ve yapılan çalışmalar nelerdir?
  5. Arıların yok olmasıyla birlikte bizleri bekleyen sonuçlar nelerdir?
  6. Bu yok oluşa karşı üretilen alternatif çözüm yolu nedir?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ZEKÂ YÖNÜNDEN NEFSİMİZE BENZEYEN HAYVANLAR (130 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

               Hayvanların bize benzeyen davranışları içinde onların evlat edinmelerini, iletişim şekillerini,  yavrularını korumalarını, temizlik anlayışlarını, yeni dostlar edinmelerini, hastalıklarla mücadele etme şekilleri ve bize kazandırdıklarını, böcekler âleminde kölelik sistemi ve alet kullanmalarını göreceğiz. Martı kuşaklarının evlat edinme yolu ile yetişmesi, yavrularını köpek balıklarından korumaya çalışan yunus ebeveynleri ve aralarındaki hiyerarşik düzen bize gerekli ipuçlarını veriyor. Hayvanların bazıları alet kullanma yeteneği ile doğar, bazıları taklit eder, çok azı kendilerine alet yapmak için aklını kullanır. Bu hayvanların alet olarak kullandığı yapılar, Madagaskar ormanlarındaki Ay-ay için evrimin bahşettiği 3.parmak, tropik ormanlarda bir böcek için alet yaratığın ön bacağı, Palyaço balığı için deniz anemonlarıdır. Ayrıca yırtıcı kuşlardan Doğan’ın taşları alet olarak seçmesindeki içgüdüsel özellik, deniz samurlarının deniz dibinden aldıkları taşı alet olarak kullanıp kabukluları parçalaması ve karganın alışılmamış zekâsı ve kendi belirlediği boyutlarda çengel yapması görülmeye değer örneklerdir. Arıların kullandığı sembolik dil, dans ederek yiyeceğin yerini, yönünü, uzaklığını ifade etmesi, mervet maymunlarının tehlikeli durumlarda alarm işaretleri ve çıkardıkları sesler,  aralarındaki iletişimi gözler önüne sermektedir. Ayrıca şempanzelerle yapılan dil deneyleri, işaret dili öğretilen goril, fillerin hislere dayanan gizemli dünyası, papağanların tekrarlama çalışmaları, katil balinaların eğitilmesi ise insanla hayvanlar arasında iletişim yönünden gelişme gösteren çalışmalardır.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

  1. Hayvanlar bize benzeyen hangi davranışları sergiler?
  2. Alet nedir ve birçok canlı bunu nasıl kullanır?
  3. Peki ya hayvanlar kendi aralarında iletişimi nasıl sağlar?
  4. Hayvanlardan öğrendiklerimiz nelerdir?
  5. Dil çalışmaları yapılan hayvanlar günün birinde bizler gibi konuşabilecek mi?
  6. Palyaço balığı ve anemon arasında ki karşılıklı ilişki nasıldır?
  7. Hayvanlar hastalıklara karşı nasıl mücadele ederler?
  8. Hayvanlar aleminde evlat edinme nasıl gerçekleşir?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

GÜVERCİNLERİN DEHASI ( 45 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

                   Onlar tepemizde uçuyor ve her gün sokaklardan besleniyor.  Onlar öğrenmek ve hatırlamak gibi üstün yeteneklere sahipler. Nerde olursa olsunlar yuvalarının yolunu bulabiliyorlar. Güvercinlerin yön bulma davranışları hakkında farklı görüşler ileri sürülmektedir. İçlerinde saklı olan yön bulma cihazı, dünyanın manyetik alanına karşı sahip oldukları duyarlılık, zihinlerinde çıkardıkları koku haritaları… Eşsiz bir solunum sitemleri, esnek iskelet kanatları sayesinde gökyüzüne hâkimdirler. Onlar kamuflaj ustaları, her yere kolayca adapte olabilirler. Güçlü bir görüş yetenekleri vardır, aşırı duyarlı kulakları ve ekstra güçlü kemiklere sahipler. Mükemmel ebeveynler, yavrularını birlikte büyütür ve birlikte emzirirler. Birbirlerine oldukça sadıklar. Belgeselde bu evrimsel dehanın, tüm bu özelliklerine ve onların gizli seyrüsefer sırlarına ortak oluyoruz. Bu onların hikâyesi.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Güvercinlerin sahip olduğu üstün özellikler nelerdir?
  2. Güvercinler çok uzak yerlerden eve dönüş yolunu nasıl bulurlar?
  3. Onların yön bulması üzerine ortaya atılan görüşler nelerdir?
  4. Güvercinler dünyayı nasıl algılıyorlar?

 

 

 

 

 

   

 

 

 

KLONLAMA NEDİR? İNSAN VE DİĞER CANLILARI KLONLAMA (40 DAK) FİLMİN ÖZETİ

                  Evrende benzeri olmayan insan organizması tükenmeye mahkûm bir makine. İnsan bedenini yenilemek ise modern bilimin amacı… Ve genetik bilim sınırlarını zorluyor. Bilimde gelinen son nokta: Klonlama. Yani bir canlının genetik olarak aynı kopyalarının oluşturulmasıdır. Ve ilk klon Dolly, yetişkin bir memeli canlının kalıtsal malzemesinin, yeni ve onunla eş bir canlı yaratmada kullanılan ilk örneği… İki tür klonlama vardır. Bunlardan ilki tedavi etmeye yönelik embriyonik kök hücre oluşturma amacı taşıyan terapotik klonlamadır. İyileştirme amacı taşıdığı için destek görür. Reprodüktif klonlama ise etiğe aykırı olduğu düşünülerek tepkiye neden olmaktadır. Bugün 62 ülke insan kopyalanmasına karşıdır. Yapay bir insanlık oluşturma anlayışı, yaradılışa müdahale ettiğinden hem din adamları hem de devlet adamları insan klonlanmasına karşı çıkıyorlar. Klonlamayla ilgili zaman zaman oldukça şaşırtıcı fikirlerde ileri sürülüyor. Örneğin, bazı tarikat mensupları insanların uzaylılar tarafından klonlandığına inanıyor. Ayrıca klonlamanın nesli tükenmekte olan hayvanlar için umut ışığı olmasından bahsedilmekte ve bu alanda yapılan çalışmalar anlatılmaktadır. Türkiye’nin ilk klon çalışmaları sonucu Oyalı ve Zarife’nin dünyaya gelişi ve çalışma aşamaları anlatılıyor. Gelecekte pek çok hastalığın tedavisinde kullanılacak klonlama yöntemi, yarına ışık tutuyor ve geleceği aydınlatıyor.

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Klonlama nedir?
  2. Klonlama işlemi nasıl yapılır?
  3. Klonlama çeşitleri nelerdir?
  4. Klonlamanın getirdiği avantaj ve dezavantajlar nelerdir?
  5. Reprodüktif klonlamada etiğe aykırı olan nedir?
  6. Nesli tükenen canlıları klonlama ile yeniden var edebilirmiyiz?
  7. Türkiye çapında yürütülen “Yerli Gen Kaynaklarının Korunma Projesi” ile elde edilmek istenen sonuçlar nelerdir?

 

 

 

 

 

YAŞAYAN CENNETLER DENİZ DİBİ HARİKALARI (45 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

 

              Palau içindeki canlılara taze su ve bol güneş ışığı sağlar. Bunlar yaşam için gereklidir. Palau gibi cennet bir mekânda, deniz altında yaşayan binlerce harikanın yaşantısı gözler önüne seriliyor. Sadece deniz suyu ve güneşten yaralanarak, mercanlar tüm gezegende ki en zengin ve en karmaşık yaşam sistemlerinden birini oluşturur. Deniz altında bir şehri andıran mercan labirentleri, kimine yaşamak için, kimine geçen yaşamı seyretmek için, kimine saklanmak için barınak işlevi görüyor. Mercan şehrinin kalabalık, rengârenk yaşam alanına ve bu ortamda barınan canlılar arasındaki besin zincirine şahit oluruz. Su altında yemek arayışı acımasızdır. Canlıların saldırı numaraları, kur yapma hareketleri, gizlenme taktikleriyle her biri kendi başına birer oyuncudur. Mercana benzemek için kamufle olan mürekkep balığını, anemon çiçeği tarafından sindirilen denizanasını, kostümlü görünüşüyle avlanan aslan balığını ve daha birçok canlının mercan şehrindeki yaşam döngülerini görürüz.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

  1. Palau içinde yaşayan canlılara ne tür olanaklar sunar?
  2. Deniz altında bir şehri andıran mercanlarda yaşam ve ilişkiler nasıldır?
  3. Deniz salatalığını insanlar ne amaçla kullanır?
  4. Palau’nun özelliği nedir?

 

 

 

 

 

 

 

 

DÜNYA ÇEVRE RAPORU 2008 (45 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

                  Bu belgeselde, geçmiş yıla bakılarak gezegenimizin nabzı ölçülmektedir. Atmosfere saldığımız karbon, protein kaynağımız olan okyanuslardan çıkardığımız balıklar, ormanlardan kestiğimiz ağaçlarla yerküremizin sağlığını nasıl bozduğumuzu göreceğiz. Bizler yerkürenin değiştiğini kabul ettik. Ve dünyanın her tarafında pek çoğumuz yöntemlerini değiştirmeye başladı. Bu raporda 141 ülkenin çevre ile ilgili çalışmaları sıralanmaktadır. Fosil yakıtları kullanmamız sonucunda atmosferde CO2 ve sera etkisi yapan gazların birikmesi, ormanları yok etme faaliyetlerimiz devam ettikçe dünyamızın suyu ve havası ısınmaya devam edecek. CO2 ve sera etkisi yapan diğer gazlar atmosferimizin hayati unsurları. Yaşamı mümkün kılmak için yeterli güneş ısısını atmosferde tutuyorlar. Ama atmosfere bu gazlardan gereğinden fazlasını bırakıyoruz. Bu yüzden dünyamız daha da ısınıyor. Bunun sonucunda dünyayı yaşanabilir bir yer olmaktan kendi ellerimizle çıkarmış oluyoruz. En büyük karbon emicisi okyanus olmazsa iklimin düzeni bozulur. Çünkü okyanus, ısıyı kontrol eder. Daha sıcak okyanuslar pek çok seviyede probleme yol açabilir. Balıkların toplu halde ölümünden daha güçlü kasırgalara kadar. Geçen yıl önemli bir risk faktörü açığa çıktı. Sıcak su yayılıyor ve deniz seviyesinde yükselme oluyor. Bilim adamları bu yükselmenin bu hızla devam ettiği takdirde sel baskınlarının milyonlarca insanı etkileyeceğini ve Maldivler gibi pek çok adanın haritadan silineceğini söylüyorlar. Ayrıca bilim adamları, gezegenimizde ki sistemlerin pek çoğunun birbiriyle bağlantılı olduğunu ve yaptıklarımızın bu sistemleri etkilediğini vurgulayarak, bu sistemlerin nasıl çalıştığını anlamamızın her zamankinden daha önemli olduğunu söylüyorlar. Okyanuslarımız kadar önemli olan bir diğer faktör, yok ettiğimiz ormanlardır. Orman kesimi, iklim değişimi ile birlikte büyük toprak parçalarından başka sorunu ortaya çıkarıyor. Çölleşme; küresel krize yol açabilir. Suyumuz, atmosferimiz, toprağımız olmadığında kumumuz oluyor bu da çölleşme demek ve beraberinde getirdiği kum fırtınaları demektir. Ülkelerin ekosistemlerini korumada; Lüksemburg sıralamada üstlerde yer alırken ülkemiz daha alt sıralarda yer almaktadır. Ayrıca belgeselde pek çok ülkenin değişen çevre performanslarını gözler önüne serilerek değerlendiriliyor.  

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

  1. Dünyamızın suyu ve havası neden ısınıyor, bu ısınma devam ettikçe bizleri neler bekliyor?
  2. Dünya ülkelerinin bu durum için aldığı önlemler neler?
  3. Okyanus sularında görülen yükselmenin nedeni ve beraberinde getirdiği sorunlar nelerdir?
  4. Trolle avlanmanın okyanuslara verdiği zararlar nelerdir?
  5. Orman kesiminin vereceği zararlar nelerdir?
  6. Sayıları tehlikede olan türler nelerdir?
  7. Çevre performansı iyi ve kötü olan ülkeler hangileridir?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

GELECEĞİ DOĞRU TAHMİN ETME VEYA NEFSİNE GELECEĞİ GÖRMENİN BİLİMSEL AÇIKLAMASI (NOSTRADAMUS) ( 48 DAK) FİLMİN ÖZETİ

                    Geleceği önceden görmek ya da tahmin etmek mümkün mü? Doğa kanunları geleceği röntgenlememize gerçekten izin veriyor mu? Bizler geleceğe bakan meraklı bir türüz.  İnsanlar ya gezegenlerin hareketleriyle ya hayvan sakatatlarıyla ya da birçok insanın başardığına inandığı muammalı yöntemlerle geleceği tahmin etmeye çalışmışlar. Bu belgeselde ise Nostradamus ve çağdaşı olan kâhinlerin neyi önceden bildiklerine değinilmiş ve uzmanların bu konudaki görüşlerine yer verilmiştir. Nostradamus’un dörtlükleri üzerine ortaya atılan zıt görüşleri görüyoruz. Ayrıca “Küresel Bilinç Projesi” adı verilen bir proje, duyguların fiziksel dünyada yarattığı etkileri sayısal olarak ölçmeyi amaçlıyor. RIC adı verilen rast gele olay üreticisi ile ölçümler yapılıyor. 11 Eylül saldırıları, depremler ve tsunamileri çok kısa zaman aralıklarıyla tahmin ettiği öngörülüyor.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

  1. Astroloji bize geleceği söyleyebilir mi?
  2. Asırlar önce yaşamış birinin bugün neler olabileceğini bilmesi ihtimali nedir?
  3. Küresel Bilinç Proje’sinin bize saylayacağı fayda ne olacak?
  4. Nostradamus’un görünürde ki başarısını nasıl açıklarız?
  5. Nostradamus’un dörtlüklerini uzman kişiler nasıl yorumluyor?

 

 

   

 

 

 

 

 

ÜLKEMİZDE AŞKIN BİLİMSEL AÇIKLAMASI (45 DAK) FİLMİN ÖZETİ

                     Aşk, insanın insanla en eski, en acı, en tatlı serüvenidir. Sevgiye giden yolun başlangıcı. Duygusallıkla taçlandırılmış cinselliktir aşk. Aşkın birçok tanımını yapmak mümkündür. Belgeselde de aşk sosyologlar, psikologlar, araştırmacılar tarafından ele alınmıştır. Tıbba göre aşkın sorumlusu Feromon denilen hormondur. Ayrıca insan vücudunda çok önemli duygusal ve fiziksel tepkiler yaratan kimyasallar vardır. Bunların başında dopamin, serotonin, norepinefrin gelir. Sosyologlara göre aşk bir takıntı hastalığıdır. Ve çoğu zaman aşkı toplumlar baskılamaya, kalıplara sokmaya çalışmışlardır. Oysa aşk gücünü cinsel dürtülerden alır. Sınırlar, coğrafyalar ve kültürler arası birleştiriciliğe sahip olan aşk, edebiyatta, resimde, sinemada kendinden çokça bahsettirmiştir. Aşk kültürden kültüre değişebileceği gibi dönemden döneme de değişim gösteren bir olgudur. Yani zaman aşkın yaşanma biçimini de değiştirir. İzlenen bu belgeselde şimdiki aşklar ile geçmişte yaşanan aşklar karşılaştırılmış ve aşkın farklı aşamaları açıklanmıştır. Evlilik ve aldatmanın da aşk üzerindeki etkilerine değinilmiştir. Günümüz toplumunda temel düstur, her şey hızla tüketilmeli ve daha fazlası istenmelidir. Ayrıca günümüzde aşkın yaşanmasına engel olarak ta modernlik gösterilmektedir.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

 

  1. Aşkı nasıl tanımlarız?
  2. Bilim aşkı nasıl açıklar?
  3. Aşkın farklı aşamaları nelerdir?
  4. Aşkın ömrü ne kadardır, ölümsüz aşk mümkün müdür?
  5. Geçmişte yaşanan aşklar ile günümüz aşkları arasında nasıl bir fark vardır?
  6. Cinselliğin olmadığı aşka aşk diyebilirmiyiz?
  7. Modernleşmenin aşk üzerine etkisi nedir?
  8. Poligami ve monogami ne demektir?

 

 

 

 

 

 

 

KÖK HÜCRE İLE TEDAVİ ÇEŞİTLERİ (60 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

                   Kök hücre çalışmalarının yoğunluk kazandığı Bangkok hastanesinde, kalbine doğrudan kök hücre enjekte ettirmek isteyen bir hastayı, diğer hastalarında kök hücre tedavisi serüvenini ve elde edilen sonuçları görüyoruz. Bu hastane, dünyada kök hücre ameliyatının ticari olarak sunulduğu tek yer. Sadece bu tedavilerin kanıtlanmadan uygulanmaları tartışma doğuruyor.  Kök hücreler ile yapılan çalışmalar sonucunda insanlar kök hücreleri her şeyin çaresi olarak görmekteler. Ve birçok insan buradan umut bekliyor. Kimileri tekerlekli sandalyeden ayağa kalkıp yürümeyi, kimileri eşinin hayata dönmesini, kimileri çocuğunun tedavisinde kök hücrelerden medet umuyor. Kök hücreler ana hücrelerdir, bölünüp çoğalarak vücudumuzda ki diğer tüm hücrelere dönüşen temel yapı bloklarıdır. Embriyonik kök hücreler, cildimizi, kemiklerimizi, organlarımızı oluşturur. Kök hücreler kim olacağımızı ve neye benzeyeceğimizi belirler. Yaşlandıkça erişkin kök hücreler vücudun doğal tamir mekanizması gibi çalışır, bölünür ve biz yaşlanırken onarım veya yenileme gerektiren hücrelere dönüşürler.  Tayland doktorları birçok insanın acı çektiğini, nakli ya da ölmeyi beklediğini söylüyorlar. Ve kök hücreler sahip oldukları güç ile bu insanlara umut dağıtıyor.

 

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

 

  1. Kök hücre nasıl işler?
  2. Kök hücre ile neler yapılır?
  3. Kök hücre ile tedavide tartışmalara neden olan sorun nedir?
  4. Erişkin kök hücreler nerede bulunur?
  5. Kök hücre ameliyatı diğer dünya ülkelerinde neden yapılmıyor?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

UZUN YAŞAMANIN SIRLARI (61 DAK) FİLMİN ÖZETİ

                  Yaşlanma üzerine yapılan heyecan verici çalışmalara tanık oluyoruz. Daha uzun bir yaşam sürmek için ne yapmalıyız? Uzmanlara göre yiyerek alınan kalorileri azaltmak uzun yaşamamızı sağlıyor. Örneğin Japon adası olan Okinava’da yaşayan insanlar bu şekilde daha uzun yaşıyorlar. Bu doğal kalori kontrolü sayesinde Okinava’da ki insanlar diğer Japonlara oranla daha uzun yaşamakta ve daha az oranda kanser ve kalp hastalıklarıyla karşılaşmaktadır. Çoğu bilim adamları yaşlanmamızın ana nedenin serbest radikaller olduğunu düşünüyorlar. Kendimizi bu serbest radikallere karşı daha iyi korumamızı öneriyorlar. Ayrıca ilerleyen yaşlarda sahip olunan bebekler, büyük olmak, daha az yemek, düzenli egzersiz, antioksidan içeren besinlerle beslenmek, sex, kırmızı şarap ve çikolatanın yaşam süresini uzatmada etkili olduğunu da belirtiyorlar. Hücrelerde kromozomların sonunda yer alan küçük bir parça olan telomerler yaşlanma da etkilidir. Hücre her kendini yenilediğinde kısalır. Bölünmeler giderek yavaşlar sonra durma noktasına gelir bu yaşlanma vaktidir. Araştırmacılar, yaşlanmanın nedenlerinden biri olduğu düşünülen bu telomer kaybının önüne nasıl geçilebileceğini de araştırıyorlar. Hayvanlar âleminin bireylerine bakacak olursak, bir balina 200 yaşına kadar yaşayabilmektedir. Fillerin hücre yapılarına baktığımızda, serbest radikal saldırılarına karşı koruyucu mekanizmalarını görürüz. Bu hayvanlarda uzun yaşam ve büyük beden birlikteliği; serbest radikal saldırısına karşı koruma sağlar. Bazı papağanların, sahiplerinden daha uzun süre yaşadığı bilinmektedir. Meyve sinekleri daha uzun yaşamak için genlere sahip ama insanlarda daha bulunamamıştır. Bazı hayvanlarında hücrelerinin içinde özel kimyasallar bulunmakta, bunlar onlara daha uzun bir yaşam vaat etmektedir. Ayrıca uzmanlar bizler için ömrü azaltan bir etken olan stresten uzak durmamızı öneriyorlar. Stresten kaçınarak stres hormonu kortizolün seviyesini düşürürüz. Gülmek ve mutlu olmak ise vücudun daha iyi çalışmasını sağlar. Doğa bize tüm yolları sunmakta ama yinede bizler için ölümden kaçış yok.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

 

  1. Neden daha az yemek yaşam süremizi etkiler?
  2. Uzun yaşamak için nelere dikkat etmeliyiz?
  3. Bizde bir balina gibi neden 200 yıl yaşayamıyoruz?
  4. Telomer nedir?
  5. Telomerlerin yaşlanmadaki etkisi nedir?
  6. Yaşlı hücreleri tekrar sağlıklı hale getirmenin bir yolunu bulabilirmiyiz?
  7. Yaşlanma durdurulabilir mi?
  8. Büyük beden ve uzun yaşam arasındaki ilişki nedir?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

UFO’LAR VE USO’LAR GERÇEKMİ? (42 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

                 Onlar görünmez misafirler, UFO’lar ve USO’lar. Şimdiye kadar bunlarla ilgili pek çok şaşırtıcı olay rapor edilmiş. Gökyüzünde görülen UFO bilinmez cisimlerinden sonra, bu kez su altından gökyüzüne çıkan garip nesnelere tanık oluyoruz. Bildirilen birçok USO raporları var ve gören insanlar anlatıyorlar. Günümüzün denizaltı teknik kapasitesini fazlasıyla aşmış olan denizaltıları, su üzerinde hareketsiz duran bir gemiden havaya uçan düzinelerce küçük nesneler, bir denizaltı gemisinin altı parçaya bölünüp ortadan kaybolması, Shag Harbour olayı… gibi bir çok olay rapor edilmiş. Kimileri su altından çıkan nesnelerin kayıp şehir Atlantis’ten geldiğini düşünüyorlar. Ayrıca geçmişe baktığımızda Mısır hiyerogliflerinde resmedilmiş sualtı gemileri görülüyor. Ama bunları nasıl yaptıklarını hala bilmiyoruz.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

 

  1. Shag Harbour olayı nedir?
  2. USO nedir?
  3. Rapor edilen USO olayları nelerdir?
  4. USO’lar ile ilgili ortaya atılan görüşler nelerdir?
  5. Mısır hiyeroglifleri bize neyi gösteriyor?

 

 

 

 

 

 

 

GELADA MAYMUNLARI HAYAT DÖNGÜLERİ (110 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

 

                   Belgesel vahşi yaşam biyologunun, Etiyopya dağlarında Gelada maymunları üzerine yaptığı çalışmayı konu ediyor. 300 maymundan oluşan bir grubu izliyor. Onların sosyal düzenleri hakkında bilgiler veriyor. Gelada toplumu kadın egemenliğinde bir toplum. Aile birimi anneler, kız kardeşler, teyzeler, büyükannelerden oluşuyor. Bu toplumda cinsellik çok farklıdır. Başlarına kendilerine eşlik etsin diye bir erkek birey seçiyorlar. Dişi birey sexe hazır olunca bu isteklerini erkek galedaya göğüslerinde ki kabarmayla işaret verir. Gelada dişileri hoş ve istikrarlı bir ilişki ister. Toplumdaki bütün dişilerin üremede payı olmayabilir. Bu toplumda tımar çok önemli bir yer tutar. Adeta bu toplumu birlikte tutan bir tutkal görevi görür.  Gelada toplumunda bir arada yaşamak güzeldir ama böyle geniş bir grubun içindeysen etrafında rakiplerinde vardır. Bu yiyecek, sığınak, hatta sex için. Gelada’lar böyle durumlarda birbirleriyle iletişimlerinde çıkardıkları sesler önemlidir. İnsanlarla aynı ses frekansına sahipler, kelimelerin tonunu değiştirebilirler.  Geceleri barınak olarak kayalıkları kullanırlar. Kısa, tombul, güçlü parmaklarıyla kayalara tutunarak sırtlanlardan korunmuş olurlar. Ayrıca Geladalar dünyada ot yiyen tek maymun türüdür. Aileler halinde yaşarlar. Bunlar alışılmadık biçimde yaşlılarının aile içinde kalmasına izin verirler. Belgeselde birçok farklı özelliğe sahip olan bu toplumun yaşantısına ortak oluyoruz.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

 

  1. Gelada toplumunda sosyal düzen nasıl işler?
  2. Bu toplum üzerinde tımar ne tür bir etkiye sahiptir?
  3. Gelada’ların günlük yaşantıları nasıldır?
  4. Beslenme, barınma ve korunmalarını nasıl sağlarlar?
  5. Yavrularını nasıl besler be büyütürler?
  6. Bu dağlarda genç Gelada bireyinin karşılaştığı gerçek tehlikeler nelerdir?

 

 

 

 

 

 

BATILILARA GÖRE; UZAYLILAR VE İNSANLARIN GEÇMİŞTEKİ OLABİLECEK İLİŞKİLERİNİN OLASI BİLİMSEL KANITLARI (46 DAK) FİLMİN ÖZETİ

                     Dünyadaki milyonlarca kişi uzaylı astronotların bizi ziyaret ettiği inancını paylaşıyor. Hatta ilkel insanların uzaylılarla çiftleşmiş olabileceklerini söylüyorlar. Teori ilk defa “Tanrıların Arabaları” adlı kitabın yazarı Eric Von Daniken tarafında ortaya atılmış ve dünya çapında büyük tartışmalara yol açmıştır. Dünyanın her yanında tuhaf ve esrarengiz yapılar başka bir dünyadan gelen varlıklar için tasarlanmış olabilir mi? Peru’daki Nazca Çizgileri, Teotihuakan, Mısır Piramitleri… Peru’daki Nazca Çizgileri, bazıları bunları yukarıdan birilerinin gösterdiğini, kimileri çizdikleri işaretlerle uzaylıları beklediklerini gösterdiğini, kimileride insanların o çizgileri takip ederek tören yaptığını söylüyor. Teotihuakan, bu bölgenin uzaylılar için iniş pisti olduğu düşüncesi hala sürüyor. Antik astronot teorisi ve mağarada bulunan şaşırtıcı kafatası yıldız çocuk, insan ve dünya dışı varlığın çocuğu olabilir mi? kimi araştırmacılar Yıldız çocuğun tamamen dünyamıza ait olduğunu düşünmüyorlar. Kimileri ise yıldız çocukta bir tuhaflık görmüyor. Ve DNA’sı araştırılan yıldız çocuğun annesi bir insan ama babanın ne olduğu bilinemiyor. Çin’de yaşayan Dropa denilen ilginç insanlar. İddiaya göre Dropa, dünyada yaşamını sürdürmüş uzaylı bir grup. Çin-Tibet sınırında bir mağarada bulunan bir yazıt ne denildiği anlaşılana kadar ilgi görmüyordu. Ama yazı anlaşıldıktan sonra, dünyaya zorunlu inen uzaylılar olduğu anlaşıldı. Uzaylıların dünyayı ziyaret ettiğini söyleyen antik metinler. Ampulü Edison’dan önce uzaylıların keşfettiği ve insanlara öğrettiği söyleniyor. Mısır tapınağının derinliklerindeki bir resim bu fikri düşündürüyor. Oysa piramidin derinliklerinde zifiri karanlık ortamda, piramidin duvarlarına bu şekilleri nasıl çizdikleri bilinmiyor. İçerde çok az yağ ve is bulunduğuna göre o ortamı nasıl aydınlattılar cevaplayamıyoruz. Uzayın sonsuzluğunda dünya dışı varlıklar olabilir. Ama bu buraya gelmediler ya da gelmeyecekler demek değil…

 

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Antik astronot teorisi nedir?
  2. Dünyanın pek çok yerinde bulunan tuhaf ve esrarengiz yapılar üzerine ortaya atılan görüşler nelerdir?
  3. Bağdat pili nasıl yapılmış ve ne için kullanmışlardır?
  4. Uzaylılar ortak atamız olabilir mi?
  5. Antik metinler üzerindeki resimler bize neyi gösteriyor?
  6. Dropa insanları için bugün ne düşünülüyor?
  7. Nazca çizgileri üzerine ortaya atılan fikirler nelerdir?
  8. Piramidin derinliklerinde ki resimleri karanlıkta nasıl yapmışlardır?

 

 

 

 

 

 

 

 

ÖLDÜRMEYE PROGRAMLANMIŞ HAYVANLAR VE BİTKİLER (45 DAK) FİLMİN ÖZETİ

                   Doğanın usta katillerinin neler yaptığını görmek için onların gizli dünyasına bakmak gerekir. Hazırlıksız yakalama ve kurnazlık yaşam ve ölüm arasındaki farkı belirleyen stratejilerdir.  Çöl yaşam alanları bomboş görünmesine rağmen içinde pek çok canlı barındırır. Bunlardan biri de Yandan Çarklı yılanı, avını pusuya düşürmek için hain planlarını uygular ve sonunda başarır. Aynı şekilde su altı dünyası da hem av hem avcı için zorlu bir ortamdır. Bu ortamlarda kendini zekice kamufle eden canlılar vardır. Dil balığı, kendilerini çok iyi kamufle ederler, gözleri dışarıda kalacak bir şekilde kumun altına yerleşir.  Fener balığı, oltaya benzer yüzgeçlerini kullanarak avını yakalar.  Hem karada hem suda avlanmayı başaran Ahtapot, avını güçlü kollarının arasına alır ve kramotofor denilen hücreleriyle renk değiştirerek her ortama uyum sağlayan kusursuz katil olabilir. Kuyruğuyla solucan taklidi yapan yılan, karanlıkta ışık yayarak böcekleri avlayan Mantar sineği larvası, kurbanlarına mayın tarlası şeklinde tuzaklar kuran karınca aslanı… Bunlar sessiz katiller, her biri öldürmeye programlanmış. Bitkilerde en iyi kamufle edilmiş katillerden biridir. Bunlar etoburlardır. Sürahi çiçeklerinin çekici renk, koku ve nektarlarıyla avını sindirim havuzuna çekmeleri, Güneş Pulu bitkisinin dokunaçlarındaki çiğ tanelerine yapışan böcekleri boğmaları, Sinek Kapanı bitkisinin bir kapan gibi avlarını pusuda beklemeleri, onların birer kusursuz katil olduğunu gözler önüne seriyor.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Hayvanların ve bitkilerin avlama taktikleri nasıldır?
  2. Bitkiler avlarından nasıl faydalanır?
  3. Bu canlılar hayatta kalmayı nasıl başarır?
  4. Sessiz katillerin yaşam alanları nerelerdir?
  5. Bitkilerin ve hayvanların avlarını pusuya düşürme taktikleri nelerdir?
  6. Etobur bitkiler hangileridir?

 

 

 

 

 

 

GÜNEY AMERİKA’DAKİ DÜNYANIN BÜYÜK ŞELALELERİNDEN IQUAÇU FAUNASI (60 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

 

                 Görülmeye değer eşsiz güzelliği ile yaşayan bir cenneti andıran Iquaçu, başka yerlerde görme şansımız olmayan çok zengin bir faunaya ev sahipliği yapmaktadır. Belgeselde Iquaçu şelalesinin nasıl oluştuğu anlatılmış. Iquaçu, pek çok hayvana ev sahipliği yapar. Şelalenin arkasında kendini korumaya alan Kırlangıç sürülerini görürüz. Sayıları 3000 bulan kırlangıç sürüleri üremek için buraya akın eder. Akrobatik hareketler sonucu eşlerini bulurlar. Kur yapma işlemi sonrasında ise beraber yuva yapmaya başlarlar. Şelalenin etrafındaki ormanda yaşayan en becerikli memelilerden olan renkli kuyruklu Kuati’ler, her yıl yaklaşık altı adet yavru doğururlar. Yavru kuatiler hem yiyecek bulmak, barınmak ve düşmanlarından kaçmak için ağaca tırmanmayı öğrenmelidirler.  Sayıları gitgide azalan Jaguar’lar, koruma altına alınmışlardır. Her jaguarın kendine özgü benekleri var. Bu nedenle kaç adet jaguar olduğu bilinmektedir. Iquaçu’da özel bir kuş türü olan “Snail Kite”, yaşamakta ve bilim adamlarınca koruma altına alınmaktadır.  Ayrıca suyun kalitesi ve temizliği ile ilgili bilgi sağlayan Kayman’lar, kirlilikten çok çabuk etkilenirler. Ama onlar için en büyük tehlike insan. Çoğu kayman özel derileri için öldürülüp ayakkabı ve çanta yapılmaktadırlar. Güney Amerika’ya özgü çıngıraklı yılan, çıngıraklılar arasında en zehirli olanıdır. Zehri bir insanı bile öldürebilir. Iquaçu nehir kenarlarında çok nadir bulunan rengârenk kelebekler, sayıları azalmış olan su samurları, büyüklüğü insan eli ile aynı olan bir Tarantula, Kızıl Başlı Sarma ve Tucon kuşu burada yaşayan faunanın diğer elemanlarıdır. Bu renkli yaşantıya ve görülmeye değer eşsiz manzaralara bizde eşlik ediyoruz.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Tarantula kendinden büyük avları nasıl avlayabilir?
  2. Kuati’lerin orman içindeki yaşamları nasıldır?
  3. Kelebeklerin dışarı sıvı fışkırtması ve bu olayın erkeklerdeki önemi nedir?
  4. Iquaçu şelalesi nasıl oluşmuştur?
  5. Korucuları sert davranmaya iten durumlar nelerdir?

 

 

 

AMAZON ORMANI VE BREZİLYA FINDIK AĞACININ HAYAT DÖNGÜSÜ (60 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

                   Peru amazonlarının kalbine yolculuk ediyoruz. Burası milyonlarca egzotik türün oluşmasını sağlayan evrimsel bir üretim santrali. Bakir ormanda tek meyve veren ağaç ise 50m’lik boyuyla orman üzerinde yükselen amazonun devi Brezilya Fındığı ağacıdır. Ormanda neden tek meyveyi bu ağacın verdiğini anlamaya çalışıyoruz. Ünlü fındığı büyük ölçüde ticari değer taşıyor ve evrensel boyutta bir ticaret alanıdır. Ormana zarar verildiğinde ağaç dallarını kapatarak, ağaç kesicilerini ormandan uzak tutuyor. Brezilya Fındığı ağacının tohumlarını açığa çıkarması, Aguti denilen tek bir türe bağımlıdır. Aguti fındıkları yemiyor, ileriki zamanda atıştırmak için gömüyor. Ve çoğunlukla gömdüğü yeri unutuyor. Unutulmuş fındıklar minicik ağaçlar halinde filizleniyor. Genellikle ana ağacın gölgesine gömdüğü fark ediliyor. Brezilya fındığının bir özelliği de, gölgeli yerlerde onlarca yıl uyku durumuna geçebiliyor. Bakir ormanda tek meyveyi neden bu ağacın verdiğini anlamak için ormanda ki ilişkiler ağına bakmak gerekir. Arılar polen ayarak büyük ağaçları döller. Ormanda arıların çok seveceği türden bir orkide bulunur. Arılar orkide çiçeğinin kokusunu bir kilometre uzaktan alırlar. Erkek arı, özel bir koku taşımadıkça çiftleşmiyor. Bu özel kokuyu da orkide çiçeğinden çalıyor. Yani ormanda ki orkideler yok edilirse, ağaçlar kesilirse arılar çiftleşemez, ağaçlar da döllenemez. Ormanda böyle güzel ilişkiler ağı oluşmuş ve ağaç binlerce türü barındırabilmektedir. Ayrıca Brezilya fındığı gibi dev ağaçlar kendi bölgesel iklimini oluşturabilirler. Orman uzun süre su altında kalabilir. Ve su altında yaşamını sürdüren balıkları görmek mümkündür. Ve ormanda tavuk yiyen Tarantula arayan bir gezginin gözlemlerini görüyoruz.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Brezilya Fındık ağacının yaşam döngüsü nasıl işler?
  2. Ormandaki ilişkiler ağı nasıldır?
  3. Bütün orman ekosistemini harekete geçiren güç nedir?
  4. Ormanda tavuk yiyen Tarantula var mı?
  5. Mermi karıncalarını kabileler ne amaçla kullanırlar?
  6. Brezilya Fındığı ağacı gibi dev ağaçların atmosfer olayları üzerindeki etkisi nedir?
  7. Orman uzun süre su altında kaldığında bu ortamda yaşayan balıklar hangileridir?
  8. Bakir ormanda tek meyveyi neden bu ağaç vermektedir?

 

 

 

 

 

 

 

BEBEKLERDE 0-12 AY ARASI GELİŞİM VE ÖĞRENME SÜREÇLERİ (60 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

               Bebekler, dünyaya geldiklerinde savunmasız ve yapayalnızlar. Yürüyemez, konuşamaz ve beslenemezler. Gezegendeki çoğu canlı yavrusundan daha çaresizler. İnsan hayatının belki de en tehlikeli ilk yılı içinde bebekler en yardıma muhtaç durumdan en yeteneklisine dönüşüyorlar. Bilim adamları bu durumu inceliyor ve bebeklerle ilgili fark etmediğimiz şeyleri açığa çıkarıyorlar. Savunmasız olsalar da yeni doğan bebekler hayatta kalmak için çeşitli mekanizmalara sahipler. Özel bir kahverengi yağ tabakası ile doğuyorlar. Zamanla kaybolduğu gözlenen bu tabaka vücudu sıcak tutuyor. Çünkü kolaylıkla enerjiye çevrilebiliyor. Anne yeterince kalori üretene kadar ihtiyaçlarını karşılıyor. Ağlamak, yeni doğan bebeğin iletişim için çıkardığı tek ses. Gırtlağı boğulmasına engel olmak için boğazın üst tarafında. Ama birkaç ay içinde inerek ses çıkarmasına olanak sağlar.  Bebekler suyun altında nefeslerini tutmayı içgüdüsel olarak bilirler. Bu içgüdü bebekleri ilk haftalarda koruyan ilkel reflekslerden biridir. Yanağını okşayınca dönüp emme hareketi yapar. Avucuna dokununca sıkıca sarar. Adım refleksine sahiptir, biraz destekle tüm gerekli hareketleri yapar.

              İnsan bebekleri hayatta kalmamızı sağlayan bazı beceriler ve reflekslerle donatılmışsa da bizi farklı kılan başka özelliğimiz ise öğrenme yeteneğimizdir. Bu süreç evrende en karmaşık mekanizma içinde başlar. Beyin, bir yeni doğanın beyni çevresine uyum sağlayarak, kendi kendini geliştiren inanılmaz bir öğrenme makinasıdır. Bebek beyni, kendi için önemli olan yüzlere odaklanır. İnsan yüzüne karşı bu hassasiyetin altında çok şaşırtıcı bir şey yatar. Bebekler annelerini yüzlerinden tanır. Çocuğun yüzdeki ifadeleri okuması hayatta kalması için şarttır. Bebeklerin dil öğrenmeleri de gelişmede büyük bir adımdır. Bunun bir bedeli vardır. Bebekler büyüdükçe bazı becerileri kazanırken diğerlerini yitirirler. Bebekler tecrübe kazanarak kendi sınırlarını öğrenirler. Emekleme, sürünme hareketi, oturma, uzanmak, yürümek gibi bazı motor aşamaları gerçekleştirirler. Belgeselde bebeklerin gelişim ve öğrenme süreçlerini anlamak için yapılan çalışmalara yer verilmiştir.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

 

  1. Yeni doğan bebeklerin hayatta kalma mekanizmaları nasıldır?
  2. En yakın akrabalarımız şempanze yavruları altı ayda yürürken insan yavrusunun yürümesi için neden bir yıl geçmek zorunda?
  3. Bebeklerin dil öğrenme konusundaki becerileri nasıldır?
  4. Bebeğin doğumdan sonraki gelişim süreçleri nasıldır?
  5. Yarım beyinle yaşamak mümkün mü?
  6. İnsan vücutlarına oranla gezegende ki çoğu hayvandan daha büyük bir beyne sahiptir. Bunun beraberinde getirdiği avantaj ve dezavantajlar nelerdir?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KÜRESEL ISINMANIN EŞİĞİNDE KUTUP AYILARININ HAYAT DÖNGÜSÜ (45 DAK)

FİLMİN ÖZETİ

 

                      Belgeselde kutup ayılarının yaşam savaşına tanık oluyoruz. Bu hayvanlar her geçen gün kilo kaybediyor ve yavaş yavaş açlıktan ölüyorlar. Bunun sorumlusu ise küresel ısınma ve iklim değişikliği. Fosil yakıtların yanmasıyla oluşan sera etkisi Kuzey kutbundaki buzları inanılmaz bir hızla eritiyor. Kutup ayılarının yaşam alanı olan buzullar eriyor ve avlanma alanları yok oluyor. Ayıların en sevdiği yemek olan fokları avlayabilmek için buza ihtiyaçları var. Kutup ayıları yeni besin kaynakları arayışında. Bu arayış onları insanlar içinde tehlikeli hale getiriyor. Dünyanın her yerinde kutup ayılarının üreyebilmek için belli bir vücut yağı oranına sahip olması gerekiyor. Ayılar vücut yağlarını kaybettikçe üreme şansları da git gide azalıyor. Bilim adamları kutup ayılarını doğal hayatta kurtaramadığımız sürece, onları canlı görebileceğimiz tek yerin hayvanat bahçeleri ve su parkları olduğunu söylüyorlar. Kutup ayılarının hazin sonunu, doğal hayatlarının nasıl tükendiğini ve onların çaresizliklerini dehşetle izliyoruz.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Kutup ayılarının bugünkü çaresizliklerine neden olan nedir?
  2. Bu hayvanların beslenme, barınma ve yaşayış alanları nerelerdir?
  3. Buzullar neden hızla erimektedir?
  4. Kutup ayıları deniz buzları üzerinde fokları nasıl avlarlar?
  5. Dünya da kutup ayılarının yaşadığı alanlar nerelerdir?
  6. İnsanları ve kutup ayılarını karşı karşıya getiren mücadele nedir?

 

 

 

 

 

 

KAPADOKYA, NEVŞEHİR, ÜRGÜP (27 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

 

                  Kapadokya Pers dilinde “Güzel Atlar Ülkesi”, uygarlıkların beşiği ve Anadolu’nun gözbebeği, modern dünyanın 8.ve son harikası. İnsanlık tarihi boyunca çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. Ürgüp ve Göreme’de bulunan kilise, şapel, türbe, medreseleriyle tarihe ışık tutar. Doğanın sunduğu coğrafik olaylar sonucunda oluşan peribacalarının içine yapılan kiliseler, evler, yeraltı şehirleri ve güvercinlikleriyle eşsiz bir tabloyu andırmaktadır. Kapadokya’nın doğal güzelliğini görmenin en iyi yolu balonla gökyüzünden kuşbakışı izlemektir. Bölgede çömlekçilik faaliyetleri yapılmaktadır. Bu verimli topraklardan elde edilen üzümlerden şarap üretilir. Kapadokya her yıl yerli ve yabancı çok sayıda misafir ağırlamaktadır. Son yıllarda Türkiye’nin en önemli kültür ve turizm merkezi olmuştur.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Kapadokya’nın jeolojik oluşumu nasıldır?
  2. Bölgede yapılan ticari faaliyetler nelerdir?
  3. Kapadokya’nın sınırları nereleri kapsar?
  4. Kapadokya’da yeraltı şehirlerinin yapılma amacı nedir?
  5. Güvercinlikleri neden ilgi görmektedir?
  6. Kapadokya’da ki şarap kültürü kaynağını nereden alır?

 

 

 

 

 

TAYVANDAKİ ÇİN İMPARATORLUĞU MÜZESİ (ULUSAL SARAY MÜZESİ) (60 DAK)

FİLMİN ÖZETİ

 

 

                    Ulusal Saray Müzesi, Asya’nın en eşsiz sanat eserlerine ev sahipliği yapıyor. Çin İmparatorunun miras aldığı bu eşsiz koleksiyonun, zorlu dönemlerden geçerek günümüze nasıl geldiği anlatılıyor. 1931’de Japon birliklerinin Mançurya’yı istila etmesiyle Çin’in de tehlike altında olmasından dolayı hazine birçok kez taşınmak zorunda kaldı. Binlerce yıllık Çin kültürünün hazineleri, sandık, kamyon ve trenlerle taşındı. En son Tayvan’a getirildi. Tayvan’ın başkentinde bir tepeye kazılan alan uzun süre hazinelere ev sahipliği yaptı. Uzmanlar koleksiyonu inceledi, kataloglar hazırladı. Tepenin yanında müze inşaatına başlandı. Artık hazinelerin yeni evi Ulusal Saray Müzesi idi. Müze dünyanın en iyileri arasında ki yerini aldı. Bir vazonun muhteşem güzelliğini, artık tüm dünya görebiliyordu. İnsanlar bu kültürel mirasa canları pahasına sahip olmuşlardır. Yüzyıllar boyunca bir araya toplanmış kıymetli eserler içinde neolitik yeşim oymalarından, Çin’in en meşhur ressamlarının resim ve kaligrafilerine, antik bronz çanaklardan, var olan en nadir seramik parçalara kadar her şey bulunmaktadır. Sıra dışı eserler, ya son derece büyük, ya da çok küçük. Uzmanları hayran bırakan, imparatoru büyüleyen bu eserlerin her biri özenle yapılmış. Her parçanın kendi tarihi var, hiçbirinin yeri doldurulamaz. Müze çalışanları bu konuda çok iyi eğitilmişler ve yeri doldurulamayacağını bilerek hareket ediyorlar. Bu kalıntıları, saygıyla özenle, anlamlı açıyorlar.  Koleksiyonda ki bu parçaların muhafaza edilmesi için her türlü tehlikeden uzak tutulması gerekir. Fakat sergiler düzenlenmekte, nadir ve paha biçilmez parçalara insanlar olabildiğince yaklaşmaktadır. Bunun için çevre koşullarının ayarlanması gerekir. Sıcaklık ve nem bu nadide parçaları etkileyen başlıca etmenler. Bunların kontrolü yapılarak daha uzun yıllar korunması amaçlanmaktadır. Ayrıca müzenin 21.yy’a ayak uydurması için yeni bir adım atılıyor. Dağ ve su manzarasını birleştiren yeni bir müze, kendiside bir sanat eseri olacak. Biz bu eşsiz koleksiyonun tarih içindeki seyrini görüyoruz.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Bu hazine günümüze nasıl ulaştı?
  2. Bu kadar hassas olmalarına rağmen nasıl el değmeden hayatta kaldılar?
  3. Müzenin 21.yy da ayakta durmasını nasıl sağlayacağız? 
  4. Müzenin bu nadide parçaları korumak için aldığı önlemler nelerdir?
  5. Bu hazineyi bir araya getiren Çin imparatoru nasıl bir kişiliğe sahipti?
  6. Bu eşsiz parçalar ilk defa ne zaman gösterildi?
  7. Endüstriyel Teknoloji Araştırma Enstitüsü nasıl bir çalışma yapmaktadır?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İNSANLIK SONRASI YERKÜRESİNDE OLASI EVRİMSEL DEĞİŞİM EVRELERİ ( 130 DAK)

FİLMİN ÖZETİ

                         Bu belgesel insan ırkının dünya üzerinden nasıl yok olduğunu değil, ardımızda bıraktığımız dünyada neler olabileceğini anlatıyor. Evet, bir gün gelecek ve insanoğlu yeryüzünde yürüyemeyecek. İnsanoğlundan sonra dünyadaki değişimler, geride bıraktığımız evlerimiz, arabalarımız, binalarımız,  hayvanlarımız, şehirlerimiz nasıl olacak? Uzmanlar bu soruyu cevaplamaya çalışıyorlar. Geride bıraktığımız dünyada haftalar, aylar, yıllar sonrasında olası değişimler tartışılıyor. 20 yıl sonrasına dair neler olacağını bildiğimiz boş Pripyat şehrini görüyoruz. Pripyat eski Sovyet’lerin modern bir kentiydi. Şehir bir gecede boşaltıldı ve 20 yıl oldu. Burası, insanların uygarlık kurdukları bir yerden ayrıldığında ne olabileceğini gösteren nadide bir resim. Çernobil nükleer faciasından sonra tahliye edilen 50 bin nüfuslu Pripyat şehri. Bir gecede hayalet şehre dönüştü. Şimdi bu şehre baktığımızda, bitkilerin binaları ele geçirmiş durumda olduğunu, parkların paslanmış çürüme döngüsünde olduğunu, buralarda doğal hayatın yeniden dirildiğini görürüz. Bir zamanlar futbol sahaları gibi boş alanların ağaçlarla kaplı olduğunu, yaban hayvanlarının bizim eski şehirlerimizin caddelerimizin yeni sakinleri olduğunu görürüz. Ve aradan 1000 yıl geçtiğinde şehirlerimizi tanımak çok daha zordur. İnsanların yaşadığına dair daha az kanıt olacaktır. Bitkilerin bizim yokluğumuzdan istifade yaşam alanlarımızı istila edişini görürüz. Binalarımız ve gökdelenlerimizin yeni ev sahipleri hamamböcekleri, kuşlar, fareler ve diğer uyum sağlayan canlılardır. Bizden sonra ardımızda kalan dünyaya doğanın nasıl egemen olduğuna tanık olacağız.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

 

  1. İnsanların dünya üzerinden yok oluşunun ardından meydana gelecek değişimler nelerdir?
  2. Doğa kendi egemenliğini kurarken bizden geriye bir iz kalacak mı?
  3. Hayvanlar bu durumdan nasıl etkilenecekler?
  4. Pripyat şehrinin şimdiki durumu nasıldır?
  5. Evcil hayvanlarımıza bizden sonra ne olacak?
  6. Kitaplarımızı ve dijital araçlarımızı bekleyen son nedir?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÖFKELİ GEZEGENİMİZDE MEYDANA GELMİŞ VE GELECEK; TSUNAMİLER, SU TUFANLARI, DEPREMLER, VOLKANLAR, KASIRGALAR VE DİĞER OLAĞANÜSTÜ DOĞA OLAYLARININ NEDENLERİ (60 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

               İzleyeceğiniz belgesel her geçen yıl dünyamızın maruz kaldığı ve daha fazla yıkıcı olmaya başlayan doğal afetler üzerine yapılmış bir araştırmadır. Dünya yıllardır görmediği felaketlerle boğuşuyor, doğal felaketler daha sık ve daha ölümcül olmaya başladı ve bu yaşanan felaketlerin faturası ise ağır. Uzmanlar depremlerin, volkan patlamalarının, kasırgaların çaresiz halkın ölümlerine neden olduğu şehirleri inceliyor. Sumatra adasını 20m kadar yerinden oynatacak kadar güçlü bir deprem. Gezegenimizin fay hatlarını örümcek ağı gibi düşünebiliriz. Birini oynatmak diğerini etkileyebilir. Dünyanın bir tarafındaki hareket dünyanın diğer tarafında başka bir hareket sebep olabilir. Tabi ölümcül sonuçlar doğurarak. Birçok şehir fay hattına yakın yerlerde. Meksiko City, Tokyo… Tarihte doğal afette en çok zarar görecek bir yer varsa oda İstanbul, Türkiye. Kuzey Anadolu fay hattı, burada meydana gelecek bir depremde ki ölü sayısı çok çok yüksek olabilir. Yüz binlerce insan ölebilir. Neden bu kadar fazla? Çünkü İstanbul çok fazla göç alan bir yer. Bu durum beraberinde çarpık kentleşmeyi, altyapısız, dayanıksız betonlaşmayı getirdi.  Bu şehirlerde meydana gelmiş kayıplar ve ziyanlar gözler önüne seriliyor. Uzmanlar, dünyanın sismik olayların ve hareketlerin arttığı bir döneme girdiğini son zamanlarda yaşanan depremler, kasırgalar, tsunamilerin bir başlangıç olabileceğini de belirtiyorlar. Napoli, İtalya sismik bir seri katilin yakınında yaşayan tedirgin ve bu tip bir felakete en yakın kent. Vezüv yanardağı. Depremler gibi çoğu aktif yanardağda yüzeyde ki tektonik hareketlenmenin magmayı yüzeye çıkarmasıyla harekete geçerler. Yeraltından gelen baskıyı hafifletmek için sürekli olarak lavlarını fışkırtırlar. 

             Gezegenimizin yarattığı bir diğer şiddet dalgası ise ince havadan oluşup yıkımı olduğu yere getiriyor. Fakat kasırgalar, anlaşılması en zor felaket olsa da üzerinde en fazla kontrolümüz olan felakettir. Kasırgalar çok güçlüdür, büyük bir kasırga dünyada ki tüm elektrikli aletlerin toplamından çok daha güç ve enerji üretir. Sonuç olarak dünyayı seviyorsak bazı yan etkenleri de kabullenmeliyiz. Dünya kasırgaları, depremleri, tsunamileri ile yaşayan bir varlık olduğunu gösteriyor, nefes alıyor, bazı bölümlerini tekrar yapmak için bazılarını yok ediyor ve etmeye devam edecek…

 

 

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Bizler doğanın öfkesi altında çaresiz miyiz?
  2. Bu doğal afetlerle yaşamayı nasıl öğrenebiliriz?
  3. Dünyanın bir tarafındaki hareket diğer bir tarafında başka bir harekete neden olabilir mi?
  4. Kasırgaları ve depremleri önleyebilmenin bir yolu var mı?
  5. Kasırga öfkesi deneyinin amacı ve sonuçları nelerdir?
  6. Deprem makinasına karşı doğa nasıl cevap verdi?

 

 

 

 

 

 









BİNGÖL’ÜN YÜZEN ADACIKLARI, YÖRENİN GENEL KÜLTÜR VE DOĞAL ÖZELLİKLERİ

(25 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

 

                     Bingöl’ün bilinmeyen güzelliğini gün ışığına çıkarmak, yöreyi kalkındırmak ve insanlara tanıtmak amacında olan Bingöl derneğinin tanıtım gezisine eşlik ediyoruz. Dünyada eşine çokça rastlanmayan üç yüzen adacık ve bu adacıklarda yaşam imkânı bulmuş dişbudak ağacını görüyoruz. Bingöl’ün romatizma, böbrek, deri rahatsızlıklarına iyi gelen şifalı kaplıcalarını geziyoruz. Yöreye has tava yemeğinin nasıl yapıldığını öğreniyoruz. Bingöl dağlarındaki Ab-ı Hayat suyunu içiyor ve dağlarda göçebe hayat süren Beritan çobanlarının doğal hayatına konuk oluyoruz. 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Bingöl dağlarındaki doğal yaşam nasıldır?
  2. Yöreye has gezilecek doğal güzellikleri nerelerdir?
  3. Turizmcilerin Bingöl’ün gelişimi için önerileri nelerdir?
  4. Ab-ı Hayat suyu hakkında ki rivayet nedir?
  5. Bingöl’e has yöresel yemek nedir?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HAYVANLARIN SAKLI DÜNYALARI (41 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

               Kuşlar, böcekler ve diğer canlılar birbirlerini besin ihtiyacı, üreme ve korunma için sürekli kullanırlar ve hatta kandırlar. Belgeselde onların kovalamaca ve kandırmacaları ile dolu yaşantılarını izleriz. Bu döngü içinde yaşayan pek çok canlıyı örnek verebiliriz. Gölde yaşayan acı balığın yumurtalarını midye içinde korumaya bırakması, bombardıman sineğinin arılara kurduğu hain tuzak, tırtılın salgıladığı kimyasallar ile kendini karıncalara besletmesi ve onları kandırması, bir saz kamışçını yuvasını gözleyen guguk kuşunun yumurtasını kamufle ederek yuvaya evlatlık bırakması, fregat kuşlarının sümsük kuşlarına uyguladıkları çirkin taktikler, sarıca arısının yaprak pirelerini antenleriyle gıdıklayarak şekerli sıvıyı salmalarını sağlaması, dramatik bir oyuncu olan Domuz burunlu yılanın ölü taklidi yaparak düşmanlarından korunması… gibi daha birçok örnek verebiliriz.

             Ayrıca belgeselde yağmur ormanlarının geçmişi anımsatan üç değerli evrimsel canlısının yaşam şekilleri hakkında bilgi ediniriz. Tamandua, armadillo ve tembel hayvan. Armadillolar, çok çeşitli yiyeceklerle beslenir, böcekleri ve küçük omurgasızları avlar. Ayrıca ağaçlardan düşen meyveleri yer. Değişime kolay ayak uydururlar. Tamanduaların yiyeceği daha sınırlıdır. Pençeleriyle karınca ve termit yuvalarını açarak uzun dişsiz ağzını içeri sokar ve diliyle dakikada 160 kez yalayabilir. Tembel hayvan, ağzında ki birkaç dişle yediklerini çiğneyebilir. Tutunmaya elverişli pençeye benzeyen elleri bulunur. Suda çok rahat yüzer. Ve yağmur ormanlarının yok olma tehlikesi bu türleri zorda bırakıyor. Onlar burada ki yerlerinden yıllardır hiç vazgeçmediler. Gelmiş geçmiş en garip memeliler bunlar. Doğanın saklı dünyasında onlardan öğrenecek daha çok şey var.

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

  1. Hayvanların birbirlerini kandırma taktikleri nasıl işler?
  2. Evrim merkezine dönüşen yağmur ormanlarında yaşayan geçmişin baş kahramanlarının yaşam şekilleri nasıldır?
  3. Edentat ne demektir?
  4. Fregat kuşlarının sümsük kuşlarına uyguladığı çirkin taktik nasıldır?
  5. Bitkilerde görülen en karmaşık hileler nelerdir?
  6. yağmur ormanlarının yok olması bu evrimsel canlıları nasıl etkiler?

 

 

 

 

 

 

ASYA KITASININ EN GÜÇLÜ AVCI HAYVANLARI (60 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

                 Asya kıtasında insanlar dünyanın en müthiş hayvanlarıyla yaşam alanı için mücadele ediyor. Bunlardan biri de Sibirya kaplanı, bölgesinin efendisi. İnsanların müdahalesi, yiyecek bulmasını zorlaştırıyor. Milyonlarca hektarlık orman, kaplanın avlanma alanları, yerleşim ve kerestecilik adına yok ediliyor. Birçoğu kaçak avcılar tarafından avlanıyor. Sularda da insanlar için tehlike oluşturan Beyaz Uçlu Okyanus Köpek balığı av peşinde. İnsanlara saldıran bir tür olarak biliniyor. Dünyanın en tehlikeli köpek balıklarından biri sayılabilir. Adını beyaz kenarlı yüzgeçlerinden alır. Tek başına avlanır, avını keskin görüş ve koku alma yeteneğiyle bulur. Kara hayatının güçlü zehir depoları, yılanlar; Asya da her yıl 4 milyon civarında insanı ısırıyor ve pek çok ölüme neden olabiliyorlar. Yerleşim alanlarında güneşlenerek ısınır. Gün içinde alçak çalılıklara karışır, avının saldırma mesafesine gelmesini bekler. Karanlıkta bile ölümcül ısırıklar atabilir. Zehrinin gücü efsaneleşmiş olan Çin engereği öylesine ölümcül bir toksin bırakır ki, efsaneye göre bir insanı yüz adım atamadan öldürür.  Süphan kobrası, ormanlar ve yeşil alanlar gibi çok farklı habitatlarda yaşar. Isırdığında öyle etkili nörotoksik zehir bırakır ki birkaç damlası bile öldürebilir. Sinir sistemini felç eder. İnsanlar için tehlike arz eden bir başka tür ise en saldırgan maymunlardan biri Makak maymunu. Her gün yüzlerce kişiyi ısırıyorlar. Grup olarak saldırdıklarında daha korkutucu olabilmekteler. Yiyecek aramak için dolu evlere bile girerler. Genelde yiyecek çalarlar ve eşyalara zarar verirler. Asya’nın ölümcül hayvanlarının en küçüğü olan dev eşek arısı, tek bir sokmayla öldürebilir. İğnesi karmaşık bir enzim maddesi bırakır. Bu sayede dokuları mahveder. Bu eşek arısına özgü olan şey, eşsiz bir toksin kullanarak sinir sitemini felç etmesidir. Yine Asya’nın tatlı su ve nehirlerinde saklanan Yırtıcı Timsah tehlike saçıyor. Güneşlenmek için karaya çıkar. Çiftleşme döneminde bölgeleri konusunda kıyasıya dövüşürler.  Ve gezegendeki tek boynuza sahip olan Dev Hint Gergedanı da burada yaşamaktadır. Bazıları gergedanın boynuzunun iyileştirici etkisi olduğuna inanıyor. Bu dev tek boynuzlunun neslinin tükenmesine neden olan bir inanç. Onlar doğanın görkemini ve gücünü kendilerinde barındıran çok özel hayvanlar. Üstün hayatta kalma ve savunma becerilerine sahipler. Onlar Asya’nın kusursuz katilleri…

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

 

  1. Asya kıtasındaki insanlar ölüm saçan bu canlılarla nasıl yaşıyorlar?
  2. Kaplana, insanın görüşünden altı kat daha güçlü görüş sağlayan üstünlüğünün kaynağı nerden geliyor?
  3. Köpek balıklarının 6.hisleri onların yaşamını nasıl kolaylaştırıyor?
  4. Makak maymunu ve insanlar arasındaki ilişki nasıldır?
  5. Süphan kobrasında bulunan tehdit unsurları nelerdir?
  6. Makak maymunlarına halk arasında saygı duyulmasının nedeni nedir?

 

 

 

 

 

 

 

 

GERÇEK VAMPİRLİK AHLAKI (59 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

                          İzlediğimiz belgeselde; vampirler gerçekten var mıdır sorusuna cevap bulmaya çalışılmış ve vampirlerin gerçek olmadığı kısmen hayal gücü kısmen insan cesedinin çürümesinden doğan bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca Romanya da tüyler ürperten bir olaydan bahsedilmektedir. Aynı zamanda belgesel farklı tarihlerde yakaladığı kurbanların kanlarını içen ve bununla beslendiğini iddia eden kişileri de örnek veriyor. Bugün vampirler hakkında edindiğimiz kanı ise “Drakula” adlı eserden temel alır. Eser aslında iyi ve kötünün savaşı üzerine kurulmuştur. Ve Drakula her seferinde iyi rakipleri tarafından öldürülür. Fakat insanlarda ki ölümsüzlük duygusu ve kanın insanlara kattığı güç olgusu Drakula’nın her seferinde yeniden canlandırılmasına yol açmış ve zamanla onun kötü karakterini kabul görmesini sağlamıştır. Böylece Drakula bir kahraman kimliğine bürünmüştür. Bu durum günümüzde kimileri tarafından vampirlerin gerçek olduğuna dair bir kanı yaratsa da toplumun büyük çoğunluğu onu bir çizgi roman ve film kahramanı olarak kabul etmekte ve gerçekliğini red etmektedir.

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

 

  1. Vampirler gerçekten var mı?
  2. Romanya da yaşanan olay nasıl bir örnek teşkil eder?
  3. Günümüzde vampirlerin var olduğunu savunanlar bu düşüncelerini neye dayandırmaktadır?
  4. Vlad Drakula’nın gerçek vampirlikle nasıl bir ilişkisi vardır?
  5. Vampirlik ve modern vampir anlayışı hangi eserle güç kazanmıştır?
  6. Drakula kelimesinin anlamı nedir?

 

 

 

 

 

TUTANKAMON KİMDİR (41 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

                      Tutankamon kimdir? Babası Firavun Akinaton annesi ise kraliçe Nefertiti’dir. Şehirde doğan Tutankamon zamanının büyük çoğunluğunu babası ve annesi gibi tanrı Aton’a tapınmakla geçirirdi. Tutankamon un mezarı içinden çıkan üç şişe bize kişiliği hakkında, içkiyi seven biri olduğu bilgisini verir. Tutankamon un mısırın o dönemdeki tek varisi olması hem aşağı hem de yukarı mısırı yönetimi altına almasını sağlamıştı. Ve mısırın eski sarayında firavun olarak yönetimi ele aldı. Genç yaşta evlenen tutankamon eşi Ankisenemon’la birlikte birçok trajedi yaşar. Babaları Akinaton’un ve anneleri Nefertiti’nin genç yaştaki ölümü onları birbirine sıkıca bağlar. Hatta mezarlarında bulunan nesnelerden birbirlerinden hiç ayrılmadıkları ve birbirlerini büyük bir aşkla sevdikleri anlaşılır. Fakat politik nedenlerle çocuk denecek yaşta evlendirilmişleridir. Bu trajedi Ankisenemon’un iki kez düşük yapmasıyla devam eder. Tutankamon tahta geçtiği zaman ilk iş olarak babasının yarım bıraktığı anıtı tamamlamak olmuştur. Tanrıya yapılan şenliklerin ve kurbanların resmedildiği bu anıt ve tapınaklar mısır için çok önemlidir. Genç yaşta kral olması veziri tarafından bir süre yönlendirilmesine neden olmuşsa da Tutankamon bu durumdan bir süre sonra rahatsız olmuş ve yönetimi tek başına ele almıştır. Bu olayda tabletlere açıkça resmedilmiştir. Ama sebebi bilinmeyen bir durumdan dolayı yirmili yaşlarında vefat etmiş ve oda diğer krallar gibi Krallar Vadisi’nin bulunduğu yerde yerini almıştır.

 

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Tutankamon kimdir?
  2. Akinaton’un inancı Mısır’da nasıl bir etki yaratmıştır?
  3. Tutankamon un siyasi ve askeri politikası Mısır’ın geleceğini nasıl etkilemiştir?
  4. Aton inancı nedir. Mısır’da ki diğer tanrılardan ayrılan yönü nedir?
  5. Tutankamon ve ailesi hiyerogliflerde nasıl resmedilmiştir?
  6. Tutankamon un çocuk yaşta kral olması yönetimde nasıl bir etki yaratmıştır?

 

 

 

 

 

 

 

İNSAN VÜCUDUNDAKİ İNANILMAZ MÜKEMMEL SİSTEMLERİN İŞLEYİŞİ (130 DAK )

 FİLMİN ÖZETİ

                       İnsan vücudunun inanılmaz sınırlarına yolculuk yapıyoruz. Araçlarımız, motorlarımız, alt yapımız, yollarımız ve devre sistemimizle mükemmel işleyen sistemlere sahibiz. Dünyada yaşayan 6 milyardan fazla insan vücudu var. Ve her birimiz yaklaşık yüz trilyon mikroskobik hücrenin birleşimiyiz. Tüm bireylerin yapı planları % 99,9 aynı olsa da hiçbirimiz aynı değiliz. Her insan makinası, hücreleri, duyuları, kasları, kemikleri, kalp, beyin gibi önemli elemanlarıyla bir mucizeyi gerçekleştirmeye hazırdır. Hepsinin en dış yüzeyini örten zırhımız, yani derimiz, acıya ve zevke giriş noktamız, bizi içerde, dünyanın geri kalanını dışarıda tutar. Derimiz, ısıtma ve soğutma organımızdır.                     Güne gözlerimizi açtığımızda görme mucizesi ile karşılaşırız. Gözlerimiz mikro saniyeler içinde seçer, izler, odaklar. Onlar ışık hasatçıları, yakalar ve beynin anlayabileceği elektriksel vurgulara dönüştürürler. Çevremizdeki dünyayı değerlendirmemizi ve bundan zevk almamızı tüm diğer duyulardan iyi sağlar. Görme duyusu insan makinesinde tek başına işlemez. Kafamızın iki yanında vücudumuzun mikrofonları kulaklarımız yer alır. Onlar duymaktan çok daha fazlasını yapar. Dengemizi sağlamayı onlara borçluyuz.  Kulaklarımız bize günümüzü zenginleştiren güçlü bir duyu daha sağlarlar. Radar çanakları gibi sesi kafatasımızın derinlere yönlendirirler.

                      İnsan makinasında ki mucizevî özelliklerde biride solunumdur. Soluk alamasaydık birkaç dakikadan fazla yaşayamazdık. Soluduğumuz havanın takip ettiği yolu izleyebiliriz. Gırtlaktan inip, ses tellerini geçer, soluk borusuna iner, akciğerlere, oradan bronşlara ve bronşçuklara dağılır. İnsan makinasının en önemli parçasından biride kalptir. Kalp, özünde kastan oluşan pompadır, çıkarılsa bile kendi başına işleyebilir. Damarlarımızda dolaşan hayatı sıvımız olan kan, içinde oksijenden (O) fazlasını taşır. Hücrelerimiz ne kadar çok oksijen yakarsa kalp ve kan damarları daha fazlasını ulaştırmak için o kadar çok çalışır. Oysa bu makineyi beslemek için oksijenden (O) fazlası lazım. Yani yakıt gereklidir. Her lokma yutuşumuzda onu, içindeki kullanışlı her şeyi emmek için tasarlanmış bir yolculuğa çıkarız. Bitkileri ve hayvanları enerjiye dönüştürüp, kimyasal yapı taşlarına ayırarak kanımıza ve etimize katarız. İnsan makinasının hareketine yön veren kas sistemi ile yapabileceklerimiz ise mükemmelliğin bir başka yüzünü oluşturur. Ayak tabanından parmak uçlarına kadar, yaklaşık 650 kas yaptığımız her harekete güç verir. İskelet kaslarımız olmasaydı, koşamazdık, göz kırpamaz, gülümseyemez hatta konuşamazdık. Vücuda yayılmış halde bulunan mühendislik harikasından olan kemiklerden vücuda yayılmış olarak 206 kemik bulunur. Bize şeklimizi veren kemiklerimiz olmasaydı yığılır kalırdık.                    İnsanlar hayatta kalmaktan fazlasını ister. Bir erkek günün her saniyesi binden fazla sperm üretir. Hayatlarının görevi yani yumurtayı döllemek için her an hazırdırlar. Kadın sayılı üreme hücresiyle doğar. Sadece bir tane sperm yumurtaya ulaşır ve döller. Spermin yumurtaya ulaşmasıyla DNA’lar kaynaşır. Mucize makinede yaptığımız her şeye başkanlık eden tek bir organ var. Beynimiz, bizi korur, yol gösterir, emirler verir. Vücudumuza kök salmış bilgi otoyolu ile her parçamızı kontrol eder. Hissetmemizi, istememizi, hatırlamamızı ve tepki vermemizi sağlar. Bizlere kalp nakli yapılsa biz yine aynıyız değişen bir şey olmaz. Ama beynimize bir şey olursa her şey riske girer, karakter, kişilik değişebilir. İnsan makinası mükemmel parçaları ile uyum göstererek çalışmayı sürdürür.
 
Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:


1-Derinin yapısı, özellikleri ve görevleri nelerdir?
2-Bireylerin esmer, sarışın, beyaz, siyah olacağını belirleyen şey nedir?
3-Görme ve duyma olayları nasıl gerçekleşir?
4-Ses tellerinin zamanla yıpranmasının nedeni nedir?
5-Solunum olayı nasıl gerçekleşir ve solunumun en önemli işlevi nedir?
6-Kaslarımızdaki aktin ve miyozin proteinlerinin işlevi nelerdir?
7-Kemiğin yapısı ve bizlere sağladığı kolaylıklar nelerdir?
8-Budist keşişlerin yaptığı meditasyonun beyin faaliyetleri üzerine etkisi nedir?
9-Doğum anında, türümüzün devamını sağlamak için neden sancılı ve riskli bir yol geliştirdik?
10-Beynin belli bir bölgesine odaklanarak kontrol altına almak mümkün müdür?
11-Döllenmiş yumurtanın, ergin birey oluncaya kadar geçirmiş olduğu aşamalar nelerdir?




                                                                      İNSAN VE HAYVAN İLİŞKİLERİNDE DENGELERİN OLUŞUMU (60 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

               İnsanlar yaşamak için vahşi alanların sınırına kadar geldikleri için hayvanlara kendilerine ait bir yaşam alanı kalmıyor. Ve insanların bulunduğu bir mücadele ortaya çıkıyor. İnsanların ilerlemesine karşı çok az hayvan direnebiliyor, çoğu geriye çekilmek zorunda kalıyor. Bize karşılık verenler yeterince cesur olan ve bizden faydalanmayı bilen türler oluyor. İnsanların yaşam alanını istila ettiğinden, kendine yaşam alanı sağlamaya çalışan fokun çevreye verdiği zararı görüyoruz. Hayvanlar üzerindeki isteklerimiz birbiriyle çelişebiliyor. Aynı zamanda onları vahşi halleriyle görmekte istiyoruz. İnsanlarda tıpkı diğer hayvanlar gibi aynı şeyi istiyor, bölge, su , yemek, sığınak..

              Biz ve dostlarımız hayatta kalmak için mücadele ederken kimi zaman yollarımız kesişiyor. İnsanlarla birlikte yaşamak zorunda kalan birçok hayvan gibi rakunlar da bir dizi davranış biçimi geliştirmiş. Her yere yuva yapabilir, hızlı ürerler. İnsanlar ve hayvanlar bir bölgeyi paylaştığında genellikle gerginliği artıran taraf biz insanlar oluyoruz. Maymunların davranışları, yılanlarla paylaştığımız ortak alanlar… İnsanlar doğaya müdahale ettikçe kimi yaratıklar evlerimize ve bölgemize girmeye devam edecek. Yaşam alanımızı genişlettikçe

 

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

1. Kötü davranmaya başlayan hayvanlarla yaşamayı öğrenebilirmiyiz?

2. Doğal hayata müdahale etmek ne gibi sonuçlar yaratır?

3. Hayvanların insanların bölgesinde beslenmesi ne gibi sorunlar yaratır?

4. Hayvanların istenmeyen davranışlarını sürdürmesinde insanların katkısı nasıl olmuştur?

5. Yaban arıları yiyeceklerimizi bulmakta nasıl bu kadar başarılı olmuşlardır?

6. Bir yiyeceğin yerini bulan karıncanın bunu arkadaşlarına hangi yoldan iletir?

7. İnsanların yaşam alanını paylaşmak istemediği hayvanlara karşı ne tür çözümler üretmişlerdir?

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                            DÜNYADAKİ GÜNLERİMİZ SAYILI. BATI UZAYA KAÇMAYI PLANLIYOR (60 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

              Dünyadaki günlerimiz artık sayılı, uzak bir gelecekte şimdi hayat kaynağımız olan güneş hepimizi mahvedecek. Dünyaya her an bir asteroit çarpabilir. Tabi küresel ısınmada cabası, kuraklıklarda sonumuzu getirebilir. Buzullar erimekte yükselen denizler hepimizi yutabilir. Beklide tek seçenek bu yerlerden gitmektir. Çok uzak yıldızlar arasında cesurca yeni bir ev aramak. Ve başka bir gezegende yeni koloniler kurmak. Bilim adamları şimdi bunu hayata geçirmek için çalışıyorlar. Ama çok uzun zaman alacak bu yolculukları nasıl çözecekler. Ayrıca yaşamak için dünyaya çok benzeyen bir gezegene ihtiyaç var. Beklide dünyamıza benzeyen bir gezegen bulabiliriz. Ama yer çekiminin olmadığı bir ortamda çok uzun süre kalmanın birçok sakıncası var. Bunu nasıl aşacağız acaba. Uzayda kullanacağımız kıyafetler bizi ne derece koruyabilecek ve hareket kabiliyetimizi sınırlamadan nasıl iş yapabileceğiz. Bir de bunlara uzaydaki radyasyondan nasıl korunacağımızı da eklemek gerek. Şayet uzaydaki kozmik radyasyondan kurtulmanın bir yolu bulunamazsa Nasa tüm uzay seyahatlerini iptal etmek zorunda kalacak. Kimi bilim adamlarına göre uzayda koloniler kurmak için ilk önce aile birimlerini göndermeliyiz. Kış uykusuna yatmanın bir yolunu bulursak bu uzay yolculuğumuzu birazcık mümkün kılabilir. Acaba bu uzun yolcululuğumuz sonrası gittiğimiz gezegen bize tam anlamıyla uymazsa geri mi döneceğiz. Bilim adamları bunun çözümünü ise genlerle oynamakta buluyor. Ve insanları bu ortama uyarlamayı düşünüyor. Ama bunlar şuan için çok erken ve birçoğu teorilerden ibaret.

 

 

 

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

 

 

  1. Mars ve Satürn yaşamamız için uygun koşullara sahip mi?
  2. Uzay araçlarının hareket etmesi için nasıl bir enerjiye ihtiyaçları var?
  3. Karşıt madde nedir. Nasıl bir güce sahiptir?
  4. Olası bir uzay gezisinin yolcular üzerinde yaratacağı yan etkiler nelerdir?
  5. Yerçekiminin insanlar üzerinde ki etkileri ve yerçekimsiz bir ortamın yarattığı yan etkiler nelerdir?
  6. Yerçekimini beraberimizde uzaya götürmenin bir yolu var mıdır?
  7. Yerçekimsiz bir ortamda dünyaya gelecek insan embriyosuna neler olur?
  8. Kozmik radyasyonun etkileri nelerdir?
  9. Binlerce yıl sürebilecek bir yolculuk nasıl çözümlenecek?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                  KÜRESEL ENDİŞE, YER KÜRESİNDE VARILAN KÜRESEL İKLİM DURUMLARI DENKLEMİNİN KANITLARINA
                                                                             DAYALI OLARAK GEÇMİŞTEKİ KÜRESEL İKLİM DENKLEMLERİNE SİMÜLASYON KANITLARI

                                                                                                                                  (130 DAK) FİLMİN ÖZETİ

 

 

              Öldürücü fırtınalar gökyüzünü parçalıyordu. Şiddetli rüzgârlar toprağı oyuyordu. Buzullar çöküyor. Sel suları sahilleri yok ediyordu. Kitlesel imhalar tüm türleri yok ediyordu. Aşırı iklim değişikliklerinin yarattığı bir katliam. Ama bu günümüze özgü bir şey değildir. Bu iklim dünyanın antik çağ geçmişinin iklimidir. Tekrarı mümkün olabilecek bir geçmişin. Şimdi bilim insanları gelecekteki iklim felaketlerini önlemek ümidiyle geçmişin iklimini anlamaya çalışıyorlar. Küresel uyarı. Dünya gittikçe ısınıyor. İklimimiz sertleşiyor. Fırtınalı havalar tipik hale geliyor. Mayıs 2003 Amerika’nın Orta Batısı 400 hortum yüzünden tahrip oldu, 2007 yazı Kuzey kutbunda ki buzullar kayıt tutulmaya başlandığından beri görülen en düşük seviyeye indi. Afrika da amansız bir kuraklık milyonlarca insanı etkiliyor. Ve aç bırakıyor. Bilim insanlarına göre bu durumu bizler yarattık. Bazı faaliyetlerimiz yüzünden, dünya bir felakete doğru sürükleniyor. Daha fazla karbon gazı atmosfere salınıyor.  Atmosfer ısıyı tutuyor ve sonuçta dünyada ki sıcaklık yükseliyor. İklim bilimciler alarm zilleri çalıyorlar. Gelecekte neler olabileceğini anlak için bilim insanları zamanı geriye döndürüp anlamaya çalışıyorlar. Dünyanın geçmişinin gelecekte neler olabileceğine dair umut verici bir bakış açısı sunabileceğine inanıyorlar. Bugün bilim insanlarının çoğu küresel ısınmanın bir gerçeklik olduğunu kabul ediyor. Ve bunun olası yan etkilerini, okyanuslar ısındığında önemli ve alarm veren sonuçlarını ortaya koyuyorlar. Erimeyi ve donmayı tetikleyen şey nedir? Bilim insanları iklimimizin düzenli olarak sıcak ve soğuk döngülerden geçtiğini ve çok daha büyük bir kuvvet iklimimizi etkilediğini söylüyorlar. Bu kuvvet insan faaliyetleridir. Bizler sera gazları salıyoruz ve dünyayı ısıtıyoruz. Oysa soğuması gerekiyor. Geçmişteki iklim değişimi ve küresel ısınma dev memelileri ortadan kaldırmıştır. Hızlı ısınma dev memelilerin yaşam ortamını tahrip etmiş ve gıda zincirleri yok olmuştur.          

            Bugün dünya küresel ısınmanın gazabını hissetmeye başlamıştır. Havalar gittikçe değişken bir hal almış, güçlü kasırgalar tahripkâr bir kuvvetle vurmakta, ani seller binlerce insanı öldürmektedir. Geçmiştekilerin aksine bugünkü küresel ısınmanın nedeni insandır. Dünya ikliminin 650 milyon yıllık tarihi boyunca yaptığımız yolculuk bizi kartopu dünyasının aşırı soğuklarından alıp, tüm türleri yok eden kavurucu sıcaklıklardan geçirdi ve 125 bin yıl öncesinin sular altında ki dünyasına götürmüş oldu. İklimimiz dengesizdir aşırı sıcak ve soğuk asında gidip gelir. Alınacak ders sera gazlarının korkunç gücü. Aynı hızla sera gazlarını atmosfere salmaya devam edersek CO2 seviyesi yüzyılın sonunda iki katına çıkabilir. Buz tabakaları eriyecek sahil şehirleri su altında kalacaktır. Geçmişte olduğu gibi hayatta kalmak uyum sağlama yeteneğimize bağlı olacak. Kavurucu sıcaklıklar, eriyen buzul tabakaları, tahripkâr seller, kitlesel yok oluşlar, artan sera gazları bir kez daha küresel sınmayla tehdit etmektedir. Eğer CO2 emülsiyonunu yavaşlatmazsak, eğer geçmişten de ders almazsak sonraki kuşaklara belirsiz bir dünya bırakmış olacağız. Bu küresel bir uyarıdır…

 

 

Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:

 

1. İklim değişikliği tehdidine karşı insanlığın bilincini yükseltmek için gösterdiği çabalar sebebiyle 2007 Nobel Barış Ödülü kime verildi?

2. Bilim adamları dünyanın geçmişini neden araştırıyorlar?

3. Nevada ölüm vadisinde ve buzullarda bilim adamlarının aradığı cevaplar nelerdir?

4. Bugünkü dünyamızda CO2 gazı kitlesel yok oluş döneminde atmosferi boğan o korkunç seviyeye ulaşabilir mi?

5. Gezegenimiz tekrar kartopu haline dönüşebilir mi?

6. Buzulların erimesi sonucu dünyayı bekleyen sonuçlar nelerdir?

7. Albido ne demektir?

8. SO2, Metan ve CO2’nin iklim üzerindeki etkisi nasıldır?

9. Bilim insanları dünyanın 650 milyon yıllık iklim değişimlerini neden inceliyorlar?

10. Küresel ısınmaya karşı ülkelerin aldığı önlemler nelerdir?

11. Güneş noktaları nedir ve ne işlevi vardır?

12. Katrina kasırgasının sonuçları nelerdir?