şan dalgalanma, depreşim dalgası ola­rak adlandırılamaz. Ancak havuza at­layan bir insanın yarattığı dalga kü­çük ölçekte bir depreşim dalgasıdır. Doğadaysa, denizlerin herhangi bir bölgesinde yerel olarak oluşan depre­şim (deniz taban deformasyonu, çök­meler, oturmalar, zemin kaymaları, göçmeler, volkanik hareketler, mete­or çarpmaları gibi kütle hareketleri) biçimindeki olaylardan herhangi biri ya da birkaçının birden oluşması sıra­sında potansiyel enerji kinetik enerji­ye dönüşerek, deniz ortamına kısa sü­rede enerji aktarılması gerçekleşir. Denize geçen enerji, su kütlesi içinde akıntılar ve su düzeyi değişimine ne­den olarak depreşim dalgası oluştu­rur.
Tsunami (Depreşim) Hareket Biçimi
Depreşim dalgası ilk oluştuğunda genellikle tek bir dalga biçimindedir. Ancak kısa bir süre içinde 4 veya 5 dalgaya bölünerek kıyılara doğru ha­reket eder. Önde giden dalga uyarıcı dalga olarak tanımlanabilir. Ancak ikinci ve üçüncü dalgalar etkili nite­likte olurlar. Arkadan gelen diğer dal­galar daha küçük olup daha az etkili­dirler.
Depreşim dalgasının hızı, bulundu­ğu derinliğin karekökü ile doğru orantılıdır. Derin sularda hızlı, sığ su­larda yavaş hareket eder. Ancak, rüz­gar dalgalarından farklı olarak çok daha uzun periyottu olurlar ve dalga­nın altında bulunan su moleküllerinin birbirini İterek yer değiştirmesi ile ha­reket ederler. Bu itme ve yer değiştir­menin sonucunda su kütlesinde yatay düzlemde sürekli akıntı ve sürekli su transferi oluşur. Su kütlesinin bu ha­reketi, su derinliğinin taşınan su küt­lesini eşit kılmak su düzeyinin yüksel­mesi (genlik artması), deniz taban sürtünmesi etkisi ile de dalga boyu (iki dalga tepesi arasındaki uzaklık) kısalması gerçekleşir. Kıyılara gelen dalga, denizin önce geri çekilmesi, ya da karaya doğru ilerlemesi, ardından da karada dalga tırmanması ve su ta­şımını oluşturur. Bunun sonucu ola­rak da kıyılarda şiddetli akıntılar ve su düzeyi değişimleri gerçekleşir.
Marmara, Ege ve Akdeniz'de Tsunami Oluşabilecek Bölgelerin Araştırılması
17 Ağustos 1999 depreminde olu­şan fay, bazı yerlerde düşey bileşen gösteriyor olsa da genel olarak doğ­rultu atımlıdır. Doğrultu atımlı faylar genel olarak depreşim dalgası yarat­mazlar. Ancak bu tür fayların başladı­ğı ya da bittiği yerlerin, çek-ayır meka­nizması nedeniyle oturma oluşan ya da fayın kıvrım yaptığı bölgelerinde depreşim dalgası oluşabilir. 17 Ağus­tos 1999 depreminde oluşan fay, Ka­vaklı, Gölcük, Yüzbaşılar, Değirmen-dere ve Halıdere arasındaki bölgede kıyıya çok yakın geçti ve Değirmende-re ile Hersek deltası arasındaki bölüm­de denizde farklı konumlarda birbiri­ne paralel normal faylar ve bunlara bağlı kıyı ve sualtı heyelanları oluştu İzmit Körfezi ve çevresinde depremin yarattığı zemin hareketleri, katı ve sı­vı ortamların birbiriyle önemli etkileşi-milerİne neden olarak, kıyılarda ve de­niz tabanında birbirini tetikleyen sıvı-laşma, kayma, göçme ve heyelan biçi­minde hareketler yarattı.
İzmit Körfezi üç havzadan oluşu­yor. Değirmendere'nin doğusunda ka­lan "doğu havza", Değirmendere ile Hersek Yarımadası arasında kalan "or­ta havza" ve Hersek yarımadasının ba­tısında yer alan "batı havza".
Doğu havzada su derinliği 30 m'den daha sığdır. Deprem sırasında, düşey faylanma ya da başka nedenler­le bu havzanın güney kıyılarında (Ka­vaklı bölgesinde) genel bir çökme ol­du. Bu çökme, doğal olarak güneye doğru su akımı ve buna bağlı olarak dalgalanma yarattı. Bu olay, depreşim dalgası oluşumu için yeterli bir neden. Ancak, su derinliğinin az olması, dep­reşim dalgasının bu havzada yeterli ol­gunluğa ulaşmasını engelldi.
Sadece, Gölcük havzası olarak nite­lenen doğu havzadaki duruma baka­rak, ve diğer iki havzayı ve özellikle körfezin en derin olduğu orta havza­daki olayları ihmal ederek, deprem ne­deniyle İzmit Körfezi'nde depreşim dalgası oluşmadığı genellemesi yap­mak bilimsel olarak doğru bir yakla­şım değildir.
Depreşim dalgasının belirgin biçim­de gözlendiği ve kıyılarda çok belirgin izleri bulunan bölge, orta havzadır. Orta havzada, Değirmendere Çınarlık parkının kıyıya paralel 252 m ve kıyı-
Ocak 2005 41 BİLİMreTEKNÎK
26'
27"
28"
29"
30'
30s
körfezinde böylesi bir derinliğin oluş­ması için çeşitli jeolojik nedenler et­ken olmuş ve olmakta. Depreşim dal­gası da genellikle ortamdaki en derin yerlerde ya da bu bölgeleri çevreleyen yamaçlarda oluşabiliyor.
Orta havzanın kuzeyinde kalan kı­yılarda Tütünçiftlik, Körfez, Kirazlıya-lı ve Hereke'de depremden sonra bir­kaç dakika İçinde depreşim dalgası kı­yılara ulaştı. Dalganın, orta havzanın Güney kıyılarında kıyıya ulaşmasıysa depremle beraber gerçekleşti. Depre­şim dalgasının en yüksek tırmanma yüksekliği, kuzey kıyılarda 2,6 m. (Tü-tünçiftlik, Körfez, Kirazlıyalı) ve Gü­ney kıyılarda 2,9 m (Değirmendere) olarak Ölçüldü. Dalganın periyodu 30-40 saniye düzeyindeydi. 17 Ağustos depreminde oluşan bu depreşim dal-
ya dik olmak üzere 70 m uzunluğun­daki bölümü, iskele, otel, çay bahçele­ri, çınar ağaçlarıyla beraber çöktü. Sa­dece bu olay bile başlı başına depre-
şim dalgası oluşumu için açık bir ör­nek.
Orta havzadaki su derinliği, Ulaşlı açıklarında 204 m'ye varmakta. İzmit
Terimler
form) modellemesinden hesaplanan Mw değerle­ridir.
Şiddet: Herhangi bir derinlikte oluşan bir depremin yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki gücünün ölçüsü. Deprem şiddetini belirlemek için depremin insanlar, yapılar ve toprak/yer üzerindeki etkilerinin derecesine dayanan göz­lemsel ölçek. Şiddet yalnızca depremin büyüklü­ğüne değil, merkez üstünden uzaklığa ve o yerin yapısına da bağlıdır.
Artçı Deprem: Ana sarsıntıdan sonra, yerka­buğunda bozulan dengenin sağlanması için mey­dana gelen küçük deprem.
Aktif Sismik Kuşak: Fay zonu boyunca uza­nan aktif deprem kuşağı. Dünya depremlerinin %60'ı Pasifik-Çevrimİ kuşağında ortaya çıkar.
Büyük Deprem: Richter ölçeğine gore 8,0 ve üstünde büyüklüğü olan deprem.
Cisim Dalgası: Yerkürenin içinden geçme özelliğine sahip sismik dalga. P- ve S- dalgaları cisim dalgalarıdır.
lar enerjiyi yerkürenin içinde çok karmaşık şekil­lerde taşır. P dalgalarından daha yavaştırlar, ama genlikleri daha büyüktür. Titreşim hareketi, yayılma doğrultusuna diktir. S-dalgaları dış çekir­dekten geçemez çünkü sıvı ve gazlarda var ola­mazlar.
Depreşîm Dalgası (Tsunami): Okyanus ta-
Deprem: Yerküre içerisinde biriken elastik deformasyon enerjisinin, kayaçların kırılma di­rencini aşması sonucunda kayaçların kırılması ve bu kırılma hareketlerinin oluşturduğu elastik dal­gaların yeryüzünde yarattığı titreşim hareketi; bir başka deyişle, yerin yüzeyin altındaki kayala­rın ani hareketi sonucunda silkinmesi.
Çekirdek: Dünyanın en içteki katmanı. Iç çe­kirdek katıdır ve 1300 kilometrelik bir yarıçapa sahiptir (Dünyanın yarıçapı 6371 kilometredir). Dış çekirdek sıvıdır ve yaklaşık olarak 2300 kilo­metre kalınlığındadır. S-dalgaları dış çekirdekten geçemez.
Manto: Yeryüzü kabuğuyla dış çekirdek ara­sındaki kaya tabakası. Yaklaşık olarak 2900 ki­lometre kalınlığındadır ve dünyanın başlıca taba­kalarının en büyüğüdür.
Kabuk: Yerküre yüzeyindeki ince kabuk; ok­yanusların altında 10 kilometre, kıtaların altın­daysa 10-70 kilometre kalınğındadır. İnsanların görebildiği tek yer katmanı budur.
Deprem Fırtınası: Sınırlı bir alanda ve süre­de gerçekleşen ana şoktan bağımsız bir dizi kü­çük deprem.
Depremin Büyüklüğü: Deprem esnasında açığa çıkan sismik enerjinin bir ölçüsüdür ve lo-garitmik bir tanımlaması olup, hesaplamalarda kullanılan sismik dalga fazlarının karakterlerine bağlı olarak değişik değerler alabilir. Sismolojide en çok kullanılan büyüklük değerleri, cisim dal­gası fazlarından hesaplanan mb, yüzey dalgala­rından hesaplanan Ms ve dalga şekilleri (wave-
banında meydana gelen büyük ölçekli hareket­lenme sonucu ortaya çıkan dev deniz dalgaları. Japonca'da tsunami olarak adlandırılan uzun dö­nemli bir dalga türüdür. Bu dalganın fiziksel özellikleri, oluşumu, hareketi ve kıyılardaki dav­ranışları konusunda yapılan güncel araştırmalar­la yeni bulgular elde edilmekte, böylece depre­şim dalgasının doğal afet olarak yapabileceği et­kileri saptayabilmek ve korunmak için yöntemler geliştirilmekte.
P-Dalgası: Birincil, döngüsüz, boyuna, itme, basınç dalgalan olarak da adlandırılır. P-dalgala-rı yayılma hızları en fazla olan ve bu nedenle ka­yıtlarda ilk görünen cisim dalgalarıdır. İkincil S-dalgalarından önce varırlar. Bu dalgaların yer içindeki taneciklerin titreşim hareketi, yayılma doğrultusu (yönü) ile aynıdır ve cisimleri dalga yönünde taşır. P dalgaları yerkürenin bütün kat­manlarından geçebilir. P-dalgaları insanlar tara­fından genelde vurma/tepme olarak hissedilir.
S-Dalgası: İkincil, döngüsel ya da kes­me/sallama dalgaları olarak da bilinir. Bu dalga-
Elastik Dalga: Bir tür elastik deformasyon (etki eden güçler ortadan kalktığında yok olan bir şekil değişikliği) sonucu ilerleyen dalga. Sis­mik dalgalar buna örnek.
BİLİM ve TEKNİK 42 Ocak 2005
gasının körfezin bazı yerlerindeki tır­manma yükseklikleri, rüzgar dalgala­rının tırmanma yüksekliklerine benzer değerlerde (1 m'nin altında) kaldı. Bu doğaldır. Ancak bu nedenle depremle oluşan depreşim dalgasının tırmanma yüksekliği, bu yerlerde anormal bir durum olarak farkedilemedi.
17 Ağustos 1999 depremi öncesin­de 11 Ağustos 1999 saat 19:15'te Ka­ramürsel'de, depremden 3 gün önce Ulaşlı'da, 7 gün önce Değirmende-re'de, bir gün önce İstanbul'da, gemi dalgası sanılan bazı anormal dalgalar gözlenmişti. Bu dalgalar olasılıkla, ge­mi dalgaları olmayıp, deprem haberci­si niteliği taşıyan küçük depreşim dal­galarıydı. Gemi dalgalarının periyodu (iki dalga tepesi arasındaki zaman ara­lığı) 10 saniyeden azdır. Gözlenen dal-
gaların periyodu 10 saniyenin üzerin­deyse, bunların gemi dalgaları olma­yıp, depremin habercisi depreşim dal­gaları olma olasılığı yüksektir.
Marmara Denizi'nde yüksek şiddet­te deprem olacağı, yerbilimciler tara­fından saptanmış durumda. Böylesi bir deprem deniz tabanında olacağına göre, sualtı kütle hareketleri oluştura­bileceği ve depreşim dalgası yaratabi­leceği durumu göz önüne alınmalıdır. Depreşim dalgası oluşumu ve etkileri hakkında sağlıklı bilgilere ulaşmak ve önlemler geliştirmek için ABD ve Ja­ponya'da uygulandığı gibi bilgisayar modeli kullanmak, büyük önem taşı­makta.
Kandilli Rasathanesi Jeofizik Ana-bilim Dalı verileri (son yüzyıldaki dep­rem merkezleri) kullanılarak, Ege ve
Akdeniz'de ülkemiz kıyılarını doğru­dan ya da dolaylı olarak etkilemesi olası depreşim dalgalarının tahmin edilen oluşma bölgeleri olarak, toplam 19 bölge gösterilebilir. Geçmişte ya­şanmış ya da gelecekte ortaya çıkabi­lecek olası depreşim dalgalarının bu bölgelerde oluşmuş ya da oluşacak ol­ması beklenebilir.
Ege ve Akdeniz İçin olası deprem­ler, bu bölgelerde var olan sismik boş­luklarda yer alabilecektir. Bu deprem­lerin depreşim dalgası oluşturabilecek nitelikte fay hareketine neden olması beklenebilir. Ancak oluşacak fayın doğrultu ya da düşey atımlı olması, bölgede heyelana dönüşebilecek ta­ban eğimi ve zemin malzemesinin bu­lunup bulunmaması, tsunami oluşu­mu İçin en Önemli parametrelerdir.
içinde ya da yakınında ortaya çıkan küçük dep­rem.
Periyot: İki dalga cephesi (tepesi) arasındaki zaman.
Rayleigh Dalgası: Bir taşın suya atıldığında oluşturduğuna benzer hareketliliği olan yüzey dal­gası. Bu dalgalar depremler tarafından yaratılan en yavaş, fakat en büyük ve yıkıcı kesme dalgala­rıdır. Büyük depremlerde gelişlerini görmek mümkündür. İngiliz fizikçisi Lord Rayleigh'in adıyla anılır.
Richter Ölçeği: Bir depremin kuvvetinin ya da ortaya çıkardığı gerilim enerjisini, sismografik gözlemlere dayanarak Ölçmeye yarayan sistem. 1935'te Prof. Charles Richter tarafından geliştiri­len logaritmik bir ölçeği temel alır ve fiziksel bir araç değildir.
Tektonik: Yerkabuğunun biçim değiştirmesi sonucunda ortaya çıkan yapıya ilişkin (yapı: kayaç kütlelerinin kıvrılma, kırılma gibi biçim değiştir­me olayları sonucu birbirleriyle ilgili) durumları.
Yırtılma Zonu: Bir deprem sırasında faylan manın (yırtılmanın/kırılmanın) meydana geldiği yeryüzü alanı. Toplu iğne başından binlerce km2'lik bir alana kadar değişebilir.
Yüzey Dalgaları: Cisim dalgalarına gore da­ha yavaş yayılırlar. Ancak genlikleri daha büyük­türler. İki türü vardır: Love ve Rayleigh dalgaları. Depremler sonucunda ortaya çıkar ve dünya çev­resini birkaç defa dolaşabilirler. Bir yöne doğru giden G dalgaları G1, G3, G5 ... şeklinde adlandı­rılırken, ters yönde yayılanlar G2, G4, G6 ... şek­linde adlandırılırlar.
R Dalgaları: Dünya çevresini dolaşabilen bir tür Rayleigh dalgasıdır. Adlandırılmaları G dalga-larınınki gibidir (R1 R3, R5 .....).
Zemin İvmesi: Zemin üzerindeki bir birim küt­lenin üzerine deprem nedeniyle gelen kuvvetin ölçü­sü olan zemin hareket parametresidir. Yapılar için yıkıcı etkisi olanlar S ve yüzey dalgalarıdır. Deprem sırasında yapıyı etkileyen yanal ve düşey yükler, kuvvetli zemin ivmesinin sonucu olarak ortaya çıkar­lar. Yapı mühendisliğinde en yaygın olarak kullanı­lan parametreyse en büyük zemin ivmesidir.
lelerinin bir kırılma düzlemi boyunca yerlerinden kaymasıyla ortaya çıkan kırık. Faylar deprem so­nucunda ortaya çıkar, depremler daha önceden var olan faylar boyunca ortaya çıkar.
Faz: Farklı bir tür sismik dalganın gelişini be­lirten ve sismogramda (deprem kayıdı) görülen bir hareket ya da salınım.
Kırılma: Yırtılma, bükülme ya da yön değiştirme.
Kıtasal Kayma: İlk kez Alfred Wegener tara­fından öne sürülen ve dünya kıtalarının başta tek bir parça olduğunu söyleyen kuram. Kara parça­ları buradan koparak uzaklaştı ve kıtaları oluştur­du.
Levha: Yeryüzü kabuğunu meydana getiren dev bölümlerden her biri. Levhalar sürekli hare­ket halindedir.
Levha Sınırı: İki ya da daha fazla levhanın birleştiği hat.
Levha Tektoniği: Yeryüzü kabuğunun ve üst mantonun (litosfer) belli sayıda katı ama sürekli hareket eden parçalara ya da levhalara ayrıldığını söyleyen ispatlanmış ve halen geçerli olan kuram.
Mikro-Deprem: Richter ölçeğinde büyüklüğü 2 ya da daha düşük olan deprem.
Odak: Bir depremin ilk hareketinin ve elastik dalgaların yer kabuğu içinde başladığı ve enerji­nin açığa çktığı nokta.
Öncü Deprem: Daha büyük bir depremden ya da ana şoktan birkaç saniye ya da birkaç haf­ta once gelen ve büyük depremin kırılma alanının
Merkezüstü: Yerkabıığu içinde bulunan odak noktasının yeryüzündeki izdüşümü.
Fay/Kırık: Yerkabuğu ve üst mantoda kaya tabakalarının koptuğu ve kaydığı yerdeki zayıf nokta. Başka bir deyişle yerkabuğundaki defor-masyon enerjisinin artması sonucunda, kayaç küt-
Ocak 2005 43 BİLİMveTEKNİK
Bunlara rağmen, eldeki bilgiler ve ve­riler değerlendirildiğinde, bu bölgele­rin hemen hepsinde (ancak Öncelikli olarak Güney Ege ve Akdeniz'deki bölgeler içinde) düşey atımlı faylanma ve bazılarında da denizaltı heyelanları beklemek yanlış olmaz.
Ege Denizi'nde Depreşim Dalgası Oluşma Olasılığı Olan Bölgeler
Ege Denizi'ndeki son yüzyılda alet-sel veriler yardımıyla saptanan dep­rem merkezlerinin dağılımları incelen­diğinde, bu merkezlerin hemen hepsi­nin, denizlerdeki derin bölgeleri İzle­diği görülür. Bölgelerin dağılımına ba­kıldığında, Kuzey Ege'de Saros'tan başlayıp güney batıya yönelen ve de­nizde çukur bölgeleri izleyen Kuzey Anadolu Fay zonunun Kuzey Ege'de­ki uzantısı üzerinde bulunan 4 ayrı bölge (Bölge 1-4), Karaburun Yarıma­dası kuzeyi (Bölge 5), Midilli adasının güneyi ve batısı (Bölge 6-7), Sakız ada­sının batısı (Bölge 5), Santorini, Ast-ypalaea ve Amorgos adaları üçgeni içinde kalan bölge (Bölge 19), Rodos adasının kuzeyi (Bölge 11, 12), Girit ve Rodos'un güneyinden Anadolu'ya, Dalaman Fethiye açıklarında Akde­niz'in en derin yerinden geçerek yöne­len Hellenic Yay (Bölge 9, 10, 13), sa­yılabilir.
Bu bölgeler arasında 19 no'lu böl­ge içinde Santorini, Colombus ve Christiana volkanları yer almakta olup, bu volkanlar tarih içinde aralıklı olarak etkinleşmişlerdir. Ege denizi depreşim dalgalarının kayıtlarda yer
Türkiye'nin Akdeniz kıyılarını doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemesi olası depreşim dalgalarının, son yüzyıldaki deprem merkezleri kullanılarak tahmin edilen oluşma bölgeleri (Kandilli Rasathanesi Jeofizik Anabilim Dalı Verileri)
alan en eski depreşim dalgası M.ö. 1629-1630 yıllarında oluşan, Santorini Volkanı patlamasına bağlı Minos dö­nemi depreşim dalgasıdır. Bu dalganın oluştuğu yer 19 numaralı Bölge içinde kalır. Bu dalganın kıyılarda bıraktığı izler Didim'de kıyıdan 60 m uzakta ve 1,5 m yükseklite bulunmuş olup, Fet­hiye'deki izleri kıyıdan 210 m uzakta ve 2,5 m. yüksektedir. Bölge 19 aynı zamanda 9 Temmuz 1956 Güney Ege Depreşim Dalgasının da oluştuğu böl­gedir. Datça'nın ve İstanköy (Kos) adasının güneyinde yanıbaşımızda yer alan Nissiros adası da diğer bir etkin volkan olup 12 numaralı bölgede yer alır.
Doğu Akdeniz'de Depreşim Dalgası Oluşma Olasılığı Olan Bölgeler
Ülkemizin güneyine rastlayan doğu Akdeniz'deyse Kaş açıkları (bölge 14), Kıbrıs Antalya arası (bölge 15), Kibri­sin güney batısı (bölge 16), Kibrisin güney doğusu (bölge 17) ve İskende-
29
27
28
30
run körfezi güneyi (bölge 18) yer al­maktadır. Bu bölgeler arasında yer alan 9 ve 10 numaralı bölgeler, tarih içinde doğu Akdeniz'de en etkili olan depreşim dalgasının (365 yılı doğu Ak­deniz depreşim dalgası) olduğu tah­min ediliyor. 15 ve 16 numaralı bölge­lerin 20 Mayıs 1222 depremine bağlı dalga sonucu oluştuğu düşünülüyor. Kıbrıs, Anadolu ve Suriye kıyılarında etkili olmuş olan 1202 Levant kıyıları depreşim dalgasının oluştuğu yerinse bölge 18'e rastladığı düşünülebilir.
Tsunami hareketinin modellenmesi çalışmalarında, deniz taban hareketi­ne bağlı olarak tanımlanan başlangıç dalgası Özellikleri (yırtılma süreçleri) kullanılarak sayısal çözüm yoluyla dal­ganın denizde ve sığ sularda ve kara­daki dalga hareketleri hesaplanabilir.
Tuncay Taymaz1, Onur Tan1, Seda Yolsal1
Ahmet Cevdet Yalçıner2, Ceren Özer,
Hülya Karakuşi, Uğur Kuran1
'İTÜ, Maden Fak.. Jeofizik Müh Böl, Sismoloji ABD
2ODTİİ tuş. Müh. Böl., Deniz Müh. Araş Mer.
Afet İşlevi Genel Müdürlüğü, Ankara
Kaynaklar
DeMets ve diğ. (1990). Current plate motions. Geophysical Journal International-Oxford, 101, 425478. Kious, WF ve Tilling, R.F. (1996). This Dynamic Earth: The Story of Plate Tectonics, USGS-NEIC. Le Pichon, X, Taymaz, T. Şengö'r, C, (2000), "important Problems to be Solved in the Sea of Marmara"", Presenta­tion at Nato Advanced Research Seminar, Integration of Earth Sciences on the 1999 Turkish and Greek Earthqua­kes and Needs for Future Cooperative Research, Abstracts page: 66-69, 14-17 May 2000, Istanbul Mai, P. M. and Beroza, G. C, (2000) Source staling pro­perties from finite-fault-rupture models BSSA, 90, 604-615.
McKenzie, D ve Morgan. W.I. (1969)The evolution of triple junctions, Nature, 224. 125-133. Yalçıner, A.C., (2000), 'Modeling of August, 17, 1999 İz­mit Tsunami and Future Tsunamis in the sea of Marmara", Invited Presentation at HAZARD 2000, 8th Conference on Mitigation of Natural and Man Made Hazards", 22-26 May, 2000, Tokushima, Japan Tan, 0. (2004|. Kafkasya, Doğu Anadolu ve Kuzeybatı Iran Depremlerinin Kaynak Mekanizması Özellikleri ve Yır­tılma Süreçleri. İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Jeofizik Müh. Doktora Programı, 308 sayfa, Ekim, 2004.
Wilson, JT. (1963). Evidence from islands on the sprea­ding of ocean-floors, Nature, 197, 536-538.
Türkiye'nin Ege kıyılarını doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemesi olası depreşim dalgalarının, son yüzyıldaki deprem merkezleri kullanılarak tahmin edilen oluşma bölgeleri (Kandilli Rasathanesi Jeofizik Anabilim Dalı Verileri)
BİLİM ve TEKNİK 44 Ocak 2005