O Artık Söz Dinliyor
Hırçın PC'Ier ve anlaşılmaz kullanım kılavuzlarının sonu geliyor: Teknoloji ve yenilik alanında Almanya'da verilen Gelecek Ödülü 2001'in sahibi Wolfgang Wahlster, "Bilgisayarlar insan dilini kavramayı öğrenecek ve sözümüzü dinleyecek..." kehanetinde bulunuyor.
ilden anlayan ve kendisi de konuşan l bilgisayar, bu konuyla ilgili bilimci­leri uzun süredir uğraştırıyor. Bu daldaki ilk ürün, Joseph Weizenbaum'um 1966 yılında yarattığı Chatterbot ELIZA'ydı. Bu küçük program basit bir hileye başvuruyordu: insan olan partnerinin ya­nıtından anahtar sözcükler belirliyor ve bunları bir sonraki sorusunu oluşturma­da kullanıyordu. Bu durum bazı kullanı­cıların bilgisayarı kendine eşdeğer bir ko­nuşma partneri olarak tanımasına yol açıyordu. ELIZA'dan dört yıl sonra, ben o zamanlar 11. sınıftaydım, kendim bir dil
yaratma programı oluşturmayı denedim: Sonuç Fortran'a entegre edilmişti ve yal­nızca can sıkıcı şiirler üretiyordu. Bugün Alman Yapay Zeka Araştırma Merke- . zi'nin (DFKI Limited Şirketi) yöneticisi-yim. Bu kuruluşun hedefleri arasında, eğitim düzeyi ve tekniğe yatkınlığından bağımsız olarak gerçekten herkesin için­de yaşadığımız bilgi toplumunun elekt­ronik etkileşimine katılabilmesini sağla­yacak şekilde bilgisayar ve İnternet kulla­nımını basitleştirmek bulunuyor.
Burada dil teknolojisi önemli bir des­tek oluşturuyor. Bu teknoloji olmaksızın
dijital olarak depolanmış bilgiye dünya­nın dört bir yanından erişmek bir hayal olarak kalmaya mahkum. Bu yüzden her insan kendiliğinden bir soru ya da bir komutu bilgisayar sistemlerine konuşa­rak bildirebilmeli ve tepki de yine onun için anlaşılır olmalı. Anlaşma sözlerle, jestlerle ve mimiklerle gerçekleşebilmeli. Dil işleme alanında dil tanıma, dil çö­zümleme ve dil anlama arasında ayrım yapılıyor. Bir radyo kanalının seçimi gibi uygulamalar için sistemin konuşmacıyı tanıması yeterli. Bu tip dil tanıyıcılar yal-.nızca 20 ila 100 sözcük kullanmak zo­runda oldukları için, Embedded Systems olarak gitgide artan ölçüde gündelik ci­hazlara entegre ediliyor. Ayağa kalkmak ve kahve makinesinde bir tuşa basmak yerine, "Bir kahve, lütfen!" diye seslen­mek yeterli oluyor.
Ancak çoğu soru ve dilek formülasyo-nu az sayıdaki anahtar sözcükten fazlası­nı gerektiriyor. Ama bir sonraki cep tele­fonu kuşağı bile dil çözümleme yoluyla anlamlar arasındaki bağıntıyı anlayabile­cek ve bize internet ve konumlandırma sistemleriyle bağlantılı olarak alışveriş danışmanı ve kılavuz olarak hizmet vere­cek. Çevirmen bir cep telefonunun geliş­tirilmesine DFKI'nin Verbmobil sistemi (http://verbmobil.dfki.de) katkıda bulu­nuyor. Verbmobil kendiliğinden dili tanı­yor, çözümlüyor ve şu sıralar İngilizceye ve Japoncaya olmak üzere yabancı bir di­le çeviriyor, bir cümle kuruyor ve bunu dile getiriyor. İstendiği takdirde telefon konuşmasından sonra bir protokol oluş­turuluyor. 10 yıl sonra bir insanın konuş­tuğu her şeyi taşınabilir bir mini cihaza dijital olarak kaydedebilecek kadar ilerle­miş olacağız...
Konuşma kayıtları günümüz kelime işlem sistemlerinde metinler için olduğu gibi içerik bakımından da aranabilir ola­cak. Bunu tüm televizyon kanallarının
içinden geçen içerik temelli bir arama iz­leyecek. "Şu anda nerede Afganistan'daki gelişmeler hakkında haberler veriliyor?" sorusunu geleceğin etkileşimli bir televiz­yonu yanıtlayacak: "ZDF'de ve n-tv'de" -ve sesli komut üzerine ZDF'deki haberle­ri gösterecek ve n-tv'dekileri de kaydede­cek.
Tutarlı olmak bakımından tüm bu sis­temler bu durumda dil üzerinden de konfigüre edilebilmek ve programlanabi­lir olmak zorunda. Tabii ki bu tip sistem­ler artık her bir kullanıcı tarafından ken­di sesi için bireysel olarak uyuhılandırıl-mak zorunda değil. Aynı şekilde yerel şi­veler de bir sorun yaratmıyor, ama bu durum endüstri bakımından yerel dil ve­rilerinin toplanmasına yapılacak yatırıma
değeceği koşuluyla gündeme gelecek. Dil diyalogu sistemlerinin geleceği, iki nok­taya bağlı: Bunlardan ilki, dil diyalogu sunucularıyla birlikte dilin gerçek za­manlı işlenmesini olanaklı kılan en kü­çük mobil cihazların işlemci ve bellek performanslarının ne derece yükseleceği. İkincisi ise, bizim konuşma ve anlama sı­rasında beynimizde cereyan eden olayları anlayıp anlayamayacağımız ve anlayabile­ceğimiz takdirde bunun ne zaman olabi­leceği. Biz kendi zekamızı anlayamadığı­mız sürece, bilgisayarlar kısıtlı zekaya sa­hip insanlar olarak kalacak.
Wolfgang Wahlster Çeviren: Garo Antikacıoğlu, agaro@chip.com.tr
CHIP | HAZİRAN 2002