KORDON KANI BANKACILIĞI
Kök hücre bakımından oldukça zengin bir kaynak olan kordon kanının saklan­masına, çok değil 1980'li yıl­larda başlanmış. Şimdilerdeyse, Avrupa ve Amerika'da birçok kordon kanı bankası kurulmuş du­rumda. Amaç, pek çok hastalığa şifa olabilecek kök hücrelere ait toplu bir yer yaratmak ve hastalara nakletmek üzere aranan özelliklere sahip kök hücre­lere kolayca ulaşabilmek. Ülkemizde de ilk banka 1994 yılında Ankara Üniversitesi'nde kurulmuş. Özel bankalarsa, amaçları biraz farklı olsa da, topluma göz kırpmaya başladı. Peki ama her yeni doğan bebeğin kordon kanını saklamak gerçekten gerekli mi?
rumak, kök hücre nakli ge­rektiğinde hücre sıkıntısı çekmemek için bebeklerinin kordon kanını saklamak istiyor.
Öte yandan, kordon kanının kök hücre içeren tek kaynak olmadığını, ya­şam boyu kemik iliği, çevre kanı gibi do­kuların bu yönden kullanılmaya devam edilebileceğini de belirtmek gerekiyor. Bu nedenle, doğum sırasında kordon kanı saklanmamış bireyler bir kayba uğ-ramıyor. Tek istisna aplastik anemi has­talığı (kemik iliğinde hücre üretiminin olmaması). Bunun da çocuklarda görül­me sıklığı en az 10.000'de 1. Erişkinde oluşabilecek kalp, sinir hücre hastalıkla­rı için kordon kanının kurtarıcı olacağı yönündeyse güçlü kanıtlar bulunmuyor. Ticari beklentiler, deneysel verilerin ge­reğinden fazla önemde tanıtılmasına yol açıyor.
Bebeğin doğumundan sonra göbek kordonu içinde kalan kana kordon ka-
nı deniyor. Bebek, bu kordonla anne­siyle arasındaki besin ve oksijen alış­verişini sağlayan plasentaya bağlı. Ya­kın bir zamana kadar plasenta, göbek kordonu ve içindeki bu değerli kan atılmaktaydı. Ancak, hematopoetik (kan yapan) kök hücrelerden zengin olduğu anlaşıldıktan sonra, özel yön­temlerle toplanıp saklanmaya başlan­dı. Bu kök hücreler, tüm kemik iliği hücreleri harap olmuş bir kişinin ilik görevini yeniden normale döndürebi-lecek kapasitede. Bu yüzden uygun koşullarda pıhtılaşmadan, hızla topla­nan ve hücre zedelenmesine yol açma­dan, yine uygun koşullarda donduru­lan bu hücreler çeşitli nedenlerle ke­mik iliği çalışmayan ya da hasta iliğe sahip olan kişilere tekrar sağlıklarına kavuşma şansı veriyor. Bu kanı topla­ma işlemini genelde kadın doğum uz­manları ya da bu konuda deneyimli ebeler gerçekleştiriyor. Ancak, doğum
Kordon kanı
saklanmasının ge­rekliliği konusunda bilim çevrelerinde henüz tam bir fikir birliği yok. Bazı araştırmacılar sadece ailelerinde ilik nakli gerektirebilecek hastalık öyküsü bulunan ailelerin be­beklerinde bu uygulamanın yapılması­nı savunuyor. Bazı araştırmacılarsa, kök hücre çalışmalarındaki hızlı gelişi­mi göz önüne alarak herkesin bu al­ternatifi kullanmasını önermekte. Çünkü, kök hücreler, vücudun tüm dokularına dönüşme kapasitesine sa­hip oldukları, birçok hastalığın tedavi­sine ışık tuttukları için çok değerliler. Ancak başarılı bir kök hücre nakli ger­çekleştirebilmek için, kök hücrelerin nakledilen kişiye uygun olması şart. En uygun kök hücreler de elbette ki­şinin kendi kök hücreleri. Bu nedenle pek çok anne-baba, bebeklerini gele­cekte herhangi bir hastalığa karşı ko-
B l Lİ M ve TE KN i K 40 Haziran 2004
sırasında anne ve bebeğin ihmal edil­memesi için bu işlemi doktor ya da ebenin yapmasını uygun bulmayan kuruluşlar da var.
İlk Adımlar
İnsanlarda ilk kordon kanı nakli 1988'de HLA (doku tiplendirmesi) uy­gun kardeşten gerçekleştirilmiş. Fran­sa'da Fanconi Aplastik Anemi tanısı olan bir hastanın annesinin gebeliği sırasında yeni bebeğin hastalığı taşı­madığı ve iki kardeşin doku tiplerinin uygun olduğu tespit edildikten sonra, normal doğum sırası kordon kanı top­lanmış. Bu doku, nakle kadar -196 °C de saklanmış. Gerekli hazırlıktan son­ra nakledilen göbek kordon kanı, has­ta çocuğun tüm hematolojik paramet­relerinin iyileşmesini sağlamış. Daha sonra akraba olmayan bireyler arasın­da kök hücre nakillerinde elde edilen olumlu sonuçlar, kordon kanı banka­larının gelişmesine ve bu kök hücre kaynağının daha yaygın kullanılması­na olanak vermiş. 1992'de New York Kan Merkezi bünyesinde ilk kordon kanı bankası faaliyete geçmiş ve ulus­lararası kordon kanı nakli için kayıt sistemi kurulmuş. 1993'de ilk kez ak­raba dışı bir vericiden kordon kanı nakli gerçekleştirilmiş.
Avrupa'daki kordon kanı bankaları­nın tümü resmi kuruluş. Çünkü bura­da özel bankaların kuruluşuna izin oluşmamış. ABD'deyse önceleri yal­nızca resmi ya da kâr gütmeyen kurumlar devredeyken, daha sonra özel ve kâr amaçlı kuruluşlar hızla art­maya başlamış. Bu durumda konunun reklam boyutu öne çıkmış ve konu da­ha fazla ilgi uyandırmaya başlamış. Yani konunun son zamanlarda gün­demde olmasının esas nedeni, kordon kanı hakkındaki bilimsel gerçeklerde son yıllarda çok büyük bir değişiklik olduğu için değil. Ayrıca son beş yılda embriyo kaynaklı kök hücrelerle ilgili çok önemli ilerlemeler, toplumun ve bilimsel çevrelerin ilgisini kök hücre içeren tüm dokulara yönlendiriyor.
Türkiye'deki ilk kordon kanı ban-kasıysa 1994'de Ankara Üniversitesi bünyesinde kurulmuş. Bu bankada 100 ünite kadar kordon kanı, ailede hasta olan başka bir çocuk bulunması nedeniyle saklanmakta. Bunlardan 6'sıyla nakil yapılmış; 20'si artık kendi
vericileri için kullanım gereği ortadan kalktığı ya da yeterli doku uygunluğu sağlanamadığından Dünya Kök Hücre Verici Banka kayıtlarına aktarılmış. Türkiye'den bu şekilde Uluslararası Akraba Dışı Kordon Kanı Veri kayıtla­rına giren başka banka bulunmuyor. Ankara Üniversitesi Doku Bankası, ay­rıca yurtdışında kordon kanı tarama yetkisine de sahip ve Eurocord'a üye. Eurocord Avrupa'da kordon kanı nak­li uygulayan merkezlerin oluşturduğu bir organizasyon.
Ankara Üniversitesi dışında, Hacet­tepe Tıp Fakültesi İhsan Doğramacı Çocuk Hastanesi bünyesinde de faali­yet gösteren bir banka bulunuyor.
Son iki yıl içinde de, İstanbul ve Anka­ra'da bazı özel bankalar otolog (ilerde sadece kendileri için kullanılmak üze­re) kullanım amacıyla faaliyete geçti.
Kemik İliği Yerine
Özellikle lösemi ve bazı kalıtsal hastalıklar için kemik iliği nakli en iyi ve tek tedavi şansı. Kemik iliği naklin­de, sağlıklı bir vericiden alınan kök hücreler hastalıklı hücrelerin yerini alıyor. Ancak, herhangi bir verici bul­mak yeterli olmuyor. Aynı doku tipine sahip bir verici bulmak gerekiyor. So­run, milyonlarca farklı doku tipinin bulunmasından kaynaklanıyor. Bu
Haziran 2004 41 BİLİM ve TEKNİK
BILIMve TEKNİK
yüzden, milyonlarca insan bu iş için gönüllü olsa da uyumlu bir doku bul­mak çok zor oluyor ve pek çok hasta için zamanında bir verici bulunamı­yor. İşte, göbek kordonu kanı nakli bazı çevrelerde hala deneysel kabul edilse de, bu hastalar için ikinci bir şans ve umut anlamına geliyor.
Kordon kanı naklindeki en önemli unsurlardan biri, doku (HLA) uyumu. HLA antijenleri (Human Leucocyte Antigen-İnsan Lökosit Antijeni), doku uygunluk antijenleri olarak tanımla­nan, vücudun kendi hücreleri ile ya­bancı hücreleri birbirinden ayırt etme­sine yarayan moleküller. HLA bölgele­ri, nakil için alıcı ve verici arasındaki doku uyumunu belirliyor. HLA uyu­mu tam olmadığı durumlarda, dokular karşılıklı birbirlerini reddediyor ve na­kil başarısız oluyor. Bazen de, nakledi­len doku hastanın vücudunu düşman olarak görüyor ve ona karşı savaş aça­rak GVH (Graft Versus Hoşt) hastalığı­na neden oluyor. Verici hücrelerinin alıcı hücrelerine karşı geliştirdiği bu reaksiyon daha çok karaciğer, cilt, mukoza, sindirim sistemi hücrelerine karşı gelişiyor ve iki yıl içinde hastala­rın %50'sinde ortaya çıkıyor. Kordon kanı kök hücre nakillerinde, hücrele­rin antijenik yapısı henüz tam geliş-
tarafında kalan bölümünden alınıyor ve pıhtılaşmayı önleyici madde içeren kan torbası içine toplanıyor. 35-200 mi arası ortalama 120 mi kan toplanı­yor. Uluslararası standartlara göre toplanan kan 60 ml'den az olduğunda dondurulup saklanmak için yetersiz kabul ediliyor. Toplanan kanın 36 sa­at içinde kordon kanı bankası labora-tuvarına gönderilmesi gerekiyor. Bu süre içinde oda ısısında saklanması, kesinlikle dondurulmaması gerekli. Laboratuvarda bir takım işlemlerden geçirilen kanın yapılan testler sonucu nakilde kullanmak için güvenli oldu­ğu belirlenirse, bir hastaya gerekene kadar özel yöntemlerle dondurulmuş olarak -196 °C'de sıvı azot tankların­da saklanıyor. Dondurulan hücreler, daha sonra gerek duyulduğunda çözü­lerek tedavide kullanılıyor.
Kordon kanı farklı biçimlerde top­lanabiliyor. Steril ortamda doğum odasında plasenta henüz ayrılmadan toplamak seçeneklerden biri. Plasenta ayrıldıktan sonra hemen laboratuvara alınıp burada da toplanabilir. Kordo­nun erken kesilmesi sonucu toplanan hücre miktarı, ulaşılabilecek maksi­mum düzeylerdedir. Bakteriyel bulaş­ma da bu yöntemde minimumdur. Toplama sırasında kordon kanı top­lanması için geliştirilen özel toplama sistem ve torbalan kullanılabileceği gi­bi standart kan torbalan ya da enjek­tör de kullanılabiliyor. Kanın saklan­masında da iki farklı yöntem söz ko­nusu. İşlem görmeden tam kan sak­lanması hücreleri yıpratmamak için tercih edilirken, yer darlığı nedeniyle kök hücrelerin ayrıştırılarak tüplerde saklanması da olası. Doğumun normal ya da sezeryenle olmasıysa kök hücre içeriğini çok az etkiliyor.
Alınan kordon kanının saklanabil­mesi için anne kanında ve kordon ka­nında değişik bulaşıcı hastalıkların olup olmadığı kontrol ediliyor. Yapı­lan diğer testlerse kordon kanında kök hücre sayısının ve canlılığının tes­pitine yönelik. Kordon kanı üzerinde mutlaka yapılması gereken inceleme, toplanan kan hacmi, toplanan mono-nükleer hücre sayısı, ve hematopoetik kök hücre sayısını gösteren CD34+ hücre sayısı.
Bir başka tartışılan nokta bu hücre­lerin en fazla ne kadar saklanabilece-ğiyle ilgili. Kordon kanının uzun süre
memiş olduğundan bu oran çok daha düşük.
Sonuç olarak vericiyle hastanın HLA antijenlerinin birbirine uyumu ne kadar yüksekse naklin başarı olasılığı o kadar yükseliyor. HLA antijen uyumu aile içinde % 30- 40 gibi yüksek olasılık­lara ulaşabiliyor. Aile dışında bir kişi­den doku uyumuysa çok düşük bir ola­sılık. HLA antijenlerine özel kan testle­riyle bakılıyor ve nakil için en az 5 an­tijenin uyumlu olması şartı aranıyor. Kordon kanı naklinin başarısı alıcıya uyumlu kök hücrenin yanısıra bu hüc­relerin miktarına da bağlı.
Toplama ve Saklama
Kordon kam, bebek doğar doğmaz ilk 10 dakika içinde, göbek bağı kesil­dikten sonra göbek bağının plasenta
A
Avantajlar                  Dezavantajlar
"Kordon kanının toplanması anne ve bebek için bir risk oluşturmuyor. Hızlı bir biçimde kolay­ca toplanıyor. Oysa kemik iliğinin alınması için, ve­riciye acı veren, yüksek maliyetli cerrahi işlemler gerekiyor.
"Yeni doğan, bağışıklık sistemi henû'z şekillen­mediğinden, yeni bir ev sahibine uyumun en iyi gerçekleşebildiği bir model. Bu nedenle kordon kanı nakillerinde graft versus hoşt hastalığı gibi is­tenmeyen reaksiyonlar daha az gelişiyor.
*Kemik iliği nakli için alıcı ile verici arasında çoğunlukla tam bir doku (HLA) uyumu olması ge­rekiyor. Kordon kanı naklindeyse tam bir uyum ol­masa da başarı sağlanabiliyor.
"Saklanan kordon kanındaki kök hücreler, ge­rekli olduğu durumda hemen kullanılabilecek du­rumda oluyor. Bu özellik, hastalıkların ilerlemesi­ni önleyebilmek için en kısa sürede tedavinin zo­runlu olduğu durumlarda önem kazanıyor.
* Radyasyon, kimyasallar ve enfeksiyonlar gi­bi dış etkenler nedeniyle ister istemez zarar gören kemik iliği ya da kan kök hücrelerinin aksine za­rarlı etmenlerle karşılaşmamış, daha genç ve sağ­lıklı hücrelerdir.
"Gerektiğinde çoğaltılmaları kemik iliği kök hücrelerine göre daha hızlıdır.
"Virüs taşıma ihtimali düşüktür.
*  Kordon kanıyla yapılan tedavilerde dene­yim sınırlıdır.
*   Kordon kanı kök hücreleri ileri yaşlarda ortaya çıkabilecek bazı genetik hastalıkları taşı­yabilir. Bu durumda vericideki genetik hastalık­ların alıcıya aktarılma riski vardır. Çözüm olarak bazı kurumlar kanın alınmasından önce verici ai­le tarafından detaylı ve aile geçmişini de kapsa­yan bir form doldurulmasını isterler.
"Kordon kanı kemik iliğine göre daha az sa­yıda kök hücre içerir. Bu içerik de genelde 40 kg üzerindeki kişilerde yetersiz kalır. Bu yüzden, bu tedaviden yalnızca çocuklar yararlanabiliyor. Ancak, bu hücrelerin çoğaltılarak kullanılmasıy­la ilgili çalışmalar yapılıyor.
"Kordon kam nakli sonrasında kök hücrele­rin faaliyete geçmesi, kemik iliği ya da kan kök hücrelerine göre daha yavaş. Bu sürecin uzun ol­ması hastaların enfeksiyon kapma olasılığını ar­tırıyor.
"Kordon kanı kök hücrelerinin ne kadar süre saklanabileceği henüz kesinlik kazanmadı.
"Kordon kanının saklanabilmesi için Kordon Kanı Bankalarına ücret ödenmesi gerektiğinden bu yolla tedavilerin toplumun tüm kesimlerine ulaşması kolay değil.
BİLİMveTEKNİK 42 Haziran 2004
saklanılabileceğine inanılı­yor. Ancak bu alan çok yeni olduğundan bu sürenin ne kadar olabileceği hakkında kesin bir yorum yapılamı­yor. Yine de en az 10 yıl için saklanabildiğin! söylemek olası. Bu sürenin, gelişen tıp sayesinde ileride artaca­ğı düşünülüyor. Nitekim ya­kın bir zamanda ABD'de ya­yımlanan bir çalışmada 10 yılı aşan örneklerin de kök hücre içeriğini koruduğu gösterilmiş.
Nakil Tipleri
Kişinin kendi kanından alınmış kök hücrelerin yine aynı kişiye verilmesi otolog, hasta olan kişiye ikizinden alınmış kök hücrelerin nakline de sin-jeneik nakil deniyor. Kendinden ya da ikizinden alınan kök hücre nakli dışın­daki tüm nakillereyse allojenik nakil deniyor. Bunlardan otolog kordon ka­nı nakli son derece ender rastlanan bir durum. Dünyada yalnızca l kişiye uygulanmış. Çünkü herhangi bir ço­cukta kendi kök hücrelerinin nakliyle tedavi edilebilecek bir hastalık oluş­ması olasılığı 1000'de l ile 200,000'de l arasında. Ayrıca, çocukluk lösemisi için çocuğun kendi kordon kanının kullanılması, löseminin kordon kanın­da da bulunduğu düşünüldüğünden neredeyse hiç yapılmayacak bir şey. Sonuç olarak çocuğunuzun kordon kanını saklamak yalnızca nakille teda­vi edilebilecek lösemi gibi bir hastalığı olan başka bir çocuğunuz olduğunda anlamlı. Yeni doğacak bebeğinizin hasta kardeşiyle arasında doku uyu­mu olması olasılığı da dörtte bir. Bu da kesinlikle denemeye değer bir ola­sılık. Eğer böyle bir durumda değilse­niz ancak yine de aileniz için yeni do­ğacak bebeğinizin kordon kanını sak­lamak istiyorsanız özel bankalar bu ta­lebinizi belli bir ücret karşılığında kar­şılayabiliyor. (Yaklaşık olarak ilk yıl için 1500 $, sonraki her yıl için de 100$) Ancak dünyada olduğu gibi Türkiye'de de resmi kuruluşlar kor­don kanının bu amaçla saklanmasını doğru bulmuyorlar.
Örneğin, Amerikan Pediatri Akade-misi'ne (AAP) göre rutin bir biçimde göbek kordon kanlarının toplanması-
nı ve depolanmasını desteklemek için yeterli bulgu bulunmuyor. Kordon ka­nında bulunan hücreler, ender olgu­larda yaşamı tehdit eden lösemi ya da diğer çocuk hastalıklarının tedavisin­de kullanılabiliyor. Ancak AAP uz­manları kordon kanının biyolojik bir sigorta gibi kişiye özel saklanmasının pek de akıllıca bir seçim olmadığını düşünüyorlar. Kordon kanının potan­siyel kullanımı hala kısıtlı olduğun­dan, kordon kanı bankacılığının yal­nızca bir aile üyesinde bir kök hücre nakline gereksinim olduğu ya da ola­bileceği durumlarda düşünülmesi ge­rektiğini belirtiyorlar. Öte yandan ebe­veynleri tıpkı organ bağışında olduğu gibi, gereksinimi olan yabancılara yar­dım edebilmek için herhangi bir ücret ödemeden bebeklerinin kordon kanını ulusal kök hücre bankalarına bağışla­maları konusunda destekliyor. Kor­don kanının, hematopoetik hücreler kullanılarak tedavi edilebilecek bir hastalıkla ilgili geçmişi olmayan bir ai­lece gelecekte kullanımına ilişkin bir söz vermek, gerçekdışı olmakla birlik­te yeni ebeveylerin de sömürülmesi anlamına geliyor. Kordon kanlarının toplum yararına saklanmasıysa büyük bir sıkıntıyı giderebilir. Bu yüzden bu alanda üzerinde durulması gereken nokta kordon kanı bağışlarının artırıl­ması.
Ne Kadar Yaygın
Şu ana kadar tüm dünyada gerçek­leşen kordon kanı nakli sayısı 3500'ü aşmış durumda. Lösemi, bu yöntemle en sık tedavi edilen hastalık. Ayrıca di-
ğer kanser türleri, bağışıklık sistemi hastalıkları, kalıtsal hastalıklar (meta-bolik ve nerolojik), kemik iliği hasta­lıkları, doğuştan gelen metabolik dü­zensizlikler de bu tedaviden yarar gö­ren hastalıklardan. Yöntem bugüne kadar kalp ve sinir hastalıklarının te­davisi için uygulanmamış.
Yakın zamana kadar kordon kanı kök hücreleri miktarın azlığı nedeniy­le yalnızca çocuk hastalarda kullanılır­ken son zamanlarda erişkinlerde de olumlu sonuçlar alınmaya başlanmış. Bu da uygulamanın daha yaygınlaşa-bileceği yönünde bir gelişme. Ayrıca genel olarak kök hücreler konusunda üniversite ve biyoteknoloji şirketleri gibi birçok kuruluş yoğun çalışmalar yürütüyor. Her geçen gün hem kor­don kanı hem de diğer doku kaynaklı kök hücrelerle ilgili yeni sonuçlar ya­yınlanıyor.
Araştırmalar kök hücre naklinden sonra enfeksiyon ve graft vs. hoşt ris­kini azaltmak için yeni yollar bulmak ve bu hastalığın mekanizmasını anla­mak; kök hücrelerin sayısını laboratu-var koşullarında artırmak ve böylece daha büyük ve daha güçlü dozlarda kök hücre elde edebilmek; hastalıklı kök hücrelerin genetik olarak düzelte­bilmek; hücre dokularını ve organları oluşturan kök hücrelerin potansiyeli­nin keşfetmek gibi hedefler doğrultu­sunda devam ediyor.
Derleyen: Meltem Yenal Coşkun
Haziran 2004 43 BlLIMveTEKNIK