|
|||||
|
|||||
Küresel ısınma bir türlü
gündemden düşmüyor. Bunun
nedeni, gezegenimizi tehdit eden en büyük çevre sorunu olması.
Dünyanın ne kadar ısınacağı
kesin olarak öngörülemiyor, ancak bu ısınmanın nelere mal olacağı açık olarak
kestirilebiliyor; Alaska kıyılarındaki 180 yerleşim yeri, buzulların erimesi
nedeniyle suların yükselmesi
tehlikesi altında! Bu yerleşim yerlerinden 600 nüfuslu olan birini bile taşımanın
maliyeti 242 milyon YTL olarak hesaplanıyor. Matematiğin veri sağladığı bir
diğer alan da ısınmanın
kaynağı... Küresel ısınmaya, gerçekte bir battaniye gibi dünyayı
soğuktan koruyan
atmosfer- |
deki sera
gazları neden oluyor. Bu
gazların miktarı her geçen
yıl artıyor. Sistemi tersine işlemeye zorlayan
'battani-ye'deki değişikliğin
nedeni ne?
Sanayi devrimi bize kolaylığın,
çabukluğun, rahatlığın ve güvenliğin olduğu bir modern yaşam
hediye etti. Kentlerde, sıcaklığını ayarlayabildiğimiz evlerimizde
çayımızı yudumlarken yalnızca düğmesine basarak çalıştırdığımız
televizyonun sağladığı konfor,
ötesini düşünmeyi gerektirmiyordu. Isınma, aydınlatma ve elektrikli
eşyaların çalışması için gereken enerjinin kaynağını... Ta ki, sera
gazlarından biri olan karbondioksitin
atmosferde |
yaklaşık % 30 oranında arttığını öğrenene kadar.
Karbondioksitin, sera etkisinin
oluşmasında % 80 payı var. Bu
gazın atmosferdeki
birikiminin nedeni, kullandığımız enerjinin temel kaynağı olan fosil yakıtlar. Veriler ortada; örneğin
1990 yılında 7,5 milyar ton
karbon atmosfere salınmış ve
atmosferdeki karbondioksit miktarı, bir metreküp havada 350 ppm'e
(milyonda bir) ulaşmış. Bu
ciddi rakamların, gündelik yaşamın onca sorunu arasında birçoğumuza bir şey ifade etmemesi doğal. Belki de burnumuzun ucundaki tehlikeyi görmek için yaşamımıza farklı bir gözle bakmak gerekiyor. |
|||
|
|||||
|
||||||
Alışkanlıklarımız
Değişecek mi?
Rakamlar çok şey söylüyor. Ancak,
atmosfere saldığımız bunca
karbondioksite karşın hiç
kimse, modern yaşamın sağladığı konfora öyle kolay kolay sırt dönebileceğimizi,
alışkanlıklarımızı bir
çırpıda bırakabileceğimizi düşünmüyor. Hafta sonu kim, arabayla göl kenarına gitmekten vazgeçer? Kim
çamaşırları makinede değil elde yıkamak ister ya da kim bilgisayarını
bırakır? Elbette birçok alışkanlığımızı değiştirmemiz zor. Ancak, konu
ciddi ve çoktan çevre ve doğa
korumayla ilgili sivil
örgütlerin gündeminden çıkıp hükümetler arası platforma yerleşti.
Bilimsel araştırmaların etkisi ve
Kyoto Protokolü'nün baskısıyla,
birçok ülke karbondioksit salımlarını azaltmak için çaba harcıyorlar. Atmosfere en
fazla karbondioksit salan ülke
olması-na karşın, Kyoto
Protokolü'ne taraf olmayan ABD'de
bile bir araba şirketi, 2010 yılında
piyasaya süreceği yeni modellerinde sera gazlan salımını % 6
azaltmayı planlıyor. Dünyanın
herhangi bir yerindeki
karbondioksit salımını |
Aileniz Atmosfere Ne Kadar
CO2 Salıyor?
Ancak, tek bir ailenin
karbondioksit bedeli 40.000 kg'a ulaşabiliyor. Çünkü, bir aile
yalnızca evde oturmuyor, yolculuk da yapıyor. Verilen rakam, biraz
önce örnek verilen büyük evde yaşayan, 2-3 arabalı, yılda birkaç kere
uçakla yolculuk yapan aileye ait. Peki, buradaki matematik ne? Orta
büyüklükte bir otomobiliniz olduğunu düşünün. Bu otomobil, 100 km'de 9,7
litre benzin yaksın. Yani, kilometre başına 0,097 litre benzin. Bir
litre benzini karbondioksite dönüştürme faktörü 2,4. Yani 1 litre
benzin yaktığınızda atmosfere yaklaşık 2,5 katı karbondioksit
salıyorsunuz. Bir dakika! Bir yanlışlık olmalı... Yan-lışlık yok.
Hesabı şöyle yapacaksınız: Benzin büyük Ölçüde karbondan oluşuyor.
Motor içindeki patlama, yakıttaki hemen her karbon atomunu iki oksijen
atomuyla birleştiriyor. Oksijeni nedense zihnimizde ağırlıksız olarak
bir element olarak canlandırırız. Oysa, oksijen, karbondan 1,33
kat |
|||||
daha ağır. Bu durumda her
kilometrede otomobiliniz 0.23 kg karbondioksiti atmosfere salıyor.
Peki, otomobilinizin yıllık salımı ne kadar? Elbette bu, yıllık ne
kadar yol kat ettiğinize bağlı; 10.000 km yol kat ediyorsanız, 2300 kg
karbondioksiti atmosfere bırakıyorsunuz. Bu arada bir yıl
içinde ulaşımda kullandığınız diğer araçları da düşünün. İstatistikler,
ortalama bir ailenin ulaşımının karbondioksit bedelinin yıllık 5-10
bin kg arasında değiştiğini gösteriyor.
mi önlemler de, çoğu zaman
gündelik yaşamda eriyip gidiyor. "Otomobilinizi kullanmayı bırakın,
bisiklete binin ya da suyu kaynatmak için su ısıtıcı yerine ocağı kullanın" gibi
sloganlar gerçekçi olamıyor. Bunun farkına varanlar,
alışkanlıklarımızı değiştirmeden önlem almayı sağlayacak ilginç
yaklaşımlar ortaya koyuyor. ABD'de bir şir-
kika oyalandınız. Beş kilometre
mesafedeki işyerinize ulaşmak için bir taşıt kullandınız.
Masanıza oturdunuz ve bilgisayarınızın düğmesine bastınız. Bu kadar
kısa bir zaman diliminde kullandığınız eşyalar bile yıllık yaklaşık
2000 kg karbondioksiti atmosfere bırakıyor. Tehlike çanları çaldığından
beri modern yaşamın karbondioksit salım bedeli dirhem dirhem
hesaplanmış. Bu zor bir iş değil. Bir evin karbondioksit
salımını hesaplamak için, herhangi bir elektrikli eşyanın
kilowatt-saat (kWs) cinsinden yıllık ne kadar enerji harcadığı
bulunuyor. Bu değer kg cinsinden salınan karbondioksit miktarına
dönüştürülüyor. Örneğin, standart bir buzdolabı yıllık 1239 kWs
enerji harcıyor. Ev eşyaları için enerjiyi karbondioksite dönüştürme
faktörü 0.75 Yani, bir buzdolabı yıllık 920 kg karbondioksit üretiyor.
Peki bir ev; ısınması, aydınlatması ve diğer elektrik tüketen
eşyalarıyla atmosfere ne kadar karbondioksit salıyor? Bu noktada son
yıllardaki yaşam stillerine bakmak gerekiyor. Geçen 25 yılda yaşam
alanlarımızın genişlediği görülüyor. Herkes, bahçe içinde 200-250
m2'lik bir ev düşlüyor! Kliması, plazma televizyonu, jakuzisiyle... Böyle
bir evin atmosfere bıraktığı karbondioksit, yıllık yaklaşık 12.000 kg
olarak hesaplanıyor. Bu miktar, mü-tevazi bir evde 1600-1700 kg'a
düşebiliyor. Or-talamaysa yaklaşık 4.500 kg olarak görülüyor. Rakamlar,
çoğunlukla kentlerdeki yaşam koşullarını yansıtıyor ve her ülkenin
kendi yaşam koşullarına göre farklı sonuçları
var. |
||||||
azaltmak, atmosferdeki
karbondioksit artışını engellemek demek. Sorun küresel ve bireysel
çabalardan başlayarak, sanayinin ve hükümetlerin her türlü önlemi
değerli; bunların ciddi maliyeti ve zorluğu da düşünülürse... En
basitinden evinizdeki ampulleri, enerji korunumlu olanlarıyla
değiştirmenin maliyetini düşünün! Üstelik ki- |
||||||
Eviniz Atmosfere Ne Kadar CO2
Salıyor? |
||||||
Günün erken saatlerini düşünün.
Sabah, saatli radyonun sesiyle uyandınız. Duş aldınız. Sonra,
kahvaltınızı hazırlamak İçin bir yandan |
su ısıtıcısını çalıştırdınız,
diğer yandan buzdolabından birkaç şey çıkardınız. Evden çıkmadan
haberleri izlemek için TV karşısında birkaç da- |
|||||
|
Konforlu yaşamın bedell: Soba ve kurulma
makineleri dışında beyaz eşya ve elektronik aygıtların çoğunluğunun atık
çıkışı yoktur. Ancak, sanayileşmiş ülkelerde 21. yüzyılın başında yaşamı
böylesine rahat kılan elektriği üreten santraller bu süreç içinde
atmosfere sürekli biçimde karbondioksit pompaladılar. Aşağıda, Lawrence
Berkeley Ulusal Laboratuvarı'nca derlenen istatistiklere dayanarak
oluşturulmuş şekil, tipik bir evde kullanılan elektrikti ve elektronik
aygıtlarla bunların kullanımıyla oluşan yıllık sera gazı miktarını
gösteriyor. Örneğin bir buzdolabı yılda yaklaşık 1240 kilovat-saat
elektrik kullanır ve sonuç olarak 920 kg karbondioksit atmosfere
girer. |
|
||||
Ekim 2005 67 BİLİM ve
TEKNİK |
||||||
bunun nedeninin ormanların
tarımsal etkinlikler ya da çeşitli nedenlerle tahribinden kaynaklanan
arazi kullanımındaki değişiklik olduğuna işaret ediyorlar.
Karbondioksit depolan olan ormanların hızla yok olması, elbette
atmosferdeki karbondioksit artışına yansıyor. 1990-1999 yılları arasında
fosil yakıtlarından ortaya çıkan küresel karbondioksit salımı, 19 milyar ton, 1989-1995 yılları
arasında ormanların yok edilmesinden ortaya çıkan karbondioksit salımıysa 5 milyar
ton olarak hesaplanıyor. Fosil
yakıtları kadar olmasa da ormansızlaşmanın atmosfere
karbondioksit biliminsanları-nı düşündürüyor.
Tehlike Çanları
Küresel ısınmaya İnsan etkisi
gittikçe belirginleşirken bir yandan da bu
etkinin yansımaları da açığa çıkmaya başlıyor. Bir web sitesindeki
(http://www.climatehotmap.org/) iklim değişikliğiyle ilgili
haberlere bakılacak olursa küresel ısınmaya ilişkin işaretlere her gün bir yenisinin eklendiği görülüyor.
Buzulların eridiği, deniz suyunun yükseldiği, kasırgalar, fırtınalar ve sellerde artış olduğu, kuraklığın yaşanacağı,
ekolojik sorunların ve bulaşıcı hastalıkların çoğalacağı bilimsel araştırmalarla ortaya koyuluyor. Hatta bunlar senaryo olmaktan çoktan çıktı. Sorunlar yaşanmaya başlandı ve bu sorunları çözmeye yönelik yöntemler aranıyor, Örneğin, İsviçre ve Avusturya'daki kayak işletmelerinin paçaları tutuştu. Çünkü, son yıllarda sıcaklığın mevsim normalleri üzerinde
olması nedeniyle kayak
sezonundan eskisi gibi verim
alı- |
||||
ket (Terrapass), bir otomobilin
ağırlığının üç katı karbondioksit saldığını söyleyerek küresel
ısınmaya karşı savaş açtığını duyuruyor. Kullanıcıları araçlarının
karbondioksit salimini azaltmaya çağırıyor. Yapılması gereken
internet üzerinden bir ödeme yapmak. Karşılığında bir kart
gönderiliyor. Ancak bu kartın, aracın karbondioksit salımına hiç
bir etkisi yok. Yapılan ödeme karşılığında bu şirket,
karbondioksit salımını azaltacak projeleri destekliyor. Bu tür, örnekler çoğalıyor. Bir çok
doğa koruma örgütü, karbon döngüsünde fotosentezin yerini hatırlatarak insanları ağaç dikme
kam- |
panyalarına çağırıyor. Buradaki
matematik de basit. Fotosentez yapabilen canlılar, karbondioksiti
kullanarak atmosferdeki oranı dengeliyorlar, Örneğin, bir
hektarda bulunan 15 yıllık çam ağaçlan 12,500 kg, bir hektarda bulunan 25
yıllık ceviz ağaçlarıysa 5,500 kg karbondioksiti tutuyor. Ortalama
yaşam koşullarının olduğu bir evde yaşayan ailenin yıllık
karbondioksit salimini 12-13 ceviz ağacı karşılayabiliyor. Bu
kampanyaların ortaya çıkmasında son 150 yılda ormanların hızla yok
olmasının da payı var. Kimi araştırmacılar, karbondioksit gazı
salımının bu zaman içinde % 25 arttığını, |
|||
|
||||
Karbondioksit Salımını Azaltmak İçin Siz Neler
Yapabilirsiniz? |
||||
|
||||
Yalıtım çok önemli! Tavan ve
duvarlarınıza yalıtım yaparak, hem bütçenize %20-30 yarar sağlar, hem
de yıllık karbondioksit saliminizi yıllık 950'den 70 kg'a çekebilirsiniz.
Pencerelerinize iki kat arasına argon doldurulmuş camlardan
taktırmak, doğal gazla ısınıyorsanız yıllık yaklaşık 2 ton, kışın kapı ve
pencerelerdeki hava sızıntılarını önlemek, yıllık yaklaşık 500 kg
karbondioksit salımını azaltır.
Bahçenizi ağaçlandırmak ve
evinizi ılıman iklimde yaşıyorsanız açık renge, soğuk iklimde
yaşıyorsanız koyu renge boyamak yıllık yaklaşık 2 ton karbonsioksit
salımını azaltır. Bir ağaç, yıllık yaklaşık 10 kg karbondioksiti
tutabilir.
Ev eşyalarının yükünü azaltmak!
Buzdolabınız, elektrik tüketiminizde % 20'lik bir paya sahip.
Buz- |
dolabınızı mevsime göre ayarlayıp
kullanım koşullarına dikkat edebilirsiniz. Giysilerinizi ılık ya da
soğuk suyla yıkayabilirsiniz. Böylece iki kere çalıştırılan bir
makineyle haftada yaklaşık 220 kg karbondioksit salımını önlersiniz.
Bulaşık makinenizi ancak dolduktan sonra çalıştırabilirsiniz.
Makinenizin, varsa enerji korunumlu ayarlarını kullanabilirsiniz.
Mümkünse, kapağını açarak içindekilerin kurumasını sağlayabilirsiniz.
Bu bile, elektrik faturanıza azalma olarak yansır. Tüm ev eşyalarınızın
gerekli bakımını yapmak da faturanıza yansır.
Su ısıtıcınızın termostatını
ayarlayabilirsiniz. Her 10 derecelik azalma, gazla çalışıyorsa yıllık
yaklaşık 200 kg, elektrikle çalışıyorsa yaklaşık 70 kg karbondioksit
salimini önler. Güneş enerjisiyle |
çalışan bir su ısıtıcısıysa,
atmosferde yıllık 4,9 karbondioksitten kurtulmak demek. Gerçekte, tüm
elektrikli eşyalarınızda enerji korunumlu modelleri tercih edebilirsiniz.
Böyle modeller, hem elektrik faturalarınızdaki hem de karbondioksit
salımındaki rakamları azaltır.
Alışverişlerinde yenilenebilir,
geri dönüşümlü ve enerji korunumlu ürünler almak, atıklarınızı azaltmak!
Çöp kutunuzdaki yükü yarıya indirmek yıllık 500 kg'lık karbondioksiti
önler. Bir atığı bile geri dönüştürmek en azından yarım kg
karbondioksiti tutar. Enerji korunumlu floresan lambaları tercih
edebilirsiniz. Bir floresan lamba, tipik bir am-pulun dörtte biri elektrik
tüketir ve yaklaşık 100 kg karbondioksit salımı
önler. |
||
|
||||
BİLİM ve TEKNİK 68 Ekim
2005 |
||||
|
||||
|
||||
Sera Etkisi |
||||
|
||||
Güneşten gelen ışınların büyük
bölümü atmosferi geçer, yeryüzüne çarpar ve atmosfere geri yansır.
Atmosferde bulunan karbondioksit, metan, ozon, kloroflorokarbon gibi sera
gazları bu ışınları tutar. Bu da yeryüzünün ısınmasına neden
olur. Tıpkı bir serada olduğu gibi güneş ışınları geçer, ancak ısı
içeride kalır. Sera gazlarının doğal bir örtü gibi atmosferde
oluşturduğu bu etkiye sera etkisi denir. Sera etkisi, yeryüzünde
yaşamın devam etmesi için uygun sıcaklığı sağlar.
namıyor. Bunun üzerine
işletmeler, üniversitelerle işbirliği yaparak yalıtımı sağlayan özel
bir kumaş geliştirilmesini sağladılar. Bu kumaş, yazın güneş
ışınlarının doğrudan etkisinde kalan yamaçlara serildi. Çevreciler, bunun
küresel ısınmaya hiç bir etkisi olmadığından şikayet ederken bu
yöntemin işe yarayıp yaramayacağı da merak konusu. Çünkü
araştırmalar, 30 yıl İçinde And Dağlarındaki buzulların % 70'inİn
eriyeceğini gösteriyor. |
ti. Yaşamın kaynağı güneş, temiz
ve yenilenebilir enerji kaynağı olarak ilk sırada yer aldı.
Günümüzde ne yazık ki güneş enerjisinden etkin yararlanamıyoruz.
Ancak, güneş enerjisinden yararlanabileceğimize ilişkin güzel
ör-nekler de yok değil. Örneğin, 1990'da kurulan bir sivil örgüt (SELF),
kırsal kesimde güneş enerjisinden yararlanmak üzere projeler
geliştiriyor. Çin, Hindistan, Sri Lanka, Nepal, Vietnam, Endonezya,
Brezilya, Tanzanya, Uganda ve Güney Afrika gibi ekvator
enlemlerinde yer alan ve gelişmekte olan ülkelere yönelik bu
projelerle evlerin elektrik gereksiniminin güneş pillerinden
yararlanılarak karşılanmasını yaygınlaştırmaya çalışıyor. Örneğin,
Brezilya'da Xixuaú-Xipariná ekolojik re-servinde yaşayan insanlar
için güneş enerjisiyle çalışan bir sağlık kliniği ve internet olanakları
olan bir okul, bölgenin biyolojik çeşitliliğiyle ilgili
bilgilerin aktarılabileceği bir iletişim ağı kurulmuş. Bölgede
eko-turizmin gelişmesine yönelik de destek verilmiş. SELF'in kurduğu
güneş evi sistemi, birkaç floresan lambaya, bir siyah-be-yaz televizyona,
radyo ya da kaset çalara ve bir küçük fana enerji
sağlayabiliyor. Üstelik güneş evleri, ayda yalnızca 6 kWs enerji
harcıyor. Yani bu evlerin karbondioksit salımı yıllık 54
kg!
Rüzgar, akarsu, jeotermal,
biyoküt-le gibi diğer alternatiflere bakıldığında bunların, 2002 yılı
sonuçlarına göre dünya enerji kaynaklarındaki payının % 13,8 olduğu
görülüyor. Uzmanlar, bu payın enerjiyi etkin kullanacak
teknolojilerin gelişmesiyle artacağını söylüyorlar. Gerçekte
elimizde yenilenebilir bir çok kaynak var. Örneğin, yeryüzünün %
70'ini kaplayan okyanuslar, bu özellikleriyle dünyanın en büyük güneş
kollektörleri. Okyanuslardan hem termal enerji hem de gelgitler ve
dalgalar aracılığıyla mekanik enerji üretilebiliyor. Okyanusların
termal |
enerjisiyle elektrik ve içme suyu
üretmek, suyun derinliklerinde balıklar ve diğer tükettiğimiz deniz
ürünleri için sağlıklı yemi yetiştirmek, havalandırma ve soğutucu
sistemleri kurmak mümkün. Uzmanlar, Okyanus Termal Enerji Çevrimi (OTEC)
adı verilen bu sistemin Pasifik Okyanusu'nun doğusunda bulunan tropik
adalarda işe yarayacağını söylüyorlar.
Doğrusu karbondioksit salımın
azaltılmasına yönelik ciddi eğilimler var. Ancak küresel ısınmaya gerçekçi
önlemlerin alınması, konunun hükümetlerin politikalarına yansımasıyla
daha olanaklı görünüyor. Şu an bildiğimiz, fosil yakıtların
karbondioksit sa-lınımı artırdığı ve gündelik yaşamdaki alışkanlıklarımızı
değiştirmeyecek, kullanışlı ve maddi olarak da bütçemize yaracak
önlemlere gereksinimimiz olduğu. Bu nedenle politikalar, etkin
temiz enerji kaynakları ve kullanamamaktan ya da gelişi güzel
kullanmaktan kaynaklanan ciddi enerji kaybını önleyecek
sürdürülebilir üretim üzerine kuruluyor. Örneğin, eski binaların
yüksek enerji kaybına işaret eden araştırmalar, İngiltere'de
meyvesini veriyor. 2050'ye kadar karbondioksit salimim % 60
azaltmayı hedefleyen İngiltere, düşük karbon salimli konutlar yapmayı
planlıyor. Görünen o ki modern yaşamın bize sunduğu konforla
ilgili alışkanlıklarımız, daha az enerji kullanmaya ve dolayısıyla daha az
karbondioksit üretmeye, yani sürdürülebilir bîr yaşama doğru
değişecek. Bunu yapmazsak küresel
ısınma, alışkanlıklarımızı zorla değiştirecek! Alaska kıyısında
yaşayan insanları düşünün. Kim
evini, yurdunu bırakmak ister?
Tuğba Can
Kaynaklar
Conniff R. "Counting Carbons-How
Much Greenhouse Gas Does Your
Family Produce?" Discover,
Ağustos 2005 www.eere.energy.gov/consumerinfo/factsheets/ec7.html
www.powerscorecard.org/reduce_energy.cfm www.whrc.org/carbon/
www.self.org |
||
Küresel Isınmaya Karşı
Yenilenebilir Enerji
Tehlike çanlarının çalması ve
atmosferdeki karbondioksit oranının olağanüstü artması, fosil
yakıtların yerine alternatiflerinin düşünülmesine yol aç-
Kyoto Protokolü
İklim değişikliğine insanın
etkisi, Dünya Meteoroloji Örgütü'nün (WMO) düzenlediği Dünya
İklim Konferansı'yla uluslararası boyuta taşındı. Burada atılan
tohumlar, 1992 yılında Rio zirvesinde meyve verdi ve biliminsanlarının
uyarılarıyla hükümetlerin iklim konusunda politika belirlemeleri-nin
gerekliliği ortaya çıktı. 1994 yılında Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (İDÇS) 184 ülkenin katılımıyla yürürlüğe
girdi. Hükümetler arası devam eden toplantılarla 1997 yılında Kyoto
Protokol'üne ulaşıldığında artık hedef, tarafların karbondioksit
salımlarını 1990 yılı oranının altına indirmekti. Protokol, uzun
tartışmalar, pazarlıklardan sonra 005 yılının şubat ayında yürürlüğe
girdi. Ülkemiz, İDÇS'ye taraf, ancak Kyoto Protokolü'ne taraf
değil. |
||||
|
||||
Ekim 2005 69 BİLİM ve
TEKNİK |
||||
|
||||