u-1.jpg
Nereden geldiğimiz, yalnız olup olmadığımız, nereye gittiğimiz, geçmişten bu yana filozofları en
çok düşündüren sorular arasında. 21. yüzyılın başlarında, içinde yaşadığımız evreni keşfetme
yolunda iyi bir başlangıç yapmış durumdayız. Ne var ki, yaşamın nasıl başladığı, başka yerlerde
de olup olmadığı, bizim başka dünyalarda yaşayıp yaşayamayacağımız soruları yanıtlanabilmiş
değil. Ay'a yapılan Apollo uçuşlarıyla ve öteki gezegenlere gönderilen birtakım robot uzay
araçlarıyla, içinde yaşadığımız Güneş Sistemi'nin gizemini ortaya çıkarmakla meşgulken, bir
yandan da uzay teleskoplarıyla evrenin uçlarına kadar birçok yönden dışımızdaki "dünyayı"
keşfetme çabamız sürüyor. Bilinmeyeni keşfetmenin çekiciliği, insanoğlunu uzayın derinliklerine
çekiyor. Buna paralel olarak, devletlerin uzay çalışmalarına verdikleri önem giderek artıyor.
Başta NASA olmak üzere, çeşitli kuruluşlar, devletlerinden aldıkları desteklerle yeni uzay
programları oluşturuyorlar. İnsanoğlu, şimdi uzaya doğru bir adım daha atmaya hazırlanıyor.
Üstelik, bu seferki çok daha büyük bir adım olacak.
Başka gezegenlerdeki olası yaşamı henüz keşfedemedik. Ancak, yeryüzün-de hiç umulmadık yerlerde karşılaştığı-mız yaşam biçimleri ve başka gezegen-lerde keşfettiğimiz ılımlı koşullar, bize buralarda da yaşamın oluşabileceğini düşündürüyor. Bunun yanında, Güneş Sistemi'ndeki başka gökcisimlerinde ya-pılan keşifler, bize bu gökcisimlerini da-ha yakından tanıma isteği uyandırıyor.
Ay'da bulunması olası kaynaklar, Mars'taki su, Jüpiter'in uydularının buz­lu yüzeylerinin altındaki okyanuslar, ya­kın geçmişte gönderilen uzay araçları sayesinde ortaya çıktı. Gökbilimciler, başka yıldızların çevresinde dolanan 100'den fazla gezegen keşfettiler. Tüm bu keşifler, evrenin bundan yalnızca 10 yıl önce sanılandan daha yaşanılır bir yer olduğunu gösteriyor.
Günümüzde halen yapılmakta olan insanlı uzay çalışmaları, 20-30 yıl önce geliştirilen Uzay Mekiği ve Uzay İstas-yonu projelerine dayanıyor. Şimdi, sıra bundan bir adım öteye geçmeye geldi. İşte bu nedenle bu projelerin en kısa sürede tamamlanması ve daha ileriye yönelik adımlar atılması NASA'nın ön-celikli hedefleri arasında. NASA'nın 2004'te açıkladığı yeni vizyonu, uzay
BİLİM ve TEKNİK 36 Ocak 2006
u-2.jpg
NASA'nın eylem planı. NASA, yeni vizyonu çerçevesinde, uzay yolunda önemli bir atılım başlatıyor. Bu vizyon, Ay'dan başlayarak, Güneş-dışı gezegenlere kadar tüm uzayın insanlı ve insansız uçuşlarla, dev uzay teleskoplarıyla ve olası başka yöntemlerle keşfedilmesini öngörüyor.
keşfinin yeni ve etkili kararlarla, en yüksek teknolojinin kullanımıyla yeni programlar oluşturulmasını içeriyor.
Bilinmeyeni Keşfetme İçgüdüsü
Ay'a yapılan Apollo uçuşlarından, öteki gezegenlere gönderilen birtakım robot uzay araçlarıyla içinde yaşadığı-mız Güneş Sistemi'nin gizemini ortaya çıkarmakla meşgulken, bir yandan da uzay teleskoplarıyla evrenin uçlarına kadar birçok yönden dışımızdaki "dün-yayı" keşfetme çabamız sürüyor. Bu keşif, yalnızca bu dünyaların değil, ay-nı zamanda, yeryüzündeki insanlık için de birçok katkı sağlıyor. Bugün sahip olduğumuz teknolojinin önemli bir bölümü, uzay araştırmaları için ge-liştirilen teknolojinin bir yan ürünü. Enerji, bilgi işleme, nanoteknoloji, ro-bot teknolojisi, biyoteknoloji ve malze-me konusunda yeni teknolojiler genel-
likle uzay araştırmalarının yan ürünü olarak ortaya çıkıyor.
Günümüze kadar yapılan araştırma-ların sonucunda, dünya-dışı kaynaklar ve dünya-dışı yaşama ilişkin temel soru-ları sorabilmek için yeterli birikime sa-hip olduğumuzu söyleyebiliriz. Örne-ğin, robot uzay araçları Ay'daki potan-siyel kaynakları, yaşamın en önemli ge-reksinimi olan suyun Mars'taki ve Jüpi-ter'in aylarındaki varlığına ilişkin ipuç-larını ortaya çıkardı. Ne var ki, bir adım öteye geçebilmek, yani bu soruların ya-nıtlarını ortaya çıkarmak için yeni bir-takım atılımlar yapılması gerekiyor.
İnsanlı uzay uçuşlarıysa, evrendeki yerimizi daha iyi anlamamıza olanak veriyor. Hiç de konuksever olmayan uzay ortamında yaşamayı ve karşılaşı-lan zorluklarla mücadele etmeyi öğ-renmek, insanoğlunu uzun sürecek uzay uçuşlarına hazırlıyor. Bu gerçek-leşirken, bir yandan da bazı acı dene-yimlerle de karşılaşılmıyor değil. İki uzay mekiğinin milyonlarca insanın
gözleri önünde patlaması ve mürette­batın ölümü, uzayı keşfetmenin riskle-rini de bize gösterdi. Gelecekteki in-sanlı uçuşlar için, uzay yolculuklarının ve uzayda yaşamın çok daha güvenli bir hale getirilmesi gerekiyor. Uzay mekiğinin artık emekliye ayrılmasının zamanı geldi. Özellikle Ay, Mars ve da-ha uzak gökcisimlerine yapılacak uçuşlar için yeni ve ileri teknolojilerin geliştirilmesi bir zorunluluk.
NASA'nın Yeni Vizyonu
NASA, ABD yönetiminin aldığı bir kararla, uzay yolunda önemli bir atılım başlatıyor. Bu vizyon, Ay'dan başlaya-rak, Güneş-dışı gezegenlere kadar tüm uzayın insanlı ve insansız uçuşlarla, dev uzay teleskoplarıyla ve olası başka yöntemlerle keşfedilmesini öngörüyor.
NASA'nın ABD'nin bir kuruluşu ol-ması nedeniyle, elbette bu hedefler ön-celikli olarak bu ülkenin bilimsel, gü-venlik ve ekonomik olarak gelişimine
Ocak 2006 37 BİLİM ve TEKNİK
u-3.jpg
karşılaşabilecekleri durumlar araştırı-lacak. İstasyon uluslararası bir kuruluş olduğundan, bu çalışmalar elbette, öte-ki ortakların katılımı ölçüsünde ger-çekleştirilecek. Başka ülkelerin uzay programları da bu yönde geliştiği için, büyük olasılıkla bu çalışmalar ortak yürütülecek.
Yörüngenin ötesinde yapılacak ça-lışmalar öncelikle Ay'da başlayacak ve bunlar Mars'ın ve başka hedeflerin keşfi için bir hazırlık niteliğinde ola-cak. Bunun için, 2008'den geç başla-mama koşuluyla Ay'a bir dizi insansız uzay aracı gönderilecek. Bu arada, Mars'a ve Güneş Sistemi'ndeki "yaşa-nabilir" nitelikteki öteki uydulara yapı-lan insansız uçuşlar sürecek. Bunlar, olası yaşam biçimlerini araştıracak, ge-lecekteki insanlı uçuşlar için hazırlık niteliği taşıyacak.
Uzun süreli uzay uçuşlarının ger-çekleştirilebilmesi için, özellikle itki ve güç sorunlarını aşmak gerekecek. Bunlar için yeni teknolojilerin geliştiri-lecek ve denenecek. Ayrıca, bu uçuşla-rın maliyetinin düşürülmesi de önce-likli hedefler arsında.
Güneş Sistemi ve Ötesi İçin Yol Haritası
Gelecek 30 yıl içinde NASA, Güneş Sistemi'nin keşfinde kalan boşlukları
zandılar. Charles Lindbergh'in Atlantik'i aşması ve ardından gelişen havacılık endüstrisi, SpaceShipO-ne'ın ardından da özel sermaye destekli uzay ça-lışmalarının ve uzay turizminin nasıl bir gelişim içi-ne gireceğinin bir göstergesi olabilir.
SpaceShipOne, California'daki özel bir hava alanından, Rutan şirketine ait White Knight adlı, bunun için tasarlanmış özel bir uçakla havalandırıl-dı. White Knight, SpaceShipOne'ı yaklaşık 16 km yüksekliğe taşıdı. Bu yükseklikte uçaktan ayrılan SpaceShipOne, serbest kaldığında roket motorunu ateşledi ve yaklaşık 80 saniye süren dikey tırmanı-şa başladı. Ses hızının 3 katıyla tırmanan SpaceS-hipOne, 100 km irtifaya ulaştığında motoru kapat-tı ve Melvill ve Binnie yaklaşık 3 dakika süresince kendilerini ağırlıksız ortamda hissettiler. Bu sırada gökyüzü siyah, atmosferse ufukta ince, mavi bir çizgi gibi görünüyordu.SpaceShipOne, roket moto-ru dışında başka bir motorla donatılmamıştı. At-mosferin yoğunluğunun arttığı belli bir irtifaya ka-dar kontrollü bir şekilde serbest düşen araç, bu-nun ardından, 15-20 dakika boyunca tıpkı uzay mekiği gibi süzülerek, bir uçak gibi yere indi.
SpaceShipOne'ın yaptığı gibi, yörünge-altı ya-pılan bu tür uçuşlar, araçları yörüngeye taşımak için gereken çok güçlü itkiyi gerektirmiyor. Yö-
Ay uçuşları, daha ötesi için neler başarılabileceğini gösteren bir sınav olacak. Buradaki kaynakları kullanma
becerisi, insanlar için yaşam destek sistemleri, enerji, yüzeyde hareket kapasitesi gibi işler, Mars ve daha
uzak hedefler için bir deneyim niteliğinde olacak.
hizmet ediyor. Ancak, uzay çalışmaları-nın tüm insanlığı ilgilendirdiği ortada. Nitekim NASA, bu çalışmaların sonuç-larını kimseden gizlemiyor. Tersine, bu çalışmaları herkesin bilgisine ve hiz-metine sunuyor.
NASA, bu Uzay Keşif Vizyonu'nun amaç ve hedeflerini söyle duyuruyor: İnsanlı ve insansız uçuşlarla Güneş Sistemi'nin ve ötesinin keşfedilmesini sağlamak; 2020 yılında, bir bakıma Ay'a geri dönüş yaparak Mars ve ötesi için ilk adımları atmak; yeni teknoloji-ler, bilgiler ve altyapı sistemleri oluştu-rarak insanlığın evreni keşfinin önünü açmak ve öteki uluslarla işbirliği halin-de bulunarak bilimsel, güvenlik ve ekonomik bağları güçlendirmek.
NASA, bu amaçlara ulaşmak için, öncelikli olarak bazı hedefler belirle-miş durumda. Columbia faciasından sonra, Discovery uzay mekiğinin bir an önce uçuşlara başlaması, bu hedef-lerden öncelikli olanıydı ve nitekim gerçekleşti. Mekiğin bundan sonraki görevi, Uluslararası Uzay İstasyo-nu'nun eksik parçalarının uzaya taşı-narak birleştirilmesi olacak ve bu gö-rev tamamlandıktan sonra, 2010 yılın-dan önce, artık epeyce yaşlanan Uzay Mekiği emekliye ayrılacak.
Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki çalışmaların en azından ABD'ye ayrı-lan bölümü gelecekteki uzay uçuşları-na hazırlık niteliğinde olacak. Astro-notların uzun uzay yolculuklarında
u-4.jpg
1919'da, Raymond Orteig adlı bir işadamı New York - Paris arasında uçacak ilk pilota 25.000 dolar vereceğini açıkladı. 1927'de, At-lantik Okyanusu'nu uçarak geçen ilk pilot olan Charles Lindbergh'i bunu yapmaya cesaretlendi-ren en önemli etken, bu ödül oldu. Lindbergh, bu ödülü alabilmek uğruna yaklaşık 400.000 do-lar harcadı. Sonuçta bu olay, havacılık endüstri-sinin o tarihten sonra çok büyük bir atılımla ge-lişmesini tetikledi.
Buna benzer bir yarışmanın daha modern bir uyarlamasını X Prize adlı kuruluş yaptı. "Anseri X Prize" ödüllü yarışmasında, uzaya çıkacak ilk özel
uzay aracına 10 milyon dolarlık bir ödül verilece-ği açıklandı. Yarışmanın koşullarına göre aracın, pilotla birlikte iki kişilik bir mürettebatla birlikte ya da eşdeğeri yükle, uzayın başlangıcı olarak ka-bul edilen 100 km irtifayı aşması; üstelik bunu iki hafta içinde iki kez başarması gerekiyordu. Bu ya-rışmaya 7 farklı ülkeden toplam 20 takım başvur-du. Ödülü, 4 Ekim 2004'te ikinci kez 100 km'yi aşan SpaceShipOne (UzayGemisiBir) kazandı. Spa-ceShipOne, uzaya çıkan ilk özel araç oldu. Aynı za-manda, SpaceShipOne ile uzaya çıkan Mike Melvill ve Brian Binnie adlı iki pilot da uzaya özel uzay-gemisiyle çıkan ilk "astronot" olma unvanını ka-
BİLİM ve TEKNİK 38 Ocak 2006
u-5.jpg
NASA'nin yeni Ay programı, Ay'daki potansiyel kaynakları bulmak üzere 2008'de fırlatılacak bir yörünge aracıyla başlayacak. Bunu, 2009 yılında fırlatılacak bir iniş
aracı izleyecek. Bunun ardından, yaklaşık olarak yılda bir yapılacak uçuşlarla Ay'da sürekli yaşama temel oluşturacak bir üs kurma çalışmaları başlayacak. Bu
çalışmalar için, mürettebatı ve malzemeyi taşımak için, artık eskiyen Satürn V roketlerinin yerine yeni roketler tasarlanıyor.
doldurmak için robot uzay araçları gönderecek. Bu araçlar Ay'ı, Mars'ı, Jü­piter'in ve öteki dış gezegenlerin uydu­larını inceleyecek. Ayrıca, fırlatılacak yeni uzay teleskoplarıyla Güneş-dışı gezegenler aranacak. Bu yeni araçlar, öncekilere göre daha yüksek teknolo-jiyle donatılacak ve eksik kalan bilim-sel soruların yanı sıra, bu gökcisimle-rinde olası insanlı yerleşimler için yeni kaynaklar arayacak, bu gökcisimleri-nin ayrıntılı görüntülerini yeryüzüne gönderecekler. Ay uçuşları 2008'de, Mars uçuşları da en geç 2011'de başla-yacak. Bu araçlarla yapılacak yeni ke-şiflerin ışığında, ilk insanlı uçuşlar Ay'a 2015 yılından sonra başlayacak. İşte bu, insanlığın belki de öteki dün-
rüngeye girmek için hızlanması gerekmediğin-den, araç sahip olduğu küçük bir roket motoruy-la kendini bu yüksekliğe taşıyabiliyor. Ayrıca, yüksek hızlarla atmosfere girmenin riskini taşıma-dığından, bu tür uçuşlar çok daha güvenli. Elbet-te, çok güçlü roket motorlarına, çok miktarda ya-kıta ve atmosfere girişte gereken koruyucu kalka-na gereksinim duymayan bu araçların hem yapım hem de uçuş maliyetleri, yörünge araçlarınınkine göre çok daha düşük. Ayrıca, kısa bir süreliğine de olsa, araçta bulunanlar, yörüngeye çıkmış olanlar kadar yüksekte hissediyorlar kendilerini. Ne de olsa, burası da uzay sayılıyor.
Ansari X-Prize yarışmasını tamamlama yolun-da başka girişimler de oldu. En iddialı projeler arasında yer alan Kanadalı da Vinci Projesi, tü-müyle gönüllülerden oluşan bir grup tarafından oluşturulmuştu. Da Vinci projesinde, Wild Fire ad-lı roket, yeniden kullanılabilir bir helyum balonuy-la 25 km yükseğe taşınacak ve burada ateşlene-cekti. Ne var ki, zamanında tamamlanamadı. Da Vinci Projesi buna karşın sürüyor. Fırlatmanın bu yıl içinde yapılması öngörülüyor.
ABD'li Space Transport şirketi, X Prize yarış-masına Rubicon adını verdikleri roketle katılacak-lardı. Roket yerden fırlatılacak, uzay sınırını geç-
yaları keşfetmek için atacağı ilk adım olacak.
Elbette, bu görevlerin geçekleşebil-mesi için, bir temel atılması gerekiyor. Bunun için yeni birtakım itki, güç, ile-tişim, ulaşım ve fırlatma teknolojilerini geliştiriliyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde Uluslararası Uzay İstasyonu'nun da ta-mamlanmasıyla, bu alanlarda önemli birtakım gelişmeler olması bekleniyor.
parçası da uzay yarışıydı. Günümüzde, bu denli itiş gücüne sahip bir soğuk savaş yok. Artık birçok uzay çalışması, uluslararası işbirliğiyle gerçekleşiyor. Ancak yine de, birçok ülke kendi uzay programını yapıyor. Bazı Avrupa ülke-leri, Çin, Japonya ve Rusya bunlar ara-sında. Bilim ve Teknoloji Yüksek Ku-rulunda alınan kararlar doğrultusun-da, artık ülkemizin de bir "uzay prog-ramı" olacak.
Ay, insanoğlunun uzayda kolonileş-meye başlaması için en iyi başlangıç noktası. Bunun en önemli nedeni, Yer-yüzüne yakın olması ve bu nedenle de ulaşımının ve ulaşım maliyetinin dü-şük olması. Örneğin, Yer ile Ay arasın-da sürekli gidip gelen bir mekik, ben-
Ay Yeniden
Daha önce Ay'a gidildi. Üstelik, bu­na 40 yıl öncesinin teknolojisiyle ve çok kısa sürede hazırlanıldı. Ancak bu, bir yarışın sonucuydu. ABD ve Sovyet­ler Birliği arasındaki soğuk savaşın bir
tikten sonra da Pasifik Okyanusu'na bir paraşüt-le inecekti. Ne var ki, 8 Ağustos 2004'teki dene mede, havada patladı ve böylece Space Trans-port'un yarışmayı kazanma hayali sönmüş oldu.
Romanya Havacılık ve Uzay Birliği adındaki Romanyalı bir grup, Demonstrator-2 adlı bir ro-ketle uzaya gitmeyi düşünüyordu. Çalışmaları ta-mamlayamadıkları için, yarışmayı kaybetmiş olsa-lar da roketin hazırlıkları hala sürüyor.
Bir sonraki yarışma, çok daha büyük ödüllü olacak gibi görünüyor. Las Vegas'taki (ABD) Bi-gelow Aerospace adlı şirket, yeryüzünden 400 km yüksekliğe, yani yörüngeye insanlı uçuş yapa-cak ilk özel girişime 50 milyon dolarlık ödül ve-
receğini açıkladı. Bu yarışmanın koşulları, önceki-ne göre epeyce ağır. Yarışmayı kazanabilmek için, uzay aracının yörüngede iki tur atması ve en azından 5 kişiyi taşıması gerekiyor. Uzay aracı-nın, Bigelow Aerospace'in geliştirmekte olduğu şişirilebilen uzay istasyonuyla kenetlenebilecek ve en azından 6 ay burada kalabilecek yetenekte ol ması; aracın 60 gün içinde iki uçuş yapması, hü-kümetten hiçbir şekilde destek almaması ve 10 Temmuz 2010'a kadar uçuşun gerçekleşmesi ge-rekiyor.
Özel sermaye destekli bu yarışmalar, uzay yolunda şimdiden büyük bir hareketlenme sağla-dı. Devletler uzay programlarını oluştururken, özel girişimler hızla uzaya açılıyor. Devletlerin uzay çalışmalarına çok büyük bütçeler ayrıldığın-dan, sonuçta ortaya çıkan, çok pahalı uçuşlar olu-yor. Soyuz uzay aracındaki koltuklardan biri 10 milyon dolara kiralanabiliyor. Bununla birlikte, çok daha düşük fiyatlı biletler sunabilecek bu özel girişimler sayesinde, uzay turizminin önü açılacak gibi görünüyor. Çok daha ucuza, yörünge altı ya da yörüngeye yapılacak uçuşlar önümüzdeki yıl-larda yaygınlaşacak. Çok da uzak olmayan gele-cekte, Ay'a uçuş yapan özel uzayyolu şirketlerinin türediğini de görebileceğiz büyük olasılıkla.
u-6.jpg
Ocak 2006 39 BİLİM ve TEKNİK
u-7.jpg
sı düşünülüyor. Bu çalışmaları, insanlı uçuşlar izleyecek. Ay görevi, yeryüzü-ne görece yakın, ulaşılması kolay bir hedef olduğundan, daha ötesi için ne-ler başarılabileceğini gösteren bir sı-nav olacak. Buradaki kaynakları kul-lanma becerisi, insanlar için yaşam destek sistemleri, enerji, yüzeyde hare-ket kapasitesi gibi işler, Mars ve daha uzak hedefler için bir deneyim niteli-ğinde olacak. İnsanoğlu'nun Ay'a dö-nüşü başarılı olursa, Mars ve daha uzak hedefler için insanlı uçuşların önü açılmış olacak. Bunların yanında, Ay'da yapılacak jeolojik çalışmalarla Güneş Sistemi'nin geçmişine de ışık tutulmaya çalışılacak.
Ay'a gitme planları yapan tek ülke ABD değil. NASA'nın bundan sonra Ay'a göndereceği ilk araç 2008'de fır-latılacak. Ancak bundan önce Avrupa, Japonya, Çin, ve Hindistan da kendi programlarını gerçekleştirmek için önemli adımlar atmış olacaklar. Ay'ın keşfi, artık yalnızca ABD ile Rusya ara-sında bir yarış olmaktan çıktığı için, uluslararası işbirliği bu çalışmalarda önem kazanıyor. Nitekim, geçtiğimiz yılın Eylül ayında Toronto'da (Kanada)
Uzay çalışmalarına, özel sektörün katkısı büyük. NASA'nın Uzay Mekiği, 5 yıl içinde emekliye ayrılacak.
Bundan önce, yeni mekiğin hazır olması gerekiyor. En büyük havacılık ve uzay şirketleri bunun için kendi
aralarında yarışa girdiler. Lockheed-Martin yeni mekiğin tasarımını şimdiden yapmış durumda.
zer bir araç Mars'a bir kez gidip gele-ne kadar yüzlerce sefer yapabilir. Ayrı ca, varolan teknoloji, bizi Ay'a götür-meye rahatlıkla yetiyor.
Aslında, Ay uçuşları uzay yarışı bit-tiğinde tümüyle sona ermedi. 90'lı yıl-larda Ay'a robot uzay araçları gönde-rildi. Bunların çoğu Ay'ın yörüngesin-de dolanarak Ay'da bulunabilecek en büyük kaynak olan suyu aradı. Bu ça-lışmalar, Ay'ın kutup bölgelerinde su
buzunun olabileceğini gösteriyor.
NASA'nın yeni Ay programı, Ay'da-ki potansiyel kaynakları bulmak üzere 2008'de fırlatılacak bir yörünge aracıy-la başlayacak. Bunu, 2009 yılında fırla-tılacak bir iniş aracı izleyecek. Bunun ardından, yaklaşık olarak yılda bir ya-pılacak uçuşlarla Ay'da sürekli yaşama temel oluşturacak bir üs kurma çalış-maları başlayacak. Bunun için, Ay'daki kaynakların da kullanılmaya başlanma-
u-8.jpg
caklarını öne sürmüştü. 1971'de listeyi kapattık-larında, 90.000 kişi rezervasyon yaptırmıştı. El bette, bunda o sıralar çokça yankı uyandıran "2001: Bir Uzay Macerası" adlı film etkili olmuş-tu. Bu filmi izleyenler, eninde sonunda bir Pan Am uzay aracıyla yörüngede dolanan ya da Ay'daki bir Hilton'a gidebileceklerini düşünmüş-lerdi. Ünlü roket tasarımcısı Wernher von Bra-un'sa, 70'li yılların sonlarına doğru artık astro-not eğitimine gerek kalmayacağı, insanların uzay gemisine bir uçağa biner gibi binerek uzaya gi-debileceklerini öngörmüştü.
Aslında, insanları yörüngeye taşıyacak uzay aracının geliştirilmesinde herhangi bir teknolojik zorluk yok. Bu, zaten 40 yıldır yapılıyor. En bü-yük engel, bunun maliyeti. Şimdiye kadar kimse, uzay uçuşlarının ekonomik olması yönünde önemli bir çalışma yapmadı. Çünkü uzay çalışma-ları, büyük devletler tarafından yürütülüyordu.
İşte bu nedenle, uzay turizmi Şimdilik yalnız-ca "multimilyonerlere" birşeyler ifade ediyor. YURİ Gagarin'in uzaya çıkan ilk insan olmasın-dan 40 yıl sonra, Nisan 2001'de, ilk uzay turisti olan Dennis Tito, Bir Soyuz uzay aracıyla Ulusla-rarası Uzay İstasyonu'na uçmak için 20 milyon dolar ödemişti. Bunun ardından, iki uzay turisti daha benzer ücretlerle benzer bir "uzay tatili" yaptı.
Yapılan araştırmalar, daha binlerce kişinin bu tip bir yolculuğun karşılığını ödeyebilecek kadar zengin olduğunu gösteriyor. Ancak, bir uzay tati-linin maliyetinin makul olması için, bu fiyatın çok
teriyor. Eğer bu yolculuğun maliyeti makul bir değere çekilebilirse, belki de en çok rağbet edi-len tatil seçeneklerinden biri olacak.
Uzaya turizm amaçlı yolcu taşınması düşün-cesi yeni değil. Pan American Havayolları, 37 yıl önce, Ay'a yapılacak bir ticari uçuş için çok sayı-da rezervasyon aldı. Okyanus-aşırı uçak yolculuk-larına önderlik etmiş olan bu şirket, geçen yüzyıl sona ermeden, Ay'a yolcu taşımaya başlamış ola-
Uzayda tatil yapma düşüncesi, ilk bakışta bi-limkurgu romanlarından fırlama bir düşünce gibi görünüyor. Oysa, uzay turizmi şimdiden bilim-kurgu olmaktan çıktı bile. Henüz, gezegenimizin çevresinde dolanan beş yıldızlı oteller yok. Ama, 24 saat oda servisi sunmasa da Uluslararası Uzay İstasyonu, birkaç turiste otel hizmeti verdi.
Araştırmalar, halkın önemli bir kesiminin uzaya gidebilmek için çok hevesli olduğunu gös-
BİLİM ve TEKNİK 40 Ocak 2006
u-9.jpg
yapılan "Uluslararası Ay Konferan-sı"nda, bazı ülkelerin temsilcileri uzay programlarını açıkladılar.
Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) Ay'a giden temsilcisi Smart-1, adeta gelece-ğin teknolojisine sahip bir uzay aracı olma niteliği taşıyor. Kasım 2004'te Ay'ın yörüngesinde giren araç, bu yılın ortalarına kadar görevini sürdürecek. Smart-1, özellikle dış gezegenlere yapı-lacak yolculuklarda kullanılması düşü-nülen bir teknolojiyle, iyon motoruyla donatılmış durumda.
Bu günlerde, Ay'a en çok ilgi göste-ren ülkelerin başında Çin geliyor. 2004'te Çin hükümeti, "Chang'e-1" adı verilen robot uzay aracının 2007'de fırlatılmasına onay verdi. Chang'e, üç aşamalı bir uçuş olacak. İlk uçuşta, Chang'e-1, Ay'ın yörüngesine yerleşti-rilecek. Ay'a inecek ve örnek getirecek ikinci ve üçüncü aşamaların, 2010 yı-lından sonra gerçekleştirilmesi planla-nıyor. Chang'e-1, üç boyutlu görüntü alabilen bir kamera, lazer yüksekliköl-çer, çeflitli tayfölçerler ve parçacık de-tektörlerinden oluşan toplam 7 farklı ölçüm ve görüntüleme aygıtından olu-şacak.
Çin, ilk Ay aracını geliştirirken, Hin-distan da benzerini, Chandrayaan-1'i geliştirmekle meşgul. Kasım 2007'de fırlatılmak üzere geliştirilen araç, Ay'ın kutupları üzerinden geçecek bir yö-rüngede ve Ay yüzeyinden yaklaşık 100 km yükseklikte dolanacak. Chan-drayaan-1, aslında çok uluslu bir işbir-liğinin simgesi. Çünkü araç, Hindis-tan'a ait ölçüm araçları yanında ESA'nın, Rus Uzay Bilimleri Enstitü-sü'nün ve NASA'nın aygıtlarını da taşı-yacak.
Japonya da uzun süredir Ay'a gözle-rini dikmiş durumda. Japon Uzay Ajan sı (JAXA) da 2007'de SELENE adını verdiği uzay aracını Ay'a fırlatmayı he-
defliyor. Oldukça kapsamlı bir proje olan SELENE, bir yörünge aracı ve iki küçük uydudan oluşuyor. SELENE, içereceği toplam 15 ölçüm ve görüntü-leme aracıyla Ay'ı keşfedecek. SELE-NE-2'nin 2011-2013 yılları arasında, Ay kutbuna indirilmesi planlanıyor. 2013-2015 arasında fırlatılacak olan SELENE-3'se, iniş aracı ve hareketli bir yüzey aracından oluşacak. JAXA, 2025'te Ay'a insanlı uçuş yapmayı he-defliyor.
Bunlar dışında kalan ülkelerin, uzay araştırmalarına ayrılan düşük bütçeleri nedeniyle, şimdilik kendi baş-larına böylesine görevler gerçekleştir-meleri olası görünmüyor. Ancak, uzay
aşağı çekilmesi gerekiyor. Eğlence amaçlı yapıla-cak uzay uçuşları için makul sayılabilecek mali-yet çok değişken. Yörüngede dolanan bir uzay is-tasyonunda "lüks" bir tatilin karşılığını ödeyebi-lecek çok sayıda kişi olsa da bu parayı böyle bir şeye ayıran yalnızca birkaç kişi var.
Ancak, uzay istasyonuna değil, yalnızca uza-yın sınırına yapılacak yolculuklar çok daha düşük maliyetlere gerçekleştirilecek. Bu yolculuklar, uzayda birkaç gün sürecek bir tatilin yerini tut-masa da, birkaç dakikalığına ağırlıksız ortamda bulunmak isteyenler bu yolculuklara çıkabilecek.
Özel birtakım firmaların destek verdiği çalış-malar sayesinde, şimdiden devlet desteği olma-dan ilk özel uzay uçuşu yapıldı. Anseri X Prize yarışmasında uzaya ilk çıkan araç SpaceShipOne oldu. Yine, benzeri ancak daha büyük ödüllü bir yarışma düzenleyen Bigelow Aerospace, yakın zamanda uzayda kendi istasyonunu kurarak özel sektörün kullanımına sunmayı düşünüyor. Bun-lar, uzay çalışmaları yapan özel kuruluşların yal-nızca ikisi. Bu çalışmalar ışığında, uzay turizmi-nin uzak olmayan bir gelecekte gerçek anlamda başlayacağını söyleyebiliriz.
Uzaya giden herkes, yerden yalnızca 300 km irtifada bulunmanın bile çok etkileyici bir dene yim olduğu düşüncesini paylaşıyor. Ağırlıksız or-tam, etkileyici olduğu kadar eğlenceli de. Bura-da yaşamak yeryüzünde olmaya hiç benzemiyor. Günlük yaşamda yaptığımız en basit işler (yıkan-mak, yemek, giyinmek gibi) bile, ağırlıksız or-tamda tümüyle farklı bir deneyim oluyor. Uzayda
yaşayan ilk astronotlar olan Skylab mürettebatı, istasyonun içinde bir yerden başka bir yere hare-ket ederken bile akrobatik hareketler yapmaktan kendilerini alamadıklarını söylemişlerdi. Uzaydan yeryüzünü izlemek de çok etkileyici bir deneyim. 300 km yükseklikte dolanan bir uzay aracı, 90 dakikada bir yeryüzünün çevresini dolandığı için, yeryüzünün her noktasını görme olanağına sahip olursunuz.
Uzay turizminin başlaması, insan türünün or-taya çıktığı gezegeni bırakıp uzayı keşfetmeye başlaması anlamına geliyor. İlk uzay turistleri, bu çok önemli ana tanıklık etmiş olacaklar. Baş-ka gezegenlere hatta ötesine açılacak olan insa-nın evriminde, en önemli adımlardan biri de bu olacak.
Yeryüzünde, uzaya gitmiş olma ayrıcalığına sahip çok az sayıda insan var. Ancak, bu insan-lar özellikle çocukların kahramanı olmuş durum-dalar. İngiltere'de yapılan bir araştırma, fırsat verildiğinde halkın yaklaşık %50'sinin uzayda ta-til yapmaya çok hevesli olduğunu gösteriyor.
Yörüngede Eğlence
Sıra dışı manzara yanında, uzay otellerinin sağlayacağı en ilginç hizmet ağırlıksız ortam ola-cak. Öteki etkinliklerin yanında, bu belki de in-sana yapay kanatlarla uçma olanağı tanıyabilir. Yeryüzünde, uçmak için kütleçekimine karşı ko-yabilecek bir kaldırma kuvveti gerekir. Uzayda buna gerek yok. Uçmak için çok küçük bir itki
yeterli. Uçabilmek, kendi başına çok ilginç olabi-leceği gibi, uçarak yapılacak etkinlikler çok daha eğlenceli olabilir. Birtakım spor karşılaşmaları ve oyunlar bu şekilde yapılabilir. Akrobatik hareket-ler, yeryüzünde olduğundan çok daha farklı ola-caktır. Bir gün, 1. Uzay Olimpiyatı yapıldığında, bunun yeryüzündeki örneklerinden çok daha ilgi çekici olacağı kuşkusuz. Yalnızca bu bile, uzay turizmi için itici güç olabilir. Uzayda eğlence amaçlı olarak neler yapılabileceği, yalnızca hayal gücümüzle sınırlı.
Uzay turizmi için, teknolojik gereksinimlerin tümü günümüzde hazır. Uzay turizmi, rahat ya-şam ortamları, iyi zaman geçirmek için çeflitli olanaklar gerektiriyor. Bunun yanında, yaşam destek sistemleri, güç santralleri, sıcaklık ve ışı-nım kontrolü, yükseklik ayarlamaları, iletişim ve bunlar gibi olmazsa olmaz sistemlere gereksinim var. Ancak bunlar, çok az değişiklikle, halen uzayda kullanılan sistemlerden uzay otellerine uygulanabilir.
İlk uzay otelleri, büyük olasılıkla Uluslararası Uzay İstasyonu'nun modüllerine benzer modül-lerden oluşacak. Elbette, bu modüller burada ka-lanların rahatı için düzenlenmiş olacak. Zamanla, modüllerin sayısının artırılmasıyla çok daha bü-yük yapılar oluşturulabilir. Stanley Kubrick'in 2001: Bir Uzay Macerası adlı filminde olduğu gi-bi, birkaç kilometre çaplı bir halka istasyonda ya-pay kütleçekimi de yaratılabilir. İlk adım atıldık-tan sonra, uzay otellerinin büyük yapılar olarak uzayda inşa edilmesi işten bile değil.
Ocak 2006 41 BİLİM ve TEKNİK
runun çözülebildiğini görmüş. Buna göre, Cycler'in rotasında, Yer yakınından her geçişin-de, yerçekiminden yararlanılarak yapılacak de-ğişiklikler bu süreyi önemli ölçüde kısaltıyor.
Bununla birlikte, Cycler'in hızını düşürme-mek için, Semi-Cycler adını verdiği bir başka araç kullanılabilir. Çünkü Cycler, Mars'a ulaştı-ğında hızı saatte yaklaşık 45.000 km oluyor. CEV'in, bu hızla giden Cycler'dan ayrılmasında sorun yok. Ne de olsa, Mars atmosferinin sür-tünmesinden yararlanılarak hiç yakıt kullanma-dan hızı düşürülebilir. Ancak, Mars'tan Yer'e dönmek üzere hareket eden aracın bu hıza ula-şıp Cycler'i yakalayabilmesi için çok fazla yakı-ta gereksinimi var.
Bu soruna çözüm olarak da, Semi-Cycler'in kullanımı devreye giriyor. Bu araç da Aynı Cycler gibi Yer ile Mars arasında, kütleçekimin-den yaralanarak gidip geliyor. Bir farkı, Mars'a yaklaştığında atmosferden yaralanarak yavaşla-ması ve Mars'dan gelecek CEV'i yakalamak için dört ay boyunca bu yavaş hızda Mars yörünge-sinde dolanması. Bu süre sonunda, saatte yak-laşık 5000 km hızla yörüngede dolan Semi-Cycler'i yakalamak, Mars'tan kalkan CEV için kolay olacak. Semi-Cycler ve CEV, 14 Ay'lık dö-nüş yolculuğuna başlayacak. Semi Cycler'in bu aşamadan sonra, itki kullanılarak hızlandırılma-sı gerekecek. Ancak, bunun için gerekecek ya-kıt miktarı, gezegen yüzeyinden fırlatılacak bir roketin kullanacağı yakıta göre çok az olacak. Bu yöntemin tek kusuru, dönüş yolculuğunun uzun sürüyor olması gibi görünüyor.
Aldrin'in Mars uçuş planının en iyi yanı, bir döngüsünün olması. Bu, çok fazla enerjiye ge-rek duyulmadan sürekli çalışabilecek bir sistem olduğu için, gelecekteki Mars uçuşlarının kesin-tiye uğramadan, bir düzen içinde sürdürülmesi-ni sağlayabilir. Çünkü, ekonomik ve politik ne-denlerden ötürü, devletlerin uzay çalışmalarına ayırdıkları kaynaklar değişkenlik gösteriyor. Bu nedenle, fazla maddi yük getirmeyen bu tip planlar, uzay çalışmalarının sürekliliğinin sağ-lanmasında anahtar rol oynayabilir.
u-10.jpg
Neil Armstrong'la birlikte Ay'a giden Apol-lo-11 astronotlardan Buzz Aldrin, aynı zamanda Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde yörünge mekaniği üzerine çalışmış bir araştırmacı. NA-SA'nın 2004'te açıkladığı yeni vizyonu çerçeve-sinde Mars'a gitmeye hazırlanması, herkes gibi onu da heyecanlandırmış. Aldrin, her seferinde dev boyutta roketler fırlatmak yerine, Mars yol-culuklarının çok daha ekonomik ve güvenli bi-çimde yapılabilmesinin bir yolunun olması ge-rektiğini düşünmüş. Nitekim, çalışmalarının so-nucunda ortaya bir uçuş planı çıkmış. Aldrin bu planını, Popular Mechanics'in Aralık 2005 sayı-sında kendi kalemiyle anlattı. Biz de, Aldrin'in planını sizin için derledik.
NASA'nın açıkladığı insanlı Mars programı, Apollo programının geliştirilmişi gibi. Bu pla-nın ilkel haline göre, dev bir "depozitosuz" ro-ket Yer'den fırlatılıyor ve taşıdığı uzay aracı, Mars'a ulaştıktan sonra yavaşlatılarak gezege-ne iniyor. Bu basit uçuş planının enerji gerek-sinimi çok büyük olduğundan, bu görev aşırı pahalı ve karmaşık olacak, büyük roketler ge-rektirecek.
Aldrin'in planı, Yer ile Mars arasında mekik dokuyacak, sürekli hareket halinde olan
"Cycler" adlı istasyonun kullanımına dayalı. Bir kez Mars ile Dünya'yı çevreleyen yörüngesine yerleştirildikten sonra, Cycler'in uzun dönemde çok az enerji gereksinimi olacak. Bu da, uzun dönemli bir proje olan insanlı Mars yerleşimle-rinin kurulması için önemli katkı sağlayacak.
Yörüngede gidip-gelen bir aracın en önemli üstünlüğü, yalnızca bir kez hızlandırılmasının gerekmesi. Bundan sonra, Güneş yörüngesinde, Mars ve Yer arasında yapacağı gidiş-gelişleri kendi momentumuyla gerçekleştirir. Yalnızca, yörüngenin düzeltilmesi gerektiği zamanlarda, az miktarda itki için yakıt harcanır. Cycler'in geliş-gidiş zamanları önceden bilindiği için, NA-SA'nın Mürettebat Keşif Aracı (CEV) gibi araç-larla, astronotlar Cycler'a kolaylıkla ulaşabilir. CEV, görece çok küçük bir araç olduğundan az miktarda yakıt gerektirir.
Aslında, Mars-Yer arası uçuşun bu şekilde yapılabileceği düşüncesi 1960'lardan bu yana gündemde. Ancak, Cycler'in tek başına kullanıl-dığı bir planda, gezegenlerin uygun konuma gelmesini beklemek gerektiğinden, Yer ve Mars arasındaki yolculukların süresi 7,5 yılı bulabilir. Aldrin, bunun daha verimli bir yönteminin olup olmadığını araştırırken, bazı değişikliklerle, so-
çalışmalarına yılda yalnızca 250 mil-yon dolar ayıran Kanada gibi ülkeler de gelecekteki Ay uçuşlarında yer al-mak istiyorlar.
Mars'taki Durum
Eğer insanoğlu, yeryüzüyle yetin-meyip evrende başka gezegenlere açı-lacaksa, Güneş Sistemi'nde, Mars'tan daha uygun bir yer yok. Günümüzde, tüm dünyanın uzay çalışmalarına ayır-dığı bütçeyi birleştirebilsek, bu yılda yaklaşık 50 milyar dolar ediyor. Bu bütçeyle, Mars'a yılda 10 uçuş yapılabi-lir. Bu da Mars'ı yerleşime açmak için yeterli. Eğer, uzay çalışmaları yalnızca Mars'a yerleşmeye yönelik olsaydı ve tüm dünya bunda birleşseydi, kısa sü-re içinde bu hayalin gerçekleşmesi
mümkün olurdu.
Mars'da yaşam, 19. yüzyıldan bu ya-na tartışma konusu. Ne var ki, 1960 ve 70'lerde Mars'a gönderilen uzay araç-ları, Mars yüzeyinin hiç de sanıldığı gi-bi bir yer olmadığını gösterdi. Burası soğuk, kuru ve tozlu bir yerdi. Ne var ki, Mars'a yakın zamanda gönderilen araçlar bu düşüncemizi değiştirmeye başladı. Gezegende eskiden suyun sıvı halde bulca bulunduğu açıkça görüle biliyordu ve bu su tamamen buharla-şıp uzaya kaçmamıştı. Günümüzde de Mars yüzeyinin derinlerinde bir yerler-de birikmiş durumda bolca su olduğu düşünülüyor. Eskiden suyun sıvı halde bulunuyor oluşu, gezegende ilkel de olsa yaşam biçimlerinin oluşmasını sağlamış olabilir. Hatta, bu yaşam bi-çimleri, yerin altında açığa çıkarılmayı
bekliyor bile olabilirler.
NASA, Mars'ta su ve yaşam için ipuçlarını bulmak için araştırmalarını bir süredir sürdürüyor. Gezegene Ocak 2004'te inen Spirit ve Opportu-nity keşif araçları Mars'la ilgili bilgile-rimizi pekiştirdi. 2010 yılına kadar, üç hareketli yüzey aracı, bir iniş aracı ve iki yörünge aracı gezegeni ziyaret et-miş olacak. NASA, bu görevlerin ardın-dan, durumu değerlendirerek bir son-raki on yıl için Mars araştırma uçuşla-rını programlayacak. Bunlar, duruma göre Mars'tan çeflitli örnekler getirme, yüzeyi kazarak altını inceleme gibi gö-revler olabilir.
2011'den başlayarak, NASA insanlı yolculuklara hazırlık amaçlı uçuşlara da başlayacak. Bu robot araçlar, insan-lı araçların Mars'a inişini canlandıra-
BİLİM ve TEKNİK 42 Ocak 2006
u-11.jpg
Ocak 2005'te Satürn'e ulaşan Cassini uzay aracı, Huygens adlı sondayı Titan'a gönderdi. Cassini ve Huygens'in verilerine göre Titan, ilkel yaşamın oluşabilmesi için gereken niteliklere sahip gibi görünüyor. Titan'a yönelik çalışmalar, "biyolojinin kimyadan nasıl doğduğunu" bize gösterebilir.
cak. Mars atmosferine giriş, yörünge araçlarıyla buluşma, hassas iniş dene-meleri, araçlar arasında ve Yer'le ileti-şimin sağlanması insanlı uçuşlar başla madan önce denenecek. Bu uçuşlar so-nucunda, ayrıca gelecekteki insanlı uçuşlar için araştırma alanları ve kay-nakların bulunduğu bölgelerle ilgili ve-riler de elde edilmiş olacak.
Ay'ın ötesine yapılacak insanlı uçuş-lar, eldeki kaynaklara, deneyim biriki-mine ve yeterli teknoloji olup olmadı-ğına bağlı olarak değerlendirilecek. Bu arada, Mars yörüngesine, yakındaki bir asteroite yapılacak insanlı uçuşlar, Mars yolculuğuna hazırlık olarak dü-şünülebilir. Böylece, insanlı uçuşu des-tekleyecek uzun uçuşlar, güç ve itki sistemleri, Mars yüzeyine inme riskini almadan denenebilecek. Mars'a yapıla-cak ilk insanlı uçuşun zamanlaması, robot uzay araçlarıyla elde edilecek bil-gilere, gerekli teknolojinin geliştirilme-sine, ve gerekli kaynakların elde edile-bilir olmasına bağlı olacak.
Sistemin Öteki Ayları
Jüpiter'in Galileo Uyduları olarak bilinen 4 büyük uydusundan üçünün (Europa, Callisto ve Ganymede) buz-larla kaplı olduğunu, 1970'lerde bura-ya ulaşan Voyager uzay araçları saye-sinde öğrendik. Bundan 20 yıl sonra, Galileo uzay aracı, bu uyduların buzlu yüzeylerinin altının tümüyle suyla kap-lı olduğunu gösterdi. Elbette, suyun
bu kadar bol olduğu bir yerde yaşamın gelişmiş olması da olanaklı. Belki de çok farklı yaşam biçimleri oluştu ve bu uyduların okyanuslarında flu anda yüz-mekte olan canlılar var.
NASA, gelecek on yıl içinde bu uy dulara yapılacak bir uçuş için çalışma-lar yapıyor. Ancak, bu çalışmalar he-nüz çok erken aşamalarda. Voyager ve Galileo gibi, uyduların yakınından ge-çerek fotoğraflar çekip çeflitli ölçümler yapmanın ötesinde, yeni görev aracı, bu uyduların her birinin çevresinde bi-rer yıl boyunca dolanarak çok daha ay-
rıntılı çalışmalar yapacak. Böylece, bu küçük dünyaların okyanuslarında ne-ler olup bittiği daha iyi anlaşılabilecek.
"Jüpiter'in Buzlu Ayları Yörünge Aracı" projesi, NASA'nın Prometheus projesi kapsamında bulunuyor. Pro-metheus, uzayda nükleer enerji kulla-nılarak güç ve itki elde edilmesi ama-cıyla oluşturulmuş bir proje. Bu proje, aynı zamanda, uzun mesafeli insanlı ve insansız uzay yolculuklarını olanaklı kılabilecek bir anahtar rolüne sahip. Bu nedenle, Jüpiter'e gidecek bu araç, insanı başka dünyalara taşıyabilecek it-ki ve güç sistemlerini kullanan ilk tem-silci olacak.
Güneş Sistemi'ndeki dış gezegenle-rin uyduları, yaşamın gelişebileceği or-tamlara ilişkin birtakım ipuçları sunu-yor olabilir. Ocak 2005'te Satürn'e ula-şan Cassini uzay aracı, Huygens adlı sondayı Titan'a gönderdi. Huygens, başka bir gezegenin uydusuna inen ilk uzay aracı oldu. Titan, Güneş Siste-mi'nde en çok ilgi çeken uydulardan biri. Çünkü, sistemin en büyük uydusu olmasının yanı sıra, atmosferi gezege-nimizinki kadar kalın. Ayrıca, gezege-nimizin atmosferinin ilkel halinin bile-şimine sahip. Gezegende bulunan kar-maşık moleküller de yeryüzünün ilkel halini anımsatıyor. Titan, ilkel yaşamın oluşabilmesi için gereken niteliklere sahip gibi görünüyor. Titan bu haliyle, "biyolojinin kimyadan nasıl doğduğu-nu" bize gösterebilir.
Cassini ve Huygens'in verilerine da-
u-12.jpg
Jüpiter'in Galileo Uyduları olarak bilinen 4 büyük
uydusundan üçünün (Europa, Callisto ve
Ganymede) buzlarla kaplı. Uzay çalışmaları
planlandığı gibi giderse, 2020 yılından sonra, bu
uyduların okyanuslarında, insan yapımı denizaltıları
görebileceğiz.
Ocak 2006 43 BİLİM ve TEKNİK
u-13.jpg
ha yakın yörüngede dolanlar var. Yer gibi küçük gezegenlerin, yeryüzünde bulunan teleskoplarla - ne kadar geliş-miş olurlarsa olsunlar - keşfedilmeleri pek olası değil. Çünkü, Yer atmosferi-nin olumsuz etkileri, bunu engelliyor.
NASA'nın Origins (Yaşamın Kayna-ğı) programı kapsamında, Güneş-dışı gezegenleri keşfedebilmek için çok sa-yıda yöntem geliştirildi. Spitzer ve Ja-mes Webb gibi uzay teleskoplarının ya-nı sıra, Kepler ve Uzay İnterferometre-si gibi projeler kapsamında, yakın yıl-dızların çevresinde dolanan Yer benze-ri gezegenler aranacak. Ancak, bu te-leskopların ayırma güçleri de gezege-nimizin birkaç katı çapa sahip geze-genleri bulabilecek yetenekte olacak.
Bu teleskoplardan elde edilen veri-ler ışığında, uzunca bir süredir yapımı gündemde olan Yer-benzeri Gezegen Bulucu (Terrestrial Planet Finder, TPF) adlı çok gelişmiş bir teleskop ya-pılacak. Bu teleskopun, önümüzdeki on yıl içinde fırlatılması planlanıyor. TPF, Yer benzeri gezegenleri bulacak ve onların atmosfer bileşimlerini ince-leyebilecek yetenekte olacak. Nasıl yer-yüzünde yaşayan bitkiler ve hayvanlar atmosferin bileşimini zaman içinde de-ğiştirdilerse, bu dünyaların atmosfer bileşimleri de bize orada neler olup bit-tiği hakkında bilgi verecek.
Eğer TPF yaşam belirtisi taşıyan bir gezegen bulacak olursa, yine NA-SA'nın yeni vizyonuna göre, 2020'den sonra bunu doğrulayabilecek nitelikte, çok daha gelişmiş teleskoplar kullanı-lacak. "Yaşam Bulucu" gibi teleskop-lar, kuşkusuz çok büyük olacak ve ile-ri teknolojiyle donatılmış olacak. El-bette, bunların TPF gibi, yerden uzak-ta, uzayda konumlandırılması gereke-cek. Eğer bir gün insanoğlu Güneş Sis-temi'nden ayrılıp derin uzaya açılmaya karar verirse, bu çalışmaların önemi çok büyük olacak.
Alp Akoğlu
Günümüze değin keşfedilen Güneş-dışı gezegenler ya dev gezegenler, ya da yıldızlarına çok yakın yörüngede
dolanan gezegenler. Yer gibi küçük gezegenlerin, yeryüzünde bulunan teleskoplarla keşfedilmeleri pek olası
değil. Bunun için yeni uzay teleskopları geliştiriliyor.
yanarak araştırmacılar rahatlıkla yeni robot uzay araçlarını bu uyduya gön-derebilirler. 2020 yılından sonra, Euro-pa'daki denizaltıları ve Titan'daki keşif balonlarını şimdiden hayal edebiliriz. Uzun dönemli düşünüldüğünde, dış gezegenlerin uyduları, insanların ilgi odağı olacak gibi görünüyor.
Güneş-dışı Gezegenler
Her ne kadar sonradan eklenenler olsa da Güneş Sistemi'ni oluşturan do-kuz gezegen, Güneş adını verdiğimiz yıldızın çevresinde dolanıyor. Eskiden bu yana, gökbilimciler ve hatta filozof-lar, bunun yalnızca bizim sistemimize
özgü olduğu düşüncesinin bencillik olacağı düşündüler. Ancak, bunun ka-nıtlanması için 1995 yılını beklemek gerekti. Güneş-dışı gezegenleri göste-recek nitelikteki teleskoplar ancak bu zaman yapılabildi. O yıldan bu yana, gözlenen Güneş-dışı gezegenlerin sayı-sı 100'ü aştı. Bu sayı, giderek de artı-yor.
Günümüze değin keşfedilen Güneş-dışı gezegenler ya dev gezegenler, ya da yıldızlarına çok yakın yörüngede dolanan gezegenler. Bu dev gezegenle-rin bazısı bizim Jüpiter'imizden bile büyük. Hatta, bu dev gezegenler ara-sında, yıldızlarına bizim en yakın geze-genimizin, Merkür'ün olduğundan da-
u-14.jpg
Kaynaklar:
The Vision For Space Exploration, NASA, Şubat 2004
Aldrin, B., Let's go to Mars, Popular Mechanics, Aralık 2005
Klerkx, G., The High Life, NewScientist, 30 Ağustos 2000
Musser, G., How to Go to Mars, Scientific American, Mart 2000
Zorpette, G., Why Go Mars, Scientific American, Mart 2000
http://exploration.nasa.gov/
http://www.spacefuture.com/tourism/hotels.shtml
http://www.spacetoday.org/Astronauts/SpaceTourists.html
http://www.thespacereview.com
http://www.space.com/goformars
http://www.space.com/spacetourism
http://www.xprizefoundation.com/prizes/default.asp
http://www.spacetoday.org/Rockets/X_Prize.html
http://www.bigelowaerospace.com/index.html
Yer-benzeri Gezegen Bulucu (TPF), Yer benzeri gezegenleri bulacak ve onların atmosfer bileşimlerini incele-yebilecek yetenekte olacak. Bu teleskopun, önümüzdeki on yıl içinde fırlatılması planlanıyor.
BİLİM ve TEKNİK 44 Ocak 2006