ik-1.jpg
.
ik-2.jpg
Kendinizden bir tane daha olsa....
İnsan klonlama
Gen teknolojisindeki hızlı gelişme, son on yılda insanoğlunun hayatına yeni bir kavram soktu: Klonlama. Artık teorik olarak herkes kopyalanabilir.
Star Wars serisinin ikinci filmi Klon Savaşla-rı'nda, robotlardan oluşan bir orduya karşı üs­tünlük elde etmek isteyen insanlar, güçlü bir savaşçıdan aldıkları genetik örnekle birbirinin aynısı milyonlarca savaşçı yaratıyorlardı. Sa­natçıların, yazarların hayal dünyasından çı­kan klonlanma kavramı, yine bilim adamları­nın çabasıyla artık gerçek. Ünlü koyun Dol-ly'nin hikayesine gazetelerde rastlamamış ol­mak neredeyse imkansız. İngiliz bilim adam­larının kopyalama yöntemiyle dünyaya getir­dikleri, insanlık tarihindeki ilk kopya canlı ko­yun Dolly, ergenlik çağına girdikten hemen sonra, doğumundan beri çözümlenemeyen sağlık problemleri nedeniyle ölmüştü. Hiçbiri onun kadar ünlü olmasa da, Dolly'den sonra başka hayvanlar da kopyalanarak üretildi; an­cak onların da sonu Dolly'ninkinden farklı de­ğildi. Bilim adamları bir canlının kopyasını üretmeyi başarabiliyorlar, ama bir yerde çok Ölümcül bir hata yapılıyordu ve klonlanmış kopya canlılar çözümsüz sağlık problemleriy­le, sakatlıklarla birlikte doğuyordu.
Peki, birkaç yıl öncesine kadar sadece "bi-
limkurgu" olan klonlama işlemi nasıl işliyor? Gerçek klonlama İşlemi, bilimkurgu filmleri ve kitaplarındaki klonlamadan biraz farklı ça-
ik-3.jpg
Clone Wars: Bilimkurgu klon kavramını işlemeyi seviyor. Star Wars'da bir milyon klon asker, düşmana karsı savaşmıştı.
ik-4.jpg
CHIP | NİSAN 2004
ik-5.jpg
lışıyor. Bir canlıyı klonlamak için, aslında yine iki kişi gerekiyor, ancak canlıların doğal üreme sürecinin aksine, bu kez tek bir üreme hücresi bile yetiyor.
Bir dişiden alınan yumurta hücresinin içinden, orijinal DNA çıkartılıyor. Ardından kopyalanmak istenen kişinin/hayvanın herhangi bir hücresi, elektrik akımı yardımıyla bu boş yumur­ta ile birleştiriliyor ve ortaya tek bir hücre çıkıyor. Bu yeni hüc­re, DNA'sı çıkarılmış ancak yabancı birinin hücresiyle birleşti­rilmiş bir üreme hücresi ya da başka bir benzetmeyle döllen­miş bir yumurta haline geliyor ve yumurta, taşıyıcı bir dişinin rahmine yerleştiriliyor. Böylece dişinin rahminde doğal bir ha­milelikten farkı olmayan bir süreç başlıyor. Ardından
tek yolu insan klonlamak. Deneyler, laboratuarda bir kalp, kol veya beyin hücreleri üretmenin mümkün olduğunu gösterdi. Yaşamak için yeni bir kalbe ihtiyacı olan birinin derisinden alı­nacak bir hücreyle yeni bir kalp üretmek veya onlarca yıldır çö­zümü, hatta nedeni bile bulunmayan Alzheimer hastalığının önüne geçebilecek şekilde, yok olan beyin hücrelerinin yerine yenilerini yerleştirmek için İnsan hücrelerini veya organlarını klonlamaya, herkes sıcak bakıyor. Tek sorun, bu organların, ruhu olan canlı bir insan yaratmadan nasıl üretilebileceği.
Bilim adamları şimdilik tüm bu sorunlarla uğraşırken bazı fanatik veya marjinal hareketler de kamuoyunun hemen ilgi­sini çekiyor. Realians ismin­de bir tarikat, kendini İnsan
da kopyalanan canlının
ilk klon insan
klonlamaya adadığını ve bu
"bebek" hali doğuyor ve yi­ne teorik olarak yeni bir bi­
İlk başarılı insan klonlamasanı kim yapacak?
amaçla beş bebek doğur-
duklarını açıklamışken, bu
reyden farkı olmuyor. Bü­yümek, yetişkinliğe ulaş­mak için yine ait olduğu canlı türünün geçirdiği sü­reçleri tamamlıyor. Yani
ik-6.jpg
hedefe ulaşabilecek güçleri olduğu kabul edilen tarikat doğan çocuklar hakkında yaptıkları basit açıklama­nın dışında herhangi bir ipucu vermediği için, ilk klon insanın doğup doğma­dığı hala bir meçhul.
Bu arada, iki bilim ada-
filmlerde olduğu gibi, bir insandan alınan hücrenin bir makineye konulması ve birkaç saat sonra kişinin
ik-7.jpg
mı, İtalyan Dr. Severino An-tinori ve Amerikalı Dr. Pa-nos Zavos, resmen insan klonlamak için çalıştıkları­
aynısından yeni bir tane el­de etmek mümkün değil.
Pek çok devletin insan klonlamayı yasaklamış ol­
ik-8.jpg
masına rağmen, diğer can-
nı, hatta ilk yumurtaları
%ıo
%60
ana rahmine yerleştirdikle-
lıları kopyalamak yasak de-
ğil ve hali hazırda dünyanın değişik ülkelerinde labora­tuarda koyun Dolly gibi klonlanmış hayvanlar yaşı­yor. Ancak hayvanlar üze­rindeki deneyler, klonlama işleminin henüz mükem­mele yaklaşmaktan çok uzak olduğunu gösteriyor çünkü klonlanarak doğmuş hayvanlar pek çok sakatlık ve hastalıkla dünyaya ge­lip, kısa zaman sonra ha­yatlarını kaybediyorlar. Bu
İnsan klonlanması konusu ile ilgilenenler arasında yapılan bir
araştırmada, insan klonlama çalışmaları yaptıklarını resmen
kabul etmiş iki doktor ile kendilerini tamamen bu hedefe
kilitlemiş bir tarikat olan Realians İçin sorulan soruda, katılımcıların %40'ının tarikatın bu konudaki kararlılığından etkilendikleri ve ilk insanı Realians tarikatının klonlayacağını
düşündükleri anlaşılmış. Gerçekten de, hiçbir ulusun
yasalarının geçerli olmadığı açık denizlerdeki bir gemide
çalışmalarını yürüten doktor Severine Antinori gibi, Realians
tarikatı da insan klonlamak amacıyla yasalardaki tüm açıkları
kullanarak ilk bebeği doğurtacaklarını belirten radikal açıklamalarıyla basında sıklıkla yer alan bir örgüt. Üstelik yine
bu tarikat, klonlama yöntemiyle beş bebek dünyaya
getirdiğini de açıkladı ama konuyla İlgili herhangi bir delil
sunmadıkları İçin ilk klon insana dair belirsizlik sürmeye
devam ediyor.
rini uzun zaman önce açık­ladılar ama sonrasında bir açıklamayapmaktan kaçın­dılar. Gerçi bilim çevreleri, zengin bir Arap işadamının finansörlüğünde, hiçbir ulusun yasalarının geçerli olmadığı uluslararası sular­daki bir laboratuar gemi­sinde deneylerini sürdüren İtalyan doktor Antinori'nin amacına ulaşmış olmasının yüksek bir ihtimal olduğu­nu kabul ederken, resmen
istatistiksel gerçek, önünde dini ve ahlaki toplumsal çe­kinceler bulunan insan
klonlama işlemine bir sakınca daha ekliyor. Bu yüksek riskler­le, acı içinde yaşayarak kısa sürede ölmesi kesin olan çocuklar hayata getirmenin, bilim adına da olsa, insan köleler yarat­maktan farkı olmadığı savunuluyor. Çünkü düzenli bir aile ha­yatı içinde yaşasalar bile eninde sonunda birer denek olacak bu çocukların ruhsuz, duygusuz, acıyı hissetmeyen, hakları ol­mayan kuklalar değil de, herkes gibi insan olacaklarını akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Öte yandan insan klonlamanın, yasalarca da kabul edilen bazı yararları var: En başta, insan hayatını kurtarmak. Çözü­mü olmayan hastalıklar için, insan yedek parçası üretmenin
dile getirilmeyen bir diğer görüş de, süper güç olma iddiasındaki devletlerin,
yasalarına şerh koymalarına rağmen gizli askeri üslerinde in­san klonlama deneylerinin çoktan meyve vermiş olması ge­rektiği yönünde. Dolayısıyla devletler ve töreler insan klonla­manın olup olamayacağını tartışa dursun, dünyanın bir yerle­rinde, birilerinin, gözlerden ırak şekilde, kimsenin açmaya ce­saret edemediği bu kapıyı açmak ve yeni bir çağ başlatmak için çabaladığı kesin. Aslında resmin bütününü görebilenler için şimdi insanlığın önündeki tek soru şu: İlk kopya İnsan ne zaman ortaya çıkacak? Bilgi için: www.humancloning.org
Cem Şancı, cemsanci@chip.com.tr
CHIP I NİSAN 2Ü04