gy-1.jpg
Genetik bilimi son yirmi yılda gözkamaştırıcı bir gelişim izledi. Önceleri belli işleve sahip gen­leri buldu bilim adamları. Ardından bu genleri değiştirmenin yollarını aradılar. Derken yeni bir organizmayı 'tasarlamak' sözkonusu olmaya baş­ladı. İlk başlarda genetik biliminin öznesi bitki ve hayvanlarken, zamanla insanlara yöneldi. Hangi genler hangi hastalığa yo! açıyor? Bir kişiyi uysal ya da tam tersi yapan genler var mı? Sonra soru­lar yön değiştirdi: Bir bebek doğmadan önce o bebeğin bir genetik hastalığı olup olmadığını sap­tayabilir miyiz? Ya da genetik hastalığı olan be­beklerin doğması sözkonusu olabilir mi? Uysal ki­şiliğe sahip bebeklerin doğmasını sağlayabilir mi­yiz? İşte sorular bu noktaya yöneldiğinde tartış­malar da o ölçüde hararet kazandı. Arada birile­ri çıkıp insan klonlamaktan bahsetti; kimisi doğa­cak çocuklarında belli özellikleri seçmek istedi.
Geçtiğimiz iki ay içinde İngiltere'de bir dizi olay, kamuoyunda bu konudaki tartışmaları da hareketlendirdi. Önce bir çift, oğullarını kurtar­mak amacıyla ikinci bir çocuk yapma girişiminde bulundu. Çift, ikinci bir çocuk yapmanın ötesine gidip hamilelik öncesinde olası çocuklarının ge­netik yapısını seçmek istedi, Bir başka deyişle yalnızca ilk çocuklarını kurtaracak genetik yapıya sahip embriyoya yaşam şansı tanımayı hedefledi. İkinci olay ise Severino Antinori adlı İtalyan heki­min kısırlık tedavisi sonuç vermeyen çiftleri, yeri­ni gizlediği bir laboratuvarda klonlama yoluyla bebek sahibi yapmaya çalışacaklarını açıklama-stydı. Antinori, tarihteki bu ilk deneye katılmaya gönüllü çiftlerin bulunduğunu ve bunu gerçekleş­tireceklerini söyledi. Sızan bilgiye göre, Antino-ri'nin bahsettiği gönüllüler arasında sekiz İngiliz çifti yer alıyor. Bu iki olayı, Amerikan bilimadam-larının insan embriyosu klonladığı açıklamasi iz­ledi ve bu konudaki yasa tasarısı şimşek hızıyla Parlamento'da onaylandı.
İçerik bakımından olaylar birbirinden çok farklı: bebeklerinin genetik yapısını seçmeyi hedefleyen çift, embriyoların genetiğiyle ilgili bilgileri diğer çocukla­rının yararına kullanmayı amaçlarken, diğerlerinde genetik bilgi yeni bir orga­nizmaya aktarılıp, yeni bir organizma 'tasarlanıyor'. Nuffield Biyoetik Ko-misyonu'nda görevli Tor Lezemo-re'un Kasım ayında Londra'da yö­nettiği tartışma bu konuda yanıt­tan daha çok sorunun olduğunun altını çizdi. Tartışma, seçilmiş ve tasarımcı eli değmiş bebekler üze­rineydi.
Sözkonusu çiftin hedeflenen özelliğe sahip bir bebek yapmasına izin verilirse, kişilik, cinsiyet ve hatta fiziksel Özellikleri seçmek is­teyen çiftleri kim durduracak? Şa­şırtıcı bir şekilde katılımcılar soru-
gy-2.jpg
lara soru eklemekten öteye gitmedi. Lezemore, İngiliz Hükümeti'nin tartışmaya açtığı bir rapora dikkat çekti. Rapor, hangi durumlarda bir embri­yonun genetik yapısına müdahale edilebileceğini belirlemeye yönelik bir yasa taslağının başlangıç noktası. Rapora yanıt verenlerin tamamı, 'ciddi' genetik hastalıkların önlenmesinde bu yaklaşımın kabul edilir olduğunu söyledi. Ama 'ciddi' gene­tik hastalık tanımı hala kesinlik kazanmış değil. Antinori'nin insan klonlama girişimi ile, Ameri­kan bilimaadamlarının embriyo klonlamada önemli bir aşama kat ettiklerini açıklamaları üze­rine Parlamento, Lezemore'un bahsettiği yasa ta­sarısını şimşek hızıyla onayladı. Normalde yakla­şık birkaç ay alabilen süreç, toplam üç saatte ta­mamlandı. Sonuç: İngiltere'de embriyo klonlama-ya 'evet'; ancak o embriyonun anne karnına yer­leştirilmesine 'hayır'.
gy-3.jpg
Döllemeden başka bir yöntemle üretilmiş bir embriyoyu anne karnına yerleştirmenin cezası 10 yıla kadar hapis ve belli bir miktar para. Sağlık Bakanı Lord Hunt hükümetin kök hücre araştır­malarını kısıtlamak istemediğini, onun için embri­yo klonlanmasına herhangi bir yasak getirmedik­lerini söyledi. Ancak herhangi bir açık ortaya çı­karsa, yasaları yeniden gözden geçireceklerini de sözlerine ekledi. Gerek bir embriyonun genetik yapısına dair bilginin nasıl kullanılacağına, gerek­se klonlamanın hangi koşullarda kabul edilebilir olduğuna dair yasaların sık stk gözden geçirilme­si tartışmasız gerekli; çünkü bilim, ilgili yasaları etkisiz bırakabilecek kadar hızlı ilerleyebiliyor. Özellikle de genetik bilimi... Belki en az bunun kadar önemli olan, toplumda bu konuların tartışıl­ması. Sonuçta bilimin yarattığı bu yöntemlerden yararlanacak olan yalnızca bilim adamları değil, toplumun her kesimi. Dahası, bilimin sunduğu yöntemleri kullanmak aynı zamanda belli bir risk de taşıyor. Bilimin yarattığı yöntemlerden yararlanmayı kabul et­mek, bu riskleri de göze almak anla­mına geliyor. Sözkonusu risklerin tar­tışılması da bunun için önemli.
Embriyoların genetik yapısını seçmek uzun vadede insan gen havuzunun zenginliğini ortadan kaldırabilir mi? Bunun etkileri ne olabilir? Seçme embriyolardan doğacak çocuklar psikolojik ba­kımdan 'seçilmiş' olmaktan nasıl etkilenecek? Hangi özellikler 'seçmeye' değer: Zekâ? Sağlık? Güzellik?
Diğer yandan toplumda klon-ların olması sosyal yapıyi nasıl etkileyebilir?
BİLİM veTEKNİK 98 Ocak 2002