FOTOĞRAFSI BELLEK
f-1.jpg
f-2.jpg
f-3.jpg
Eidetik çocuklar, yalnızca ilk resim gösterildiğinde bunu bir insan suratına benzetmiyor. Zaman aralıklarıyla ilk ve ikinci resim gösterildiğinde ise, bu resimleri bellekle­rinde üstüste bindirebiliyorlar. Üçüncü resimdeki adam suratı bir anda gözlerinde canlanıyor.
Sessiz ve ferah bir deney odası. Önünüzde boş ve beyaz bir zemin var. Biraz sonra asistan, önü­nüzdeki bu bembeyaz zeminin üzerine renkli, ilgi çekici bir resim koyarak sürenizi başlatıyor. Yal­nızca yarım dakikanız var. Resmi belleğinize kazı­yabilmek ya da imgesini canlı tutabilmek adına yarım dakika. Daha sonraysa resim görüş alanı­nızdan çekiliyor ve en ince ayrıntısına kadar res­mi hatırlamanız isteniyor: "Öndeki yaprağın kaç damarı vardı?"
Karmaşık bir doku ya da resmin detaylı görsel imgesini canlı tutabilme yetisi olarak tanımlanan "eidetik imgeler", konu hakkında yapılan ilk de­neylerden bir asır sonra halen psikologların aklı­nı kurcalamaya devam ediyor. Dilimize çoğu kez "fotoğrafsı bellek" olarak çevrilse de eidetik im­geler asıl uyaranın tıpatıp kopyası olmayabiliyor. Bu nedenle de "yeniden biçimlendirilen imgeler" oldukları düşünülüyor. Ancak eidetik imgeler kişi-
ye nesneleri görselleştirme ya da onları zihinde canlandırabilirle imkanı veren görsel imgelerden farklı. Çünkü herhangi bir zamanda örneğin bir elmayı gözlerinizin önüne getirebiliyorken (görsel imge), eidetik belleğe sahip olabilmeniz için size gösterilmiş bir şeyi her detayına dek aktarabiliyor olmanız gerekiyor. Örneğin matematik denklem-leriyle dolu bir sayfaya yalnızca saniyeler içinde bakarak tümünü hatırlayabiliriniz! Fotoğrafsı bel­leğe sahip kişilerle yapılmış pek çok çalışma var. İlginç olansa, "eidetik" olarak tanımlanan grubun genellikle çocuklardan oluşması. Araştırmacılar, bunu evrimle bağlantılandırıyor. Bir çocuk görsel uyaranlara sonuna dek açık olmalı ki, bellekte ne tutup ne tutmaması gerektiği bilgisini öğrenebil­sin. Büyüdükçeyse, imgelerden ziyade "kelime­ler" ile düşünme oranı artıyor.
Peki "eidetik" ya da daha sık anılır şekliyle "fotoğrafsı bellek"e sahip bu çocuklar baktıkları
her sahneyi akıllarında tutabiliyorlarsa dünyayı al­gılarken nasıl oluyor da sorun yaşamıyorlar. Örne­ğin, annelerinin yüzüne bakıp başlarını babalarına çevirdiklerinde nasıl oluyor da annelerinin imgesi gözlerinin önünde kalmaya devam etmiyor. İşte bu sorunun yanıtı göz hareketlerinde ve kodlama zamanında saklı. Fotoğrafsı imgeler en az beş sa­niye boyunca söz konusu görüntüye birebir bak­ma gerektiriyor. Eidetik çocuklar, sürekli göz kır­parak imgeyi silebildiklerini, ayrıca onu görebil­meleri için kaynak yüzeye bakmaları gerektiğini, yoksa imgenin yok olduğunu söylüyor. Yani anne görüntüsünün gözlerinin önünde canlı kalabilme­si için annelerini önünde gördükleri duvara bak­maları gerekiyor. Başlarını babalarına, yani diğer duvara çevirdiklerinde ise gözlerinin önündeki gö-rüntüsel imgeyi kaybediyorlar.
Peki bu çocukları diğer yaşıtlarından ayıran ne. Daha mı zekiler? Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, zeki olmak eidetik belleği diğerlerinden ayırt etmiyor. Çünkü zihinsel gelişimi geri kalmış ço­cuklarda bile böyle bir yetiye rastlanabiliyor. Za­ten işin içine zihinsel beceriler girdiğinde (Örne­ğin resimdeki herhangi bir öğeyi adlandırarak gruplamak gibi:çiçek, ağaç vs...) fotoğrafsı imge yok oluyor. Öyleyse bu imgeler, üst düzey zihinsel becerilerden daha farklı bir yerde duruyor olmalı. Ancak ne yazık ki eidetik (fotoğrafsı) imgeler üze­rine yapılan bunca araştırmadan sonra bile hak­kında bilinenler çok az. Fotoğrafsı bellek, daha uzun yıllar çözümlenmeyi bekleyen esrarengiz bir konu kalmaya devam edecek gibi görünüyor.
İnci Ayhan inciayhan@yahoo.fr
Kaynaklar: http://serendip.brynmawr.edu/bb/neuro/neuro00/web2/Arnau-
do.html http://pages.slc.edu/~ebj/minds/student_pages/sally-jane/confe-
rence.html
www.ababasoft.com/games/eidetic05.htm-12k Held, R (1974), Image Object and Illusion, Scientific American, Inc.
Üstelik çizdikleri, kendisine gösterilen resimlerle üs­tüste bindirildiğinde çizgiler birbirleriyle eşleşiyor-du. Stromeyer'in çalışmalarında (1970) Elizabeth'in sol gözüne 10.000 adet kareden oluşan bir stereog­ram gösterildi. Haftalar sonra, Elizabeth'in sağ gö­züne ilk stereogramın eşi yansıtıldığında, Elizabeth üç boyutlu görüntüyü görmeyi başarmıştı. Bu da de­mek oluyordu ki, haftalar önce sol gözüne gösteri­len 10.000 siyah ve beyaz kare düzeni belleğinde halen canlı duruyordu!
Fotoğrafsı Belleğe Sahip Bir Yetişkin: "Elizabeth"
Eidetic (fotoğrafsı) bellek üzerine yapılan araş­tırmaların çoğu çocuklar üzerine odaklanmış olsa da, üstün bir yetiye sahip "Elizabeth" isimli bir ye­tişkin gelmiş geçmiş en büyük istisna olma özelliği­ni günümüzde de halen koruyor. Elizabeth, resimle­rin aynısını aklından tuvale yeniden yansıtabiliyordu.
Stereogram ları kare bulmaca dokularına benzetebiliriz. Beyaz ve siyah karelerle oluşturulan iki ayrı doku,
birbirlerinin sağa ve sola kaydırılmış şekli. Sol göz birine, sağ göz diğerine baktığında- ki bu stereoskop
makineleriyle gerçekleştirilebiliyor- derinlik algısı oluşuyor.
f-4.jpg f-5.jpg
Ocak 2006 87 BİLİMveTEKNİK