ENERJİ VERİMLİLİĞİ
Çok değil bundan 40 - 50 yıl önce, büyük kentlerde bile her evde elektrik yoktu. Çocuklar lüks lambası ışığında ders çalışır, çamaşırlar elde yıkanırdı. Şimdiyse, ülkemizde neredeyse elektriği olmayan köy yok, elektrik kesintilerine veda edeli de oldukça uzun zaman oldu. Ama yine de bu, bir gün enerji sıkıntısı çekmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Üstelik yalnızca bizim gibi geliflmekte olan ülkeler değil, geliflmifl ülkeler de bu sorunun üzerinde titizlikle duruyor. Bu nedenle, bir yandan enerji kaynaklarının sürdürülebilir bir flekilde kullanımına çalışılırken, bir yandan da enerjiyi verimli kullanmanın yolları gelifltirilmeye çalışılıyor.
Enerji verimliliği düflüncesinin çıkış noktasında, üretimi kısmadan ve kulla­nıcıların yaflam kalitesini düflürmeden enerji tüketiminin azaltılması amacı ya­tar. Bunun için, üretimden tüketime de­ğin tüm evrelerde, enerji kaynakları en etkin biçimde kullanılmaya, enerji kayıp­ları engellenmeye ve atıklar değerlendi­rilmeye çalışılır. Elbette kullanıcılarca harcanan enerjinin bir miktar azaltılma­sıyla sağlanan enerji tasarrufu da, bu amaçla atılan adımlardan biri olarak ka­bul edilebilir. Bu nedenle, enerji verimli­liği alanında yapılan çalışmalar hem üre­tim, hem de tüketim aşamasındaki bazı
etkinlikleri kapsar. Tüketim aşamasında daha az enerji harcayarak daha fazla ya­rar sağlama yaklaşımı egemenken, üre­tim aşamasında daha fazla ve verimli enerji sağlayan ürünlerin ve geri kaza­nım fırsatı yaratan süreçlerin gelifltiril­mesine çalışılır. Her ne kadar akla ilk gelen fley enerji tasarrufunu artırmak ol­sa da, tüm dünyada enerji arzına yöne­lik çalışmalara daha fazla ağırlık verili­yor. Çünkü bu ikinci cephedeki uğraşlar sonucunda daha fazla enerjiyi daha ucu­za ve daha kolay üretmek mümkün ol­duğu gibi, enerji kayıplarını azaltmak da mümkün olabiliyor.
Verimli Kullanmalıyız, Çünkü...
Dünyada birçok ülke enerji sorunuy­la bafl etmeye çalışıyor. Büyük oranda enerji gereksinimi fosil yakıtlar ve tü­revleri olan kaynaklardan sağlanmaya çalışıldığı için, günün birinde çok bü­yük bir sorunla yüz yüze geleceğimizin hemen herkes farkında. Özellikle petrol yataklarının bolca bulunduğu ülkeler­deki siyasal karışıklıklar düflünüldü­ğünde, birçok ülke acil eylem planları yapmaya başladı bile. Üstelik iflin bir de çevresel yönü var; çevre kirliliğinin artı-
BILIİVUTEKNIKİ
| Şubat 2006
şında en büyük etkenlerden biri fosil yakıt tüketimi. Günümüzde dünyadaki elektrik üretiminin yaklaşık % 36'sının kömürden karşılandığı düflünülüyor. Bu nedenle elektrik üretiminin sera ga­zı salımındaki payı oldukça yüksek. Bu­nunla birlikte, elektrik üretiminden kay­naklanan CO2 salımları yeni ve verimli teknolojilerin kullanılmasıyla yaklaşık % 25 oranında azaltılabiliyor.
Elbette geliflmifl ülkelerin bu konuda bu denli kaygılanmalarının başında enerji tüketimlerinin, dolayısıyla da enerji gereksinimlerinin fazla olması ge­liyor. Örneğin, ABD dünya nüfusunun yalnızca % 4,7'sini barındırdığı halde, doğal kaynakların % 25'ini kullanıyor. Ortalama olarak bir Amerikalı; bir Hint-li'nin 56, Bangladeflli’nin 150, Etiyopya-lı'nın 500 katı kadar enerji tüketiyor.
Tüketimin bu kadar yüksek olduğu ülkeler, enerji verimliliği konusunda ciddi çalışmalar yapmaya başladılar. Baflta Avrupa Birliği ülkelerinde ve ABD'de enerji verimliliği önemli bir rol oynamaya başladı bile. Enerji tüketimi­ni azaltmak için, enerji verimliliği konu­sunda birtakım yatırımlar, enerji yoğun üretim sektörlerinde yapısal değişiklik­lere gitmek ve enerji tüketim fiyatlarını artırmak gibi birtakım yöntemlerden bir arada yararlanılmış. Enerji verimliliği konusunda yapılan yatırımlar sayesin­de, tüketicilerin cebinden daha az para çıktığı gibi, sera gazları saliminin azaldı­ğı ve sınırlı olan enerji kaynaklarının daha yavafl tüketildiği de kanıtlanmış. Enerji verimliliğinin artırılması ya da enerjiyi daha verimli kullanmak konu­sunda sürdürülen etkinliklerin başında, kimi laboratuvar ve enstitülerde bu ko-
nuda yapılan çalışmalar geliyor. Bu ça­lışmalar, halkı evlerinde enerjiyi daha verimli kullanabilmek için nasıl davran­maları konusunda çok basitçe bilgilen­dirmekten tutun da, çok karmaşık ve teknik bazı yöntemlerle yeni malzeme­ler gelifltirmeye kadar çok genifl bir yel­pazeye sahip. Ülkemizde satılan birçok ürün için de artık "daha az enerji tüke­timi" çok önemli bir özellik. Buzdolap-larından, elektrik motorlarına kadar bir­çok ürün, ne kadar az enerji tüketimi gerektiriyorsa piyasada o kadar tutulu­yor, diğer ürünlere karşı rekabet gücü fazla oluyor. Bu durum da, yavafl yavafl tüm dünyada fazla enerji tüketimi ge­rektiren ürünlerin piyasadan çekilmesi­ne yol açıyor. Bu sayede birçok ülke enerji standartlarını gözden geçirip ge­rekli düzenlemeleri buna göre yapıyor. Ülkemiz için de durum pek farklı de­ğil; en azından enerjiyi daha verimli kul­lanmamız gerektiği ortada. Kifli başına düflen elektrik enerjisi tüketimi dünya ortalaması 2 280 kWh ve OECD ortala­ması 7 841 kWh'ken, Türkiye'de bu de-
ğer 1 473 kWh'le sınırlı olsa da, 2003'te 1184 "kilogram petrol eşdeğeri" (kgpe) düzeyinde gerçekleflmifl olan kifli başına genel enerji tüketiminin 2010'da 1601 kgpe ve 2020'de de 2533 kgpe'ye yük­seleceği düflünülüyor. Görüldüğü gibi, Türkiye'nin enerji talebi her yaklaşık on yılda bir ikiye katlanarak artıyor. Ta­lebin artmasının başlıca nedeni elbette tüketimin artması. Bununla birlikte ül­kemizde üretilen enerji, tüketimi karşı­layamadığı için enerji tüketimimizin yaklaşık % 66'sı ithalatla karşılanıyor. Elektrik enerjisi dönüflümü sağlayan santrallerin ortalama % 30 verimlilikle çalıştığı düflünülürse, enerjinin verimli kullanımının bizim için ne kadar önem­li olduğu anlaşılabilir. Enerji tasarrufu konusunda yapılan birtakım çalışmalar, Türkiye'de tüm sektörlerde ortalama % 25'in üzerinde enerji tasarrufu potansi­yeli bulunduğunu gösteriyor. Bu ne­denle Türkiye için, geliflmifl ülkelerin uyguladığı gibi sosyal ve ekonomik re­fahta kısıtlamaya gidilmeden yapılacak enerji tasarrufu, enerjinin yeterli ve ve­rimli kullanımı, yeni teknolojilerin ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kulla­nılması gibi yöntemleri izlemek daha uygun olacağa benziyor.
Evlerimizi Koruyalım
Evlerimizin bizi güneflten, yağmur­dan, rüzgârdan ve kardan korumasını bekleriz. Yaşadığımız yerin aynı zaman­da yeterince rahat, sağlam ve uygun sı­caklıkta olmasını da isteriz. Tükettiği­miz enerjinin % 82'sini ısınma amaçlı kullanıyoruz. Bu nedenle enerjiyi ve­rimli kullanmaya çalışırken ısınma ko­nusuna özellikle dikkat etmemiz gereki­yor. Binaların doğru biçimde yalıtılma-sıyla % 25 - 50 oranında daha az yakıt
fiubat 2006
BILIİVUTEKNIK
kullanarak aynı düzeyde ısına-nabilmemiz olası.
Binalarda enerji verimliliği ısınma, soğutma ve aydınlat­ma için daha az enerji tüketi­mi ve enerji tasarrufu sağla­yan malzemelerle sistemlerin kullanımı anlamına geliyor. Enerji verimliliği sağlamak için binalarda esas alınan fley yalıtım. Binanın iç kısmını dış etkenlerden ayıran kapılar, pencereler, duvarlar, çatı, te­mel gibi bölümler binanın kı­şın sıcak, yazınsa serin tutul­ması için hep birlikte önemli bir rol üstlenirler. Eğer bun­lardan biri hava geçiriyorsa ya da içeride subuharı birikmesine yol açıyorsa, binadaki yalıtımın yeterince etkili olduğu söylenemez. Bina yalıtı­mından beklenen temel fley, ısıyı içeri­de tutabilmektir. Ne yazık ki, ısı sıcak ortamdan soğuk ortama doğru yer de­ğiştirme eğilimindedir ve bu, ne kışın ne de yazın pek yaflamak istediğimiz bir fley değil. Yaygın inanışın tersine, sıcak hava yükseldiği için ısı kaybı yal­nızca tavandan ya da çatıdan gerçek­leflmez; ısı aşağı, yukarı, yanlara yani her yöne doğru hareket edebilir. Örne­ğin, ısıtılan bir oda ısıtılmayan bir ga­rajın üstündeyse burada ısı, soğuk olan alt tarafa doğru kaçacak ve ısı kaybı tabandan olacaktır. Bu nedenle kapılar, duvarlar, çatı, pencereler gibi elemanların hepsinin hava akışını ve ısı alışverişini istediğimiz biçimde ger­çeklefltiriyor olmaları çok önemli. Bu­nunla birlikte katı, sıvı ya da buhar ha­linde bulunabilen su, özellikle buhar yoğunlaşıp sıvı hale geçtiğinde binada yalıtımı sağlayan malzemeler için za­rarlı olabilir.
Tüm dünyada bina yalıtımının daha iyi olabilmesi için, birçok yöntem ve malzemeden yararlanılıyor. Örneğin, sı­caklık azaldıkça ısı kaybını azaltan kapı ve pencereler ya da sıcak bölgelerde kullanılan ve özel bir malzemeyle kaplı olduğu için yalnızca gün ışığını geçirip ısıyı geçirmeyen pencere camları bun­lardan bazıları. Binalarda en fazla ener­ji tüketimine yol açanlar, daha çok ısıt­ma ve soğutma sistemleri. Bu nedenle enerji tüketimini azaltmak için atılacak en basit adımlardan biri, bu sistemleri programlanabilir bir termostatla yönet­mek olacaktır. Kimi binalarda bölgesel
Binada ısı kaybı yaflanan yeryer. Sıcaklığın en yüksek olduğu yer ç Renk kodları: beyaz=sıcak, siyah=soğuk
nasıl etkileyeceğini görebilmek açısından iyi bir planlama yap­mak çok önemli. Bu sayede, hem gereksiz harcamalar yapmaktan kurtulabiliriz hem de istemediği­miz sürprizlerle karşılaşmamış oluruz.
Çevrenin de Yardımıyla
Bahçeli bir evde oturuyor ve faturaların daha düflük gelmesi­ni, ama göz zevkinizin de bozul­mamasını istiyorsanız, bahçenize ağaç dikmeniz öneriliyor. Her ne kadar çevre düzenlemesi uzun dö­nemde sonuç verecek bir yaklaşım olsa da, ısıtma ve soğutma konusunda çok etkili olduğu kesin. İyi yapılmış bir bah­çe düzeni, enerji harcamalarınızı düflü­recek, evinizi kışın rüzgârdan, yazın gü­neş ışınlarından koruyacak, su, tarım ilacı ve yakıt gereksiniminizi azaltacak, kirlilik ve gürültü kontrolünde size yar­dımcı olacaktır.
Akıllıca yapılmış bir planlamayla bahçeye dikilen ağaçlar, evin ısıtılması ve soğutulması için tüketilen enerji miktarını % 25 oranında azaltabiliyor. Bilgisayar modellemeleri, yalnızca 3 ağaç dikilerek bir evin enerji harcama­larında yıllık 150 - 300 YTL bir azalma sağlanabileceğini, ayrıca bahçe düzenle­mesi için baflta yaptığınız harcamaların, 8 yıldan daha az bir zaman içinde size geri döneceğini gösteriyor. Örneğin, ge­nifl bir pencereyi kaplayacak boyutta bir tenteye ödeyeceğiniz paraya, bahçenize kışın yapraklarını döken türden ve yak­laşık 2,5 m boyunda bir ağaç diktirebi-lirsiniz. Bu sayede, yazın evinizin serin kalmasını sağlarken, kışın, hem günefl­ten yararlanıp, hem de ısı kaybını bir parça önleyebilirsiniz.
Yazın parkların ya da ağaçlık alanla­rın kent merkezlerinden çok daha serin olduğunu hepimiz fark etmiflsizdir. Ağaçlar gölgeleri ve yapraklarından bu­har halinde kaybettikleri su sayesinde çevredeki havanın sıcaklığında 5 °C'ye kadar düflüfl sağlayabilirler. Serin hava yere yakın bir yükseklikte konumlandı­ğı için ağaç diplerindeki sıcaklık, asfalt üzerindekinden neredeyse 20 - 25 °C daha düflüktür. ABD'deki Lawrence Berkley Laboratuvarları'nda yapılan bir çalışmayla, yazın gündüz hava sıcaklığı-
ısıtma ya da soğutma sistemleri kullanı­lıyor. Böylece, binanın kullanılmayan kısımlarının ısıtılıp soğutulması gerek­miyor.
Su ısıtmak ya da sıcak su sağlamak için de oldukça fazla miktarda enerji tü­ketiyoruz. Kontrollü su akışı sağlayan dufl başlıkları ya da muslukların kulla­nımı, daha az sıcak su ve dolayısıyla da daha az enerji harcamamızı sağlar. Ev­lerde kullandığımız eski model musluk ve dufl başlıklarının enerji tasarrufu sağlayan yenileriyle değiştirilmesi ya da su ısıtıcılarının ve sıcak su borularının yalıtılması da enerji verimliliği için önemli adımlardan sayılabilir. Ama uz­manlar binanın yalıtımına ya da enerji tasarrufu sağlayacak herhangi bir alış­verifle kalkışmadan önce, yaşadığımız yeri iyice bir gözden geçirmemiz ve tüm yapı elemanlarını bir arada düflünme­miz gerektiğini söylüyorlar. Herhangi bir noktada yapacağımız herhangi bir değişiklik diğer elemanları da etkileye­cektir. Bu nedenle, atacağımız adımın binanın yalıtımını sağlayan elemanları
| Isı Kaybı
Isı kaybı genellikle üç yolla gerçekleflir. Bunlardan ilki, kondüksiyon da denen ve nesne­lerin birbirlerine değmeleriyle gerçekleflen ısı alışverşi sonucu oluflan ısı kaybıdır. Örneğin, soğuk bir metal tavayı tuttuğumuzda elimizin üflümesinin nedeni elimizdeki ısının daha soğuk olan tavaya doğru akmasıdır. Diğeri, konveksi-yon yani bir akım sonucu gerçekleflen ısı trans­feri sonucu yaşanır. Örneğin, rüzgârlı havada yaflanan ısı kaybının nedeni bu ısı alışverişidir. Sonuncusuysa, ışıma ya da radyasyon. Tıpkı gü­neflte olduğu gibi, nesneler de ışıma yoluyla ısı yayabilir. Örneğin, soğuk bir duvarın önünde durduğumuzda ışıma yoluyla ısı iletir ve üflürüz.
BILIİVUTEKNIKİ
| Şubat 2006
t—n—r
Binarlarda ısı kaybını önlemek için özellikle çatı, duvarlar, kapılar, pencereler gibi elemanlar çok önemli. Çatı kaplaması özel bir bakır alaşımından yapılan evde yalıtım sayesinde ısınmak için daha az enerjiye gereksinim duyuluyor (ortada). Aydınlatmada eneji tasarrufu sağlamak için birçok farklı türde ampul üretiliyor.
Kompakt fluoresan lambalar evler ve iflyerleri için çok uygun.
nın ağaç gölgesinde, gölge dışında ka­lan komflu alana göre 2 - 3 °C daha se­rin olduğu ortaya çıkarılmış.
Kışınsa durum biraz daha farklıdır. Dışarıda sıcaklığın - 12 °C ve rüzgârın saatteki hızının da 32 km olduğunu var­sayalım. Bu durumda hissedilen sıcak­lık -12 °C'den çok daha düflük olacaktır. Ağaçlar, çitler ya da doğal jeolojik birta­kım yapılar evinizi korumak için bir rüzgâr kalkanı görevi görebilir. Yapılan araştırmalar binaların kuzey, batı ve do­ğu cephelerinde bulunan rüzgâr kal­kanlarının ya da rüzgâr engelleyicilerin yakıt tüketimini ortalama % 40 oranın­da azalttığını gösteriyor. Yalnızca rüz­gârın esifl yönüne yapılmış olan bir rüz­gâr kalkanıysa, hiçbir koruması bulun­mayan aynı konumdaki benzer bir bina­ya göre yakıt tüketimini % 25 oranında azaltıyor. Eğer çok rüzgâr alan bir böl­gede oturuyorsanız iyi bir çevre düzen­lemesi sayesinde yakıt faturalarınızda ciddi düflüfller elde etmeniz iflten bile değil. Binanın kuzey ya da kuzeybatı cephesine dikilen her dem yeflil (yaz kış yaprak dökmeyen) ağaçlar ya da çalılar en yaygın rüzgâr kalkanlarıdır. Ancak eğer kış güneflinden yararlanmak isti­yorsanız, bu yapraklarını dökmeyen ağaçları binanın cephesine çok yakın dikmemeye dikkat etmeniz gerekiyor. Ağaçları rüzgâr kalkanı olarak kullan­manın en verimli yolu olarak, dikim ye­rinin binaya uzaklığının ağacın olgun­luk boyunun 2-5 katı kadar olması öneriliyor. Bir diğer önemli noktaysa, ağaçların yapraklarının sıklığı. Ladin gi­bi sık yapraklı ağaçlar, kış rüzgârları için çok uygun kalkanlardır. Ama ama­cınız yalnızca yazın esen rüzgârları en-gellemekse, daha açık dalları ve yaprak­ları olan ağaçları seçmelisiniz. Bu tür
ağaçlar, doğudan vuran sabah güneflini süzerken, sık ağaçlar, yazın yakıcı öğle­den sonrası güneflinin ışınlarını keser­ler.
Uzmanlar, kış aylarında düflük açıyla gelen güneş ışınlarını alabilen, yaz ayla-rındaysa görece yüksek açıyla gelen gü­neş ışınlarından korunaklı ve kış rüz­gârlarının soğutucu etkisini en aza indi­ren bir binanın, iyi planlanmış bir bina olduğunu söylüyorlar. Eğer yeni bir ev yaptırıyorsanız ya da satın alacaksanız, evin konumuna ve yönüne dikkat etme­lisiniz. Kuzey yarıkürede bir binanın konumu için en uygun eksen doğu -batı. Binanın çok pencereli uzun duva­rının doğu ya da güneydoğuya bakma­sının uygun olacağı öneriliyor. Kuzey ya da batıya bakan duvarlardaysa, ne kadar az pencere olursa kışın donduru­cu rüzgârlarından o kadar iyi korunula-bilir.
Bütün bu uygulanması pek de zor olmayan yöntemlerin dışında, elbette bu iflin mutfağında çalışanların ürettiği birtakım malzeme ve sistemler de var. Birçok üniversite, enstitü ve araştırma laboratuvarında enerjiyi daha verimli kullanmamızı sağlayacak ürünlerin ge­lifltirilmesine çalışılıyor. Bu tür çalış­malar sonucunda örneğin, 25 yıl önce kullandığımız buzdolaplarıyla bugün kullandıklarımız arasında 2/3 oranın­da bir enerji tüketimi farkı bulunuyor. ABD'de bulunan ORNL'de (Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı) üretilen ve kulla­nılmayan ısıyı yakalayıp ondan yarar­lanmak ilkesine dayanan yeni bir buz-dolabıysa, kullanmakta olduğumuz ge­leneksel buzdolaplarına oranla % 60 daha az elektrik enerjisi tüketiyor. Ay­rıca çatı ve duvarlardaki enerji perfor­mansını değerlendirmek için üretilen
bir "hesaplayıcı" sayesinde de yalıtım malzemeleri daha verimli kullanılabili­yor. Üzerinde çok çalışılan geliflmifl malzemeler genellikle alışılmışın dışın­da alaşımlar, nanomühendislik ve yük­sek performanslı metaller kullanılarak elde ediliyor. Örneğin, nikel ve alümin­yumdan oluflan bir alaşım içeren çok sağlam, sert ve ısıya dayanıklı malze­meler, yüksek sıcaklıkta daha verimli üretim yapan makinelerde ve otomo­billerdeki çelik millerde kullanılıyor. Bu malzeme sayesinde enerji kullanı­mının % 10 - 35 oranında azaldığı söy­leniyor. Benzer biçimde yine otomobil­lerin kaportalarında kullanılan çok ha­fif kompozit malzemelerin üretilmesiy-le, otomobillerin ağırlığının % 10 ora­nında azaltılması sayesinde yakıt tüke­timinde % 5 - 6'lık bir düflüfl elde edil­di. Güç santrallerinde kullanılan kimi yeni malzemeler de verimliliğin artma­sına yol açıyor. Örneğin, gaz türbinle­rinde kullanılan yeni seramik kompo-zitler sayesinde bunların verimi % 40 oranında artırılabilmiş durumda. Ener­ji alanındaki en büyük sorunlardan bi­rinin de enerji nakli olduğunu biliyo­ruz. Nakil sırasında yitirilen enerji mik­tarı hiç de azımsanacak gibi değil. Bu­nu engellemek için üretilen yeni süper iletken hatlar sayesinde artık enerjinin jeneratörlerden tüketicilerin evlerine kadar olan yolculuğunda daha az ka­yıp yaşanıyor.
Elif Yılmaz
Kaynaklar
http://www.ornl .gov/info/ornlreview/v38_1_05/article02.shtml
http://oee .nrcan .gc. ca/resdentia l/persona l/home-improvement/ba-
sics.cfm?
www .pi oneerthi nki ng. com/la dsca pe/html http://www.eere.energy.gov/EE/bui ld ing s_basics.html http://ekutup.dpt.gov.tr/sanayi/verimlil/kavakk/enerji.pdf http://www.ei e.g ov.tr/turkce/ en_tasarruf u/kon ut_ulas/bi-
na ulas.html
fiubat 2006 |
BILIMveTEKNIK