E.
coli |
Gram
negatif, çubuk şeklinde, genellikle zararsız, laktozu fermente eden, ortak
yaşayan ve bazı suşları hastalık yapan, gen klonlamalarında gen
ekspresyonları için konak organizma olarak kullanılan fakültatif anaerob
bir bakteri. . |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
E. coli O157:H7 |
Bugün
için bilinen en tehlikeli gıda kaynaklı patojen bakteri. . |
|
|
E. D. T. A :
Etilen Diamin Tetra Asetik Asit. |
|
|
Echinodermata (L. Echinus-kirpi, denizkestanesi+Y. Derma-deri) :
Derisidikenlilerin şubesi. Derisi dikenli deniz hayvanları deniz yıldızı,
deniz kestanesi v.b. |
|
Efektör :Bir organizmanın uyarıya karşı reaksiyon gösteren vücut kısmı, örneğin; kas. |
3.Sinir hücrelerinin
bağlı olduğu ve sinirsel uyarılara karşı verilen cevabın yerine
getirildiği bez, kas, hücre veya organlar, sonuçlandırıcı organlar. |
|
Egzama: Tende kaşınma, sulanma, kabuk bağlama biçiminde görülen
bulaşıcı olmayan bir deri hastalığı. |
|
|
Egzotik: Yerli olmayan
canlılar. |
|
|
EHEC |
Enterohemorajik
E. coli. Tipik örneği E. coli O157:H7 serotipidir. E. coli O157:H7
serotipi için . |
|
|
EIEC |
Enteroinvaziv Escherichia
coli. |
|
|
Ekdizon (Y. Ekdysis-çıkarma) : Artropodlarda deri değişimini
sağlayan hormon. |
|
|
Ekdoderm: Embriyo gelişimi sırasında meydana gelen dış
tabaka. |
|
|
Ekilibrum (L . Aequus-eşit+Libra-denge) : Birbirine denk karşıt
kuvvetlerin durumu. |
|
|
Ekinokok |
Köpek ve
kurtlar, nadiren kedilerde bulunan bir parazit. |
|
|
Ekjozen amino asit: (Bak: Elzem amino asit). |
|
|
Eklem :İskelet sistemini oluşturan, iki ya da daha fazla kemiğin
birbirine eklendiği kısım. |
|
|
Ekoloji (Y. Oikos-ev+Logos-söz,konuşma) : Organizmaların
birbirleri, fiziksel ve biyotik çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen
bilim dalıdır. |
|
Ekoloji:
Canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim
dalıdır. |
|
|
Ekoloji: Organizmalarla çevrelerini ve bu iki varlık arasındaki
karşılıklı ilişkileri araştıran bilim dalı. Doğanın yapısını ve işlevini
araştıran bilim dalı. |
|
Ekolojik Faktör |
Canlı
organizmaları etkileyen herhangi bir çevre faktörü. |
|
|
Ekolojik Niş |
Organizmanın
uyumu, fizyolojik tepkileri, kalıtsal ya da öğrenilerek elde ettiği özel
davranışlardan doğan, komünitedeki ya da ekosistemdeki durumu. |
|
Ekolojik Niş :
Bir organizmanın, bir kommünite ya da ekosistem içinde yapısal
adaptasyonuna, fizyolojik tepkisine ve davranışına bağlı durumu. |
|
Ekolojik Tür |
Belli
bir ekolojik nişe bağlı ve bir tür gibi davranan ve çevredeki tür ile
üreme yeteneğinde olan bir grup birey. |
|
Ekosistem : Canlı ve cansız kısımlar arasındaki madde
alışverişinde bir devir izleyen ve kararlı bir sistem oluşturmada
birbirini etkileyen canlı ve cansız kısımların doğal bir birimi. |
|
Ekosistem: Bir çevredeki canlı ve cansızların tümü ekosistemi
oluşturur. |
|
|
Ekosistem:
Doğadaki canlı ve cansız varlıkların karşılıklı etkileşim bağlarıyla
oluşturdukları sistem |
|
|
Ekotip: Ekolojik koşullara bağlı olarak oluşan farklılık
gösteren bitki ırkları. |
|
|
Ekoton : Komşu biomlar arasında oldukça geniş bir geçiş
bölgesidir. Bu bölge kısıtlı ölçüde de olsa, ekoton için karakteristik
olan bazı organizmalara ek olarak yakın olan her biomdan bir miktar
organizma içerir. |
|
Ekovirüs |
İnce
bağırsakta ve solunum sisteminde enfeksiyon yapan, solunum hastalıkları ve
menenjite neden olan picornavirüs grubunda bir grup virüs. |
|
Eksensel plasentasyon: Birkaç karpelden meydana gelmiş, bileşik
ve çok bölmeli bir ovaryumda tohum taslaklarının ovaryum ortasında bulunan
bir eksen üzerinde dizilmiş olması. |
|
Ekskresyon (L . Ex-dışarı+Cernere-ayırmak) : Boşaltım.
Organizmadaki metabolik artıkların dışarı atılması. |
|
|
Eksositoz : Tek hücreli bir ökaryot canlının artık
maddelerini boğum yaparak hücre dışarısına atma işlemi. |
|
|
Ekspressivite (İfade Edilebilirlik) : Organizmadaki bir genin
belirlediği kalıtlanabilen bir sıranın ortaya çıkış uzamasını sağlayan bir
kas. |
|
Ekstrem Halofil |
Gelişmesi
için genel olarak %10 'dan daha yüksek tuz (sodyum klorür) varlığına gerek
duyan mikroorganizma. Ayrıca bakınız; halofil, halotolerant. |
|
Ekstrem Kserofil |
Optimum
gelişme için çok az nemli ortamları seven. |
|
|
Ekstrem Termofil |
Çok
yüksek sıcaklıkları seven. Ekstrem termofiller ile ilgili çalışmalarda
inkübasyon sıcaklığı genel olarak
85 C 'dır. Ayrıca bakınız ; psikrofil, mezofil, termofil,
termolabil, termostabil, psikrotrof, termodurik |
|
Ekstrors: Anter yarıkları dışta, korollaya bakan yönde olan. |
|
|
Ektoderm (Y. Ektos-dış+Derma-deri) : Gastrulanın iki germ
tabakasından dışta olanı, deri ve sinir sistemini oluşturur. |
|
|
Ektoderm:
Embriyo gelişimi sırasında oluşan 3 tabakadan en dışta olanı, dış
deri. |
|
|
Ektoparazit:Başka
bir canlının vücudu üzerinde parazit olarak yaşayan canlı, dış
parazit. |
|
|
Ektoplazma:
Hücre içerisindeki sitoplazmanın çevresel veya dış bölgesi, dış
plazma. |
|
|
Ekzergonik (L . Ex-dışarı+Y. Ergon-iş) : Dışarı enerji
verilmesiyle karakterize edilen reaksiyon. |
|
|
Ekzoenzim: Dış
ortama salgılanan enzim. |
|
|
Ekzojen |
Hücre ya da vücudun dışında
oluşan. |
|
|
Ekzotoksin (L . Exo-dış taraf+Toxicum-zehir) : Bakteri hücreleri
tarafından dış ortama salınan çok kuvvetli bir zehir. |
|
|
Elektroforez: Elektrikle yüklü parçacıkların, elektrikli alanda,
artı ve eksi yük taşımalarına
göre göç etmeleri esasına dayanan miktar tayini metodu. |
|
Elektrolit (Y. Elektron-amper+Lytos-çözülebilir) : Çözeltide
yüklü partiküllere yani iyonlara ayrılan ve çözeltiden elektrik akımının
geçmesini sağlayan madde. |
|
Elektrolit:
Elektriği ileten. |
|
|
Elektron Donörü |
Oksidasyon
– redüksiyon reaksiyonunda elektron veren redüktan madde. |
|
|
Elektron Taşıyıcı Sistem : Besin moleküllerinden oksijene,
elektron mitokondri de bulunan enzim sistemi. |
|
|
Elektrot:
Elektriğin
iletilmesine
aracı olan çubuk. |
|
|
Element : Yörüngelerde seyreden eşit sayıda elektronlara ve atom
çekirdeğinde eşit sayıda protona sahip olan atomlardan oluşmuş doğal ya da
yapay, 100 kadar madde tipi. |
|
ELISA |
Enzimle işaretli
antikorlar aracılığı ile antikor ve antijen tespitinde kullanılan teknik.
Enzyme-Linked Immunosorbent Assay. |
|
Eliptik: Elips biçiminde. Laminası elips şeklinde olan
yaprak. |
|
|
Elytra: Kın kanat, kitinleşmişi kanat yapısı. |
|
|
Elzem amino asit: Organizmada sentezi yapılmayan, besin
maddeleriyle dışarıdan alınması gereken asitler. |
|
|
Emarginat: Yaprak ayası ucunun az derin çentikli ve yayık
girintili olması. |
|
|
Embolus (Y. Embolos-tıkaç) : Kanla taşınıp damarı tıkayan pıhtı
ya da herhangi bir parçacık. |
|
|
Embriyo : (Y. En-içinde+Bryein-şişmek) : Bir organizmanın
gelişmesinin ilk evresi, döllenmiş olan bir yumurtanın gelişim
ürünüdür. |
|
Embriyo: Döllenmiş yumurtanın (zigot), çok sayıda bölünme
geçirmesi sonucu oluşan genç organizmadır. |
|
|
Embriyo: Yumurtanın döllenmesinden sonra, oluşan canlı
taslağı. |
|
|
Embriyo: Zigotun gelişmesiyle oluşan genç organizma. |
|
|
Embriyo: Zigot'un gelişmesiyle oluşan ve tohum içinde bulunan
bitki topluluğu. |
|
|
Embriyo:Yumurtanın döllenmesinden sonra, oluşan canlı
taslağı. |
|
|
EMS |
En
Muhtemel Sayı. Sayımı hedeflenen mikroorganizma sayısı standart koloni
sayım tekniği ile sayılamayacak kadar az olduğunda ya da mikroorganizmanın
koloni oluşturması kısıtlı olan özel durumlarda veya koliform analizinde
olduğu gibi sayım için gaz oluşumunun incelenmesi gibi durumlarda
başvurulan bir sayım yöntemi. Bu yöntemle yapılan analiz sonucunda
mikroorganizma sayısı EMS olarak verilir. . |
Emülgatör:
Besinlere katılan ve onların kararlı emülsiyon haline gelmesini sağlayan
katkı maddesidir. |
|
|
Emülsiyon (L . Emulsum-sağmak) : Başka bir sıvı fazda dağılan
bir sıvı faz içindeki kolloid. |
|
|
Emülsiyon: (sütsü)Sıvı asıltı. Biri öbürünün içinde mikroskobik
damlacık hâlinde dağılmış iki veya daha fazla sıvı karışımı. |
|
|
Emülsiyon: Yağ ve su gibi karışmayan iki sıvının, ısı etkisiyle
karışması ile meydana
gelen
homojen görünüşlü,
hetorojen sistemler. |
|
Endemik |
Bir bölgeye özgü, yerli olan. |
|
|
Endemik:
Belirli bölgeye ait canlı türleri. |
|
|
Endergonik (Y. Endom-içinde+Ergon-iş) : Enerji absorpsiyonu ile
karakterize edilen bir reaksiyon dur. Meydana gelmesi için enerji
gereklidir. |
|
Endobiyotik |
Diğer bir canlı içinde
yaşayan. |
|
|
Endoderm (Y. Endom-iç+Derma-deri) : Archenteronu çevreleyen
gastrulanın en iç tabakası olup, sindirim sistemini ve bu sisteme ait
organları oluşturur. |
|
Endoderm: Embriyo gelişimi sırasında meydana gelen iç tabaka. |
|
|
Endoderm:
Embriyo gelişimi sırasında oluşan 3 tabakadan, en içte olanı, iç
deri. |
|
|
Endojen |
Hücre
ya da sistem içinden gelen; dokularda biyosentez ve yıkım olayları. |
|
|
Endokard: Kalbin içini örten bir sıra yassı epitel dokudan
oluşan zar. |
|
|
Endokrin
Sistem :
İç salgı bezlerinin oluştuğu sistem. |
|
|
Endokrin (Y. Endom-içinde+Krinein-ayırmak) : İç salgı. Başka bir
organ ya da kısım üzerinde özel bir etkiye sahip olan bir maddeyi kan ya da lenf içine
salgılama işlevini yürüten organlara ait. |
|
Endokrin bez :İçsalgı(hormon) bezi. |
|
|
Endoparazit |
Vücut içinde yaşayan parazit. |
|
|
Endoparazit:
Bir canlının vücudunun içinde parazit olarak yaşayan organizma. |
|
|
Endopeptidaz: Protein molekülünün iç bağlarını hidrolize uğratan
bir proteinaz türü. |
|
|
Endoplazma:
Hücre içerisindeki sitoplazmanın orta veya iç bölgesi, iç plazma. |
|
|
Endoplazmik Retikulum: Hücredeki kanallar. Besin maddeleri,
hücrede bu kanallar vasıtasıyla taşınırlar. |
|
|
Endositoz : Tek hücreli bir ökaryotun besin maddelerini
boğum yaparak hücre içerisine alma işlemi. |
|
|
Endoskeleton (Y. Endom-iç+ Skeleton-kuru vücut) : Vücudun içinde
destek vazifesi gören kemikli ve kıkırdaklı destek yapı. |
|
Endosperm (Y. Endom-içerdeki+Sperma-tohum) : Tohumlu bitkilerde
gelişen embriyoyu besleyen ve saran dişi gametofitin besi dokusu.
Gymnospermlerde haploid, Angiospermlerde triploittir. |
|
Endosperm: 3n kromozomlu besi doku. |
|
|
Endospor |
Bakteri
hücresi içinde oluşturulan,yüksek
veya düşük sıcaklık, kimyasallar, radyasyon vb. olumsuz dış
koşullara dirençli yapı.2.Bakterilerin canlılığını garanti altına alan
spor.Üreme görevi yoktur. |
|
Enerjinin Sakınımı Yasası : Bir temel fizik yasasıdır. Verilen
herhangi bir sistemdeki enerji miktarı sabittir. Enerji ne vardan yok
edilebilir, ne de yoktan var edilebilebilir, ancak bir biçimden ötekine
dönüştürebilir. |
|
Enfeksiyon : Bakteri, virüs, mantar yada protozoonların
organizmaya girmesi durumu. |
|
|
Enfeksiyon:
Bulaşma, sirayet etme, hastalık. |
|
|
Enfeksiyon: Bakteri, virüs, mantar yada protozoonların
organizmaya girmesi durumu. |
|
|
Enfektif: Enfeksiyona neden olabilme yeteneğine sahip. |
|
|
Engram (Y. En-iç+Grama-işaret) : Öğretmenin bir sonucu olarak
beyinde meydana geldiği farz edilen değişikliğe ait bir terimdir. |
|
Ensiform: Kılıç şeklinde, kılıçsı. Ayası kılıç şeklinde olan
basit yaprak. |
|
|
Enterik Ateş |
Tifoid
ateş. Bağırsak patojenlerinin neden olduğu ateş. |
|
|
Enterik Bakteriler |
Pek
çoğu sıcak kanlı hayvanların bağırsak sistemlerinde bulunan Gram negatif,
fakültatif anaerob, çubuk şeklindeki bakterilerin genel adı. |
|
Enterobacteriaceae |
Gram
negatif, çubuk şeklinde aerob ya da fakültatif anaerob, oksidaz negatif
bakterilerin bulunduğu familya. Tüm mikroorganizmalar içinde Escherichia
coli ve Salmonella gibi en fazla tanınan türler bu familyadadır. |
|
Enteroinvazif |
Mukoz
yüzeyleri hatta bazen daha derindeki bağırsak dokularını istila eden. |
|
|
Enterokok |
Fekal
streptokok olarak da bilinen Gram pozitif streptokoklar. Gıda ve çevre
örneklerinde fekal kontaminasyon göstergesi olarak aranırlar. |
|
Enteropatojenik |
Bağırsakta
hastalık yapan anlamında olup, daha ziyade EPEC için kullanılan bir
deyim. |
|
|
Enterosöl
sölom: Embriyonik gelişim sırasında arkenteron tavanında her iki yanda
cepler oluşur. Daha sonra arkenteron ile bağlantılarını yitiren bu cepler,
endoderm ve ektoderm arasında ara bir doku halinde gelişir. Bu ceplerin
içindeki boşluklar bağırsaktan türediği için “enterosöl" adını alır.
Sindirim sisteminden meydana gelen, cep şeklindeki vücut
boşluklarıdır. |
|
Enterotoksijenik |
Enterotoksin oluşturan. |
|
|
Enterotoksin |
Mikroorganizmaların
canlının bağırsak sistemine etkili toksinleri. |
|
|
Entogami: Böcekler yoluyla tozlaşma. |
|
|
Entomofil (Entomogam): Böcekle tozlaşan. |
|
|
Entropi : İş yapmaya uygun olmayan dağınık enerji durumudur. |
|
|
Enzim (Y. En-içinde+Zyme-maya) : Canlı bir organizma içinde özel
kimyasal reaksiyonları hızlandıran bir protein katalizördür. |
|
Enzim:
(Bak: ferment) |
|
|
Enzim: Canlı hücrelerde üretilen organik katalizörlerdir. |
|
|
Enzim: Hücre içinde üretilen ve bütün hayat olaylarını başlatan,
hızlandıran, protein yapısındaki katalizörler. |
|
|
Enzim:
1.Hücre içinde üretilen ve hücredeki bütün biyokimyasal reaksiyonları başlatan ve hızlandıran protein
yapısındaki biyolojik katalizörlerdir. |
2.Hücre içinde
üretilen ve hücredeki bütün hayat olaylarını başlatan, hızlandıran,
protein yapısındaki katalizörler. |
|
Enzimatik :
Enzimle ilgili. |
|
|
EPEC |
Enteropatojenik
Escherichia coli. |
|
|
Epemeral: Bir günlük. Yaşam süresi bir gün süren bitki. |
|
|
Epiboli (Y. Epibole-örtü) : Bir gastrulasyon tipidir;embriyonun
animal kutbundaki küçük blastomerler gelişir ve vegetal hemisferin
hücrelerini örter. |
|
Epidemik |
Belli bir bölgede,
aynı zamanda çok büyük çapta bireyi etkileyen, hızla yayılan salgın
hastalık. |
|
|
Epidemiyoloji |
Bulaşıcı
hastalıkların ortaya çıkışını, bunların sıklığını, yayılmasında rol alan
faktörleri ve tedavilerini konu alan tıp dalı. Salgın hastalıklar
bilimi. |
|
Epidermal:
Epidermisten köken alan, epidermis yapısından olan. |
|
|
Epidermis (Y. Epi-üzerinde+Derma-deri) : Bir organizmadaki en dıştaki hücre
tabakasıdır. |
2. Bitki organlarının
en üst kısmında bulunan ve mantarlaş-mış
hücrelerden oluşan genellikle tek sıralı koruyucu doku. |
3.
Epitel dokunun, en üst tabakası (genellikle vücudun en dış yüzeyini örten doku tabakası), üst deri. |
4.
Otsu ve odunsu bitkilerin kök, genç dal ve yaprakların üzerini örten, tek
sıra hücreden oluşmuş, hücrelerinin kofulları büyük, stoplazmaları az
olan, madde alışverişinde aracı olan dokulardır. |
|
Epididimis (Y. Epi-üst+Didymos-testis) :1.Testise yakın, spermlerin toplandığı karmaşık şekilde
kıvrılmış tüptür. |
2. Erkek üreme
sisteminde, testislerin üzerinde bulunan spermlerin olgunlaştığı ve kısa
bir süre depolandığı yer. |
|
Epifit (Y. Epi-üzerinde+Phyton-bitki) :1.Yalnız konum ve destek sağlamak için başka bitki üzerinde
gelişen bitki. |
2. Başka bitkiler
üzerinde yaşayan bitki. |
|
|
Epifiz:
Beynin tabanında bulunan bir iç salgı bezi. |
|
|
Epigeik:Toprak
üzerinde gelişen. |
|
|
Epigenez (Y. Epi-üzerinde+Genesis-doğurulmak) : Döllenmiş ve
farklılaşmış bir yumurtadan başlayarak yeni yapıların ardışık olumunu
ifade eden teoridir. |
|
Epigin çiçek: Üst durumlu çiçek. Ovaryum, reseptakulumun içine
gömülmüş, korolla kaliks ve stamenler ovaryumun üst tarafından çıkar. Bu
durumdaki çiçeklerde ovaryum alt durumludur. |
|
Epiglottis (Y.Epi-üzerinde+Glottis-dil) : Larinks girişi,
glottisi örten kapağa benzer yapı. |
|
|
Epikaliks: Ek çanak, dış çanak yapraklar. Kaliksin dışında ve
kalikse bağlı yaprağa benzeyen yapılar halkası, eş ani. Kalikulus. |
|
Epikotil : Bitki embriyosu ya da fidede kotiledonların bağlanma
yerinin üstünde kalan eksen kısmı. |
|
|
Epipetalus: Stamenlerin petal veya korollaya bağlı olması. |
|
|
Episepalus: Stamenlerin sepal veya kalikse bağlı olması. |
|
|
Epitel :1.Vücut dış yüzeyini, organların iç yüzeyini örten hayvansal doku. |
2.Hayvanlarda
organizmanın vücut dışını ve iç organlarını astarlayan doku. |
|
Epitelyum (Y. Epi-üzerinde+Thele-meme başı) : Damarları ve bazı
küçük boşlukları kaplayan vücudun dış ve iç yüzeyini örten doku
tabakasıdır. Az miktarda çimento maddesiyle birleştirilmiş hücreleri
içerir. |
|
Epitet: Cins isminden sonra yazılan ve türü belirten ikinci
isim. |
|
|
Epitop |
Antijenik determinant
grubu. |
|
|
Epstein barr virüs (eb virüsu) |
Lenfoid
hücrelerde üreyen ve genç yaştaki insanlara bulaşarak çeşitli kanserlere
yol açan bir herpes virüsü. |
|
Equitant: Yaprak tabanlarının birbirinin üstüne bindiği iki
sıralı yaprak dizilişi. Yaprak genellikle kaidede V şeklinde kuvvetli
olarak kıvrılmıştır. |
|
Erdişi: Çift
cinsiyetli, hermafrodit. |
|
|
Erepsin: Proteinlere etki eden ince bağırsak özsularında bulunan
enzim. |
|
|
Ergosterol :
Lipid yapısında bileşik. |
|
|
Ergotin: Çavdar mahmuzu özütü. İlaç yapımında kullanılır. |
|
|
Eritici Virüsler |
Konak
hücreye girer girmez çoğalmaya başlayan ve üremesi konak hücrenin
erimesine neden olan virüsler. |
|
Eritrosit |
Alyuvar |
|
Eritrosit : Yapısında oksijen bağlama yeteneği olan
hemoglobini bulunduran kan hücresi (alyuvar). |
|
Erkek
Organ: Taç yapraklar arasında bulunan, başçık ve sapçıktan oluşan, çiçekli
bitki organıdır. |
|
Eros: Düz olmıyan, çeşitli büyüklükteki girinti ve çıkıntıları
bulunan. |
|
Erozyon : Ekolojik faktörler nedeniyle toprağın verimli
tabakasının bulunduğu yerden, su, rüzgar, dalga ve buz gibi etkenlerle
taşınması. |
|
Erwinia |
Erwinia
caratovora gibi bitki patojenlerinin de bulunduğu Enterobacteriaceae
familyası bir bakteri cinsi |
|
Esansiyel amino asit: (Bak elzem amino
asit). |
|
Eser miktar :
Çok az miktar. |
|
Esiospor (L . Aika-yara+Sporas-tohum) : İlk baharda
berberis(kadın tuzluğu)
üzerinde gelişen buğday pasının ince duvarlı çift çekirdekli
sporu. |
|
Ester :
Alkollerle asitlerden suyun
çıkması ile meydana
gelen bileşiklere verilen isim. |
|
Estrojen : İkincil eşey karakterlerinin gelişimini sağlayan
ovaryum folikülleri tarafından üretilen dişi eşey hormonu. |
|
Estrus (Y. Şiddetli arzu) : Memelilerin dişilerinde şiddetli
seksüel dürtüyle ortaya çıkan sınırlı seksüel periyodun tekrarlanması. |
|
Eşey
Hücresi: üremeden sorumlu hücre, gamet. |
|
Eşey: Cinsiyet. |
|
Eşeyli
Üreme: Aynı veya farklı bireylerden gelen iki eşey hücresinin birleşmesi,
yani döllenme sonucu meydana gelen zigotun bölünüp gelişmesiyle yeni bir
canlının oluşmasıdır. |
|
Eşeyli
üreme: Erkek ve dişi bireylerin üreme hücrelerinin birleşmesiyle meydana
gelen üreme. |
|
Eşeyli üreme: Farklı iki eşey hücresinin birleşmesiyle bir canlı
oluşması. |
|
Eşeyli üreme: Özelleşmiş hücrelerin birleşmesiyle olan üreme
şeklidir. |
|
Eşeyli üreme:Farklı iki eşey hücresinin birleşmesiyle bir canlı
oluşması. |
|
Eşeysel
dimorfizm: Erkek ve dişi eşeyler arasında vücut boyutu ve şekli, renk veya
desen bakımından farklılıklar görülmesi durumu. |
|
Eşeysiz üreme: Bir canlının özelleşmiş üreme hücrelerini meydana
getirmeden tıpatıp atasına benzer canlıların oluşmasını sağlayan üreme
şeklidir. |
|
Eşeysiz üreme: Bir canlının özelleşmiş üreme hücrelerini meydana
getirmeden tıpatıp atasına benzer canlıların oluşmasını sağlayan üreme
şeklidir. |
|
Eşeysiz
Üreme: Bitkilerde bir hücrenin veya belirli bir kısmının ana canlıdan
ayrılarak gelişip yeni bir bitki oluşturmasıdır. |
|
Eşeysiz
üreme: Erkek ve dişi bireylerin ayrı üreme hücrelerinin söz konusu
olmadığı, tamamen benzer genetik yapıda bireylerin oluşumunu sağlayan
üreme tipi. |
|
Eşik : Bir uyartının, duyum meydana getiren ya da algılanabilen
alt sınır değeri. |
|
Eşik sinyali : Bir sinir hücresinde uyarının zarda
değişiklik yapması için gereken minimum potansiyel farkı. |
|
ETEC |
Enterotoksijenik Escherichia
coli. |
|
Etholoji (Y. Ethos-gelenek+Logos-çalışma) : Doğal koşullarda
hayvan davranışını tüm ayrıntılarıyla inceleyen bilim dalıdır. |
|
Etiolasyon (Y. Aitio-neden): Karanlıkta yetiştirilen bir bitkide
klorofil eksikliği nedeniyle sararma;bu durumda bitkiler küçük yapraklara
ve uzun, zayıf yapraklara sahiptir. |
|
Etiyoloji |
Etken. Hastalık sebeplerini
araştırıp inceleyen bilim dalı, hastalık sebebi. |
|
Etoloji: Hayvanlıların davranışlarını inceleyen bilim dalı. |
|
Etüv |
1.İnkübatör
ve kuru hava sterilizatörü anlamında
kullanılan, sıcaklığı ayarlanabilen kabin. |
2. Kurutma dolabı. |
|
Eucoelomata:
Gerçek sölom boşluğuna sahip canlılar. Endoderm ve ektoderm arasındaki
boşluk, tamamen mezoderm ile astarlanmıştır. |
|
Eumycotina |
Gerçek
fungusları içeren grup. Bunlarda temel hücre yapısı hiftir. Ayrıca
bakınız; Myxomycotina. |
|
Eutely: Canlının hayatı boyunca vücudunda bulunacak hücre
sayısının sabit olması. |
|
Euteria (Y. Eu-iyi+Therion-hayvan, canavar) : Yavrularını
oldukça ilerlemiş bir gelişim evresinde doğuran ve çok iyi gelişmiş bir
plasentası bulunan plasentalı memelilerdir. Monotremata ve Marsupialia
hariç bütün canlı memelileri içerir. |
|
Evcik: Bazı çiçeklerde tohumların saklı bulundukları oyuklar. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|