>
Yemek, yemek insanoğlunun ve diğer
canlıların ortak bir noktasını oluşturmakla
beraber insanın bundan zevk
alması ve tekrarında usanmaması ve sosyalleştirip bazen de yasak olduğu için uzak duruyoruz.
Yemek
sahip olduğunuz kültürü evrenselleştirip
ve biyolojik devamlılığı için şarttır.
Geleneksel ,evrensel ,sosyal statü ve bazen de din insanın neyin yenilip
yenilmeciğini belirler ve kültürel bir kimliğe sizi kavuşturur.bununla beraber
dünyanın nesrinde yaşadığınız önemli bir
etkendir.
Bazı besinler tiksindirici ve mide
bulandırıcı olması ağızdan kaynaklanan ve damak bir sorun değil bu sadece
zihinsel bir kültürün etkisi olabilir.
Çin 1.3 milyar bir nüfusa sahip bir ülke ve
bir sokak pazarına gittiğinizde her şeyin yenileceğini göreceksiniz.mutfağında
her türlü hayvanın menüsünü görmeniz doğal,ilginci olan taze köpek ve koyun
penisini haşlanıp yenildiği ve bunun kendilerine cinsel gücünü yükselttiğini ve böbreklere iyi geldiğine
inanılıyor.
Başlangıçta imparatorluk yemeği olduğu ve daha sonra zengin ve
sağlığına önem verenler kişilerde tercih
etmesinin sebebi kendilerini iyileştirdiği
ve insan lebisoni yükselttiğini bununla beraber cinsel ihtidasını yükselttiğini
inanılıyor.
Venezüella da yerli kızıl derileri dünyanın en büyük örümceğini olan
tarantoraları yemesi onların normal
geleneksel bir parçası olduğuna ve
güvenilir ve besin değeri yüksek oluğuna inanılması ve buna karşı bir tabu geliştirmediğinin
bir sebebi kültürlerinin bir parçası olması ve bundan iftihar etmesi ,aynı
zaman da yemek tabusu daha çok kültürden kaynaklandığın bir delilidir.
İlk defa karşılaştığız bir yemeği yemeyiz
ve onu tabulaştırmış oluruz.gürültüsünden dolayı mide bulandırıcı olması ve zehirli olması bu beyi ile kaynaklı bir olay değil ;çünkü
beyin bunu algılayamaz.
Zenginleşen toplumlar daha çok
miktarda az çeşit besin tüketiyorlar , bu eksiklik bir
çok hastalık etkini oluşturur ve biyolojik gelişimi tamamlanmadığı için kısır
ve verimsiz (sakat)
nesilleri ortaya çıkartır
Tıbbi
olarak bir faydası olmadığı
;fakat toplum geleneklerin de faydalı
olduğuna inanılması
insanları yönlendiren gelenekler olduğuna gösterilir ,bir hayvanın istediği özelliklere sahip olduğuna inanılması nesilden nesille gelen bir gelenektir.
İnsanın
cinsel ihtidası yerinde
olması tek başına onun mutlu
olmasına için yeterli olduğuna inanılması
ve yerinde olmadığı zaman ruhsal sorunlara yanında toplumda dışlanma korkusu açıkça bellidir.
Toplumu farklı kılan yemek kültürü
onların aynı zaman da
kimliklerini de ortaya çıkartır ve bazıları mide bulandıran bir durum başkası için bir lezzet
kaynağı olması farklılığı bariz bir biçim de gösterir.
Toplumlara da görülen sınıf farlılığı tükettikleri besinleri de görülür Fransız
köylüleri et ihtiyacını karşılamak için at eti yeniliyor ve bu şekilde uzun süre devam ettirdiği için
kültürlerin bir parçası olmuştur.
İnsanoğlu kendine yakın akraba gördüğü
canlıları yemek gibi bir
düşünceye sahip değiller,atı tarlada yük
taşımada ve ulaşımda kullandığı
için buna karşı bir tabu
geliştirip onu,diğer hayvanlardan ayırt edip
duygusal bir bağla bağlanıp sebep oldu.
Evcilleştirdiğimiz bir hayvanı ,yapay bir akraba ve ötesi sanki bir kan bağı oluşturmuş görür ilkel toplumlar da onlara aşırı Muhammetlerinden dolayı putlaştırıp tapacak
kadar sevmesi ,Hinduların sığır eti
yenmemesinin bir sebebidir.
Kendimizden farklı olarak gördüğümüz
insanları belki kültürel veya coğrafya
dan kaynaklandığı için zihinlimizde
oluşturduğumuz tabulardan dolayı farklılarını
görmek evrensel bir bakış açısı
lazım.
Dini inananlarımız sosyal hayatımızı yön vermekle beraber ,neyin yenip
yenilmeciğini de belirler .
İnsanlar hayvan gibi yaşaması mümkün
değil oluşturduğu kazanımlarını bir sonraki nesillere aktararak ,onların hayat tarzı geliştirmekle
beraber onların kimliğini oluşturur.
İnsan her şeyi yenileceğini mantığı ile
hareket ettiği için günümüzdeki bir çok
sorunların kaynağını oluşturmakla beraber sonraki nesillerin yaşam hakkını
elinde aldığı için bencil bir varlıktır.
Dünyanın ,hızlı nüfus artışı beraber
bir çok hayvanın sayısı azalmasına veya nesillerinin tükenmesine neden olan ve bununla beraber insanlar farklı
arayışlara yönelmiş ve genetiği değiştirmiş gıdalar tüketmek zorunda kaldığı için bu da dolaylı
bir çok hastalıklara ortaya çıkarmasına neden olmuştur.
19 yy da
batı hayvanın her şeyini
yenildiği bir toplum iken şimdi
çok seçici olması toplumun rejenasiyona
uğradığı aynı zaman damak tadı da bu
sürecin içinde olduğu bizimle beraber bu değişimin için olduğunu bir katıdır.
En zor olan bizim bu tabuların yıkmaya engel
olan damak kültürü değil sizin
zihninizden koyduğunuz engellerden kaynaklanmaktadır.
Dünya da farklı hayatların bu farkı her şeylerine yansıtmakla beraber Vietnam insanları canlı yılan kalbine üstüne şarap döküp içmesi
,kendilerine enerji ve sağlık vereceğine
inanması bu davranışı devam
etmesinden dolayı kendisi dışın da canlılara yaşama hakkı
tanımamakta ve tabiat dengelerini bozmaktadır.
Daha ilginci olan Koreliler ahtapotu canlı
halinde yemek istemesi onlara sağlık ve cinsel lebini artırdığı için bu gelenek
silsile halinde gelmekle beraber insanlığın kör noktasını oluşturmaktadır.
Bir çok tabu farklı inançları ve
toplumları ortak bir payda kesişmesini
,mesela domuz eti ve at eti Müslüman,Yahudi ,Ortodoks ve Hindular yemezler buna karşı gelen hoş karşılamazlar.
Filipin de 18 günlük bir ördek embriyosunu
yenmekte ve halkın % 85 fazlası yemesi onların
gurur duyduğu ve son derece
besleyici olduğuna inandığı için gelecek nesil aynı davranışı devam
ettirecektir.
İzlanda halkı Vikinglerin torunları
olduklarını göstermek için çürümüş köpek balığı ve koç yumurtasını
yeniyorlar,bu örnekte kültür sizin nasıl
yaşamanıza karar kılmaktadır.
Yeni papaya ülkesi ise daha ilginci olan
yarasaları avlayıp ateşe atıp yeneceği
bu da coğrafya sizin besin kaynağını
belirlemekle beraber tercih etmenize olanak vermez.
Yemek ,uzak olanları yakın eder veya
uzaklaştırıp bu alışkanlığımız zamanla
değişmekte veya ortadan kalkmaktadır.
Günlük çok az faaliyetler cinsellik lebisiniz artıracağına inanılması
,bazı gelenek bunu tabulaştırarak
kültürün bir parçası haline gelmiştir.
Bir şeyden ilenmeniz son derce doğal ;fakat
bunu söylemeniz onların kültürel
kimliklerini karşı bir Saldırı manasında
anlaşıldığı için tehlikeli bir yaklaşımdır.
Bizim bulunduğu coğrafya da süt ve süt
ürünleri çok tüketilmekte ve bizin
kültüre işlenmiş bir motif haline gelmekle beraber için devletinde bu son derece pis kokulu olarak
görmekte bu da kültür ve coğrafya etmeni
birbirinden ayıramayız.
İnsanlar bazı besinleri zehirleyici
olduklarını düşündükleri için bunu tabulaştırıp
uzak durur;mesela örümcek korkusu
herkeste var olan bir korkudur
bazı toplumlar ise onları bir besin kaynağı gözü gibi görür.
Orta Asya da böcek yemek doğal olarak
görür ve çok besleyici olarak görür
;fakat bunu yemek istemeyiz sağlık
açısından değil kültürden kaynaklanıyor.
Tabular insanın neyin yenilip
yenilmeyeceğini belirlemekle beraber insanlar sadece 150 çeşit besin
beslenmesine sınırlık getirmiştir.
Aşağıdaki Sorular Cevapları Filmin Ayrıntılarında Vardır.
1.Gelenek her türlü kültürden etkin rol
oyna mı?
2.ne yeniyorsanız o mu sunuz ?
3.Tad kültüre çok bağlı mı ?
4.İnsan her şeyi yeyibilir mi?
5.Yedikleriniz sizi cinsel duygular
harekete geçiyor mu?
6.Tabu yok etmek damakta mı yoksa zihinsel
mi?
7.Toplum inanç ve zevklerini yenerek yeni
tatları tatmasını kabul ettiren imkan
veren nedir?
8.İnsanoğlu yaşamak için mi yemek yeniyor
yoksa başka bir sebep var mı?
9.Kültürel zenginlik aslında nasıl
oluşturmaktadır?
10.İnsan yemek, yemek mi için yaşıyor yoksa
biyolojik varlılığı devam etmek içim mi yaşıyor?
Hikmet ÇITAK FEN
BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ 4.SINIF