Volkanlar
2000 C0 sıcaklıkta lav akıntısı, zehirli gazlardan oluşan bulutlar
ve milyonlarca ton ağırlığındaki boğucu kül püskürtür. Yılda 85 kişinin ölümüne
ve çok sayıda kişinin ölümüne ve çok sayıda insanın yaralanmasına sebep
olurlar. Püskürtmeyi hiçbir şey durduramaz. Hayatta kalmanın tek yolu bölgeden
uzaklaşmak ya da çabuk bir şekilde güvenli bir binaya sığınmaktan geçer. Tabi
bunun için volkanın ne zaman patlayacağını önceden tahmin etmek gerekir. Bilim
adamları volkanın ne zaman patlayacağını tespit etmeye çalışsa da bu konuda her
zaman başarılı olamıyorlar. Bilim her geçen gün bu konuda kendini geliştirmeye
devam ediyor. Bilim adamları bunları yaparken son derece önemli olan
belirtileri arıyorlar. Bulunan her bir ipucu bir araya getirilerek bir tahminde
bulunuyorlar.
Bilim
adamları volkanların nasıl şekil değiştirdiğini, nasıl sıcaklıklarını
artırdıklarını, elektromanyetik dalgaların kayalar arasından geçerek ve ne
miktarda gaz yayımı oluştuğunu inceliyorlar. Bunu anlamak için öncelikle
volkanların nasıl işlediğini anlamak gerekir. Buda son derece karmaşık bir
konu. Bazıları volkanları fazlasıyla basite indirger. Tek bir magma odası, tek
bir silindirik bacağı ve tek bir kraterden oluştuğunu zanneder. Oysa volkanlar
karmaşık çatlamış bir yapıya sahiptir. Volkanların çoğunun altında son derece
karmaşık çatlamış kaya ağı bulunur. Ayrıca tüm volkanların aynı davranışı
göstermemesi patlamaların önceden tespitini daha da zor hale getirir. Örneğin;
havaideki akıcı ve kıvamsız durumdaki magma, içerisindeki çözünmüş gazları
hemen açığa salar ve lavları rahatça yüzeye yayar. Fakat İtalya’daki Vezüv tipindeki dağlarda sistem farklıdır. Magmanın kalın
ve yapışkan yapısı büyük gaz baloncuklarını içinde tutar ve magma yüzeye
yaklaştıkça gazın basıncı artar. O kadar hızlı genleşir ki büyük bir patlamayla
lavlar ve külleri dört bir yana dağıtır. Şimdi bilim adamlarının üzerinde
çalıştıkları işaretleri birer birer inceleyelim:
Volkanik
gazların çıkışının gözlemlenmesidir. Gaz çıkışındaki artış magmanın yükselip
yükselmediğini, hareketlerini durağan olup olmadığını ve içeriğinde nelerin
bulunduğunu gösterir. Gaz miktarı volkandan volkana farklılık gösterir. Bilim
adamlarının üzerinde durduğu nokta gazların türü değil çıkan standartlara göre
artıp azalmasıdır. Dünyanın üzerinde bulunan birçok volkan insan sağlığı için
tehlikeli gazlar yayar. Örneğin; Havaideki keskin SO2 gözleri ve
deriyi tahriş edebilir. Hidrojen florit ise insan
kalbi için tehlikedir. Tüm bu gazlar kızılötesi spektrometre ile
tanımlanabiliyor. Magmanın akışkan olduğu volkanlarda gösterge olabilir. Fakat
İtalya’daki Vezüv tipindeki yanardağların içindeki
magma silikon yönünden zengin ve akışkanlığı az olduğu için gaz baloncuklarını
içinde hapseder. Gaz çıkışı gözlemlenemediğinden bu tip volkanlarda gösterge
değildir. Sicilya’daki adamlar ise insanların yanaşamadıkları volkanlardan
bilgi toplamak için Robowalk adında bir robot
tasarlayıp ondan faydalanıyorlar. Sıcaklığı, yamaç eğimlerini ölçüyor hatta
uzaktan kumandası sayesinde numune alıp incelenmesini sağlıyor. İkinci
faydalandıkları işaret ise volkandaki yeryüzü deformasyonlarıdır.
Yeryüzüne
konumlandırılmış uydu yansıtıcılardan oluşan bir şebekeyi kullanarak
volkanların çevresindeki deformasyonları ölçüyorlar. Patlama öncesinde yer altı
kayaları büyük bir basınçla yukarı doğru hareket eder ve magma odasını
doldurur. Çatlaklar açılabilir, toprakta dalgalanma olabilir veya gözle
görülebilir şekilde çıkıntılar oluşabilir. Böylece magma odasında birikim olup
olmadığı anlaşılabilir. Tıpkı otomobillerdeki yön bulma sistemindeki gibi
volkan sırtı üzerinde GPS istasyonlarının hareketlerini cm bazında
inceleyebiliyor ve ona göre bir tahminde bulunuyorlar. Diğer bir belirti ise
sıcaklık değişimleridir. Havaideki
lavların yavaş ilerlemesi bir tür ısı kaydedici cihazların konulmasına olanak
sağlıyor. Ve böylece sıcaklık ölçülebiliyor. Ortalama sıcaklık 1100 C0’dir. Sıcaklık ile volkanın patlama riski doğru
orantı içindedir. Sıcaklık artıkça volkanın patlama oranı artar.
Bir
diğer belirti ise sismik enerji dalgalarının ölçülmesidir. Yer altındaki magma
hareketleri yüzeye kadar ulaşan sismik titreşimler ve küçük depremlerin
oluşmasına neden olur. Volkan yamaçlarına son derece hassas sismometreler
yerleştiriliyor ve yer altında oluşan en ufak titreşimi bile kaydediyor. Ayrıca
bu sismik dalgalar volkanın altındaki kırıkların hangi yönde olduğunu
çıkarmaktadır. Böylece kırıkların şekline göre magma odasının genişleyip
genişlemediğini anlayabiliyor ve volkanın patlama zamanını tahmin etmeye
çalışıyorlar. Sonuncu belirti ise yer altı görüntülerinin çekilmesidir.
Günümüzde son teknoloji elektromanyetik teknikleri kullanarak 28 km hatta daha
alt derinliklerden görüntü elde ediliyor. Elde edilen görüntüler volkanların
altında bulunan kaya kütlelerine ait, şimşekten esinlenerek geliştirilen bu
yöntem Çin’deki bir volkanın yer altı haritası oluşturuldu. Sonuç olarak tüm bu
belirtilerden yararlanmamıza rağmen doğanın gücüne karşı koymak imkânsızdır.
Biz ne kadar tahmin etmeye çalışsak ta bilgimiz dışında muhakkak başka olaylar
gerçekleşecektir.
Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntısında Vardır.
1.
Volkanın patlaması sonrasında insanlar nasıl
bir tehlikeyle karşılaşır?
2.
Volkan araştırmaları ile ilgili en önemli şey
nedir?
3.
Gezegen yüzeyinin yüzde kaçı volkan
patlamaları sonucunda oluştu?
4.
Günümüzde aktif kaç tane volkan mevcut?
5.
Dünyanın en aktif volkan yurdu neresidir?
6.
Magmanın içindeki kimyasal neyin
göstergesidir?
7.
Patlamadan sonraki lavlar nasıl bir etki
yaratır?
8.
En etkili lav hatları nerede bulunmaktadır?
9.
Yeni Zelanda’nın en yüksek volkanik dağı
hangisidir ve kaç metreden oluşur?
10. S
dalgaları nasıl oluşur?
11. Yer
altı haritalarında renkler hangi kayaları ifade eder?
12. Yer
altı haritaları nasıl oluşturuluyor?
13. Volkanların
önceden patlamasını nasıl tahmin edebiliriz*
14. İzlanda
da kaç tane volkanik dağ bulunur?
15. Avrupa’nın
en büyük yanardağı hangisidir?
OĞUR ABAY BİYOLOJİ EĞİTİM 5.
SINIF