Dünya, evimiz. Evrende canlı olduğu
bilinen tek gezegendir. Peki, uzaydaki başka yaşam formları bizleri ziyaret
etmiş olabilir mi?
Uzaylı yaşam formlarıyla kurulan yakın temas hikâyeleri
kültürümüzün bir parçası. Her yıl birleşmiş devletlerde binlerce ufo görüldüğü
rapor ediliyor. Bunların birçoğu doğal fenomenler ve askeri aktivitelerle
açıklansa da bir kısmı insan zihnini kurcalamaya devam ediyor.
Bazı bilim adamları uzaylıların
dünyamızı ziyaret etmesine sıcak bakıyor olsa da bazıları bunun kabul edilemez
bir düşünce olduğunu savunuyor. Binlerce insan 13 Mart 1997 de gökyüzüne
kuyruklu yıldız görmek için bakarken yaklaşık 2-3 km büyüklüğünde uzay gemisi
gördüler. Arizona’nın en kalabalık bölgeleri üzerinde ve çok sessiz
ilerliyordu. Kısa süren bir araştırmanın ardından ordu bunun v düzeninde uçan
uçaklardan bırakılan alev topları olduğunu açıkladı. Ama insanlar bunu
inandırıcı bulmadı. Çünkü gördükleri şeyin alev toplarından çok farklı
olduklarını söylüyorlardı. Oysa şüpheci düşünce dergisinin yazarı Michel
Şörnıer ufolar hakkında gerçekçi yargıya varmanın çok zor olduğu kanaatindeydi.
Ona göre devlet gerçekten ufoların varlığını ört bas etse alt kademeden biri
hayatımın fırsatını yakaladım der ve bunu yayardı.
Uzaylıların dünyamıza gelmesi için
milyarlarca ışık yılı yol almaları lazımdı. Fizikçi Lournus Klornus’a göre
uzaylıların yaşayabileceği gezegen, bizimkinden oldukça uzakta bulunuyordu.
Gezegenimizi ziyaret edecek bir uzaylının gidiş dönüş mesafesi 193 trilyon km dir.
Aınsteın’ın genel izafiyet teorisine göre uzay bükülebilir. Uzaylılar böylece
gidiş dönüş zamanını minimuma indirebilir.
Fizikçiler uzaya baktıklarında üç
tip uygarlık görürler. Birinci tip uygarlıklar gezegenleri üzerindeki enerji
formlarını kontrol edebilir. İkinci tip uygarlıklar gezegenlerindeki enerjiyi
tükettikten sonra yıldızlarındaki enerji formunu kullanmaya başlarlar. Üçüncü
tip uygarlıklar ise galaksiye yayılır ve olağan üstü enerji biçimlerini
kullanırlar. Fizikçilere göre bunların arasında biz son derece ilkel bir
kültürüz.
Bu kadar gelişmiş bir teknolojiye sahip
yaratıklar dünyaya gelmeye karar verseler bile bir çok felaketle karşı karşıya
kalacaklar. İlk olarak atmosferdeki sürtünme yoluyla ortaya çıkacak ısıdan
etkilenebilirler. Bunu atlatsalar bile oksijen zehirlenmeleriyle karşı karşıya
kalacaklardır. Güneşin zararlı ışınları da onlar için tehlike oluşturur. Yer
çekimine karşı dayanıklı olmayabilirler. Karşı koyamayacakları bakteriler onlar
için ölümcül olabilir. Bazı bilim adamlarına göre o kadar gelişmiş bir teknolojiye
sahip bu yaratıklar olası tehlikelere karşı önlemlerini alarak dünyaya gelirler
ya da hiç hastalıklara yakalanmayan kâşifler yollayabilirler. Bu kâşifler
nanobotlardır. Bunlar son derece hafif ve küçük, kendini kopyalama özelliğine
sahip robotlardır. Galaksiyi keşfetmenin en önemli yolu boyutlarından dolayı
nanobotlarmış gibi görünüyor olsa da yinede uzaylılara ait nanobotların
gezegenimize uğradığına dair kesit bir kanıt elde edilmiş değildir.
Uzaylılar tarafından yapılan
ziyaretlere dair hiçbir kanıt bulunmaması bu tür hikâyelerin inanırlığına büyük
darbe vuruyor. Dr. Pörsinger yaptığı bir deneyde tüm bu uzaylı görme hikâyelerinin
elektromanyetik alan etkisiyle olduğunu açıklıyor. Pörsinger tüm bu kaçırılma olaylarına
güneş patlamaları, sismik aktiviteler, atmosfer koşullarında yaşanan değişimler
ve benzeri doğal fenomenlerin etkisiyle ortaya çıkan elektromanyetik alanların
sebep olduğuna inanıyor.
Dr. Chris Mckey’e göre asıl
uzaylılar bakteriler olabilir. Dünyadaki yaşam Mars’tan gelmiş olabilir.
Dolayısıyla hepimiz uzaylı olabiliriz. Bilim adamlarının yaptığı deneyde bir
kaya parçasının üzerine bakteri enjekte edilmiş ve kaya patlatılmıştır. Kaya
neredeyse buhar olmasına rağmen bakterilerin hala canlı olduğu gözlenmiştir.
Buna göre bir meteor patlaması bakteriler tüm uzaya ve dünyamıza yayılmış
olabilir. Bir teoriye göre bakteriler evrimleşerek şu anki yaşam formlarını
oluşturmuş olabilir. Bu görülen tüm uzaylı hikâyeleri tamamen hayal ürünü
olabilir.
Aşağıdaki soruların cevapları, filmin ayrıntılarında
ve özet içerisin de vardır.
1. Uzaydaki başka yaşam formları bizleri ziyaret etmiş olabilir mi?
2. Uzaylılar aramızdaki bazı insanları kaçırmış olabilir mi?
3. Dünya gezegeni gerçekten uzaylılar ile temas kurdu mu?
4. Uzaylılar dünyaya gelebilmek için ne şekilde yolculuk edebilirler?
5. Uzaylılar gezegenimize geldiğinde ne gibi sorunlarla karşılaşabilir?
6. Bilim adamlarının araştırdığı kaç çeşit uzaylı formu vardır?
7. Bir ışık yılı kaç km dir?
8. Uzaylıların gezegenimize gidiş dönüş mesafesi yaklaşık kaç km dir?
9. Gezegenimizde işleyen evrim, uzaylıların gezegeninde de işlemiş olabilir mi?
10. Uzaylılar oksijenle yaşayabilecek şekilde evrimleşmiş olabilir mi?
11. Galaksiyi keşfetmenin bilimsel olarak akla en yatkın yöntemi nedir?
12. İnsanlar galaksiyi nasıl keşfediyor?
13. Uzaylılar dünyamıza nanobotlar göndermiş olsalar biz bunları keşfedebilecek teknolojiye sahip miyiz?
14. Kırk yıldır evreni dinleyen seti şu ana kadar kaç sinyal yakalayabildi?
15. Pansvernia nedir?
16. Uzaylılarla iletişim kurmanın en önemli adımı nedir?
NAGİHAN KILIÇ EĞİTİM BİYOLOJİ 4. SINIF