Tanrıyı
Biz Mi İcat Ettik Yoksa O mu Bizi İcat Etti?
Eski
çağlardan beri gelen bir tanrı arayışı, günümüzde artık çeşitli yerlerde
aranmaya başlanmıştır. Kişinin kendi beyninde, bir seri katilin hırkasında veya
beynimizin bir noktasında arayışlar vardır. Peki, tanrıyı ne zaman tanımaya
başlarız?
Ünlü bir psikolog Casey
Bring çocuklar üzerinde bir deney yapmıştır. Bu
deneyde 100’lerce çocuk test edilmiştir. Deney de uyulması gereken kesin
kurallar vardır. Bunların bazılarına sizi izleyen tatlı biri denilerek
beyinlerine uyarı gönderilmiştir. Diğer bir gruba ise odada kimsenin olmadığı
söylenmiştir. Sonucunda bakıldığında kendilerini birilerinin izlediğini zanneden
çocuklar kurallara uymuşlardır. Diğer grup ise kural dışına rahatlıkla
çıkabilmişlerdir. Bu da gösteriyor ki çocukların küçük yaşlardan itibaren
içgüdüsel bir inanç yönünde olduklarını göstermektedir.
Olaaf blanka beynin temporal perietal bölgesi (TPJ)’nin
işlevselliğini incelemiştir. TPJ insan beyninde kendimizi tanımamızı,
bilmemizi, bizim bir ortamda olup olmadığımızı bize bildiren bölgedir. O
bölgeyle oynandığında, akımlar yollandığında test edilen hastalarda
kendilerinin yansımasını görme, yanında başkalarını görme ve iletişime geçme
eğilimleri görülmüştür. TPJ beynin yönlendiricisidir. Bu bölge araştırmaları
üzerinden beden dışı eğilimleri incelemiştir. Bunu incelerken yaptığı
deneylerde kişilerin gördüklerinin yanında hissettiklerin önemsemedikleri asıl
gördüklerine inandıkları sonucu ortaya çıkmıştır. Olaaf’
a göre tanrı beden dışında hissedilebilir, iletişime geçilebilir. Ama bu beden
dışı eğilimlerde, iletişimlerde ruh aslında bedenden dışarı çıkmaz. Tanrı
beynimizdedir, bizim kendi üretimimizdir, beynimizde oluşan inançtır fikrine
ulaşmıştır.
Jennifer Watson Austın
Texas’ da psikologdur. Bunun düşüncelerine araştırmalarına göre insanların
dünyadaki işaretlerden ve olaylardan nasıl bir anlam çıkardıklarını
araştırmaktadır. Yaptığı deneye göre insanların hayatlarındaki olumsuzluklarına
karşın kendilerini bir yere ait hissettiklerini bir şeyler görme çabası
içerisinde oldukları sonucuna varmıştır. Sel, deprem, heyelan, ölüm vb.
olaylarda aciz hissetmesinden dolayı bir yalvarış hissi doğmuştur. Yaptığı
deneydeki deneklerin olumsuz yanıt alan kısmına bakıldığında sonunda gösterilen
karıncalanmış ekranda ne görüldüğü sorulunca çaresizlikten çeşitli nesneler
beyinlerinden görmüştür. Deneylerin sonunda şöyle bir kanıya vardı. Beyin
hayatımızda karşımıza çıkan olayları, nesneleri bir araya getirmeye
yaramaktadır. Sonuçta İlahi güç hissedilmez, ilahi güç ile iletişime geçilir
fikrine ulaşmıştır.
İnsanlardan ayrı, aynı dünyayı
paylaştığımız 9 milyon hayvan çeşidi acaba tanrıya inanıyor mu? Acaba tanrıyı
tanıma bilinci oluşabilir mi? Bunun cevabını ise ünlü Danny Powenıll
hayvanların inanma yetileri üzerinde çalışma yapmıştır. Çalışmasını ise
insanlara kimyası itibarı ile yakın bulunan bir şempanze üzerinde yapmıştır. Yaptığı deneylere göre denek şempanzenin
belli bir yere kadar insanların anlamlandırdıklarını anlamlandırabiliyor.
Deneyler sonucunda ise şempanzenin ağırlık farklarından anlamadığı,
hissedemediği sonucuna ulaşır. Diğer bir deneyinde ise 4 yaşındaki bir çocukta
bulunan empati yetisinin eğitimli denek şempanzede olmadığını fark etmiştir ve
tanrıyı bilmek için empati yetisinin beyinde oluşması gerektiğini savunmuştur.
Bundan dolayı hayvanlarda tanrı tanıma, bilme, yetisinin olmadığını empati
yapamadıkları için bilemediklerini savunmuştur. Danny’ e göre tanrıya inanmak
sadece insanlara mahsus. Yani insanda bulunan zihin teorisinden dolayı insana
mahsus demiştir.
Bring
çocukların tanrıya inanma, iletişime geçme yaşlarını araştırmıştır. Yaptığı
deney, gözlem, araştırma sonucunda 7 yaşından küçük kişilerin var olmayan bir
şeye inandıklarını ama bunun anlamını bilerek iletişime geçemediklerini tespit
etmiştir. Tanrıyla iletişimin yaşının ortalama 7 yaşından itibaren bilindiğini öğrenilmeye
başlandığı sonucuna varmıştır. Casey bring’e göre inanan da inanmayanda doğal olarak içinde
tanrıyla iletişim yetisi olduğunu tespit etmiş ve savunmuştur.
Bir başka araştırmacı Andy Newberg tanrı ile insanların iletişiminde beynin reaksiyonlarını
inceleyen yeni bilim dalı olan nöroteolijinin
kurucusudur. Andy beynin fonksiyonlarına bakan bir cihazla ateist, Müslüman,
şaman, Hristiyan yani kısaca inanan ve inanmayan kişiler arasında ki beyin
fonksiyonlarını incelemiştir. İncelemeler ışığında Hristiyanlar ve Yahudilerin
dua ederken ön loblarının çalıştığını yani tanrıyla iletişime geçerken normal
bir insanla konuşur gibi vücut tepki vermekte olduğunu görüyor. Bir ateist de
ise hiçbir belirti görmüyor çünkü onun için iletişim, tanrı diye bir şey yoktur.
Genel bir kanıya, sonuca varırsak,
özetlersek sorunun cevabı ikiside olabilir. Tanrıda
bizi icat etmiş olabilir, biz de tanrıyı icat etmiş olabiliriz. Daha
aydınlanmamış ve araştırılan birçok konu, bilim dalı, seçenek var.
Aşağıdaki
Soruların Cevapları Filmin Ayrıntılarında Vardır.
BİLAL
GÖKÇE FEN BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ(İ.Ö) 4. SINIF