Bazı
inanlara göre ibadet huzura açılan kapıdır insanlar tanrılarını memnun etmek
için sınırları zorlar ve o sınırların ötesine geçer. Tanrılar ve diğer dünyevi
güçlere duyulan inanç birçok toplumda yeri olan ilahi bir olgudur. İbadet ortak
fikirlerin paylaşılmasıyla insanların bir araya gelmesine yardım eder. İlahi
bir güce bağlılık bireysel olabileceği gibi umumi olabilir. İnananlar
bağlılıklarını tek başlarına sükûnet içinde ya da bir araya gelip dua ederek
gösterirler. Söz konusu inanç olduğunda inananlar tanrıya bağlılıklarını göstermek
için her şeyi yapabilirler.
Malaysia Kuala
Lumpur da Tayvan savaşçı tanrı Urugan’ın kazandığı
zaferin kutlandığı Hindu festivalinde insanlar Taypusadaki
yerini almak için hazırlanıyor. Yeni yıla girdikten 3 gün sonra insanlar af
dileyip şükretmek için kutsal törende bir araya geliyor.
Bu
ilginç olay kutsal mızrağıyla iblisleri yok eden Urugan’a
adanmış mukaddes mağaraya yapılan bir hac yolculuğunu içeriyor. Uruganın büyük yük altındaki bir iblisin hayatını
bağışladığına inanılan Hindu efsanesine dayanmaktadır. O yüzden ayin sırasında büyük yük taşıyanlar
ya da kendilerine ciddi zararlar verebilenler tanrı adına gönüllü acı çekip
mistik öyküyü canlandırıyorlar. Bu geceye hazırlanmak için 2 hafta oruç
tutuyorlar. Son kez hayır duası alıyorlar ve yere atılan mumlar yolculuğun
başlangıç noktasını işaret ediyor. Uruganın mızrağı hürmetine
inanlar omzunda süt kasesi taşımaktan, sırta kanca asmaya hatta tapınak
merdivenlerini yerde dönerek çıkmaya kadar birçok acı çekme yolu mevcuttur.
Yürümeye başlamadan önce şişle delme işlemine katlanmak zorundalar. İzleyiciler
ilahiler söyleyerek inananları transa geçirip acıya dayanmaları için teşvik
ediyor. Transa geçmek inananları vücutlarında açılan yaraları unutmalarını ve
tapınağa yapılan 5 saatlik yolculuğa dayanmalarını sağlar. Bağlılık törenin
sonuna gelindiğinde 272 basamağı tırmandıktan sonra yükleri ve vücuduna
kancalarla taktıkları hediyeleri indiriyorlar.
Ağızlarına ve dillerine geçirdikleri şiş sadece tapınakta çıkarılmalarına
izin veriliyor. Sonra Urugana saygılarını sunmak için
sembolik bir mızrağa süt dökülüyor yolculuk sona eriyor.
Tanrıya dua etmelerinin karşılığında
hayatlarının güzel geçeceğine inanıyorlar. Hindulara göre çekilecek acı ne
kadar fazla ise ruhani mükâfat o kadar fazladır. Müslümanların ağırlıkta olduğu
bir toplumda yapılan bu Hindu festivaline 1 milyonun üstünde izleyici
katılıyor.
Hindistan’ın Kuzeyinde bazı insanlara göre
ibadet huzura açılan kapıdır. İnanan insanlar ilahlarını memnun edebilmek için
kendilerine zarar verirler veya kutsal saydıkları hayvanlara değer verirler.
İnançlarını acı çekerek veya kimi insanlarca kutsal sayılan hayvanlara ibadet
etmek hastalık taşıyan farelerle oturup birlikte yemek yeme anlamına gelir. Bu
inanışın kaynağı Karnimata adı verilen Hindu
tanrıçasından gelir. Karnimata Hindu tanrıçasının 14
yüzyılda mistik gizemli bir mucize yarattığına inanılıyor. İnanca göre Karnimata boğulan bir çocuğu kurtarmaya çalışıyor ama çocuk
çoktan bir fare olarak dünyaya geri dönmüştür. Bu yüzden tanrıca çocuklarının
tamamını fare olarak yeniden doğmasına ve öldükten sonra tekrar insan olarak
dünyaya gelmesine karar verir.
Hindistan ve Dünyanın birçok yerinde
farelere yemek çaldıkları için ve hastalık yaydıkları için kötü gözle bakılıyor
ve hayvanlar yakalanıp imha ediliyor. Fareler Hindistan da ekinlerin %25’ni
yiyip talan ediyorlar. Küçük bir azınlık farelerden arta kalan bu yiyeceklerle
besleniyorlar. Hindistan’ın Kuzeyinde bir tapınakta bu durum farklıdır.
Binlerce fare özgürce tapınakta dolaşmaktadır. Bu fareler öldürmek yerine saygı
duyuyorlar hatta farelere hürmet ediliyor. İnananlara göre fare pisliği ve salyası
karışmış sütten içmeyi şeref sayıyorlar. Bu tapınağa yalın ayak girmek
zorundalar. İnsanlar bu farelerin tanrıçalarının çocukları olduğunu
söylemektedirler. Tapınaktaki farelerin kendilerinin ataları olduğuna ve
kendilerinin de farelerin çocukları olduklarını idea etmektedirler. Farelere
inanan bu insanlar öldüklerinde tapınakta fare olarak dünyaya geleceklerine
inanıyorlar. Tapınaktaki fareler ile dışardaki fareler eş değil tapınaktaki
fareler özeldir. İnananlar dış görünüşe değil içe bakıyorlar.
Fareler insanlar ile büyük benzerlik
göstermektedirler. Genetik benzerlikleri sayesinde birçok deneye ev sahipliği
yapıyorlar. 14 yüzyılda Avrupa’nın %60’ı dünyada ise 75 milyon insan hayatını
kaybetmiştir. Ama bu tapınakta farelerin hastalıkları iyileştire bileceğine
inanıyorlar. 600 yıldır bu tapınak çevresinde hiçbir salgın hastalık
görülmediğini idea ediyorlar. Yaygın düşünceyi ve bilimsel gerçekleri
reddediyorlar.
Filipinlerin başkenti Monila
da Hristiyan tanrılarının onlardan yana olduğunu idea eden dini bir milis grup
vardır. Kendilerine metal kralları adını veriyorlar. Katolik inanca olan
bağlılıkları vücutlarına metal girmesine engelleyen güçler verdiğine ve
kurşunların onlara zarar vermeyeceğine inanıyorlar.
16. yüzyılda Katolik inancın buraya
gelmesiyle Hristiyan imge ve sembollerine yeni tılsımlar eklenmiş.
Hristiyanlıkla tılsımların güçlerine inanılan Filipin inançlarını harmanlamış.
Katoliklerden öğrendikleri dualar tılsımlara güç kattı. Filipinliler yıllar
boyunca Hristiyan adetleri ile yerel inançları aynı potada eritmiş.
Metal kralları grubunun bir üyesi
olabilmek için gerçekleştirilen katılım töreninde büyük acılara göğüs gelmek
gerekiyor. Metal kralların ruhani lideri tılsımları işe yara kılmak için
duaların gücünü kullanıyor. Bunun metallerin vücutlarına saplamasını
engellediğine inanıyorlar. Üyeler çeşitli testlere tabi tutuluyorlar. Çok keskin bir palayla vuruluyorlar. İlkinde
6 ikincisinde 21 sonra 36 ve son 63 pala darbesi alacak. Doğaüstü güçleri kazanmak için her defasında
darbelerden yara almadan kurtularak inancın güçlü olduğunu kanıtlamak
zorundalar. Metal kralları üyelerine göre teste tabi tutulanların inancı
doğruysa bedeninin kutsayacağına ilahi güçlerin onları koruyacağına ve yara
almayacağına inanılıyor. Bağlılığını gösteren üyeler tılsımlarını takmıyor.
Tılsımları derilerinin
altında taşıyorlar. Önce keskin uçlu metal bir şiş deriye saplanıp tılsımın
içine sokulacağı bir delik açılıyor ve tılsım deri altına yerleştiriliyor. Bunu
yaparken anestezi kullanmıyorlar. Düşmanları geldiğinde muska ve tılsımları
üzerlerinden alabilir. Bunu önlemek için tılsımları derinin altına saklıyorlar.
Testin sonunda başarılı olan üyelere her biri farklı özellikte 7 tılsım derinin
altına yerleştiriliyor. Böylece artık kendilerini güvende hissediyorlar.
Aşağıdaki Soruların
Cevapları Filmin Ayrıntılarında Vardır.
1)Urugana
inananlar bu ayine hazırlanmadan önce neler yapıyorlar?
2)Urugana
inananları transa geçirmenin nedeni nedir?
3)Uruganın
kazandığı zaferin kutlandığı Hindu festivali ne zaman yapılıyor?
4)Hindu festivalinin temeli
neye dayanır?
5)Urugana
bağlılık töreninin sonunda inananlar ne yapıyorlar?
6)Hindistan’ın kuzeyindeki
bazı insanlara göre ibadet nasıl tanımlanır?
7)Kanimata
Hindu tanrıçasının 14 yüzyılda yarattığı mucize nedir?
8)Hindistan da hangi
hayvanlar kutsal sayılmaktadır?
9)Fare ve insan arasındaki
benzerlik nedir?
10)Hindistan da fareler
neden kutsal sayılmaktadır?
11)Filipinlerin başkenti
Manila da ki dini milis grubun adı nedir?
12)Katolik inancın Filipin
inancına etkileri nelerdir?
13)Metal kralları grubunun
bir üyesi olabilmek için gerçekleştirilen katılım töreninde üyeler hangi
testlere tabi tutuluyorlar?
14)Metal kralları grubunun
üyelerinin tılsımları deri altına yerleştirmelerinin nedeni nedir?
15)Metal kralları grubunun
testinden geçen üyelere kaç tane tılsım verilir?
IŞIL ERGİN 10010002041 BİYOLOJİ
ÖĞRETMENLİĞİ 3.SINIF