Ölümden Dönenlerin
Mucizelerinin Bilimsel Açıklaması 90'
Vücut ısısı
normalin 19 derece altında donmuş bir insanı hayata döndürmek beyinde kalıcı
hasarlara sebep olabailir. Onu yeniden hayata
döndürmek için vücudunu ısıtmak ve kalbini yeniden çalıştırmak gerekiyordu.
Bunun için portatif bir kalp akciğer makinesi bağlanıyor. Yaklaşık olarak 2 saat ölü durumdaydı. Soğuk
kanın dışarı sıcakkanın içeri girmesi sağlanıyor ve 12 dakika sonra kalbi
atmaya başlıyor. Göz bebeklerinin ışığa karşılık vermesiyle bilincinin yerine
gelmeye başladığı anlaşılıyor. Üç aylık rehabilitasyonla
eski haline geliyor. Hasta buzlu suya
ilk düştüğünde hipotalamus vücudundaki ısı düşüşü ile
ilgili sinyaller alıyor. Vücudun yüzeyindeki kılcal damarlar ısı düşüşünü
azaltmak için anında büzüşerek kanı deriden uzaklaştırıyor. Kan uzuvlardan ayrılarak
oksijene ihtiyacı olan hayati organlara gidiyor. Soğuktan dolayı hasta şoka
giriyor. Birkaç dakikada hareketleri yavaşlıyor. Vücut daha fazla ısı kaybını
önleyemiyor. Vücut ısısının 30 derecenin altına düşmesiyle beraber kalp tamamen
duruyor. Kalbin durması ciğerlerine su girmesini engellediği için hastaya
yardımcı oluyor. Buna kuru boğulma denir. Boğulma vakalarının yaklaşık olarak
yüzde 15 bu şekilde oluyor. Bunun yanında soğuk su da beyin hücrelerinin
ölmesini engelliyor.
Kalp
akciğer makinesi vücuttaki kanı pompalayarak kan dolaşımının yeniden
dolaşmasını sağlıyor. Makine aynı zamanda kanın kademeli bir şekilde ısısının
yükseltiyor. Ve oksijende temin ediyor. Kalbin düzensiz bir şekilde atmasına
sebep oluyor.
Başka bir
hasta da geçirmiş olduğu tıravmadan sonra gözlerinin
etrafında kan birikmişti. Bu kafatasında ciddi bir çatlak olduğunun
göstergesidir. Sağ kulağından sızan sıvı ise beyin omurilik sıvısıdır.
Geçirdiği tıravma derin bir komaya girmesine sebep
olmuştur. Yaşam destek ünitesine bağlanıyor. Ve başına almış olduğu darbeden
dolayı şişen kafatası beyinde basınç oluşturuyor. Beynindeki basınç ilaç
tedavisi ile düşürülmeye çalışılıyor. Ama işe yaramıyor. Kas spazmları ağır
beyin hasarımı doğruluyor. Komanın şiddeti glaskow
ölçeği adı verilen bir aletle ölçülüyor. Bu ölçeğe göre 15 puan normal bilinç,
3 puan ise
onarılamaz beyin hasarı demektir.
Felçli
hastaların düzelmeleri için uygulanan deneysel elektro sitimülasyon deneniyor. Teorik olarak aynı elektrik
sinyalini kullanarak komadaki hastaları diriltmek amaçlanıyor. Ancak komanın 6.
Gününde glaskow ölçeği dibe vurduğu için beyin ölümü
gerçekleşiyor. Ve ailesininde onayıyla yaşam destak ünitesinden ayrılıyor. 30 sn ile 30 dk arasında bütün hayat fonksiyonlarının durması
bekleniyor. Ancak öyle olmuyor solunumu devam ediyor. Yaşamanın devamı için
hala başka bir umut ışığı gerekli. Sorulan sorulara göz ve el hareketleriyle
tepki verdiği için her şeyin iyiye gittiği anlaşılıyor. Tabi bu arada elektro
sinyallerin gönderimide devam ediyor.
Pam Reynolds adında şiddetli baş ağrılarını çeken birinin tomografi sonucunda beyninde şişmiş bir kan damarı olduğu
görülüyor. Doktor Robert Spetzler anevrizmayı etkisiz
hale getirmek için nadiren uygulanan bir yöntem uygulanacak. Önce kalp akciğer
makinesi ile vücut ısısı düşürülüyor. Daha sonra kalp duruyor. Buna klinik ölüm
deniyor. Bir yandan kalbi durdurulurken diğer yandan da beyni açılıyor. Kan
kaybının önlemek için de beyne kan akışı durduruluyor. Vücuttaki kan
boşaltılıyor. Anevrizmanın içindeki kan da boşalıyor. Hasarlı olan anevrizmayı
keserek kanın durmadan normal bir şekilde akması sağlanıyor. Ve ameliyat
bitiyor. Hasta normal hayata dönüyor.
Çok az
insan karın altında altı saat kalıp hayatta kalmıştır. Heyelan kurbanlarının
üçte ikisi yarım saat içinde oksijensiz kalarak ölür. Ama denis,
önünde yeteri
kadar hava boşluğu oluşturarak kanındaki oksijen miktarını koruyor. Ve panik
yapmayarak dua ederek oksijen alıp vermeyi yavaşlatıyor. Oksijeni idareli bir
şekilde kullanarak hayatta kalma şansını artırıyor. Ama bir zorluk daha var.
Üzerindeki kar ölmesine sebep olabilir. Boğulmamasına rağmen hipotermi yüzünden ölebilir. Altı saatin sonunda kurtarma
ekipleri sonda sayesinde şansın da yardımıyla onu buldular.
İki insan
bir baraj gölündeki mağarada kayboluyorlar ve panik yapıyorlar. Tüplerinde
yeteri kadar oksijen olmasına rağmen hipervantilasyona
girdikleri için vücut adrenalin salgılıyor. Normalden 16 kat daha fazla oksijen
tüketiyorlar. Daha sonra ikisi birbirini kaybediyor ve mağara içinde bir hava boşluğu
buluyorlar. Ancak yeteri kadar oksijenleri yok. Üstelik içinde bulundukları
suyun sıcaklığı 23 derece. Soğuk su soğuk havaya göre 25 kat daha fazla
etkilidir. İki kişi baraj gölündeki su seviyesinin 34 cm alçaltılması ile
birlikte oksijene kavuşarak kurtulurlar. Hayatı kurtulan insanların çoğu bu
olaylardan sonra yaşama daha da çok bağlanıyorlar.
Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin
Ayrıntılarında Vardır.
1. Vücut
ısının 18 dereceye düşmüş ve kalbi durmuş bir insanı hayata döndürmek nelere
sebep olur?
2. Hipotermiyi açıklayınız?
3. Kuru
boğulma nedir?
4. Boğulama
vakalarının ne kadarı kuru boğulma şeklindedir?
5. Kalp
akciğer makinesinin görevi nedir?
6. Kalbin
düzensiz artması neye sebep olur?
7. Başa
alınan bir darbeden sonra gözlerin etrafında kan birikmesi neyin belirtisidir?
8. Bu tranvadan sonra oluşan kas spazmları neyin belirtisidir?
9. Komanın
şiddeti ne ile ölçülür?
10. Elekrostümilasyon hangi hastalar için uygulanmaktadır?
11. Vazilerarter anevrizması hakkında bilgi veriniz?
12. Klinik
ölüm nedir?
13. Kalp ne
ile tamamen durduruluyor?
14.Heyelan
altında kalanların ne kadarı yarım saat içerisinde oksijensiz kalarak ölür?
15. Hipoksiya nedir?
16. Endorfin hakkında bilgi veriniz?
17. Çığ
nasıl oluşur?
18. Hipervantilasyon nedir?
19. Ezilme sendromunu açıklayınız?
20. Vücudun
herhangi bir yerinde baskı olmasından sonra bu bölgede neler meydana gelir?
22. Ezilme sendromlarında tedavi ne zaman başlamalıdır?
23. Soğuk
su, soğuk havaya göre kaç kat etkilidir?
24. Glaskov ölçeğine göre 3 puan neye işarettir?