Ortaçağ Avrupa’sında Ölümcül Güçlerinin
Olduğuna İnanılan Varlıklar ve Mistik İnanış İlişkisi
O zamanlarda Avrupa’da olağanüstü olaylara
inanmak çok yaygındı. Eskiçağın uçsuz bucaksız ormanlarında devasa hayvanlar
yaşıyordu. Orta çağ insanlarına göre her bir hayvan mistik anlamlar taşıyordu.
İnsanlar doğal tarihlerini hayvanlardan öğreniyorlardı. Yaban hayatı zaman
dilimlerini temsil ediyordu. Bir cümlede geyiğin sağ boynuzunun çok iyi bir
ilaç olduğu ve ayının insan etinin yalanmasının iyi geleceği yazıyordu. Bu
hayvanların izinsiz avlanmaları sonucu nesli tükendi.
Orta çağ insanlarının doğayla ilişkileri
fazlaydı. Orta çağ avcıları ormanın her köşesini iyi biliyorlardı. Ormandaki
becerileri kimsede yoktu. Hedeflerini iyi tanırlardı. Orta çağda insanlar
domuzu yabani, şeytani ve azgın olarak bilirlerdi. Günümüzde ise zeki ve gayet
sosyal hiyerarşi doğururdu.600 yıl içinde insanlar ormanları silip süpürdüler
ve ormanlar neredeyse yok oldu.
Eterine Fan Shfoker doğanlara tutkuluydu ve
onları eğitiyordu. Bölgedeki en büyük doğanı yetiştirmek istiyordu. Eterine
çalışmalarını yaparken Hatilla diye bir bayan onu izler ve ona âşık olur. Orta
çağda insanların hayatla kişisel bağları vardı. Pek çok şeyin açıklamasını
doğadaki canlılara mal ederek doğaüstü olduğundan bahsederlerdi. O yüzden Hatilla
Orta çağda romantizmin sembolüydü.
Ormandaki şato ve çevresinde yaşayanlar inşa
edildiğinden bu yüzyıla kadar orda ki yaban hayatı etkisinde kalmışlardır.14.yy
a geri döndüğümüzde büyük Roma salyangozlarının mutfak atıklarından küçük
bahçelerde yetişen sulu ve lezzetli meyvelerden ötürü iyice gelişmişledir ve
ihtiyaç duydukları şatonun harcında bol miktarda vardı.
Kahverengi ayıların koku alma duyusu
mükemmeldir.2,5 metrelik boyuyla dallara kolayca yetişebilir. Kahverengi
ayıların burnu o kadar keskindir ki 3 km ötedeki bir kokuyu bile duyabilirler.
Yemek yiyen birinin evine davetsiz misafir olarak girebilirler. Doğumdan yarım
kiloyken 1yıl içinde normal bir yetişkin gibi 90 kilo ağırlığına erişebiliyorlar.
Kahverengi ayılar Avrupa’da geniş bir alana yayılmışlardır. Fakat şimdi ise
eskide bulundukları yerin yalnızca %2’nde hüküm sürerler. Kahverengi ayıları
tamamen büyüdüklerinde ise bir atı veya ineği pençeleriyle yaralayabilirler.
Meraklı geyik böceklerinin büyük geyik
boynuzuna benzeyen çeneleriyle ölüme iyi geldiği, yangınları söndürdüğü,
hastalıkları iyileştirdiği ve iyi şans getirdiği söylenirdi. Geyik böceklerinin
ismi giderek daha yaygınlaşmış ve günümüzde Avrupa’nın en büyük böceği ve
şampiyon bir dövüşçü olmuştur.14.yy da çocukların hemen hepsi bu hayvanların
hangisinin uğur getireceğini ve hangisinin uğursuz olduğunu bilirlerdi. Bu
hayvanlar ağaç oyuklarındaki özsuyla beslenirler fakat bu özsu hepsine yetecek
miktarda değildir. Erkek geyik böceği mücadele eder ve kazanan hem özsuya hem
de dişiye sahip olup genlerini gelecek kuşaklara aktarır. Belki de hiçbir zaman
çiftleşme fırsatı bulamayacaktır.
Orta çağda geyik böceği tılsımının her şeye
iyi geldiği hatta yatağını ıslatan çocukları bile iyileştirdiği söylenirdi.
Büyücülük aynı zamanda bilimci olmayı, simyacılığı, astrologluğu ve
sihirbazlığı da gerektiriyor.
Öldürücü şapkalı mantarların eti pek çok
küçük yaratık için zararlı olmayan bir sıvı üretir.Fakat bu insanlar için en
öldürücü mantar türüdür.Sadece tek bir şapkaya değdiğimizde bile ciğer ve
böbrekler tahrip oluyor.Kurbanların bir çoğu birkaç içinde ölüyor ve
bilinen bir panzehirde yoktur.Eskide
insanlar bu mantarın şeytanın kavga ettiği yerlerde yetiştiğine
inanırlardı.Orta çağda halk sihirli şeylerin karanlıkta parladığına
inanırdı.İnsanların kol ve bacaklarına benzeyen bu kökler sadece doğaüstü güçleri
olanlar gidip çıkarabiliyorlardı.Diğer insanlar denediğinde bu bitkinin tüyler
ürpertici bir çığlık attığına inanıyorlardı.
Gece çiçek açan dikenli elmanın mide
bulandırıcı bir kokusu var ve tohumları öldürücüdür. Van otu halisulojendir ve
İngiliz rahipleri tarafından tedavisi olmadığı bildirilmiştir.
Ender bulunan şahin güvesi ölümü
simgeliyordu. İnsanlar güvenin ölümü hatırlattığını söylüyordu. Üzerinde
kafatasına benzer işaretler vardır. Acaba bundan olabilir mi?
Bir kirpini kalın dikenlerinden en aç
hayvan bile uzak durur. Fakat ormandan geçen bazı Çingeneler bu kirpileri
yakalayıp pişirir ve yerlerdi.
Efsane sihir ve batıl inanç modern
zamanlarda yaşayan insanları orta çağa göre daha az etkiliyordu.
Crimmer (kreymır) şatoya dinlenmeye gitmişti.
O bile hayaletlere inanıyor, ürpertici işaretler görmesine rağmen kendi kendine
güvenin hiçbir zararının olmadığını tekrarlıyordu. Onu serbest bıraktıktan
sonra kendini toparlıyordu.
Varlıklı Romanlar fındık fareleri için bir
çiftlik kurup ve içini tahıl doldurarak yerlermiş. Daha sonra insanlar bunu
yememmişler fakat isimleri ve yenilebilir olmaları değişmemiştir. Geceleri
fındık fareleri çok hareketlidirler gece her yere kolaylıkla girip
çıkabilirler.
Aşağıdaki
Soruların Cevapları Filmin Ayrıntılarında Vardır.
1) Orta çağda insanlar domuzu nasıl bilirlerdi?
2) Hatilla Orta çağda neden romantizmin sembolüydü?
3) Orta çağ insanları neden yaban hayatı etkisinde
kalmışlardır?
4) Kahverengi ayılarının en önemli özelliği nedir?
5)Orta çağda meraklı geyik böcekleri için ne
düşünürlerdi? Neye iyi geldiği söylenirdi?
6) Orta çağda geyik böceği tılsımı niçin yapılırdı?
7) Öldürücü şapkalı mantar Orta çağ insanına göre
nerelerde yetişirdi?
8) Ender bulunan şahin güvesi neyin simgesiydi?
9) Orta çağ insanının doğayla ilişkisi neden çoktu?
10) Giderek ormanlar neden yok oldu?
11) Efsane, sihir ve batıl inanç Orta çağ insanını neden
daha çok etkiledi?
12) Bir kirpinin kalın dikenlerinden neden en aç hayvan
bile uzak durur?
13) Orta çağ avcıları ormanın her köşesini neden çok iyi
tanırlardı?
14) Orta çağda neden pek çok şey doğaya mal ediliyordu?
15) Öldürücü şapkalı mantarın insanlar üzerindeki
etkileri nelerdir?
16) Büyücülük aynı zamanda neyi gerektirirdi?
GÜNEŞ
KIRMIK Biyoloji Öğretmenliği 3.
Sınıf10010002020