Hayatımızda
hep eğer ve ne diyip duruyoruz. Uzun bir sopa alıp önüne bir top koyarak 100 m
ilerideki deliğe sokmak isteyen neyi bulmak istemiştir?
Bu konu başlığı altında işleyeceğimiz sorular:
·
Arabamızın arkasında kafa sallayan o köpekle
bozuşsaydınız?
·
Bir kurşunu durdurmak için ilahi güç
isteseydiniz?
·
Ve bir kividen DNA almaya çalışsaydınız ne
olurdu?
Kötü adamlardan saklanan kahramanın
suyun altına girip bir kamışla nefes aldığını gördünüz mü? Peki ya bunu
yapsaydı ne olurdu? Ne kadar derine gidebilirdi? Bunun sınırı var mı?
Cevabı bulmak için uzun bir boru alıp
şinolkel yapmak yeterlidir. Ama aşılması gereken sorunlar var. Sorunlardan biri
CO2 ‘tir.
Şimdi uzun bir boru alıp şinolkel
yapacağız. Hem de içinde CO2 miktarını gösteren bir monitör olacak.
CO2 miktarını bize milimetre cinsinden gösterecek. Aldığımız
nefesten çok verdiğimiz CO2 miktarının oranı ve aynı havayı içimize
çekip verdiğimiz zaman CO2 miktarı artacaktır. Oran artmayı
sürdürürse ölümcül olabilir. Bu CO2 seviyesinin ölümcül düzeye
yükseldiğini görmek fazla zaman almaz. 10 dakika sürekli hızlı hızlı nefes alıp
verirsek CO2 miktarı yükselir. Boğulma belirtileri başlar ve bilinç
kaybolur. Uzun şinolkelin başımıza açacağı dertlerden biride budur.
Şimdi de belki duymuş olduğunuz cm2’ye
kg’ın ne demek olduğunu, su altında nefes alıp vermekle bir bağı olup
olmadığını araştıracağız. Vücutlarımız her zaman atmosfer basıncının etkisi
altındadır. Bunu fark etmeyiz. Çünkü alışmışız artık.
2,54 cm2 kesite sahip bir
boru alınır. Dünyadan atmosfere uzatılır. Bazı işlemler yapılır. Bu işlemler
sonucunda bu borunun ağırlığı 67 kg gelir. Cm2 başına toplam 1033 kg
düşer.
Peki, basınç rakamlarının su altında
nefes alabilme yeteneği ile ne alakası var? Göğsümüzdeki kaslar atmosfer
basıncını aşacak kadar güçlü değildir. Su altına girdiğimizde vücudumuza
yüklenen basıncı arttırıyoruz. Normal bir şekilde şişirilmiş bildiğimiz bir
balon suyun dışında. Çevresinde de hava var. Çevresindeki basınç 1 atm. Onu
suyun altına götürürsek suyun basıncı havadan daha fazla olduğu için suyun
ağırlığı basıncı arttıracaktır. Ve balon küçülecektir.
Şinolkel deneyini yapan bilim adamı bir
arkadaşıyla birlikte havuza gider. Şinolkeli alıp havuza dalar. Ne kadar derine
gidebileceğini ölçmek için. 1 m derinliğe kadar inebilmiştir. Bu derinliğe
indiğinde hiç nefes alamamıştır. Çünkü insan ciğerlerini şişiremiyor.
·
Eğer bir araba saatte 100 km ile giderken
birden dursaydı ne olurdu? Şoför durur, araba durur ama şapkalıkta duran köpek
hareketine devam ederdi.
Bir kaza esnasında köpek durmadığı için
şanssızlık eseri adamın kafasına çarpar mı?
Köpeğin başıyla gövdesi arasında bağlantıyı
kuran bir cıvata vardır. Bir koltuğa cansız manken yerleştirirle ve belli bir
uzaklıktan sancımağa konulan köpeği fırlatırlar. Köpek parçalara ayrılır. Daha
sonra ise sadece cıvatayı sancımak yardımıyla fırlatırlar. Cıvata mankenin
kafasını deler. Buda cıvatanın tek başına ne kadar tehlikeli olduğunu gösterir.
·
Şimdi ise insanların günlük yaşamlarında
kullandığı 2 şeyin testi var. Birisi İncil, biriside uydu navigasyon cihazı. 9
mm’ lik kurşunu bakalım hangisi durduracak?
2006
yılında Florida da ismi bilinmeyen bir adam çöp atmaya giderken göğsünden bir
kurşunla vuruldu. Ama cebinde küçük bir İncil vardı. Ve bu İncil’in adamı
koruduğu savunuldu.
9 mm’lik kurşun belli bir mesafeden
normal kalın bir kitaba atılır. Kurşun kitabı delip geçer. Yani kitap kurşunu
durduramamıştır. Eğer önümüze bir kitap tutmuş olsaydık kurşun içimizden geçip
gider ve hayati bir organımızda saplanıp kalabilirdi. Çok şey beklenen kitap bu
kitap kurşunu durdurmak şöyle dursun yavaşlatamadı bile.
Peki, uydu navigasyon cihazı ne
yapar?
Kurşun cihazdan girer ve anamit
tabakanın içinde durur. Kurşun balistik jelatine giremez. Kazanan navigasyon
cihazıdır. Sadece plastik kenarlarda bir erime olmuştur.
·
3 akademisyeni bir akıl odası denilen odaya
koyup bir soru sorulmuş. Dünyadaki herkes aynı anda zıplasaydı ne olurdu?
Akademisyenlerin cevabı sıfırdır. Şöyle ki: dünyanın kendi ağırlığı bütün
insanların toplam ağırlığının 10 trilyonda 1 ‘dir. Bu insanlar dünyanın her
tarafına dağıldığı için etkinin çoğu dağılır. Çünkü insanlar eşit olarak eşit
olarak karşıt yönlerde zıplamış olurdu. Kısacası bir etki olacak olsa bu etki
sıfırdır.
·
Kividen DNA
·
Hücreler serbest bırakılacak şekilde
parçalanır. Kivi soyulur, lapa haline getirilir. DNA çıkarma işlemine yardımcı
olsun diye tuz, deterjan ve su gereklidir. Kivinin üzerine yarım avuç tuz, bir
miktar deterjan ve biraz su eklenir. 50oC deki tencerenin içine
konulup 15 dk kaynatılır. Daha sonra süzgüden geçirilerek suyu alınır. Üzerine
yavaş yavaş metanol eklenir. Metanol ve su normalde
karışır. Suda DNA çözünür fakat metanol de çözünmez. O yüzden elde etmiş
olduğumuz kivi karışımı ve metanol arasında kalan kısımda bulanıklık meydana
gelir. İşte bu kivinin DNA sıdır.
·
Dart deneyi
Dart
oynarken ortalamalar yasasını kullansaydık ne olurdu? Şimdi bilim adamlarının
araştırdığı bu konuda 3 kişi alınmıştır. Bunlardan birisi dart oynamayı çok iyi
bilen biri, diğeri ara sıra oynayan biri, en sonuncu ise hayatında hiç
oynamamış biridir. 3’ünde dartın önüne koyarlar ellerine 10 ar tane ok verirler
ve 10 atış sonucunda elde edilen sayılara göre ortalamalı alırlar. Ortalamalara
göre 3’ünede bir odak belirler. 3’ü tekrar atış yapar ve tekrar ortalamalar
alınır. Bu ortalamalar sonucunda odak yani hedef gösterildiği zaman
konsantrenin arttığı ve buna bağlı olarak atış sayısındaki artışın arttığı
gözlenir.
Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin
Ayrıntılarında Vardır.
1. Uzun
şinolkelin başımıza açacağı dertler nelerdir?
2. Balon
su altına girdiğinde nasıl bir değişime uğrar?
3. Arabanın
şapkalığında duran köpek 100 km hızla giderken aniden durduğunda neler olur?
4. İncil
mi yoksa uydu navigasyon cihazı mı kurşunu durdurur?
5. Dünyadaki
herkes aynı anda zıplasaydı dünya üzerindeki etkisi ne olurdu?
6. Kividen
DNA nasıl alınır?
7. Dart
oynarken ortalamalar yasası kullanılsaydı ne olurdu?