İspanyolların işgalinden bu yana
Perulu Kızılderililer son derece büyük bir yoksulluk içinde yaşamaya zorlanmış,
kendi vatanlarında ikinci sınıf vatandaş olmuşlardır. Peru’nun yarısını
oluşturan Kızılderili nüfusu Peru’nun yönetiminde kesinlikle söz sahibi
değildi. Peru’yu yönetenler tarafından görmezden geliniyorlar ve
dışlanıyorlardı.1980’deki genel seçimde Fernando Belaonde başkan seçilmişti. Ancak Peru’nun aksak
demokrasisi nüfusun yarısını dışlıyor ve görmezden geliyordu.
Aydınlık Yol’da
tam bu dönemde örgütlenmeye başlamıştı. Aydınlık Yol ideolojisi bir yeryüzü
cenneti yaratmaktan söz ediyordu. Ancak bu cenneti yaratabilmek için bilinen
her şeyin yok edilmesi gerekiyordu. Çünkü var olan her şey; iktidar, kapitalizm
ve feodalizm tarafından kirletilmişti. Bu yüzden Aydınlık Yol gerillaları var
olan yönetime karşı çıkmak için kandan bir nehri geçmeye hazırlandılar.
Aydınlık Yol
gerillaları köylere inip halkın yiyeceklerini alıyorlardı. İnsanlarda
korktukları için onlara ses çıkaramıyorlardı. Bu uzak bölgelerde Aydınlık Yol
ile ittifak şarttı. Çünkü onlardan değilseniz düşman sayılıyordunuz. Aydınlık
Yol halkı terörize etmek ve rakiplerini korkutmak
için elinde bin göz ve kulak olduğunu öne sürüyordu. Diyorlardı ki: ”Dikkatli
olun, bize ihanet etmeyin. Direnmeyin. Çünkü bunu hemen anlarız ve bedelini
derhal ödersiniz.”. Aydınlık Yol kendisi ile anlaşmayan cemaat önderlerini ve
sosyal eylemcileri hedef aldı. Köyleri basıp herkesi evlerinden dışarı çıkardı
ve kendileri ile anlaşmayan kişilere herkesin gözü önünde işkence edip onları
öldürdüler.Aydınlık Yol terörünün artmasıyla başkan Belaonde
hükümeti 1982’de kırsal bölgelere ordu birlikleri yolladı.
Terörle mücadele
batağa saplanmıştı. Peru’nun yeni başkanı Alan Garcia
1985 yılında bu bölgelerde hayata dair her şeyin kontrolünü silahlı kuvvetlere
bırakarak bu siyaseti güçlendirdi. Artık askeri işgal söz konusuydu. Aydınlık
Yol büyürken ülkenin her tarafını da askeri komandolar sardı. Öyle bir noktaya
gelindi ki nüfusun yarısı sıkı yönetim arlında yaşamaya başladı. Suç işleyen
herhangi bir asker askeri yasaların güvencesi altına girmişti. Böylece
askerlerin dokunulmazlığı güvence altına alınmış oldu.
Aydınlık Yol’un
sosyal kontrol için şiddet kullanma yolunu benimsemiş olması, bir süre sonra
durumu aleyhine çevirmeye başladı. Dağlarda ve cangılda
halk Aydınlık Yol şiddetine isyan etmeye başladı. İtirafçılar orduya istihbarat
veriyorlardı. En sonunda ordu köylüleri katletmenin hiçbir işe yaramayacağını
anlayınca, rastgele saldırı yerine istihbaratları değerlendirmeye başladı.
Aydınlık Yol ile farklı bir strateji ile savaşmaya başladı. Aydınlık Yol’un
şehirlere saldırmadan önce kırsal alanı kontrol altına alma stratejisi
tehlikeye düşmüştü. Hemen planlar değiştirildi. Savaş alanı artık Lima’ydı.
Lima’yı korku sarmıştı. Polis çok sıkı güvenlik tedbirleri almaya başladı.
Terörist olduğundan kuşkulandığı herkesi durduruyordu.
Peru’nun terörle
savaşı 1990 yılındaki başkanlık seçimlerinin en önemli meselesiydi. Seçmenler
önceki başkanları, savaşı batağa sürüklemekle suçluyorlardı. Yeni bir yüz olan Alberto Fujimori düzeni
sağlayacağına dair umut ve söz verdi ve başkan seçildi. Ancak daha sonra darbe
yaparak meclisi lağvetti ve tüm gücü elinde topladı. Çoğu Peru’lu
demokratik bir rejim yerine güvenliği tercih etmişti. Fujimori
Lima’daki krizi çözmek için askeri çözümde ısrar ediyordu. Ancak Lima’daki dedektifler
başka bir çabanın içindeydi. Geçen 4 yıl boyunca son derece zahmetli bir
çabayla Aydınlık Yol liderlerini tespit etmek için istihbarat toplamışlardı. Bu
sayede Aydınlık Yol lideri ve tüm ekibi yakalandı. Aydınlık Yol başsız kalınca
hareket edemedi ve militanlar birbirlerini ihbar etmeye başladı. Birkaç ay
içinde polis Aydınlık Yol’u tamamen çözmeyi başarmıştı. Ama Fujimori
Aydınlık Yol’u bitiren ekibi dağıttı ve Aydınlık Yol liderinin yakalanmasının
yarattığı prestiji kendine mal etti. Sonraki birkaç yıl içinde tek tük terör
eylemi görülmesine rağmen Fujimori Perululara
terörist artık kalkmış olduğunu açıklamayı reddetti. Fujimori
bu ara sıra gerçekleşen terör eylemlerinin her birini stratejisini
sağlamlaştırmak için kullandı. Basında halkın korkularını manipüle etti. Latin
Amerika’nın ilk medya diktatörlüğünü kurdu. Peruluların korkularıyla oynadı
durdu. Peruluların damarlarına korku enjekte etti. Böylece terörizm ortadan
kalktıktan sonra da iktidarını koruyabildi. Sonunda bütün yasaları lağvetti ve
kimsede ona karşı çıkamadı. Fujimori’nin kafasındaki
fikir ordunun ve istihbarat teşkilatının kontrol ettiği klasik bir
diktatörlüktü. Sıkı yönetim ve baskı politikaları bu diktatörlüğün temelini
oluşturuyordu. Kendine sağladığı fırsatları keyfi yönetimini pekiştirmek için
kullandı. Bu duruma karşı çıkan herkes göz altına alındı ve elde hiç delil
olmasa bile süresiz bir şekilde hapiste tutuldu. Hiçbir şeyden haberi olmayan
Perulular gözaltına alındı ve terörist oldukları gerekçesiyle hapse atıldı.
Kimsenin devletin suçlamalarına karşı en küçük bir koruması bile kalmamıştı.
Vatandaşlar tamamen korumasız kalmışlardı. Bunun sonucunda hapishaneler masum
insanlarla doldu. Herkes terörist sanılmaktan korkuyordu. En iyisi evde oturup
karşı çıkmamak, ses çıkarmamak diye düşündüler. Terörizm yenildikten sonra bile
böyle oldu. Bu baskı atmosferinde Fujimori bir kukla
meclis meydana getirdi.
Devletin her
noktasında mutlak bir güç elde etmiş olan Fujimori
rejimi yolsuzluğa batmıştı. 80’li yıllarda en meşhur gangsterlerden lan Vladimiro Montesinos büyük güç
kazandı. Montesinos ve Fujimori’nin
kendi iradeleri sonucunda kullandıkları bir ölüm mangası vardı. Bu manga sadece
teröristleri değil siyasi rakipleri de ortadan kaldırıyordu. Bu grup
gazetecileri, politikacıları, Fujimori ve Montesinos rejimine karşı çıkan herkesi yok etmek üzere kurulmuştu.
Vladimiro Montesinos
yolsuzluklarını düzenli bir şekilde kaydetmişti. Gizlice çektiği bu bantlarda
tüm yolsuzlukları, rüşvet verdikleri kayıtlıydı. Bu rüşvetler sayesinde haber
bültenlerinin içeriklerini belirliyorlardı. Fujimori
medya üzerindeki hakimiyetini halkın düşüncelerini manipüle etmek için
kullanıyordu. Anayasayı üçüncü bir dönemde de iktidarda kalmak için değiştirdi
ve yeniden seçildi. Ancak seçim sonuçlarında yolsuzluk yapıldığı açıklanınca
Perulular sokaklara döküldü. Videolar halka sızdı. Montesinos
hapse atıldı, Fujimori kaçtı.
Şiddet öylesine
fazla insan hakları ihlalleri öylesine büyüktü ki ve bunlar öylesine pervasızca
yaşanmıştı ki; Gerçek Komisyonu demokrasiye geçişte artık vazgeçilmez bir şey
haline geldi. Gerçek Komisyonu Peru’da 20 yıl sürmüş olan savaşın ardındaki
gerçekleri çıkarmak için kolları sıvadı. Gerçek Komisyonu ülke çapında
gerçekleştirdiği 22 oturumda 17.000’den fazla Peruluyu dinledi ve binlerce film
ve fotoğraf topladı. Bu tanıklıklar 5.000 sayfalık bir raporda toplandı. Bu
rapor o güne kadar savaş sırasında yaşanan her şeyi içeriyordu. Komisyonun
raporunda gerek Aydınlık Yol gerekse devlet tarafından öldürülenlerin sayıları
yer alıyordu. Komisyon bu işe karışmış olan bütün askeri personelin
yargılanmasını ve Aydınlık Yol şiddetine yol açan yoksulluk ve dışlanmışlık
koşullarının ortadan kaldırılmasını talep ediyordu.
Peru’nun yeni
seçilen başkanı Aleandro Toledo,
Gerçek Komisyonu’nun sunduğu raporunu kabul etti ve raporda tavsiye edilenleri
destekleyeceğini açıkladı. Ama raporu uygulamakta oldukça yavaş davranıyor.
Komisyon insan hakları ihlali yapan herkesin cezalandırılmasını talep etmişti.
Aydınlık Yol militanlarının büyük bir kısmı öldü, diğerleri de hapiste.
Askerlerden hiç biri de henüz adalet önüne çıkmış değil.
Peru’nun çeşitli
şehirlerinde ve kasabalarında adaletsizlikler kızgın çeteleri yarattı. Belediye
binaları yağmalandı, belediye başkanları kasabalardan sürüldü. Hatta linç
edildi.
Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntısındadır.
1-Aydınlık Yol’un lideri
kimdir?
2-Aydınlık Yol ilk nerede ve
ne zaman örgütlenmiştir?
3-Aydınlık Yol gençlere ne
tür vaatlerde bulunuyordu?
4-Aydınlık Yol gerillaları
kırsalda ve cangılda halka nasıl davranıyordu?
5-Aydınlık Yol’u o dönemin
diğer Latin Amerika gerilla hareketlerinden ayıran fark neydi?
6-Askerlerin kırsal
bölgelere geliş tarzı neden yanlıştı?
7-Aydınlık Yol militanları
hapishanelerde nasıl örgütlenmişti?
8-Aydınlık Yol militanları
hangi hapishanede yoğunluktaydı?
9-Aydınlık Yol
militanlarının gözünde liderleri nasıl biriydi?
10-Askerlerin ve Aydınlık
Yol’un karşılıklı olarak yarattığı şiddete tepki olarak hangi hareket doğdu?
11-Aydınlık Yol’un
stratejisi neydi?
12-Ünlü fotoğrafçı Vera Lanz’ın 20 yıl önce gördüğü
korkunç olay neydi?
13-Ordu Aydınlık Yol ile
savaşmak için hangi halka silah verdi?
14-Fujimori
Lima’daki krizi çözmek için neden askeri çözümde ısrar ediyordu?
15-Alberto
Fujimori ne zaman darbe yaptı?
16-Aydınlık Yol liderini
yakalayan kimdir?
17-Dedektifler Aydınlık Yol
liderini yakalarken nasıl bir yöntem kullanmışlardır?
18-Aydınlık Yol liderinin
yakalanma nedeni nedir?
19-Fujimori
Aydınlık Yol liderini yakalayan ekibi neden dağıttı?
20-Videoklip
politikası nedir?
21-Fujimori
ve Montesinos’un kurduğu ölüm mangasının adı nedir ve
görevi neydi?
22-Vladimiro
Montesinos’un yolsuzluklarını kaydettiği bantların
ismi nedir?
23-Bu bantlarda, Montesinos kimlere rüşvet veriyordu?
24-Fujimori
iktidarı devrildikten sonra nereye kaçtı?
25-Gerçek Komisyonu neden
kuruldu?
26-Gerçek Komisyonu’nda
kimler görevliydi?
27-Gerçek Komisyonu’nun
raporu neler içeriyordu?
28-Gerçek Komisyonu’na Fujimori rejiminde görev alan hangi vekil davet edildi?
29-Gerçek Komisyonu
oturumları sonucunda kurulan müze nerdedir ve ne zaman kuruldu?
30-Gerçek Komisyonu’nun
sunduğu raporun sonuçları ne oldu?
Mehmet Rasim AKSUNGUR – İsmail TOPAL EĞİTİM
BİYOLOJİ 5. SINIF