Bu videoda Bilim insanlarının
akıl almaz deneyleri yer almaktadır. Deneylerde şunları göreceğiz; pilotları
neden fare beyin hücresiyle değiştirmek istediğini, dans edebilen robot, göz
kırpmayla ilgili bilinmeyenler, robot balık, bir dondurma en kısa ne kadar
sürede yapılabilir vb.
İlk olarak dans edebilen robot
kızdan bahsedelim. Japonya’da dans için hayır diyemeyen bir kız yapmakla meşguller.
Tam bir vals robotu. Adı da kendisi kadar güzel S.T.R.E. yani salon dansı için
robot eş. Yarı Marilyn Monroe, yarı Mickey Mause ve birazda terminatörü
andırıyor. O robotun adı pembe salon dans robotu. Erkeklerle salon dansı yapmak
için tasarlandı. Robot, özel olarak tasarlanmış 3 tekerlekle düz bir yüzey
üzerinde her yöne hareket edebiliyor. Ayrıca belinin etrafında kolun uyguladığı
kuvveti algılayan bir sensör var. Bu sensör sayesinde
robot kavalyesinin yapmak istediği hareketi önceden algılayabiliyor ve ona uyum
sağlayabiliyor. Pembe 5 farklı hareket biliyor. Düzgün bir şekilde vals
yapabilmesi için her hareketi önceden sezmeli ve ona uygun hareket etmelidir.
Ama bu robotun yani pembenin üretilmesindeki asıl amaç yaşlı ve yürüme zorluğu
çeken insanlara yardım edebilecek teknolojinin tanıtımını yapıyor. Onun bu
hareketlerini yapmasını sağlayan donanım, akıllı yürüme desteğine
dönüştürülebilir. Bu akıllı yürüme desteği ayağa kalkmak istediğinizde frenleri
sıkıyor ve hatta tökezlemek üzere olduğunuzu hissediyor.
2002 yılında yayımlanan bir araştırma
Amerikan ofislerindeki mikrop sayılarıyla ilgili bir çalışma. Bu araştırmaya
bir iş yerindeki en pis şeyin telefon ahizesi olduğunu gösterdi ve her cm2’sinde
yaklaşık olarak 4000 bakteri bulunuyormuş. Masa cm2 de 3300 bakteri
ile bakteri yoğunluğunda bir sonraki sırayı alıyor. Cm2 de 250 ile
500 arasında bakteri bulunduran klavye ve fareden daha kötü. Bu sayılar iş
yerinin ne kadar pis olduğunu gösteriyor. Bunlara rağmen klozet kapağı cm2
ye ortalama 8 bakteri ile masadan 400 kat daha temiz.
Şimdi ise Londra Üniversitesi’ne gidip bir
insanın gözlerinin ardına bakacağız. Yılın 9 günü yaptığımız şey olan göz
kırpmak bilimsel çalışmalara konu olacak çok önemli bir şey. Neden mi? Çünkü birçoğumuz
neden göz kırpmalarımızı fark etmediğimizi bilmiyor. Londra üniversitesi
nöroloji bölümünden DAVİNA BRİSTOL bunu ortaya çıkarıyor. Araştırma sonucuna
göre gözümüzü her kırptığımızda beynin görme işleminden sorumlu kısımları
duruyor. Göz kırpmak gözler için silecek görevi görüyor. Göz kapakları gözün
üstünde biriken ve görmemizi engelleyecek kiri temizliyor. Bu bilindik bir
gerçek peki göz kırptığımızı neden fark etmiyoruz. Aslında bu beyne giden
görsel verilerde önemli bir kesinti anlamına geliyor. Çünkü her göz kırpmamızda
ışıkları 140 milisaniye kapatmış gibi oluyoruz. Aslında bu süre içinde ışıkları
kapalı tutsanız bir değişiklik olduğunu mutlaka fark edersiniz. Ama her 5 sn de
bir gözümüzü kırpmamıza rağmen bunu fark etmiyoruz. DAVİNA ve ekibi insanların
bu kararmalardan neden etkilenmediğini araştırıyor. Bunun için gönüllü bir
adamı denek olarak kullanıyorlar. Önce bu gönüllü adamı emar
makinesine sokuyorlar. DAVİNA adamın beyni göz kırpma esnasında ışıklar
kararmasa ne gibi bir tepki vereceğini anlamaya çalışıyor. Işıklı bir çubuğu
adamın ağzına sokuyor ve böylece gözlerinin algıladığı ışık miktarı
değişmeyecek. Artık geriye sadece beyninin içinde olup bitenleri görmek
kalıyor. Biz göz kırparken görme sistemimiz bir bakıma kapanıyor. Yani sistem
duruyor. Sistemin kapandığı ortalığın karadığı anlamına gelmiyor. Aslında biz
gözlerimiz kapanmaya başladıktan sonra açılana kadar geçen süre içinde olup
biteni fark etmiyoruz. Göz kırpma
sürelerini toplayınca ayda neredeyse 1 gün, yılda 9 gün ve bir insan ömründe
yaklaşık 2 yıldır. Eğer beynimiz göz kırparken görme işlemini durdurmasaydı her
5 saniyede bir ışıkların gidip geldiğini yaşayacaktık. Günde 20.000 defa göz
kırptığımızı düşünün birde insan delirebilirdi.
İçinde çipler bulunan bir balık düşünün.
O dünyadaki ilk robot balıklardan biri. Bir balık gibi görünüp bir balık gibi
yüzmekle kalmıyor. Aynı zamanda etrafını hissedip kendi başına hareket
edebiliyor. Ama içinde balığa benzer hiç bir şey görmüyorsunuz. Balığın sensörleri aldığı sinyalleri balığın kafasındaki bir
sinyale gönderiyor. Yüzünde de sensörler bulunuyor.
Bu sensörler balığın engellere çarpmasını engelliyor.
Ayrıca içinde akıntı ve yüzerlik kontrolü için de bir odacık var. Bu robot
balığı yapmak için Dr. HU ve ekibi tam 3
yıl uğraşmışlardır. Peki neden böyle bir işe kalkıştılar. Bu sorunun yanıtı;
yüzme hareketinden. Yani balıklar yüzerken aynı büyüklükteki bir pervaneli
gemiden daha az enerji harcarlar. Eğer balığın yaptığı hareketleri mekanik
olarak taklit etmeyi başarabilirlerse çok daha ekonomik gemiler ve deniz
altılar yapabilirler. Bu robot balığın pili 5 saat dayanabiliyor ve bu sürenin
sonunda yüzeye çıkıyor. Ama Dr. Hu ilerde yüzeye çıkıp güneş enerjisi ile
kendini şarj edebilen bir robot balık yapmayı planlıyor. Bu balık daha sonra boru
hatlarını kontrol eden tam bağımsız deniz altılara ve hatta casuslara
dönüşebilir.
Sizce 1 lt
dondurma en kısa ne kadar sürede donar. Peter Boyherm
1 lt dondurmayı en kısa sürede donduran adam ve bunu
özel bir malzeme sayesinde başarıyor. Sıvı nitrojen 18-78 saniye de donduruyor.
Bilim insanlarına göre dondurma 3 haldeki maddenin birleşmesiyle yani katı,
sıvı ve gazın birleşmesiyle oluşuyor. Katı kısım, buz kristalleri ve
kristalleşmiş yağ tanecikleri, sıvı kısım; suda şekerin çözünmesiyle elde ediliyor.
Gaz kısım ise havadan oluşuyor. -196 derecedeki sıvı nitrojen de burada devreye
giriyor. Yani küçük buz kristalleri elde etmemizi sağlıyor. Ama sıvı
nitrojen sadece dondurma yapmayı
sağlamaz. Eğer sizi birkaç saniye
donduracak bir şeyle oynamak isterseniz onu her türlü eğlencede
kullanabilirsiniz. Mesela sıvı nitrojenin içine bir muz atılıyor. Bu muzu
dışarı çıkardığında muzla tahtaya çivi çakıyor. Sonunda muzdan çekiç bir taş
gibi parçalanıyor.
Sizce bir farenin beyin hücreleri
bir uçuş similatörü olarak kullanılabilir mi? Bu Dr.
Thomas’ın çalışmalarının bir parçası. Nörolog dr Thomas sadece beyin
nöronlarının nasıl çalıştığıyla değil aynı zamanda onları nasıl işimize yarar
hale getireceğimizle de ilgileniyor. Bu deneyde temel amaç; canlı bir nöro kültürü bir cihaza yani bir uçağa nasıl
bağlayabileceğimiz ve ona uçmayı nasıl öğretebileceğimizi araştırmak. Dr Thomas
kabın içine koyduğu nöronların düşünmesini sağlamaya çalışıyor. Evet onlara
kimse bir uçağı nasıl uçuracağını söylemedi. Kendi kendilerine öğrendiler. Peki
bu fare nasıl mı pilot oldu. Farenin korteksinden 1 milyar doku alınıp
içerisinde dokuyu sindirecek enzimlerin olduğu bir matris üzerine koyuyor ve
bunu bilgisayara bağlayıp uçma programını yüklüyor. Çok kısa bir zaman sonra
bağımsız nöronlar çok karmaşık bir ağ oluşturmaya başlıyor ve düşünen bir beyin
olma yolunda ilk adımını atıyor. Hücreler bilgisayardan sinyaller alıyor ve
kendileri de bilgisayara sinyaller gönderiyor. Eğer yanlış sinyal gönderilirse
uçak düşüyor. Ama doğru sinyallerle
uçağı havada tutabiliyor. Bir kap fare beyni uçağı uçuruyor.
Eğer Dr Polizek
yanılmıyorsa bir doz oksitosin herkese hatta
yabancılara bile güvenmemizi sağlayabilir. O bir tür nörokimyasal.
Beynimizin ürettiği ve ruh halimizi belirleyen yüzlerce kimyasallardan biri. Oksitosin
kendimizi iyi hissettiğimizde salgılanır. Oksitosin
beyinin sosyal davranışlarıyla ilgili olan kısımlarıyla üretilir. Yabancılarla
iletişimde endişelerimizin azalmasını sağlar. Dr Polizek
rastgele seçilmiş insanlar üzerinde deney yapıyor. İnsanları iki gruba ayırıyor
ve birinci grubun burnuna oksitosin diğer gruba ise
tuzlu su sıkıyor. Sonra bunların birbiri ile iletişimini sağlıyor ve karışık
olarak herhangi birisinden diğerinden para istemesini sağlıyor. Burnuna oksitosin sıkılanların
% 17 oranında karşısındaki insana daha çok güvendiğini ortaya çıkarıyor.
Aşağıdaki Soruların
Cevapları Filmin Ayrıntılarında Vardır.
1. İnsanlar
neden göz kırptıklarını fark etmiyorlar.
2. Bir
iş yerinde en pis olan şey nedir ve kaç bakteri bulundurur?
3. Bir
insan ömründe ortalama kaç defa göz kırpar?
4. Neden
bir robot balığa ihtiyaç duyuldu?
5. Robot
balık için kaç yıl uğraşmışlardı?
6. Göz
kırpması için Dr. Davina nasıl bir çalışma yapmıştır?
7. Balıktaki
sensörlerin görevi neydi?
8. S.T.R.E
robotunun asıl yapılma amacı nedir?
9. Göz
kırptığımızı fark etseydik ne gibi durumlar yaşardık?
10. Her
göz kırpmamızda ışıklar ne kadar süre kapanmış gibi oluyor.
11. Oksitosin
insan davranışlarından hangisi üzerine etkilidir?
12. Fare
beyni nasıl bir pilotun yerinde kullanılır?
13. Bir
kap fare beyninin pilot koltuğunda oturmasının sakıncaları nelerdir?
14. Dondurmanın
daha hızlı donması için kullanılan sıvı nedir?
15. Birkaç
saniye donmak istesek bunu nasıl yaparız?
Vildan BAYKAR Eğitim Biyoloji 5.Sınıf