İNSAN VÜCUDUNDAKİ İNANILMAZ
MÜKEMMEL SİSTEMLERİN İŞLEYİŞİ (130 DAK )
FİLMİN ÖZETİ
İnsan vücudunun
inanılmaz sınırlarına yolculuk yapıyoruz. Araçlarımız, motorlarımız, alt
yapımız, yollarımız ve devre sistemimizle mükemmel işleyen sistemlere sahibiz.
Dünyada yaşayan 6 milyardan fazla insan vücudu var. Ve her birimiz yaklaşık yüz
trilyon mikroskobik hücrenin birleşimiyiz. Tüm bireylerin yapı planları % 99,9
aynı olsa da hiçbirimiz aynı değiliz. Her insan makinası,
hücreleri, duyuları, kasları, kemikleri, kalp, beyin gibi önemli elemanlarıyla
bir mucizeyi gerçekleştirmeye hazırdır. Hepsinin en dış yüzeyini örten
zırhımız, yani derimiz, acıya ve zevke giriş noktamız, bizi içerde, dünyanın
geri kalanını dışarıda tutar. Derimiz, ısıtma ve soğutma organımızdır. Güne gözlerimizi
açtığımızda görme mucizesi ile karşılaşırız. Gözlerimiz mikro saniyeler içinde
seçer, izler, odaklar. Onlar ışık hasatçıları, yakalar ve beynin anlayabileceği
elektriksel vurgulara dönüştürürler. Çevremizdeki dünyayı değerlendirmemizi ve
bundan zevk almamızı tüm diğer duyulardan iyi sağlar. Görme duyusu insan
makinesinde tek başına işlemez. Kafamızın iki yanında vücudumuzun mikrofonları
kulaklarımız yer alır. Onlar duymaktan çok daha fazlasını yapar. Dengemizi
sağlamayı onlara borçluyuz. Kulaklarımız
bize günümüzü zenginleştiren güçlü bir duyu daha sağlarlar. Radar çanakları
gibi sesi kafatasımızın derinlere yönlendirirler.
İnsan makinasında
ki mucizevî özelliklerde biride solunumdur. Soluk alamasaydık birkaç dakikadan
fazla yaşayamazdık. Soluduğumuz havanın takip ettiği yolu izleyebiliriz.
Gırtlaktan inip, ses tellerini geçer, soluk borusuna iner, akciğerlere, oradan
bronşlara ve bronşçuklara dağılır. İnsan makinasının
en önemli parçasından biride kalptir. Kalp, özünde kastan oluşan pompadır,
çıkarılsa bile kendi başına işleyebilir. Damarlarımızda dolaşan hayatı sıvımız
olan kan, içinde oksijenden (O) fazlasını taşır. Hücrelerimiz ne kadar çok
oksijen yakarsa kalp ve kan damarları daha fazlasını ulaştırmak için o kadar
çok çalışır. Oysa bu makineyi beslemek için oksijenden (O) fazlası lazım. Yani
yakıt gereklidir. Her lokma yutuşumuzda onu, içindeki kullanışlı her şeyi emmek
için tasarlanmış bir yolculuğa çıkarız. Bitkileri ve hayvanları enerjiye
dönüştürüp, kimyasal yapı taşlarına ayırarak kanımıza ve etimize katarız. İnsan
makinasının hareketine yön veren kas sistemi ile
yapabileceklerimiz ise mükemmelliğin bir başka yüzünü oluşturur. Ayak
tabanından parmak uçlarına kadar, yaklaşık 650 kas yaptığımız her harekete güç
verir. İskelet kaslarımız olmasaydı, koşamazdık, göz kırpamaz, gülümseyemez
hatta konuşamazdık. Vücuda yayılmış halde bulunan mühendislik harikasından olan
kemiklerden vücuda yayılmış olarak 206 kemik bulunur. Bize şeklimizi veren
kemiklerimiz olmasaydı yığılır kalırdık.
İnsanlar hayatta kalmaktan
fazlasını ister. Bir erkek günün her saniyesi binden fazla sperm üretir.
Hayatlarının görevi yani yumurtayı döllemek için her
an hazırdırlar. Kadın sayılı üreme hücresiyle doğar. Sadece bir tane sperm
yumurtaya ulaşır ve döller. Spermin yumurtaya
ulaşmasıyla DNA’lar kaynaşır. Mucize makinede yaptığımız her şeye başkanlık
eden tek bir organ var. Beynimiz, bizi korur, yol gösterir, emirler verir.
Vücudumuza kök salmış bilgi otoyolu ile her parçamızı kontrol eder. Hissetmemizi,
istememizi, hatırlamamızı ve tepki vermemizi sağlar. Bizlere kalp nakli yapılsa
biz yine aynıyız değişen bir şey olmaz. Ama beynimize bir şey olursa her şey
riske girer, karakter, kişilik değişebilir. İnsan makinası
mükemmel parçaları ile uyum göstererek çalışmayı sürdürür.
Dünyada altı milyarın üzerinde insan vardır. Bu insanların her biri
yaklaşık yüz milyar hücreden meydana gelmiştir. Yapı birimleri aynı olsa da
insanların hiçbiri birbirinin aynı değildir. Her yeni gün vücudumuz bir dizi
mucizeyi gerçekleştirir. Derimiz vücudumuzun en büyük organıdır. Vücudumuzu dış
etkilerden ve bakterilerden korur. Sürekli olarak ölü deri hücrelerimiz
dökülür. Bunların yerine ise sürekli yeni hücreler oluşur. Alt deride sürekli
bölünen hücreler bulunur. Bu hücreleri besleyen bağ dokuda kan damarları sinir
hücreleri ve kıl kökleri bulunur. Deri dokunma duyusunun yanı sıra terlemeyle
atıkların atılmasını sağlar. Aynı şekilde bu olay vücut ısısının fazlasının
atılmasını da sağlar. Deride yaklaşık beş milyon kıl bulunmaktadır. Deride
bulunan melanosit hücreleri melanin pigmenti salgılar. Bu pigment deriye ren
verir.
Göz ise diğer bir mucizevi organımız
gözlerimizin belli aralıkta olması nesnelerin uzaklığını ayarlama ve tam
görüntü sağlanmasında görev yapar. Göz ışığı toplar ve beynin anlayacağı impulslara
dönüştürür. İris göz bebeğinin büyüklünü ayarlayarak göze giren ışık miktarını
ayarlar. Göz kapağını kırpma hareketi ile korneanın renkli kalmasını sağlar.
Gözdeki reseptörler ışığı algılar ve sinir hücrelerine aktarır. Bu şekilde
uyarı beyine gider ve görme gerçekleşir. Reseptörler çalışmazsa körlük meydana
gelir.
Kulaklarımız işitme duyu organlarımızdır. Ayrıca vücudumuzun
dengelenmesinin ayarlanmasında görevlidir. Kulak kepçesi radar gibi ses
dalgalarını toplar. Ses dalgaları önce kulak kemiklerine iletilir. Sonra içi
sıvı dolu tüplere iletilir. Buradaki reseptörler uyarıyı beyine iletir. Bu
şekilde duyma gerçekleşir. Orta kulak kemiklerinin her biri bir pirinç
büyüklüğündedir.
İnsan sesi kulaklarımıza
düğer seslerden daha müzikal gelir. Konuştuğumuzda ses telleri titreşir. Bu
şekilde ses çıkarabiliriz. Ses telleri konuşurken sürekli olarak birbirine
çarpar bu da zamanla ses tellerinin yıpranmasına neden olur. Diğer bir hayati
olay ise soluk alma ve verme olayıdır. Alınan hava soluk borusu ile akciğere
gelir. Akciğerlerde üç milyon alveol bulunmaktadır. Alveollerin etrafı kılcal
damarlarla çevrilidir. Alveollerde O2 kana geçer ve alyuvar ile hücrelere
taşınır. CO2 ise kandan alveole geçer. Buradan da soluk verme ile de dışarı
verilir. Soluk alma sırasında koku almayı sağlar. Burunda kimyasalları
algılayan seksen milyon hücre vardır. Bunlar koku almayı sağlar.
Kalp de mucizevi bir organımızdır. Kalp sürekli kasılıp gevşeyerek kanı
vücuda pompalar. Vücudumuzdaki dokularda kök hücre denilen hücreler bulunur. Bu
hücreler farklılaşarak diğer vücut hücrelerine dönüşebilir. Bu nedenle birçok
hastalığın tedavisinde kullanılır. Kanın vücuda dağılmasını sağlayan damarlar
bulunur. Bunlar atardamar, toplar damar ve kılcal damarlardır. Bunların
uzunluğu yüz bin kilometreden daha fazladır. Kan dolaşımının sınırları vardır.
Pilotlar bu sınırları sonuna kadar zorlarlar. Kandaki alyuvarlar doku
hücrelerine O2 taşır. Akyuvarlar ise mikroplara karşı vücudumuzu savunur. Kan
aynı zamanda hücrelere besin taşır. Yediğimiz besinler yemek borusu ile mideye
gelir. Oradan da bağırsaklara geçer. Ağızda tükürük ile besinlerin sindirimi
başlar. Midede kuvvetli bir asit ve bazı enzimler bulunur. Besinler mide ve
ince bağırsakta sindirilir. En fazla sindirim ve emilim ince bağırsakta olur.
Kana geçen besinler hücrelere taşınır. Kalın bağırsakta su emilimi olur. Artık
maddeler ise dışarı atılır.
Kas sistemi hareketimizi sağlar yaklaşık altı yüz elli kas
bulunmaktadır. Kas hücrelerinde kasılmayı sağlayan iki protein bulunur. Bunlar
aktin ve miyozindir. Kaslar ne kadar çalışırsa o kadar çok protein üretilir.
Kasların çalışması için beyinden gelen sinirler ile uyarılması gerekir.
Sinirler elektrik kablosu gibidir.
Kemik dokudan oluşan iskelet sistemi iki yüz altı kemikten oluşur
iskelet sistemi vücuda şekil verir. Kemik iliklerinde kan hücresi üretilir.
Kemikler eklemlerle birbirine bağlanır. İnsanın anne karnındaki gelişimi de
mucizevi bir şekilde gerçekleşir.
Vücudumuzu
yöneten merkez beyindir. Beyinlerimiz gece ve gündüz çalışır. Vücudumuzun her
parçasını yönetir. Beynimiz nöronlardan meydana gelir. Bizi biz yapan organımız
beynimizdir.
Aşağıdaki
Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır:
11. Döllenmiş yumurtanın,
ergin birey oluncaya kadar geçirmiş olduğu aşamalar nelerdir?