Filin Anatomik Yapısı – Otopsisi Ve Evrimi
45 Dakika
Bilim adamları ölü bir Asya filinin neden bu
kadar büyük bir cüsseye sahip olduğunu, iç anatomisini açıklamak ve evrimsel
sırlarını açığa çıkarmak için araştırmalar yapmışlardır.
Ölü filin
patlamaması için ilk önce karnının içinde biriken gazı boşaltarak incelemeye
başlamışlardır. Karnındaki gaz boşaltıldıktan sonra; derisini yüzerek karın
kısmına ulaşılıyor ve karın kısmının yani;
vücut duvarının üç katmandan oluştuğunu görüyorlar. Filin bu kadar iri
vücudunu canlı tutmayı derinin altındaki karnı bir enerji sistem fabrikası gibi
işlem görerek sağlıyor.
Vücut duvarını örten kaslar, vücuda
destek sağlamak için üç ayrı yöne ve çapraz destek sayesinde böylece kasların
bir yöne doğru yırtılması önlenmiş oluyor. İnsan bağırsağı gibi filin bağırsağı
da omentum adı verilen özel doku sayesinde vücut
boşluğunun içinde tutuluyor. Omentum bağırsakları
saran kan damarlarını barındıran, bağırsakları hasarlara ve mikroplara karşı
koruyan ince bir dokudur. Omentum bağırsakta herhangi
bir delik(lezyon) varsa, o deliğin üzerini kapatıp ve bu delikten herhangi bir
şeyin dışarı çıkıp vücut boşluğuna yayılmasını engellemede fonksiyoneldir.
Ağızdan aldığı besin ilk olarak
mideye gelerek orda sindirilip sonra sindirilen besin incebağırsağa geçiyor ve
incebağırsak boyunca, besin Fermantasyon torbasına yani; körbağırsağa ulaşılıp
burada tüketilir. Bu besinlerin çoğu selülozlu olduğu için körbağırsak direk bu
besinleri tüketemez, tüketmesi için bakteri ve mikroorganizmalara ihtiyaç
duyar. Fil bu bakteri ve mikroorganizmaları körbağırsakta üreterek; bu
selülozlu maddeleri tüketir, bir çeşit Fermantasyon. Bundan dolayı
körbağırsaklı iri bir keseye ihtiyaç duyarlar. Körbağırsaktan sonra besin büyük
bağırsağa geçerek burada emilerek hayvana güç veriyor. Sonra besin büyük
bağırsağın sonunda toplanarak atılmak üzere belli bir süre bekletiliyor. Filin
büyük bağırsağındaki ot ile doğa ortamdaki ot arasında pek fark yok gibi, bunun
sebebi fazla sindirim yapmak için çok yemeğe ihtiyaç duyuyorlar ve bağırsakta
daha fazla tutuluyor. Ama bu bağırsaklarında evrim sayesinde bir başka sitsem
daha gelişmiştir.
Otopsi ekibi evrimin filin ağzını
günde 18 sat boyunca çiğneyebilecek şekilde nasıl düzenlendiğini görmek için
yapılan çalışmada, hayvanın çiğnerken yaydığı ısının tamamı buradaki kan
damarları tarafından emilir. Alt çenenin hepsi kemikten oluşuyor. Filin azı
dişi, insan ve diğer birçok memeliden daha uzun, öğütme yüzeyinde lamel adı verilen
birçok çıkıntıya sahiptir. Diş ilk olarak bir pul şeklinde sonra büyüyerek uzun
bir yapı halini alıyor ve ön taraftaki lameller kırıldığında arkadan yeni
lameller oluşarak diş sürekli yenileniyor. Dişide bulunmayan erkekte bulunan
dev uzun dişler, toprağı kazmada, yiyecek toplamada ve kavga etmede kullanılır.
Birde erkek filler için dişin boyutları, üreme açısından büyük bir önem
taşıyarak, cinsel seçimlerinde evrim doğrultusunda erkeğin gücü ve hâkimiyetini
gösterirler. Araştırmacılara göre; küçük bir diş on kilo gelebiliyor ve
yetişkin bir Asya filin uzun bir dişi 100 kiloyu bulabiliyor. Buda filin
kafasının yerden kaldıramaması gibi problemler ortaya çıkarabilir. Ama
boyunların kısa olması bunu engelliyor. Boyunların kısalığı filin beslenmesini
zorlaştırsa da, beslenmelerini evrimsel açıdan, evrim geçirmiş, uzun hortumları
ile yapabilmektedir. Buda evrimin harika bir örneğidir. Hortum okşamak,
selamlaşmak, sosyalleşme, su içme ve beslenme gibi amaçlarda kullanılıyor. Hortum
içinde hiç kemik bulunmayan, kafatasına kadar uzanan, geniş bir hacme sahip iki
burun deliği olan ve ağaçları devirecek kadar güçlü bir organdır. Hortum koku
almada hassas, saniyede 45 litre su emebiliyor ve hiç su sarf etmeden ağza
götürebiliyor. Hortumdaki kaslar hortumu sağa-sola ve aşağı-yukarı hareket
etmede görev alırlar.
Çoğu hayvanın akciğerleri kaburga
altında sıvıyla dolu boşlukta yüzerken; filin akciğeri istisna olarak elastik
bir doku tarafından kaburgalara yapışık durumda, bu doku kasıldığında,
akciğerleri şişiren kaslara bağlıdır.
Bilim Adamları filin iç sıcaklığı
bizimkiyle hemen-hemen 36 ºC ve gün içerisinde vücut sıcaklığı iç sıcaklığa
göre daha yüksektir. Filler bu yüksek ısıyı, bolca kan damarı içeren büyük
kulakları sayesinde ayarlayabiliyorlar. Vücuttan gelen sıcakkan kulak derisinin
yüzeyine yakın bulunan ince damarlara pompalanıyor ve burada hava ile soğutulan
kan vücuda geri pompalanıyor yani kulak bir radyatör görevi görüyor. Normal
bölgelere göre sıcak bölgelerdeki fillerin kulakları daha büyüktür. Buda sıcağa
karşı fili korumada rol oynayan evrim sayesinde büyük kulaklar olmuştur.
Bir filin vücudunu taşımada
kemiklerin ne kadar güçlü olduğu, onların hem esnek ve katı organik mineral
maddelerden oluşan bir iskelete sahip olduklarındandır. Filler ağırlıklarını
iri kasları ve güçlü kemikleri ile desteklerler. Yapılan araştırmalara göre
fillerin vücut ağırlığı fazla olduğundan, bu kadar ağırlığı ayakların nasıl
taşıdığı ise evrimin gizeminde saklıdır. Fillerin 5 ayak parmağı, birçok kas ve
ayağın arka topuğunda bir yağ tabakası bulunur. Bu yağ tabakası yastık görevi
görüp, filin ağırlığını emip yayıyor ve fili ileri itmede bir yay gibi hareket
yeteneğine sahiptir. Buda fillerin hızlı koşmada ayağa yüklenen ağırlığın,
ayağının kırılma gibi olaylara dayanıklı olmasını sağlıyor.
Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntılarında Vardır.
1.
Bir filin bağırsakları 1 günde kaç litre metan gazı üretebilir?
2.
Fillerin şişman görünmesinin sebebi nedir?
3.
Filler günde kaç saat beslenirler?
4. Bir filin hortumunun içinde kaç
farklı kas birimi vardır?
5.
Bilim adamları fillerin hangi özelliğinden dolayı, filleri deniz
memelileri gibi adapte olmuşa benzetiyorlar?
6.
Filler selülozlu besinleri nasıl bir mekanizma sonucu tüketebiliyorlar?
7.
Sıcak bölgelerde gün içerisinde bir filin deri sıcaklığı kaç derecedir?
8.
Filler kaç gün içerisinde kendi ağırlıkları kadar besin tüketirler?
9.
Yetişkin bir filin vücut ağırlığı yaklaşık kaç tona ulaşabilir?
10.
Fillerin akciğerlerinin diğer memeli türlerinin akciğerlerinden farkı
nedir?
Deniz BÜYÜKERTAŞ EĞİTİM BİYOLOJİ 4.
SINIF