Küresel
ısınmayla birlikte atmosferde daha çok ısı olunca, daha fazla buharlaşma olur
ve buda tüm fırtına ve kasırgalara sebep olur. Daha çok su buharı ve daha sıcak deniz sıcaklıkları çoktan beri
şiddetli kasırgalara sebep olmaya başladı..Bu insanlık için kötü bir haber.
Fırtına avcıları, fırtınaların nasıl oluştuğunu ve nasıl büyüdüğünü ve nasıl
söndüklerini araştırırlar. İklim bilim adamları için, daha sıcak havanın ve
daha sıcak suyun bir kasırganın gücüne nasıl katkıda bulunduğunu anlamak
oldukça önemli. Bu araştırmalardaki en gelişmiş teknolojileri kullanırlar. En
hızlı tarayıcı olarak da DOW denilen bir araç kullanılır. Bu araç etraftaki
bulutların en ufak hareketlerini üç boyutlu olarak gösterir, on binlerce kat
fazla ayrıntıyı gösterir. Bu fırtınaların ve nasıl zarar verdikleri hakkında
önceden daha iyi tahminler yapmalarını sağlar. DOW adındaki aracın radar
sistemi yağmurdan, tozdan ve atmosferdeki diğer maddelerden yansıyan radyo
dalgalarını emer. Araç sahip olduğu hassas donanımlar sayesinde ne kadar hızlı
olduklarını da gösteriyor. Bu aracı tasarlayan iklim bilimci aracını
fırtınaların içine sürdüğü yılların tecrübesini kullanarak en ince ayrıntıyı
düşünüp tasarlıyor. Bu araçlarla yapılan araştırmalar ve gözlemler, küresel
ısınmayla ilgili bazı önemli ve can sıkıcı bilgiler elde etmelerini sağladı. Yapılan
tahminler şiddetli fırtınalarda bir artış olacağını gösterdi.
EXTREME WEATHER
DOW
adındaki araç yaklaşan kasırgaları gözlemlemek için kullanılıyor. Eldeki
veriler atmosfer bilimciler için paha biçilmez şeyleri ispatladı. Gözlemlerden
öğrenilenlerle bilim adamları modeller üretiyor, geliştiriyor ve sonunda
öngörülerini ilerletiyorlar. İspatlanması gereken en önemli şey bilim
adamlarına göre kasırgaların daha sıcak denizlerden ve okyanuslardan nasıl
etkileneceğini bulabilmek.
Bilimadamlarının beklentisi ısı okyanusa
gittiği zaman daha büyük, daha şiddetli kasırgalara yol açması şeklinde. Fakat
daha büyük bir kasırga okyanustan daha büyük bir enerji alır, bu nedenle
kasırga sayısında artış olmayabilir. Kesin olarak söyledikleri şiddetli fırtınaların
sayısında artış olacağıdır.
Bazı bilim adamları hızlandırılmış uydu
görüntüsünde görülen (2005 teki) kasırga
mevsiminin olabileceklerin bir örneği olduğunu söylüyorlar. İncelemeler deniz
sıcaklıklarının rekor seviyelerde olduğunu ve bu sıcaklıkların yarısının
küresel ısınmadan kaynaklandığını gösteriyor araştırmacılara. Bu bizleri
hareketli ve zor günlerin beklediğinin işareti olabilir. Fakat bazı bilim
adamları olaylara farklı yaklaşıyor. B u yaşananların atlas okyanusunun ve
üzerimizdeki atmosferin titreşimleri sonucu olduğunu ve 25 ile 40 yıl
süreceğini düşünüyorlar.
Bilim adamlarından bazıları küresel
ısınmanın ne kadar etkili olabileceğini merak ediyorlar. Kasırgarın küresel
ısınmadan ne miktarda etkileneceği önemlidir. Gerçek şu ki günümüzde küresel ısınmadan
dolayı kasırgalar öncekilerden daha güçlü ve bu % 1 oranında. Deniz
seviyelerinin yükselmesiyle oluşan çok az güçlü fırtınalar bile insanların
hayatlarını felç etmeye yeterli. Bu yüzden insanları korumak için tahminciler
çok hassas tahminler yapmalı.
Kasırgaların okyanusların yüzeyiyle nasıl
etkileştiklerini, kasırgaların minimum seviyelerini bilmeden, kasırgaların
nasıl kuvvetlendiklerini ve zayıfladıkları bilinemez. Bu yüzden öngörüler
birkaç günlük bir tahminden başka bir şey olamaz.
Uydular
bir fırtınanın üst katmanlarını görüntüleyebilir. Fakat fırtına bulutlarıyla
okyanus yüzeyi arasındaki can alıcı bölgeye yani asıl görülmesi gereken yer
görüntülenemez, çünkü çevre çok şiddetli. Uçaklar düşebileceği için bölgeye
insansız hava araçları gönderilir. İnsanlı hava araçları genellikle okyanustan
4 km yukarıda uçar. Bu yüzden bilim adamları AEROSONDE adını verdikleri
insansız hava aracını ürettiler. Küçük karmaşık bir çim biçme makinesine
benzeyen Aerosonde sisteme doğru yerleştirildikten sonra havalandırılıyor.
Küçükken oynadığımız uzaktan kumandalı oyuncak uçaklara benziyor. Ancak daha
pahalı, daha teknik fakat düşünce aynı. NASA’nın ve diğer kurumların yardımıyla
Aerosonde 2005 yılında kullanıldı. Aerosonde fırtınadaki en küçük sarsıntıyı
bile atlatıyor çünkü çok güçlü bir mekanizma ve çok değerli bilgilere
ulaşabiliyor.
Kasırga merkezinin önemsediği güçlü
rüzgârları ölçüyor aerosonde. Kasırgalar yıkıcı rüzgârlara ve genellikle de
sellere sebep olan yağmurlara neden olurlar. Seller farklı hava olaylarından da
oluşabilir. Texas’ta yazlar genellikle kurak geçer. Fakat 2007 yılında bu böyle
olmadı, ne yazık ki şiddetli rüzgârlar ve yağmurlar şehrin doğu kısmını felç
etti. Küresel ısınmanın bir işareti kurak mevsimde sellerin olması olabilir
diye düşünüyor birçok bilim adamı. Amerikan ordusu böyle felaketleri önlemek
için bentleri kurarak nehirleri ve gölleri kendi mecralarında tutma yöntemini
düşünüyor. Bu amaçla aniden açılabilen sel duvarı icat edildi. Taşan nehirleri
veya patlamaları zapt eden bu duvar inşa edildi, yetişkinler için yapılan lego
oyuncakları gibi.
Amerikan ordusu takviye sığınak yapmak
için, Amerika’da ise taşma olayları için bu duvarları depolama şeklinde
kullanıyor. Ama şu bir gerçek ki bu duvardaki şekliyle sıkışmış kumlar dünyanın
en meşhur limanlarını tehdit eden gelgitlerini önleyemez. Küresel ısınma
nedeniyle yükselen sular Amerika’nın merkezi olan New York’u da tehdit ediyor.
Şehir neredeyse su seviyesinde başlıyor, şehir bu tehditle baş edemez gibi
görünüyor 2050-2075 yıllarında diye tahmin ediliyor. Çoğu tünel, demir yolu
hattı 2007 ağustosundaki gibi su altında kalacak diye tahmin ediliyor. Bu ciddi
bir şey. Bu yüzden New York’u korumak için bilim adamları Londra’da ki kendine
has fırtına dalgası koruması olan Tems bariyeri gibi (1984’te tamamlanan) dört
tane bariyer düşünüyor farklı noktalara. Bariyerin kapısı sadece bir fırtına
dalgası şehir tehdit ettiği zaman kapanacak diye planlanıyor. Çok büyük bir
çözüm ama maliyeti fazla olduğu için şehir yetkilileri bu en büyük sivil
mühendislik projesini kabul etmediler Amerika’da. Hollanda’da ise buna karşılık
sel koruması büyük oranda yerini aldı ve bunun için dev Meslat Kringi
düşünüldü. Deniz seviyesi yükseldikçe yağış miktarı gittikçe çoğalacak daha da
şiddetlenecek. Nehirdeki taşmalar %20-%30 şu an kinden daha fazla. Hollanda’nın
çoğunluğu deniz suyunun saldırılarına karşı savunmasız, Almanya ve Belçika’dan
gelen nehirlerden dolayı tam çapraz çizgili bir delta ovasıdır. İlk savunma
hattı tam olarak sahillerdir. Her zaman aşınan sahil şeridine gemiler kum
pompalıyor. Operasyon bilimsel bir hassasiyetle yürütülüyor. Bilim adamları bu
yüzden gelgitlerin kumları nasıl hareket ettirdiğini görmek için 50 m lik yapay bir su kanalında Kuzey Denizi sahilinin modelini
yaptılar. Teorik çalışmalar için de bilgisayarı kullanan su bilimciler olası
deniz felaketlerinin senaryosunun bir taklidini yapıyor. Eğer bent olası bir
zamanda kırılırsa su nehrin ve denizin hangi yüksekliğindeyken neler olur? Yani
model gösteriyor ki bentleri basitçe yükseltmek küresel ısınma çağında yeterli
olmayacak.
Daha fazla su depolanabilir. Fakat ülkenin
büyük bir kısmı dalgalara karşı savunmasız görünüyor. Bu yüzden Nehirlere Yer
projesiyle çiftliklerde yeni inşaat teknolojileriyle sular gelince suda yüzen
havaya yükselen evler icat edildi. Böylece insanların yaşadığı evler ve
nehirler güven içinde aynı yerleri paylaşabiliyor. Hidrometropol adı altında
suda yüzen gerçek bir şehir. Hollanda ve Venedik için tam gerçek bir fikir.
1953’deki Kuzey Denizi selinden hemen sonra Hollanda ve diğer Avrupalı uluslar fırtına
bariyerleri inşa ettiler. Bu, gelecekte New York’u bekleyen sel felaketi için
fikir veriyor.
Küresel ısınma sadece şiddetli fırtına ve
sellerle değil 2007’de Güney Afrika’daki kuraklık gibi bazı bölgeleri de tehdit
ediyor. Bir yıl boyunca cm2 ye 19 mm den az yağış düşmesi en büyük
kanıttır. Araştırmalar sonucu okyanusa karadan daha fazla yağış düştüğü tespit
edildi. Bunun en kötü sonucu da kuraklıktır. Yüksek sıcaklıklar, daha çok büyük
buharlaşmalar ve daha az yağış miktarıyla dünyanın birçok bölgesi kuraklığa
meyilli görünüyor. Birçok yer çoktan kurudu bile. Amerika’nın batı bölgesi
20-30 yıldır kuraklık yaşıyor ve iklim modelleri bunun gittikçe kötüleşeceğini
gösteriyor. Daha az yağış daha fazla önlenemeyen yangın demek (Amerika 2006).
Yangınların nedenine cevaplar aranıyor bunun için bilim adamları kontrol
edilemeyen yangınları zapt eden kimyasalları test ediyorlar. Gübre tozu denilen
bu madde selülozla tepkimeye girerek yangının şiddetini ve sıcaklığını
düşürüyor. Yangınlar ölümcül olabilirken kuraklığın daha da şiddetli bir sonucu
ise uzun vadede su kaynaklarına bir tehdit yaratıyor. Fakat yeni teknolojiler
yanıp kavrulmuş çöllerde bile içme sularına yeni kaynaklar ortaya çıkarabilir.
Küresel ısınma gezegenimizi yükselen deniz
seviyesi ve daha güçlü fırtınalarla tehdit ediyor. Ama yeni iklim modelleri
dünyanın bazı bölgelerinin daha ciddi kuraklıklara teslim olacağını öngörüyor.
Önlenemeyen yangınlar kuraklığın yan ürünüyken ciddi tehditler kapıda bekliyor.
Çeşme kuruyuncaya kadar suyun kıymeti
bilinmez demiş atalarımız. Bu gerçekten de çok doğru. Kurak bir çölün ortasında tuzlu su bulabilmek mümkün. Fakat önemli olan
bu suları içme sularına dönüştürebilmek. Texas’ta bir tesis ters osmoz denilen
(reserve osmosis) bir sistemle tuzlu suları içme suyuna dönüştürüyor. Bu
teknolojilerin anahtarı suyu zarlara pompalamak için ihtiyaç duyulan enerji.
Ters osmozda 10 yıl öncesine kadar gerekli enerjiyi yarıya indirildi maliyeti
de düşürdü. İçme suyu oluştuğunda Konsantre denilen çok tuzlu tortulardan çölde
kurtulmak büyük bir sorun oluyor. Çözüm petrol ve gaz sanayisinden alınan Derin
Kuyu Enjeksiyonu adı verilen bir teknolojik sistem. Bu sistem suyu güvenle
depolayabileceği yeraltına pompalıyor. Bu her yerde çözüm değil. Bu yüzden
aşırı kuraklık dönemlerinde içme suyu her zamankinden değerli olacak. Kuraklık
aynı zamanda yiyecek depolamayı tehdit ediyor. Bu yüzden bilim insanları aşırı
kuraklıkta yetişebilen tahıllar üretmeyi hedefliyorlar. Bitkiler genellikle
kuraklık şartlarında ölür, metabolizmaları verilen genle değiştiği için bu
şartlarda yetişebilen bitkiler yetiştiriliyor. Hasat zamanı bu zor koşullarda
yetişen bitkilerin daha çok başak verdiği görülüyor. Süper fırtınalar veya
ciddi kuraklıklar olsun iklim bilimciler hava olaylarının küresel ısınmadan ne
kadar ve nasıl etkilenebileceğini önceden görmeye çalışıyorlar.
Gezegenin ne kadar ısındığını
hesaplayabilmek için süper bilgisayarlar kullanarak dünya ikliminin karmaşık
modelleri yapılıyor. Bunun için bilim adamları dünyanın en uç noktalarından
biri olan Kuzey Buz Denizi’ne gidip gerçek veriler alıyorlar. Bunu Buz Kırıcı
adındaki tekniğiyle yaparak buzlu suların nasıl değiştiğini anlamak istiyorlar.
Kuzey Buz Denizi iklim olaylarının kalbi olarak bilinir. İklim olaylarının
erken uyarılarının gözlemleneceği yerdir. Buz kırıcı suyun tuzluluğunu besin
zincirinin ilk halkalarından olan küçük deniz canlılarının varlıklarına kadar
her şeyi test edebilecek donanıma sahip. Kuzey Buz Denizi’nin ısınması, buz
katmanlarının erimesi Amerika’nın batısına daha az yağış bırakarak yağmur
olaylarına kuzeye öteleyebilir.
İnsanların iklimleri nasıl etkilediğini
anlamak önemli. Isınmanın çoğunu gerçekleştiren su buharı ve bulutlardır.
NASA’daki bilim adamları bunun için gökyüzünü inceliyor. Atmosferin üst
tarafındaki bulutlarla ve su buharıyla ilgili bilinmesi gereken çok şey var.
Yıldırımların tepesinde bakınca havanın bir yolcu uçağından daha hızlı yukarı
tırmandığı görülüyor. Bunun için nasıl hareket ettiklerini ve ne kadar hızlı
dağıldıklarını anlamak gezegenin ne kadar ısındığı hakkında ipucu verebilir.
Tüm teknolojiler kullanılarak hazırlanan uçak ve donanımları bulut ve
özelliklerini ölçecek. Elde edilen veriler modelcinin süper bilgisayarına
girilerek atmosferin üst katmanlarında neler olduğu önceden kestirilmek
isteniyor. Okyanusun dibine kadar uzanan bir model de var. İklim bilimciler
böylece bilgisayar öngörülerini kullanarak daha sıcak bir gelecekte dünyayı
nelerin beklediğini anlamaya çalışıyorlar. Bulgular korkutucu. Sıcaklık
bölgeleri dünya ısındıkça ekvatordan kutuplara doğru kayıyor(günde 10 m). Kuzey
kutup noktası gibi buzların olduğu yerde bile hava ısınıyor (2-4 oC).
1-2 oC lik küresel sıcaklık değişiminin, hava koşullarının ve
potansiyel olarak fırtınaların şiddetlerinde büyük bir değişiklik yaratacağını
açıkladı NASA. Birçok bilim adamı daha sıcak bir gezegen hayatına uyum sağlayan
teknolojiler üzerinde çalışırken bazıları gezegeni soğutmanın yollarını
düşünüyorlar. Bir geofizikçi ve makine mucidi bir araya gelerek havayı bir ağaç
gibi CO2 ten temizleyen bir makine yaptılar. İnsan ürünü veya doğal
olarak oluşan CO2 i emen bu araç çok büyük teknolojilerle üretildi.
Bir ağacın bir yüzyılda yapacağını bir günde yapıyor bu makine. Parkları bu
ağaçlarla doldurmayı hedefliyor bilim adamları. Toplanan CO2 i
güvenle depolayabilecekleri yer altına pompalıyor. Bu maliyetli bir işlem onu
petrol kuyularına enjekte edecekler, CO2 in böylece bir değeri
olacak.
Bazı bilim adamları ise yüksek miktardaki
gazların hava şartlarında yaratacağı olumsuz etkileri tersine çevirmeye
çalışıyorlar. Temel fikir de şudur. Güneş ışınlarını uzaya geri yansıtmak
dünyayı soğutmak ve sera gazlarının ısıtıcı etkisini azaltmak. Geomühendislik
fikrinin altında da bu düşünce yatıyor, sera gazlarının emilimiyle azaltmak.
Bazı bilim adamları küresel ısınmayı
tersine çevirmeye konsantre olmuşlar. Bunun okyanus üzerindeki alçak bulutlara
tuzlu su püskürterek yapabileceklerini düşünüyorlar. Bunu da rüzgar gücüyle
çalışan deniz taşıtı kullanarak yapacaklar. Bunda da yer kürenin hareketini
kopyalayarak bir çark yapma teknolojileri kullandılar. Fakat bazı bilim
adamları bunun sadece okyanusun ortasında bulunan yerleri soğutabileceğini,
Berlin, Londra, New York ve Washington’daki insanların işine yaramaz. Etkisi
küresel olur. Eğer en iyi bilim adamlarının önerileri doğru ise sanayi
devriminden bu güne kadar atmosfere verdiğimiz zararı geri döndürebiliriz.
Başka bir fikir, uzaya Güneş Şemsiyesi
koymak. Bu dünyayı ısıtan güneş ışınlarından koruyacak. Bunun da maliyeti
fazla. Bir diğer düşünce de en ucuz yol olan atmosferin yüksek kesimlerine
fosfor enjekte ederek etkiyi tersine çevirmek. Bu doğal bir yol aslında. Böylece
sülfür parçacıklarıyla sera gazlarının etkilerinin iki katını tersine
çevirecek. Bütün bu simülasyonlar ve hesaplamalarla bunun ucuz ve etkileyici
olabileceğini söylüyor. Fakat büyün bu fikirleri ulan bilim adamları bunların
korkunç fikirler olduğunu söylüyorlar. Dünyayı eski haline getirmek için
yapılan buluşları kullanma düşüncesi bilim insanlarını korkutuyor, umarız
kullanmak zorunda kalmayız diye temenni ediyorlar.
İklimler şiddetlendikçe, karşı karşıya
kaldığımız bu durum karşısında bilim adamları bu durumla baş edebileceğimiz
yeni fikirle üzerinde çalışmaya devam edecekler. Elbet bir gün gezegeni
kurtarabilecek ve uygulanması ekonomik yeni teknolojiler bulunacak.
Allah’ın izniyle bizlerde uykumuzdan uyanıp
dünyamız için el ele verip küresel ısınmayı tersine çeviririz. Bunu
çocuklarımıza borçluyuz unutmayalım.
Aşağıdaki
Soruların Cevapları Filmin Ayrıntılarında Vardır.
1. Küresel
ısınma nedir? Küresel ısınmayla atmosferde neler değişir?
2. Küresel
ısınmayla birlikte kasırgalara neler sebep oldu?
3. İklim
bilim adamlarına göre kasırgaların gücünü neler artırır?
4. DOW
adı verilen araç hangi amaçla üretilmiştir?
5. Küresel
ısınma kasırgalara ne kadar etki eder?
6. Tahminciler
küresel ısınmanın etkilerinden insanları nasıl koruyabilir?
7. AEROSONDE
nedir? Nasıl bir mekanizmaya sahiptir?
8. NASA
Aerosonde u araştırmalarında nasıl kullanıyor?
9. Kurak
mevsimde sellerin olması neyin sonucudur?
10. Aniden
açılabilen sel duvarını Amerikan ordusu ne için kullanmıştır?
11. New
York’u olası sel felaketi ve taşmalardan korumak için düşünülen proje nedir?
12. Hollanda’da
sel felaketini önlemek için neler yapılıyor?
13. İnsanlar
ve nehirler hangi proje ile aynı alanları güvenle paylaşabilir?
14. Küresel
ısınma kuraklığa da neden olur mu?
15. Yangınların
önüne nasıl geçilebilir?
16. Geciktiriciler
yangına nasıl bir etkide bulunur?
17. Tuzlu
sular içme suyuna nasıl dönüştürülür?
18. Kuraklık
şartlarında bitkiler nasıl dayanıklı hale getirilir?
19. Biyologlar
bitkilerin genleriyle neden oynar?
20. Buz
kırıcı nedir?
21. Neden
buz kırıcılar Kuzey Buz Denizi’ne gönderilir?
22. Yeryüzüne
su buharı ve bulutların nasıl bir etkisi var?
23. Gökyüzünü
inceleme ihtiyacı neden duyuldu?
24. Sıcaklık
bölgelerinin kayması neyin göstergesidir?
25. Parkları
CO2 emen ağaçlarla doldurmak ne için gerekli?
26. Yüksek
miktardaki gazların olumsuz etkileri nasıl tersine döner?
27. Geomühendisliğinin
temel fikri nedir?
28. Bilim
adamlarına göre çark sistemi ne yarar sağlar?
29. Avrupa
ülkeleri için çark fikri neden işe yaramaz?
30. Güneş
Şemsiyesi nedir?
31. Sera
gazlarının etkisi nasıl azaltılabilir?
32. Bilim
adamları insanların neyi yapmasından korkuyor?
33. Küresel
ısınmanın önlenmesi için sizce insanlara nasıl görevler düşer?
34. İnsanlar
yarattıkları küresel ısınmayı tersine çevirebilir mi?
ADİLE FİŞNE
EĞİTİM FAKÜLTESİ FEN
BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ 4.SINIF