DÜNYA ÇEVRE RAPORU 2008
(45 DAK) FİLMİN ÖZETİ
Bu belgeselde, geçmiş yıla
bakılarak gezegenimizin nabzı ölçülmektedir. Atmosfere saldığımız karbon,
protein kaynağımız olan okyanuslardan çıkardığımız balıklar, ormanlardan
kestiğimiz ağaçlarla yerküremizin sağlığını nasıl bozduğumuzu göreceğiz. Bizler
yerkürenin değiştiğini kabul ettik. Ve dünyanın her tarafında pek çoğumuz
yöntemlerini değiştirmeye başladı. Bu raporda 141 ülkenin çevre ile ilgili
çalışmaları sıralanmaktadır. Fosil yakıtları kullanmamız sonucunda atmosferde
CO2 ve sera etkisi yapan
gazların birikmesi, ormanları yok etme faaliyetlerimiz devam ettikçe dünyamızın
suyu ve havası ısınmaya devam edecek. CO2 ve sera etkisi yapan diğer gazlar atmosferimizin hayati unsurları. Yaşamı
mümkün kılmak için yeterli güneş ısısını atmosferde tutuyorlar. Ama atmosfere
bu gazlardan gereğinden fazlasını bırakıyoruz. Bu yüzden dünyamız daha da
ısınıyor. Bunun sonucunda dünyayı yaşanabilir bir yer olmaktan kendi
ellerimizle çıkarmış oluyoruz. En büyük karbon emicisi okyanus olmazsa iklimin
düzeni bozulur. Çünkü okyanus, ısıyı kontrol eder. Daha sıcak okyanuslar pek
çok seviyede probleme yol açabilir. Balıkların toplu halde ölümünden daha güçlü
kasırgalara kadar. Geçen yıl önemli bir risk faktörü açığa çıktı. Sıcak su
yayılıyor ve deniz seviyesinde yükselme oluyor. Bilim adamları bu yükselmenin
bu hızla devam ettiği takdirde sel baskınlarının milyonlarca insanı
etkileyeceğini ve Maldivler gibi pek çok adanın
haritadan silineceğini söylüyorlar. Ayrıca bilim adamları, gezegenimizde ki
sistemlerin pek çoğunun birbiriyle bağlantılı olduğunu ve yaptıklarımızın bu
sistemleri etkilediğini vurgulayarak, bu sistemlerin nasıl çalıştığını
anlamamızın her zamankinden daha önemli olduğunu söylüyorlar. Okyanuslarımız
kadar önemli olan bir diğer faktör, yok ettiğimiz ormanlardır. Orman kesimi,
iklim değişimi ile birlikte büyük toprak parçalarından başka sorunu ortaya
çıkarıyor. Çölleşme; küresel krize yol açabilir. Suyumuz, atmosferimiz,
toprağımız olmadığında kumumuz oluyor bu da çölleşme demek ve beraberinde
getirdiği kum fırtınaları demektir. Ülkelerin ekosistemlerini korumada;
Lüksemburg sıralamada üstlerde yer alırken ülkemiz daha alt sıralarda yer almaktadır.
Ayrıca belgeselde pek çok ülkenin değişen çevre performanslarını gözler önüne
serilerek değerlendiriliyor.
Sanayi devriminden sonra enerji
ihtiyacının büyük bir kısmı fosil yakıtlarından karşılanmaya başlandı.
Günümüzde alternatif enerji kaynakları bulunmasına rağmen bu alışılagelen enerji
kaynakları hala büyük oranda kullanılmaktadır.
Fosil yakıtlarının (kömür, petrol, doğalgaz) oksijen gazıyla
yanma tepkimesi sonucu yüksek miktarda enerjinin yanında bazı zehirli gazlar da
oluşur. Bu zehirli gazlara sera gazları denir. Sera gazları atmosferde ince bir
tabaka oluşturarak güneş ışınlarının gereğinden fazla dünyayı ısıtmasına neden
olur buna küresel ısınma denir. Sera gazlarının asit yağmurları, okyanusların
asidik özelliğini etkileme gibi başka somut etkileri de vardır. Küresel ısınmanın
sonuçları arasında yer alan çevre sorunları şunlardır:
Küresel ısınma günümüzde varlığı hissedilmiş en büyük çevre
sorunudur. Bütün insanların küresel
ısınmada mutlaka bir payı ve sorumluluğu vardır. Gelişmiş ekonomilere sahip
ülkeler küresel ısınmayı daha fazla arttırmamak için bazı tedbirler alsa da bu
şimdilik yetersiz kalmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin ise bu sorun pek
umurlarındaymış gibi gözükmemektedir.
Alternatif enerji kaynaklarının kullanılması, enerji
tasarrufu, doğal ekosistemlerin korunması gibi basit tedbirler insan kaynaklı
doğal afetleri en aza indirme yönünden çok önemlidir.
Aşağıdaki
Soruların Cevapları Filmin Ayrıntıların da Vardır: