Çelik Amerikan mimarisinin göz bebeği. Çok yönlü dayanıklı
ve esnek olan çelik modern dünyanın temel taşı olmuş durumda. Gündelik hayatta
temas ettiğimiz birçok maddede yer alıyor. Bıçaklar, makaslar, arabalar, Gemiler…
Bunların hepsinin ham maddesi çelik. Dünyada her yıl
bir milyar ton çelik üretimi yapılıyor. Çeliği bu kadar popüler yapan özelliği
onun hemen hemen her formata uyarlanıyor olabilmesi.
Kimi zaman bir tencerede bir gıda maddesi saklamaya yararken kimi zamanda bir
gökdelenin yapı taşını oluşturduğunu görüyoruz. Diğer elementlerin aksine çelik
doğada bulunmuyor. İşte bu nokta da insan faktörü devreye giriyor. Çelik demir
elementinin içinde ki karbon atomlarının ayrıştırılması ile ortaya çıkıyor. Çok
yüksek sıcaklıklarda eritilen demirden karbonlar ayrıştırılarak elde ediliyor.
Karbon atomlarının ve demir atomlarını birebir olması gerekiyor. Karbon sayısı
fazla olursa kırılgan ve sert; karbon atomları sayısı fazla olursa da yumuşak
ve dayanıksız oluyor.
Yeryüzüne
şekil veren çelik dünyanın birçok yerindeki imalathanelerde üretiliyor. Doğadan
toplanan demir rezervleri bu imalathanelere getiriliyor. 1500c kadar ısıtılıp
eritiliyor ve bu eriyen demir sıvı çeliği oluşturuyor. Sıvı çelik daha sonra
oksijen banyosuna sokularak içinde ki yabancı maddelerden arındırılıyor.
Evrimleşmeye devam eden çelik daha sonra poma denilen
yani pota ocağı metalürjisine aktarılıyor. Burada çeliğin kullanılacağı yere
göre değişik element ve alaşımlarla zenginleştiriliyor. Sonra ki işlem ise
çeliğe şekil verme; döküm makinelerine getirilen sıvı çelik müşterinin istediği
ebat ve formatta kalıplara dökülerek soğumaya bırakılıyor. Soğuyan çelik
katılaşarak kalıbın şeklini alıyor. Dayanıklı çelik üretmek için çok yüksek
sıcaklıklara ihtiyaç vardır. Yüksek sıcaklıklarda çelik üretimini yapan ilk
kişi Henry besimoore adında ki bir bilim adamı. Besimoore altı metre uzunluğunda ki bir ocağı alttan oksijen
vererek ısıttı böylelikle demir erirken içinden geçen oksijen sayesinde kısa
sürede 1500c ye kadar çıktı böylelikle çelik üretimi daha da kolaylaştı. Besimoorenin bu buluşu modern endüstri ile birleşince
eskiden bir haftada üretilen çelik miktarı on beş dakikada üretilir oldu. Bu durum batı dünyasının alt ve üst yapısını güçlendirip
değiştirmesi için büyük bir fırsatı doğurdu. Çelik rüştünü ilk olarak 1869
yılında yapılan bruklin köprüsü ile ispatladı.
Köprüyü jhone agastis rubring yaptı. Dizayn ettiği köprüde ilk kez çelik
kullanıldı ve aşınmasını önlemek için de çinko banyosu ile galvanize etti.
Artık çelik rüştünü ispatlamıştı ve bundan sonra ki batı medeniyetini süsleyen
diğer yapılarda da kullanılmaya başlandı kraister
binası, ikiz kuleler(11eylülde yıkıldı), godvay
kemeri, empair stat binası, horst tower
binası vs. bütün bu mimarilerin tamamında çelik kullanıldı. Çelik evrimini hiç
tamamlamıyor onun en müthiş özelliği bu sürekli olarak yeniden kullanıma hazır
getirilebilir olması. Şimdilerde virjinya
üniversitesinde ki malzeme bilimciler daha dayanıklı ve güçlü çelik üretmenin
yollarını arıyor. Yani çelik evrimini hiç tamamlamıyor.
Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin
Ayrıntılarında Vardır.
1.
Çelik nedir?
2.
Çelik nasıl üretilir?
3.
En müthiş mimarilerde neden çelik kullanılır?
4.
Çelik üretimini ilk kim başlattı?
5.
Çelik neden paslanmıyor?
6.
Dünya mimarisine çeliği ilk kim ve hangi yapıyla kattı?
7.
Hiçbir kiriş kullanılmadığını bildiğimiz horst tover binasında çelik kullanıldı mı?
8.
Çelik tekrar kullanıma müsait mi?
9.
Çelik suya dayanıklımıdır deniz altları ve gemilerde
kullanılabilinir mi?
Fatma Aksuz No:08010004027
Fen ve teknoloji öğretmenliği 4. sınıf