>

Antik El Hamra Sarayı (45 Dakika)

       Güney İspanyanın Endülüs dağlarının zirvesinde masallara konu olan bir hisar vardır.İçinde barındırdığı kale Granada semalarının hakimidir ve yapımı 150 yıldan uzun sürmüştür.El Hamra askeri bir sığınaktan fazlasıdır; zarif avlularıyla zevk-ü sefa sürülen bir saray,ölümcül entrikaların döndüğü kana bulanmış bir tiyatro ve aynı zamanda İslam mimarisinin batı dünyasında bilinen en güzel örneğidir.İhtişamlı saraylara,zarif bahçelere,onu koruyan bir hisara sahip olsa da ve gözdağı vermek için yapılsa da El Hamra bir zafer anıtı değildir tamamen korku üzerine kurulmuştu.

       M.S 1238’de İspanyadaki 500 yıllık İslam imparatorluğu 100 yılı aşkın bir süredir haçlı seferlerine maruz kalmaktaydı.Bu saldırılar sonucunda İslam imparatorluğu çöktü.Nadrid Hanedanı 1.Muhammed gibi yerel lordlar kendilerine yer arayışı içine girdiler.Muhammed güneye giderek bir şekilde Granada’ yı ele geçirdi.Ailesini Hristiyan saldırılarından korumak için güvenli bir yer aramaya başladı.Önceki hanedan tarafından 100 yıl önce yapılan bir hisar olduğunu öğrenir ve bakmak için tepeye tırmanır.Önünde Sabika Tepesinde duran Antik El Hamra sarayını görür.Sabika tepesi hisarı yapmak için uygun bir yerdi.Çünkü rakımı neredeyse 100 metreydi ve bu da bölgenin savunması için çok uygundu.Arkasında Sierre Nevada dağları olduğundan hiçbir ordu saldıramazdı.

       Muhammed ilk olarak Alkazaba diye bilinen eski hisarı ordularına yetecek büyüklükte bir kaleye dönüştürecekti.Burası hisarın kuzeyinde kalan sarayları,lüks bahçeleri ve Medine adı verilen kraliyet şatosunun ihtiyaçlarını karşılayacak olan kasabayı koruyacaktı.Etrafı uzun duvarlarla çevrelenecek ve nokta nokta yerleştirilen gözlem kuleleriyle de istilacılar geri püskürtülecekti.Muhammed için hisarın olmazsa olmazları savunma kuleleriydi.İlk yaptırdığı halk tarafından Torre de la Vela olarak adlandırılan gözlem kulesiydi.Granada halkına; ‘’Nadrid hanedanı sizi koruyabilir unutmayın ki sizi biz yönetiyoruz,güçlü olan biziz ve burada bizim sözümüz geçer’’ demeye çalışıyordu.

       Torre de la Vela altında bulunan kırmızı kaya yatağında kil,kum ve taştan oluşan el Hamra yığını yeterli miktarda suyla ıslatıldığında kil yapışkan kıvama gelir ve bu madde şekil verilebilir bir hal alıyordu.İşte işçiler hisarın yapımında bu yığını kullandılar.Fakat bir süre sonra su ve rüzgarın duvarları aşındırdığını gördüler bunun üzerine kireç ve kum yığınıyla üzerini sıvayarak daha dayanıklı olmasını sağladılar.Yığının rengi aynı zamanda hisara adını veriyordu Medine El Hamra yani;kırmızı şehir.Ama hisarın tasarımında ciddi pürüzler vardı.Kulenin çekirdeği bir kemerler diziniyle desteklenmekteydi ve yapının tüm ağırlığı bu dizine binmekteydi.Yapım aşamasında kemerlerin kuleyi taşıyamayacağı görüldü ve zemin destek için taşlarla dolduruldu.Fakat işçiler üst katları çıktıkça kemerlerde çatlaklar oluşmaya başladı bu yüzden kemerler tuğlalarla dolduruldu.

       Dönemin ihtiyaçları savunmaya yönelikti ve Muhammed krallığını koruyan muazzam bir istihbarat ağının tamda merkezine oturtmuştu.Ülkenin her köşesine sinyal kuleleri yaptırdı ve bu kuleler bölgeden geçen insanlardan elde edilen bilgilerin toplandığı büyük bir istihbarat ağının parçalarıydı.Yaklaşan bir saldırının haberi kuleden kuleye özel aynalar,duman ya da ateşle iletiliyordu.Böylece kuleden kuleye tüm kraliyeti dolaşarak El Hamra’ya ulaşıyordu.

       Muhammed Alkazaba’nın kuzeyine sultanın ve ailesinin oturacağı bahçeler ve onlara hizmet verecek küçük bir kasabaya sahip saraylar yaptırmayı düşünüyordu.burada 5.000 kişi yaşıyordu.Bu nüfusu devam ettirmek için El Hamra’da bahçeler kuruldu.El Hamra bahçeleri sadece bir vaha oluşturmak için değil ayrıca yiyecek yetiştirmek içinde tasarlanmıştı.Tek sorun Sabika tepesinde suyun olmayışıydı.En yakın su kaynağı ise arazinin kuzeyinde geçen Dora nehriydi.Asıl sorun suyun aşağı doğru akmasıydı.Suyun yüzlerce metre yükseklikteki El Hamraya gelmesi için nehir yatağını belli bir ölçüde yükseltiler ve suyun kendi enerjisiyle gelmesini sağladılar.Doğal bir göl yarattılar ve El Hamranın üstüne hisarı doyuracak kadar su basıncı yaratan 6 km’lik bir  baraj yaptılar.Su buradan kanallarla el Hamraya taşınıyordu ve su ihtiyacını gideriyordu.Kanaldan geçerek gelen su geniş ve derin bir yere ulaşınca suyun içindeki kum kendini dibe bırakıyor ve böylece üstte kalan su temizleniyordu.

       Muhammed 1273 de hisarının bittiğini göremeden vefat etti.Başa gelen her sultan bir saray yaptırmış ya da mevcut sarayları restore ettirmişti.Kurulduktan 100 yıl sonra 1333’te El Hamra seçimlerini 1.Yusuf kazandı ve El Hamraya Torre de la Comares sarayını yaptırdı.Bu yapı yenilmezliğin bir simgesi olarak inşa edildi.22 metre yükseklikteki muhteşem tavanında göğün yedi katını temsil eden renklere boyanmış 8.000 den fazla sedir ağacı parçası vardır.Comares kulesi evrenin küçük bir makete dönüşmüş halidir ve sultan her şeyden sorumludur.Burada Yusuf’un mimarlarının yüzleşmesi gereken bir zorluk vardı.Bu odaya her giren elçiye sultanın gücü önünde boyun eğdirmek zorundaydılar.Bunu yapmak içinde tüm dikkati sultanın tahtına çekmeliydiler.Görünüşe bakılırsa kule görevini yerine getirmişe benziyor çünkü Yusuf tahttayken kimse El Hamraya saldırmaya cesaret edemedi.

       1.Yusuf’un ölümünden sonra başa 5.Muhammed geçti.Hükümdarlığı süresince Castilya kralı Pedroyla dostluğu sayesinde askeri çıkarlar yerini sanatsal bir yarışa bıraktı.Yaptırdığı Aslanlı sarayın İslam dünyasında eşi ve benzeri yoktu nerden erinlenildiği bilinmiyordu.Sarkıtlar üzerindeki ışık huzmeleri ve gölge oyunları nedeniyle dikkatle bakıldığında sanki hareket ediyorlarmış gibi geliyor.Bunu yapabilmek için antik yunan matematiğinden faydalandılar.Farklı geometrik şekiller oluşturmak için sıva işlerinde çeşitli kesitler açıldı.Kilden yapılan duvarlara işlenen eserler daha sonra Afganistan’dan getirilen altın kadar değerli olan lacivert taşından elde edilen mavi renkle boyandı.Bu Granada ki İslam hükümdarlığının en parlak dönemi oldu.Çünkü Muhammed ve Petro ‘nun sanatsal müttefikliğinden bir yüzyıl sonra 1469 da Castilya ve Aragondaki Hristiyan kraliyet aileleri Ferdinant ve İsabella’nın çatısı altında birleşti ve böylelikle haçlı seferleri sonucunda Granada Hristiyan krallığı hakimiyetine girdi.

 

 Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin Ayrıntılarında Vardır

1.Gözcü kulesi Torre de la Vala neden en batı uca yerleştirldi?

2.El Hamra’nın mevcudiyeti neye bağlıydı?

3.İslam Kültüründe suyun akışı neden önemlidir?

4.Fazla suyun taşmaması için nasıl bir sistem kuruldu?

5.Kanallara rağmen su sıkıntısının devam etmesi durumunda Muhammedin mimarları nasıl bir çözüm ürettiler?

6. 5.Muhammed ve Pedro’nun dostluğu neye dayanıyordu?

 

7.El Hamra saraylarında hangisi yanlızca savunma amaçlı olmayıp ayrıca gözdağı vermek için de yapıldı?

8.1.Yusufun Hisarın kuzeyine Torre de Comares’i yaptırma amacı neydi?

9.1.Yusuf döneminde El Hamra en parlak dönemini yaşadı ve hiç saldırıya uğramadı peki yusufun daha 36 yaşındayken tahtan inme sebebi neydi?

10.1.Muhammed Fernando’nun sevilleyı almasına neden yardımcı oldu?

11. Yusufun mühendisleri elçilerin dikkatini sultanın tahtına çekmeyi nasıl başardılar?

Zuhal YILDIZBAŞ BİYOLOJİ ÖĞRETMENLİĞİ 3.Sınıf 2010