Altmışlı
yılların en önemli buluşlarından olan lavr lambasının
en önemli özelliği ve en önemli gizemi onu yaratan şirketin içinde ne olduğunu
hala açıklamamasıdır. Lavr lambası şirketinde
çalışanların işe alındıklarında sırrı açıklamayacaklarına yemin etmeleri
gizemin sönmemesini sağlamıştır. İçinde tam olarak ne olduğu bilinmemekle
birlikte iki maddenin yoğunluk olarak birbirine çok yakın olduğu bilinmekte.
Bunlardan biri mumlu bir madde diğeri ise sıvı ters çevirdiğimizde ayrışıyorlar
ve farkı görebiliyoruz. Bu devinimin anahtarı alt tarafta yer alan lambada
yatıyor. Bu lamba sayesinde mum katılaşmıyor ve dibe doğru çökmüyor. Isı mumu
eritiyor ve sonra genleşmesini sağlıyor. İçinde bulunduğu sıvıdan daha az
yoğunluğa sahip olduğundan yükselmeye başlıyor yükselip katılaşmaya
başladığında yoğunluğu artıyor ve alçalıyor bu işlemler inanılmaz görüntüler oluşturuyor.Lavr lambaları sıcak
mumu dondurarak moda akımı yaratırken altmışlı yıllarda küçük otomobiller
dikkati üstüne çekmeyi başardı.Amerika da maket araba çılgınlığı iki ticari
pistte başladı.1968 e gelince bu rakam 5000 gibi çılgın bir seviyeye
ulaştı.Altmışlı yılların maket arabaları gerçek otomobillere benziyordu ama
maket arabalar çok daha hızlıydılar.Bu otomobiller güçlerini üstlerinde
ilerledikleri raylardan alır. Bir motorları vardır ama pil ya da güç kaynakları
yoktur kumandanın tetiği çekilince elektrik akımı kaynaktan raya akmaya
başlıyor ve raydaki bu akım aracın motoruna ulaşıyor.Tetiğe ne kadar çok
basılırsa akım o derece güçlenir ve araç o kadar hızlı gitmeye başlar.Altmışlı
yıllarda bu otomobiller zirve yaptı sonra ilgi azaldı.Altmışlı yılların sonunda
orta yaşın ilgisini çeken iki düğmeyle çalışan çizim aleti ortaya çıktı.Bu
aletin içinde yön veren bir hat var ve bu hat sayesinde tozlar istenen çizginin
görünmesini sağlıyor.İki ayrı ray sistemi ver çizilen çizginin silinmesini
alüminyum tozdan oluşan bir parça sağlıyor.Toz alüminyum temasa geçtiği her
şeye yapışır.Sağ ve sol düğmeler dikey ve paralel çizgiler çizilmesini
sağlar.Altmışlı yıllarda ortaya bıkan bir başka oyuncak ise süper zıplama
gücüne sahip bir toptur.Süper top zen kron adı verilen bir maddenin 22 bin kg
basınç altında sıkıştırılmasıyla yapılır.Bu top piyasaya sürüldüğünde içinde
sihirli bir madde olduğuna dair dedikodulara sebep olur.Topun içinde poliütadin bulunur .bu madde otomobil lastiklerinin
yapıldığı kauçuk ve sülfürden oluşur.karışım kalıba dökülüp 160 ısıtılır ve cm2de
500kg lık basınçla sıkıştırılır.bu sayede sülfür
molekülleri poliütadin moleküllerine yapışır.topun bu
denli yükselmesi sülfür oranının diğer maddelere oranla dört kat daha fazla
olmasından kaynaklanır.Ne kadar çok sülfür molekülü yapışırsa süper top o kadar
güçlü olur.Düştüğü mesafenin 92 katına kadar sıçrayabilir.Altmışlı yıllarda
insanoğlunun hedefinde ay vardı ve aydaki görüntülerin dünyaya ulaşabilmesi
için özel bir kameraya gereksinim vardı altmışlı yıllarda TV Amerika’daki
evlerin yüzde doksanına ulaştı TV etkisi 10 temmuz 1962 de nasanın
ilk ticari uydusunu fırlatmasıyla yepyeni boyutlara ulaştı.Dünya üzerindeki üç
istasyon dünya yörüngesindeki bu uydunun yolladığı sinyalleri almak için hazır
bekliyordu.bunlardan biri İngiltere deki Goonhilly downs diğeri Main deki androver di..teres
tanın fırlatılmasından 15 saat sonra androver
teknisyenleri ilk denemeyi yapmak için hazır bekliyorlardı.Tellstar
aracılığıyla ilk yayın buradan gerçekleşti bu kumanda binasından Avrupa daki en önemli istasyon olan Glomur
bora ya yollanan bir bayrağın görüntüsüydü.Bu olağanüstü gelişmeyle global
iletişim çağının temeller atıldı.Altmışlı yıllarda televizyon sinyallerini
yaymak için androver mühendisleri yayınları linklerle
birbirine bağlıyor sonra tellstar a yolluyorlardı.Tellstar dünya
çevresinde elips bir yörüngede 965 km ile 5650 km mesafede dolaşıyordu.uyduda
sinyalleri alabilecek antenler vardı.Tellstar bu
sinyalleri dalga amplikatörü kullanarak 10 milyon kat
büyütüp dünyadaki istasyonlara gönderiyordu.Bu istasyonlardaki teknisyenler
antenleri çevirerek bu bağlantının güçlenmesini sağlıyordu.Bu dönemdeki
antenler oldukça büyük ve taşınabilir özellikteydi.Nedeni uyduyu takip
edebilmek için bir hat üzerinde hareket etmek zorunda olmasıydı günümüzde
uydular jeo senkron tekniğiyle yörüngede dolaşıyor ve
dünyanın dönüş hızına eşit hızda döndükleri için bir tek noktada sabit kalıp 24
saat kesintisiz sinyal ulaştırabiliyor.Renkli televizyonun çalışma mekanizması
kanal tarafından yollanan analog sinyal siyah
beyazdır.TV de gördüğümüz renkler TV setinin içindeki dalga frekansının
değiştirilmesini sağlayan bir aygıt tarafından sağlanır. O yıllarda renkli TV
devrim yarattı altmışlı yıllarda Mustang adlı bir
otomobil ortaya çıktı1964 de Ford mustang ı piyasaya
sürdü. İlk iki yılda bir milyon adet satıldı. Satış fiyatı 2500 dolardan
başlıyordu. Altmışlı yılların diğer bir buluşu ise transistorlu radyonun
icadıydı. transistor 1947 yılında verimi az vakum tüplerinde kullanılmak üzere
üç bilim adamı tarafından bulundu.Transistorlu radyolarda
sinyaller antenden geçip transistora ulaşmak zorundadır.Bu noktada
sinyal yükseltilmiş oluyor yükseltilen sinyal hoparlöre gönderiliyor ve burada
sese dönüştürülüyor o yıllarda.Honkong ve Japonya
transistorlu radyo sektörünü ele geçirdi.1964 Newyork
dünya fuarında tüketiciler geleceğin yeni icadıyla tanıştı.Bu her rakamın bir
tuşla simgelendiği tuşlu telefondu bir anda moda oldu.Artık kimse çevirmeli
telefon kullanmıyordu .Saatler 300 yıl boyunca ses çıkarmıştı 1960 lı yıllarda Accutron bunun önüne
geçecek bir sistem geliştirdi ve Bulova şirketi
tarafından öne sürüldü.Bu sistem saat
sanayisinde 300 yıl sonra gelen önemli bir gelişme olarak görüldü.Ondan önce
saatler mekanikti ve içinde bir çark oluyordu.Bu çark saniyede 3-5 kez
dönüyordu.Accutron farklıydı saatin işlemesi için
gerekli olan çarkın yerine bir ayar çatalı kullanılmıştı
Hareketi bu
çatal sağlar ve elektromanyetik alan yaratır ayar çatalı titredikçe ona bağlı
olan kısım ileri geri hareket etmeye başlar böylece çark dönmüş olur.Bulova mühendisleri 1953
yılında elektronik saatler üzerinde çalışma yaptılar ve 1960 yılında Accutron u tüketicisiyle buluşturdular.İlk seride saatin
içi görünüyordu.Bu seri 4 milyon adet satıldı.Üretimi 1977 de durduruldu.
Altmışlı
yılların sonunda dev bir rock konserinin ses sistemi
Bill hanley tarafından yapıldı bu dev konserde sesin
duyulmaması riski her alete bir mikrofon takılarak aşıldı.60 lı yıllardan önce mühendisler müzik aletlerine cızırtı
yaptığı için mikrofon takmaktan uzak duruyordu.Bu
sorun 1959 yılında üç mikrofon serisinin çıkmasıyla aşıldı önceki nesil
mikrofonlarda öndeki ses geniş bir açıyla aksediyordu.Yeni nesil modellerde ses
daha dar bir açıyla yukardan mikrofona ulaşmaya başladı.
Son olarak
60 lı yıllarda rock
konserlerinde sahnede ışık gösterileri yapılmaya başlandı
Aşağıdaki Soruların Cevapları
Filmin Ayrıntılarında Vardır.
1)Lavr lambasının gizeminin sönmemesini sağlayan en önemli
şey nedir?
2)Maket
otomobilleri gerçek otomobillere benzemelerine rağmen onlardan farklı kılan
özelliği nedir?
3)Süper top
nasıl yapılır
4)Hızlı bir
şekilde atıldığında üç katlı bir binanın tepesine kadar ulaşabilen süper topun
bu özelliği kazanmasında etkili olan madde nedir?
5Renkli
televizyonun çalışma mekanizması nasıldır?
6)1960 larda kullanılan uydularla günümüzdeki uydular arasındaki
farklar nelerdir?
7)Transistor
ün icadı hangi yeni buluşlara ilham vermiştir?
8)Saat
sanayisinde 300 yıl sonra gelen devrim nedir?
9)Accutron un önceki saatlerden farkı nedir?
10)İlk
elektronik saatlerle ilgili çalışmalar ne zaman ve hangi şirket tarafından
yapılmıştır?
11)1960 larda verilen dev rock konserinde
sesin duyulmaması riski nasıl aşılmıştır?
12)üç
mikrofon serisini diğerlerinden ayıran özelliği nedir?
ŞAHVER
ERTUNÇ
8010002035