Atlantis’te kayıp dünyayı bulabilmek
için küre ve su altındaki dört bölgeye bakalım. Cuma, malta, sontarini, bohomas
araştırdılar. Yolculuk bundan 3600 sene önce volkaniğin patlamasıyla parçalara
ayrılan Akdeniz adasının bulunduğu bölgeye götürüyor. Daha sonra kısa sürede
Küba baha mas kıyılarında olan tuhaf su akıntılarının şekillerini araştırmak
için kahire gitmişler. Yol boyunca kayıp şehir bulduğunu düşünen su
akıntılarına bilimsel amatörler ve arkeolojik sırlar üzerinde araştırmaya yapan
kişiler ve ciddi araştırmacılarla uğraşıyordu. Atlantissin hikâyesi M.Ö 350
yılına yunan filozofun yazılarına gidiyor. Tüm klasik yunan yazarları arasında
Atlantis ten bahseden tek filozof eflatundur. Ve bize araştırmalarında
kullanacağımız bazı ipuçları veriliyor. Atlantis adasının muazzam yalnızca
belirgin denizde kaybolduğunu söylüyor. Bütün bu uygarlık tek bir afetle saatler
içinde yok olabilir mi ilk bakışta olasılık gibi görüyordular. 1994 teki mert
us depremi los engılıs parçaladı. 2004 carli iban Fransız kasırgaları flori
dayı büyük bir kısmını yok etti. Ancak bunların gücü bu şehri haritadan silmeyi
yetmedi. Yine daha uzak bir zamana geri gidersek dünyanın gerçekten patlamalar
ve Tsunami ile bütün kıyı şehirlerini yok ederek yüzlerce insanı öldürüyor.
Depremler kasabaları küçültüyor. Şehirleri, volkanlar nükleer bombalar gücünde
patlıyor ve bütün kayıp şehri yok edebilir. Kayıp listesi etkileyicidir.
Eflatunun anlattıklarına göre birçok örnek var ve yapılan her bölgede doğal bir
felaketle yok olup olmadıklarına bakacağız. Bu araştırmalar için 20 bilim adamı
bir araya geldi.
Eflatun tanımına göre yunan filozof bize ne
gibi ipuçları bıraktı. Onun Atlantis tanımı 40 bin kelime etrafında dönüyor.
Dikkate değer ayrıntılarla bezenmiş bize ortak merkezli toprak ve su daireleri
kurulmuş büyük bir şehir olduğunu söylüyor. Kırmızı, beyaz ve siyah kayalarla
inşa edilmiş insanlar boğaları kurban ediyor ve fillerin otladığı topraklarmış.
M.Ö 9 bin yılında var olmuş ama hepsinden önemlisi felaket sonrası yıkılmış ve
dalgaların altında kaybolmuş eğer dört yerden biri Atlantis ise bu sorusunun
hepsinde veya en az biriyle uyuşmalı. Atlantis üzerinde yapılan araştırmacılar
19.yy politika ve yazar olan implantus vereynın verilerini temel alıyor. Orta Amerika
da ki piramitlerin mısırdaki piramitlere olağan üstü benzediğini düşünüyordu.
Ortak bir kökenden geldiğini söylüyordu 1882 yılında yayınlandığı çok satan
kitabında yayınlanan eski dünya ki büyük teknolojik gelişmelerin hepsinin daha
önceki bir uygarlıktan atlantisten kaynaklandığını söylüyordu gelişmeleri buna
bağlanmıştır. Atlantisi yok olduğu hayatta kalanların sahip olduğu bilgilerin
küreye yaydıklarını mısırdaki piramitlerin ve Meksika daki maya tapınakları
gibi harikaları bu bilgilerle inşa ettikleri Atlantis tüm uygarlıkların anası
olduğu öne sürülen dewollydi. Eski dünyadaki her şeyin kökenini bu merkez
kültürüydü. dewollynin teorisi Atlantis avcıların dünyanın bu efsanevi uygarlık
adofitler ve nazırların ilgisini çekmiştir. İkinci dünya savaşın dan en zor
dönemlerinden birinde nazirler Atlantis aramaya başladılar. Akdeniz deki küçük
bir adaya odaklandılar. Muhtemelen ikinci dünya savaşında elendi.1930’lu
yıllarında alman yüksek komutası Atlantis ile iyi kalıntıları bulmak ile
görevlendirildi. Alman halkının oradan geldiğini düşünüyorlar. Atlantisi bulmuş
olsalardı bunların üstün ırk olduğunu ideaları güçlenecekti. Almanların fethetmeye
çalıştığı yerlerden biride maltadır. Ancak Almanların bomba yağmurlarına rağmen
malta istilacılara cesur bir şekilde direndiler. Ada halkı bunu yaparken
hitlerin Atlantis avcılarını kendi adalarının yağlanmaktan mahrum etmiştir.
Maltanın görkemli tapınakları M.Ö 3600 yıllarında yapılmış. Mısırdaki büyük
piramitlerden 1000 yıl önce hangi kültürden geldikleri tam bir muamma adrians
cocciottola turizm bakanlığında çalışıyordu. Adadaki tapınakları üzerinde
araştırmalar yaptı. Bu tapınaktaki uygarlığın çok gelişmiş olduğu ve bu nedenle
Atlantis’te olabileceğini düşünüyordu. Bu kayaların bazıların ağırlığı 20 ton.
Bu üç tane iki katlı otobüsün ağırlığına denk gelmektedir.
Bunları bir yere kaldırmak ve yerleştirmek
oldukça güçtür. Bu uygarlığı geliştirmek için iz peşinde olduğuna dair başka
işaretler vardır. Süsleri nazır şeklinde olan etkileyici şekiller yer
almaktadır. Koç, koyun, balık gibi hayvanlar yer almaktadır. kurban
edildiklerine dair kalıntılar vardır. Özelikle bir tapınakta eflatun bahsettiği
boğa boynuzlar bulmuştur. Ancak eflatun’un bahsettiği atlantiste yaşadığı bir
hayvan bu iddiaları sarsıyor. Ancak bugün malta da bir tane bulamasınız yine
geçmişte her şey farklıydı. Bunu adada arkeolojik çalışmaların sürdüğü alanda
görebilirler ardalar mağarasında arkeologlar bu mağarada fil fosillere
rastladı. Fosiller maltayı eski zamanlarda hem Avrupa’yı hem de Afrika kıtasına
bağlı olduğunu gösteriyor. Daha sonra yüzyıllar sonra deniz seviyesinin
yükseldiği ve maltanın bir adaya dönüştüğü söylüyor. Hayvanlar mahsur kalıyor
ve ölüyor. Maltanın eflatunun Atlantis anlatan tuhaf kalıntıların bulduğunu
söylüyor. Bütün adada düzenli patikalar bulundu.
Bazı uzmanlar bu alanların tarım
alanların su götürmek için yapılmıştır. Eflatun atlantisteki karmaşık
suyollarında bahsediyordu. Ama malta atlan tisin bulunduğu yer ise harabelerin
içinde değil dalgaların içinde olması gerekiyordu. Suyun altında kaç tapınak
olduğunu bilinmiyordu. Son beş sene içinde dalgıçlar malta da su altında daha
fazla tapınak olduğunu söylüyordu. Bunu su altındaki atlantiste bir ilgisi
olabilir miydi? Tapınakların yapıldığında5 bin sene önce deniz seviyesi 15 m
yükselmiştir. Buda su altındaki yapıları açıklayabilir. Ancak bu yavaş bir
iklim değişikliğin sonucu jeologlar maltanın büyük bir sele maruz kaldığını
söylüyor. Farklı antik alanların insan ve hayvan kemikleri barındıran çamura
rastlandı. Bazılarına göre ise tapınakları inşa edenleri bir tsunami sonucunda
yok olduğunu düşünüyordu. Malta Atlantis seçenekleri sırasında hangi sırada
burada filler vardı. Ve filler sel sularında yok olmuş olabilir. Yine
suyollarıyla ilgili kanıt oldukça zayıftır. Tapınaklar sadece 5 bin yaşında
anlamadıkları çok gizemli uygarlıkların olduğunu söyleniyor. Bu uygarlık
hakkında çok az şey biliyorlar çok ileri düzeyde bir uygarlık olduğunu
söyleniyor. Tapınakların çok ilginç olmasına rağmen eflatunun bahsettiği
Atlantis ait olduğu bir kalıntı yok. Atlan tisin amerikada olduğunu yeni bir
çağ tutkusu haline geldi. Bu fikir edger ceys tarafından ortaya atılmıştır.
1941 yılında Atlantissin tekrar yükseleceğini söylemiş. 1968 de bahama daki
bimini’de olduğu ileri sürmüştür. Su altında kareler ve dikdörtgen kareler
olduğunu ve bunların insanlar tarafından yapıldığını söylüyor. Bahama da ki
adaları olan andas kıyılarında benzer şekillerin olduğunu söyleyerek bölgeyi
araştırmaya başladılar. Su altında birbiri ardına dizilmiş taşlara rastladılar.
İnsanlar hakkında daha fazla kalıntı bulmak için Antrosa döndüler. Büyük
taşların eski medeniyetin işi olduğunu gösterilebilir. Bölge tarihinin yeniden
yazılacağını düşünüyor. Arkeologlar M.S 1000 yılına kadar bahama da insanların
yaşamadığını söylüyor. Bu düşünceleri desteklemek için su yüzeyindeki taşları
incelemeye koyuldu. Adalılar bunların doruktaki bir kalenin kalıntıları
olduğunu söylüyorlardı. Bu alanın yaşı hakkında bilgi yok orta amer ikadaki
mayalardaki bahamaya gidip ticaret yapıp ve toplumlar arasındaki bağları
birleştiriyorlar. Teorilere göre insanlar buralara çok önceden yerleşmiş
olabilir.
Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin
Ayrıntılarında Vardır.
1) Edger
ceys’e göre Atlantissin nerdedir. Buna dair fikirler nelerdir?
2) Atlantis
teki su patikaları ne amaçla yapılmıştır?
3) Malta’da
ne gibi fosil kalıntılar bulunmuştur?
4) Malta
halkı bir tsunami sonucunda yok olduysa eflatuna Atlantissin sonunu getiren
bahsettiği sel sularıyla aynı olabilir mi?
5) Atlantisteki
kayıp dünyayı bulmak için hangi bölgeleri araştırdılar?
6) Malta
adasındaki tapınaklar nasıl olmuştur? Ağırlıkları ne kadar ve üzerinde hangi
motifler yer almaktadır?
7) Eflatun
atlantisi nasıl tanımlamış?
Fikriye
YAŞAR Eğitim Biyoloji 5.Sınıf