Zaman
Süreci İçerisinde; Av Ve Avcıların Yetenekleri, Taktikleri Ve Evrimleşen 45
dakika
Çıtalar
yeryüzünün usta avcılarındandır. Ceylanlar ile çıtalar doğal ilişkilerinden
dolayı amansız bir yarışa girmişlerdir. Bu sayede yeryüzünün iki en hızlı
hayvanı olmuşturlar. Çıtalar düz koşuda ceylan ise ani dönüşlerdeki kıvraklığı
ve dayanaklığı ile ön plana çıkmıştır. Geçmişten günümüze hem çıtalar hem de
ceylanlar gelim göstermişler ve hala daha göstermektedirler ve
gösterecektirler. Av ve avcıların yetenekleri ve organları hayatta kalma
içgüdüsü nedeniyle gelim ve organlarında evrimleşme yaşanmıştır. Bu yeni
durumlar nesillere aktarıldıkça hem avlar hem de avcılar gelişim göstermektedirler.
Avlanmak
bazen hokkabazlığa benzetile bilinilir. Timsahlar en eski evrim yarışındadır.
Filler avlanmazlar ama boyutları büyüktür. Büyük olmak av ve avcılar için
istenilen bir şekildir. Modern fillerin ataları önceleri çok küçük ve genellikle
kedilere av olmaktaydılar. Ceylanlar gibi hızlanmak yerine büyüdüler. Şu anda
yetişkin bir file kafa tutacak birkaç kedi vardır.
Av ve avcılar için büyüklük çok caziptir. Büyük olmak ve
kilolu olmak çok enerji gerektirir. Bu yüzden kısıtlı sayıda hayvan büyümüştür.
İri başlar önceleri güvenli göletlerde yaşarlarken hacim
olarak büyümek için enerji ziyan etmez. Onun yerine kuzey Amerika bir ağaç
kurbağasına benzemek için enerji harcarlardı. Yırtıcılar göle gelmezlerdi.
Yusufçuklar iri başlar için tehlike sayılmazdı. Ama ne zaman yumurtalarını suya
bırakmaya başladılar, ondan sonra tehlike olmaya başladılar. Yavrular beslenmek
için iri başları yemeğe başladılar. İri başlar ilk başlarda kolay yem
olmaktaydılar. Sonra yenilen iri başlar kardeşlerinin hayatını kurtaracak olan özel
kimyasal içeren sıvıyı sulara bırakmaya başladılar. Bu sıvıyla temas eden
iribaşlar sıra dışı değişimi oluşturacak olan genleri harekete geçirerek 1–2
içerisinde değişmeye başlarlar. Değimlerinde şişmanlarlar, kuyrukları büyürler
ve kuyrukları kahverengiden kırmızıya dönüşür. Rengin kırmızıya dönüşmesi
dikkat çekmek için olacağı düşünülmektedir. Büyük kuyrukları sayesinde kolay
yakalanması engeller ve daha hızlı hareket etmelerini sağlar.
Önceleri hayat denizlerdeydi ve avlanma çok yavaş
gerçekleşmekteydi. Yani hücre toplulukları bölümlü gövdeler yoktu ve her şey
değişmeye başladı. Yüzgeçlere, değişik organlar ve görme organları ortaya
çıktı. Yiyecek avlama sosyaldi. Yeni bir avlanma şekli ortaya çıktı. Evrim
hayvanların değişik organlarında gelime gösterdi avlar denizlerdeki kalsiyum ve
diğer mineraller sayesinde kabuk denilen bir savunma şekli gelişti avcılar ise
buna gelişmiş ağız ve çeneler ile karşılık verdiler. Buna karşılık avlar
savunma kalkanlarının üzerinde ağızların ve dişlerin gövdeye ulaşmasını
engelleyecek dikenleri ortaya çıkardı. Bunu karşılık avcılar daha iyi çeneler
ile karşılık verdiler. Avlarda ki zırhlar ağır ve hareket etme yeteneklerini
kısıtlıyor ve engelliyordu. Bu nedenle kabukları attılar ve değişik organ gelişimleri
ile karılık verdiler. Değişik duyu organları ve keskin gözler yardımı ile
tehlikeleri daha önceden farkına vararak önlem almaya başladılar.
Ahtapotlar değişik avlanma teknikleri ile gelişmişler. Çok
iyi çok iyi kamuflaja sahiptirler. Avlanmak için bulundukları
yerin şekline geçe bilirler. Değişik bir ahtapot ise Endonezya taklitçi
ahtapotudur. Bu ahtapot ise isminden de anlaşılacağı gibi bir taklit yapma
ustasıdır. Sularda yaşayan yılanlar zehirli oldukları bilinmektedir. Bu yüzden
diğer avcılar buna yaklaşamazlar. Ve ahtapotta bu taklitçiliği sayesinde
savunma yapmaktadırlar. Mürekkep balıkları mükemmel bir kamuflaja
sahiptir. Otların bile şekline gire bilir. Aynı zamanda avlanmak için derisini
de kullanır. Görüntüsü ile avlarını hipnotize ederek onları avlar. Deniztarağı
bile sadece mavi noktalarının yanında bulunan özel duyulara sahiptir ama bu
bile hayatını kurtara bilmektedir.
Zıplama özelliğine sahip olan porşa
bir örümceğe benzemeyen bir yürüyüşe sahiptir. Porşa
diğer örümcekleri yiyerek beslenir. Diğer örümcekler bunun için ağlarını
ikisinin taşıyamayacağı kuvvette yapar ve bir savunma çeşididir. Diğer bir avcı
arpola yarasasıdır. Uzun kulakları sayesinde çok iyi
bir duyma gücüne sahiptir. Bir çağlayanın yanında bile bir güvenin kanat
çırpışını ayıra bilecek duyma hissine sahiptir ama gözleri o kadar
gelişmemiştir. Güve arpoladan korunmak için sessiz
durması yeter. Gözleri gelişmemiş olan arpola onu
göremez. Ve onu fark edemez. Renkler avlar ve avcılar için özel bir yeri
vardır. Renkler dikkati ve tehlikeli olup olmadığı hakkında bilgi verdiği
düşünülmektedir.
Semenderler 20.000’lerce karga ve insanı öldüre bilecek zehre
sahiptir. Semender neden bir tanesini öldürecek zehir yerine binlerce kargayı
öldürecek güce sahiptir. Bunun nedeni semender yiyerek beslenen kardır
yılanıdır. Çok uzun yıllar önceden beri etkileşim içinde olan kardır yılanını
öldürmek için üretmektedir. Semenderler korunmak için çeşit çeşit
zehirler üretmesidir. Yılanlar buna karşılık olarak bağışıklıkla karşılık
vermektedir. Onlar zehiri arttırdıkça yılanlarda
bağışıklıkla karşılık vermişlerdir. Zehir çok önemli bir silahtır. Ama çok
enerji ve zahmet gerektirir. Semenderler enerjilerinin çok büyük bir kısmını
zehir hazırlamak için kullanır. Semender yiyen bir yılan yedikten sonra zehir
nedeni ile felç geçirir bundan korunmak içinde yediği yerde kıpırdaman bir
mühlet beklemesi gerekmektedir. Başka yırtıcılardan korunması için güvenli bir
yer olması gerekmektedir.
Zehirler avlar ve avcılar için caziptir. Av ve avcılar
zehirlere çok dikkat ederler. Hatta mükemmel avcı olan başak bile bundan
korkmaktadır. Yavru yılan yiyerek beslenen bir köstebek yumurtadan çıkan bir
yılanı yemek ister ama yavru yılan daha karşılaşmadığı bu durum için ölü
taklidi yaparak kendisini korumakta ver leş kokusu veren sıvı salgılamaktadır.
Leş hastalıkları barındıran yer olduğundan avcılarca dikkat edilir. Bu sayede
yaşamını korumuş olur.
Yaşam
döngüsü içerisinde av ile avcı arsındaki rekabet bu canlıların birtakım yeni
özelliklere sahip olmalarını sağlamıştır. Bu rekabet çita ve ceylanları Afrika
düzlüklerinin en hızlı iki hayvanı haline getirmiştir. Çitalar düz koşularda
daha hızlanmış, ceylanlar ise buna karşılık daha hızlı dönebilme ve
dayanaklıkla cevap vermişlerdir.
Deniz kartalları
meyve yarasalarını ağaç tepelerinden kapabilirler. Buna karşılık yarasalar
ağaçların ortalarına saklanırlar. Burası da yılanlardan saklanmak için çok kötü
bir yerdir. Bu durumda yarasaların mükemmel görüş yetenekleri onları uyararak
yılanların onlara ulaşamayacağı dallara geçerler. Yılanlar ve kartallardan uzak
güvenli yerler genellikle nehirlerin üzerine sarkan dallardır. Ama su seviyesi
yüksek ise bu defa onları başka bir yırtıcı olan timsaha karşı savunmasız
bırakır. Timsahlar tuzak kurma ustasıdırlar. Bu hayvanlar çok eski bir evrim
yarışı olan büyüklük yarışındadırlar. Prensip son derece basittir, herhangi bir
şeyi yiyebilecek fakat yenemeyecek kadar büyük olmak. Aynı güç dünyanın en
büyük hayvanı olan fillerde de şekillenmiştir. Filler avlanmaz ama boyutları
onları yırtıcı hayvanlardan korur. Modern fillerin atası çok daha küçük
hayvanlardı ve büyük kedilere av olurlardı. Filler ceylanlar gibi hızlanmak
yerine büyüdüler. Hayvanlar dünyasında büyüklük hem avcılarda hem de avlananlarda
evrimleşmiştir. Ama ağırlığı kazanmak ve onunla dolaşmak çok fazla enerji
gerektirdiğinden sadece kısıtlı türde hayvanlar büyümüşlerdir. Denizde hayatını
sürdüren bir canlı olan iribaş, büyümek yerine ağaç kurbağası olmak için enerji
harcar. Bu hayvanlar avcılarına karşı özel bir kimyasal madde içerirler. Bu
kimyasallar herhangi bir iribaşın av olduğunda gövdesinden salgılanarak suda
yayılıp diğer iribaşları uyarır. Bu uyartı kuyruklarının büyüyüp
kırmızılaşmasını ve daha hızlı olmalarını bu sayede de daha zor yakalanmalarını
sağlar.
Beş yüz milyon yıl önce hayat sadece okyanuslarla
sınırlıydı. Avlanma yavaş ve pasif bir işti. Hız ve korunma için bir sebep yok
ve dişer, çeneler, diğer sert bölgeler gelişmemişti. Gövdeler yumuşak ve
süngerimsi hücre toplulukları şeklindeydi. Ama yeni bir gen hücre
topluluklarını bölümlü gövdelere dönüştürünce bazı şeyler değişmeye başladı.
Yüzgeçlere, çenelere ve karmaşık görme organlarına sahip avcılar ortaya çıktı.
Bu yeni özellikler yeni avlanma şekillerini ortaya çıkardı. Bazıları zırh
geliştirdiler. Ama avcılar buna daha gelişmiş çenelerle karşılık verdiler. Bazı
pullar dişlerin çenelere ulaşmasını engelleyecek şekilde dikenlere dönüştüler.
Bir süre sonra yırtıcılarda daha büyük yırtıcılardan korunmak için özenli
zırhlar geliştirdiler. Fakat zırhların gelişimi çok zor ve taşınması çok
zahmetli olduğundan gelişmiş duyular hayvanların zırhlarıyla değişmesini
sağladı. Duyuların ortaya çıkmasıyla kaçmakta uzmanlaşan hayvanlar ağır zırhlı
hayvanlarla beraber hayatta kalmayı başardılar. Bu eski dönem kambriyum devri
hayat döneminde olmuştur.
Çeneli balıkların çıkmasından sonra amonitlerin bir türü
olan kalamar kabuklarından kurtulup avlanmak ve kaçmak için gereken hızı
geliştirdi. Amonitlerin modern bir akrabası olan ahtapotlarda gözlü balıklara
karşı bir kılık değiştirme özelliği geliştirdi. Bu paletle ahtapot kayalığı
derisinin üstüne boyayabiliyor ve balıklara kandırabiliyordu. Endonezya
taklitçi ahtapotu kendisini su yılanına benzeterek diğer avcılara karşı korunma
mekanizması geliştirmiştir. Aslan balığı da dikenlerini kullanarak diğer
balıklara karşı savunma geliştirmiştir. Mürekkep balığı ahtapotlar gibi
mükemmel bir kamufleye sahip olmuştur. Bu canlılar
ayrıca derisini avlanmak için kullanarak diğer hayvanları hipnotize
edebilmişlerdir. Deniztarağı belli bölgelerde toplanmış mavi renkli ışığa
duyarlı özel hücrelere sahiptir. Porşa böceği diğer böceklerden farklı bir
yürüyüş göstererek avını yakalamada özel bir yöntem geliştirmiştir. Argoropy
böceği bu böcek tarafından milyonlarca yıl av olarak kullanılmıştır. Bu böcek
porşa ile başa çıkabilmek için özel bir yöntem geliştirerek ağın üzerinde
zıplayıp porşanın ağın üzerinden gitmesini
başarmıştır. Uzun kulaklı yarasalarda duyma duyularını geliştirerek böceklere
üstünlük sağlamışlardır. Güveler bu hayvanlardan korunmak için geceden
kaçınmışlar fakat budefada gündüz kuşlarla uğraşmak zorunda kalmışlardır. Bu
sebeple güveler gündüz yaşayabilmek için canlı renkler ve kötü kimyasallarla
kuşanmışlardır. Terahçe semenderinin turuncu rengi tadının kötü olmaktan daha
ziyade bir uyarıcı olarak kullanmıştır. Bu hayvanlar özellikle gartır yılanına
karşı oldukça fazla zehire sahip olmuşlardır. Gartır yılanı ise semendere karşı
güçlü bir savuma işle cevap vermiştir. Hayvanlar aleminde zehir üretmek çok zahmetli olduğundan hongos yılanı zehirliymiş gibi davranarak
düşmanlarından korunmayı başarmıştır. Bu yılan kedilere karşı genlerinden
aldıkları bir davranış olan ölü taklibi yaparak bir savuma geliştirmişlerdir.
Kızıl ötesi ışık kullanıldığında çoğu balığın göremediği ışınlar noktilica adı
verilen, tek bir hücreden oluşan ve rahatsız edildiğinde parlayan bir canlıdır noktilica
karideslerden kurtulmak için bu parıltıyı yapıp karideslerin geceleri mürekkep
balığı tarafından yenilmesini sağlayarak karideslerden kurtulmuşlardır.
Bitkilerde otçul hayvanlardan korunabilmek için dikenleri geliştirmiştir. Buna
karşılık fişler sertleşmiş dudaklarıyla karşılık vermişlerdir. Akasya
saldırganlardan korumak için yukarı doru büyüme göstermiş ama güvenlik için
yaptığı bu hamleye zürafa uzun boynuyla cevap vermiştir.
Aşağıdaki Soruların
Cevapları Filmin Ayrıntılarında Vardır.
Aşağıdaki Soruların Cevapları Filmin
Ayrıntılarında Vardır.
1) Semenderler neden 1 tane yada 10 tane kargayı öldürecek yerine 20.000
kadar kargayı öldürecek zehir gücene sahip olmasının nedeni nedir?
2) Çıtaların gelişmesinin nedeni nedir?
3) Ceylanların gelişmesinin nedeni nedir?
4) Evrimleşen organlarda av ve avcıların bir birlerine etkileri
var mıdır?
5) Evrimleşen organları tetikleyen
nedenler nelerdir?
6) Fillerin ataları küçüktü neden
büyüdüler?
7) Evrimleşme ilkellik midir yoksa
mükemmellik midir?
8) Zehirin ve renklerin av ve avcılar için
önemi var mıdır?
Hüseyin
HASIRCI EĞİTİM BİYOLOJİ 4.SINIF ve
20 Hüseyin KAKCI
Fen Bilgisi Öğretmenliği-4 2009