11.İnsanların; fıtratlarının farzları,
dinin farzları ve toplumsal kuralların farzları arasında nasıl bir korelasyon vardır? Neden bütün insanlar hidayete
ermiyor? Neden herkes dine karşı farklı konumlarda (fıtratı özellikleri ve
olanakları oranında) yaklaştırılmalıdır ve yararlandırılmalıdır?
C.11 İnsanlar iradesi, koşulları ve
fıtratı ölçüsüyle dinin reçetesini uygular ve din insanlık tarihine hakim olan en büyük güçtür. Dini duygular, insanın bitmeyen
bir özelliğidir. Bütün insanlar hidayete ermez. Çünkü değişmek istemeyeni Allah
değiştirmez. Nazmiye YARGI
C.11 İnsanın doğası; dininin
gerektirdikleri ve toplumsal kurallara uyma zorunluluğu arasındaki ilişki
birbirini tamamlayan halkalar gibidir. İnsan, doğasını kullanarak dinin
gerektirdiklerini ve toplumun istediklerini karşılamaya çalışır. Her insan
farklı yaratıldığından ve her insanın farklı bir düşünce yapısına sahip
olmasından dolayı tüm insanlar hidayete ermeye bilir. Doğru yolu bulamayabilir.
Allah insanları akıl ve seçme hürriyeti vermiştir. Bu yüzden de insanları dine
yaklaştırırken onların özelliklerine göre bir yol çizilmelidir. İki insanın
olanaklar ve özellikleri aynı olmaya bilir. O yüzden dine yaklaştırırken her
bir birey için ona en uygun yol seçilmelidir. Melin KARAN
C11Dinin farzlarını da tam olarak
yerine getirmek için önce fıtratın farzlarını yerine getirmek gerekir. İnsanlar
tüm fıtratlarını yerine getirmediklerinden dine karşı farklı konumlarda yer alır.aynı çatı altındadırlar FEYYAZ KARA
C.11)fıtratın farzları dinin farzları ve
toplumsal kuralların farzları her zaman birbirine uymayabilir. Sonuçta dinin
kuralları birdir. Ama her insanın fıtratı farklıdır. Bu uyumsuzluktan dolayı
insanlar hidayete eremez. Yukarıda belirttiğim gibi her insanın fıtratı
farlıdır bu yüzden her insanın dine yaklaşımı da farklı olacaktır. GÖKHAN BOZDOĞAN
C.11 Din, toplum ve insan birini kaldır
diğerleri olmaz. Ama bu üçünün de bulunduğu bir yerde din toplumu ve insanı,
toplum da insanı kapsadığı süreç içerisinde bu farzlar liyakatli olur. İşte
ondandır ki insanların hepsi hidayete ermiyor. Çünkü insan tutup ta kendi
farzlarını dinin farzlarının önüne koyarsa yada toplum
bunu aynı şekilde uygularsa bir takım toplumlar yada insanlar helak olur. ( lut kavmi )
Yine diğer taraftan insanların hepsi
bir olmadığından tutup ta her insana o dinin tüm farzlarını uygulamak yanlış
olur. Yapılırsa da ters teper.( 250 vatlık bir ampule 500 vatlık elektrik
veremezsiniz; patlar) İrfan BAHARLI
C.11 İnsanlar dine ve topluma göre
şekillenebilirken din onlardan bağımsız yaratan tarafından insanlara bir rehber
olarak geldiği için hem insanı hem de toplumu şekillendirir.Kendileri
istemiyor da ondan.Onlara zor gelmesin diye. Dilek KURT
C.11 Birey doğru bir şekilde
eğitildiğinde insanların fıtratının farzları dinin farzlarından uzak değildir.Dinin farzları ve insan fıtratının farzlarına
bakıldığında toplumsal kuralların farzlarıyla paralellik gösterdiği
görülür.Dinin ve insan fıtratının farzlarının amaçlarından biri de toplumsal
refahtır.Fıtratlarını gerektiği ölçüde algılayıp kullanamayanlar hidayete
eremezler.Bireyler fıtratlarına uygun olarak dine yaklaştıkları ya da
yaklaştırıldıkları taktirde dinden soğumaları engellenmiş olur ve dine karşı
yanlış yönelmelerden korur.REMZİYE
ERDOĞAN
C.11 Birbirlerini tamamlarlar.Biri
olmadan diğeri eksik kalır.Fıtratın farzlarını yerine getirmeyen dinin
farzlarını da tam olarak yerine getiremez.Bütün fıtratlarıyla(düşünceleriyle)
yönelmediklerinden dine karşı herkes farklı konumlarda yer alır. SAMET ÇENŞİ
C.11.Eğer bu
insanlar uzun bir zaman zarfında bir arada yaşamış ve aynı dine inanmışlarsa
hemen hemen bu farzları birbirine yakındır. Herkes
hidayete eremez çünkü her insan farklı bir yapıya sahiptir. Kiminde nefis
baskınken kiminde de akıl daha baskındır. Yusuf KESKİN
C-11Din,toplum ve birey bir bütün halindedir.Bunların kurallarını aynı anda bir araya
getiremediğimiz için insanlar hidayete ermiyor…BURCU ŞİMŞEK
C.11Fıtrat ile diğer öğelerin
dolaylısıyla dinin uyuşması gerekir.Fıtrat-irade
ilişkisi doğru orantılı olduğundan herkes aynı fıtrata sahip değildir.Kendi
özgür konumundan dolayı… HABİP KAYA
C.11 İslam fıtratıyla insan fıtratı aynı
yörüngelerdedir. Çünkü insanların oluşturduğu bütün topluluklar İslam fıtratı
ile doğmuşlardır. Bundandır ki toplumsal farzlar da dini farzlar ile aynı paraleldedir…NAZİFE
SAVAŞAN
C.11 Bir bütün gibidir bunlar.Biri
olmadan diğeri eksik kalır.Fıtratın farzlarını yerine getirmeyen dinin
farzlarını da tam olarak yerine getiremez.Bütün fıtratlarıyla(düşünceleriyle)
yönelmediklerinden dine karşı herkes farklı konumlarda yer alır. Kadir
GERGİN
C.11Hepside kişinin kendine ve bağlı
bulunduğu kuruma uymak zorunda olduğu kuralları ifade eder. GİZEM SARI
C.11)nsan doğa
olmadan türünün devamlılığını sürdüremez. Ancak doğa insansız devamlılığını
sağlayabilir. Bu bilinç ile ortak paydalarda birleşip doğada angarya olmamamız
gerekir. Ve dünyayı ahlaki olarak yüksek bir medeniyetin unsurları olarak var
olmamız gerekir şuuruna sahip olarak birleştirici bir çizgide durmamız gerekir.
Ali Galip ERCİK
C.11 Bütün insanların hidayette
ermemelerinin nedeni insanların farklı görüş ve düşüncelere sahip olması bir
neden sayılabilir. Buda insanların fıtratındaki değişmelerdir. MEDENİ SAKCAK
C-11 Toplum,din
ve birey bir bütündür.Fakat bütün insanların kişiliği ve fıtratı farklı
olduğundan insanlar hidayete ermiyor.İnsanların fıtratı özellikleri farklı
olduğunda dine farklı konumlarda yaklaştırılmalıdır…ÖZLEM AKIN
C.11 Yüce Allah insanları farklı
konumlarda yaratmıştır. Kiminin fıtrat farzları ağır basarken kiminin de
toplumsal kuralları öne çıkmaktadır. Saadet asrında nice insanlar vardır sırf
topluma karışı kurallara çok bağlı olduğundan hidayete erememiş kimi de
fıtraten egosuna yenik düşerek örneğin Peygamberi küçük görerek hidayete
ermemiştir. Ersin
ASLAN
C.11 insanın fıtratının düzgün olması
zaten kişinin bağımlı veya bağımsız değişkenlere karşı bir yön almasını adaptasyonunu
geliştirmesi en iyi şekilde angaja olmasını sağlar.Ruh,akıl ve zihin üçgeninde düşünecek olursak bunlar
zaten birbirine bağımlı değişkenlerdir.Ancak şu da var ki kişi fıtratının
ölçülerinde değerlendirilmelidir. FIRAT
ALTUN
C.11 Fıtratın farzlarını karşılayan dinin
hükümleridir. Eğer toplumsal kuralların farzları buna uygun ise vazgeçilmezdir.
Çünkü insanlar fıtratlarındaki istidadı şerre kullanıyorlar. İnsan, fıtratında
bulunan istidat nispetinde kullanabiliyorlar. Aykan AKÇA
C.11 Her insan İslam fıtratı üzerine
yaratıldığı halde herkes Müslüman değildir. Çünkü insanlar nefislerinin esiri
olmuş ve fıtratlarını bozmuşlardır. Ercan
IŞIK
C.11 Toplum ve dinin kuralları zaten
insan fıtratının farzlarıyla örtüşmektedir. Toplum ve din kuralları doğruyu ve
güzeli savunur. Bu yüzden bu kurallar örtüşmektedir.
Neden her
insan hidayete ermez ve dine karşı farklı konumlardadır? Çünkü Bir insanın
inanma isteği ve kalp temizliği aynı değildir ve bir kısım insanlar yanlış
bilgilerden dolayı hidayete eremezler. Her insanın fıtratı farklıdır. Bu yüzden
insanlar dine karşı farklı konumlardadırlar. REYHAN YILMAZ
C.11 Birbirini tamamlarlar. Biri olmadan
diğeri eksik kalır. Fıtratın farzlarını yerine getirmeyen dinin farzlarında da
sorun yaşar. Fıtratlarıyla(düşünceleriyle)farklı oranda yöneldiklerinden dine
karşı herkes farklı konumlarda yer alır. Seyfettin SEYHAN
C.11 Dinin farzları, fıtratın farzlarını
gerektirir. Toplumsal kuralların farzları da dinin farzlarını gerektirir.
Fıtrat farzları bilinmeden dinin farzları bilinmez, yerine getirilemez. Dinin
farzları yerine getirilemediğinde de toplumsal farzlar yerine getirilmez.
Allah, insanları ya SAİD ya da ŞAKİ yaratmıştır. Yani insan ya hidayete erip
cennete gidecek ya da tam tersine cehenneme gidecektir. Her insan İslam fıtratı
üzerine doğar. Turgut KIYICI
C.11 Din,toplum ve insan.Bu kavramlar birbirine
bağlıdır.Bunlardan birini çıkartırsak diğerleri de anlamsız hale gelir.İşte bu
üçü insanı kapsadığı süreç içerisinde liyakatli olur.Bu yüzden insanların hepsi
hidayete ermiyor.Çünkü insan kendi farzlarını dini farzlarının önüne koyarsa ya
da toplumun aynı şekilde uygularsa toplum helak olur.Geçmişte Lut kavminin başına gelenler gibi. FIRAT KADIRHAN
C.11 Birbirlerini tamamlarlar.Biri
olmadan diğeri eksik kalır.Fıtratın farzlarını yerine getirmeyen dinin
farzlarını da tam olarak yerine getiremez.Bütün fıtratlarıyla(düşünceleriyle)
yönelmediklerinden dine karşı herkes farklı konumlarda yer alır. BARIŞ SAVAŞ
C.11 İnsanın fıtratlarının farzları ve
toplumsal kurallarının farzları arasında sıkı bir ilişki vardır. İnsanın
bedensel ve yapısının farzları,dinin
farzları ve topluma özgü farzlar birbirini destekleyici,tamamlayıcı ve
birbirinin ardına gelen farzlardır. İnsanın fıtratının farzı ile
bütünleşebilir. İnsanın fıtratının farzı toplumun farzlarını oluşturabilir.
Bütün insanlar hidayete ermiyor. Çünkü insanların hayata bakış açıları,yetiştikleri
ortam,alınan eğitimler,nefisleri,fıtratları,ahlakları farklı farklıdır. İnsanoğlunun hayattan
hep farlı beklentileri olmuştur. Kişilik boyutları,zekaları,mantıkları,yanılgıları
insanları farklı noktalara götürüyor. Kimisi hidayete eriyor kimisi hidayeti
yok sayıyor. Herkes dini konularda kendini bir yere konumlandırabilmelidir.
Örn. Kişi hacca gidemiyor diye insanlar tarafından kötü değerlendirilmeye maruz
bırakılmamalıdır.Oktay BARAN
C.11Aynı çatı altındadır bunlar. Dinin
farzlarını da tam olarak yerine getirmek için önce fıtratın farzlarını yerine
getirmek gerekir. İnsanlar tüm fıtratlarını yerine getirmediklerinden dine
karşı farklı konumlarda yer alır. ŞEYHMUS
UTLİ
C.11 İnsan yapısının farzları, dinin
farzları ve toplumsal kuralların farzları. Fıtratın farzları güzel ahlaka
yönlendirmek için, dinin farzları Müslüman olmak için yani hesap gününden mutlu
çıkmak için, toplumsal kuralların
farzları ise toplumda yaşayabilmek için vardır. İlk ikisi özellikle daha çok
dini olarak nitelendirilebilir. Üçüncüsü ise daha çok toplumsaldır. Bütün
insanlar hidayete ermiyor; çünkü insan fıtratı dünyaya gelirken İslam dini
üzerine kuruludur. Ancak kişilik olgunlaşınca bazı insanlar başka tercihler
yapıyorlar ve özellikle nefse karşı aciz olan insanlar hidayete ermiyor.
Allah’ın bize bahşettiği en güzel şey olan aklı ruhuyla harmanlayıp güzel
ahlaka yönelmeyen insanlar hidayete eremez ve ermiyorlar. Bence herkes dine
istediği konumda yaklaşır ancak yaklaştırılamaz. Ama günümüzde böyle bir şeyin
var olduğu net olarak gözüküyor. Herkes aynı konumda olursa dine karşı, diğer
konumlar boş kalır ve o dolan konum taşar. Eksiklikler ve fazlalıklar gözükmez.
Bunu görebilmek için herkesin konumunun farklı olması gerekir. Yüce Rabbimiz
cennetin de cehennemin de dolacağını söylüyor. İşte bu da konum farklılığını gösteriyor.İdris ÇELİK
C.11 İnsanın fıtratının farzları, dinin
farzları, toplumsal kuralların farzları arasında pozitif bir korelasyon
vardır. Din, insanları güzel ahlaklı olmaya, devletine, milletine ve toplumuna
faydalı bireyler yetiştirmeyi ön koşul olarak kabul etmektedir. İnsan da
fıtratı gereği bunları yapmaya çalışır. Bütün bunların yerine getirilmesi
sonucu toplumsal farzlar da yerine gelmiş olur. Aradaki ilişki tamamen
pozitiftir. Bütün insanlar hidayete eremez. Çünkü bütün insanlar zihnine cebren
ve hile ile yol göstererek mantıklı işletim sistemi uygulayamaz. Bazı insanın
fıtratı dinin getirdiklerini uygulamaya elverişlidir. Bazısının ise değildir. Funda AKDOĞAN
C.11
Fıtratın farzı olmadan yaşam olmaz insanın toplumlar içerisinde yaşayabilmesi
için toplumsal kuralları yerine getirmeli bu ikisi sağlanınca dinin farzlarını
yerine getirebilir. Tüm insanların farz konusuna farklı yaklaşması onların
hidayete ermesini engeller. AYTEN YILDIZ C.11
Bunların arasında doğru orantılı bir bağ vardır. Çünkü bunların hepsi birbirini
tamamlayan insani olma erdemini oluşturan öğelerdir. Hidayete erememe sebebi
bunların insanların aynı ortak paydada birleşememe yani kişilik tercihlerinden
kaynaklanmasıdır. Bireylerin dine bakış açıları kişilik tercihlerinden
kaynaklanır. Bu nedenle yaklaşımlarımızda bunu göz önünde bulundurmalıyız.
Örneğin ateist olan birine dini emir ve yasaklardan bahsetmek olumsuz sonuçlar
doğurabilir. Bunun yerine ona tanrının varlığını ispat etmeye çalışmak daha
olumlu olabilir.Ramazan ERGÜN
C.11 Farzlar; insanın, dinin ve toplumun yaşaması için uyulması gerekli
kurallardır. İnsan, din ve toplumun bir arada var olması için farzlarının da
birbirini destekler nitelikte olması gerekir. Bütün insanlar hidayete eremez
çünkü dinin tüm farzlarını yeterince hayata geçiremezler. Her insan dine farklı
konumlarda yaklaştırılmalıdır. İnsanların fıtratları kendine özgüdür ve kimisi
zor durumları bir şekilde aşabilir kimisi ise bu zorlukların altında ezilirler.Seda CEMAL
C.11 Her
insan dine eğilimli olarak doğar. Anne ve babasını daha sonra ya Hıristiyan, ya
Yahudi, ya Müslüman v.b. yapar. Allah’ın gösterdiği iki yol arasında hangisine
daha eğilimliyse Allah ona onu verir. Semra
DAĞ
C.11 İnsanın fıtratıyla dini ve farzları
arasında sıkı bir ilişki vardır. Bu yüzden insanlar bir arada yaşayabiliyor.
Yüce Allahın insanlara verdiği fıtratı özellikler dolayısı ile insan toplumsal
kurallara ve normlara uyuyor. Başka türlü olsaydı insanın hayvandan farkı
olmazdı. Neden bütün insanlar hidayete ermiyor? Bu soruyu daha önce bende çok
düşündüm. Neden insanlar mümin ve münafık olarak doğuyor? Mümin ve münafık olarak
doğmak Allaha bağlı değil mi? o halde Allah mümin ve münafığı neye göre
yaratıyor? Bu sorulara çok kafa yordum. Ve şu sonuca ulaşıyorum. Yüce Allah
bize çok büyük bir şans vermiş. Bizi mümin olarak yaratmış. Bundan daha güzel
bir şey olabilir mi. Allah istediğini münafık olarak yaratıyor. Yüce Allah
belki de aklımızı kullanıp ona ulaşmamızı sağlamak içindir. Bütün insanlar
fıtratı özellikler bakımından farklıdır. bu yüzden
dine farklı konumda bakarlar. Her insan akıl sahibidir. Bence dine karşı farklı
konumda olmak kendinden aciz olmak demektir. Ateşe tapan, ineğe tapan, puta
tapan, Yahudiler ve Hıristiyan olanlar düşünmezler mi ki doğada binlerce
değişik meyve ve hayvan çeşidi var. Buna insanda dâhil olmak üzere. Bütün
bunlar Allaha delil değil mi? bu da kanıt değilse insanın yapılışı ve kusursuz
beynin işleyişi büyük bir gücün varlığına delil değil midir? Bilge TÜRKER
C.11 Bütün
insanların hidayete eremeyişlerinin nedenini fıtratının yanında ailede aldığı
eğitime bağlıyorum ki herkesin kendişine göre bir
yaşam tarzı olduğu için yararlanma ve hidayete erme dereceleri farklılık gösteriyor.Rıdvan OKUŞ
C. 11 Her insanın karakteri bir değildir.
Kimi merhametli, kimi cahil, kimi dürüst, kimi yalancıdır. İnsanlar farklı
düşüncelere sahipken aynı inanca sahip olmaları beklenilemez. Sevil DOĞAN
C.11 İnsanların fıtratlarının farzı
içindeki potansiyel enerjini hareketlenmesidir. Dinin farzları ise dini
kitaptan belirlenen değişmez kurallardır. İnsan fıtratındaki sürekli hareket
halindedir. İnsanlar dine karşı sürekli farklı konumdadır. Çünkü dini kurallar
direk ortada değil bazı kuralları hayali olduğu için kişiler arasında farklı yorumlanır.Adnan YILMAZ
C.11 İnsanların fıtratlarının, dinin
farzlarının ve toplumsal kurallar arasında pozitif bir ilgileşim vardır.
İnsanoğlu yaratılırken farklı özelliklerde ve fıtratlarda yaratılmıştır.
Örneğin cinsiyet; erkek, bayan ve orta kesim dediğimiz cinsiyetler fıtratları
gereğince onlara yaklaşılmalıdır. İbrahim
AKKOYUN C.11 İnsanların fıtratlarının farzları
dini farzları etkiler ,dini farzlar ise toplumsal
kuralların farzlarını belirler veya düzenler .Çünkü herkesin fıtratı
birbirinden farklıdır.Bunun için herkes dine karşı farklı noktadadır .Hakan ALTUN
C.11 İnsanlar kendi fıtratları, dinin
farzları ve toplumsal kuramların farzlarıyla iç içe yaşıyorlar. Bunlar birbirini
doğru veya yanlış etkileyerek vardır. İnsanlar fıtratları gereği hepsi hidayete
ermiyor. Bazıları çıkarlarını bırakmak istemez, bazıları da başka güçlerin
etkisinden kurtulamaz veya yanlış bilgilerle donatıldıkları için hidayete
ermezler. İnsan güçlülüğü kadar zayıftır ve özellikleri de farklıdır. Bundan
dolayı dine yaklaşımları ve bu kişilerden din konusunda yararlanmak farklılık
gerektirir. Ayşe ARSLAN
C.11 İnsan toplumsal bir varlık olduğu
için fıtratı elverdiğince dinini yaşar. Bundan dolayı insanların fıtrat din ve
toplumsal kurallarının farzları arasında sıkı bir ilişki vardır. Bütün
insanların hidayete ermemesinin sebebi ise; herkesin fıtratı farklıdır. Yani
herkes dini farklı yaşar. Kimi en üst düzeyde yaşarken dini, bir başkası daha
az yaşar. Bundan dolayı insanlar fıtratları çerçevesinde dine
yaklaştırılmalıdır. Mehmet Nuri EŞİN
C.11 Her insanın fıtratı ayrıdır. Bundan
dolayı insanın dine yaklaşımı farklı olur. Kimisi dini vecibelere dört dörtlük
sarılır, kimisi lakayt alır. Bu nedenle herkes hidayete ermiyor. Birçok insanın
fıtratı her şeyi kabul etmez. Örneğin bazı insanlar başörtüsü takar, bazıları
takmaz. Bu onların fıtratında vardır. Zülfü
ERYATAN
C.11 İnsanların fıtratlarını farzları,
dinin farzları ve toplumsal kurallarının farzları arasında sıkı bir ilişki
vardır. Bunlar daha çok insan iyiyi ve doğruyu bulmasına yönelik fıtratlardır.
İnsanlar çeşit çeşit mizaçlara sahiptirler. Kimisi iyi, kimisi kötü, kimisi cimri, kimisi cömert gibi. Bu
nedenle bütün insanların da aynı şekilde davranmaları beklenemez. İnsanların
fıtratları farklı farklı olduğu için dine
yaklaşımları da elbette farklı olacaktır. Süheyla
BÜRÇÜN
C.11İnsanların; fıtratlarının farzları,
dinin farzları ve toplumsal kuralların farzları arsındaki ilişki insandan
insana fıtrattan fıtrata, toplumdan topluma değişir. Bu konuda kesin bir sonuca
varmak olanaksızdır. İnsanın var oluş sebebi imtihandır. Kayıtsız şartsız
herkes hidayete erse imtihanın ne anlamı kalır ki? Kevser SÖYLER
C.11 İnsanlar arasında fıtrat, din ve
toplumsal kural farzları bakımından artan ve azalan bir korelasyon
görülür. İnsanlara Allah akıl ve irade vermiş insanların hidayete ermeleri ya
da ermemeleri kendi ellerindedir. İnsanların fıtratı özelliklerine göre
yaklaşmalarının sebebi omların sıkmadın dini yetiyi kazandırmaktır. Medeni BAYAR
C.11 Fıtratın farzları ile dinin farzları
ve toplumsal kuralların farzları arasındaki ilişkiye göz attığımız zaman, dinin
farzları kuralları Allah tarafından belirlenmiş ve insanın yapmasını istediği
kurallardır. Yüce Allah bir ayeti kerimesinde ben insanlara kaldıramayacağı
yükü vermem. Bu sebeple fıtrat yani insanın yaratılış biçimi buna müsaittir. Ve
dinin farzlarının isterse hiç zorlanmadan yerine getirebilir. Toplumsal
kuralların farzları ise dinin uygun gördüğü şekilde belirlenmiştir. İslam’a
bağlı olan kesimlerde bar veya diğer dinin yasakladığı mekânlara hemen hemen hiç rastlanmaz. Bu da toplumsal kuralların dinin ön
gördüğü şekilde belirlenmiştir. Bütün insanların hidayete ermeyişi ise bana
göre inanç eksikliği ve dinin kuralları onlara zor gelmesi ile hidayete
ermiyorlar. Herkese fıtratı oranında yaklaştırılmalı ve yararlanmalı çükü
herkesin yaratılış özelliği farklıdır. Nasıl ki insanın beş parmağı birbirinden
farklı ise insanların yaratılış özelliği de öylece farklıdır. Şahabettin BALCI
C.11 Günümüz hastalığı diye tabir ettiğim
bir insan modeli vardır o da bencil insandır. İnsanlar bencil olduğu sürece
hiçbir zaman aynı dilde konuşup aynı düşünceleri paylaşamayacaktır. Paylaşımcı,
duyarlı, biz duygusunu yitireli çok oldu.
Hicret OKAN
C.11
İnsanın
fıtratının farzları kendi iradesine sahip çıkmalı, dinin farzları kabul gördüğü
dinin kuralları uygun yaşaması, toplumsal kuralların farzları; toplumun kabul ettiği
ahlaki değerlere uygun davranışlarda bulunmasıdır. Bütün insanların hidayete
erememesinin sebebi; şeytanın oyunlarına gelmesidir. Herkesi dine farklı
boyutlarda yaklaştırmak gerek; çünkü her insanın fıtratı ve için yaşadığı çevre
farklıdır . Şükrü NAS
C.11
Aslında fıtratın ve
dinin farzları ile toplumsal kurallar birbirlerini tamamlayıcıdırlar. Çünkü her
insanın fıtratı aynı değildir ve herkesin hidayete ermesi olanaksızdır. Bazı
insanların fıtratı kurallara uymaya uygun değildir onun için farklı yaklaşmak
gerekir. Idban KUDAY
C.11Allah (C.C.) sadece peygamberlerini
ve dinini desteklemek üzere göndereceği âlimleri hidâyet
sahibi kılmıştır. Bu hidayetin özelliği, bu kişilerin dini kuralları üzerlerine
uygulamaları ve nefislerini güzel ahlaklı, edepli, âlim – bilgin yapmaya
çalışmalarıdır. Bu güzden, herkes hidayet sahibi değildir. Hidayet sahibi
olmayanlar ise fıtratlarının kaldırabileceği ölçüde üzerlerine düşen dini
kuralları, toplumsal farzları da göz önünde bulundurarak hayatlarına uygular.
Bu cümleden anlaşıldığı gibi dinin fazları, toplumsal farzlar ve fıtrat
farzları arasında sıkı bir korelasyon vardır. Dini
fazlar herkesin uymak zorunda olduğu dini kurallardır; fakat bu farzlar hidayet
sahibi olmayan insanların fıtrat olanaklarına göre seviyelendirilebilir.
Toplumsal farzlar ise bu insanların fıtrat olanaklarına göre üzerlerin
düşenleri yapmaya çalışırken onları yönlendiren (mezhepler gibi) farzlardır.
Herkesin dine fıtrat özelliklerine, olanaklarına göre yaklaştırılması konusuna
gelince, bunun aksi durumunda insanlar kaldıramayacakları yüklerin altına girerler
ve dinden daha çok soğurlar. Gülşen
ÇELEBİOĞLU
C.11 İnsan fıtratı dinin farzları ve toplumsal kurallar arasında
etkileşimsel bir bağlantı vardır. Kişi yaratılış inancından dolayı toplumsal
yaşamla beraber dinin emir ve yasaklarından sorumludur. Kişi fıtrat gereği
belli bir inanç dâhilinde yaşamını sürdürüyorsa toplumsal hayattaki yaşantısı
dinin farzlarına göre uyarlanmış bir yaşam tarzında yaşayacaktır. Bu anlamda
etkileşimsel bir yapı göstermektedirler.
Mehmet GENÇ
C.11 İnsan fıtratı ve toplumsal kurallar
dine göre şekillenir. İnsanların hepsi hidayete ermiş olsaydı ki Allah (C.C.)
istese herkesi hidayete erdirirdi ebediyete kavuşma ancak dünya sınavını
geçmeyle olur. Yusuf AKIL
C.11 İnsanın farzları topluma ve dine
uygun olduğu sürece o kişi o toplumda ve dinde kalabilir.Bu
yüzden toplum ve dinin farzları insanların yapabilme derecesine göre
konulmuştur.Herkesin fıtratı birbirinden farklı olduğundan farklı dinlerde ve
toplumlarda yaşamaktadırlar. Yasin Murat
KAHRAMAN
C.11 İnançlı insanlar için toplum
kuralları dinin kuralları içinde inşa edilmeli. İnsanların birbirine saygı
duymalı dindar bir insan dinini yaşayama hakkına sahip olduğu gibi dinsizde
aynı haklara sahip olmalı.
insanların hepsinin beklentileri farklı olduğu
için beklentiler çakıştığı için dolayısıyla insanların bazılarının hidayet
erirken diğerlerinin beklentileri gerçekleşmemiş oluyor. ŞAHİN KARAN
C.11 Her
insanın fıtratı yaradılışına uygun ve birbirinden farklıdır. Din toplum ve
fıtrat bunlar bir noktadan sonra bağdaşıktır . Din
bütün insanlara yöneliktir, toplumlardan kasıt insanların bir aradığıdır,
sonuçta fıtratta insanın bütün enerji hallerini kapsadığından, hepsi bir bütün
olarak ilişkilendirilebilir. İnsan diğer canlılardan farklı olarak düşünen bir
varlıktır yani doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırt edebilen. Açık ve net olan
bu dünyada sebepsiz olmayışımızdır. İnsanlar hakkı işlerine gelen yerde ve
nefislerinin istediği şekilde ararsa elbette ki kutuplaşmalar olacaktır. Kişi
ne kadar hakka, doğruya, gerçeğe yakın ise hidayete ermesi de o kadar
kaçınılmaz ve kolay olacaktır. Zeynel
PEKEDİS
C.11 Birbirlerini tamamlarlar.Biri
olmadan diğeri eksik kalır.Fıtratın farzlarını yerine getirmeyen dinin
farzlarını da tam olarak yerine getiremez.Bütün fıtratlarıyla(düşünceleriyle)
yönelmediklerinden dine karşı herkes farklı konumlarda yer alır.İbrahim KILIÇ herkesin uymasını iste meleridir.
C.11 Dünyaya bir sınav için gönderildik.
Her insanda farklı fıtratlarda yaratıldı,herkesin doğruyu
bulunması zordur. Bazıları muvaffak olurken bazılarında yarı yolda kalır.AYŞE ÇATAK
C.11 İnsanın topluk din ve kendisinin farzları vardır ama
önemli olan onları kendine göre düzenli bir sıraya koymaktır ve bunları en iyi
şekilde yaşamaktır. dinde herkes kendi kademesine göre dini yaşamalıdır.her
insan dinin gereklerini yerine getiremez. Nazif TEPE
C.11 İnsanların fıtratlarının farzları,
dinin farzları ve toplumsal kuralların farzları arasında pozitif bir korelasyon vardır. Bütün insanların hidayete ermesi
olanaksızdır. Çünkü insanların istekleri ahlak değerleri birbirinden farklıdır.
Bütün insanlara din konusunda aynı şeyi dayatamayız. Çünkü bazı din
kuralarını bazı insanlar kaldıramazlar. Fıtratına uygun değildir. Eğer biz bu
kuralları dayatırsak bu insanlar tamamıyla dinden koparlar. Leyla ALTUN
C.11 İnsan fıtratının farzları insana
doğuştan verilen farzlardır. Bunlar iyilik, güzel konuşmak, güler yüz vs.
farzlardır. Dinin farzları ise insanların dine bağlılığını ve dine saygıyı
sağlamak amacıyla sağlamak amacıyla uyulması zorunlu farzladır. Bu farzlarını
yerine getiren insanlar için sırada toplumsal farzlar vardır. Toplumsal bir
disiplin olan bu farzlara uyulması durumun da insan hem dini hem toplumsal
düzene katkıda bulunmuş olur.
Her insan
farklı özellikte yaratılmıştır bu da doğal olarak insanlar arasında aynı inanç
sisteminin farklı şekillerde yaşanmasını farz kılmıştır. Mesela maddi durum
bunda bir etkendir. Allah’ın her Müslüman farz kıldığı hac ibadeti bazı
müminlerin maddi durumların iyi olmamasından dolayı onlara farz değildir. Velat SAYUR
C.11. İnsanın fıtratının farzları,
kişiliği, dinin farzları, o dinin din adamları (ki ilahi değil veya sonradan
bozulmuşsa) veya Allah toplumsal kuralların şartlarını toplum belirler. Leyla TOPÇU
C.11 Genelde fıtrat-din-toplum korelasyonunda öncelik dinin farzlarıdır. Sonra buna uygun
fıtrat farzları, sonra da toplumsal farzlar gelir. Yani dini farzlara
fıtratının el verdiği kadar ve toplumsal farzları çiğnemeden uyulması gerekir.
Hidayete ermek kavramı bana daha çok düşünce olgunluğuna ve kişilik oluşturmak
olarak görünüyor. Her insan yeterli yaşam ve tecrübe edinemez. İyi bir eğitim
ortamında düşüncelerini yoğuramayabilir veya hipotezlerinin doğruluğunu test
edemeyebilir. Bu da insanın fıtratının güdük kalmasına ve doyumsuzluğa yol
açar. Bu yüzden herkese kesin doğruları üzerinden yaklaşıp bunlara yeni
doğrular eklenmelidir. Ali Osman ERAN.
C.11Hepside kişinin kendine ve bağlı
bulunduğu kuruma uymak zorunda olduğu kuralları ifade eder. İbrahim AYDIN
C.11 Bir bütün gibidir bunlar.Biri olmadan diğeri
eksik kalır.Fıtratın farzlarını yerine getirmeyen dinin farzlarını da tam
olarak yerine getiremez.Bütün fıtratlarıyla(düşünceleriyle) yönelmediklerinden
dine karşı herkes farklı konumlarda yer alır. M. Nuri KORKMAZ
.
C.11Bunlar arasında pozitif korelâsyon vardır. Yani doğru orantı vardır. Her insanın
fıtratı farklı olduğundan herkes hidayete ermiyor. Din inanmaktır. İnanan insan
için din vardır yoksa yoktur. Herkes hidayete ermiş olsaydı dünyaya geliş
amacımız olmazdı. Abdullah SEYAR
C.11 Bazen pozitif bazen negatif korelâsyon vardır. Bütün insanlar hidayete erseydi bu
dünyada, cennet ve cehennem olmazdı. Her insanın fıtratı farklıdır, herkesi
aynı kefeye koyamayız.Halil KURTAY
C.11
İnsanların, toplumsal kuralların ve dinin fazları arasında uyumlu bir korelasyon vardır. Çünkü insan toplumun bireyidir, dinde
toplumsal yaşamdan ayrı düşünülemez yani bunlar bir bütündür. Herkesin hidayete
ermesini bekleyemeyiz. Herkesi dine aynı oranda yaklaştıramayız. Mesela soyunmayı
seven bir bayanı zorla çarşafa büründüremeyiz. Salih Sosyal