24.Meclise partilerin değil de yerel halkın/halkların vekilleri kümelenerek insancıl hümanist paylaşmayı seven adil devletin çarklarını ve sistemlerini çalıştırır ve yönetirler. Doğal akış içerisinde geleceğe yönelirken; halkların pozitif–özgün değer yargıları ve inanç sistemini asimile etmeden. Değişime müsait olan dini ve halkın değer yargılarına dayalı olarak devletin sistemini asra –asırlara uyum için düzenlerler. Önermesinin safsatalarını çürütünüz.
C 24.Meclisler partililerin kendi
düşüncelerinin propagandasını yaptığı yerler değildir. Meclisler halkın seçtiği
kişilerin halkın çıkarı için konuşmaların, tartışmaların yapıldığı ve çözüme
kavuşturulduğu yerlerdir. Meclis koltuk sevdalılarına kapılarını kapatmalıdır. Yudum GÜRER
C 24:Mecliste halkın sözü geçmiyor.Halk meclisi değil meclis halkı yönetiyor. Berna AYIN
C 24.Yerel halkın içinden ve halkın
seçtiği insanlar yönetimi elle alınca kendi çıkarları doğrultusunda hareket
ettiklerinden halkın sesi olmaktan çok kendi düşüncelerinin sesi oluyorlar. Özden CALP
C
24.Şayet
meclislerde farklı parti(düşünce) olmaması demek sadece halkı temsilen gelen
kişilerin olması istemeden yapılan işlerin mutlak zararlı tarafı olacaktır.
Zıtların çatışması ortaya farklı düşünce ve sistemleri çıkarır. Bu da insanlığa
faydalı olur. Selçuk İNCE
C 24:keşke böyle olabilse ama herkes
elindeki yetkiyi egosunu tatmin aracı olarak kullanıyor.Bu
bazen bir vekil veya üniversitede bir hoca olabiliyor. Kamuran BALYEN
C 24. Meclise vekillerin
kümelenerek gelmesi bana göre olanaksız. Çünkü her kafadan bir ses çıkacak ve
olumlu sonuçlar alınmayacak. Bence güzel ahlaklı ve akıllı insanlar
yetiştirilip o şekildeki insanlar siyasete yön vermeli artı olarak insanların
dinlerini de asimile etmemeli. Yakup
EKİNCİ
C 24.Bence fark yok sonuçta her ikiside canlı hak ve hukuklarına riayet etmek lazım. MUHARREM POLAT
C.24:Milletler veya halklar
birilerini meclise insana fayda vermek için değil insanlığa fayda vermek için
göndermeleri gerekir. Dolayısıyla oraya gidecek kişi ha beni temsil edebilir
ama nasıl edeceği bilinmeden bugün mecliste okul terkli ve yüksek öğretim
görmemiş bir sürü insanlarla dolu ama dolu işte insanların veya milletlerin
değer yargılarına özgünlüğüne saygı duyulur ama o temsilcinin cahil olmasına
KİMSE HİÇ BİŞEY DUYAMAZ. Caner ÖZDEMİR
C 24. İktidar da olan partiler büyük bir
çoğunlukla meclise gelmişlerse de bu onların halkla barışık bir görüşe sahip
oldukları anlamına gelmez. Kötüler arasında en az kötüyü başa getirmek
amaçlanmaktadır. Örneğin Türkiye’deki genel seçimler. Mizbah KARATAŞ
C 24.Bence doğru ve olması gereken bir
meclis sistemidir. Fakat bizim meclisimizde ne yazık ki bu bilinç yerini
alamamıştır. Vekiller halkın değil partilerin vekilidir. Yerel halkının temel
sorunlarını bilmeyen hatta o yöreden olmayan vekiller mecliste sözüm ona
milletvekili sıfatıyla parti vekilliği yapıyorlar. Süleyman SENEM
C 24.Dünyanın her yerinde resesif olan
toplumların değer yargıları ve inanç sistemleri mevcut sisteme uygun biçimde
asimile politikası uygulanıp toplumların en hassas oldukları din olgusu bu
politikaya malzeme olmuş. Ferhat ÇENBER
C 24. Meclis partileri temsil ettikleri
halkın istek ve arzularına, değer yargılarına uygun bir şekilde yönetmek
zorundadırlar. Aksi takdirde halk ve devlet çatışması gözlenir. Emine YARBA
C 24.Böyle bir meclisin ayakta durması ve
ilerlemesinden söz edemeyiz.aslında meclis halkın
çoğunluğunun seçtiği bir partiyle yönetilmeli ve ideolojik görüşü ne olursa
olsun bulunduğu konum itibariyle tamamen tarafsız olması lazım ve kesinlikle
herkese eşit davranmalı. Ayşegül CAN
C 24 Pozitif ve özgün değerler kişiden
kişiye farklılık arz eder. Buna binaen değişimde, bu farklılık doğrultusunda olur.Demokrasi ölçüsü ile ülke içerisinde bir değişim
oluşturulacaksa olumlu değişim söz konusu olabilir.Yoksa belli bir azınlığın
saçma sapan inanç ve arzuları doğrultusunda yapılan hiçbir değişim olumlu
sonuçlar doğuramaz. Hatice KAPLAN
C 24. Halkın sesi mecliste çıkmaz çıkamaz
(Birkaç kişiye göre). Bir kere halk sesini mecliste duyuracak oldu onu da
kıstılar. Kübra Sivri
C 24. Meclise yerel halkın vekilleri
kümelenerek meclis içerisinde kendi fikir ve düşüncelerine uygun partiler
kurarlar. Bu partiler kendilerini seçen halkın isteklerini gerçekleştirmek için
çalışmak zorundadırlar. Fakat her zaman böyle olmaz. Kendi seçtiğimiz
vekillerimiz, düşünce ve isteklerimizi mecliste paylaşıp gerçekleştirmeleri
gerekirken bizim nelere ihtiyacımız olduğunu, isteklerimizin neler olduğunu
araştırmadan sadece kendi fikirleriyle meclise girip çıkarlar. Bu durumda
vekilimiz olarak seçtiğimiz insanlar görevlerini dürüst bir şekilde yapmazlar. Erdoğan AKÇİÇEK
C-24)günümüzde laikliğin yanlış kullanılması
gibi. laiklik din ve devlet islerini birbirinden
ayırırken bugünkü yöneticiler laikliği dine karsı bir düşünce olarak
kullanırlar. . Ramazan BORAN
C.24.Bence bu mümkün değil.o
zaman çok büyük karışıklık olurdu.yani bir çözüm üretmek çok zor olurdu. İHSAN YILDIZ
C 24.Demokratik düzenin işleyebilmesi
için belli bir görüşün öncülüğünü üstlenmiş ve geçerli bir iç tüzüğe sahip
partilerin varlığı gereklidir.Aksi takdirde her
bireyden farklı bir düşünce buna bağlı olarak bin bir türlü çözümsüzlük ortaya
çıkabilir.Ercem Çağdaş ZOBAR
C
24. Bence bu bir safasata değildir,
adil halkını seven düşünen ve onun inançlarına kültürüne saygı duyup halkını bu şekilde yöneten
ve bu arada zamana da ayak uydurabilen bir sistem neden safsata olsun ki? M. Akif TİRYAKİOĞLU