Bilimsel Araştırma ve Yayın Teknikleri
       Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2008)
   Öğretmenlik Uygulamaları
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2008)
          Okul Deneyimi II
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2008)
          Okul Deneyimi I
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2008)
          Toplum ve Çevre
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2008)
Evrimin Mekanizmaları ve Bilimsel Kanıtları
          Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2012)
             Bilim Tarihi
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2012)
Biyolojide Önemli Konular (Seçmeli II)
       Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2008)
  Biyolojide Önemli Kavramlar
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2008)

Öğretim Teknolojileri ve Biyolojide Materyal Geliştirme
                     Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2012)

Öğrenme Öğretme Kuram ve Yaklaşımlar
        Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2012)
   Özel Öğretim Yöntemleri II
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2012)
    Özel Öğretim Yöntemleri I
Prof.Dr. Nasip DEMİRKUŞ(2012)
          Fen Teknoloji ve Toplum
Prof. Dr. Nasip DEMİRKUŞ (OCAK 2008)

Bilimin İslam'dakiKonumu Dersi          ÖÖYI , ÖÖYII ,OMK, OTM, BÖKAV , BSKON, BT , EV , ÇEV , ODI, ODII , ÖUYGBAYT, FTTBMAT BİK  FEL




Fen Teknoloji ve Toplumla İlgili Bazı Beyin Fırtınası-Nadası; Ödev, Soru ve Etkinlikleri (2005, 20062007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014, 2015)

Din,Siyaset, Devlet, Vahşi ve Doğal Laiklik, Rejim, Çevre, Demokrasi, Bilimsellik ve Evrim ile İlgili Sorular Sorunlar ve Çözüm Önerileri. 

Öğretim Üyesi;Prof. Dr. Nasip DEMİRKUŞ 2020

                                                                                                                        Bilimin İslam'dakiKonumu Ders Notlarınızı İndirin 




Önerilen Kaynaklar

Bilimin Ömrü ve Sonu (Evrenin Başı, Ömrü ve Kıyametin Kopuşu)

Evrim Konferansı (Evrim Bilim'inin Din ve Bilimdeki Yeri)

Dinler Tarihi I Paganizm ve Musevilik

İslam ve Kuran’da Yaratıkların ve Bilimin Konumu, 1, 2

İnsan Kimdir? İnsan Şiirim

Matematik, Ebediyet, Sonsuzluk, Ölüm, Zaman ve İlk Nokta Kavramlarının Tanımlarına ve İlişkilerine Yeni Bir Yaklaşım.

WEB ADRESLERİ VE ERİŞİM TARİHLERİ
0.İnsan ve Bilimin İslam'daki Konumu Sunusu; https://www.youtube.com/watch?v=qrgu3E5-56g, Filmin Videosu
1.İslam ve Kuran’da Yaratıkların ve Bilimin Konumu http://www.dinbilim.net erişim tarihi20.02.2019
2.Kuran-ı Kerim (CC) Kitabından yararlanılan bazı ayetler http://www.nadidem.net/ayet/AllahCC.pdf erişim tarihi 20.02.2019
3.http://www.nadidem.net/f/yaradilis/yaradilis.mp4 erişim tarihi 20.02.2019
4.http://www.nadidem.net/f/yaradilis.pdf erişim tarihi 20.02.2019
5.http://www.nadidem.net/f/yaradiliss.pdf erişim tarihi 20.02.2019
6.http://www.nadidem.net/kf/sgevren/sgevren.mp4 erişim tarihi 20.02.2019

 


.

İÇİNDEKİLER
İslam ve Kuran’da Yaratıkların ve Bilimin Konumu, 1, 2
Allah C.C.'HU Kimdir?
Yaratık Nedir? Canlılar, Cansızlar ve Araform Bilimi Nedir? Bilinmeyen,Kayıp, Yok Olmak, Gerçek, Yaratmak,Üretmek ve Türetmek Nedir?
Yalan, Yanlış, İftira, Yokluk, Değişim ve Sabite Nedir?
Ahlak, Sahte, Sadık, Samimi, Hercai, Güzel, Koyun, Sürü, İt, Kuduz, Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu) Ahlak Nedir?
Can, Hayat, İrade Nedir?
Ruh Nedir?
Akıl Nedir?
Nefis Nedir?
Fıtrat, Fıtrat Cahili Nedir?
Kişilik Nedir, Bir İnsanda Hangi Temel Kişilikler Vardır?
Şeytan, Deccal ve Münafık Kimdir?
Cahil Kimdir?
Bilim Ajanı, Dahi Ajan, Bilim Bilgini (Bilim İnsanı) Kimdir?
zekâ Nedir?
Mantık, Muhakeme, Fikir, Düşünce, Düşünce Yanılgısı, Gizli Yanılgı Metriks, Özgünlük, Liyakat Nedir?
İnsan Kategorileri (Doğal Döngüye Katkılarına Göre)
İnsan Kimdir?
Sevmek Nedir?
Mürşit, Mucit ve Kaşif Kimdir?
Dini Bir Reçete Gibi Okuyabilirsiniz
Sonuç ve Çözüm



Kavram nedir? Kavram yanılgısı nedir? Sevmek, hoşlanmak ve beğenmekle ilişkilendiriniz. Bu mantığı bildiğiniz bütün kavram, cümle ve kelimelere genelleyiniz. Hayat Döngümüzde, Sevmek, Hoşlanmak, İlgi Duymak ve Beğenmek Kavramları Arasındaki Ayrıcalık ve Özgünlüğü Bilmeyiş Bizi Kavram, Düşünce, Karar ve Eylem Yanılgılarına Götürür.

Kavram Yanılgısı; Bir kavramın tanımın sınırları ve özgünlüklerinin ait olduğu ya da örtüştüğü karşılığındaki şeyle ve/veya şeylerle insan bilinciyle liyakatli örtüşmemesi ve/veya gerçekleşmemesi kavram yanılgısını ifade eder. Öğretim, öğrenim ve eğitimde; bir kavramın ve/veya bilginin zihindeki karşılığı; fert ve/veya toplumun hayat döngüsünde (dinamik hayatında) hayata güncellenerek doğru uygulanabilir konumda değilse kavram, düşünce yanılgısı ve eksikliğine neden olabilir. Düşünce ve Kavram, atasözü, vecize ve cümle yanılgısı olmayan yegâne kitap Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Kitabıdır. Buna dayanarak (Kuran-ı Kerim C.C'HUNf Kitabı) bu yargıya varılmıştır.

İlgi Duymak; Hedefteki yaratığın bazı özgünlük ya da ortak payda şeylerinin ilginizi ve dikkatinizi olumlu yönde çekiş halidir.

Beğenmek;
Hedefteki yaratığın bazı özgünlük ya da ortak payda şeylerini beğeniş, tasdik ediş ve kabulleniş ola ki örnek alış ya da örnek oluş halidir.

Takdir Etmek;
Hedefteki yaratığın bazı özgünlük ya da ortak payda şeylerini en üst seviyede takdir ve tasdik ediştir.

Hoşlanmak;
Hedefteki yaratığın bazı özgünlük ya da ortak payda şeylerinden keyif ve zevk alış halidir.

Sevmek;
Her koşulda hedefteki yaratığın artılarının ve yeşil çizgilerinin hürmetine; değişmez günahlarına,negatiflerine, olumsuzluklarına, istenmedik tiryakiliklerine, eksilerine, kırmızı-turuncu... Vb değer yargısı çizgilerin özgünlüklerine ve aşkınlarına (ifrat ve tefritlerine) saygı çerçevesinde katlanılıyorsa ve/veya hoş görülüyorsa ya da paylaşılıyorsa sevgiden bahsedilebilir. Sevginin Derecesi; bir insanın, toplumun ya da yaratığın/ların; tüm aşkınlık ve taşkınlıklarını hoş görüşle doğru orantılıdır. Bir insanın, toplumun ya da yaratığın/ların; “Normal Değer Yargılarından” hoşlanıyor ve buna ilaveten, tüm istendik ve istenmedik aşkın değer yargılarının sonucuna ya da her şeyine katlanabilir ve hoş görebiliyorsanız onu seviyorsunuz ve/veya tahammül ediyorsanız ona sabredebiliyorsunuz sonucunu çıkartabilirsiniz. Bu sonuca ulaşamıyorsanız onu kesin seviyor sayılmazsınız. O zaman sizin ona ilginizin adı sevgi değil; hoşlanmak, beğenmek, ilgi duymak… Vb. başka bir şeydir. Evliliğe karar verirken bu duruma dikkat etmek gerekir. Sevmek ve hoşlanmak kavram yanılgısına düşmemek gerekir. Ne yazık ki bu kavram yanılgısı insanlara pahalıya mal oluyor. Sevgisiz, moralsiz, parasız… Vb siz normal düşünüp yaşayamıyorsanız o zaman siz sevgi, moral, para… Vb. bağımlısısınız sonucu çıkar. Sevgiye, aşka, paraya… Vb. her zaman güvenilmez ya da güvenilmemeli bence. Böyle insanlar size güvenmeli ve bu duyguları sadaka edebilecek kadar eğitimli olmalısınız. Ola ki peygamberler ve İslam âlimleri böyle idiler. Örneğin; Allah, Sevgili habibim (sevgilim) dediği ve şerefine Kâinatı yarattığını söylediği HZ. Muhammed AS’IN (peygamberinin) geçmiş ve gelecekteki her şeyini kabullenip affetmiştir. Bu mantıktan hareketle sevmek kavramının en anlamlı, ulvi ve öğreticiliğini kusursuz ifade eder. Her koşulda hedefteki yaratığın artılarının ve yeşil çizgilerinin hürmetine; değişmez günahlarına,negatiflerine, olumsuzluklarına, istenmedik tiryakiliklerine, eksilerine, kırmızı-turuncu... Vb değer yargısı çizgilerin özgünlüklerine ve aşkınlarına (ifrat ve tefritlerine) saygı çerçevesinde katlanılıyor, affediyor ve/veya hoş görülüyorsa sevgiden bahsedilebilir. Bu mükemmel örneğin mantık kurgusunu sevgi ve eğitimde tüm kavramların farkındalığını ya da kavram yanılgısının felaketini algıda değişmezlikle (herkeste aynı algıyı uyandırışla) ilişkisel anlayışa/anlamaya çalışın. Örneğin, Sadece Menfaate, Cinselliğe, Hoşlanmaya, Ailevi İstem ve İlişkilere, Beğenmeğe, Takdir Edişe, İlgi Duyuşa… Vb. birine dayalı bir evlilikle hepsini içeren “İnanç, Sevgi, Değer Yargısı Denkliği ve Hoşgörüyü Kabullenişe” dayalı evlilik arasındaki farkındalığı düşünerek “kavram yanılgısını” anlayışa ve genelleyişe çalışın. Bu mantığı zihnimizdeki bildiğiniz tüm kavramları neden tam-net bilip ve doğru uygulayışınızla, ilişkilendirin ya da güncelleyin.

Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; Doğru Adreste Duruş İçin Öğretim, Öğrenim Ve Eğitimin Mutlaka Asgari 5 Kuralı; Rahmani İnsancıl ve Peygamberi Adreste Duruşun 5 Kuralı;
Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; Doğru Adreste Duruş İçin Öğretim, Öğrenim Ve Eğitimin Mutlaka Asgari 5 Kuralı; Rahmani İnsancıl ve Peygamberi Adreste Duruşun 5 Kuralı;
1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur.
2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır.
3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir.
4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir.
5.Kural:Bildiklerini Hayata İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır.
Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için
ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemrut'u, Cengizhan'i, Firavun'u, Çin'i, Hitler'i… Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin gerekliliğini doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Bir anda herkesin her şeyi bildiğini düşünün ya da geleceğiniz hakkında her şeyinizi bildiğinizi düşünün o zaman cehaletin, bilmezliğin, yalanın ve sabrın ilaç olduğu konumların ve zamanların olabileceğini keşfedebilirsiniz. Allah (C.C)’HU hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Önemli olan her şeyi dozunda ve yerinde rahmani biliş, kullanış ve uygulayıştır. Kısaca doğal döngüdeki özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında Peygamberi/Rahmani/insancıl ahlaklı +bilgi +liyakatli kişiliklerin yönetim ve idarede sürekli bulunuşunu garantileyen demokrasi, rejim ve seçim sistemlerini icat ediş ve sağlayıştır. Kısaca, 1.Kendimizi doğru tanımak ve olduğu gibi kabullenmek, 2.Çevremizi doğru tanımak, 3.Kendimizi ve çevremizi düz ayna mantığı ile doğru teşhis etmek, 4.Bu konuda yeterince bilgili oluşu farz kabul etmek, 5.Bilgileri doğru adreste bulunuş için (Dürüst, İnsancıl, Rahmani ve Peygamberi adreste bulunuştur) kullanmak.


İNSAN KİMDİR?
Kadın ve erkeler her birimiz birer fert ama yarımşar insanız. Ancak karşı cinsle bir insanız.
Örneğin Yeryüzünde 7 Milyar kişi ya da fert yaşar. Ancak 3.5 milyar insan vardır. Sanki kâinatsız insan toplumsal açıdan imamsız cemaate ve mekânsal açıdan ifadesi eksik bir mekâna benzer..
1-Kâinatın En Şerefli ve Tersi Olan Yaratığı Hangisidir?
2-İnsan Kimdir?
3-Radikal ve Rahmani Müslüman Kimdir?
4-Türk Kimdir?
5-Laz Kimdir?... Vb
6-Her Müslüman, Türk, Laz… Vb Bir İnsandır, Ama Her İnsan Bir Müslüman, Laz veya Türk Olmayabilir?
7-Herkese Sadece Radikal ve/veya Rahmani; İslam'i ve/veya Müslüman Değer Yargılarıyla Bakmak Ne Anlama Gelir?
8-Herkese Sadece Türk Değer Yargılarıyla Bakmak Ne Anlama Gelir?
10-Herkese Sadece Laz Değer Yargılarıyla Bakmak Ne Anlama Gelir?
11-Herkese İnsani Değer Yargılarıyla Bakmak Eğitimde Çok Önemlimidir?
12-Sanki Kavimler Ve Ümmetler İnsan Çözmecesinin (Pazılının) Dinamik Parçaları Fertlerde Ait Olduğu Parçanın Dinamik Dokuları Gibidirler. Sizi Kavimlere Ayırdık Ki Tanışasınız Diye (Ayet var).
13-Doğadaki Baskınlıkların İnsanda/Larda Ve /Veya İnsan Zihinlerinde Kabullenişin, Deha, Mucit, Milliyetçilik, Demokrasi, Kapitalizm, Şovenizm, Siyoşovenizm, Siyonizm, Komünizm…Vb Olarak Tecelli Edişi-Ortaya Çıkışı İle Allah (C.C)'HUN Kulunun Kabine Tecelli Ediş Arasında Ne Fark Vardır Sizce?.

0- Zayıf, Güçlü ve Cahil de Olsa İnsanın Belirgin İki Özelliği; Genellikle Samimi Olarak Müslüman'a ve İnanç Ehline Hoş Görülü ve İnsanların Sırtında Parazit Geçinmeyi-Sömürmeyi Ret Edişi, Onu Şeytan ve İblisten Ayırır. Olaki insan halife oluşu gereği, bazı özellikleri ve davranışlarıyla zaman zaman şeytanlardan daha aşağılık, bazı özellikleri ve davranışlarıyla zaman zaman meleklerden daha ulvi davranan insansı bedene sahip yaratıktır.
1-İnsanı Hiçbir Sapık Ve Hiçbir Kâmil Yaratık Aşamayacaktır.
2-En kâmil Ve En Sapık Yaratık İnsan Olacaktır.
3-Her İnsan; Mükemmel Bir Müslüman veya Her Şeyi İle Şeytan Değildir Ve Şeytan İnsanın İnkişafı İçinde Boğulacaktır.
4-Şeytanın Tüm Aşkın Arzularının İcraatı İnsan ve Cinler Tarafından Gerçekleştirecektir.
5-Her İnsan Her Şeyi Bilemez. Sanki İnsanda Her Şeyi Met Et Fethet Sonra Mat Et Güdüsü Vardır. Değilse ya da Olmadıysa Önce Okşa-Okşa Sonra Yokuşa-Yokuşa En Sonunda Mat Fikri Yatar. Belki de İnsan Allah (C.C)'HUNDAN Emin!!!
6-İstisnalar Hariç, Hiçbir İnsan Mükemmel Değildir.
7-Bazı İnsanlar Ömür Boyu Cahil (Çocuksu) veya Rahmani Ya da Şeytani Âlim, Bazıları Şeytandan Daha Aşkın, Bazıları Melekler Kadar Şerefli, Bazıları Bilmeden Büyük Bir Gaflet İçinde Olacaktır. İnsanı ve İnsanlığı Hiçbir Kavim Ele Geçirmez. İnsanın Cahil, Âlim, Aşkın ve Kuşatıcı Oluşu Şeytanı ve İblisi Çileden Çıkarır.
8-Bu Durum İnsanın Halife Olarak Diğer Yaratıklara Kenetlenişi ve Onları Çok Yönlü Kuşatışının Gereği Olabilir.
9-Bu Bakımdan İnsanlar Şeytanlarla Karıştırılmamalıdır.
10-İnsanların Özgün, Genel, Aşkın, İnce … Vb Özellikleri Doğru Bilinmeli ve İnsani Aşkınlıklarının Yaradılış Amacının Gereği Olarak Kabullenilmelidir.
11-İnsan Bugün Doğa İle Mücadele Ediyor ve Doğa Cahilidir. Şeytanın ve İblisin Hakikatinin de Cahilidir. Bir Gün Bu Cehaletini Çözüp Şeytanla- İblisi Suçüstü Ederse-Yakalarsa Ya Da Fark Ederse-Anlarsa Onunla Mücadele Etmeye Başlayınca, Peygamber Ahlakının Gerekliliğine İnanışta Müslüman'ı Razı Eder. O Zaman Bilimsel Olarak Peygamber Ahlakının Gereği İspatlanmış Olur. Yamuk Ahlaklı Ya Da İblisi-Şeytanı Fert ve Kavimlerini Derhal Etkisiz Hale Getirir.
Öngörüleri Doğrumudur? Neden?
Acaba Allah (C.C) Neden Herkesi Müslüman Olarak Yaratmamıştır? Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâlâ Hazretleri sizi helâk eder ve yerinize, günah işleyecek, fakat tevbeleri sebebiyle mağfiret edeceği kimseler yaratırdı (Hadis Var).
1-İnternet/Bilgi İletişim Örgüsü/Kümesi-Ağının Bedenini Neler Oluşturur?
2-İnternet/Bilgi İletişim Örgüsü/Kümesi-Ağının İletişimini Neler Sağlar?
3-İnsana En Çok Benzeyen Araçlar Nelerdir?
4-İnternet/Bilgi İletişim Örgüsü/Kümesi-Ağı İnsanın Bedensel ve Hayat Döngüsünde Nelerine Karşılıktır (Tekabül Eder)?
5-İnternet/Bilgi İletişim Örgüsü/Kümesi-Ağı; İnsanlığın Nesnel ve Düşünsel Dünyasındaki Hayat Döngülerini Bilgisunar/Bilgişlersunar, Bilgi işlerler ve/veya Bilgisayarların Nesnel Bedenleri Aracılığı İle Sanal Ortama Aktarılan Bilgileri Paylaşıma Sunan İletişimi Ağıdır.
6- Bilgisayarlar, Bilgi işlerler veya Bilgisunar/Bilgişlersunarlar İlerde İnsana Benzeyen CyberRobo Şeklinde İnsanlaşacağı Beklenir.
Öngörüleri Doğrumudur? Neden?
7-İnternet/Bilgi İletişim Örgüsü/Kümesi-Ağının Kara Deliklerinin Özellikleri Nelerdir?
8- İnsanların Hayat Döngüsündeki Ferdi Tercihlerine Dayalı Olarak Kişilikleri Tevhit Edildiğinde Ya da Gruplandırıldığında; İnsanlığın Özgün Kişiliklerinden Örülü;Düşünsel, Nesnel, Zihinsel, Sanal …Vb Bedeni kâinattaki Tüm Yaratıkları İçeren Bir Fert Olarak Gözükür. Önermesi Doğrumu?
9- Hangi Koşullarda İnsanı Yaratıklara, Hangi Koşullarda Yaratıkları İnsana Benzetmek Daha Doğrudur?
10- Hangi Koşullarda İnsanı Yaratıklarda, Hangi Koşullarda Yaratıkları İnsanda Okumak Ya Da Anlamaya Çalışmak Doğrudur?
İp ucu; İnsanların Hayvanların Seviyesinin; Üstünde, Altında ve Hizasındaki Konumlarını Düşünün!
Çiçekler İnsanların Gülüşüne Ya Da Bir Bayana Çiçekler Senin Gülüşünü Ve Giyinişini Taklit Eder/Çiçekler Sana Benzer Demekle, Çiçek Gibisin Demek Arasındaki Özgünlüğün Farkındalığını Kavrayın!
- Kâinatı ve Tüm Yaratıkları Mı İnsanda Okumak Daha Doğru Yoksa Tam Tersi kâinattaki Parçalardan/Yaratıklardan Mı İnsanları Okumak Ve Anlamak Daha Doğrudur?
-Hiçbir Yaratığın Üstlenmekte Acele Etmediği Halifeliği İnsan Allah (C.C) Halifeliği İlk Teklifte Kabullenmiştir.
-Bu Cazip Teklifle Tüm Yaratıkların Üstüne Atlamıştır.
-İnsanın Halife Oluşu, Çok Yönlü kâinata Dalışı Ve Kuşatışı İle İlişkilendirin. Acaba Allah (C.C) Neden Herkesi Müslüman Olarak Yaratmamıştır? Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâlâ Hazretleri sizi helâk eder ve yerinize, günah işleyecek, fakat tevbeleri sebebiyle mağfiret edeceği kimseler yaratırdı (Hadis Var).
İstisnalar hariç (insan), hiçbir biyolojik çeşitliliğin veya varyasyonun diğerine üstünlüğü yoktur.  Sanki;Doğal ve Toplumsal döngüdeki her çeşit; doğadaki yaratık alfabesinin özgün bir harfi gibidir.
İnsan için aynı türün azınlığı olamaz olsa olsa dil, kültür, din… Vb azınlığı olur. Etnik azınlık kavramı bölücülüğü tahrik eder.
    İnsan söz konusu ise;aynı türün azınlığı olamaz, varyasyonları, dil, kültür, din... Vb azınlığı olur. Aynı türün içindeki farklılıkları, varyasyonları Patojen (öldürücü) istisnaları hariç ;çeşitlilik ve bereket yerine azınlık görmek, yorumlamak;dine, bilime ve doğanın tabiatlarına aykırıdır


İNSANIN ÖZGÜN ÖZELLİKLERİ

A-Zihinsel Özellikler

B-Bedensel Özellikler 

C-Toplumsal Özellikler

D-Sanal Dünyasının Özellikleri

E-Kültürel Özellikler

F-Diğer Özellikler

 
İNSAN, IRK, DEVLET, MİLLET VE KAVİM KAVRAMLARININ  DOĞAL İLİŞKİSİ
1-
Beşeri Devletler yapaydır ve geçicidir. Yönettiği kavimlerden gücünü aldığı için milletten/lerden güçlü olmak zorundadır. Devletler kavimlerin beyni gibidir.
2-Kavimler, insanlık bedeninin mutlak olması gereken değişik doku-sistemleri gibidir.
3-Kavimler ırk açısından doğal, kültür bakımından yapaydırlar ve daha süreklidir.
4-Çoğunlukla; fert ve topluluklar, bir ırka, kavime- millete ve devlete tabidir. 
5-Bütün Kavimler, insana tabidir.
6-Irklar Doğal varyasyonlardır.
"Sağduyulu Evrensel İnsan Devleti"ne ulaşmanın yolu partiden/lerden, millete, milletten halka, halktan halklara halklardan insan devletine doğru doğal ve yapay inkişafla yol almaktır.

İNSAN;En küçük birimi verimli bir erkek ve bir bayandan oluşan (X Bayan=Y Erkek Değildir, X+Y=1 insandır. İkimiz bir insanın güller açan dalıyız) Işık hızından daha hızlı düşünebilen, akıl -ruh gibi hayvani-meleği doğa ötesini aşan zihinsel araçlar ve özgün nesnel bir bedene sahip yaratıktır. Sanki; nesnel geçmişi ile vahşi, doğal ve evrimsel (Demir-Cilali ve Yontma Taş devirleri) günümüz doğal kavimler (Eskimolar, Pigmeler, Avustralya yerlileri, Amazon yerlileri ve diğer yamyam ve Doğal Afrika ve diğer kıtalardaki doğal kavimler) bu  günü ile  yarı evcilleşmiş (yarı doğal) ve evcilleşmiş ya da doğaya zararlı ilkel kavimlerden oluşmuş bir türdür. İnsan kavramı bir yönü (nefsiyle ve zekâsıyla)  ile hayvansal karakterlerle kenetlenmekte (%99 Film izleyin genleri maymunlarla aynı ), diğer yönü yani düşünsel (ruhu, vicdani ve aklı; %1'lik ? genler insanın özgün evrensel sıfatlarına ait genlerdir) ile tam tersine güzel ahlak hasletlerine sahip meleği bir yaratıktır. -Gelişmiş Âdemi insanı primatlardan ayıran özellikler ve özgünlükleri;ruh, akıl, vicdan, namus, gelişmiş yazılı ve sözlü lisanı, net dik yürüyüşü, ışıktan hızlı düşünen beyni ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı olması… Vb
-Âdem AS öncesi tüm insan nefisleri (İnsanımsılar;Yontma Taş Devri, Cilalı Taş Devri, Demir Devri, Tunç Devri, Astekler, Mayalar, İnknalar, Eskimolor, Aborcinler, Kızıl Derililer, Amazon Yerlileri, Bazı Afrika Doğal kavimleri… Vb), günümüz insanında buluğ yaşına kadar olanlar çocuklar ve yaşayan bazı büyük cahil insanlar bilmez oldukları için yaptıklarından sorumlu değillerdir.
-Sanki insan tüm yaratıkların nesnel, düşünsel, sanal, zihinsel ve dijital çözmecelerinin (pazılarının) ortak paydasıdır. Her yaratık onun çözmecesinin (pazılının) kişilik kazanmış ve hayat bulmuş birer elemanı gibidir. Ör. kâinat insanın/lığın kalbinin yanında ihmal edilebilir nesnel bir yaratık gibidir. Allah (C.C)’N Ezeli, Ebedi ve Baki Olan Hay CC’HU Hayat sıfatı yanında da, Bâtını Kalbin Büyüklüğü, geçici ve hiç ya da yok sayılabilecek kadar küçüktür. İnsanlığın kalbide Allah (C.C) Hayat sıfatı içerisinde geçici hayat bulmuştur. Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım (Hadis var). Allah (C.C)’N Ezeli, Ebedi ve Baki Olan Hay CC’HU Hayat sıfatı yanında da, Bâtını Kalbin Büyüklüğü, geçici ve hiç ya da yok sayılabilecek kadar küçüktür.
-İnsan dünyaya gelişinden kişiliği olgunlaşana kadar cahil ve doğaldır. Dinde cahillerden uzak durun tavsiyesi, birazda bu durumla ilişkilidir.
-Belki de insan halifeliği ve fıtratı gereği tüm yaratıkları aşkın ve kuşatıcı sıra dışılıkları olmak zorundadır.
-Sanki kavimler ve ümmetler insan çözmecesinin (pazılının) dinamik parçaları, fertlerde ait olduğu parçanın dinamik dokuları gibidirler. İnsan şeytan değildir. Yeryüzü Doğal insanları ve/veya insansıların dağa, taşa, doğaya bilime, ilime…Vb bir sürü şeye tapışı onun doğal imanının tecellisinden beri vardır. Ancak Âdem AS'LA kemale erdirilmişti. Tüm doğal insanlar ve bu günkü onların devamı olanlar Hz. İbrahim AS'IN Ay'a, Güneş'e, Doğaya,… Vb doğal tapışının ve doğal imanın yani ontogenik (özgün-ferdi hayat döngüsü) doğal döngünün Allah (C.C) tarafından ıslahatla kendine yönelişinin insanın filogenetik iman edişi çok benzerdir. İnsan iblisin (Azazil-İbn-İ menazilin) Ahlak işletim sistemini ve eylemlerini hayata uyguladıkları zaman şeytana benzemiş ya da uymuş olurlar. Şeytan Müslüman'a musallat ancak her türlü yani tüm insanlığın düşmanı yaratıktır sebebi de kendisinden halifeliğin alınıp insan verilişidir. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (Ayet var).
-Olgunluk aşamasına doğru kişilik gelişir ve özel olarak akıllı eğitilmezse cahil kalır. Yani aklını ve ruhunu harekete geçirecek akıllı eğitim verilmezse bu asır ki bazı insanlar gibi modern bir tarzan olur.

-Nesnel, düşünsel ve sanal kâinatlar(doğal) insanın zihinsel bedeninin-kalbinin bir parçasıdır.“Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım.” hadis.
-Sanki insan yarı düşünsel-sanal-nesnel bir yaratık, içinde yaşadığı nesnel ve sanal kâinatın hepsi fert ve toplumsal bazda insan Bâtını kalbindeki zihnin nesnel, düşünsel ve sanal bilgi deposu ya da düşünsel-sanal-nesnel zihinsel hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir.
-
İnsan bedenen kâinatın bir parçasıdır.
-İnsanın tüm boyutları kâinatın bir parçası değil kâinat insanın sanal araçlarından kalbinin ve insanlığın bir parçası kabul edilmesi belki daha mantıklıdır.
- Belki de insan nesnel olarak doğanın, doğada nesnel olarak insanın düşünsel-Bâtıni kalbinin bir parçasıdır veya insan bedenen nesnel ve sanal kâinatın(doğal) bir parçası, nesnel ve sanal kâinat ise insan kalbinin-zihinsel bedeninin bir parçasıdır.1, 2, 3, 4, 5
- kâinatta bilinen, bilinmeyen boyutlar ve çok şey ya da tüm bu boyutlar veya her şey Allah (C.C) ilminin içindedir hiç bir şey onun ilminin dışında değildir. İlim içindeki ebedi boyutlar içinde yaratılmıştır. -Allah (C.C) mahlûkattan(yaratıklarından) münezzehtir. Allah (C.C) insana şah damarından daha yakındır (Ayet var)
Işıktan daha hızlı düşünen insan; bedenen ve zihnen olgunlaşıp, en azında ışık hızında verimli ve pozitif şeyler üretmeye başlayınca geçmiş negatiflerini telafi edebilir: Filmi izleyin.
Evrensel İnsan:bedeniyle dik yürüyebilen, zekâsı-nefsiyle doğayı, aklı ve ruhu ile hayvani-meleği doğa ötesini kavramaya çalışan ve tercihlere dayalı yaşayabilen- bilinen en gelişmiş yaratık olarak bilinir.
    -Hiçbir yaratığın halifeliği kabul etmek istemediği halde insanın Allah (C.C) önerdiği halifeliğe hemen talip oluş cehaleti ve aceleciliği ilginçtir (Ayet vardır). Âdem öncesi tapınan ve/veya inanan insansıların tümü, Âdem AS sonrası insanların bir kısmı (Âdem AS öncesi insanların/onların devamı gibi) sanki tüm yaratıkları anlamak için taparak yaklaşmış ve yaklaşıyor (Vahşi /Doğal İnanç). Sanki insan en aşağılık yaratık özelliklerinden en şerefli yaratığa kadar her türlü özelliği özünde bulunmakla tüm yaratıkları kuşatan ve tevhit eden özelliğiyle halifeliğini de her sahada ifade ediyor. Doğaldır ki insan bu yönü ve eylemleriyle; Şeytanları, Cinleri, Melekleri, Doğayı… Vb tüm yaratıkları kuşatması çok doğal ve gerekli gözükmektedir."Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı." (Müslim, Tevbe, 9)Bu açılardan insanların farklılıklarını ( kâinatın en +, en 0 ve en- ...enlerini temsil eden ve kuşatan halife yaratıktır), ifrat ve tefritlerini, sıradışılıklarını, özel hallerini; doğru okumak , doğru empati/eşduyum duymak, doğru anlamak ve doğru değerlendiriş çok önemlidir. Sanki insan şeytanın tüm sapıklık ve hilkat garibesi arzu ve istemlerini ve/veya onları aşacak şekilde çok yönlü ve kapasiteli yaratılmış bir yaratık gibi görünmektedir. Şeytan hiçbir zaman insanı ve insanlığı aşamayacaktır. Ateşin ilahlık arzusunu Zerdüştlerin kalbinde, Güneşin ilahlığa ilgi duyuşunu Yezitlerin Kabinde…. Vb tapan insanların kalbinde ya da taptıklarının Allah (C.C) ilahlığına sadakatinin delillerini insanların kalbinde keşif etmek ve/veya tüm yaratıkları insanda doğru okumak önemli bir yargı ve keşif olmalıdır. İnsanın özgünlüğünü doğru tanımak ve tüm yaratıkları insanda okumak, görmek, tanımak insanlığın geleceği için önemli bir yargı olmalıdır. Allah (C.C)'HUNDAN insana af diliyorum. Bu bir temenni kurgusudur tabii. Belki de insanın halife oluşunun gereği olarak;her ahlak seviyesinde ve her türlü ifrat - tefriti makamlarda temsil edilmesi gerektiği için; toplumsal ahlak virüsü kişiliklere sahip Nemrut, Firavun , Atilla'i, Cengiz Han, Çin, Hitler, Karun, Lut AS kavmi, Hud AS kavmi, Semud Kavmi, Nuh AS Kavmi, Deccal…Vb nefislere (yaratıklara) yaşama ve yaratıklara tapışının tercihi yaşatılıyor ve hayat hakkı veriliyor. Bunu anlayışta sıkıntı çekmekteyiz. Bu konuda;insan alimleri, din alimleri ve bilim alimlerini peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ortak paydasında tek insanda tevhidini dileriz. Böylesi insanın Allah (C.C) tapışını ve peygamber ahlakıyla tevhidini Allah (C.C)'HUNDAN dilerim. Belki Müslüman'lar o zaman rahat edeceklerdir. Bu açıdan her türlü insanın insanlığın yaradılış gereği ve amacı nedeniyle neden yaşatıldığına doğru empati/eşduyum duyulup yaşam hakkına ihtiyatlı yaklaşmalıyız. Ancak insanların yönetim hakkını sürekli ifrat ve tefritlere değil en akıllı ve rahmanilerine teslim etmek en doğru tercihtir.
Evrensel İnsanı Hayvanlardan ayıran toplumsal özgünlüklerden birisi de; Giyiminden, davranışında ve her türlü ürettiklerinde başka yaratıkların zarar görmediği insandır. Ya da evrensel insan; giyim-kuşamı, davranışları ve zihinsel-bedensel ürettikleri ile başka insanların gayri ahlaki ortak payda duyu ve duygularını kasten harekete geçirmeyen insandır.1, 2, 3, 4, 5, 6,7
İ
Filogenetik açıdan insan türü genç ve acemi bir tür olmasından dolayı  şimdiye kadar sicili temiz olmayan bir yaratık gibi gözükmektedir.
Genel olarak, kâinatta, insan için: ilkel(vahşi), istendik (yahşi) ve doğal gerçekler vardır. İnsanlar bu gerçekler arasında; fert ve toplumun  fıtratına uygun doğayla uyumlu yaşama stillerini seçmek-tercih etmek   zorundadır. Yaşama stillerini geliştirmenin yolları insanları en ince ayrıntısına kadar tanımaktan geçer. İnsanın iki yaşı vardır; I.'si insan türünün yaşı yani (Homo sapiens sapiens'in  filogenetik yaşı) ilk insanın ortaya çıkışından bugüne kadarki insanların kat ettiği yaştır ya da İnsan türünün gen havuzu yaşıdır. II.'si  ontogenik yaşı : Bir ferdin doğumundan ölümüne kadarki hayat döngüsünü ifade eder.
İnsan Türü filogenetik ömürleri itibariyle genç bir türdür. kâinattaki kozmik ağın devasallığı içinde dinamik bir hayat elektronu!! gibi gözüken yeryüzünde; insanların tüm davranışları bir aileye endekslenirse sanki 14-18 yaşındaki bir çocuk gibidir. Diğer bir anlatımla;Filogenetik olarak İnsan yer küresi anne rahmindeki 14-18 yaşındaki delikanlı parazit bir genç bir türdür. İnsanın doğaya- kâinata hüzünlü çimlenme ve doğumu henüz yeni gerçekleşiyor.1 2 3 İnsanın çevreyle etkileşiminde deneyimleri artıkça, gerçekleri öğrenip  hayata uyguladıkça, edindiği acı ve tatlı deneyimlerle doğayla uyumlu yaşamayı öğrenecektir - gelişecektir. Önemli olan bunu  başarmakta geç kalmamasıdır. İnsan ;fert ve toplum olarak, bedensel-zihinsel tercih,davranış ve ürettikleriyle geleceğinin kitabını yazıyor gibi.

Akait: Paylaşıldığı zaman haz duygularının artmasına, çoğalmasına neden olan kaide ve kurallar topluluğudur. Örneğin teknoloji, din, beşeri siyaset, tarikat, dernek, örgüt, millet ve vatan akaidi gibi … Hâlbuki; İnsan-Doğa, Doğa ötesi, Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Ahlak, Din, Bilim akaidi; Birçok akaidin paydasını oluşturur. Belki de mutlak evrensel akaitlerden en önemlisidir. Belki de mutlak evrensel akaitlerden en önemlisidir. İnsan kendini ve nefsini doğru  tanımaya yönelik akaitler geliştirdikçe daha yararlı bir yaratık olacağı kesindir. Gerçekten fen bilgisi ; insanların ahlakını güzelleştirmiş olsaydı teknolojik ülkelerin diğerlerine göre ahlaki yönden çok büyük yol kat etmesi gerekirdi. Ör,Hitler Almanyası. Bilim ve teknoloji geliştiren bilim insanlarının çoğu peygamber ahlakı cahilidirler.  Gerçekten bilimi sürükleyen insanların sayıları;  çok az olan beyinlerdir. Doğal yaşantının (Doğal kabilelerdeki evrensel ahlak ölçüleri)

İnsanlar Doğuştan
-Nefisleri ve zekâsı itibari ile hayvanlar, bitkiler... Vb nesnel yaratıktırlar.
-Ruhu ve Aklı itibari ile melektirler.
-Kişiliği itibariyle başlangıçta cahildirler.
-Sonradan kişiliklerini kazanırlar. Yani günümüz insanı buluğ çağından ontogenik olarak 12-15 yaş arasında kişiliğini kazanır (tamamlar). Filogenetik olarak olgun insan Âdem AS'LA başlar, Âdem AS öncesi ve sonrası insansılar ya da insan nefsi olanlar (İnsanımsılar;Yontma Taş Devri, Cilalı Taş Devri, Demir Devri, Tunç Devri, Astekler, Mayalar, İnknalar, Eskimolor, Aborcinler, Kızıl Derililer, Amazon Yerlileri, Bazı Afrika Doğal kavimleri… Vb) çocuksu cahil kabul edilirler geçersiz ve mazlumdurlar. Bunları filogenetik yaşları 9-12 arasına denktir. İnsanlığın ahlaki olarak bugünkü Filogenetik yaşı 14-18 yaşa denk gözükmektedir. Yani insanlık toplu (Filogenetik) ahlaki olarak henüz delikanlılık yaşındadır. Henüz olgunluğa ermemiştir. Bu hesaba (tarihsel filogenetik hesaba) göre insanın ahlaken filogenetik olarak olgunluğa ermesine daha yaklaşık 12000-15000 yıl vardır.
-Olanakları ve irade ölçüleri oranında tercihleri itibariyle kalitelerini ve gelecekte varacakları hedefi ya da yeri ifade ederler ve belirlerler.
-Dünyadaki uğraşlarında sadece doğa ve maddeyle ilgilenirseler(sadece nefsi gelişir) hayvanlaşırlar. Demirkuş 2008


Doğadaki her şeyi İnsanda Bir Reçete Gibi Okuyabilirsiniz

I-İnsan, nefsi itibariyle doğanın nüvesinin (çekirdeğinin) hemen her şeyini üzerinde taşır. zekâ işletim sistemi ile doğaya ve nefsine arif olmaya çalışır.
A-İnsan ruhu ve aklı itibarıyla doğa ve doğa ötesini kuşatan meleklerin bir parçasıdır.
B-Âdem Öncesi Doğal ve Âdem Sonrası Yapay İlkel insanlar düşünsel bedeni (zihinsel bedeni) ve kalbi ile doğayı-evreni kuşatan hayvanların bir parçasıdır. Gelişmiş insanlar düşünsel bedeni (zihinsel bedeni) ve kalbi ile doğayı-evreni aşan meleklerin bir parçasıdır.
C-İnsan nesnel bedeni ile nesnel yaratıkların ve sistem zekâlarının bir parçası ve üyesidir.
D-İnsan kimyasal olarak cansızların ve kimyasal sistem zekâlarının bir parçası ve üyesidir.
E-İnsan nesnel bedenin fiziksel parçacıklar itibarıyla yani atom ve atom altı fiziki parçacıklar, plazma boncukları… Vb ile evrenin ve sistem zekâlarının bir parçası ve üyesidir.
F-İnsan Bâtıni kalbi ile kâinatı aşmıştır yani kâinat insanın sanal kalbinin bir parçasıdır. İnsanda nesnel(bedenen) ve sanal nefsi itibari ile kâinatın bir parçasıdır.
Kısaca insan, atomik olarak evrenin ve evrensel sistem zekâlarının bir parçası ve üyesidir. Atomlarımız itibarıyla evrensel bir bendimiz var çünkü pek çok atomumuz dünyanın dışındaki kozmosa aittir

II-İnsan, ruhu itibariyle çoğu şeyin nüvesinin ilmini üzerinde taşır. Akıl işletim sistemi ile her şeye (doğa ve hayvani-meleği doğa ötesine) arif olmaya çalışır.

III-Doğa ve hayvani-meleği doğa ötesinde çok şey ilmin cüzi bir parçasıdır. O çoğu şeyin alimidir (ayet var). İnsan cüzi bir ilme sahip yaratıktır, güzel ve zayıf yaratılmıştır (ayetler var). Başta yer ve gök yapışıktı (ilmen yer ve göklerin çok yönlü yapışık olduğunu düşünün) biz onları bir birinden ayırdık. Her şeyi nurumdan yarattım. (ayet var)
Önemli not;Nesnel ve sanal kâinatlar(doğal) insanın kalbinin (nesnel beden, zihinsel beden havuzunu-hafıza havuzunu ve insanın diğer sanal araçlarını içerir) bir parçasıdır. “Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım.” hadis.
-Sanki insan yarı düşünsel-sanal-nesnel bir yaratık, içinde yaşadığı nesnel ve sanal kâinatın hepsi fert ve toplumsal bazda insan Bâtını kalp havuzunda/hayat havuzunda yer alan;biyolojik hatırlama kodları beyin çekirdeğinde/sinir yumağında bulunan zihinsel havuzun nesnel, düşünsel ve sanal bilgi deposu ya da sanal-nesnel zihinsel havuzun hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir. .
-İnsan bedenen kâinatın bir parçasıdır. İnsanın tüm boyutları kâinatın bir parçası değil kâinat insanın kalbinin (nesnel beden, zihinsel beden havuzunu-hafıza havuzunu ve insanın diğer sanal araçlarını içerir) bir parçası kabul edilmesi belki daha mantıklıdır. Belki de insan nesnel olarak doğanın, doğada nesnel olarak insanın düşünsel-Bâtıni kalbinin bir parçasıdır veya insan bedenen nesnel ve sanal kâinatın(doğal) bir parçası, nesnel ve sanal kâinat ise insan kalbinin bir parçasıdır.1, 2, 3, 4, 5

İNANIŞ VE Allah (C.C) 'YE TAPIŞLARINA GÖRE İNSANLARI KABA SINIFLANDIRIŞ

I-Vahşi İnsan (Doğal İnsan/Cahil İnsan); Bilinçsel olarak Allah (C.C) tanımayan (sahibini tanımayan) ya da inanış gereksinimi duymayan; ruhsuz, akılsız, ilahi imansız, doğal vicdanlı ve Allah (C.C)'HUNDAN başka şeylere tapan (cahil-doğal şirk sahibi) Âdem AS öncesi ve sonrası doğal imanlı insanlar.

II-Evcil İnsanlar/Yarı Vahşi İnsanlar; Bilinçli ve/veya bilinçsiz sahibini (Allah (C.C)'Yİ) tanıyan ya da kabul eden doğal insanlar arasında peygamberi hasletlerle tefekkür eden ya da onları taklit eden; ruhani (meleği), akıllı ve insani vicdanlı oluşa gayret eden Âdem AS sonrası insanlardır.  

III-Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Âlim İnsanlar; Allah (C.C)'HUN ilim verdiği ve/veya kalbinde tecelli ettiği en akıllı insanlardır. Peygamberler ve İslam'i âlimler olan insanlardır.

IV-Diğerleri; Yukarıdaki üç kategori dışında kalan insanların hepsi. Örneğin, İnsanlığın halen toplu en fazla kemale ermesi/erişi Hz. Mehdi ile ilgili hadislerin ilişkisi önemlidir. Allah (C.C)'HUN fert ve kavim bazında insanlara verdiği artıları maksimum adil ve rahmani paylaşılış bilinci gelişince insanlık kemale ermiş sayılacaktır. Demirkuş 2013 Bu toplu kemale eriyiş zirvesinde sonra insanlığın çetin bir ahlak sınavı bekleneceğinden bahsedilir (hadislerde) yani Yecüc ve Mecüc denen azgın kavimin türeyişi.


İNSANLARIN DOĞAL VE SOSYAL DÖNGÜLERE KATKI PAYLARINA GÖRE KATEGORİZE EDİLMESİ VE GRUPLANMASI (İnsan Toplum ve Devlet Kategorileri)

İnsan Kimdir? İnsan Şiirim

  
I- İlkel (akli primitif) İnsan/Toplum/Devlet,
  II-Doğal İnsan/toplum/devlet, 
  III-Çağdaş İnsan/toplum/devlet
  IV- Normal İnsan/toplum/devlet,
  V-Evrensel İnsan/toplum/devlet,

  VI-Gelişmiş İnsan//toplum/devlet,
  VII-Diğer İnsan/toplum/devlet   

I-İlkel İnsan (tercihi ilkel/primitif insanlar ( Âdem AS Çizgisi Sonrası Teknolojik İnsan):
Bilerek ya da bilmeyerek istendik ve gerekli;yaratıklara, çevresine, doğal, sosyal, yapay ve zihinsel döngülere doğrudan veya dolaylı zarar veren kavim ve/veya insandır.  Fert /kavim/toplum/ devlet; bilerek-bilmeyerek veya keyfiyetinden, doğaya-yaratıklara  parazit- Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkel olarak yaşıyorsa, bu kategoriye girmeye hak kazanır. Her şeye çözümü;bilim ve sermaye ile bulmaya çalışır. Tek çözüm ekonomi, para ve güç dengesine bağlıdır. Parayı güç ve amaç olarak kabul eder. Ekonomik sorunların çözülmesiyle insanlık sorunlarınında çözüleceğine inanır. İlmin hiçbir değeri yoktur, aksine ilim tehlikelidir. Ortaçağ gerçekleri nedeniyle, haklı olarak; laiklikle ilimi terk etmiş veya ilme olan güvenini kaybetmiştir.1, 2, 3, 4. Parayı veren düdüğü çalar zihniyetli fert/toplum ve devletlerdir. Menfaatleri gereği, genel döngülerin(dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) bilincinden yana gözükürler. Bu insanlar yer küresindeki toplumsal besin piramidinin tepesindeki doyumsuz aslanlar gibidirler. Boşa geçen;güneş, rüzgâr, manyetik alan, dalga… Vb enerji çeşitlerinden yararlanmayı geç idrak edebilen, para- sermaye(kapitalist tutku ve tiryakilik) ve insanlara ilahlaşmak tiryakiliği nedeniyle patojen teknoloji ile üzerinde yaşadığı ve gelecek nesillerin yaşam tarlası olan gezegenin; toprağını eritip gaza toza çeviren, gezegenin can damarlarında ki gaz ve sıvıları içip havayı kirleten ve çevrenin dengesini bozan 19.-20. yüzyılın tipik insanıdır (Gelişmiş Ülkeler). Bu kategorideki insanların ve liderlerinin çoğu cahildir bilmediğini de bilmiyor. -Yaşam döngüsünde;çevresini, dünya'yı ve doğayı hor kullanarak bu konuda tüm kavimleri şaşırtıp Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkel teknolojisiyle kendilerini taklit ettirerek doğal döngüye zarar verdirmeye sebep olmuştur. Gelecek nesillere borçlu yaşayan ve ölen insanlardır.
-Bedenen insan kalben ve düşünsel olarak ilkel olan insanlardır.
-Bu insan tipi kendini ve tüketimini doğada amorti edemeyecek kadar zavallı bir idrak içindedir.1
-İstisnalar hariç bu ilkel insan tipinde zihin bedenle uyur bedenle uyandığı için çocuk gibidirler.
-Bu insan tipinin kalp havuzu doğal doğanın nesnel ve sanal âlemleriyle kenetlenmiştir. Yani yaydığı ve ürettiği nesnel ve sanal enerjinin özgünlüğü nesnel ve sanal doğal yaratıklara (doğal yaratıklarla) kenetlenmektedir. Sanal ve nesnel doğal doğayı aşamaz. Edindiği doğal ilimi ve bilimi dünyevi hayata teknoloji olarak mekanize ederek çevreyi ve doğayı tahrip eden insan olarak konumlanmıştır.
- Genellikle beyninin %0.1?-10'u çalışır.
-Teknoloji-bilimsel kültürel işletimlerine sahip doğal insansı düşünsel/sanal araçlara sahip ve kendini zürriyetinin geleceğini doğadaki hayvanlar ve/veya akılsız yaratıklar kadar amorti edemeyecek olan ve beyninin ancak % 1—10 çalışan cahil ve doğal; bedensel ve zihinsel yapıya sahip çevresine parazit ve/veya patojen ilkel insana; internete bağlı olmayan ve sabah açılan akşam kapanan ilkel çevresine zarar veren verimsiz basit bilgisayarı benzete biliriz.
Doğal Döngülere;Patojen ve Parazit İnsan(+,--).

 
II-
Doğal İnsan (tercihi doğal insan) :Normal yaşam için  doğal doğal yasalarının etkisinde kendini tam kurtaramayan fert - toplum veya devlettir. Pigmeler, Aborcin, Eskimo… Vb kavimler bu kategoriye girerler. Doğa yasalarına açık insanlardır. Doğaya emanet yaşarlar. Genel döngülerin(dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) ve Doğal-Toplumsal döngünün bilincinde değildirler. Bu kavimler dünyaya hâkim güçlerin merhametinin göstergesi-indikatörü-belirteci gibidirler. Yardıma muhtaç kavimlerdir. Bu kavimlerin zamanına, haklarına ve geleceğine;yardım ve yaklaşım insanın/ların ölçüsünü belirler. Doğal insanların zihinleri uyanık veya uyur da olsa doğa ile kenetlenmiştir.
-Bedenen insan kalben ve düşünsel olarak Doğal olan insanlardır.
-Âdem AS öncesi düşünsel Doğal inançsal İşletim sistemine (Bilim, doğayı ve yaratıkları aşamayan ilahi/peygamberi id ve idollere sahip) ve kültürel işletimlerine, doğal insansı düşünsel/sanal araçlara sahip ve kendini zürriyetinin geleceğini doğadaki hayvanlar ve/veya akılsız yaratıklar kadar amorti edebilen ve beyninin ancak % 1—10 çalışan cahil ve doğal; bedensel ve zihinsel yapıya sahip doğal insan tipine; internete bağlı olmayan ve sabah açılan akşam kapanan basit doğal bilgisayarı benzete biliriz. Doğal Döngülere; Ammensal İnsan;Bir türün bireylerinin diğerininkileri etkilediği ve kendilerinden etkilenmediği iki organizma türü arasındaki ilişki. (-,0) 1, 2,3


III-Çağdaş İnsan (tercihi asri insan):Asrına en ideal uyum sağlamaya çalışan veya sağlayan insandır. 20. yy nin insan tipidir. Bu insan tipi, asrına yoğunlaşmıştır-gününü gün edip rakipleriyle yarışır. Asırlık kozmopolit fert - toplum veya devlettir.. Bilme güvenir, ilmi körelmiştir. Genel döngüleri (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin), toplumsal ve doğal döngü bilinci asırlıktır. Medeniyet dediğinin; çok işi-dişi var canavar.
-Âdem AS öncesi düşünsel Doğal ve asri düşünsel işletimlerine ve doğal insansı düşünsel/sanal araçlara sahip ve kendini zürriyetinin geleceğini doğadaki hayvanlar ve/veya akılsız yaratıklar kadar bazen amorti edebilen ve beyninin ancak % 1—10 çalışan bu cahil ve doğal insan tipinin nefsine; internete bazen bağlı olmayan ve sabah açılan akşam kapanan basit bilgisayarı benzete biliriz. Doğal Döngülere;Yarı Kommensal İnsan;Ortak yaşayan iki organizmadan birisi yarar sağlarken, diğerinin yarar ya da zarar görmemesi. (+-, 0)
Çıkarsayış; Doğal insanlar, baskın doğal çevrenin mağdur cahil insanlarıdırlar. Örneğin doğal bazı Amerika, Avustralya ve Afrika kavimleri böyledir. İlkel ve Çağdaş insanlar çevresine baskınlığın mağdur insanlarıdır. Örneğin sanayileşmiş bazı batılı kavimler. Her üç durumda aşkın oluşun ürünü ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak yaşantı stilinin mağduriyeti ürünüdürler. Vahşi insanlar; doğal doğa yaslarının ve doğal yaratıksal hemen her şeyin doğal /doğal olarak zihninde tecelli ettiği/ edebileceği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Peygamberler ve Allah (C.C)'HUN alimleri Bâtını kalbinde ve zihninde Allah (C.C)'HUN tecelli ettiği Allah (C.C)'HUN insanlarıdır.
Edison'un Teknolojik Buluşları, Karl Marks'ın, Leonardo Davinci … Vb dehaların, mucitlerin, kaşiflerin, teknologların, bilim insanları, yazarların… yapıtları nasıl ortaya çıkmıştır? Kişiliklerinin konumları ile ortaya çıkardıkları arasında nasıl bir evrimsel ilişki vardır? Örneğin, Ola ki Davinci dönemi civarı doğal doğanın insanda tecellisinin ürünü olan teknolojinin ve sanatın ortaya çıkışıyla özdeş dönemdir. Ör. Einstein'ın fizikle ilgili düşünsel deneyleri kâinatın göreceli kuramları ve ilgilendiği tüm fizik dünyası yasalarının onunu zihninde tecellisinin ürünüdür. Yani bu deha doğal doğanın ürünü doğal bir kaşif dehadır. Doğa doğal insanın düşüncesine ve bedenine evrimsel olarak baskındır. Ancak peygamberlerin kalbinde ve zihnide Allah (C.C) tecelli ederek ıslah etmiştir. Ola ki ilk ıslah edilen insan ve yaptıklarından sorumlu insanlık Âdem AS'LA başlar. Diğer bazı doğal insanlar halen doğanın tesirinde hayvanların yaptıkları kavga ve gürültü ile hayvani devlet kurmuşlardır. Peygamberler ve Allah (C.C)'HUN icabet ettiği insanlar ve peygamberlere samimi ve/veya net itaat eden ve taklit edenler istisnadır.


IV-Normal İnsan(aklı normal insan) :Doğal ve toplumsal döngü ilişkilerinde kendini bazen amorti edebilen bazen vasatın altında fert - toplum veya devlettir. Bu insan tipine Ortadoğu'da daha çok rastlanır.Yaşam döngüleriyle titrek dengededir. Erozyona ve büyük doğal yangınlara sebep olmaları nedeniyle doğaya negatif değer katarlar. Yaşam döngüleriyle negatif-nötr-pozitif dengededir. Bilim ve ilimi arasındaki titrek-paradoks ilişkilerle çözümler üreterek yaşar. Tam olarak genel döngülerin(dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve tüm enerji hallerine ait döngülerin) bilincinde değildir. Toplumsal ve doğal döngü bilinci tam gelişmemiştir. Orta doğu, Orta Asya, Afrika ve Hindistan çevresi kavimleri olup henüz doğaya zarar verme aşamasına girmiş ve kendine kimi örnek aldıkları-alacakları bunların geleceğini belirleyecektir. Normal insanların zihin, bedensel uyanıklık ve beynini çalıştırma oranı, melez ve hercai bir konum gösterir.
-Âdem AS öncesi düşünsel Doğal , asri ve Âdemi düşünsel işletimlerine (Genellikle gerçek ilahi/peygamberi inançsal İşletim sistemine sahip) doğal insansı düşünsel/sanal ve Âdemi düşünsel araçlara sahip ve kendini zürriyetinin geleceğini doğadaki hayvanlar ve/veya akılsız yaratıklar kadar dengede amorti edebilen ve beyninin genellikle % 1—10 çalışan bazen evrensel ve gelişmiş insan kadar bedensel olarak çevredeki enerjileri doğru okuyabilen bazen cahil ve doğal insan tipinin nefsine; internete bazen bağlı olarak bezen tam gün bazen gündüz ve hercai açılan genellikle akşam kapanan normal bilgisayarı benzete biliriz. Doğal Döngülere; Kommensal İnsan;Ortak yaşayan iki organizmadan birisi yarar sağlarken, diğerinin yarar ya da zarar görmemesi. (+,0)

V-Evrensel İnsanı Hayvanlardan ayıran toplumsal özgünlüklerden birisi de; giyiminden, davranışlarından ve her türlü ürettiklerinden başka yaratıkların yarar gördüğü insandır. Ya da evrensel insan;giyim ve yaşama şekli ile; başka insanların peygamber ahlaki ortak payda duyu ve duygularını kasten harekete geçiren insandır. Resmi, başkalarını tahrik-kışkırtıcı, erotik, çekici, akli, düşündürücü, ilgi çekici, modern, klasik… Vb giyim, tepki, davranış… Vb ne zaman, nerede ve hangi koşullarda hayata uygulanışın gerekliliği mutlaka “Öğretim Öğrenim ve Eğitimde İnsan” konulu derste gerekçeleriyle verilmelidir. Halkın ortak kullanım alanlarında kişi ve toplumun neden; kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, tahrik edici, aşırı imrendirici, kışkırtıcı… Vb. ifrat ve tefriti davranış, giyim, söz, eylem… Vb. şekilde bulunmaması gerektiğinin gerekçesiyle öğretim, öğrenim ve eğitimde verildiğinden emin olmalıyız. Bundan sonrası kişi ve toplumun iradesi çerçevesindeki tercihi/tercihleri onun ve onların ölçüsünün kalitesini gösterir. Yargısından emin oluruz. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler.


VI
-Gelişmiş İnsan(akli selim insan):Zihni, doğal çevresi, beyni ve yüreği ile pozitif düşünerek doğayı aşabilen fert ve toplumlardır. Doğaya pozitif değer kazandıran veya tüm döngülere (dijital/hesabi,sanal, zihinsel, düşünsel, hayali, toplumsal, doğal ve enerji halleri döngüleri ve diğer döngüler) pozitif değer kazandıran insandır.
        Diyet olarak;yalanı, nefretini, fiziksel ve zihinsel gücünü, doğal sıfatlarını etkili bir biçimde kullanan mükemmel insan tipidir. Gizli çok yüzsüzlülerin amansız takipçisi ve delilleri elde ederse hemen deşifre eder ve tesirsiz hale getirir. Toplumu bu tip kişiliklere/toplumlara/devletlere ait gerçek kanıtlar göstererek bilinçlendirir.
       Tüm enerji hallerine ulaşabilen, doğru okuyabilen, tanıyabilen, bu enerji hallerini insanların anlayabileceği ve algılayabileceği seviyeye deşifre edebilen,ifade edip hayatına uygulayabilen insandır. Yaratıklara yararlı yaşam stilini benimseyen/ten fert ve toplumlar ise bu kategoriye girerler. Her koşulda ve zamanda aranan insan tipidir.Yaşam döngüleriyle pozitif dengededir. Kâinat'taki Güneş'lerin ve Ak delik'lerin; Dünya'daki kişilikleri gibidirler. Her şeyi ile örnek alınan insan tipidir. Bu insanlardan ilerisi, Peygamberler, velilerdir. Bilim ve ilmi arasında çelişki yoktur. Aklı kurallar öncelik taşır. kâmil insandır. İstisnalar hariç herkes ondan razıdır ve ona güvenir. Peygamber ahlakının bilincindedir.Yaşam döngüsünde;çevresini, dünya'yı ve doğa'yı; verimli kullanan ve gelecek nesillere artı değerler miras bırakan insanlardır. Bu insan tipi;tüm yaratıklara sıhhat ve doğanın ömrüne artı değer katar. İnsan ruhu bedensel ve bâtıni/düşünsel/sanal kalp le çalışır ruhsal bilinci uyumaz. Ben uyurum(nefsim uyur) kalbim uyumaz (hadis vardır). Gelişmiş insanların zihni, kalbi gibi hiç uyumaz, rüya da ve uykuda bile beyinlerinin zihin ayağı diridir. Bu yol alışın rotası ve yönü; akli kurallara göre olursa gelişmiş insan zihin metrikslerine ulaşır. Ben uyurum ama kalbim uyumaz (Hz Muhammed (A.S).
-Âdem AS öncesi ve sonrası ; Doğal , asri ve evrensel , Âdemi ve geleceğe uyumlu tüm düşünsel işletimlerine (Gerçek ilahi/peygamberi inançsal İşletim sistemine sahip) tüm gelişmiş ve geleceğe uyumlu düşünsel araçlara sahiptir. Kendini zürriyetinin geleceğini artı değerden aşkın amorti edebilen ve bedenin tümü çalışan en gelişmiş insan olarak çevredeki enerjileri n hemen hemen tümünü doğru okuyabilen ve doğru değerlendirebilen âlim insan tipinin nefsine; Tam gün açık değişime ve donanım kabulüne uyumlu, internete sürekli tüm güncellemelere açık en gelişmiş süper bilgisayarı benzete biliriz. Doğal Döngülere;Süper Mutual (Karşılıklı Yarar Sağlayan Yaşam Şekli) İnsan (++,+)
Bu insan tipinin zihinsel bedenlerinin ve kalplerinin sürekli diri olması nedeniyle %100'e yakalaşan çalışma performansı ile tüm genleri diri ve uyanık olma olasılığı çok yüksektir. Bu insan tipinde beyin nesnel ve zihinsel bedenlerinin sürekli uyanık ve çalışan diri işlevsel kavşak ayağı gibidir. Beyinlerinin ve bedenlerinin her zerresi verimli-israfsız kapasite (tam-ideal kapasite) ile uyanık ve sürekli (?) çalışır olması beklenen olasılıktır.

    
VII-
Diğer İnsan(aklı meçhul insan):Yukarıdaki 6 kategoriye girmeyen uzay çağının gelecekteki gelişmiş ve deforme tüm fert - toplum veya devletleri bu kategoriye girer.

İnsanlar Fıtratlarına Göre;
A-Kasti ve Çocuksu Cahiller
B-Milliyetçiler (Kavimlerin Parmak İzi ve Özgünlükleri)
C-Köktenciler (Radikaller)
D-Yenilikçiler
E-Yarı Robotik İnsanlar; bedensel organları ve yapıları robotlarla düzenlemiş yarı meka ya da roboinsanlar. Bilinci insan olanlardır.
F-Yapay Gen İnsanları; Genleri deforme edilmiş ya da mükemmelleştirilmiş yani uyum ve farklı amaçlar için genleriyle oynanmış insanlar.
G-Diğerleri; Ör, Eşya ve yapay zekâ ya da hayvani bilinçli… Vb insanlar.

İnsanlar; özgünlüklerini kaybetmeyecek kadar ulusalcı, hâkimiyetindekilerine şefkatle sabredecek kadar halkçı ve tüm insanlığın ortak paydasına vicdanlı ve adil olacak kadar evrensel olmalıdır (Demirkuş 2020).

-Bu fıtratlara ait gruplar, liyakatli Rahmani alimlerce eğitilmezse, bunların yeniliklerini tatmin edici gereksinimlerine ve kavimsel Ya da dinsel endişelerini giderici geleceklerine yönelik miras Rahmani bilgiler hazırlanmazsa bulundukları konumdan geçmişin köhne ve doğal ve/veya geleceğin vahşi/doğal; sapkın, Siyonist, şovenist, siyoşovenist, radikal dindar, liyakatsiz yenilikçi ya da aydın görüşlere tabi fertler olmaya mecbur kalırlar.
-İnsanlığın geleceği; ifrat ve tefridi yönetim ve radikallerin elinde risk ve tehlike altına girer. İslam'i açıdan önemli geleceklerin gençlerimize hazırlanışı gereklidir. Çünkü var olan bilim ve teknoloji konjonktürleri insanlığın; yenilikçilerini, tabucularını ve cahillerini gelecekte kaldıramayacağı bir Android (insansı robot) ve/veya Siber insan/robotsu insan (Cyborg) ile gerçek insan çatışmasını senaryoları günümüzde sergilenmektedir. Doğaldır ki yaradılış gayeleri arasında halife oluşu nedeniyle kâinatın en şerefli ve tam tersi karakterlerin yaratılışlarının gerekliliği gereği konumda insan olacaktır. Ancak kâinatın geleceği ile birlikte insanlar yaşantısının tevhidine yönelik birlikteliğinin fıtratı çeşitliliğinin parçalanmayışı ve liyakatli tevhidi için kavim bazındaki yaşantının önceliği ve özgünlüğü ikinci plana iterek ya da gerekirse terk edip ileriye yönelik ( kâinata açılıma yönelik) insani ortak paydaya yönelik ilimler, senaryolar üretilip; gerçek ve doğal insanın ya da insanlığın geleceği garanti altına alınmalıdır. Örneğin,çocuk sahibi oluşu konusunda her ferde bir çocuk ve fazla gereksinim için kura çekilir. İnsanlığın uzaya açılımı konusunda mümkünse en büyük genetik çeşitliliğe sahip gen havuzuna, yüksek insan popülâsyonuna, gerçek ortak iletişim dil ve alfabeye gereksinimi vardır.


A- Kavim Bilmezleri (Cahilleri) Kimdir (Kavim Bilmezliğin Çocuksu Doğal Parmak İzidirler-Mutlaka Yaşatılmalıdırlar)? bir kavimin devrimlere, değişimlere ve yeniliklere karşı fıtratı uyumlu ya da müsait olamayan yani yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları yeniliklere kapalı fertlerine denir. Bir kavimin bilmezlerini (bilmenin çocuksularını/cahillerini) yok ederseniz o kavimin toplumsal denklemlerinin özgünlük sabitesini/lerini yok etmiş olursunuz. Herkes her şeyi bilseydi ne olurdu? Cahillerden uzak durdurulması Allah (C.C) insanlara çözüm önerilerindendir. Allah (C.C) hiçbir şeyi boşuna yaratmıştır. Önemli olan insanın/ların onun hiçbir şeyi boşuna yaratmadığına ikna oluncaya dek;öğretim öğrenim ve eğitim sistemleriyle her fıtratın gerçeği öğrenene dek özgün ve özel örneklerle dolu zihinlerine yansıtmaktır.

B- Kavim Milliyetçileri Kimdir? Bir kavimin varlığı için düşünmeden canını vermeye hazır o kavimin özgün fertlerinin hepsinin tepkisi milliyetçiliktir. Ancak bunu yaşam stilinin ağırlık ve kişilik merkezi haline getiren toplulukta o halkın milliyetçileridir. Bir kavimin milliyetçilerini yok ederseniz o kavimin özgün parmak izi değer yargılarını ve savunma özgünlüklerini yok etmiş olursunuz. Allah (C.C) hiçbir şeyi boşuna yaratmıştır. Önemli olan insanın/ların onun hiçbir şeyi boşuna yaratmadığına ikna oluncaya dek;öğretim öğrenim ve eğitim sistemleriyle her fıtratın gerçeği öğrenene dek özgün ve özel örneklerle dolu zihinlere yansıtmaktır. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır. Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemrut'u, Cengizhan'i, Firavun'u, Çin'i, Hitler'i… Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin gerekliliğini doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Bir anda herkesin her şeyi bildiğini düşünün ya da geleceğiniz hakkında her şeyinizi bildiğinizi düşünün o zaman cehaletin, bilmezliğin, yalanın ve sabrın ilaç olduğu konumların ve zamanların olabileceğini keşfedebilirsiniz. Allah (C.C)’HU hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Önemli olan her şeyi dozunda ve yerinde rahmani biliş, kullanış ve uygulayıştır. Kısaca doğal döngüdeki özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında Peygamberi/Rahmani/insancıl ahlaklı +bilgi +liyakatli kişiliklerin yönetim ve idarede sürekli bulunuşunu garantileyen demokrasi, rejim ve seçim sistemlerini icat ediş ve sağlayıştır. Kısaca, 1.Kendimizi doğru tanımak ve olduğu gibi kabullenmek, 2.Çevremizi doğru tanımak, 3.Kendimizi ve çevremizi düz ayna mantığı ile doğru teşhis etmek, 4.Bu konuda yeterince bilgili oluşu farz kabul etmek, 5.Bilgileri doğru adreste bulunuş için (Dürüst, İnsancıl, Rahmani ve Peygamberi adreste bulunuştur) kullanmak. -Rahmani Alimlerini ve gerçek peygamber ahlaklı bilgelerini kayıp etmiş kavimlerin gerçek milliyetçileri her zaman huzursuz ve hırçın olurlar. İpucu;Rahmani Alimler ve Bilgeler, Allah (C.C) razı eden kavimlerinin işletim sistemleri gibidirler.1
 C- Kavimin Milliyetçileri Kime Denir? Bir kavimin varlığı için düşünmeden canını vermeye hazır o kavimin özgün fertlerinin hepsinin tepkisi milliyetçiliktir. Bu fedakarlığın bedelinde bu kesim kemik iliği (hücre çekirdeği) gibi özel damarlarla beslenmesi lazım, özel sevgi ve ilgi görmeleri liyakatindedir. Milliyetçilerimizi seveceğiz onlara güven vereceğiz hassaslaştırıp huy sahibi etmeyeceğiz.
-Rahmani Alimlerini ve gerçek peygamber ahlaklı bilgelerini kayıp etmiş kavimlerin gerçek milliyetçileri her zaman huzursuz ve hırçın olurlar. İpucu;Rahmani Alimler ve Bilgeler, Allah (C.C) razı eden kavimlerinin işletim sistemleri gibidirler.
     Milliyetçilerimizi; şovenizm,Siyonizm, münafıklık ve kötü ahlaka karşı zihinsel olarak aşılayıp güçlendirmemiz lazım. Cahil kalmamaları ve yanılgılarını azaltmak için örgüt başına çok yönlü bilgin-alimleri getirmek gerekir. Ör. Ülkemizin milliyetçilerini yenilikçilerine karşı  Hitler'in milliyetçileriyle özdeşleştirilmek istenmişse de bu eylemde başarılmamıştır. Bu büyük bir başarıdır.
     Gerekli zamanlarda (savunmada) ayranları kabartılıp onlarla beraber mücadeleye girilir. Onlar her zaman ortalıkta olmazlar mecralarında daha büyük değer taşırlar. Bir milletin doğal askerleri (vücudun savunma hücreleri) gibidirler. 
     Doğal olarak millet bir halka veya kavime ait değişmez milli duyguları, değerleri taşıyan değişmez (kemik) kesimidir. Millet uniterdir. Devlet kavramın evrenseldir ;globalleşme ve insan olmanın değişim yolunu tıkadığı için devletin uniter olacağını çok iddia etmemek gerekir. Tek millet ve tek devlet iddiası Allah (C.C) dinde İbrahim AS kavmi ve devletine aittir. Uniter olarak doğal tek millet ve tek iddia ediliş düşünsel ve nesnel kenetlenişi; en azından üç büyük ve/veya daha fazla yanlışa daha neden olur; Siyonizm, şovenizme ve deccalizme yani Allah (C.C) yaratıklarını ve istemlerinin yaratılışını: liyakatsiz alternatif olarak; vahşi, cahili ve /veya kasti taklite kayar. Doğal olarak devlet ve halk evrenseldir. Ümmet evrensel ötesidir. Bir halka ait birçok millet olabilir. Bu konuda bilerek kavram anarşisi yaratılmıştır. Türk halkı dediğimizde yeryüzündeki tüm Türk kökenlilerin hepsi kast edilir. Ör. Türk halkına ait devlerde;Macar, Bulgar, Azeri, Türkmen Devletlerinde pek çok halk, millet, milliyetçiler yaşar. Her birisinin milli duyguları ve değerleri kendine özgü millet gibidir. Yani bir devletin himayesin de bir çok halk ve millet olduğu için devlet kavramı milletle sürekli özdeşleşirse toplumsal tufan kopar. Onun için devlet: hükmündeki; tüm halklara, milletlere, milliyetçilere eşit uzaklıkta veya adil mesafelerde olmakla yaşam hakkını çifte standarda taşıyan marko paşa gibidir. Devlet değişen dünya koşullarına uyum için kendini değişime uğratabilirse komşu devletlerle birleşerek globalleşmenin baş rolüne veya adaylığına soyunmaya hak kazanır. Ör. Ülkemiz ortak doğal enerjiye (ör. güneş, dalga, hareket,doğal manyetik alan enerjilerine?) endeksli teknoloji üretmek için Orta Doğu ve Orta Asya devletleri ile işbirliğine gitmekle ve yapısındaki toplumsal mozaikleri harekete geçirip kenetlemekle vetonun globalleşme vatandaşlığından bizi kurtarıp alternatif olarak liyakatli sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Ama ilkel insanlara teslim olmadan. Yenilikçilerini, Radikal dindarlarını, muhafazakâr milliyetçilerini... Vb gerekeli sıra dışı ve özgünlerini kaptırmadan bunu başarması vatandaşlarının güvenini kazanmakla doğru orantılı ve/veya daha fazlasıyla ilgilidir.
    Bir insan ve devlet; din duygusu ve icraatları; millet ve milliyetçiliğin metriksinde-güdümünde ve hükmüne amade ise Siyonist. Ben Arab'ım ama Araplardan değilim (hadis). Bir insanın ve devlettin;hizmetinde ve hükmündeki olanaklar sadece belli bir millete, ırka ve halka ya da herhangi bir özgün azınlığa ayrıcalıklı sunuluyorsa şovenisttir. Bu bilgiler ışığında;milliyetçi(milleti için öncelikle canını vermeye hazır), devletçi (devleti için öncelikle canını vermeye hazır), halkçı (halkı için öncelikle canını vermeye hazır), evrensel-hümanist (doğa ve insanlık için öncelikle canını vermeye hazır), ümmetçi(öncelikle ümmet için canını vermeye hazır) bu işte yağcılığa ve kıyakçılığa ya da menfaate gerek kalmadan başka halklara ait fertler kökenlerini deklere ve beyan etmek koşulu ile diğer milliyetçilerin içinde diyet olarak yaşayabilir. Aksine millet, milliyetçi münafığı olur. Ümmetçi ve devletçiler de liyakatiyle milliyetçi olamaz milliyetçilerde liyakatiyle devletçi ve ümmetçi olamaz. Zındıklık aramaya gerek yok. Hepsinin fermuarını çekersek; liyakatli insan olmak hepsinin karşılığıdır. Devletini dine ve rejime hamal edenler veya dinini, rejimini devletine hamal edenlerin hepsi Siyonist ve cahildirler. Bu sistemi halka ya da halkı sisteme yem etmeye köleleştirmeye benzer. Rejimler ve dinler halkla liyakatli kenetlenince birbirini tamamlar. Yani sadece aklımız-zekâmız-zihnimiz veya bedenimiz için yaşamıyoruz hepsi birlikte bizi biz yapıyor.
-Kavim Milliyetçiliği (Kavim Kimliğinin Doğal/Vahşi Parmak İzidirler/Kavimlerin geleceğe uyum için değişmesi gereken kültürel ve yönetimsel özgünlükleri açısından dezavantajlıdırlar/radikaldirler-Mutlaka Yaşatılmalıdırlar);milliyetçilik duyguları sadece tek kavim ve yer küresindeki o kavmin yaşadığı ve yaşayacağı düşünsel, sanal, dijital(hesabi), nesnel... Vb mekanlara ya da yerküresi yurt-toprak parçası vatanlarına endeksli sıkışmış otistik ve güdük milliyetçiliktir. Kavim Milliyetçiliği Doğaldır, kavimlerin özgün parmak izi gibidirler (yok edilmemelidirler ancak şovenleşmeye meyillidir ve kavimin özgün geleceği için;endişeli, hassas ve hırçın risklidir mutlaka rahmani alimlerin kontrolünde olmalılar) ve Kırmızı Çizgisini Evrim Belirler ve İnsanlığın Cet Çizgisi Yontma Taş İnsanından Maymunlara Kadar Gider.
-Rahmani Alimlerini ve gerçek peygamber ahlaklı bilgelerini kayıp etmiş kavimlerin gerçek milliyetçileri her zaman huzursuz ve hırçın olurlar.
İpucu;Rahmani Alimler ve Bilgeler, Allah (C.C) razı eden kavimlerinin işletim sistemleri gibidirler
.
-Evrensel Milliyetçilik (insanlığın Evrensel Özgün Doğal Parmak İzidirler-Mutlaka Yaşatılmalıdırlar) ;tüm insanlığı yaşadığı ve yaşayacağı düşünsel, sanal, dijital(hesabi), nesnel... Vb mekanlara endeksli ruhbani-meleği hümanist ifrat-tefrit milliyetçiliktir. Evrensel Milliyetçilik Doğaldır ve Kırmızı Çizgisini Evrim Belirler ve İnsanlığın Cet Çizgisi Budizm'den, Yontma Taş İnsanından Maymunlara Kadar Gider.
-İbrahim'i Milliyetçilik (Peygamberi Milliyetçilik);ölümlü hayattan ölümsüz hayata kadar tüm yaratıkların yaşadığı ve yaşayacağı düşünsel, sanal, dijital(hesabi), nesnel... Vb mekanlara endeksliden cennete kadar her yaratığa liyakatli konumlar da duruşu ve tepkileri alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiren peygamber ahlaklıdır. Peygamberlik milliyetçilik işletim sistemi tüm diğer etnik milliyetçilikleri yaşatıcı ve liyakatli tevhit edicidir. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) Milliyetçilik İslam Dinini Farzları (Ben Arab'ım ama Araplardan değilim Hz. Muhammed AS tüm doğal kavim/etnik milliyetçiliklere adil ve liyakatli çizgide durur ve zaruri milliyetçiliktir) kırmızı çizgilerine göre tüm yaratıkları yaşatıcıdır. Diğer milliyetçilikler Doğal olduğu için hayvani ve öldürücü olan reKâbeti tetikler. Diğer milliyetçilik işletim sistemleri doğal olup reKâbette derbeder ve yetersizdir. Peygamber Milliyetçiliği İlahidir(Mantıklı ve Allah (C.C) ıslahatına Dayanır) ve Kırmızı Çizgisini İnsanlığın Buluğ Çağı-Sorumlu Dönemi Olan Âdem AS'I Herkesin Babası Kabul Eder. Âdem Öncesi ve Sonrası(Deliler, Cahiller, Doğal... Vb İnsanlar) İnsanımsı Tüm Doğal İnsanları Sorumlu Kabul Etmez. Çünkü Kendilerine Akıl Verilmemiştir. Sanki doğal insanların ya da Âdem AS öncesi ve/veya sonrası ruhsuz, akılsız, insani ilimsiz, eşyayı liyakatli tanımaz yani doğal-nesnel-düşünsel-zihinsel döngü düzenlerinin cahili ve doğal vicdanlı insansılar; insanlığın filogenetik çocukluk dönemi kabul edilmiştir. Bu yapıdaki insanlar Âdem AS'DAN günümüze kadar olanları da cahil(kendin ve çevresin bilmezler) kabul edilip Allah (C.C) tarafından onlardan uzak durulması tavsiye edilmiştir.

D-Kavim Yenilikçileri Kimdir (Kavimin Değişime Uygun Parmak İzidirler (Radikalistler/köktencilerle tahrik edici ortamlara sokulmamalılar-Mutlaka Yaşatılmalıdırlar)?bir kavimin devrimlere, değişimlere ve yeniliklere uyumlu fıtrata sahip ya da yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları yeniliklere açık fertlerine denir. Değişmek istemeyen cahil yenilikçiler (toplumsal/bilimsel… Vb denklemin liyakatsiz-şaşırtan dengesiz değişkenleri); köktenciler ve fıtratı değişime uygun olmayan insanların haline doğru empati/eşduyum ya da duygudaşlık yapamadığı için tehlikelidirler. Allah (C.C) her türlü cahilden gerekli hallerde uzak durulması ya da yüz çevirilmesi gerektiğini peygamberine bildirmiştir. Değişmek istemeyeni Allah C.C.'HUDE değiştirmez(Rad, 13/11).

E-Kavim Radikalistleri (Kavimlerin Tüm Özgünlüklerini Değişmez Doğal Kişilikleridirler) Kimdir-tamamen yeniliklere kapalı ve yenilikçileri öldürücü etkileri vardır. Yenilikçilerlere tahrik edici ortamlara sokulmamalılar. Değişmek istemeyeni Allah (C.C) değiştirmezmiş/Ayet var).?
Kavimin sıradışılıklarını temsil eden değişmez sıra dışı;merkezcil/köktenci kişilikleridir. Onlar olmazsa sıra dışılıklarımızı yani ifrat ve tefrit sınırlarını kavrayamayız. Ör, bilim radikalistleri, rejim radikalistleri, din radikalistleri/din köktenciler (dinin parmak izidirler)… Vb sistemlerin ifrat ve tefridin değişmezliklerini temsil eden kişiliklerdir. Radikalistler (köktenciler), toplumun normlarını zorladığı için istenmezler ve tercih edilmezler. Değişmek istemeyen cahil köktenciler (toplumsal/bilimsel… Vb denklemin sabiteleridirler) ; yenilikçiler ve fıtratı değişimi gerektirenlerin haline doğru empati/eşduyum ya da duygudaşlık yapamadığı için tehlikelidirler. Allah (C.C) her türlü cahilden gerekli hallerde uzak durulması ya da yüz çevirilmesi gerektiğini peygamberine bildirmiştir. Değişmek istemeyeni Allah C.C.'HUDE değiştirmez(Rad, 13/11). Tüm samimi radikalistleri severiz ve saygı duyarız çünkü, onlar olmazsa sıra dışılıklarımızı yanı ifrat ve tefrit sınırlarımızı kavrayamayız ve yararlı özgünlüklerimiz yok olur. Cebren ve hile ile yeryüzü kavimlerin hepsini Müslümanlaştırsak bile Allah (C.C) onların hepsini öldürüp yeniden insanı yaratabileceğine dair ayet vardır. İslam dini radikallerin bu bilincin farkındalığını kavrayışı ve insanı aşkınlıklarıyla doğru tanıyışı çok büyük önem taşır.

Zararlı Radikal Kimdir(Köktenci Kuduz)?İnsanların öldürücü, zararlı, cahili ve yozlaştırıcı tabu olmayan aşkınlıklarını yaşatmak gerekir. Aşkın insanlarını razı etmeyen ve doğru adreslerde değerlendirmeyen kavimler bir gün onları razı eden başka kavimlerin saflarında kendilerine karşı buluşları sürpriz ve rastgele/tesadüf olmaz. Müslüman'lar aşkın insanlarını razı edip doğru adreslerde durmazsa (onları kanunlarla ıslah edişe kalkışırlarsa toplumsal kıyamet kopar). Ancak bu aşkınlık ve taşkınlıklar (ifrat ve tefritler) normal hayat diye empoze edilmemeli (özel hallerdir) ve örnek verilmemelidir. İnsanın kendi işlevini yapışı için tüm yaratıkların aşkınlık potansiyelini taşıyışı önemlidir. Eğitimde ifrat, tefrit, aşkın yaşam stillerinden çok normal yaşantı özendirilmelidir. Sonra öldürücü, zararlı, cahili ve yozlaştırıcı tabu olmayan aşkınlıklara hoş görüyle bakılmalıdır. Bazı radikaller düşünsel olarak toplumsal denklemin/lerin tümünü bilerek ya da bilmeden körelten tekdüze kendilerine benzetilmesini isteyecek kadar zihnen kangrenleşmiş ya da fıtratı değişime uygun olmayan insanlara doğru empati/eşduyum duymayan/duyamayan/duymak istemeyen zihnen kangrenleşmiş, kanserleşmiş özel münafıklar ya da cahilleridirler. Cahiller toplumsal denklemin bağışıklık sisteminin güçlenmesi için olması gereken sabitleri, münafıklar çok yüzlü ve yönlü cıvık değişkenleri ve parametreleridirler. Demirkuş 2009 Allah (C.C) hiçbir şeyi boşuna yaratmıştır. Önemli olan insanın/ların onun hiçbir şeyi boşuna yaratmadığına ikna oluncaya dek;öğretim öğrenim ve eğitim sistemleriyle her fıtratın gerçeği öğrenene dek özgün ve özel örneklerle dolu zihinlere yansıtmaktır. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır. Neden İnsanı, çevremizi, kendimizi, mesleğimizi doğru tanımak ve insancıl adreslerde bulunmayı/bulunuşu refleks(alışık tepki) haline getirmek/getiriş farzdır? Doğru Adreste Duruşun 5 Kuralı; 1.Kural: Her şeyden önce İnsan olduğunu kabulleniş. Rahmani insan oluş için dünyada bulunduğunu ve Rahmani doğru adreste duruşun refleksinin (alışık tepkisinin) kesinliğini kabul ediş. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği şeyleri, İnsanlık Ailesi'ni ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. Değiştirmeyeceği ve/veya Değiştiremeyeceği; fıtratı/yapısal, insani, çevresel … Vb her şeyi ve kendisini olduğu gibi kabullenişe razı oluş gerekirse peygamberi ve insancıl değişime/lere talip olmak. En azında yaratıkların değişmez kaderleniş kırmızı çizgilerini; örneğin, ölüm, bilmezlik, cehalet, aşkınlık… Vb niyet olarak kabulleniştir. Ayrıca tüm yaratıkları, her fert ve toplumun “Geçmişten Geleceğe Tüm İnsanlık Ailesi Çözmecesinin/Pazılının” gerekli bir parçası/üyesi olarak “İnsanlık Birlikteliği” istemine, arzusuna, azmine ve gayretine razı oluştur. 2.Kural: Kendisini ve çevresini doğru tanıyış. Kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve konumlandırıştır. Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. 3.Kural: Yeterince bilgili oluşu kabulleniş. Kendisini ve çevresini doğru anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. Yaratıkların her şeyini ve mesleğini; doğru, dürüstçe, Rahmani/İnsancıl anlamlandırış ve uygulayış için yeterince bilgili ve beceri sahibi oluşu koşulsuz kabulleniştir. 4.Kural: İnsancıl adreste duruş. Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakta doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiriştir. 5.Kural: İnsancıl Uygulayış. Öğrendiklerini Rahmani (peygamberi/insancıl) ahlak çerçevesinde alışık tepki (refleks) olarak hayata uygulayıştır. En Güçlü, Siyasi ve Menfaatperest adreslerde değil de Rahmani, İnsani ve Doğru adreste duruşun en güzel örneği; Allah (C.C)’N yardımıyla, Hz. Muhammed AS’IN çevresinde, zamanındaki krallıklar ve imparatorluklara ekmek peynirle hatta daha zor koşullara Rahmani duruşuyla İslam'iyet’in yayılışını başarmıştır. Bu mantıktan hareketle doğru adreste bulunuşu alışık tepki (refleks) haline getirişin en kestirme yolu Rahmani, insancıl, peygamberi dürüstlük ve/veya peygamberi imanla hayatı yaşamak yeterlidir. Yaratıkların özellikle fert, kavim ve devletlerin; zihinsel, bedensel, düşünsel, amaçsal, menfaatsel... Vb adreslerini doğru tanımlayıp, belirleyip bildikçe onların hakkında daha doğru karar verir ve doğru adreslerde duruş olanağını elde ederiz.-Ola ki herkes her şeyi bilmeyecektir. Cüzi ilme sahipsiniz (Ayet vardır) .Yani en azında her kes bir şeylerin cahilidir.-Herkesin olanakları ölçüsünde; nesnel, iradi, sanal, düşünsel, toplumsal… Vb. kendine özgü özgünlükleri ve tercihleri olacaktır. İnsanın Ahlak Kanadı (Sağ) ve Meslek Kanadıyla (Sol) Eğitimin Hedefine Uçuşunun Amacı; Doğru Adreslerde Bulunuşun 5 Kuralı Uygulanarak Gerçekleşmelidir. Önemli olan amaç kişinin ve toplumun; olanakları, sıhhati, iradesi, bilgisi… Vb. çerçevesinde (insan pazılı/çözmecesi içinde) kendisini/kendilerini (özgün pazılı/çözmece parçası) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ölçülerinde verimli konumlandırışı doğrultusunda öğretim, öğrenim ve eğitimin mutlaka asgari doğru (yukarıdaki 5 koşul çerçevesinde) verilişinden kesin emin oluştur. Fert, toplum, kavim ve tüm insanlık ailesi bazında; sokakta ve tüm toplumsal alanlarda (özel haller hariç); diğer insanları aşırı kıskandırıcı, ürpertici, tiksindirici, rencide edici, rahatsız edici, iştahlandırıcı, kışkırtıcı, küçümseyici, tahrik edici, aşırı özendirici, şaşırtıcı eylem, davranış, sohbet, giyim, kuşam… Vb. bulunmaması gerektiğinin öneminin ve farkındalığını gerekçeleriyle öğrencilere kavratmalıyız. Ancak bundan sonra kişinin olanakları ölçüsündeki iradesiyle tercihleri kendisini belirler. Hayvani ve İnsani Hürriyetin Farkındalığını kavrayış önemlidir. Edepsizlerin, Edeplilerin ve Herkesin (Şerrinden Emin Ve Beri Olmak İçin); Her Mecliste Kendini İfade Ediş Köşesi Olmalı. Köşeye gelenlere ya da sıradaki her kese “Kendini İfade Edişin Edepli Ve Peygamberi Oluşun Önemi Dersi” ayrıntılı bir şekilde eğitimcilere verilmelidir. Bundan sonrası onların kendilerini ifade tercihleri onların ve temsil ettiklerinin edebini ve kalitesini ifade eder ya da belirler. Özet;1- İnsanlık Ortak Paydası Üyesi Olarak Payını (Özgünlüğünü) Peygamberi Konumlandırış. Değiştirmeyeceklerine Karşı Peygamberi Adreste Bulunuşu Kabulleniş. İnsanlık Ailesinin üyesi oluşunu ve baş edemeyeceklerini ve değiştiremeyeceklerini Koşulsuz kabulleniş. 2. Kendisi, Mesleği ve Çevresi hakkında yeterince bilgi sahibi oluşunun gereğini kabulleniş. 3. Kendisini ve Çevresini Düz ayna mantığıyla değerlendiriş. 4.Bildikleriyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) bir ahlakla doğru adreslerde bulunuşu alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline geliştirir.5. Bildikleriyle kendisini ve çevresini düz ayna mantığıyla değerlendiriş ve Peygamberi / İnsancıl konumlandırıştır. kendisini Rahmani, insancıl, peygamberi, doğru ve dürüst tanıyış ve/veya dürüstçe iç dünyasına ve çevresine kendisini konumlandırıştır. Sonuç; Doğaya Karşı Doğru Adreste Duruş Ne Demektir? Çevre Bilinci İnsanlarda Geliştirilerek Plastikler, Kâğıt, Şişe-Cam ve Metaller Çöp Değil Bunların Çöp Torbalarına Doldurup En Kısa Yoldan hedefine brakılmalıdır. İnsanlık doğaya ve birbirine karşı doğru adreste durmadığı için doğal ve yapay çevrenin ilkel ve doğal insan sorunu ortaya çıkmıştır. Ola Ki Yaratıklar içinde hayırlı bir kişilik olmak için ola ki bu 5 kuraldan bir tanesine bile uymazsanız doğru adreste duramazsınız. Gerekli olduğumuz için yaratılmışız ve varız. Her insanı insanlık kitabının bir sayfası kabul edin. Kendi sayfanızı ve Yaşadığınız çevredeki kitap sayfalarını doğru tanıyıp bu sayfalar arasında doğru adreste duruşun koşulu irâdemiz çerçevesinde samimi, rahmani, hür ve adil oluştur. Eğer cahiller, caniler, tanımadıklarımız… Vb karşı doğru adreste duruşta başarılı olamıyorsak, ya diyetle yaklaşılmalı ya da cahillerden uzak duruşa gayret edilmelidir. Cahillerden yüz çevir ya da uzak dur diye ayet ve hadis vardır. Bu yaşam boyutunda her insan bir hayvanın sırtındadır. Kendini kontrol edebildiği kadar süvari kişilik, kontrol edemediği kadarda hamal kişiliktir ki buna nefis denir ya da atınızı (nefsinizi) kontrol edebildiğimiz kadar süvarisi kontrol edemediğiniz kadarda hamalıyız. Genlerimizi ne kadar irâdemizle kontrol edebiliyorsak her şeyimizin süvarisi, tersine ise her şeyimizin hamalıyız demektir. Bir kavmin yenilikçilerini asimile eder bitirirseniz, akabinde milliyetçilerini asimile edişe başlarsanız bu tam mümkün değildir çünkü o kavmin değişmeyen/değişmez parmak izidirler (kavmin özgün kişilik genlerini taşırlar). Ancak yok etmeniz gerekir. Bu seferde evrimsel seçilimde en güçlü savaşkan Nemrut'u, Cengizhan'i, Firavun'u, Çin'i, Hitler'i… Vb insan ahlakının acımaz kara delikleri ve kavmin asimile edildiğini sandığınız yenilikçileri de ters teperek karşınıza çıkar ki kayıp edişi hak etmiş olursunuz. Her kavmin özgün radikallerinin gerekliliğini doğru adreslerde ve doğru kişilikler de yaşatmak elzemdir. Cahillerin, kafirlerin… Vb karakterlerin yok olduğunu düşünün sonuç sosyal döngünün çöktüğünü görürsünüz. Bir anda herkesin her şeyi bildiğini düşünün ya da geleceğiniz hakkında her şeyinizi bildiğinizi düşünün o zaman cehaletin, bilmezliğin, yalanın ve sabrın ilaç olduğu konumların ve zamanların olabileceğini keşfedebilirsiniz. Allah (C.C)’HU hiçbir şeyi boşuna yaratmamıştır. Önemli olan her şeyi dozunda ve yerinde rahmani biliş, kullanış ve uygulayıştır. Kısaca doğal döngüdeki özgünlüklerin gerekliliği kadar toplumsal, zihinsel, düşünsel ... Vb döngülerdeki özgünlükler gereklidirler. Önemli olan toplumsal yönetim, ahlak ve her türlü ilişkinin kilit ve yönlendirici noktalarında Peygamberi/Rahmani/insancıl ahlaklı +bilgi +liyakatli kişiliklerin yönetim ve idarede sürekli bulunuşunu garantileyen demokrasi, rejim ve seçim sistemlerini icat ediş ve sağlayıştır. Kısaca, 1.Kendimizi doğru tanımak ve olduğu gibi kabullenmek, 2.Çevremizi doğru tanımak, 3.Kendimizi ve çevremizi düz ayna mantığı ile doğru teşhis etmek, 4.Bu konuda yeterince bilgili oluşu farz kabul etmek, 5.Bilgileri doğru adreste bulunuş için (Dürüst, İnsancıl, Rahmani ve Peygamberi adreste bulunuştur) kullanmak.
-Radikaller;insanların fıtratına doğru empati/eşduyum duymayan, herkesi kendi köktenci düşünce farzları çizgisine getirmek isteyen ve halden anlamaz cahillerdir.

  Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)lerin liyakatsiz yönetiminde ve metriksinde;kavimlerin milliyetçilerini şovenistliğe, yenilikçilerini ve radikalistleri terörizme, cahillerini günah keçisi yöneticiliğe – politikacılığa özendirilmiştir ve yönlendirilmiştir. Halklarda bu liyakatsizliğe besi yeri olarak kullanılmaktadır. Önermelerinin eksiğini tamamlayınız.


ALLAH C.C.'HU KİMDİR? Kendini istediği yaratıklara ve varlıklara; belge, icraat, peygamberlerle ve dinleriyle veya dilediği gibi bildiren-hissettiren... Vb!!! bilinen, bilinecek, var olacak ve var olan tüm âlemlerin yegâne ilahı ve rabbidir. Dinleri, peygamberleri ve kitaplarıyla insanları peygamber ahlakı kurallarına riayete davet eden ve ebediyeti yaratıklara bağışlayan;mert ve ikram sahibi, eşi, ortağı, benzeri olmayan;doğmayan ve doğurmayan yegâne yaratıcıdır. Peygamberleri,  alimleri ve değişmek isteyen insanları, kurumları, devletleri, milleteri... Vb; peygamber ahlaklı kılmak için;fıtratlarına uygun!!! terbiye eden, değiştirebilen rabbimizdir. Tüm yaratıkları büyük kıyametle öldürüp ve tekrar diriltecek olan kusursuz güçlü zattır. Düşündüklerimizi, hayal ettiklerimizi ve yapamadıklarımızı; sanal, soyut veya diğer enerji halleri şeklinde somutlaştırıp hayata uygulatan, uygulayan, uygulatabilen… Vb her şeye kadir, kusursuz, verimli ve eksiksiz zattır. Kör, topal, katil, sakat, cansız … Vb tüm yaratık, olay, süreç, davranış ve enerji hallerine ya da her şeye; kusursuz empati/eşduyum duyan ve gerektiği kadar icabet eden yegâne zattır. Kendini tarif ettiği gibi olan ve isimlerini, kendisini yaratıklara kanıtlarla bildiren ilk ve tek zattır. Gönderdiği tüm dinlerin ve her şeyin; sahibi, kadiri, yaratanı ve hâkimi tek mabuttur. Arda kalan; gizli, açık ve diğer konumlardaki ilahların hepsi onu taklitçi ve mutlaka küme-mekân -zaman içinde yaratık olarak yorumlanabilen, belgesiz ve delilsiz çapulcu sahte doğa-uzay dinlerine tabii ya da Allah (C.C)'HUN dinine ve insanlara karşı kahpe, sahte, çapulcu ve deccalı ilahlardır. Allah (C.C)'HUNDAN gayrı tüm tapılan ilahlar, yaratıklar ve her şey mutlaka onun ilmindeki ölüm, yaratık ve varlık kümleri içindedir ve kümeleri aşamaz Deccal hükmüne katmak için kazan doğurdu numarasıyla yardım eder tamamen kuşatınca da kazanın öldüğünü ilan eden çapulcu hâkim güçlerdir. Örneğin fert, toplum ve kavim bazında din cahillerine yapay hidayet ederek Müslüman gözükür sonrada hükmündekileri kuşatınca sudan bahanelerle şimdi tüm Müslüman'ların ve diğer dinlere ait insanların düşünsel ve nesnel hayat döngüleriyle, inançlarıyla demokrasinin kontrolüne koy-bırak ve/veya rabliğime itaat et der. Hiçbir fert, toplum, kavim ya da devletin özgün kültür, din ya da inancına samimiyetle yaklaşmaz yaklaşsa da amacı hedefidir. Belki de Afagnistan !!!, İran ve Irak'a yaklaşımlar buna benzer deccalı oyun, siyaset ve yakalaşımlar bilinmeden ya da halkın doğal hayat döngüsü ve fıtratı dikkate alınmadan cahilce yapılmaktadır. Tarih göstermiştir ki bu tip dayatmaları genellikle yaptıranlara (münafıklara), ve onlara malzeme olanlara birşey/ler kara delik olmuştur.
   İnsanın/lığın yegâne babasına (Âdem AS'A) nefisini (meleklerini) ilk defa ve en önce(yaratmadan önce) secde ettirterek dirilten. Âdem AS'A secde etmeyen iblisi (Âdem AS'MI ve zürriyetini; düşman, hor ve cahil gören yaratık) huzurunda men eden ve kovan kusursuz erdemli ve insancıl yegâne rabbimizdir.
   El Evvel Allah (C.C) Ezelidir; her şey ilminde idi/dir/olacak, sonra takdir ettiklerini yaratık olarak yarattı. Daha sonradan insanı da yarattı ve kendini ona bildirdi, tanıttı.
İnsanın fıtratından verim alması için; İnsanın fıtratı geliştikçe kaldırabileceği oranda, sırasıyla, Suhuflar (Âdem AS, Nuh AS… Vb), Zebur (Davud AS), Tevrat (Musa AS), İncil(İsa AS) ve Kuran-ı Kerim (HZ. Muhammed AS son peygamber) kitaplarını ve peygamberlerini uygulayıcı olarak gönderdi. İnsanın kâinat ve dünya hayatından verim alması için kitaplarını ve peygamberlerini göndermiştir. İnsanı bu düstur üzerinde halife kılıp geri davet etti.Sonradan (El Ahir Allah (C.C)) tüm yarattıklarını öldürüp (El Kahhar Allah (C.C)) dilediklerini ebedi kılmak üzere tekrar dirilteceğini (El Hay Allah (C.C)) bildirmiştir. (ayetler vardır)
   Allah (C.C)'HUNE insanlığın  hayırlı mukadderatı için cıvıtmadan; irade ve fıtrat ölçüsünde!!! kurallarına itaat edilir. Şükür, tenzih, zikir ve secde ile dua edilir.
   Allah (C.C); Kelime-i Tevhidi("Lailâhe illâllah, Muhammedürresûlullah" yani "yegâne İlah ALLAH C.C'DİR, Ondan Başka İlahlar Yalandır ya da Yoktur Muhammed AS Onun Elçisidir" samimiyetle zikir eden ve kabul eden herkesi affedeceğini bildiren-müjdeleyen yegâne rabbimizdir (kovulmuşlar ve kasti şirk koşanlar ve/veya özel haldekiler yani ayetlerle cehennemle akıbeti bildirilenler hariç).     
Allah (C.C);Kendisine şirk koşmayan Cümle-i Şahadet-Tevhidi ( İslam'daki ilk ve tek dogma farz) Zikir Eden ve Kabul Eden Yani " Kelime-i Tevhit/yegâne İlah ALLAH C. C. Ondan Başka İlahlarYalandır ya da Yoktur!" diyen tüm insanları/sorumlu yaratıkları en sonunda affedecek ve ebedi hayat bağışlayıp cennetlere (istisnalar ve kovulmuşlar hariç) koyacak olan yegâne rabbimizdir. Günahlar ya af edilir ya da cezası çekilerek kurtuluş müjdelenmiştir. Allah (C.C) bu müjdesi beni fetih etmiştir. Aslında Kuranı Kerim’in tüm davet ve emirleri farzdır. Bunlardan bir tanesi dogma farzdır. Diğerleri davet, emir ve öneri farzlarıdır. Yapılmasının hedefi insanı Peygamberi olan Mümin Kişiliğe götürür ve doğrusu da budur. Bunun dışındaki yapılanlar (davet, emir ve öneri farzları) eksik veya yanlıştır.
Ancak İslam'daki diğer 4 farz sadece sıhhati ve olanakları elverişli olanlara sorumluluk yükler;
zekât
ve Hac'dan yeterince parası olanlar mutlak sorumludur.
Oruç
'tan sıhhati elverişli olan sorumludur. Sıhhati elverişli olmayanların yeterince parası varsa bedelini sadaka eder.
Namaz;peygamber ahlakının liyakatli sorumluluk ve eylem bilincini geliştirdiği için dinin direğidir. Olanaklar elverdiğince kılınmalıdır. Olanaklar elverişli değilse gerekirse göz ucu ile bile kılınması önerilmiştir (hadis var).
Bu 4 farzın icra edilmesinin belki de esas amacı
1-Namaz;peygamber ahlakının liyakatli sorumluluk ve eylem bilincini geliştirdiği ve insanı kötülüklerden koruduğu için dinin direğidir. Olanaklar elverdiğince kılınmalıdır. Olanaklar elverişli değilse gerekirse göz ucu ile bile kılınması önerilmiştir (hadis var).
2-zekât;Mutlak gerekli insani paylaşma olgusu ve duygusunu,
3-Hac;Mutlak gerekli insani birlik ve beraberlik duygusunu,
4-Oruç;Yokluğa doğru empati/eşduyum duyma, açlık hissetmeden yaşama ve şükür duygusunu insanda geliştirmek için vardır.
   Kısaca yaşamın önemini bilen ve liyakatli değerlendiren peygamber ahlaklı insanları ortaya çıkarmak için 5 farz vardır.
   Nefsini(meleklerini)  insanın/lığın yegâne babasına secde ettirten ve insanın nankörlüğüne ve affedilmez eksiklerine rağmen sahiplenen, af eden ve ebedi cennet hayatını müjdeleyen kusursuz erdemli Allah (C.C) zevkle, gururla ve onurla; fikir,zikir, tenzih, secde ve şükür edilir.Ona tapıyorum.

Bâtıni/Düşünsel/Sanal Kalp;ilk kalp atışından ölüme kadar(kalbin durması),ışık hızından daha hızlı düşünen beyin ivmesiyle genişleyen ve içerisinde;Akıl, Ruh, zekâ, Mantık, Hafıza-Zihinsel Beden, Düşünce, Fikir, Nefis, Muhakeme, Özgünlük, Haset, Kibir, Gadap, Ucup, Kıskançlık, Sevgi, Merhamet, Kahhar…) insan sıfatları ve davranışları… Vb sanal-nesnel araçlarımızı(nesnel bedenimiz) içeren sanal kalp kapasitesidir veya bâtıni/düşünsel/sanal kalp havuzundur. İnsan zihinsel havuzda sorunlarına-problemlerine çözümler üreterek, doğaya uyum sağlamakta güçlük çekmez. “Yere göğe sığmadım kulumun kalbine sığdım.” hadis vardır.
-Sanki insan yarı düşünsel-sanal-nesnel bir yaratık, içinde yaşadığı nesnel ve sanal kâinatın hepsi fert ve toplumsal bazda insan Bâtını kalp havuzunda/hayat havuzunda yer alan;biyolojik hatırlama kodları beyin çekirdeğinde/sinir yumağında bulunan zihinsel havuzun nesnel, düşünsel ve sanal bilgi deposu ya da sanal-nesnel zihinsel havuzun hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir.
-Hz. Muhammed AS'IN Bâtıni kalbini temizleyip kuran ilmini ve peygamber ahlakını yükleyen Allah (C.C) ona oku emrini vermiş ve onu eğitmiştir. Takiben Hz. Muhammed AS kalbindekileri peygamber ahlakı hasletleri ve Hz. Kuran bilgilerinin tümünü hayatına uygulayarak, mantığına, bilincine ve davranışlarına mekanize ederek alışık tepki ve zamanla alışkanlık haline getirmiştir (gelmiştir).Peygamber ahlakı hasletlerini kazanmak ve yaşantısından hayır görmek için insanlara da Hz. Muhammed AS'IN davranış ve eylemleri örnek gösterilmiştir.
-Zahiri Doğal (vahşi) kâinattaki kanunlarla kâinatın sıfatlarına bakıldığında kâinattaki pek çok sıfat ve kanunların nesnel ve sanal yaratıkların üzerinde görmek mümkündür. Ancak kâinatta olamayan sıfatlardan bazıları insanda vardır. Yani insanda var olan kâinat ve içindeki nesnel yaratıklarda olmayan bazı özgünlükle vardır.
İnsanlara Allah (C.C) tarafında verilen ruh, akıl, vicdan, namus, gelişmiş yazılı ve sözlü lisanı, net dik yürüyüşü, ışıktan hızlı düşünen beyni ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakı hasletleri kâinatta ve diğer hiçbir nesnel yaratıkta yoktur. Peygamber ahlakı ve düşünsel olarak kâinatı aşabilme özelliği nesnel yaratıklarda sadece insanda vardır.
Batini ve zahiri kâinatta akıl, vicdan...Vb meleklerde ve cinlerde var olduğu bildirilmiştir. Ayet ve hadis vardır.
kâinatın doğal ahlak ürünü olan insanlardaki Doğal (vahşi); kutsiyet, inanç, örf, adet, yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, idler, idoller (putlar)… Vb tabular Yeryüzü geçmişinde ve günümüzde vardır.


Melek Kimdir?
-En doğru tatmin edici ve yeterli tanımı İslam'iyet'te vardır.
-Diğer eski dinlere göre verilen tanımlar kafa karıştırır, eksik ve yanıltıcı niteliktedir.
-Melek Allah (C.C)'HUN Nurunda yarattığı bedensel yapıları ve kişilikleri nurdan olup her şeyi ile Allah (C.C)'HUN emirlerine tabii akıllı memur yaratıklardır.
-Nefsi olmadığı için meleğin iyisi kötüsü olmaz.
-Allah (C.C) ne isterse ve emrederse şaşmadan bereketli ve hayırlı hürriyetler mesabelerinde onu yerine getiren nurdan yaratıklardır.
-Meleklerin hepsi Allah (C.C)'HUN kendine kaim (kendine tam itaat eden-özgü) nefsi durumundadırlar.
-Onlarda büyük kıyamette ölecekler.
-Büyük kıyamet sonrası bilinen ve bilinmeyen tüm yaratıklar ölü iken yegâne diri olan Kahhar olan Allah (C.C)'DİR.
-Çeşitli görevlerde melekler vardır.
-İnsanların sevap ve günahlarını kayıt eden katip melekler.
-Allah (C.C)'HUNE yapılan zikirleri bildiren avamla ilgili melekler, zihnimizi diri tutan ve taşıyan hafıza melekleri, yaratıldığından beri hep secdede, hep kıyamda, hep rükuda…hep aynı eylemde kıpırdamadan ve yorulmadan şevkle görevli … Vb melekler vardır.
-En çok tanınan 4 melek ise; Allah (C.C)'HUN emirlerini, vahiylerini, ilimle ilgili bilgileri peygamberlere ve istediği yaratıklara bildiren ve ilk yaratık olan Cebrail. AS
-Allah (C.C)'HUN yarattığı kâinatı ve tüm yaratıkları taşımakla görevlendirdiği İsrafil AS.
-Büyük kıyamet sonrası bilinen ve bilinmeyen tüm yaratıklar ölü iken yegâne diri olan Kahhar olan Allah (C.C)'DİR.
-Hay (hayat veren) Allah (C.C) Büyük kıyamet sonrası tekrar İsrafil AS adlı meleğini dirilterek ona sura üfleyip tüm yaratıkları diriltmesini emir verecek ve öldürülen yaratıklardan takdir edilenler tekrar diriltilecektir.
-Allah (C.C)'HUN yarattığı kâinattaki ve tüm yaratıklardaki dinamik olayları sevk ve idareyle görevlendirdiği Mikail.AS
-Allah (C.C)'HUN ruhundan üflediği (ruh verdiği) yaratıklar öldüğü zaman ruhlarını alıp Allah (C.C)'HUNE götüren Azrail AS dır.

Cinler ve İblis Kimdir? En doğru tatmin edici ve yeterli tanımı İslam'iyet'te vardır.
-Diğer eski dinlere göre verilen tanımlar kafa karıştırır, eksik ve yanıltıcı niteliktedir.
-Mavi alevli ateşten yaratılmış ve her türlü kılığa bürünebilen kâinatın farklı ve nesnel hemen çok boyutlarında yaşayan yaratıklardır.
-Allah (C.C) tarafından Âdem AS yaratıldıktan sonra (insanın halifeliği nedeniyle) tüm yaratıklar gibi cinlerde insana bağlanmışladır ve insanın metriksindedirler yani insanın düşünsel ve kalp kefeni içindedirler.
-İnsanın metriksini aşamazlar.
-Âdem AS cennete yaratılıp konmadan önce yeryüzünde ve kâinatta Allah (C.C)'HUNE karşı sorumlu ve halife olan yaratıklardır.
-Onlara din ve peygamber gönderilmiştir.
-Onların içinde Menazil adlı topal bir cinin oğlu olan Azazil adlı cin, melek değil ve nurdan yatılmamıştır. Olağan her cin gibi o da mavi alevli ateşten yaratılmış, yiyip içen bir cindir.
-Azazil(İblis) tüm diğer cinler gibi mavi alevli ateşten yaratılmış cinlerden Menazil adlı topal bir cinin oğlu bir cindir.
-Azazil cinlere ve meleklere imam olarak atanmış ve rivayet edilir ki 200 yıl namaz kılıp cinlere ve meleklere imamlık yapmıştır.
-Âdem AS yaratılmadan önce ola ki yeryüzündeki insansı cahil yaratıklar (vahşi/doğal insanlar/İnsan Suresi/76 sure/ 1.Ayet) daha henüz kâinattaki yaratıklara dağa, taşa, güneşe taparak tapmanın emekleme aşamasında iken Cinler âlemi dorukta halife hatırı sayılır ilim sahibi idi.
-Ola ki doğal insan dağa, taşa, güneşe… Vb eşyaya tapmaya başladığı zaman (Ör.Astekler, Mayalar, İnkalara, Ortadoğu ve Afrika halkları) cinler halife idi ve doğal insanın bu eylemiyle alay etmiş ve hayvan muamelesi yapmışlardır.
-Yani yeryüzünde güneşe tapınarak oluk oluk kan akarken imamı iblis/Azazil İbni-Menazil (cinlerin imamı) insanları yolda şaşırtma ergini kötüye kullanarak yandaşı cinlerle cirit atıyordu.
-Yeryüzü hali Allah (C.C)'HUNE ayan oldu ve yeni bir halife yaratacağını celallenerek nida etmiştir.
-Ola ki yer küresinde hayvanlar mesabesinde insansı yaratıklar (vahşi/doğal insanlar/İnsan Suresi/76 sure/ 1.Ayet) tapmanın emekleme aşamasında iken tapınmaları cinler tarafından hayvan muamelesi görerek topluca güneşe taparak insansıların katledilmesini motive edilerek gırgır geçilerek hoş olmayan muamele görmüşler ve bu olaylar devam ederken Allah (C.C) bir halife yaracağını celallenerek meleklerine nida edince, melekler yarabbi biz sizi yeterince tespih etmiyor muyuz, yeryüzünde bir kan mı kopacaktır diye sitem etmişlerdir.
-Allah (C.C) şüphesiz benim bildiğimi siz bilemezsiniz diye buyurmuştur.
-Âdem AS hem tüm nesnel kâinattaki (yaşadığımız kâinattaki) tüm kozmik topraktan hem de cennete ki topraktan (çamuru yoğrularak) yaratılarak cennete konmuştur. Âdem AS özel ve her iki âlemin toprağından yaratılmıştır. Belki de doğal insan (dünyevi doğal insan) sadece kozmik çamurdan türeme ile (hayvanlara benzer olarak yaradılışta) türetilmiştir.
-Tüm melekler ve inanan cinler Âdem AS'A secdeye davet edilmiş; ancak İblis (Azazil ibni Menazil) adlı cinlerin imamı secdeye kapanmamıştır.
-Allah (C.C) tarafından İblise neden secdeye gitmediği sorulduğunda, ondan (Âdem AS'DAN) daha üstün olduğunu iddia etmiştir ve kendisini (iblisi) ateşten onu (Âdem AS) çamurdan yarattı diye Allah (C.C) cevap vermiştir. Araf Süresi (11-20. Ayetler)
-Ola ki yeryüzündeki vahşi-doğal insanlarla (akılsız-ruhsuz insanlar) veya insansılarla ilişkilendirerek-benzeterek cennete yaratılan ve Allah (C.C) Ruhunda üfleyip akıl işletim sistemini yüklediği Âdem AS'LA gırgır geçen iblis derhal oradan kovulmuş ve cinlerin halifeliği yaratıklara kötü örnek olmaya başlayınca vadesi bitirilerek yeryüzü ve kâinatta halifeliği men edilmiştir.
-Tapma ve halifelik vakti gelen insan halife ilan edilmiş ve melekler insana icabet etmiştir.
-Umulur ki sonra yeryüzündeki güneşe ya da diğer yaratıklara tapmanın kıblesi Âdem AS'A bağlanarak yönlendirilmiştir.
-Sonrada şeytan Âdem AS ve Eşine cennete vesvese vererek (musallat olunca) yasak ağacın meyvesinden yiyerek; Âdem AS ve eşi yaratıldığı cennetteki kâinattan Yeryüzüne bedensel olarak indirilerek;kıyamete kadar insan; şeytanın (iblisin kavmi) ve Âdem AS zürriyetinin davalı tarlası halinde bereketlendirilmiş ve dini diyetlere dayalı (peygamber yaşantısı) yaşama şekillerini düzenleyerek geri davet edilmiştir.
-Vahşi tapmanın gereği insan güneşe ve diğer yaratıklara insan kurban etme, nefsine eziyet etme vahşetinden zevk alan, insansılarla gırgır geçerek alaycı sadist ziyafetinde iblis ve yandaşı insanlar-cinler men edilmiştir. Tüm taifesi (insan ve cinler) şeytan olarak ilan edilmiştir.
-Gün geçtikçe tapınma gereği duyan insanlara ve cinlere melekler tarafından yardım edilmiş ve insanlardaki inanç sapıklıkları gün geçtikçe azalmış, insan peygamberler ve dinler Yeryüzüne gönderilerek bu güne gelinmiştir.
-En son halife insan, en son din İslam ve en son peygamber Hz. Muhammed AS olmak üzere dinide;mucizevi olarak bugün bilimin kabul ettiği kâinatın ve tüm yaratıkların geleceğini, varacağı son durumunu Malik Allah (C.C) din günü sahibi olan olarak bildirmiştir. Filmleri izleyin;İnsanlık Sonrası, Yerküresinde Olası Evrimsel Değişim Evreleri, Evren Nasıl Ölecek, Evrenin Ölümü İle İlgili Teorilerin Bilimsellikle Örtüşümleri,
Özel Not;
-Düşüncemizin nirengi noktalarını her şeyin ilk kaynağı ve orijini olan yaradılışın o ilk anındaki çekirdek ve çekirdeklerden yeşerterek peygamberi; akıl, mantık, muhakeme, ahlak, tefekkür, yaşam şekli, düşünme şekliyle her şeyin geldiği, vardığı ve varacağı büyük kıyametteki sonuçları daha rahat kavrar ve yorumlayabiliriz. En azında bu hasletlere sahip insanların rehberliğinde ve önerdiğinde, idarelerle, öğretim, öğrenim ve eğitim sistemleriyle geleceğe ve geçmişe yol almamız farz gözükmektedir.
İpucu;düşüncenin nirengi noktalarını; madde ya da nesnel tabanlı, cet tabanlı, ulus tabanlı, ruh tabanlı, ateş tabanlı, doğa tabanlı, din tabanlı… Vb güdük kaynaklı ve orijinli olan çekirdek ve çekirdeklerden düşüncemizi yeşerterek; vahşi, eksik, doğal, otistik… Vb düşünme şekliyle her şeyin geldiği, vardığı ve varacağı sonuçları ve büyü kıyameti kavramadaki güdük ve eksikliği görmeye çalışın. Bu günkü öğretim, öğrenim ve eğitim sistemlerinin yetiştirdiği insan tiplerinin;düşünce sistemlerinin ve düşünsel havuzu sınırlarının hemen hepsinin bu kategorilere girebileceğinden emin olun. 1, 2
-Gerçekleri öğrenmek için madde tabanlı düşünmek (nesnel bilimsel tabanlılık yetersizdir) diğer enerji hallerine çekinik ve yetersizdir.
-Madde (nesnel beden) tabanlı (ateistlerde düşünme tarzı), ruh tabanlı (ruhban düşünme tarzı), kişilik (ego düşünme tarzı) tabanlı, şeytani kişilik (cince düşünme tarzı) tabanlı, hayvani (hayvanca düşünme tarzı) kişilik tabanlı düşünmeni hepsi bir arada kişilik tabanı üzerinde istişareli düşünerek tercih yalnız İslam'iyet'te vardır.
-Bunlardan (şeytani, hayvani ve nesnel tabanlı düşünmek nefis tabanlı düşünme gruba girer). Dünyası için ahreti, ahret için dünyasından vaz geçen bizden değildir.(Hadis vardır).
-Onun için bilim melek, cin ve şeytan kavramlarına çözüm getirmekte cahil kalıyor. Çünkü çağımızın deneyimlere dayalı bilim ve bilim insanlarının madde ötesi alt yapı ve kavrayış dokümanları eksiktir.
-Cinler özellikle hassas inanç sahibi insanların düşünsel enerjisini kontrol ederek bedenine hüküm ederler.
-Onun için iblis ve tayfası tüm Âdemin çocuklarını doğru yolda atıp şaşırtacağının cehaletini ve husumetini Allah (C.C)'HUNE itiraf etmişlerdir. Araf Süresi (11-20. Ayetler)
-Âdemi insanlar akıl, ruh ve vicdan verildiği için eşyayı ve Allah (C.C) ayırt edebiliyor. Âdeme ruhumdan üfledim eşyayı sorun bilecek diye İslam kaynaklarından bildirilmiştir. Genellikle bu tip kalben ve ruhen gelişmiş Âdemi insanlar cinler âlemindeki yaratıkları işletim sisteminin yüklü olduğu bâtıni/düşünsel/sanal kalp ve zihin havuzunda hissederler ve muhatap olurlar.
-Vahşi insanlar doğal işletim sistemine sahip oluşları nedeniyle cinlerden kedilerini saflaştırmaları çok zayıf olasılıktır.
-İnanç sahipleri hassas insanların düşünsel âlemde cinleri keşfetmesi daha kolaydır.
-Bu insan tiplerinin düşünsel işletim sistemleri daha hassas ve özeldir.
-Cinlerin kendisine musallat olduğunu doğal insanlar hissetmezler.
-Ancak inanç işletim sistemi yüklü insanlar bunu net hisseder.
-Bilimin cinleri çözümlememesinin en büyük güçlük ve sıkıntısı burada yatar.
-Enerji seviyelerinin bilinçli hassas paradoksu şeklinde oluşundan olsa gerek.

ŞEYTAN KİMDİR? Belki de ya da Ola ki Allah (C.C)'HUNE yalvarsak, şeytanda iman etse ve bu gün rabbim şeytanı afetse, onun ve taifesinin cennette yine canı sıkılır Havva hatunun ve benzeri vakaları işler bundan eminim. Biz sizi dünyaya tekrar göndersek yine aynı tercih ve işleri yapar bize öyle dönersiniz diye ayet vardır. Menazil adlı topal bir cinin oğlu Azazil adli İmamı İblisin (Âdem AS'A secdeye gitmeyen mavi alevli ateşten yaratılmış olan cinlerden en son imam) imamlıktan kovuluşundan itibaren iblisin fikirlerine ve iblise itaat eden tüm akıllı yaratıkların o eylemler ve itaatleri konumunun külliyatına şeytan denir. İblisin ve taifesinin (şeytanın) feyzi hayvanların enerjisi (hayvani rahmet), helal olamayan (mekruh ve harami rahmet) rahmettir. İblisin ve taifesinin (şeytanın) yaşam sevinci ve ümidinin ilacı; Allah (C.C) ve onun kurallarına tabi olmayı, teslim olmayı ve itaati kabul ve tasdik etmeyen tüm akıllı yaratıkların imansızlığı yani akıllı yaratıklardan rahmani kurallara uymayanların sapık, sapkın ve rahmani olmayan imanıdır. Akıllı yaratıkları; gayri ahlaki, gayri akli ve istenmeyen hayvani; eyleme, düşünceye yönlendirmek ve telkin etmek üzere; fert, toplum, kurum, kuruluş, yaratık/ları kullanan; bilinçli-bilinçsiz-mantık sistemlerine sahip sanal veya gerçek kişiliğe/lere verilen kavramisimdir. İnsan aklının zekâsının ve fıtratının açıklamaya ve anlamaya henüz müsait (uygun) olmadığı; eylem, olay, olgu ve tartışmalara başka insanları (fert, toplum,kurum, kuruluş, devlet.. Vb araç olarak) kullanan, sürükleyen ve zorlayan yaratıklara atıf edilen sıfattır. İnsanın cehaletinden yararlanarak, aklının ermediği şeylere insanı yarıştırmaya, tartıştırmaya-eyleme sürükleyen, zorlayan ve araç olarak kullanan bedensel, düşünsel ve/veya sanal yaratıklardır. Kısaca İblisin karakteri ve ahlakıyla kendini donatmış ve hayvanlar âlemindeki ahlaktan ilham alan ve feyizlenerek akıllı yaratıkları da kendi ahlakı metriksine sokmak için gayret eden yaratıkların hepsine şeytan denir. Deccal, Şeytan ve taifesi Hak CC den ve Hakikaten uzak yaratıkların kalbinde; akıbetini unuttuğu ve hasedinde doyuma ulaştığı için ümit ve hayat bulur. Bunun tam tersi olanları da yoldan atışta başarılı olunca kendine teselli olarak hoşlanır. Şeytan ve iblis geleceğin gerçeklerini unutmak, hatırlamamak ya da kendine taraftar artırmak için yolda attıkları ve kendisini tercih eden; gafillerin, cahiller, inançsızların, kâfirlerin… Vb bedeninde, düşünsel kalbinde ve zihninde kafasını kumun altına sokarak teselli, dinleniş ve ümitle yaşayışa çalışan düşünsel ve bedensel yaratık ve/veya yaratıklardır.
Âdem AS ve eşine cennete bulaşıp gübre kokusuyla ve kovulmakla şereflenerek Yeryüzüne inen iblis ve ona uyan tayfası (Şeytanı) belki de tekrar cennete konsa canı sıkılır gübre kokusuna ulaşmak için birlerini yolda atmak için tekrar canı sıkılıp ortalığı kokutur. Sizi tekrar dünyaya gönderseydik yine aynı işleri yapar dönediniz(ayet var). Onun için şeytan ve tayfası için hamaset ve işgüzarlık edip ebedi barış ninnilerini insanlığa okumaya gerek yok.
-Ola ki Deccalin (şeytanın arzuladığı çapulcu ilahcıklar), Şeytanın ve imamı iblisin hilkat garibesi düşüncelerini, sapkınlıklarını, düşmanlıklarını, arzularını, istemlerini ve tüm şeytanı ve imamı iblisi razı ve memnun edici bütün aşkınlıkları fazlasıyla özellikle Âdem AS ve Müslüman'lar öncesinden sonrasına Vahşi ve cahil insan çizgisindeki insanlar dan Yecüc ve Mecüc' e kadar ki insanlar aşırı aşkınlıkları-ifrat ve tefritleriyle gerçekleştirerek şeytan bile razı olduktan sonra sonunda insanın kemendi içinde ele geçecektir.
Şeytanın ve ona uyanların (fert, toplum, kavim ve insanlık bazında) en önemli gayesi ve amacı; cebren, siyasetle ve hile ile... Vb insanların IP numarasını (fert, toplum, kavim bazında, insanların iç ve dış âlem şifrelerini/tiryakiliklerini, zafiyetlerini, aşmazlarını, cehaletlerini, bilmezliklerini, tabularını... Vb kontrolü ele geçirme sevdası) ele geçirip geliştirdiği hayvani-doğal-doğal sistemlerin handikabını/larını insanlara cebren, hile ile, siyasi… Vb kabul ettirerek her alanda faiz (kapitalist parazitli-asalaklı) düşünce sistemi ve zihniyetiyle cebren ve hile ile vebalini-günahını-suçunu-ceremesini… Vb her şeyini insanların sırtına bindirip yaşamını sürdürmektir.
Şeytan; Allah (C.C)’HU şeytana rahmet etmez ve helal rızık vermez hatta bu rızık onu (şeytanı) rahatsız eder. Allah (C.C)’N indinde israf haramdır. Bu nedenle şeytanda akıllı yaratıkların haram ve artıklarıyla beslenişi hak etmiştir. İnsanın ürettiği gayri ahlaki, istenmedik, hayvani, israfı … Vb yaşam döngüsünde Müslümanlıkta haram, artık, necis, mekruh... Vb. denen besin ve enerji ile beslenir. Şeytanın ve İblisin Tayfasının besi yeri Allah (C.C)’DEN gafil, cahil, yoldan atılmış, kandırılmış insanların ve münafıkların kalbidir. Çünkü bu kalpler de; cehennemi, ahreti, kıyameti hatırlatan hiçbir şey bulunmadığı için kafasını kumun altına soktuğu ve dinlendiği yerlerdir. İman eden peygamberi kalpler ona akıbetini (cehennemi ve rezil olacağını) hatırlattığı için onları da besi yeri yapış için gayret edip yol atarak kendine benzetişte deneyimlidir. Hiçbir şey toplumsal, düşünsel ve doğal döngülerde israf olmaz. Bu döngülerde hemen her şeyin bir üreten ve tüketeni vardır. Şeytanın bu besleniş şekli ve bu besini üretmeyen akıllı yaratıkların hepsini yoldan atıp kendine benzetiş tiryakiliği ve hastalığı vardır. Bu karakterin bazı fert ve toplumlarda tecellisi ve uygulanışı şeytanidir. İslam'da şeytanın tüm eylem ve tiryakiliklerinin besini ve besleniş döngüsü; insanların peygamber ahlakının nesnel, düşünsel döngüsüne uymayan artıklarıdır. Nasıl ki nesnel besin döngüsünde ve doğal döngüde her ürünün bir yiyicisi ve/veya tamamlayıcısı vardır. Örneğin evdeki yiyecek artıklarının kokusu, üzerine böcekleri, haşereyi, diğer hayvanları, çürümek üzere mikro organizmaları…Vb yaratıkları tahrik ederek döngüyü tamamlayıcı hizmet veriyorsa insanında peygamber ahlakı ve helal kurallarına uyulmadan üretilen nesnel, düşünsel, sanal… Vb tüm döngülerdeki üretilen her türlü haram, ifrat ve tefrit hayat parçası ürünü/leri şeytanı üzerine tahrik ederek ona yem olur. İnsanın peygamber ahlakına uygun helal ürettikleri ahret hesabına göçer ve/veya şeytana yem olmadan helal döngüye katılır. Kısaca yaratıklar arasındaki tüm döngülerde şeytanın döngüyü tamamladığı kısım helalin artıkları ve haramlarla beslenişe dayanır. İnsanların şeytana yem olan düşünsel, nesnel, sanal…Vb döngü ürünleri genellikle ürettikleri hayvanı ve/veya hayvandan daha aşağı düşünsel, nesnel, sanal …Vb hayat parçaları ve diğer nesnel, düşünsel ve sanal ürünler nefsi kabul edilir ve şeytana yem üretilmiş olur. Bu nedenledir ki İslam'da insan gelen duygular bile disipline edilerek ve her duyguya, niyete, görüntüye… Vb düşünsel özgün hayat parçasına kişilik kazandırılarak rahmani ya da şeytan duygu, niyet, düşünüş olarak kimlik kazandırılmıştır. Bu açıdan bir insanın iradesiyle baş edemediği istenmedik; duygu, düşünce, niyet, her türlü değer yargıları, istenmedik alışkanlıklar… Vb her türlü iradeyi aşan nefsi alışkanlık ve nefsi değer yargılarının; Islahata, terbiye edişle, diyete, tedaviye ve terapiye gereksinimi vardır. Toplumun kişinin bu istenmediklerinden zarar görmemesi, kendisinin toplumdan zarar görmemesi Ya da toplumdan yarar görmesi ve/veya topluma yararlı ve verimli konumlarda bulunması için ,iradesini aşan istenmediklerini, çok iyi tanıması ve gerekirse yapısal olarak en uygun tedaviye baş vurmalıdır. Kişinin fıtratı ve tedaviyi kabulleniş değer yargılarına bağlı olarak bir veya birkaç yolu denemesi belki daha hayırlıdır. Ör. İslam'da terbiye ve ıslahat için Allah (C.C) teslim olunur. Peygamber ahlakı ve fıtratı yapabilirlik konum ve diyetlerle tedavi edilir. Genetik olarak tıbbi tedavi, diyetler ve/veya eylemsel terapilerde kabullenilebilir.
    -Fert, kavim, toplum, millet, halk.. Vb bazında akıllı yaratıkların üzerinde parazit geçinmek ve ısrarla onların nesnel ve düşünsel yönetim sistemlerini (özgün kişilik şifrelerini, değer yargıları örgüsü zafiyetlerini) ele geçirip kendi kavmine asimile ya da özümseyerek ateşli bir yönetici olmak isteyen yaratık ya da yaratıklardır. Akıllı yaratıkların sırtında ve emeği üzerinde bedava geçinmek için;cebren, hile ile, ikna ile… Vb yollarla kandırıp hayvanlardan daha aşağı toplumsal makamlarda yaratıklar olarak yaşamayı akıllı yaratıklarda alışkanlık-alışık tepki (refleks) ve tiryakilik haline getirmeye çalışan; nesnel, sanal, düşünsel… Vb kılıkta ki tüm yaratıklardır.
    -Şeytan, imamı iblis (Azazil) ve onlara tabi olanlar; kıyamete kadar Yeryüzüne, kâinatta kapatılmış ve insanın aşkın çanağında Müslüman'lara musallat ve tüm insanlığa düşman olarak yaşarken ümidi ilmiyle yolda atacağı çocuklar ve gençliktir kıyamete kadar onların kalbinde yaşamaya devam edecektir.
  Ola ki  Allah (C.C) şeytanı şeytan olsun diye yaratmadı. Akıllı yaratık olarak yarattı ve şeytan nefsini tanıdı. Sonradan şeytanının kendisi Allah (C.C) kurallarının tersine kendi tercihleriyle hilkat garibesi kader çizgisine girmiştir. Kuran 7.Sure/ 11., 12., 13., 14., 15., 16., 17., 18., 19., 20. Ayetler. Kuran 15.Sure/26., 28., 29., 31., 32., 33., 34., 35., 36., 37., 38., 39., 40. Ayetler. Kuran 17.Sure/61, 62., 63., 64., 65. Ayetler. Kuran 18.Sure/ 50. Ayetler Kuran 20.Sure/ 115., 116., 117., 118., 119., 120., 121., 122., 123. Ayetler. Kuran 38.Sure/ 71., 72., 73., 74., 75., 76., 77., 78., 79., 80., 81., 82., 83., 84., 85. Ayetler. Şeytanın imamı ve topal bir cinin oğlu (Menazil'n oğlu) olduğu rivayet edilen Azazil İbn-i Menazil'e (İblise) Allah (C.C) neden Âdem AS'A secde etmedin diye soruduğunda beni ateşten onu topraktan yarattın, ondan daha üstün, hayırlıyım ve bana mühlet verirsen Âdemin tüm zürriyetini şaşırtarak yoldan atabileceğini iddia etmiştir. Özel haller hariç, Ola ki ruhuz ve/veya akılsız insanlar eşya ile Allah (C.C) ayırt edemez ve genellikle inançsız, ateist, cahil ya da doğal bir tapınışa sahip olur. Genellikle İlk insansılar ve günümüze kadar ki cahillerin hemen hepsi bu konumdadır. Ola ki bu vahşi/doğal cahil insansı insan çizginin devamıdır. Allah (C.C) Âdem AS ruhundan üfledikten sonra Allah (C.C) ve eşyayı ayır ederek tanımıştır. Melekler gidin Âdeme eşyayı sorun tanıyacak diye icabet etmiştir. Ayet veya Hadis vardır.
-Ola ki İblis (Azazil İbn-i Menazil) Âdem AS'IN bedenini yeryüzündeki Âdem AS öncesi Doğal insansıların bedenine benzetip onu hakir görmüş olabilir. Ancak Allah (C.C) Âdem AS'A Ruhundan üflemiş, Akıl, Namus, İnsani İlim, Eşyayı Tanı İlmi ve Vicdan vermiştir. Meleklere Âdem AS'A eşyayı sormalarını istemiş ve Âdem AS bu özelliği nedeniyle tüm eşyayı doğru tanımış ve meleklere doğru izah etmiştir. Hâlbuki Âdem AS'A kadar Yeryüzü vahşi/doğal insansı insanlarına Allah (C.C) ruhundan üflememiş , akıl, vicdan vermemiş ve düşünsel-zihinsel işletim sistemi vahşi/doğaldı onun için sorumlu insan değillerdi yani cahil insandılar/dırlar. Sorumluluk serüvenleri Âdem AS'IN Yeryüzüne inişi ile başlar. Ancak bu vahşi/doğal insansı insanların eşyaya ve yaratıklara doğal tapınma serüveni Âdem AS'IN yaradılışını başlatmasına neden olmuş olabilir. Şirk (Kasti şirk Allah (C.C) en büyük af edilmez/edilmeyecek iftiradır) koşulmadan önce de O (Allah (C.C)); yegâne ilahtı, tüm mülkler onundu, şükürler/hamtlar ona yapılırdı ve her şeye kadirdi, bugünde böyledir ve gelecekte de böyle olacaktır. Ayet vardır. Nefsine uyduğu kendisine (İblise) hatırlatılmış; imamlık makamından inmesi emredilmiş, kovulanlardan olduğu, kendisine uyanlarla cehenneme atılacağı, Allah (C.C) ihlaslı kullarını yoldan atamayacağını ve kendisine kıyamete kadar mühlet verildiği hatırlatılmıştır. Sonrada bu çizgideki tüm akıllı yaratıklar (İnsan, Cin... Vb) şeytana uymuş kabul edilip ya da yaşam döngüsünde şeytana tam itaat ediyorsa sanal, düşünsel ya da nesnel şeytan kabul edildiği: Allah (C.C); Peygamberleri, Suhuf ve Kitaplarıyla bildirilmiştir. Özel not; Belki de ya da Ola ki İblis şeytanlık yapmasaydı şimdi emekli imam, insanlara da, şeytanının ahlakından değil de onun yerine hayvanların ahlakı, davranış ve eylem şeklinde uzak duruşu telkini dini eğitimde verilir olabilirdi. Ola Ki Şeytan tekrar cennete konsa bile canı sıkılır ayni işi yapar. Sizi dünyaya göndersek yine aynı şeyleri yapardınız (ayet var).

Akıllı Yaratık; Kendisine; akıl, vicdan, namus, ruh, yazılı lisan… Vb sanal araçlar verilen:
A-İnsan;ruhu, aklı ve vicdanı ile melek-cinlere, bedeniyle hayvani nesnel+düşünsel yaratık,
B-Cin;Mavi alevli ateşten yaratılmış düşünsel yaratıklar. İmam-i iblis ya da Azazil İbni Menazil yani Menzil ‘in oğlu Azazil (İblis) bu taifedendir.
C-Şeytan;İnsan ve cinlerden/ın Rahmani kurallara uymayan ya da iblisi tercih eden tüm akıllı yaratıkların o eylemler ve itaatleri konumunun külliyatına ve/veya o anki hayatların nesnel, sanal ve düşünsel külliyatına şeytan denir. Akıllı yaratıklardan yani insanlardan ve cinlerden; Allah (C.C) Âdem AS'A secde et emrine itaat etmeyen ve imamlıktan kovulan İbni Menazil'in oğlu (topla bir cin) olan Azazil (iblis)'in ibsiliğine tabii olan yani Allah (C.C) dinlerle gönderdiği davet kurallarına bilerek uymayan ve rahmani kurallara uyan akıllı yaratıkları da yolda atmaktan ya da hayvani kurallardan sapıklığa, ifrat ve tefritlere doğru vahşileştirmeye/doğallaştırmaya sürükleme telkin ve siyasetinden öteye faaliyette bulunan tüm akıllı yaratıkların o eylemler ve itaatleri konumunun külliyatına şeytan denir.
D-Melek; Nur dan yaratılmış hepsi Allah (C.C) emrine amade düşünsel yaratıklardır.

Ders Çıkarış; Sanki;Allah (C.C) akılsız yaratıkları;insan, cin ve şeytanın besi ve yaşam yeri, melekleri de; insan, cin, şeytan ve akılsızların yaptıklarını rapor etmek, tüm faaliyetlerini denetim ve kontrol için yaratmıştır
.

Yaradılış;
-Allah (C.C) bir şeye ol der o da hemen oluverir.(Ayet); İnsanın Yaradılışı, kâinatın Yaradılışı, Kıyametin Kopuşu ve Asrımızla İlgili Bazı Ayetler,
-Ebedi-ölümsüz boyutta kâinata ol dedi ve her şey oldu bitti! Olmuş bitmiş boyuttaki sonuçlarda; yaratığın/yaratıkların tüm tercih olasılıklarıyla varacağı sonuçların hepsi mevcuttur. Yani bir kişi Allah (C.C) peygamber gibi teslim olması ile varacağı kader çizgisiyle sona ulaşır. Kendi özgün tercihleriyle hayatını değerlendirmesiyle varacağı kader çizgisinde karışılaşacakları önceden bilinir ve farklıdır.  Ola ki  Allah (C.C) şeytanı şeytan olsun diye yaratmadı. Akıllı yaratık olarak yarattı ve şeytan nefsini tanıdı. Allah (C.C) Önce Âdem AS'I sonra eşini yaratıp cennete koydu. Kıyamete kadar orada kalacaklarını sonra onları kıyamette öldüreceğini hatırlattı. Onları cennete ki şu ağacın meyvesinde yememeleri konusunda uyardı. Yemeleri halinde nefislerine zülüm edebileceklerini konusunda uyardı. Kuran 7.Sure/ 19., 20., 21.,22., 23., 24., 25., 26., 27. Ayetler. Şeytan Âdem AS'IN eşine ve kendisine ; birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara cazibeli ve beğenili vesvese vererek: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi. Meyveyi yemeleri ve avret yerlerinin açması halinde melekler gibi ebedileşeceklerini cazibeli ve beğenili telkin etti. Onlarda Allah (C.C) ikazını unutup bu cazibeli teklife kandılar. Avret yerleri açılıp deşifre oldukları için; Âdem AS'IN ailesi şeytanla;yeryüzündeki vahşi-doğal insan nefsi içinde türemek, yaşamak üzere ve düşman olarak indirildiler . Âdem AS sonradan yalvardı Allah (C.C) onu affetti. Âdem AS'IN Zürriyeti Habil ve Kabil kısasıyla doğal insana karıştı. Sonradan şeytanının kendisi Allah (C.C) kurallarının tersine kendi tercihleriyle hilkat garibesi kader çizgisine girmiştir. Kuran 7.Sure/ 11., 12., 13., 14., 15., 16., 17., 18., 19., 20. Ayetler. Kuran 15.Sure/26., 28., 29., 31., 32., 33., 34., 35., 36., 37., 38., 39., 40. Ayetler. Kuran 17.Sure/61, 62., 63., 64., 65. Ayetler. Kuran 18.Sure/ 50. Ayetler Kuran 20.Sure/ 115., 116., 117., 118., 119., 120., 121., 122., 123. Ayetler. Kuran 38.Sure/ 71., 72., 73., 74., 75., 76., 77., 78., 79., 80., 81., 82., 83., 84., 85. Ayetler. Şeytanın imamı ve topal bir cinin oğlu (Menazil'n oğlu) olduğu rivayet edilen Azazil İbn-i Menazil'e (İblise) Allah (C.C) neden Âdem AS'A secde etmedin diye soruduğunda beni ateşten onu topraktan yarattın, ondan daha üstün, hayırlıyım ve bana mühlet verirsen Âdemin tüm zürriyetini şaşırtarak yoldan atabileceğini iddia etmiştir. Özel haller hariç, Ola ki ruhuz ve/veya akılsız insanlar eşya ile Allah (C.C) ayırt edemez ve genellikle inançsız, ateist, cahil ya da doğal bir tapınışa sahip olur. Genellikle İlk insansılar ve günümüze kadar ki cahillerin hemen hepsi bu konumdadır. Ola ki bu vahşi/doğal cahil insansı insan çizginin devamıdır. Allah (C.C) Âdem AS ruhundan üfledikten sonra Allah (C.C) ve eşyayı ayır ederek tanımıştır. Melekler gidin Âdeme eşyayı sorun tanıyacak diye icabet etmiştir. Ayet veya Hadis vardır.
-Ola ki İblis (Azazil İbn-i Menazil) Âdem AS'IN bedenini yeryüzündeki Âdem AS öncesi Doğal insansıların bedenine benzetip onu hakir görmüş olabilir. Ancak Allah (C.C) Âdem AS'A Ruhundan üflemiş, Akıl, Namus, İnsani İlim, Eşyayı Tanı İlmi ve Vicdan vermiştir. Meleklere Âdem AS'A eşyayı sormalarını istemiş ve Âdem AS bu özelliği nedeniyle tüm eşyayı doğru tanımış ve meleklere doğru izah etmiştir. Hâlbuki Âdem AS'A kadar Yeryüzü vahşi/doğal insansı insanlarına Allah (C.C) ruhundan üflememiş , akıl, vicdan vermemiş ve düşünsel-zihinsel işletim sistemi vahşi/doğaldı onun için sorumlu insan değillerdi yani cahil insandılar/dırlar. Sorumluluk serüvenleri Âdem AS'IN Yeryüzüne inişi ile başlar. Ancak bu vahşi/doğal insansı insanların eşyaya ve yaratıklara doğal tapınma serüveni Âdem AS'IN yaradılışını başlatmasına neden olmuş olabilir. Şirk (Kasti şirk Allah (C.C) en büyük af edilmez/edilmeyecek iftiradır) koşulmadan önce de O (Allah (C.C)); yegâne ilahtı, tüm mülkler onundu, şükürler/hamtlar ona yapılırdı ve her şeye kadirdi, bugünde böyledir ve gelecekte de böyle olacaktır. Ayet vardır. Nefsine uyduğu kendisine (İblise) hatırlatılmış; imamlık makamından inmesi emredilmiş, kovulanlardan olduğu, kendisine uyanlarla cehenneme atılacağı, Allah (C.C) ihlaslı kullarını yoldan atamayacağını ve kendisine kıyamete kadar mühlet verildiği hatırlatılmıştır. Sonrada bu çizgideki tüm akıllı yaratıklar (İnsan, Cin... Vb) şeytana uymuş kabul edilip ya da yaşam döngüsünde şeytana tam itaat ediyorsa sanal, düşünsel ya da nesnel şeytan kabul edildiği: Allah (C.C); Peygamberleri, Suhuf ve Kitaplarıyla bildirilmiştir. Özel not; Belki de ya da Ola ki İblis şeytanlık yapmasaydı şimdi emekli imam, insanlara da, şeytanının ahlakından değil de onun yerine hayvanların ahlakı, davranış ve eylem şeklinde uzak duruşu telkini dini eğitimde verilir olabilirdi. Ola Ki Şeytan tekrar cennete konsa bile canı sıkılır ayni işi yapar. Sizi dünyaya göndersek yine aynı şeyleri yapardınız (ayet var).

-Ancak Allah (C.C) ebedi boyutta olup biten senaryonun geçici-ölümlü hayat ve yaratıklar boyutundaki ( kâinattaki) senaryoyu tarif ederken;
1-Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık (Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet)
2-Yeri göğü 6 Günde/Evrede Yarattı (Kuran-ı Kerim CC 10.Sure /3. ayet, Kuran-ı Kerim CC 11.Sure /7.ayet)
3-Göğü hala genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet.

kâinatın Yaradılış Konusuyla İlgili Bazı Ayetler;
Kuran 7. Sure /54. Ayet.
Kuran 10. Sure /3. Ayet. Kuran 11. Sure /7. Ayet. Kuran 21. Sure /30., 31., 32., 33. Ayetler. Kuran 23. Sure /12. Ayetler. Kuran 25. Sure /59. Ayet. Kuran 33. Sure /72. Ayet. Kuran 36. Sure /82. Ayet. Kuran 57. Sure/4. Ayet. Kuran 67. Sure /3. Ayet.

Sonuç;
-Ölümsüz bir boyutta olmuş ve bitmiş bir senaryonun ölümlü, geçici ve sonlu boyutu yaşanıyor ve yaşıyoruz.
-Yaşayan bu senaryoda;ör, hayırlı mukadderat dileyen bir insana Allah (C.C) icabet ettiği zaman o insanın geçiciden ebediye tüm mukadderatını değiştirebiliyor.
-Ya da geçici senaryodan dilediğini ebedi, geçici, yok… Vb edebiliyor ve/veya yapabiliyor.
-Onun gücü her şeye yeter ve o her şeye kadirdir.(Ayetler var)

DECCAL KİMDİR? En çok Allah C.C 'HUYU taklit ederek ona benzemek isteyen sahte ilaha/lara denir.
-Deccal:geçmişten geleceğe tüm yaratıkların içinde;bilerek bilmeden Allah (C.C) den gayri ilahlığa niyetlenen, amel işleyip yaşam tarzı benimseyenlerin tümüm her şeyinin tevhit edilip hayata uygulanan dönemin çapulcu hilkate garibesi ilahlık dönemidir. Deccal kaldıramayacağı taşı ve/veya yapacağı işi yaratış ve/veya icraata geçirmeye çalışırken suçüstü edilecek olan yaratıktır. Yaptığının içine gömülecektir. Deccal bilime kişilik veriş ve diriltiş denemeleriyle onu bir araç değil yol gösteriş mürşidi oluşunu met et fethet sonra bilim aptalmış deyip mat edip düşürecek.
-Belki de Deccal yeryüzünde “Kâlû Belâ'nın” ters-düz türeyiş tecellisidir. Demirkuş 2011
-Deccallın asrı:tarihte, asırda ve atide, ilahlaşmak isteyen ve Allah (C.C) rızasının tersine arzuları olan; fert, toplum, kavim, devlet… Vb yaratıkların amelleri, gözleri ve gönülleri doyacak kadar Nemrut'u, Firavun'u, Semud'i, Çin'i, Atilla'i, Cengiz Han'i, Lut'i,Hud'i, Salih'i, Nuh'i, Hitler'i, Karun'i, Ateist'i, Radikalist'i, Şovenis'ti, Siyonist'i, Siyoşovenist'i Kavimlerin ve yaratıkların amelleri, gözleri ve gönülleri doyacak kadar fırsatlarla;dünyada ve kâinatta fert, toplum, kavim, devlet… Vb bazında kişiliklere tevhit edilerek hayata uygulandığı ya da hayata tevhit edildiği devirdir. Akabinde Hz. Mehdi ve Hz. İsa'nın yeryüzünde tecellisi takip edileceğine dair 12 hadis vardır.
-Deccalin fert, toplum ve kavimlere icabetinde ve devlet çetelesine; Allah (C.C) peygamberlerine, Müslüman'lara, insanlara ve diğer yaratıklara icabetini taklit eder.
-Deccalin özgünlüğü; hükmündeki kavimin fertlerinden fıtratı değişime en uygun olanlarını ceddine asimile ederek ve evcilleştirerek (deccalin şaklaban örnek peygamberi kişileri) kavim diğer üyelerinin de evcilleştiklerine uyuşunu-benzeyişini ister ve zorlar.
-Deccalinde ırıkına asimile ettiği deccalı zahitleri, deccalı abidleri, deccalı şairleri… Vb vardır.
-Deccal İslam'iyeti ceddinin ve ceddine asimile ettiklerinin midesine asimile etmek ister. Cet kökenli Müslümanlığı ileri empoze ederek; her kavimi cet kökenli Müslümanlığa bölerek İslam'iyeti parçalamak ve bölmek ister. İslam'iyet'te peygamber Arap kökenli Müslüman'ım dememiş.
-Ben Arab'ım ama Araplardan değilim demiştir. Müslüman'ların milleti de İbrahim AS milletidir. İkinci milleti geçersizdir dünya ve ahret yolunda (slavatı şerife) .
-Deccal, hükmüne aldığı insan kavimlerini kullanarak kanı ve canı üzerine devlet zürriyetlerini ceddine asimile ederek yeni milletini yani İbrahim AS milletine ters ve zıt milleti hortlatışa kalkar. Yani ceddinin cenazesini hükmüne asimile etiği kavimlerle hortlatmaya kalkışır.
-Teknoloji Cyber İnsanları, Cahil Gayri Müslim'leri İnsanları, Cahil Müslüman'ları birbirine çatıştırmak. Çatıştırmak.
-Sanki Allah (C.C) tüm insanların istek, arzu ve amellerine icabet ederek; onları (iyi ve kötü amellerin hepsini) gerekli olduğu kadar ya da yeterince en az bir kere kâinatta hayat buldurmaktadır. Yani insanlık iyi ve kötü; düşüncesinin ve ürettiklerinin tatbik/uygulayış kemendi ve hürriyeti içinde kıyamete kadar yol alacaktır.
-Bu konuda ayet var; 11. Kuran Suresi/ 7.Ayet; O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır. Yemin ederim ki, (Resulüm!): "Ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz" desen, kâfir olanlar derhal "Bu, açık bir büyüden başka bir şey değildir" derler.
-Deccal;gizli, açık, bilerek, bilmeden; ilahlaşmak isteyen,kandırılan, dini ile alış veriş yapan veya dinini satan... Vb tüm yaratıkların ilişkilendirildiği sanal kişiliktir yani "bir o var ki oda ondan içeru". İnsan veya insanlık üzerine ilahlık niyetlerini hayata geçirmek için; insanı yozlaştırıp hayvanlaştırmak ve bilgi edinmek için kudurmuş ahlak sisteminin insanda ortaya çıkmasına vesile olan sahte ilah ve ilahlardır. Kısaca onun için başta insan olmak üzere tüm yaratıklar ilahlaşma aracıdır. Bu amacına ulaşmak için;başta insan olmak üzere sıra dışı kötü amaçla;çoklu, bölücü, parçalayıcı, analiz edici uygulamalar ve zihniyetle, yaratıkların fıtratlarını zorlayarak tüm enerji hallerini deşifre ederek edindiği bilgilerle kendini tevhit ettirten sahte ilahi/peygamberi kişiliktir.
-Allah (C.C)'HUNDAN başka (arda kalan); gizli, açık ve diğer konumlardaki ilahların hepsi onu taklitçi ve mutlaka küme-mekân -zaman içinde yaratık olarak yorumlanabilen, belgesiz ve delilsiz çapulcu sahte doğa-uzay dinlerine tabii ya da Allah (C.C)'HUN dinine ve insanlara karşı kahpe, sahte, çapulcu ve deccalı ilahlardır. Allah (C.C)'HUNDAN gayrı tüm tapılan ilahlar, yaratıklar ve her şey mutlaka onun ilmindeki ölüm, yaratık ve varlık kümleri içindedir ve kümeleri aşamaz Deccal hükmüne katmak için kazan doğurdu numarasıyla yardım eder tamamen kuşatınca da kazanın öldüğünü ilan eden çapulcu hâkim güçlerdir. Örneğin fert, toplum ve kavim bazında din cahillerine yapay hidayet ederek Müslüman gözükür sonrada hükmündekileri kuşatınca sudan bahanelerle şimdi tüm Müslüman'ların ve diğer dinlere ait insanların düşünsel ve nesnel hayat döngüleriyle, inançlarıyla demokrasinin kontrolüne koy-bırak ve/veya rabliğime itaat et der. Hiçbir fert, toplum, kavim ya da devletin özgün kültür, din ya da inancına samimiyetle yaklaşmaz yaklaşsa da amacı hedefidir. Belki de Afagnistan !!!, İran ve Irak'a yaklaşımlar buna benzer deccalı oyun, siyaset ve yakalaşımlar bilinmeden ya da halkın doğal hayat döngüsü ve fıtratı dikkate alınmadan cahilce yapılmaktadır. Tarih göstermiştir ki bu tip dayatmaları genellikle yaptıranlara (münafıklara), ve onlara malzeme olanlara birşey/ler kara delik olmuştur.
-Fert ve toplum bazında emir kipleriyle dua ettirerek, tersine dualarla, düşüncelerle, eylemlerle ve ibadetlerle insanı Allah (C.C) rızasından uzaklaştırarak yecüc-mecücleştiren yani maddi ve manevi her iki cihan da her şeyinden hayır görmeyen gün geçtikçe cüceleşerek her şeyiyle âlemlere rezili kepaze ve ibret olan kavimlere dönüştüren ya da insanları, cetlerini liyakatsiz severek okşayarak met et fetih et okşa okşa sonra yokuşa yokuşa ahlakını yozlaştıran eğitim sistemleriyle sahte başıboş özgürlük vaatleriyle ilahlaştırmaya yönlendiren çapulcu sahte rablik makamıdır.
-Geçmişte, günümüzde ve gelecekte: Şeytanın arzuladığı; Adı, Semud, Nuh AS, Lut AS, Hud AS, Salih AS, Çin'in Krallık Dönem Vahşeti, Cengizhan, Hitler, Sovyetler, Firavun, Nemrut… Vb geçmişte, günümüzde ve gelecekte; dindeki sicilleri; tefekkürleri, amelleri, eserleri bedbaht ve çürük ya da kâfir, sapık, kirli, kahpe, vahşi, Siyonist, şovenist, dar kafalı, bölücü, Siyoşovenist... Vb oldukları Rahman (C.C)'HUN ayetleri, peygamberleri ve alimlerince tescillenmiş; peygamber ahlakı hastası fert ve toplumların, gelecekte amel ve tefekkürleriyle örtüşen ve mutlaka dünyada yaşayarak gerçekleri öğrenecek insansı çapulcu ilah ya da ilahlardır.
-Ola ki;tüm zamanlarda akıllı yaratıkların düşünsel âleminde ürettikleri benzer niyetlerin biriktiği ya da tevhit edildiği havuz; İstisnalar hariç Allah (C.C) tarafından en az bir sefer yeryüzünde hayat bulur ya da uygulanmasına fırsat verilir. İyi, hayırlı amel ilçeyi ve iyi tefekkür edin diye ayet ve hadisler var. Bilinir ki ya da beklenir ki Allah (C.C) mahlûkatının tüm amellerine, niyetlerine ve tefekkürlerine icabet eden ve israf etmeyen yegâne ilah ve zattır. kâinatın bu devasallığı ve ömrü yanında akıllı yaratıkların ürettiği amel, tefekkür, niyet, fikir … Vb algıda değişmezlik, algıda benzerlik, algıda çeşitlilik, algıda farklı derecelenmelere … Vb ilkelerle kümelendirilerek ya da tevhit edilerek ; ati, asri, tarihi her hangi bir zamanda (geleceği, devri/zamani ve geçmişi) en az bir sefer kâinatta tatbik/uygulayış da hayat buluyor olabilir. Yani gelecekte işlenecek bazı tefekkür amel ve niyet aslında geçmişte kâinatta hayat bulmuşken, geçmişte işlenmiş bazı tefekkür, niyet ve amellerde gelecekte kâinatta hayat bulmuş olacaktır Çünkü kâinat döngüsünde hiçbir şey israf olmadan hayatta uygulanarak döngüde liyakatli yer alır. İsrafsızlık ve liyakatin döngüde galibiyeti ilkesi (Ayet ve hadis var). Ör. Ateistlerin ve münafıkların özlem duyup niyet besledikleri insani düzen asrı Deccal'in asrıdır. Bu konuda geçmişten geleceğe doğru işlenen benzer ameller Deccal'in asrında amelen Yecuc-Mecuc'a kayan Siyonist, şovenist ve siyoşoven kavimler türeyecek ve kıyametin kopuşuna yakın asırlarda da gerçek-nesnel Yecuc-Mecuc'ların türeyiş asrıdır ki bu asırlara yeryüzünde bir tek Müslüman kalmayınca Allah (C.C) kıyameti koparacak. Deccal'in asrını takiben müminlerin işledikleri amellerin yeryüzünde dirilişi Hz. Mehdi RA ve Hz. İsa AS gelişi ile insanlık düzeni peygamberi hayat döngüsüne kavuşacaktır. Bu konuda hadis vardır.
-Belki de dünyada yaşananlar; işlediğimiz iyi ve kötü amellerin bir arada uygulandığı kâinattaki esas sorumluları insanlıktır yani bizleriz. İç ve dış dünyadaki tercihlerinizin ve uygulamalarınızın gereği laik olduklarınıza emanet edilir ve yönetilirsiniz. Ayet ve hadis vardır.
-Deccal'in asrının özelliklerinden en önemlisi liyakatsizliktir.
-Deccalin özelliklerinden biriside Allah (C.C)'HUN peygamberlerine icabeti taklit ederek;farklı kavimlerdeki dürüst ve namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) insanları kendi kavminin; örflerine, adetlerine, geleneklerine, göreneklerine, törelerine, yönetim sistemlerine, partilerine, tarikatlarına, yaşam şekline, damak zevkine, tiryakiliklerine diline… Vb özümseterek (asimile ederek), eğiterek evcilleştirip Allah (C.C) dinine düşman ve dindeki hakikatlere cahil bırakıp onların namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve dürüstlüğü arakasına gizlenip onu herkese örnek ve model göstermesidir.
-Yani nefsi insanlar akli insanları yönetir.
-Dinde olması gereken namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), dürüst, asil insanları din cahili olarak eğiterek kendi düzeninde liyakatsiz ve anti peygamberi konumlandırıp görevlendirerek; dürüst ve namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) örnek insan olarak topluma takdim eder.
-Tam tersi beceriksiz, kalitesiz, nefsi veya şeytani insanları dine koyup dindar olarak deklere ederek; Allah (C.C) dinini, peygamberi eylem ve uygulamaları gereksiz, yetersiz, akıl ve çağ dışı gösterir.
-Genellikle insanlar kendine iftira ederek;kendilerine şeytan ya da deccal demektedirler veya dedirtmektedirler.
-İnsanlar deccal olamaz olsa olsa Deccal'e malzeme olur.
-Bugün batıdaki satanistler ya da iblisim diyenler saptırılmış zihniyetin cahil avukatlarıdır.
-Bu tip insanlar sadece iblisin ya da deccalin varlığına ve kendilerine iftira eden sapık insanlardır.

-Aklın şah prensibin tersine çalıştığı asrın ilahlık makamıdır.
-Fert ve toplumların nefsine ve zekâsına kul ve mahkûm olduğu zamandır.
-Hayvanların insanlardan daha çok sevgi, saygı ve itibar gördüğü zamandır.
-İnsanların hayvanlardan daha aşağılık itibar gördüğü zamandır.

-İnsanların ilmem otistik ve spesiyalistleştirip ortak payda da bilinmesi gereken peygamberi ilim ve ahlakın gereksizliğini özellikle çürütmeye ve gereksizleştirmeye yönelik legal ve illegal yolları meşrulaştırırı ve teşvik eder.
-İnsanları madden, manen ve geçmişiyle ceddi şovenizm ve Siyonizm üzerine hortlatmaya çalışır.
   
MÜNAFIK KİMDİR-NEDİR (Liyakatsiz Çok Yüzlü Kuduzluk) ? Bir insan, devlet, kurum veya toplumun... Vb; bilerek ve bilinçli olarak şahsi veya azınlığın menfaat sünnetleri ve farzları için arda kalan tüm yaratıkların haklarına hile-hırsızlıkla zarar vererek veya gasp edecek şekilde;gizli-açık çok yüzlü eylem, davranış, tepki ve bilgi üretmesi-yaymasıdır.
-Düşünsel ve nesnel olarak herkesin fıtratını kendi fıtrat farzlarına ıslahata ve uyuma kalkışan, zorlayan ve halden anlamaz zararlı radikaller ise düşünsel olarak kangrenleşmişlerdir
-Bazı radikaller düşünsel olarak toplumsal denklemin/lerin tümünü bilerek ya da bilmeden körelten tekdüze kendilerine benzetilmesini isteyecek kadar zihnen kangrenleşmiş ya da fıtratı değişime uygun olmayan insanlara doğru empati/eşduyum duymayan/duyamayan/duymak istemeyen zihnen kangrenleşmiş, kanserleşmiş özel münafıklar ya da cahilleridirler.
-Cahiller toplumsal denklemin bağışıklık sisteminin güçlenmesi için olması gereken sabitleri, münafıklar çok yüzlü ve yönlü cıvık değişkenleri ve parametreleridirler. Demirkuş 2009 Allah (C.C) hiçbir şeyi boşuna yaratmıştır. Önemli olan insanın/ların onun hiçbir şeyi boşuna yaratmadığına ikna oluncaya dek;öğretim öğrenim ve eğitim sistemleriyle her fıtratın gerçeği öğrenene dek özgün ve özel örneklerle dolu zihinlere yansıtmaktır. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır.

Münfıklar
;toplumsal ahlak bağışıklık sisteminin güçlenmesi için;dinde, bilimde ve toplumsal denklemlerde mutlaka olması gereken; çok çabuk değişen yalancı-güdük-yanıltıcı değişkenler ve parametreler gibidirler. Müslüman'ın ayıbını örtmek, münafıkları, cahilleri, hainleri ve liyakatsiz radikalleri gizli veya açık deşifre etmek elzemdir. Bunun farkındalığı ve ince çizgisi çok önemlidir. 0, 1, 2, 3, 4

-Din, millet, devlet, sistemi siyaset… Vb münafıkları bu asır meşhur olmuş
Din Münafıkları;Allah (C.C)'HUN rızası için İslam dini üzere yaşayanları peygamberin çizgisinden gizli açık saptırmak ve şaşırtmak için bilinçli olarak her türlü faaliyette bulunan fert ve toplumlardır.
Millet Münafıkları;korkusundan, şerrinden, belasından… Vb sebeplerden değil de, bilinçli olarak ait olmadığı başka milletlerden yana görünerek onlara ihanet etmek için, şaşırtmak için; şahsının, kendi milletinin… Vb menfaatleri için bilinçli olarak her türlü faaliyette bulunan fert ve toplumlardır.




Güzelliğin Tanımı ve Güzelliğin; Sevmek, Hoşlanmak, Beğenmek, İlgi Duymakla İlişkisi: Güzellik; Asıl Güzellik Allah (C.C)’N Nur CC’HU Cemalidir. Öyle bir güzellik ki, yaratıkların ya da her yaratığın tüm boyutlardaki (düşünsel, nesnel, eylemsel, sanal... Vb.) istem ve arzuları anahtar olsa hepsine özgü emsalsiz kilitler yaratıp hepsini icabetine ve cemaline mest ederek kilitleyişe kadir Allah (C.C)’HU cemalidir (Doğrusu Allah (C.C)’HU kendisini tarif ettiği gibidir). Her şeyin bir güzelliği düşünülebilir. Allah (C.C)'HUN Güzelliği dışındaki tüm yaratıksal güzellikler geçici, güdük ve tüm yaratıkları tatmin edişte zavallıdır. Örneğin, güzel insan, güzel kadın, güzel çiçek, güzel ahlak… Vb. Bir insan bir şeyi güzel buluyorsa, onu sever, ondan hoşlanır, ona ilgi duyar ve onu beğenir. Bazen de o güzelliğe âşık olur ya da sevdalanır. Kıyas ve Benzetiş; Neye kime ve hangi şeye icma yapmalıyız. Örneğin Allah(C.C.) un güzelliğine ve isminin taca benzeyen güzelliğine mi? Yoksa yarattıklarının taçlarına ve güzelliğine göre yapmalıyız. Örneğin, çiçekler mi insanların giyim kuşam çeşitliliğine benzer, insanlar mı çiçeklere benzetilmelidir. Aslan gibi adam mı doğru yoksa adam gibi aslan mı doğru ya da hangi koşularda her ikisi de doğrudur. İkimiz Bir Fidanın Güller Açan Dalıyız Mı Doğru Yoksa İkimiz Bir İnsanın Güller Açan Dalıyız Deyişimi Doğrudur? Her fert yarım insandır. Bir kadın+ Bir erkeğin toplamı bir insanı ve/veya tüm temsil eder. Tek başına erkek ve/veya kadın insanlığın yarısını temsil eder. Sonuç: aslolan Allah(C.C.) mı, insanlar mı, hayvan mı ya da eşya mı?


Kader ve İslam; Örneğin, Doğa Yasaları, İnsanın: Doğduğu yer, Kökeni, Anadili, Ten rengi, Ölüm... Vb. tüm yaratıklar için değişmez dogma kader çizgisidir. Değişmez ve dogma kader çizgisi ve tüm çizgilerin tasarrufu Allah (C.C.)'YE aittir. Bunların bazıları yaratıklar tarafından kesin bilinir. Duamız, sadakamız... A, B, C... Vb tercihlerimiz kader çizgisini etkiler. Allah CC'NİN izni ile duanın, sadakanın kabulü ile kader değişebilir/Duanız olmazsa ibadetinizin ne önemi var. Sadaka ömrü uzatır musibet ve belayı defeder. Allah CC'NİN izni ile Peygamberi tercihler selametli kader çizgileriyle geleceğe taşır. Bir hadisenin sebebi ne olursa olsun gerçekleşmişse mutlaka Allah (C.C)'HUN bilgisi dâhilinde tasdiki ve kabulü ile gerçekleşir. Allah (C.C) İstemezse o olay olmaz. Bundan emin olabilirisiniz. Örneğin bir insan isyan etmekten yana gayret ediyor ancak isyana ve sapıklığa sürüklenmesine geçmişteki dua, sadaka, iyilikleri nedeniyle Allah (C.C.) istese onu sapıklığa düşmemesi için ona çözüm ve tedbir ikram edebilir. Bunum tam tersi durumlarda Allah (C.C.) Rahmeti ağır bastığı için dua, sadaka, iyilik yapan yaratık için en hayırlı icabeti Allah (C.C)'HUNDAN beklenir. Samimiyetle hidayet isteyen bir yaratığa (insan veya cin) Allah (C.C.) hidayet vermiyorsa onun için en hayırlısı o dur mutlaka. Çünkü o yaratığın hidayet çizgisi ola ki onun için en hayırlısı olmayabilir. Örneğin, Hidayete erdikten sonra çok yüzlü bir münafığa dönüşmesi varsa, hidayete ermemiş bir cahil olması onun için belki de daha hayırlıdır.


İman nedir?Bir yaratığın inandığı ve tasdik ettiği tüm yargıların ortak paydasıdır. Fert ve toplumların inandığı tüm doğruların kıblesidir.
Vicdan;
Allah (C.C) tarafından tüm akıllı yaratıklara verilmiş, meleği bir kalp ibresidir. Ola ki vicdan; dürüstlük, gayret ve samimiyetin Rahmani ibresidir. Akılsız yaratıklarda ya yok ya doğal veya güdüktür.
Vicdan;akıllı yaratıkların herhangi bir şey hakkında; akıl, zekâ, nefis, kişilik, ortam, bilgi dağarcığı… Vb tüm olanaklardan süzülmüş, arınmış ya da arındırılmış sonuçların arasında verilecek en Rahmani/meleği tercih ve tercih serisini gösteren gerçek kişilikle düşünülerek karar verilen Bâtını kalp ibresi tercihidir.
-Akli selim haldeki (sinirli, asabi, düşünsel-bedensel hastalıklı… Vb sıra dışı halde olmayan) olgun akıllı bir yaratığın düşünsel-Bâtını kalbinin ibresinin gösterdiği ve rahat ettiği karardır.
-Bir konuda karar vermekte sıkıntı çekiyorsanız kalbinizin rahat ettiğini yapın.(hadis var)
-Aklımız, zekâmız, ruhumuz nefsimiz ve tüm olanaklarımızı kullanarak bilmekte ve karar vermekte sıkıntı, titreklik ve karasızlık çektiğimiz herhangi bir konuda vicdanımızın (Bâtını kalp ibremizin gösterdiği) sesini dinleriz.
-Sorumlu gerçek kişiliğe; vicdanın sesini dinlemediğinin bilincinde olduğu ve vicdanının sesini bildirerek ihlal ettiği kayda geçer. Akıllı kişi bunun bilincindedir.
-Ömür boyu verdiği; doğru-yanlış, günah-sevap ya da nötr-geçişken… Vb kararlarda bu meleği kalp ibresi kararına bilerek uymayan kişinin hanesine kalp ve bilincine bu yanlışlarının kayıt edildiğinden ya da yazıldığına dair şuana kadar hiçbir akıllı yaratık ciddi olarak yazılı ve sözlü itiraz etmemiştir. İtiraz eden olgun insanlarında aklından??, nefsinden, zekâsından, kastiliklerinden, anormalliklerinden ya da deliliğinde şüphe edile bilir ya da şüphelenmek farzdır.

Tefekkür; Bir insanın, toplumun ve/veya sorumlu yaratıkların; asrına, geleceğe ve geçmişe yönelik oluşturdukları düşünsel kurgular ve işleyiş bütünlüklerine Tefekkür ve amel denir.
Amel; Bir amacı gerçekleştirmek üzere yapılan iş, çaba ve çalışmaya Amel denir. Tefekkür düşünsel, Amel ise eylemseldir (fiilidir).
Sanki; “Hanginizin daha güzel amel işlediğini sınamak ve görmek için Rahman CC arşı su üstünde iken kâinatı yarattıHud(11) 7.ayet” hükmü gereğince; tüm sorumlu yaratıkların ( insanları ve cinleri): istendik (Rahmani) ve istenmedik(Şeytani ve/veya iblisi) ya da hayvani tüm zihinsel dua, istem, tefekkür ve ameller kıyamete kadar; doğa yüzeyine çıkmayı ve hayat buluşu bekler ve Allah (C.C)'HUN takdir ettiği ameller ve tefekkürler; yeryüzünde ve/veya kâinatın başka gezegenlerinde ya da bilinmedik yerleşim alanlarında, zihinlerde ve kalplerde hayat bulmuş, buluyor ve bulacak şekilde insan ve yaşam yeri geleceğe doğru yol alıyor. İstisnalar hariç sanki kâinat ve bazı yaratıkların yaşam döngüsü; insanların orijinal, istendik hayırlı (Rahmani) ve kötü (Şeytani) düşünsel tefekkür ve amellerine ait meyvelerinin ve tohumlarının hayat bulduğu bir tarla gibidir. Ola ki insanların el, ayak ve diğer organları kölesi değil geçici emanet olup ilerde yaptıklarına delil ve şahit olacaklar. Bu mantıktan hareketle bu ameller ve tefekkürlerin meyveleri sahiplerinin lehine ve/veya aleyhine delil ve şahit olacaklar. Ola ki tefekkür sahipleri zulmettikleri ya da hayır verdiklerinin tarafından ecirleri kuşatılacaktır
İnsan, fert, toplum ve insanlık bazına düşüncesi, ameli, tefekkür edişi ve yaydığı hayat enerjisi şekilleri ile zaman, mekân, gelecek… Vb hemen tüm hayat ve kâinat boyutlarını yutarak ya da nüfuz ederek yaptıklarının içine gömülü olarak hayatı döngüsünü tamamlayan aşkın özelliklere ve özgünlüklere sahip bir yaratık olarak karşımızda durur.
O (Allah (C.C)’HU), hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır. Yemin ederim ki, (Resulüm!): "Ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz" desen, kâfir olanlar derhal "Bu, açık bir büyüden başka bir şey değildir" derler. (11. Kuran Suresi/ 7. Ayet.) Biz, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi dünyanın kendine mahsus bir ziynet yaptık. (18. Kuran Suresi/ 7.Ayet)
Ola ki; Tefekkür Edişteki ve Amel İşleyişteki deki amaç değişen çevre koşullarını Allah (C.C)’N önerdiği peygamberi kurallarla üzerine ve hayatına uygulayarak, uygulanabilir en İslam'i verimli peygamberi sonuçları zihnen ve bedenen toplum için ortaya koyuş ve uygulayıştır.


Tefekkür ve Amel İşleyiş Nedir? Allah (C.C)’HU; Arşı suyun üstündeyken hanginizin daha güzel ve doğru amel işleyeceğinizi ya da tefekkür edeceğiniz deneyiş için Kâinatı yarattı (ayet vardır)

Tefekkür ve Amel İşleyiş: Genellikle sağlıklı ve olgun bir insanın kalbinde, düşüncesinde zihninde ve iç dünyasın da; tüm bildiklerine dayalı olarak hür iradesi ve hür vicdanına dayalı olarak; tüm yaratıklara ve her şeye karşı; çözümlerini, dileklerini, dualarını, düşüncelerini, temennilerini ve arzularını kurgulayış ve/veya hayata uygulayıştır. Örneğin; bir kişi her yaratığa selam verişteki tek selam kelimesini; tüm geçmişte verilmiş, halen verilen ve gelecekteki verilecek selamların toplamına denk düşünüş ve varsayış bir tefekkür ve amel işleyiştir. Bu demektir ki bu kişini her selam veriş değeri amelinde ve tefekküründe tüm selamların toplamına denk kabul edilmiş ve varsayılmış olarak Allah (C.C)’N huzuruna çıkacak. Örneğin; Kişinin ya da kavimin; kendi iç dünyasında kendisini İnsanlık ailesinin en asil, en Müslüman ve yeryüzünde Allah (C.C)’N hayra yönelttiği kavimlere hissedar kabul kabullenişi ve yeryüzündeki fert ve kavimlere bu düşünceyle yaklaşımı bir tefekkür ve amel işleyiştir.

-Tefekkür ve Fikir Etmenin Bir Yönü de; İnsanın edindiği bilgilerle düşünsel, zihinsel ve kalpsal dünyasını; Rahmani ve peygamberi kurgulayarak yaratıkların ve özünün hayırlı ya da istendik geleceği ve geçmişi için amel işleyerek icrası ya da hayata uygulanışı için Allah (C.C) dileyişi geliştirir. Sonuç olarak insanda istendik kurgusal düşünceyi geliştirerek istenmeyen, kötü, zararlı ancak işlenmiş amellere, fikirlere ve enerjilere karşı kalpsal ve zihinsel bağışıklık sistemini geliştirir ve geleceğini istendik dualarıyla garantiler.
       İslam'iyet'te nefis terbiyesi adı altında büyüklerimizin (Hz.Gazali, Hz.Geylani, Hz. Hacı Bayram Veli ve Hacı Bektaşi Veli Hazretleri gibi) kendi nefislerine uyguladıklarını çocukların-gençlerin ve büyüklerin nefislerinin kaldırabileceği dozda öğretim, öğrenim ve eğitimde uygulamak olasıdır. Örneğin, fakirliği ve yokluğu doğru algılamak, doğru duygudaşlık duymak için oruç çok güzel bir örnektir. Bunu çocuklara-gençlere uygularken belli bir süre (gün-ay eğitilenin fıtratının kaldırabileceği kadar dozda) yoksullar ve fakir ailelerle yaşamayı zorunlu hale getirmektir.Örneğin, Allah (C.C) dinleri göndermeseydi yeryüzünde geçmişte (Budizm, Hinduizm, Astekler, Mayalar,1, 2, İnkalar, Dinleri… Vb) ve günümüzdeki vahşi; kutsiyet, yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, örfler, doğal dinler, inanç, kültür değerlerinin ifrat ve tefrit terbiyelerin yaygın olması hudutları toplumsal tufanlara neden olurdu.


Tevekkül; Bir işe başladığın zaman, Allah (C.C)’NA tevekkül et, Ona güven! (3. Kuran Süresi/Al-i imran 159. Ayet). Tevekkül ile beraber azmederek çalışmak gerektiğini gösteriyor. Dinimizin bildirdiği sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi sebeplerden değil, sebepleri ve sonuçları Allah (C.C)’NDAN beklemektir. Herhangi bir işin, dinen liyakatiyle sebeplerine yapışarak gayret gösterip, neticeye ihlasla Allah (C.C)’NA teslim olmaktır.



RUH NEDİR? Allah.CC. tarafından sadece insana üflenmiş evrensel, insani, şeytani, deccalı, hayvani, meleği doğa ötesi hemen her şeyin özünü içeren ilahi/peygamberi kökenli meleği kişiliktir. Akıl bu nüveyle etkileşimli çalışır. Allah CC’HU Âdem AS'A Ruhundan üfledikten sonra Melekler gidin Âdem AS eşyanın adını sorun demiştir. Âdem AS kendisine sorulan eşyanın isimlerini bilmiştir. Bu cümleden olmak üzere biz insanlara da Allah CC’HU Ruh vermiştir. Biz de eşyayı Ruhumuzla tanırız. Beş duyumuzla algıladığımız ve zihinsel operasyonla beynimizde-zihnimizde ürettiğimiz bilgileri aklımız, zekâmız ve vicdanımızla ruhumuza iletiriz. Ruhumuzda eşleşen bilgiler zihnimize ve beynimize yansır. Yansıyan bilgiler algılanır hale gelir (Güneşten gelen ışığın Ay’a çarpıp bize beyaz ışık olarak yansıması gibidir) . Sadece akıllı yaratıklarda var. Maddi ve manevi anlamda çoğu şeyin en değerli nüvesi olması hasebiyle akılla birlikte insanı evrenselleştirir. İnsandaki, nefis tanımının tersi (meleği) sanal insani-meleği kişiliğidir (1)aklı tercihlerle örtüşür, Allah CC'HU;İnsana ruhumdan üfledim der. Fıtrat itibarıyla meleği doğa ötesine bağlıdır. İnsandaki melek gibidir. İnsan ruhu bedensel ve bâtıni/düşünsel/sanal kalp le çalışır ruhsal bilinci uyumaz. Ben uyurum(nefsim uyur) kalbim uyumaz (hadis vardır). En net, sade, güzel ve doyurucu tanımı İslam'iyet'te geçer, köken itibarıyla ilahi/peygamberi kabul edilir. Sanki uçak için kara kutu ne anlam ifade ediyorsa, bedenimiz içinde ruh onu ifade ediyor gibidir. İnsan ölünce de ruhunu Azrail  A.S. (Ruhu teslim alan melek/ölüm meleği) alır Allah C.C.'HUNE götürür. Her insanda akıl sahibi bir melek (ruh) vardır. İnsan ölünce Allah emanetini (ruhu/meleği ve aklı) alır. Kalan her şeyle ve yaptıklarıyla insan belli bir vakte kadar baş başa kalır. Ruh kıyamete kadar ölmez ve hastalanmaz meleği kişiliktir. İnsanın sanal dünyasındaki ruhsal-meleği (psikolojik ve psikiyatrlık bozuklukları ruh ve akılla değil nefis, zekâ ve bedenle ilgilidir. Bu hastalıkların hemen hepsini hayvanlarda da görmek mümkündür. Evrensel bir insanda:canlı beden ve nefis, içgüdü, deneyim, alışık tepki (refleks), zekâ... Vb doğal sanal araçlarına ilave olarak, ilahi/peygamberi kaynaklı ruh ve akıl özgün sanal araçlarının varlığı kabul edilir. İnsanda hem can hem de ruh vardır. Hayvanların ruhu yoktur, bedensel canı var. Hayvanlar tamamen canlı beden ve nefis, içgüdü, deneyim, alışık tepki (refleks), zekâ... Ola ki Âdem AS öncesi insansılar (Allah (C.C)'HUNDAN başka şeylere tapan vahşi/doğal insanlar) vb sanal-düşünsel araçlardan ibarettir. Âdem AS’A Yaratırken Ruhundan üflemiş, vicdan ve Akıl vermiştir. Allah (C.C)’HU Âdem’e sorun eşyayı tanıyacaktır diye melekler nida etmiştir. Ola ki! Allah (C.C)’HU HZ. Âdem AS sonrası tüm insanlara ve insansılara ruh vermiştir ya da Ruhundan üflemiştir. Âdeme ruhumdan üfledim eşyayı sorun bilecek diye İslam kaynaklarından bildirilmiştir. İnsanlar İslam fıtratı üzerine dünyaya gelirler diye hadis vardır. Bu hüneriyle Âdem AS’IN Eşyayı tanıdığına Melekler şahit olmuştur. Dolayısıyla Ruh bir yönüyle Allah (C.C) ve eşyayı tanıyış ve ayırt ediş aracıdır da. Cebrail AS’IN Meryem Annemize üfleyişi ve İsa AS'IN Dünya’ya gelişi gerçeği meleklerin genetik yapıya tesiri konusunda tartışmasız ve çok çok düşündürücü bir delilidir. Allah (C.C)’N izniyle Âdem AS sonrası İnsanımsıların değişimine ve yaradılışına meleklerin tesirini bize kanıtlar. Âdemi insanlar akıl, ruh ve vicdan verildiği için eşyayı ve Allah (C.C) ayırt edebiliyor. Ola ki Akıl, Ruh ve vicdan güdüğü bazı cahil insanlar hala Âdem AS öncesi insansıların ta kendileri gibi manüel (bağlantısız) Bâtını kalbe ve bilince sahiptirler.

Özel Not;
Ola ki Âdem AS öncesi insansılar (Allah (C.C)'HUNDAN başka şeylere tapan insansılar yani bilmeden Âdem AS öncesi cahil şirke giden insansı yaratıklar/bu asırda bu insanlara-insansılara rastlamak mümkündür), bu günkü inanç cahilleri, hayvanlar...Vb yaratıklarda hayvani (vahşi) ruh, hayvani akıl ve hayvani vicdanda bahsediş daha doğru gözükmektedir.
    Ruh, kişilik olarak Allah (C.C) bizdeki en değerli emaneti ve elçisidir. İbadetlerimizle aklımızı kullanarak ruhsal kişiliğimizin külliyatındaki hakikatlere ve gerçekler arif oluruz.
    Tüm insanlar İslam'i fıtrat üzerine doğması nedeniyle insana verilen Allah.(C.C)'HUN emanetidir. Ruh çoğu şeyin insandaki anlayış, ilim ve mantık aynasıdır. Olay olgu, yaratık, süreç, enerji halleri, yaşanmışlar, yaşanacaklar ve yaşanacakların çoğu şeyin özü ve ilmi onda vardır. Bu nedenle her şeyi anlamaya düşünmeye kavramaya, yoruma.. Vb olanağımız vardır
Genel Olarak Aklın Hüneri Liyakat, Ruhun Hüneri Samimiyet, zekânın Zihinsel Olarak Doğru Hızlı Kavramak ve Sonuçlandırmak, Nefsin Hüneri; Vahşi Siyaset, İnsanın Hüneri Cehalet-Hüsran(sabrı, imanı, hakkı tavsiye edenler ve iyi amel işleyenler hariç) ve Kişiliğin Hüneri Tercihtir.
   Hayvanlar; bedensel organlarından öncelikle beyinlerinin, genlerinin ve zekâlarının kontrolündendir. Bazı aklı ve ruhu güdükleşmiş ilkel insanlarda böyledir. Bu insanların iradeleri nefisleri ve zekâlarının kontrolündedir. Gelişmiş insanlar;akıl, ruh ve vicdanın kontrolündeki iradelerini liyakatli(akıllı) kullanırlar.
   zekâ güneş ise akıl arşın gölgesi ve gece misali ona nefsin metriksinde işlevsellik kazandırarak ruhun ulviyetine doğru yol aldırırken meyvesi bedende peygamber ahlakı ve sayısız meziyetler kazandıran sanal araçtır. zekâ genlerimiz ve çevrenin etkileşim ürünü ve irsidir. Ola ki akıllı olmayan yani sadece zeki olan yaratıkların olanların Allah (C.C) korkusu, vicdani, Ruhani kişilikleri ve inanç sorumlulukları olmaz. Akıllı olanlarda bu vasıflar vardır.
   Büyük bir olasılıkla insan doğa ve hayvani-meleği doğa ötesindeki tüm nesnel ve sanal eşyanın veya çoğu şeyin nüvesinin, kendisine verilen ruhun nüvesinde olması nedeniyle aklını kullanarak; eşyayı-doğayı anlıyor tanıyor ve gerçek kişiliğini tanıyor ve hayvani-meleği doğa ötesine taşıyabiliyor. Hayvanlarda ve bu sanal aracını çalıştırmayan veya çalıştıramayan insanlara da eşyayı kavrama-doğayı anlama sadece zekâ aracı ve nesnel-sanal nefislerle olur. İnsanda; zekâ, nefis, akıl, ruh ve vicdan sanal araçların hepsi çevreyi ve eşyayı tanımada kullanıldığı için diğerlerine baskındır.
-Ruh ve Akıl Allah (C.C) tarafından ilk defa Âdem AS'A verilmek üzere sonrada ola ki bazı insanlara özgü verilen sanal araçlardan olup;ölümden sonra Ruh özel olarak Azrail AS tarafından Allah (C.C) geri götürülür ve Akılda Allah (C.C) imanla döner. zekâ ebeveyn ve çevirenin ürünüdür ölümle hayvanlardaki gibi muamele görür. Âdem AS'IN halifeliğinden öncesi yaşayan tüm vahşi-doğal insan ve insansıların hepsi zekiydiler ancak akıllı değillerdi. Âdem AS'IN halifeliğinden bugüne kadar bazı insanlar akıllıdır ya da peygamber ahlaklıdır. Bazıları akıllı değillerdir veya aklı güdüktürler ya da münafıktırlar aklının aksine hareket ederler. örneğin, cahiller, münafıklar, doğal insanlar, nefsi deliler (aklın ve ruhun hastası delisi olmaz), kapitalsitler… Vb güdük insansı konumda olanlar


  AKIL NEDİR?İnsandaki meyveleri;Peygamber ahlakı, paylaşma, zayıflarına insancıl (reKâbete girmeyen), doğa ve hayvani-meleği doğa ötesine ve öncelikle ilahi/peygamberi şeylere çözmece merakıyla ilgi duyan hikmetlere sahip … Vb olan ilahi/peygamberi kökenli Ruhun işletim sistemi düşünsel/sanal araçtır. Sadece akıllı yaratıklara özgüdür. Bitkilerde, hayvanlarda,... sistemlerde … Vb bulunmaz. Sadece akıllı insan ruhuna, vicdanına ve namusuna endeksli düşünebilen insan demektir. Akıllı insanlarda bilmediklerinin cahili edepli insanlardır. Sadece zeki insan nefse endeksli düşünebilen insan demektir.
      Akıl;Ruhun çetelesinin işletim sistemi olup doğa ötesi yerleşkesi/leri ve doğa yerleşkesi/lerindeki çözmecenin parçalarını ilişkisel tamamlayış aşırı ilgi duyan Ruhun ve kısmen nefsin işletim sistemi gibidir.
    
Akıl ruhun nüvesine dayalı en insancıl ve evrensel çalışan işletim sistemi gibidir. Sıra dışı doğal ve hayvani-meleği doğa ötesi erdemli sezgilere-bilgilere açık ya da sahip, fıtratı ölçüsünde, Peygamber ahlakı kurallarına uyumlu yaşamayı arzulayan veya  yaşamaya çalışan  insandaki kişiliktir. Kısaca, insani özellikler açısından  en az güdük olan, büyük zihinsel kapasiteye sahip insandaki erdemli insani kişiliktir. Tüm insanlar akıllıdır.  Aklı ilkel, aklı doğal, aklı asri, aklı normal, aklı meleği, aklı selime kadar çeşitli akıl dereceleri vardır. Genetik
yapının %1'i ? akıl,ruh la ilgilidir.. Akıl ruhun işletim insani sistemi gibidir. Onunla doğa ve hayvani-meleği doğa ötesinin Peygamber ahlakı kuralları (meleği kurallar) deşifre ve kabul edilip öğrenilir.
      Aklı zekâdan ve nefisten ayıran en önemli özelliği ve özgünlüğü Ruha dayalı olarak liyakatli mantık aynasına sahip oluşudur. Yani liyakatli öncelikli düşünür ve karar yargısına varır.
      zekâ güneş ise akıl arşın gölgesi ve gece misali ona nefsin metriksinde işlevsellik kazandırarak ruhun ulviyetine doğru yol aldırırken meyvesi bedende peygamber ahlakı ve sayısız meziyetler kazandıran sanal araçtır. Zekâ genlerimiz ve çevrenin etkileşim ürünü ve irsidir. Ola ki akıllı olmayan yani sadece zeki olan yaratıkların olanların Allah (C.C) korkusu, vicdani, Ruhani kişilikleri ve inanç sorumlulukları olmaz. Akıllı olanlarda bu vasıflar vardır.
     

Sanki akıl her şeyin özünü içeren ruhun engin ve kusursuz edepli deryasında, nefsin-zekânın; düz-çukur-tümsek(pire) ayna mantık sistemlerini insanın önüne koyan yegâne sanal araçtır. İnsanın nefsini/kendisini tanımasını sağlayan insani sanal araçtır.


Ruh, Akıl, Vicdan, zekâ, Nefsin Kökeni ve Özgünlükleri;Akıl işletim sistemi tek başına geçiciliği, ebediyeti, ölümü ve ölümsüzlüğü dikkate alarak karar verir, zekâ tek başına karar verirken bunun bilincinde değildir. Akıl her insana özgün olarak Allah (C.C) tarafından verilir. zekâ; anne-babadan veya önceki sistemden sonrakilere geçer ve çevre ile etkileşimin ürünüdür.
Tüm yaratıklar zekidir ancak tüm yaratıklar akıllı değildir. zekâ ve nefis; ceddi, genetik ya da yapay sistem kökenli olarak soydan alınır fakat akıl, ruh ve vicdan?! İlahi kökenlidir. Allah (C.C) tarafından kişiye özel verilir.
      A-Genel Olarak Aklın Hüneri Liyakat, Ruhun Hüneri Samimiyet, zekânın Zihinsel Olarak Doğru Hızlı Kavramak ve Sonuçlandırmak, Nefsin Hüneri; Vahşi Siyaset, İnsanın Hüneri Cehalet-Hüsran(sabrı, imanı, hakkı tavsiye edenler ve iyi amel işleyenler hariç) ve Kişiliğin Hüneri Tercihtir. Önermesini eleştiriniz.
      zekâ güneş ise akıl arşın gölgesi ve gece misali ona nefsin metriksinde işlevsellik kazandırarak ruhun ulviyetine doğru yol aldırırken meyvesi bedende Peygamber ahlakı ve sayısız meziyetler kazandıran sanal araçtır. Zekâ genlerimiz ve çevrenin etkileşim ürünü ve irsidir. Ola ki akıllı olmayan yani sadece zeki olan yaratıkların olanların Allah (C.C) korkusu, vicdani, Ruhani kişilikleri ve inanç sorumlulukları olmaz. Akıllı olanlarda bu vasıflar vardır.
      Sanki akıl her şeyin özünü içeren ruhun engin ve kusursuz edepli deryasında, nefsin-zekânın; düz-çukur-tümsek(pire) ayna mantık sistemlerini insanın önüne koyan yegâne sanal araçtır. İnsanın nefsini/kendisini tanımasını sağlayan insani sanal araçtır.
Akıllı insanlar (aklı selim); tüm aşmazlarını, aşılmazlarını, marifet, zafiyetlerini, emanetlerini, risklerini, davranışlarını, eylemlerini ve değerlerini;en doğru zaman, süreç ve olguda/larda; doğru yerde/kişi-kişilerde değerlendiren ve değerlendirtenlerdir. Akıllı insanların en çarpıcı özelliklerinden birisi, gerektikçe;sıra dışı, negatif, istenmeyen veya güdük insan sıfatlarını (drama,dengesizlik, aptallık, yalanı, geri zekâlılık, zır delilik, saflık, ahmaklık, serserilik, yalancılık.. Vb. özellikler) toplumun menfaatleri için diyet olarak kullanmalarıdır.
    Bazı akıllı insanların özelliklerinden birisi de; nefsini çok iyi tanıdığı için; pozitif, negatif(aptallık, dengesizlik, saflıkı , serserilik, drama, yalancılık... Vb), nötr ve geçişken her türlü insani sıfatlarını, hüner ve yeteneklerini; bulunduğu habitatta en mükemmel dizayn edebilen ve kullanabilen kişiliktir. Kısaca, inanç değerlerini de dikkate alarak, fıtratına uygun doğru tercihler yapan kıvrak, doyurucu ve güvenilir kişiliktir. Akıl, Ruhun (insan genlerindeki oranı %1'i ? ) işletim sistemi gibidir. İşleyen-çalışan akıl, ruh ve vicdan ; en güzel meyvesi peygamber ahlaklı insandır. Hayvanlar asla akıllı olamazlar. Aklın derecesi, peygamber ahlakıyla doğru orantılıdır. En net, sade, güzel ve doyurucu tanımı İslam'iyet'te geçer, köken itibarıyla ilahi/peygamberi kabul edilir.
En akıllı insanlar(aklı selim), peygamberler ve velilerdir. Onlar, ileri derecede;insani, doğal, doğa ve hayvani-meleği doğa ötesi sezgilere sahip, yeterince akıllı(aklı selim) ve zeki insanlardır. En sıra dışı çile - sıkıntılara katlanabilen nefse sahiptirler. İnsanlığın en güzel-verimli eğitilmiş önderleri ve büyükleridirler. 
Hiçbir sıra dışı insan; yani çok yüzlü münafıklar, cahiller, aptallar, geri zekâlılar, dâhiler, şok Akıllılar(aklı ilkel), süper parti siyasetçileri, deliler... Vb.  akıllı insanların hudutlarını aşamaz. Belki de bu karakterin hepsini drama veya yaşarak öğrendikleri için tepkisinde/lerinde başattırlar. İnsan çözümlerini delilerin dudakları arasında aramaz. Belki de, hikmet sahibi insanlar;bedenen ve zihnen değişmek üzere, sıra dışı olay ve olguları yaşayarak öğrenmek için Allah (C.C) baş vuranlardan çıkar.  Kozmopolit  insanlarda,  hikmet görülmez ve beklenmez. Tarih boyunca;peygamber ahlakını hâkimiyetinin-yayılması için;Hıristiyanlık öncesinde çok sayıda peygamber öldürülmüştür.
          
Belki de değişmek isteyen insanların Allah (C.C) doğru anlamak ve muhatap oldukları - olacağı tüm yaratık-olay-olgu-süreçler.. Vb; doğru algılamak, doğru empati/eşduyum duymak-kurmak ve doğru iletişim için insan sanal araçları için gerekli mantık ve düşünce ara yüzünü içeren insani işletim sistemini yüklemek için (kalbini temizlemek=kalp nadası ve kuran ahlakının işletim sistemini yüklemek için) sanal dünyası ve sanal araçları (zihinsel kapasitesi) nadas (formatı) yapılması gerekir. Ör. bir robotun veya bilgisayarın önce kapasitesi nadas (format) yapılır. Sonra onunla iletişim kurmak için ona işletim sistemi, dil ve sanal programlar yüklenir. Bu yöntemin/lerin bir yolu da kişilerin doğru zaman-koşul-mekân da… Vb fıtratlarının kaldırabileceği kadar çoğu şeyin veya temel şeylerin tersleri-nötrleri- ilgileri-ilgisizlikleri; ilişkisini ve çevreye çimlenişini uzlette ve yer yer toplum içinde yaşayarak ve yaşatarak öğretip-öğrenip hayata güncellemektir. Bu hikmeti taklit ederek; insanlarda iletişimin sağlıklı olması ve birbirini doğru anlamaları için (algıda değişmezliği yaratmak için) bu yöntemi kısıtlı eğitimde uygulayabiliriz. Değişim zorunludur.
Gerçekte akıl, ruh ve vicdan kavramı batıda çok yanlış, karışık ve çapraşık geçtiği için Tıpta Akıl, Ruh ve Sinir hastalığından bahsi edilir. Aslında gerçek ve sanal nefis hastalıkları vardır.  Ya da  zekâ özürlülük vardır. Bu hastalıkların hemen hepsini hayvanlarda da görmek mümkündür. Ruh-Akıl, Evrensel insana özgü ve ilahi/peygamberi kabul edildiği için; En alt seviyedeki, aklı ilkel olup tüm insanlarda vardır. En üst seviyedeki akıl;aklı selim olup, peygamber ve velilerde vardır. insanda çeşitli akıl dereceleri vardır; az akıllılar(aklı ilkel).... ya da çok akıllılar(aklı selim) denilir. Yoksa akıllı olmayan insanların hepsi (aklı ilkel olanlar) akıl hastası kabul edilirdi. ( 1' Film İntranet Üzerinde Sadece Zeve Kampusun de ve YYÜ Tıp Fakültesi'nde İzlenebilir) internet. "
         Akıl ve zekânın tatbik/uygulayış alanları nelerdir? Aklımızı ve zekâmızı nerelerde kullanmalıyız?
         Akıl:
özellikle ve öncelikle;yaşama stilimiz de ki tercih ve uygulamalarımızla ilgilidir. Nefsine uysun uymasın ya da hangi nefis mertebesinde olursa olsun iradesi dâhilinde;akıllı insan/fert/devlet/kurum/kavim.. Vb yaşama stilinde(şeklinde) kendine peygamber ahlakının kurallarını(peygamber ahlakı) benimseyen, tercih eden ve iradesi ölçüsünde uygulayanlardır. Akıl işletim sistemi ruhun sınırsız güzelliği ve evrenselliğin ötesindeki havuzunda peygamber ahlak kurallarıyla yaşayarak yol alır. Kişi nefsi emareye sahip olsa da yani ibadetler ve kurallar kendine zor gelse de sanal dünyasında ve gerçek dünyasında iradesinin gücü oranında bu kuralları samimiyetle benimsemesi onun akıllı bir kişilik olduğundan şüphe edilmemelidir. Aklın sadece öncelikli alanı budur. Tefekkür, ilimi kullanma-tetkik etme... Vb tatbik/uygulayış alanları var.
          
zekâ; Dünyevi yaratık, olgu, olay, süreç… Vb. nefsimizle hızlı ve doğru algılama sanal aracıdır. Nefsimizin dünyevi ve uhrevi (ahraet) işlerinde;özellikle ve öncelikle;menfaat farzlarımız, idlerimiz, egolar(istemler)ımız ve süper egolar(istemler)ımızın tatbik/uygulayış alanlarında kullandığımız sanal aracımızdır. Vahşi hayvanlarda akıl olmadığı için;duygularını, içgüdülerini, deneyimlerini ve zekâlarını kullanarak güçleri oranında kendi yaşam sınırlarını belirleyip can pazarında menfaat farzlarına dayalı olarak yaşarlar. Aklını kullanmayan-kullanmak istemeyen ya da aklın kurallarını kabullenmeyen/ kabul etmeyen tüm insanlar bu kategorinin kombinezonları içine dâhil edilebilirler. Bu kurallarla yaşamaya mecbur ve mahkûmdur. Ör,Kuduz ve kapitalist ahlak yaşam biçimi bu kategoriye girer.
         Hayvanlar; bedensel organlarından öncelikle beyinlerinin, genlerinin ve zekâlarının kontrolündendir. Bazı aklı ve ruhu güdükleşmiş ilkel insanlarda böyledir. Bu insanların iradeleri nefisleri ve zekâlarının kontrolündedir. Gelişmiş insanlar;akıl, ruh ve vicdanın kontrolündeki iradelerini liyakatli(akıllı) kullanırlar.
         
          İnsanda Aklın Öncelik Prensibi Alışkanlığı (İnsanda Asil Şah Prensibi):
Özel haller ve istisnalar hariç, en kaliteli insanlar;zekâ ve nefsinin tüm faaliyetlerini; aklın ve ruhun; gölgesinden, süzgecinden ve kontrolünden geçirdikten sonra uygulamaya koyanlardır . İnsanda:ruh şah'ının işletim sistemi akıl, nefis vezirinin işletim sistemi de zekâdır.  
          Ruh akılla birlikte, insanı hayvani-meleği doğa ötesindeki; ulvi, meleği makamlara meyilli yönlendirirken bedendeki hasılatı peygamber ahlakıdır. Nefis zekâ birlikte;doğayı ve madde âlemini hızlı kavrayıp uyum sağlamamıza yardımcı olur. İnsanı doğadan daha aşağılık(hayvandan daha aşağı) makamlara meyilli yönlendirirken ahlaki hasılatı kuduz ve koyun ahlaktır.
         
Sanki insanların bu asır liyakatsiz;yönetim, eğitim, öğretim... Vb yaşam tercihleri nedeniyle/leriyle; ruh ve akılla; meleği doğa ötesine yönelimi güdük, nefis ve zekâyla hayvanlardan aşağı doğaya yönelimi ise baskındır.
          Akıl ve zekâ, nefis ve ruh zıt kutuplara insanı yönlendiren tamamlayıcı sanal araçlar olup, konumlarının yararı; asimetrik düşünmemize engel olup daha küresel, simetrik dengeli ve verimli düşünmemizi sağlar. Bu araçları dengeli çalıştırmayan primitif insanlarda düşünce asimetrik olduğu için ahlak doğal ve asimetriktir. Ya şucudur ya da bucudurlar.
         Sonuç olarak; ferdin, nefsini-bedenini ve zekâsını, aklının-ruhunun kontrolüne koyması gerekir. Bu çıkarsamadan hareketle;toplumlar, kavimler, devletler ve milletlerde;nefsine ve zekâsına tabii insanlarını, akıllı-evrensel insanlarının güdümüne ve yönetimine koydurtacak; eğitim, seçim, sınav, yönetim… Vb sistemleri geliştirmeleri gerekir.





NEFİS NEDİR? İnsanın; hayvani bedeni, gayri ahlaki, sıra dışı istenen ve istenmeyen; irâdemizle kontrol ettiğimiz ve edemediğimiz dünyevi tüm tercih-davranış-duygu ve düşüncelerinin toplamına nefis denir. Kısaca;Gücümüz, irâdemiz, tercihlerimiz ve eylemlerimizle, baş ettiğimiz ve baş edemediğimiz gayri akli ve gayri ahlaki her; davranış, tiryakilik, eylem, hayvan, fert, devlet, kurum kuruluş... Vb her şey; bu istenmeyen konum itibarıyla nefsimiz mesabesindedir.
-Ola ki yanlış, doğal, doğal ve/veya eksik; öğretim, öğrenim ve eğitim ürünü olan bu günkü çoğu insanlarda ki; bu istenmedik alışkanlık, tiryakilik, davranış… Vb kontrol edebilen doğru/gerçekçi öğretim, öğrenim ve eğitim sisteminin ürünlerine sahip insan kadar iradeli insan, tersi/leri kadar ise eksik, cahil, vahşi, doğal ve hayvani insanız anlamı çıkar. Bu çıkarsayışı günlük, haftalık, aylık ve yıllık yaşam döngülerinize güncelleyerek; siz ne kadar neyi/neleri kontrol ediyorsunuz, iradenizi kontrol edenleri istişare ederek hakkınızda bazı iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varınız. Bu iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varmadan önce; yalan, iftira, şer, domuz etini yiyiş, şovenistlik, Siyonistlik, radikaller, milliyetçiler, yenilikçiler, cahiller, cahillik, hastalık, virüs, kötü davranış… Vb istenmedik, davranış, yaratık, eylem, bilgi… Vb
A-Bu istenmedik ya da istenmedikler niye vardır?
B-Bu istenmedik ya da istenmediklerin mutlak gerekli olduğu yer/yerler neresi/nerelerdir?
C-Bu istenmedik ya da istenmedikler hiç olmazsa hayat döngüsünde ne/ler eksilir, ne/ler bozulur… Vb ne/ler olur? Sorularının mutlaka doğru ve liyakatli yanıtlarını araştırın sonra istendik/çözümsel iradi amaçlı; yargıya/lara, sonuca/lara varınız ve/veya öğretime, öğrenime, eğitime, ıslahata/lara, terbiyeye ve önleme/lere baş vurunuz. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Genellikle âlimsiz bir kavim ya da nefsine zülüm eden Müslüman kavimin/lerin rahmani alimleri ve bilginleri menfaatleri gereği radikallerinin arkasına gizlenir ya da onlara teslim olursa bu sonuç ortaya çıkar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır.

      Genel Olarak Aklın Hüneri Liyakat, Ruhun Hüneri Samimiyet, zekânın Zihinsel Olarak Doğru Hızlı Kavramak ve Sonuçlandırmak, Nefsin Hüneri; Vahşi SiyasetKişiliğin Hüneri Tercih ve İnsanın Hüneri Hüsran(sabrı, imanı, hakkı tavsiye edenler ve iyi amel işleyenler hariç)-Cehalettir.
      Normal  insanların çoğu, doğuştan; nefsi-zekâsı itibarıyla  hayvanidir (kötü değildir), ruhu-akli itibarıyla meleğidir. Sanki insan; nefsi, zekâsı ve genetik yapısı itibarıyla primat, aklı, ruhu ve vicdanı itibarıyla melek gibidir, bu açıdan evrim daha çok insanın nefsi ile(bedeni, zekâsı… Vb) muhataptır. (Demirkuş 2007).Genetik yapının %99'u belki de %99,9'u maymunlara benzer ve nefisle ilgilidir. Nefisin göbek bağı;zekâ işletim sistemiyle ile doğaya meyilli çalışır.
Belki de bir insanın fıtratından ve nefsinden verim alması için: geçici bir süre (en azında;çocukluk,öğretim, öğrenim ve eğitim sürecinde) her şeyi gönlünce düşünüp yaşamaya çalışırken ( nefsi arzularını dolu dolu yaşarken); nefsinin diğer insanlara  açılan ikram ve tersi kapılarını, nötrlerini ve geçişkenlerini tanımak (nötrlerini, geçişkenlerini, en güzel ortak payda ve tersi özelliklerini tanımak), ilgi ve icabet koşullarını çok iyi saptaması gerekir. Her insan nefsinin sıfatlarında külli nefsin ortak paydası gereği en azında; bir veya birkaç güzel karakteri vardır. Kişinin, nefsini doğru tanıyıp;normal hayatta, bu özelliklerine yoğunlaşıp- kullanması-geliştirmesi(eğitimle bu güzel hasletini/lerini alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getirmesi) adil toplumsal ilişkilerde bulunmaya kendini endekslemesi  (kendini bu duruma göre dizayn etmesi) önemli bir problemini çözmesi anlamına gelir. Belki de doğrusu;pozitif-negatif-nötr.. Vb arzularla doluşan; sanal kişilik (1)ve canlı bedeni nefis kabul edersek, gerçek-sanal doğayı da onun habitatı kabul etmek gerekir. Kısaca, gelişmiş insan olmaya engel;eylem, özellik, davranış, kışı, devlet... Vb çok şey nefsinizdir. En net, sade, güzel ve doyurucu tanımı İslam'iyet'te geçer, köken itibarıyla, bedenle birlikte doğal kabul edilir.
Çeşitli nefis mertebeleri mevcuttur; nefsi emare (emir eden nefis, iradeye baskın nefistir, kötülüğü emir eder ve pişman olmayan nefis), nefsi müsevvile, nefsi raddiye, nefsi levvame, nefsi natıka (genleri diri ve konuşan nefis), nefsi mutmaine, peygamber ahlaklı evcilleşmiş, iradeye ve peygamber ahlaklı-adil düzen kurallarına itaat eder).
İnsanda Nefis ve Kişilik Mertebesi;Genellikle İrÂdemiz, gücümüz, kişiliğimizle veya herhangi bir şekilde;kontrol edemediğimiz, değiştiremediğimiz-baş edemediğimiz;gayri ahlaki-gayri akli;duygu, düşünce, arzu,eylem, davranış, özellik, fert, toplum, kavim, millet,devlet,… Vb özümüze ve çevremize ait çok şey istenmeyen bu konumu/ları itibarıyla nefsimizin mesabesindedir. Ör,herhangi bir özellik bakımından, nefsi emareye sahip bir insan, nefsi natıka (genleri diri ve konuşan nefis) veya diğer üst kalite nefis özelliklere sahip kişilerin (insanların) nefsi durumundadır. Kısaca ahlak kalitesi bakımından;bir alt seviyedeki;duygu, düşünce, arzu,eylem, davranış, özellik, fert, toplum, kavim, millet,devlet,… Vb, bir üst seviyedekinin nefsi konumundadır (durumundadır). Bu açıdan insanlar kategorize edilirse;aklı ilkelden, aklı insana ....dereceli olarak tüm insanlar; aklı selime sahip insan nefsi konumundadırlar. Yani en alt basmaktaki nefis primitif-ilkel insan nefsi, kişiliği en üst basmaktaki nefis aklı selime sahip gelişmiş insan nefsidir. İnsanlarda; çoğu özellikleri-nefsi sıfatları-davranışları bakımından izafi mozaik (göreceli) nefis söz konusudur. Yani çoğu kişide; nefsi sıfatlarının derecesi bakımından izafi mozaik harmanlama söz konusudur. Genellikle tümüyle saf nefsi müsevvile, nefsi raddiye, nefsi levvame, nefsi natıka (genleri diri ve konuşan nefis), nefsi mutmaine, peygamber ahlaklı evcilleşmiş, iradeye ve peygamber ahlakı-adil düzen kurallarına itaat eder). sahip insanlar azdır. Batıdaki seri cinayet işlediğine pişman olmayan katiller tümüyle nefsi emaredir(primitif-ilkel altı insan). Primitif-ilkel insanın nefsi; hayvanlardır!! Primitif-ilkel altı insan ise sanki hayvanların nefsi konumundadır. Fert,toplum, devlet olarak;nefsimizle verimli yaşamanın önemli bir yolu;onunla Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet ve yarışa girmeden, fıtratına uygun verimli zaruri ilişikler denklemi/leriyle;eylemle, lisanla,yüreğimizle   veya bunların kök hücre varyasyon kombinezonları mantığıyla ona katılmak, yaklaşmak, karışmaktır ve gerekirse uzak durmaktır. Bilmeyen bilenin mazlum nefsi mesabesinde kabul edilir. Ör. cahiller, bilmeyenler ve çocuklarımız mazlum nefsimiz mesabesindedir.

Nefsini Tanımak:İnsanın zihinsel, düşünsel, kalpsal (Akıl, Ruh, zekâ, Nefis, Vicdan, İlim) ve bedensel araçlarını; liyakatli ve doğru tanımak, tüm güçlerini bilmek, kullanma becerileri derecesini doğru kavramak, insani-insancıl ve doğal sıfatları, özellikleri, özgünlükleri, araçları… Vb. doğru tanımaktır. Hayata rahmani/insancıl uygulamak ve her şeyini çevresine-çevresini de içi dünyasına Allah (C.C)'HUN rızasına uygun (liyakatli, namuslu ve dürüst) konumlandırışı önemlidir. Bir insanın yapısal olarak sahip olduğu nesnel, sanal, çevresel ve düşünsel araçların hünerlerindeki; istendik-başarılı(+), istenmedik-başarısız(-), dengedeki-nötr(0), geçişken-hercai(+,-), bilinmez, bilmezleri, cehaleti-kör noktaları(?), özgünlükleri(*), baskınlıkları(!)… Vb değerleri/değer yargılarını ve dogmalarını doğru tanıyıp kendini çevresine ve çevresini de iç dünyasına doğru konumlandırarak; çevresinden ve kendisinden azami liyakatli yararlanışı ortaya koymuş olur.

Kendini ve Kişiliğini Tanıyış;
Kendisini- Çevresini Doğru Tanıyış ve Konumlandırış; İnsanın zihinsel, düşünsel, kalpsal (Akıl, Ruh, zekâ, Nefis, Vicdan, İlim) ve bedensel araçlarını; liyakatli ve doğru tanımak, tüm güçlerini bilmek, kullanma becerileri derecesini doğru kavramak, insani-insancıl ve doğal sıfatları, özellikleri, özgünlükleri, araçları… Vb. doğru tanımaktır. Hayata rahmani/insancıl uygulamak ve her şeyini çevresine-çevresini de içi dünyasına Allah (C.C)'HUN rızasına uygun (liyakatli, namuslu ve dürüst) konumlandırışı önemlidir. Bir insanın yapısal olarak sahip olduğu nesnel, sanal, çevresel ve düşünsel araçların hünerlerindeki; istendik-başarılı(+), istenmedik-başarısız(-), dengedeki-nötr(0), geçişken-hercai(+,-), bilinmez, bilmezleri, cehaleti-kör noktaları(?), özgünlükleri(*), baskınlıkları(!)… Vb değerleri/değer yargılarını ve dogmalarını doğru tanıyıp kendini çevresine ve çevresini de iç dünyasına doğru konumlandırarak; çevresinden ve kendisinden azami liyakatli yararlanışı ortaya koymuş olur.


FITRAT(YAPI) NEDİR? Bir yaratığın veya canlının doğasına ait tüm enerji hallerini veya yapısını ifade eder. Ör. İnsan fıtratı;bedensel ve zihinsel tüm ünitelerinin-bileşenlerinin (akıl, ruh, nefis, beden,genetik yapı-dizayn-potansiyel, mantık.. Vb) toplam-doğal; potansiyeli veya enerji halleridir.
FITRATİ (YAPISAL) ÖZGÜNLÜK VE ÇEŞİTLİLİK;insanlardaki sanal ve nesnel nefis mertebeleri, sahip olunan sıfatlarının; baskınlık, değişmezlik ve özgünlük çeşitlerinin yapısı, değişimezleri ve değişimleri ile ilgilidir.
    
Ör.Tüm insanlar İslam fıtratı üzerine dünyaya gelirlerdeki maksat;Müslüman'ların ve Müslüman olmayan insanların çocukları dünya'ya gelirken kendilerine genetik yapılarında olmayan yani irsi olarak ebeveynden yavrulara geçmeyen; en az üç araç;akıl, ruh ve vicdan verilir. Bu araçlar başka hiçbir primata verilmez. Akı, ruh ve vicdan İslam'i kurallar ve bu kurallara eş değer uygulamalarla hayata uygulandığında; hayat döngülerinin zihinsel boyutlarının meleği doğa ötesine doğru yol almasını sağlar. Akıl, ruh ve vicdan kullanılmadığı zaman;insanda peygamber ahlak gelişimi güdük kalırlar. Yani hayvani-meleği doğa ötesi enerji hallerinden mahrum zihinsel havuzlu insanlarda; yayılan ve kendilerine dönen zihinsel enerji halleri ilkel primatların döngüleriyle özdeşleşerek;sanal dünyası itibarı ile hayvanlaşıyor veya özgünlüğünü kurtaramıyor ya da doğayı aşamıyor. Belki de bu asrın sanal hastalığı ya da yetersizliği budur. Zihinsel enerji itibarıyla hayvanların tasarrufunu-kapasitesini aşamayan ve böylece peygamber ahlaklı insanların azınlıkta olduğu bu günkü dünya ortaya çıktı...  

Fıtrat Cahili/Kara Cahil/Yapısı Değişmez Cahil;yanlış bildiğinin katır avukatlığına ve eylemine soyunan fert ve toplumlardır. Ör. bazı bilim ve din cahilleri. Genellikle bunlarla tartışmalarda uzak durulmalı.

Eğitim Cahili/Bilmezliğin Cahili/Mazlum Cahil;Çocuksu bilmediğinin farkında olmadan yanlış bildiğinin avukatlığına ve eylemine soyunan fert ve toplumlar, bazı gençler ve çocuklardır. Ör,bazı siyasiler, bazı din ve bilim bilginleri (bilim insanları?!), bazı halktan insanlar, batı, veto imparatorluğu, gençlerimiz ve hemen hemen tüm çocuklarımız. Genellikle bunlarla yararlı, örnek, eylem, mesafe ve konumlarda durulmalı.

İNSAN FITRATLARI (GENETİK VE ZİHİNSEL YAPISI) DİKKATE ALINARAK, NASIL VE HANGİ LİYAKATLE BİLİM VE İLMİDEN EN YÜKSEK VERİM ALINABİLİR?
          İnsanda: sadece bilim ve öğretimle; doğaya ve bedene,nefsine endeksli öğretim yapılması; bireylerin zihinsel araçları ve mantık sistemleri doğal doğa yasalarına ve yaratıklarına kenetlendiği veya yoğunlaştığı için;insanda bu yasalara endeksli doğal şovenist ahlak, eylem ve davranışların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
        İnsan:sadece ilim ve eğitimle;ruhuna, sanal dünyasına endeksli doğa ve ötesini aşarken öğrendiklerini; fıtratına uygun ve aklı kurallara göre disipline etmediği/edemediği zaman; Siyonist ruhban ahlak, eylem ve davranışların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
        Bu önermeler ışığında;tüm insani fıtrat çeşitleri Ör, zekâ açısından;ezberci fıtrat, kavrayıcı fıtrat, belletici fıtrat, ilişkilendirici fıtrat… Vb dikkate alınarak;peygamber ahlakını motive edici öğretim, öğrenim ve eğitim öncelikli sistemlerini varyasyonları geliştirilmelidir. Özellikle namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), dürüst,soylu insanlar ve Peygamber ahlaklı inanç sahiplerinin fıtratlarını öne çıkaran ve taklit ettirmeye yönelik eğitim, öğretim, sınav, yönetim… Vb sistemlerin varyasyonları keşif edilmelidir.
        İnsan için;eğitim - öğretim, bilim - ilim arasındaki dengenin önceliği ve oranı konusuyla, kusursuz örtüşen Hz. Muhammed A.S.hadisi yol göstericidir;
”Dünyası için (bilim-öğretim), ahretinden (ilim-eğitim) ve ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir.
  
İnsanın sanal araçları, sıfatları (Akıl, Ruh, zekâ, Mantık, Hafıza-Zihinsel Beden, Düşünce, Fikir, Nefis, Muhakeme, Özgünlük, Haset, Kibir, Gadap, Ucup, Kıskançlık, Sevgi, Merhamet, Kahhar…) ve davranışları konusunda en geniş bilgi; tanımlar kavramlar arası mantık dizaynı Kuran-ı Kerim'e dayalı İslam'iyetin felsefesinde bulunur. İnsanın nesnel araçları;beyni, duyu organları… Vb tüm bedensel araçlarıdır.  

CAHİL KİMDİR? Bilmezliğin ya da yanlış ve eksik bilmenin değişmezlik inadıdır kara cahillerdekiler. Unutulmamalıdır ki her şeyi bilen yegâne zat Âlim (C.C) dur. Her mahlûkat mutlaka ama mutlaka çok şeyin cahilidir. Kara cahil (inatçı eğitim ve değişimi kabullenmez cahildir) ile çocuksu cahil (bilmezin cahili eğitimi ve değişimi kabullenir) ayırt edilmeli. Bu bilinçle yaratıklara yaklaşılmalıdır. Cüzi ilme sahipsiniz diye ayet vardır. Edindiği yanlış,eksik… Vb doğru olmayan bilgileri alternatifsiz dost doğru bilgi-fikir-siyasi görüşmüş gibi avukatlığını yapan ve bu bilgileri hayatına uygulayan farkındalığı eksik yanlış dürüst! radikal-köktenci fert ve toplumların tepkilerine atıf edilen sıfatıdır. Hayvanların cahili olur mu?tıklayın
Bâtının menfaat farzları önceliği koşullarına göre tasarlanan burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmeler başlatılmıştır. Belki de halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesi yapılmaktadır. Filmi izleyin
Fıtraten cahil fert, toplum, kavim ve milletlerin veya insanın kısmen mazlumyeti (kasten cahil bırakılmışlar) ve masumiyeti yüklü olduğu mantık, düşünce sistemi ve fıtratının eksiklerinin farkındalığında olmayışındandır. Cahil insan değişmezlik tepkisini gösterdiği şeyin/şeylerin bilmezi, kavrayacak alt yapı ve bilinçten yoksun olduğu için uzak durulmalı veya gerekirse hoş görülü olunmalıdır. Belki de bazı cahiller doğadaki değişmez sabiteler kadar toplumsal denklemler için gerekli olduğu için Allah (C.C) onlardan uzak durmasını peygamberine önermiştir. Toplum içinde hiç cahil ve yalancı olmasaydı ne olurdu? Cahillerin, zalimlerin ve münafıkların yaptıklarını delileriyle anılışın amacı; ders çıkarış ve aynı hatalarını tekrar işlememeyiş amaçlı olmalıdır.
Fıtrat Cahili/Kara Cahil/Yapısı Değişmez Cahil;yanlış bildiğinin katır avukatlığına ve eylemine soyunan fert ve toplumlardır. Ör. bazı bilim ve din cahilleri. Genellikle bunlarla tartışmalarda uzak durulmalı.
Menfaat Cahili;menfaatleri gereği yanlış bildiğinin bilinçli avukatlığına ve eylemine soyunan fert ve toplumlardır. Sonradan foyaları çözülünce özür diler size katılır ve sizi sollarlar. Hatta yanlış yapmak biz kullara mahsusudur der katmerleşirler. Ör,fosil teknoloji kapitalistleri
Ara Cahili;Tüm cahillerle flört eden cahillerdir.
Sadık Cahil(Köle Cahil);Efendileri çoğu şeyin en doğrusunu bilen cahillerdir. ...ne çok bağlılar. Asrımızın gözde üst kÂdemedeki cahilleridir.
Çok Çalışkan Cahiller;Efendisinden/lerinden bir aferin almak için 40 takla atan cahiller. Asrımızın gözde üst kÂdemedeki cahilleridir.
Eğitim Cahili/Bilmezliğin Cahili/Mazlum Cahil;Çocuksu bilmediğinin farkında olmadan yanlış bildiğinin avukatlığına ve eylemine soyunan fert ve toplumlar, bazı gençler ve çocuklardır. Ör,bazı siyasiler, bazı din ve bilim bilginleri (bilim insanları?!), bazı halktan insanlar, batı, veto imparatorluğu, gençlerimiz ve hemen hemen tüm çocuklarımız. Genellikle bunlarla yararlı, örnek, eylem, mesafe ve konumlarda durulmalı.
      Genellikle  fert  veya toplum az sayıda tercih ve davranışlarıyla cahildir veya  bir insan genellikle bazı tercihleri itibariyle cahildir !!! Ör,bilim cahili, inanç-din cahiliKasti cahiller hariç, diğerleri bilmediğinin de farkında  olmadıkları için o konumu/ları mazlum kocaman çocuklar gibidirler. Bunların tepkilerinden uzak durulmalı ya diyetle yaklaşılmalı veya yararlı olunacak mesafede ve tepkilerde bulunulmalı. Kasti cahiller (bilinçli cahiller), tek-çok yüzlü derin münafıklar, cahillerin (kendin ve çevresini bilmezleri), liyakatsiz radikaller her zaman evrensel ve akıllı insanlarca yakın takibe alınıp delillerle gizli deşifre edilmesi gerekir. Çok yüzlü münafıklar; çalışkan ve sadık cahilleri kullanmayı çok severler.
-Cahillerden /gençlerden/bilmeyenlerden yararlanıp kullanan kişilikler nefislerine belki de en büyük zulmü yapmışlardır.
-Cahillerin bilimdeki karşılığı sabite ve değişmez katsayı, parametreler gibidirler.
-Cahiller toplumsal döngülerde olması gereken, toplumsal sabiteler-değişmez parametreler olduğu için özel icabet edilmelidir
!!!
-Toplum denkleminin sabiteleri olan cahilleri değiştirmeye kalkışırsanız her şeyi berbat edersiniz.

-Cahillerin akıl hocaları inanç-bilim ve insan münafıkları olunca tehlikeli olurlar.
-Fıtratlarına aykırı liyakatsiz işlerde (yöneticilik... Vb) tehlikeli olurlar.
Bazen aslını bile cahile kabul ettirmek zordur. Cahillere Allah (C.C) icabeti ibret vericidir. Örneğin Habil ve kabilin hikayesi. filmi izleyin
-İnsanların öldürücü, zararlı, cahili ve yozlaştırıcı tabu olmayan aşkınlıklarını yaşatmak gerekir. Aşkın insanlarını razı etmeyen ve doğru adreslerde değerlendirmeyen kavimler bir gün onları razı eden başka kavimlerin saflarında kendilerine karşı buluşları sürpriz ve rastgele/tesadüf olmaz. Müslüman'lar aşkın insanlarını razı edip doğru adreslerde durmazsa (onları kanunlarla ıslah edişe kalkışırlarsa toplumsal kıyamet kopar). Ancak bu aşkınlık ve taşkınlıklar (ifrat ve tefritler) normal hayat diye empoze edilmemeli (özel hallerdir) ve örnek verilmemelidir. İnsanın kendi işlevini yapışı için tüm yaratıkların aşkınlık potansiyelini taşıyışı önemlidir. Eğitimde ifrat, tefrit, aşkın yaşam stillerinden çok normal yaşantı özendirilmelidir. Sonra öldürücü, zararlı, cahili ve yozlaştırıcı tabu olmayan aşkınlıklara hoş görüyle bakılmalıdır. Bazı radikaller düşünsel olarak toplumsal denklemin/lerin tümünü bilerek ya da bilmeden körelten tekdüze kendilerine benzetilmesini isteyecek kadar zihnen kangrenleşmiş ya da fıtratı değişime uygun olmayan insanlara doğru empati/eşduyum duymayan/duyamayan/duymak istemeyen zihnen kangrenleşmiş, kanserleşmiş özel münafıklar ya da cahilleridirler. Cahiller toplumsal denklemin bağışıklık sisteminin güçlenmesi için olması gereken sabitleri, münafıklar çok yüzlü ve yönlü cıvık değişkenleri ve parametreleridirler. Demirkuş 2009 Allah (C.C) hiçbir şeyi boşuna yaratmıştır. Önemli olan insanın/ların onun hiçbir şeyi boşuna yaratmadığına ikna oluncaya dek;öğretim öğrenim ve eğitim sistemleriyle her fıtratın gerçeği öğrenene dek özgün ve özel örneklerle dolu zihinlere yansıtmaktır. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır.

      Çok yüzlüler, hainler ve cahiller peygamber ahlakının ebola virüsü gibidirler. Onun için alimler genellikle cahillerden uzak dururlar. Sanki Allah C.C. bile ergin cahillerden uzakmış. Değişmek istemeyeni Allah C.C.'HUDE değiştirmez(Rad, 13/11).Cahillerin şerrinden ve cehaletinden emin olmanın bir yolu da:olgunlaşana kadar; onları emin ve namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ellere emanet etmek, güvenini kazandırmak ve namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) dürüst evrensel bilge kişiliklere eğittirmektir. Yönetici, siyasetçi ve politikacı olmaları; fiziksel ve toplumsal tufanlara sebep olur. Örneği ülkemizde üniversitelerde bile yaşanmıştır.  Ör. küresel ısınmanın siyasi aşılmazları. 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8
Münafıklar bazen;cahilleri, met et! fethet! mat et! sonra pat et. Önce okşa okşa, sonra yokuşa yokuşa! taktikleriyle pratikte kullanırlar. Değişmek istemeyen cahilleri; değişmek isteyenlerin uyumlu hayat pazılı değiştikçe ve yerine oturdukça onları hayat zorlar ve bedelini ödetir.

Önemli Not;Münafıklar hariç!! Bir insanın her şeyi ile cahil olması çok zayıf bir olasılıktır. İnsanlar cahil tercih ve davranışlarıyla yargılanır ve itham edilirken; iyi tarafları ve mazlum oluşları dikkate alınmalıdır. Ör,Osmanlının matbaa katırları veya cumhuriyetin cahilleri dediğimizde, sadece o insanların o davranış aralığı-olgusu kast edilir. Bu insanı/ları bir cahil davranışı için tecrit ve yok edemeyiz veya her şeyi ile yargılayamayız.



Yetenek; Canlı yaratığın zihinsel, davranışsal ve bedensel olarak yaratıcı, hünerli ve becerikli oluşa üstün yatkınlığını ifade eder. Yetenek genellikle bazı insanlarda daha çok gelişmiştir. Bazen bir yaratık çok yetenekli ama normal zekâlı olabilir. Sanatçıların çoğu yetenekli kişiliklerdir. Canlı yaratığın; genlerindeki, yaşam döngüsündeki, ait olduğu sistemindeki... Vb çevreye uyum derecesi ve becerisidir. Yapay veya doğal bir yaratığın, düşünsel, zihinsel, bedensel, yapısal… Vb yönleriyle yapabilecekleri, becerebilecekleri, başarabilecekleri, irade edebilecekleri… Vb kadir olduğu vasıflarını ifade eder. Yetenek zekâ ve akılla ilişkisel bir nesnel, sanal ve düşünsel beceri ara işletim sistemi gibidir.
Yetenek; Çevresel değişimlere karşı yaratığın; sistemsel, davranışsal, nesnel... Vb tabanlı yapısal (fıtratı) uyum derecesini ifade eder. Yaratığın çevresine yüksek derecede sistemsel, davranışsal, bedensel... Vb uyumu ve yaratıcı oluş derecesiyle doğru orantılıdır.
zekâ; Yaratığın iç ve dış dünyasında ki şeyleri, zihnen hızlı ve doğru algılayış, doğru algıladıklarını zihnen doğru ve hızlı sonuçlandırış özelliğidir. zekâ nefsin işletim sistemidir. tüm canlı yaratıklarda, sanal araçlarda ve robotlarda vardır. Bazen bir yaratık çok zeki ama yeteneksiz olabilir. Düşünsel, sanal ve nesnel tabanlı olarak yaratıkların doğaya ve tüm sistemlere doğru-hızlı empati/eşduyum duyuş, doğru-hızlı eşleniş, doğru-gerçek-hızlı algılayış, doğru-hızlı zihinsel sonuçlandırışla doğru orantılıdır. Örneğin; Çok zeki bir insan pek çok sahada beceriksiz ve yeteneksiz olabilir. Tam tersine normal zeki olan bir insan çok sahada yetenekli ve becerikli olabilir. Bu gün var olan öğretim sisteminde; zekâ ve yetenek kavramları, Eğitim, öğretim ve öğrenim kavramları sonuçlandırış ve doğru kestirişi ifade eden performansıdır. Bu asır zekâ ve yetenek konusunda büyük kavram yanılgısı vardır. Yani bu kavramların sınırları ve özgünlüklerinin tanımı bulamaç ya da belirsizdir. Bu ders notunda bu kavramların özgün tanımları, sınırlar ve ortak payda ilişkileri açıklanmıştır.
Yetenek ve zekânın Ayrıcı Özgünlükleri:Yetenek yaratığın; nesnel, düşünsel, sanal, dijital (hesabi)… Vb yapısal becerilerini ve uyum derecesini ifade eder. zekâ yaratığın doğayı ve içindekileri; hızlı algılayabilme, hızlı sonuçlandırabilme ve hızlı uyum sağlamaya yatkınlığıyla doğru orantılıdır. zekâ ve yetenek işlevleri yakın ilişkisel olduğu için iki kavram içi içe anılır.
-Sanki bir insanın; düşünsel/düşünce mimarisi, düşünsel işletim sitemi/leri, mantık sistemi ve genetik tasarımına ilaveten bedeninde ki her element, her atom, her atom altı parçacıkların ve her enerji halinin/lerinin geçmişteki özgün hayat hikayesinin/lerinin (bilim ve yaratıkların düşünsel-nesnel yaşam filogensinin/lerinin ya da bilim ve yaratıkların matematiksel evrim örgüsünün/lerinin ilişkisel birliktelik fermuar dişlerinin doğru-düzgün örtüşümünü /kapanışını ifade eder. Kısaca her atom ve atom altı hatta her kuantumun/yaratığın gerçek bir hayat hikayesi vardır.) özgün kâinattaki/lardaki ve ötesindeki/lerindeki; düşünsel, mantıksal, atom altı ve atom üstü nesnel…Vb tüm enerji halleri sistemlerine: doğru empati/eşduyum duyuş derecesi/duygudaşlık derecesi, benzeşim; yatkınlığı, gücü ve performansı yetenek ve zekâsıyla doğru orantılıdır.
-Ola ki çok çok özel hal/ler hariç kâinatta hiç bir şey öteki olmaz yani her şey kendine/zatına özgüdür. Bir birine en çok benzeyen şeylerden bahsedilebilir. Demirkuş 2011. Örneğin; Çok zeki bir insan pek çok sahada beceriksiz ve yeteneksiz olabilir. Tam tersine normal zeki olan bir insan çok sahada yetenekli ve becerikli olabilir. Bu gün var olan öğretim sisteminde; zekâ ve yetenek kavramları, Eğitim, öğretim ve öğrenim kavramları sonuçlandırış ve doğru kestirişi ifade eden performansıdır. Bu asır zekâ ve yetenek konusunda büyük kavram yanılgısı vardır. Yani bu kavramların sınırları ve özgünlüklerinin tanımı bulamaç ya da belirsizdir. Bu ders notunda bu kavramların özgün tanımları, sınırlar ve ortak payda ilişkileri açıklanmıştır.



ZEKÂ NEDİR?Yaratığın iç ve dış dünyasında ki şeyleri, zihnen hızlı ve doğru algılayış, doğru algıladıklarını zihnen doğru ve hızlı sonuçlandırış özelliğidir. zekâ nefsin işletim sistemidir. tüm canlı yaratıklarda, sanal araçlarda ve robotlarda vardır. Bazen bir yaratık çok zeki ama yeteneksiz olabilir. Yaratıklardaki meyveleri;çevreye uyum, değişim ve sistemde kararlı durağan ve dinamik dengelerde durma, doğru-hızlı algılama ve düşünsel-uyumsal-nesnel neticelendirmeye yönelik sürekli içinde bulunduğu nefse (doğaya) çözmece merakı ve önceliğiyle ilgi duyan yaratıktaki düşünsel/sanal işletim sistemidir. Tüm yaratıklarda tek başına iş gördüğünde;Peygamberi (Rahmani/İnsancıl) ahlakı değerlere alışık tepkisi /leri;vahşi, doğal, kör ya da eksik olan çevreye uyum ve yetenekle ilgili araç olduğu için, bu günkü ÖSYM sınavında sadece zekâ öncelikli öğrenci kategorize etmek toplumsal bir afat olarak kabul edilebilir. Akli değerler dikkate alınmadan senelerce hayvani eğitim sistemiyle bu ilkel insan tipi öne çıkartılarak insanlığı ve çevreyi vahşice/doğalca ya da hayvanca yönlendirerek bugünkü çevre sorunlarıyla yüz yüze getirmiştir.
-Canlılarda genetik/irsi ve çevresel kökenli, cansızlarda da öncel(önceki) sistem, bulunduğu çevre ve öncel yaratık kökenli ortaya çıkan ve gelişen araçtır.
-zekâ;Nefsin ya da doğa yerleşkesi/ler çetelesindeki çözmecenin eksik parçalarına ait bilgi alt birimlerinin ilişkisel tamamlayışa aşırı ilgi duyan nefsin işletim sistemi gibidir.
-Hemen hemen tüm yaratıklarda bulunur.
-zekâ;Nefsin ya da doğa yerleşkesi/ler çetelesindeki çözmecenin eksik parçalarına ait bilgi alt birimlerinin ilişkisel tamamlayışa aşırı ilgi duyan nefsin işletim sistemi gibidir.
-Sadece zeki insan nefse endeksli düşünebilen insansı demektir. Sadece akıllı insan ruhuna, vicdanına ve namusuna endeksli düşünebilen insan demektir. Akıllı insanlarda bilmediklerinin cahili edepli insanlardır.
-zekâyı akıldan ve ruhtan ayıran en önemli özelliği ve özgünlüğü nefise dayalı siyasi mantık aynasına sahip oluşudur. Yani siyasi öncelikli düşünür ve karar yargısına varır.
-İnsanlarda, akılsız kullanılan zekânın vardığı sonuçları genellikle ya doğal, ya  hayvani ya şeytanidir veya hem hayvani, hem doğal hem de şeytanidir.
- Akıllı kullanılan zekânın vardığı sonuçları kesin meleği ve insanidir.
-Ancak nefsi müdafaada ve özel hallerde doğal ve  hayvani düşünmek, eylemde bulunmak, davranmak... Vb evladır. Cansızlarda zekânın vardığı sonuçları doğaldır. İnsanın dışındaki dünyadaki bilinen yaratıkların hepsinde zekânın vardığı sonuçları genellikle doğal veya hayvanidir.
Ruh, Akıl, Vicdan, zekâ, Nefsin Kökeni ve Özgünlükleri;Akıl işletim sistemi tek başına geçiciliği, ebediyeti, ölümü ve ölümsüzlüğü dikkate alarak karar verir, zekâ tek başına karar verirken bunun bilincinde değildir. Akıl her insana özgün olarak Allah (C.C) tarafından verilir. zekâ; anne-babadan veya önceki sistemden sonrakilere geçer ve çevre ile etkileşimin ürünüdür.
Tüm yaratıklar zekidir ancak tüm yaratıklar akıllı değildir. zekâ ve nefis; ceddi, genetik ya da yapay sistem kökenli olarak soydan alınır fakat akıl, ruh ve vicdan?! İlahi kökenlidir. Allah (C.C) tarafından kişiye özel verilir.
   Genel Olarak Aklın Hüneri Liyakat, Ruhun Hüneri Samimiyet, zekânın Zihinsel Olarak Doğru Hızlı Kavramak ve Sonuçlandırmak, Nefsin Hüneri; Vahşi SiyasetKişiliğin Hüneri Tercih ve İnsanın Hüneri Hüsran(sabrı, imanı, hakkı tavsiye edenler ve iyi amel işleyenler hariç)-Cehalettir.
 


zekâdan Edinilen Kazanımlar (zekâyı Edinim ve Kazanımlar);yaratıklar çevreye uyum için zekâlarını kullanırlar. zekâlarının gücünü ilk yaradılışta/larında (ilk ortaya çıkışlarında) kendilerine verilen mekanik ve sanal alt yapılarıyla;doğal döngü sistemlerinde; gen ve sistem havuzlarına yaptıkları kayıtları çevreye uyum için hayata güncelleyerek ve uygulamaya koyarak geleceklerine verimli ilerlemeye devam etmeye çalışırlar. Yoksa hal değiştirirler veya ölürler. Doğal seçilim bu olayları izah etmede yetersiz kalmaktadır.




EĞİTİM, ÖĞRETİM ÖĞRENME İLE İLGİLİ; BİLİNMEYEN, YANLIŞ,  AZ VEYA EKSİK BİLİNEN ÖNEMLİ BAZI TOPLUMSAL KAVRAMLAR VE İNSANIN BAZI SANAL ARAÇLARI

Kavramlar, İsimler, Kavram-isimler, Deyimler, Cümlecikler, Bağlaçlar ve Noktalama İşaretlerinin İletişim ve Arzusunu İfade Arasındaki İlişkinin Önemi/Bilgilerimizi İletişim ve Zihnimize-Beynimize Kayıt Amaçlı Kullanım Araçları
-İletişim ve Eğitim Amaçlı; düşüncelerimizi, duygularımızı, istemlerimizi… Vb tüm bilgilerimizi ifade için; kavram, isim, kavramisim, görüntü, resim, ses, eylem, ses-eylem  işaret, davranışlarımızı… Vb kullanırız. 
-Ancak yazılı ve konuş (lisan) pratiği iletişiminde hemen tüm bilgilerimizi ifade için;kavram, isim, kavramisim, deyim ve cümleciklerin örgüsünü kullanmak zorundayız.
-Bilgilerimizi ifade için kullandığımız ilave iletişim argümanları yani görüntü, resim, işaret, davranışlar, yaratık, zaman, olay, eylem, süreç, olguları da ifade etmek için yine mutlaka; kavram, isim, kavramisim, deyim ve cümlecikleri örgünsündeki karşılıklarının olması gerekir ki  pratik iletişimde kullanalım.
-Kavramlar, isimler ve kavramisimleri zihninde silinmiş olan insanlar kendisini nasıl ifade edebilirler.
-Kavramsız insanın zihinsel, beyinsel ve tatbik/uygulayış boyutları arasındaki iletişim kopar veya zorlaşır.
-Hayvanlar, çocuklar, dilsizler, sağırlar ve kör insanların kavramsız oluşlarının iletişimsizlikteki sıkıntılı yaşantısını düşünün.


Kavram
;Doğadaki olayları, süreçleri, olguları ve yaratıkları gözlemleyerek bunlar arasındaki benzerlik, ayrıcalık, geçişken özellikleri; tecrübe ve deneyler yaparak bu özelliklere dayalı genellemeler yaparız. Konuşma dilimizde ve lisanımızda kullanmak üzere beynimiz ve zihnimiz de alfabe harfleriyle, sembollerle, resimlerle, şekillerle... ve/veya sesle kodladığımız bu genellemelere biz kavram deriz. Örneğin, kütle-hacim maddenin özelliklerini ifade eden kavramlardır. Genellemelerimize verdiğimiz adlara bilimde kavram deriz.
-Kavramları gerçek dünyada ya da düşünsel âlemdeki hallerine ve eylemlerine göre şöyle disipline edebilir ya da sınıflandırabiliriz; nesnel, düşünsel ve yarı nesnel kökenli kavramlar ya da eylemsel/dinamik, yarı eylemsel/yarı dinamik ve durağan olarak gruplandırabiliriz. Örneğin, akıl dinamik düşünsel bir kavramdır. Elma durağan nesnel bir kavramdır. İnsan yarı nesnel ya da yarı düşünsel bir yaratıktır. Bilgisayar yarı nesnel ya da yarı sanal bir yapay yaratıktır. Demirkuş 2010
-Kavramlar beynimize ve zihnimize kodlanmış, yazımsal, sözel, davranışsal… Vb iletişim araçlarımızdır. Kavramlarımız olmazsa bilgileri etkili bir biçimde anlayamayız ve kullanamayız (dilsizler gibi oluruz).
-Yaratıkların,süreçlerin, olgu ve olayların;benzerlik ayrıcalık ve geçiş karakterlerine göre çeşitli şekillerde sınıflandırılarak genellemelere vardıktan sonra bir veya birden fazla isim altında toplanır ki biz buna kavram deriz. Örneğin,enerji, ışık.
-Bir kavramın özgün özelliklerinin sınırı ne kadar iyi çizilmişse o kadar iyi anlaşılır. Örneğin; Sevgi, hoşlanmak, beğenmek, ilgi duymak… Vb kavramların özgün parmak izi tanım ve sınırlarını bilmesek hayatımızda çok büyük düşünsel, eylemsel yanılgı ve yanılgılara düşeriz.
-Bir kavramı en mükemmel temsil eden model, şekil ve yöntem seçilmelidir.
-Kavram gruplarında yer alan kavramlar en güzel şekilde temsil edilmelidir.
-Bir armudu veya elmayı şekille göstermek ayrıdır.
-Cisim olarak göstermek ayrıdır.
-Bazı kavramlar sübjektiftir.
-Birkaç kriterle yaşatarak öğretebiliriz.
Kavram: doğa ve ötesindeki; olgu, olay yaratık ve herhangi bir şeyi anlam bütünlüğü açısından temsil eden kodlanışın ifade şeklidir. Ör. Sıcaklık,
-Bazı kavramların isim yüzleri vardır bunlara kavramisim denir. Ör,çiçek (hem isim hem kavram)
-Bazı isimlerin kavram yüzleri yoktur (kavram olamazlar).Ör. Ahmet

-Tüm olanaklarımızı verimli kullanarak, her konuya özgü en doğru öğretim yöntemlerinin, kavramların, kavramisimlerin, isimlerin hayata güncelle kombinezonunu/larını (dizaynlarını, düzenlenmesini) kurmayı-uygulamayı düşünsel alışık tepki (refleks)-tepki haline getirmeyi öğrencilerimize kavratmak ve alışkanlığını geliştirmektir.
-Bu düşünsel alışık tepki (refleks)-tepki mantık sistemi ve muhakeme gücünü kazandırmak için, öncelikle;bilgilerin zihnimize kabulleniş, depolanış ve kullanım çeşitlerini bilmek önemlidir. 
-Bu konuda var olan temel yöntemlerle ilgili bilgileri doğru edinmek ve öğrenmek gerekir.
-Bilgileri edinmek ve hayatla ilişkilendirmek için, yeterince eşik bilgilere sahip olmanın yanında;sanal ve gerçek dünyasında asrın dogmalarını güvenle aşarak hür ortamda düşünüp düşüncelerini açıklaması daha elzemdir. 
-Zihnimizdeki Sembolik, kavramsal kodlamalarımız olmazsa ne olur? İpucu;Kavramlar. zihnimizdeki bilgi birimleri ve bilgi kümelerinin kodsal ifadelerin dilsel iletişim araçlarıdırlar.
-Zihnimizdeki kavramların, isimlerin ve kavramisimlerin silindiğini düşünün.
-Yontma Taş devri insanı, dilsiz bir insan veya hayvanların seviyesinde bildiklerini ifade etmedeki doğallığını ya da vücut organlarını, vücut dilini, yüz ifadelerini kullanma desteğine gereksinim duyarız.
-Yazılı ve sözlü her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünceyi ifade eden her şeye eleştirel gözle bakılmalı ve en mantıklı-liyakatli alternatifi geliştirilmelidir. Ör. Sev-mek yerine daha mantıklı olan sevek!, dur-mak yerine durak!, o-luş-tur-mak yerine oluşturak din-len-mek yerine denlenek! Pekiştireç; nesnel yaratıklar için yeni isimler üretmek üzere adını işaretle arkadaşına tarif et oyununu hatırlayarak en doğru ve kestirmeyi tarif edilen isim arayışını deneyin ya da mantığı kavramaya çalışın.
-Çok özel haller hariç, her kavram, kavramisim, isim, deyim, özdeyiş, vecize, düşünce üretirken veya düzenlerken;düşünsel ve eleştirel tercihte, doğal dillerin doğal kurallarına ve hece vezninin akıcı ses-kafiye uyumunun keyfine, zevkine ve cüşuna, akli,mantıki ve ahlaki anlamlar feda veya yem edilmemelidir.
-Kavramların listesini kavram kümesi araçları şeklinde hazırlamak son derece önemlidir.
-Öyle bir yazılı-sözlü alfabe ve lisan ilişkisi hazırlayalım ki her harfi ve harfleri bir araya geldiğinde, matematikteki rakamlar gibi mutlaka bir veya birkaç mantıklı anlam taşıyacak şekilde dizayn edilmelidir. İnsanların yaşadığı çevrede ya da çevre havuzunda algıladığı her şey duyulardan süzülerek ya da düşünsel olarak üretilerek zihinsel havuza bu bilgi birimleri kayıt edilirken (zihinsel bedene bu bilgiler kayıt edilirken) oluşan havuz yani çevresel havuzla ve zihinsel bilgi birimleri havuzları çok benzerdir. Bu nedenle doğal olarak insanların bilinçaltlarının bir birine çok benzediği için; bu benzer bilgi deposunun zihinsel ve düşünsel dokuları evrensel alfabe ve dil olarak dışa doğru deşifre edilirse insanlığın ortak payda iletişimi algıda değişmezliğe yaklaşmış olacaktır. Var olan sistemdeki hemen hemen tüm (Kuran Dili ve Okunuş Stili/Tecvidi Hariç) kültür, alfabe ve lisanların hepsi yarı doğal oluşu ve algıda değişmezlik ilkesine/lerinede aykırı ya da uzak olması iletişim için çok büyük engeldir. Bu mantıktan hareketle çevremizden ya da çevre ve iç havuzumuzdan ürettiğimiz bilgi birimleri anadil ya da kültür dili, kavramlarıyla kodlanış katmanın farklılığı dilde iletişime engel olmaktadır. Zihinsel havuzda bilgi birimlerinin iletişim amaçlı kültürel dile ait kavramsal olarak kodlandığı iletişim dokusu kavimler arasında çeşitlilik gösterdiği için kavimler arası iletişime engeldir. Bu durum kısmen matematik iletişim sembolleriyle aşılmıştır.
Yerleşim yerlerinin aralarındaki iletişimin insanlık için önemi ne ise; kavramların kavram araçlarıyla doğru konumlandırılarak öğretilmesi ve zihnimizde doğru konumlandırılmaları bundan daha önemlidir. (Demirkuş 2005).  

Kavramların, Kavramisimlerin ve İsimlerin Öğrenişe Olumlu Etkileri;

Kavram Biliminin İşlevleri/Kavram Biliminin Öğretimdeki Önemi ve İstendik Etkileri;
1-Kavramlar bilimin yapı taşlarıdır. Kavramları inceleyen bilim dalına kavram bilimi denir. Kavramları inceleyen bilim dalına kavram bilimi denir. Kısmen İngilizcedeki karşılığı; Semasiology;The science of meanings or sense development (of words); the explanation of the development and changes of the meanings of words). Kelimelerin anlamları, hissini, duyusunu, gelişme ve değişmelerin nedenleriyele açıklanması. Semantics; Anlambilim. Demirkuş 2011
2-Kavramlar basit anlaşılabilir sadelikte olmaları öğrenişi (öğrenmeyi) olumlu etkiler.
3- Kavramlar basit anlaşılabilir sadelikte olmaları öğrenilmesi, öğretilmesi ve kullanılması kolaydır.
4-Kavramlar basit anlaşılabilir sadelikte olmaları nedeniyle;genellikle öğrenciler arasındaki fıtrati ve diğer bireysel-grupsal farklılıkların ortak paydasına hitap eder.
5-Kavramlar:koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, tablosu veya döngüleri (çarkları) verildiğinde etkili öğrenimi artırır ve doğru bilgiyi hatırlayışı tetikleyici etki gösterir.
6-Kavramlarla; koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları) oluşturmak öğrenci merkezli ve öğrencinin aktif olduğu yöntemlerdir.
7-Öğrenciyle öğretmen koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları) öğretmen öğrenci etkileşimini olumlu teşvik eder.
8-Koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları) oluşturmak; bilgileri bir sistem bütünlüğü ve bedeni içinde anlamlandırır.
9-Bir kavramın öğrenilmesi öğrenciyi diğer koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları) kullanışa yöneltecektir.
10-Kavramlar basit anlaşılabilir sadelikte olmaları nedeniyle; koşullu, serbest, ilişkisel kavram kümesi, kavram tablosu ve kavram döngüleri (çarkları) halinde ilişkisel verildiğinde; tümevarım-tümdengelim ya da analiz ve sentezi bir arada düşünmeyi kolaylaştır.

A-Bildiklerimizi lisanımıza devşirmenin yapı taşları(veri tabanları ) olan kavramları, kavramisimleri, isimleri noktalama işaretleri, harfleri, rakamları ve sembolleri hayatımızda doğru ve liyakatli kullanmayı alışık tepki (refleks) ve alışkanlık haline getiren öğretim, öğrenim ve eğitim sistemleri geliştirmek ne demektir? Havers Kanalı-Sistemi Size Neyi Çağrıştırır? Uzun Kemik Kanalı Kan-Damar Kanalı/Sistemi Size Neyi Çağrıştırır? (Havers Kanalı/sistemi=Uzun Kemik Kanalı Kan-Damar Kanalı/Sistemi)
B-Kavramları, isimleri ve kavramisimleri; zihinsel fıtrat(yapı) özgünlüklerine(çeşitlerine) ve zihinsel kavram ağı-kavram örgütleme yapılarına uyumlu doğal ve yapay kavram kümeleri şeklinde örgütleyip liyakatli ve doğru öğreterek hayata uygulatmak ne demektir?

C-Doğal insanların, ilkel insanların, gelişmiş insanların ve evrensel insanların zihin havuzundaki zihinsel kavram örgütlenmesi- kavram ağı ilişkisinin ayrıcalık ve özgünlüklerin farkındalığını anlamaya çalışın. Hangisinde vahşi, hangisinde cahil, hangisinde akli, hangisinde evrensel zihinsel kavram örgütü-ağı ve yapısı vardır?

İpucu;Çözüm:Eğitimle fıtratı değişmeyse müsait insanlarda evrensel dürüst olmayı, namuslu olmayı, vicdanlı, bilgili olmayı… Vb. insancıl ahlaki argümanlarını (kanıtlarını) refleks haline getirmek, inandırmak ve iman ettirmekle,
Kavramı doğru bilmek, doğru algılamak ama uygulamasını yanlış yapmak ne demektir? Kavramları hayata doğru uygulayış ne demektir? Kavramları hayata yanlış uygulamanın zararları nelerdir? Örneğin vatanı, toprağı sevmek, hoşlanmak, önemine inanmakla, vatanına sadık olmayı ilişkilendirin. Örneğin bir köpeği yatak odasına kadar sevgi, saygı, ilgi, göstermekle bir insana aynı şeyi yapmanın farkındalığını kavrayın. -Evini, arabasını,… Vb eşyayı,
-Hayvanları, bitkileri, … Vb canlı gruplarını,
-Milleti, vatanı, toplumu… Vb insani gruplarını,… Vb
1-Sevmek,
2-Hoşlanmak
3-Önemine inanmak
4-Beğenmek, İlgi Duymak, Takdir Etmek, Merhamet etmek arasındaki yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarının özgünlüklerini, farklarını ve farkındalıklarını liyakatli anlamaya, hayata uygulamaya çalışın. Örneğin; Allah, Sevgili habibim (sevgilim) dediği ve şerefine Kâinatı yarattığını söylediği HZ. Muhammed AS’IN (peygamberinin) geçmiş ve gelecekteki her şeyini kabullenip affetmiştir. Bu mantıktan hareketle sevmek kavramının en anlamlı, ulvi ve öğreticiliğini kusursuz ifade eder. Her koşulda hedefteki yaratığın artılarının ve yeşil çizgilerinin hürmetine; değişmez günahlarına,negatiflerine, olumsuzluklarına, istenmedik tiryakiliklerine, eksilerine, kırmızı-turuncu... Vb değer yargısı çizgilerin özgünlüklerine ve aşkınlarına (ifrat ve tefritlerine) saygı çerçevesinde katlanılıyor, affediyor ve/veya hoş görülüyorsa sevgiden bahsedilebilir. Bu mükemmel örneğin mantık kurgusunu sevgi ve eğitimde tüm kavramların farkındalığını ya da kavram yanılgısının felaketini algıda değişmezlikle (herkeste aynı algıyı uyandırışla) ilişkisel anlayışa/anlamaya çalışın. Örneğin, Sadece Menfaate, Cinselliğe, Hoşlanmaya, Ailevi İstem ve İlişkilere, Beğenmeğe, Takdir Edişe, İlgi Duyuşa… Vb. birine dayalı bir evlilikle hepsini içeren “İnanç, Sevgi, Değer Yargısı Denkliği ve Hoşgörüyü Kabullenişe” dayalı evlilik arasındaki farkındalığı düşünerek “kavram yanılgısını” anlayışa ve genelleyişe çalışın. Bu mantığı zihnimizdeki bildiğiniz tüm kavramları neden tam-net bilip ve doğru uygulayışınızla, ilişkilendirin ya da güncelleyin. Evrim, Matbaa, Sevmek ve Hoşlanmak kavramları arasında kavram yanılgısı kadar evrim ve matbaa kavramlarının tanım farkındalığını dinde kavrayışta kavram yanılgısı olmuştur. Matbaa ve evrim dine aykırı değildir. Hatta hiç bir şey dine aykırı değildir. Helale ve dine aykırılığın kavram yanılgısını anlayışa/anlamaya çalışın. Yaşantımız, Kendimiz, Toplum, Mesleğimiz ve Çevremizle Kavramları doğru ve net; bilişin, konumlandırışın önemi ve farkındalığını bilmek önemlidir. Bunu tam tersi bilgisizlik ve eksik kavram bilgisinin yol açacağı kavram yanılgısının düşünce ve eylem yanılgısına neden olabileceğini anlayışa/anlamaya çalışın. Bu bilgiler ışığında kavram öğretiminin önemi ve kavram yanılgısının felaketini derslerde öğrencilerimize öğretmeliyiz. Öğretimde algıda değişmezlik (herkes tarafında aynı anlamı uyandırış kuralı) kuralıda önemlidir. Her kavram herkes aynı anlamı çıkartacak şekilde öğretilmelidir. Ya da farklı anlamları da varsa örneklerle verilmelidir.
-Farkındalıklarını kavradıktan sonra liyakatli eşleştirmeye çalışın
Ör. sevginin liyakati hangi yaratıkta, eşYa da, canlı grubunda/larda hayat bulması veya icabet edilmesi daha liyakatlidir?
Ör. sevginin, hoşlanmanın, beğenmenin, ilgi duymanın ve merhametin liyakati hangi yaratıkta/larda, eşYa da/larda, canlı grubunda/larda hayat bulması veya icabet edilmesi daha liyakatlidir?
-Yukarıdaki mantıktan hareketle toplumsal bazda kullanılan hemen çoğu kavramlar, kavramisimler, isimleri noktalama işaretleri, harfler, rakamlar ve semboller; akli gereksinim ürünü değil de, nefsi doğal gereksinimin evrimsel ürünü olarak vahşice (doğal) kullanılmakta olduğundan emin olun. Çok azı bilinçli ve liyakatli kullanılmaktadır. O zaman tüm kavramları, kavramisimleri, isimleri noktalama işaretleri, harfleri, rakamları ve sembolleri hangi sahalarda daha liyakatli kullanmamız gerektiği konusunda Evrensel Alfabe, dil ve lisanımızın veri tabanını oluşturan kavram, kavram, isim ve kavramisimler konusunda yapacak çok önemli işlerimiz var demektir. Çok ilginçtir ki; insanlık, çeşitli canlı ve cansız yaratıkları ıslah ederek evcilleştirmeyi başardı, ancak en önemli toplumsal iletişim aracı olan kavimlerin özgün; alfabe, dil ve lisanlarını; bilimsel, mantıksal ve akli prensiplere dayalı ıslah edici kayda değer örnek akÂdemik ve bilimsel hemen hiçbir çalışma yapamadı. Toplumsal iletişim açısında insanlığın mantık ve akli iletişim basiretlerini bağlamayan, köreltmeyen ya da vahşileştirmeyen tam tersine akışkanlık getiren peygamberi, akli ve mantıki ortak bir dil, lisan ve alfabe geliştirmeyi başaramadık. Uzaya açılmadan önce insanlığın buna acilen gereksinimi vardır. Geçmişte dünyaya hâkimiyetini kuran kavimlerin dil ve lisanları bu gün etkinliğini kayıp etmiştir. Bu günkü hâkim kavimlerinde; alfabeleri, dilleri ve lisanları aynı akıbete gideceklerinden şüphem yoktur. Onun için hiçbir kavimin vahşi-doğal; alfabe, lisan ve diline taraf olmadan, modası geçmeyen insanlığın ortak payda peygamberi, dili, lisanı ve alfabesini; akÂdemik, bilimsel ve uygulamalı çalışmalarla geliştirmeliyiz. Ör, yaban-doğal elmaları, yaban armutları, yaban inekleri, yabani atları, doğal toprağı, doğal çölleri... Vb yaratıkları ıslah edebildik ve evcilleştirdik. Ancak doğal dil, lisan ve alfabelerimizi ıslah edemedik ve evcilleştiremedik yani akli ve mantıki olarak eleştirel düzenlemedik. Bu nedenle Yeryüzü kültür alfabelerinin hepsi Doğal zekâların, deneyimlerin ve denemelerin evrimsel ürünüdür. Akli, mantıki ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakla ıslah edilmesi ve geliştirilmesi gerekir ki insan beyni, zihni ve kalbi insani iletişimde en az kusurlu kemale ersin. Bu amaçla insanların beyin, zihin ve kalp havuzundaki bilgilerin;görsel, işitsel, eylemsel, davranışsal, tatsal, bilişsel… Vb kodları günlük hayatta iletişim de kullanılan alfabe ve lisanın; harf, sembol, kelime, kavram ve kodlarından, daha sade ve daha çok benzerdir. Örneğin,kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgâr... Vb seslerinin) seslerinin tüm insanların ( bazı engelliler ve bazı istisnalar hariç) zihnindeki bilişsel, eylemsel, görsel, tatsal, kokusal, davranışsal... Vb kodları hemen hemen aynı dır. Ama kültür dillerinde kırmızı elmanın, yaratık görüntülerinin ya da doğadaki tüm ( hayvan, bitki, rüzgâr... Vb seslerinin) seslerinin her kavimdeki isimlerin/kavramların ya da kavramisimlerini zihin havuzundaki kavramsal kodlanışı farklı olduğu için iletişimi vahşi, doğal ve zor olmaktadır. O zaman çözüm olarak;"Algıda; Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusu" Kuralına uygun olarak kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerinin zihinsel bilgi biriminin ifadesine ve konumuna en uygun kavramlarla iletişim, öğretim, öğrenim ve eğitimle ortaya çıkarırsak her kes kırmızı elmayı, yaratık görüntülerini ya da hayvan seslerini daha rahat anlar, günlük hayatta ve iletişimde kullanır. Bunu tüm kavimlerin (insanların) beyinleri, zihinsel havuzları ve batini kalplerindekileri de kodlanmış kültürel isimler, kavramlar/kavramisimler hepsi için düşünüp günlük hayatta hepsini kırmızı elma mantığı ve örneği gibi uygularsak insanlığın akli, mantıki ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaklı ortak iletişim alfabesi ortaya çıkmış olur. Tüm kavimlere ait yazımsal ve konuşsal ya da hem konuşsal hem de yazımsal:alfabelerinin, lisanların ve dillerinin; Âdemin dilinde vardıkları ortak payda ve özgün;işitsel, yazımsal, görsel, dokunsal, tatsal, hissel … Vb özellikleri bilgisayar ortamında kökenlerine/köklerine, hecelerine/ ses parçalarına kadar sadeleştirilerek yeniden matematiksel iletişim ve alfabe mantığıyla ya da kozmik (evrensel) ötesi atom altı parçacıkların çeşidinin her birini kozmik alfabe kabul ederek oluşturulan yani kuantum alfabesi sade iletişim mantığıyla veya her yaratığı matematiksel küme elemanı kabul ederek ve her şeyi, tüm bilimleri-tüm kâinat ve yaratıkları bu kozmik matematiksel kümeler denizi içinde yüzen elemanları temsil eden “Kozmobiyomatematik, Evrensel, Uzay canlı matematik... Vb (Simetri, Kuantum, Standart, Sicim-İp-Halka, Paralel Evrenler, Şişme, Evrim...Vb her şeyin kuramlarına uyumlu)” alfabe mantığıyla; ilişkisel, organize, disipline ve kategorize edilerek hayata uygulanabilir. Demirkuş 2010. Çözüm;Tüm sorun kültürel dillerde iletişim amaçlı kullandığımız; hece, ses, vurgu, kavram, isim ve kavramisimleri; şekilsel (analog), kökensel (homolog), özgün, sesteş, anlamdaş, değişken ve geçişken benzerlik tabanlarına göre mantıki kurgularını bilgisayarda düzenleyerek; matematiksel iletişim sembollerindeki gibi en doğru algılanabilir şekil de zihnimizde ki bilgilerle ( bilgi birimleriyle) ve çevremizde ki her şeyle algıda değişmezlik ve algıda özgünlük ilkelerine dayalı ilişkilendirmektir. Kavmin azınlığı ve çoğunluğu olmaz herkesin ve grubun fert bile olsa ya da vahşide olsa alfabesi, dili ve lisanı aslidir hiçbir bahane ile diğerlerine asimile ettirilemez. Tüm kavimlerin ana dil, lisan, alfabe için geliştirilen çözümler akli, mantıki ve bilimsel tevhit edilerek insanlığın tek dil, tek lisan ve tek alfabesine kaynak oluşturacak şekilde;bilimsel, akÂdemik çalışmaların yapılması gerekir. Tüm Kavimlerin Özgün Ana Dilindeki; Alfabe, Dil ve Lisanlarını Islah İçin Çözüm; Peygamber ahlaklı insanları yetiştirmedikçe ve dilimiz/dillerimiz; algıda değişmezlik ilkesine olanaklarımız ölçüsünde değiştirmedikçe ya da yaklaştırmadıkça yani peygamberi özellikler sahip insanları yetiştirip doğru adreslerde görevlendirmedikçe, var olan ve gün geçtikçe genişleyen ve büyüyen yarı doğal kültür, alfabe ve dilleri akli ve mantıki ıslah etmedikçe doğaya uyum, küreselleşme sıkıntısı ve adaletsizliği çeken özgün kavimler olarak kalmaya mahkûmuz. İnsanların zihninde ve bilinç altında yer alan bilgilerin benzerliği ve algıda değişmezlik oranı;iletişimde kullanılan yarı doğal ve yarı doğal kültür dillerindeki kavramsal ifade ediliş havuzundaki çeşitlilik ve özgünlülük kaoslarından daha yüksektir. Doğal insanların ya da Âdem AS öncesi ve/veya sonrası insansıların; (ruhsuz, akılsız, insani ilimsiz, eşyayı liyakatli tanımaz yani doğal-nesnel-düşünsel-zihinsel döngü düzenlerinin cahili ve doğal vicdanlı) yaşam döngülerindeki çevresel koşulların tehlikesi, paylaşım duygularının gelişmesi ya da paylaşım zorunlulukları dilsel iletişim ve dilin evrimleşmesi olumlu yönden güdülenmiş olabilir. Algılanarak kabul gören bilgilerin zihinde kategorize edilerek kodlanışı tüm insanlık zihin havuzunda çok benzerdir. Bilgi birimlerinin, kümesinin, kümelerinin ortak paydası geniş, özgünlükleri ve farklılıkları azdır ya da algıda değişmezlik–algıda benzerlik ilkelerine daha uygundur. Ancak zihindeki bilgi birimlerinin farklı kültür dillerinde farklı kavramlarla kodlanışı, ifade edilişi ya da uygulanışı iletişimde Doğal bir iletişim kaosu/karışıklığı/kargaşayı ya da hercümerci oluşturmaktadır. Örneğin kırmızı elmanın bilgi birimi olarak tüm insanlık zihin havuzundaki kodlanışı çok benzer ancak kavram olarak kodlanışı çok çeşitli ve vahşidir. Bu kargaşanın ıslahı en az çevremizde ıslah ettiğimiz ya da evcilleştirdiğimiz hayvanlar ve bitkiler kadar önemlidir. Kırmızı elma mantık kurgusundan (Algıda; Özgünlük/Özgün Pay, Değişmezlik/Ortak Payda, Değişkenlik/Değişken Pay, Değişirlik ... Mantık Kümesi Kurgusundan) hareketle zihinsel olarak insanlığın ortak payda ve benzerlik olgusundaki kavramlardan hareketle algıda değişmezlik ilkesi ve zihinsel kavram havuzları arasındaki deşifreyi doğru ve mantıklı yapmak gerekmektedir. Islahat yapılırken; şuan ya da bu güne kadar zihnimiz ve çevremizi bu yarı doğal mantığa uydurarak yaşıyoruz. Bu yarı doğal dil kargaşasını; insanlığın bilgileri zihinsel kodlanış ortak payda mantığı ve algıda değişmezlik kurallarına uygun–uyumlu; akli, mantıki, bilimsel, deneyimsel, uygulamalı ve akÂdemik disiplinlere dayalı olarak öğretim, öğrenim ve eğitimle ıslah etmemiz gerekir. Bu mantık kurgusundan hareketle kavimlerin özgün dillerinde ve insanlık ortak payda dilinin ortaya çıkışında zihinsel kodlanış mantığıyla en çok örtüşen, benzeşen mantık kurgularıyla ve aynı zamanda matematiksel iletişim mantık kurgusuna uygun yeni dil ve alfabeler geliştirilmelidir. Zihnimizdeki kodlanmış bilgilerin ya da bilgi birimlerinin (kavramların değil);görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal, düşünsel, zihinsel, hissel, sezgisel ve diğer duyusal/duyuşsal özelliklerine göre; ilişkisel konumlanış, disipline ediliş ve etkileniş mantık kurgusunun deşifre edilişi çok önemli gözükmektedir. Ortak payda bilgileri Âdemin dili katmanını oluşturur bunlar genellikle nesnel yaratıkların görsel, şekilsel ve eylemsel bilgi birimleri katmanıdır. Özgünlükler ve ayrıcalıkların en çok olduğu kavramlar düşünsel (soyut) kavramlar ve ayrıntılı bilgi birimlerine yönelik bilgi birimleri katmanıdır. AkÂdemik seviyede; dildeki her kelime, bağlaç, kavram, deyim atasözü, vecize, sözleri hatta ithal edilmiş yazılı ve sözlü atasözü her şey akÂdemik disiplin ve sistematik mantık çerçevesinde dil, edebiyat, fen… Vb tüm dallarda kulanım üzerine bölümlerinde ulusal ve uluslararası seviyede;halka açık internet ortamı dâhil, akÂdemik çalışmalarla, toplu anket ve tartışmalarla farklı akli, mantıki, basireti açıcı... Vb alternatifleri gerekçeleriyle ortaya konmalıdır. Aslında insanların zihnindeki bilgi birimlerinin çoğu benzer ve çevredeki olay, olgu, süreç… Vb ile aynıdır ya da benzerdir. Duyuşsal (görsel, işitsel, tatsal, dokunsal, kokusal ve hissel duyularımızla) olarak zihnimize girip kayıt olan bilgi birimleri çevredekilerle benzer ve tüm insanlıkta ortak payda benzer zihinsel doku katmanıdır. İnsanlığın ortak, lisan, dil ve alfabenin esas bilgi birimi kaynağı bu dokudur. Düşünsel olarak zihnimizde ürettiğimiz düşünsel bilgilerimizde zihnimize kayıt olur. Ör. unutulmayan bir rüya ya da düşünsel kurgularımızdan unutmadıklarımız. Zihinsel havuzumuzun içinde yer alan; nesnel, düşünsel ve sanal kâinatlar; zihinsel ürettiğimiz ya da duyuşsal edindiğimiz ve bellediğimiz bilgi birimlerinin;geçmiş, gelecek ve güncel deposu ya da hard diski (dinamik veri depo diski) gibidir. Zihindeki doğal kayıtlar hemen tüm insanlarda aynıdır. İletişim kültür alfabelerinin; yazımsal, işaretsel, eylemsel ve konuşsal çeşitliliği ve/veya sadece konuşsallık çeşitliliği, insanlıkta hoş görüyü artırırken ortak payda iletişimini zorlaştırır. Beyin sanki zihinsel bilgi birimleri deposunun hatırlayıcı biyolojik bağlantılar ve biyolojik hatırlama moleküllerin adeta nesnel çekirdeği gibidir. Bilgi hatırlandığı an bazen geçmişte ki mekandan çağrılır ya da o mekanda algısal tecelli (algısal ışınlama) olur ve hatırlanır. Kuranı Kerim ve Allah (C.C) gönderdiği; kitap ve sayfalarında kullanılan; yazılı dil, mantık, ilişki, peygamberi konuşma ve okuma (Dar Anlamda; Suhuflar, İncil, Tevrat, İncil, Kuran Dili ve Konuşması; Arapça ve İbranice değil) akışkanlığı dışındaki tüm gelmiş geçmiş; alfabe, lisan ve dillerin insanlığın mantıki ve akli iletişim basiretlerini vahşileştirici ve köreltici etkilerini kanıtlamak zor değildir.
Ör. peygamberin ve eşlerinin itlere ve evcil diğer hayvanlara icabeti ile asrımızın insanlarının icabeti arasındaki farkındalığı anlamaya çalışın.
Ör. bir ite sadece merhamet etmek, hem sevmek hem de merhamet etmek ve samimiyetle hep sevip duygularının başköşesine oturtmak arasındaki liyakat ve farkındalığı anlamaya çalışın.
-Aynı şeyi bir insan yavrusu için düşünün. Tüm yaratıklara veya her şeyi sevmeye, saygı duymaya, tapmaya… Vb icabet etmeye insanın zamanı, gücü, olanakları, yetmeyeceğini ve çevremize liyakatli icabetin farz olabileceği anlamaya çalışın.
-Zaman isteyen, ilgi isteyen bu ayrıcalığı tüm kavram, isim ve kavramisimler için düşünerek eğitim sistemindeki vahşeti(doğallığı) görmeye çalışın.
-Yani bir insanın; günlük ve yıllık hayat döngüsünde bitmez tükenmez sanılan hayatının bilinçli olarak; kavramsal, isimsel, kavramisimsel, eylemsel ve düşünsel olarak neyi nereye ne kadarını harcaması gerektiği konusu ciddi bir şekilde düşünülmeli ve hesaplanmalıdır.
-Ya da liyakatli öğretim, öğrenim ve eğitimle bu istendik peygamber ahlakı alışık tepki (refleks) ve alışkanlıkları öğrencilerimizde geliştirmeliyiz.


      Bu amaçla dersin girişinde ve sonuç kısmında dersle uzaktan ve yakından (önemli sıra dışı kavramlar) ilgili bazı TEMEL-ÖNEMLİ kavramların tanımları, örnekleri ve uygulamaları verilmiştir.
    Ayrıca beyin fırtınası soruları; Öğrenciler de hür düşünce ufkunu geliştirmek için; kavram yanılgılarını telafi etmek, Lüzumsuz-liyakatsiz; ilahların, kişiliklerin, puları(idoların), kimlikleri(idlerin)... Vb yerini doğrularla değiştirmek ve/veya depolarize etmektir: Ayrıca zihninde-beynindeki sanal-doğal kaynaklarla ilişkilendirip hayatla güncellenişi/güncellenmesi amaçlanmıştır.



 

Bilgi Nedir? Bilim Nedir? İlim Nedir? Varlık Nedir? Yaratık Nedir? Sonsuz Nedir? Ebediyet Nedir?

Bilgi Nedir?
Genel anlamda bilgi; Her şeyin; resim, şekil, talimat, görüntü, davranış, eylem, sembol... Vb olarak zihnimizde, genlerimizde, düşüncemizde, medya ortamlarında ... Vb ortamlarda kodlanmış verilerdir. Varlıklar ve Yaratıklarla İlgili; ses, resim, görüntü, yazı, cümle, kavram, isim, kavramisim, eylem, sembol... Vb kodlanmış her şeye bilgi denir. Nerde Varlık ve Yaratık varsa orda mutlaka bilgi var demektir. Bilgi ve enerjinin olmadığı bir ortam düşünülemez. Doğadaki sübjektif-objektif yaratık(nesnel), olay, süreç ve olgularla ilgili genellikle duyularımızla  zihnimize özümsenen, alınan, giren ya da genlerimizde var olan(fitrati-yapısal bilgi) veya   zihinsel operasyonla  ürettiğimiz  ürünlerin zihnimizde bıraktığı; dinamik anlamlı  imaj, görüntü, ses, kavramsal ve ilişkisel...Vb bilgi birimleri ya da kalıntılarıdır. Bilinçli veya bilinçsiz edindiğimiz bilgileri zihnimize-belleğimize yerleştirip, gerekirse bu bilgileri kullanarak yeni bilgiler üretiriz. Kısaca bilgi; duyuşsal olarak maksatlı ya da maksatsız edinilen ya da zihinsel olarak üretilen; bilinçli ve bilinçsiz beynimize ve zihnimizde kodladığımız; anlamlı  imaj, görüntü, kavram, ilişkisel ...Vb bilgi birimleri ya da veri halleridir.
Bilgi, bilimin havuzu içinde yer alır. İşlenmesi ve hayata uygulanması için bilim gereklidir. Bir bakıma bilgilerimiz sahip olduğumuz bilimin veri tabanlarını teşkil ederler.
Dağarcığımızdaki bilgilerimizi yazılı dil ve lisanda ifade ederken; kavram, isim, kavramisim, resim, üç boyutlu cisim, davranış, ima … Vb şekilde ifade ederiz.
Bilim; Tüm Bilim Dallarını Kapsayan-İçeren Geniş Kavramdır. Bilimin veri tabanı bilgi birimleridir. Biyoloji merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Biyoloji Bilim Dalı Ortaya Çıkar. Evrim merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Evrim Bilim Dalı Ortaya Çıkar ya da oluşur… Vb Tüm Bilim dallarına bu mantık genellenebilir. Zeki yaratıkların çevresine uyum, gelişim, çevresini ve kendilerini; konumlandırış, tanıyış ve kullanış aracıdır. Bilgi ise bilim ve ilimin veri tabanıdır. Bilim yaratıkların geçici enerji yaşam döngüsünde deneyim, öğretim, öğrenim ve eğitime dayalı ortaya çıkardıkları ilim versiyonu ürünüdür. İlim, ezeli, ebedi ve Baki olan Allah (C.C) Âlim Sıfatına tabiidir ve ölümsüzdür. Aslında bilimin kökeni de ilimdir. Sanki bilim doğa kökenli canlı ve yarı canlı yaratıklar tarafından eşyayı ve tüm yaratıkları tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel dikitlerini temsil eden bilgi tabanlı zekâ ve düşünsel işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. İlim ise ilahi/peygamberi kökenli olup, eşyayı, tüm yaratıkları ve kendini tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel sarkıtları temsil eden bilgi tabanlı düşünsel Akıl işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. Yaratıkların genetik, fıtratı, deneyimleri ve ilahi/peygamberi kökenli ölümlü ve geçici hayata uygulanan ilim versiyonuna bilim deniyor. Bilim ve ilim mürşit olamaz ancak araçtırlar. Ör. Peygamberler; Peygamber Ahlakı Mürşididirler. Ünlü bilim uzmanları; sahalarının mürşididirler. İnsanlarda bilim ve doğa insanı değil Allah (C.C) insanıdırlar. Onun için Bilim-İlim İnsanı, Bilim-İlim Adamı, Bilim-İlim Kadını Kavramları bazı insanlar için yanlış ve liyakatsizdir. Bilim Uzmanı, Bilim Eksperi, Bilim-İlim Ustası, Bilim-İlim bilirkişisi, alimi kavramları bazı insanlar için daha liyakatlidir. Bilim; ilimin yaratıklardaki; irsi ve/veya sonradan öğrenilen ya da üretilen hayatla ilgili ölümlü-sonlu örüntüsü-örgüsü gibidir.

Bilgi; Zihinlerde, organlarda, medya ortamında ve doğada; kavram, resim, şekil, imaj, ses, görüntü … Vb şeklinde kodlanmış insan zihninde üretilen ya da doğal ve sanal kaynaklı yaratık, olay olgu, süreç… Vb şeylerin karşılığı olan enerji halleridir. Genel anlamda bilgi; Her şeyin; resim, şekil, talimat, görüntü, davranış, eylem, sembol... Vb olarak zihnimizde, genlerimizde, düşüncemizde, medya ortamlarında ... Vb ortamlarda kodlanmış verilerdir. Varlıklar ve Yaratıklarla İlgili; ses, resim, görüntü, yazı, cümle, kavram, isim, kavramisim, eylem, sembol... Vb kodlanmış her şeye bilgi denir. Nerde Varlık ve Yaratık varsa orda mutlaka bilgi var demektir. Bilgi ve enerjinin olmadığı bir ortam düşünülemez. Doğadaki, sübjektif-objektif(nesnel) canlı-diri yaratıklar dünyaya geldiklerinde genlerinde yapısal olarak kısmen var olan buna ilaveten, süreç, olay olgular... Vb şekil de zihinsel asimile(özümsenen) olunan veya rüya ile, trans ile, düşünerek, zihinsel operasyonla üretilen ürünlerin zihinsel(düşünsel kayıt), beyinsel(organik kayıt) havuzda diğer bilinenlerle ilişkisel kayıt edilen; ses, görüntü, imaj, sembolik kod, eylem, ... Vb dinamik kalıntılardır. Bilgi zeki yaratıkların çevreye uyum ya da yaşamak amacıyla bazen canlıların genlerindeki yapısal değişiklikler sonucu genetik yapılarına ya da sistemlerine kayıt edilir. Ör, Yerküresi bedenine insanların liyakatsiz etkisine, yer küresi yeni koşullara uyum için; kendisini ve iklimsel rejimini yeniden düzenleyerek depremler, aşırı yağışlar ve küresel ısınma ile tepkisel uyum gösterdi. Örneğin. bakterilerin antibiyotiklere karşı genetik direnç geliştirişi. Canlı, cansız ya da yarı canlı yaratık sistemleri; değişen çevre koşullarına ya da çevreye uyuma zorlandığında sistemin ilk yapısında değişiklik yaparak yeni kombinezon bilgileri içeren ya da sahip sistem olur. Ör. bir ekosistemin küresel ısınma sonucu oluşan yeni çevresel koşullara yapısal değişimle tepki göstermesi.
İnsan ruhunda ise doğa ve hayvani-meleği doğa ötesindeki öğrenebileceği ya da gereksinim duyduğu hemen her şeyin ilim olarak meleği(kusursuz) yeterince karşılığı vardır. Ruh Allah (C.C) emaneti olduğu için hemen her şeyin özünü içeren ve sadece akıl işletim sistemi verilen yaratıklara üflenmiş olup bu yaratıkların hayvanlardan ve cansızlardan farklı olarak akıllı yaratıkların nefsini (Kendisini) ve Rabbini(Allah (C.C)'Yİ)tanımasına yardımcı olur. Ola ki ilkel, doğal, cahil ve doğal insansılarda (Âdem AS öncesi ve sonrası bazı cahil insanlarda) Ruh yoktur. Bu nedenle Allah (C.C)'Yİ ve kendilerini tanımazlar. Ola ki onun için cahillerde uzak durun diye ayet ve hadisler vardır.

Bilgi; bilimin (nesnel + sanal+düşünsel+dijital/hesabi insani bilim)  ilimin (tüm bilinmeyen bilimler, nesnel + sanal + düşünse + ilahi ... bilim)... Vb beynimizdeki ve zihnimizdeki farkında olduğumuz ve olmadığımız bilgi birim alt birimleri ya da veri tabanı olan birim (görsel, işitsel, görsel+işitsel, hissel, duyuşsal... Vb) enerji hallerinin karşılığı gibidir. Bilginin karşılığı genellikle doğada, doğa ötesinde, düşünce dünyasında ve bilinmeyen âlemlerdedir. Bizim bahsettiğimiz bilginin yeri ve mekânı; zihinler, beyinler, bedenler, doğal yaratıklar, yapay yaratıklar, medya ortamları, sanal ortamlar (sanal zeki programlar), literatür, nesnel zeki ortamlarda (robotlar, bilgisayarlar); sembol, harf, kavram, ses, görüntü, resim… Vb şekilde kodlanmış bilgiden bahsedilir.
*Hayata doğru uyguladığımız bilgilerin âlimiyiz. Hayata yanlış uyguladığımız bilgilerin gafiliyiz. Hayatta bilmediğimiz bilgilerin cahiliyiz. Hayatta bilip uygulamadığımız bilgilerin hamalıyız. Hayata kasti yanlış uyguladığımız bilgilerin hainiyiz.. Demirkuş 2019
*Çocuklarımızı ve öğrencilerimizi; zamanında gerçek bilgilerle donatmazsak, onun yerine zihinleri yanlış, eksik ve hurafe bilgilerle doluşur.
*Toplumsal olarak geri kalmanın bir sebebi de budur.
*Öğrencilerimizi sıfırdan, üniversiteyi bitirinceye kadar sadece fen ve toplumsal bilimlerle ilgili bilgilerle donatmak yeterli değildir. Peygamber Ahlakı yönünde eğitici bilgi ve uygulamalardan (eğitimden) yoksun bırakmak geleceğimiz için büyük bir risk ifade eder.

BİLGİSAYAR;çeşitli  tek düze enerji halinden-hallerinden;görsel, işitsel, görsel-işitsel... Vb idrak edilebilir, kullanılabilir mekanik(robotlar) ve sanal enerji hallerini üreten yarı nesnel-yarı sanal  araçtır.


Varlık;var olmaktan gelir. Aslında yokluk diye bir şey düşünmek yanlış ve iftiradır. Her şey Allah (C.C) ilminde varlık olarak vardır ancak bunların içinde dilediklerine yaşama hakkını vererek (yaratarak) yaratık olarak hayat buldurur. Enerji yoktan var vardan yok edilmez enerjinin korunumu yasası: israf haramdır ayetine uygundur. Her şey Allah (C.C) ilminde varlık olarak vardır ancak hepsine her an yaratık olarak hayat vermemiştir. Nurundan ilmindeki varlıklara hayat vererek yaratır. Sadece dilediklerine geçici hayat vermiştir (Sadece taktır edilenler yaratık olarak hayat bulmuştur) ve bazılarına sonradan ebedi hayat vereceğini vaat etmiştir. Ebedi hayatın tarlası olan kâinattaki bazı yaratıkların yaydıkları ve ürettikleri enerji halleri ebedi yaratık olarak kişilik kazanıp geleceğe yol alırken bazıları yaratık hamuru olarak kalırken bazıları da olduğu gibi ait olduğu ilimdeki varlık hallerine dönerek Allah (C.C) icabetine amade bekleyeceklerdir. kâinat bir nevi ebedi hayatın (ebediyetin) tarlasıdır. Nesnel, düşünsel, sanal… Vb çeşitli enerji hallerindeki yaratıklar atom, atom altı parçacıklar, bazı atom altı ve özgün enerji halleri (özgün plazma boncukları, özgün kuantumlar, titreşen özgün sicimler ...Vb) hamuru ile defalarca yaratıldığı gibi belki de yaratık hamuru olarak kâinatta defalarca yaratılıp öldürülecektir. Her yaratık aynı zamanda bir varlıktır. Her varlık bir yaratık değildir. Allah (C.C) bazı varlıklara hayat verip dirilttiği zaman yaratık sıfatını kazanır. Her yaratık eylemlidir. Yaratılmayan varlıklar eylemsizdir yani enerji hamurunda kişilik kazanmamıştır.

Varlık Yaratık Bilim ve İlim Kavramları Arasındaki İlişki Fark ve Özgünlükler; Varlık, her şeyin var olduğu ilim potansiyeli içinde anlam kazanan bir kavramdır. Ör. bir bilgisayarda olası pek çok sayıda belki de sonsuz sayıda animasyon ve çizim yapma ve yapay yaratma potansiyeli ilmen vardır. Ancak çizim veya animasyon enerji sarf edilerek yapıldığı ya da yaratıldığı an yapay yaratık kimliğini ya da sıfatını kazanır. Bu ilim ve doğal(doğal bilgisayar ortamı ve habitat) yaratma ortamı olan doğa içinde aynı şey söz konusudur. Varlık potansiyeli, gücü ve tüm enerjinin karşılığı Allah (C.C) ilminde ve Nur (C.C) sıfatında vardır. Yaratıldığı an yaratık sıfatını kazanır. Bilim insan tarafında keşif edilen ilimin yapay ve ölümlü versiyonudur ve onunla yapay ölümlü yaratıklar yaratılır. İlim ebedidir.

Yaratık:Varlıklar ilim âleminde yaşamaya hak kazandıkları  veya takdir edildikleri hayatı buldukları an yaratık (yaşayan varlık) olamaya hak kazanırlar. Değilse ilmin içinde varlık olarak hayat verilmeyi bekler. Özgün enerji hali veya doğa ve doğa ötesinde çeşitli enerji halleri şeklinde özgünlükleri ile temsil edilen kişiliklerdir. Yaratığın kişiliği, enerjinin ise halleri vardır.
Allah (C.C) ilminde yaratılacak, yaratılmış, yaratılan veya tüm diğer yaratıklar ilmen her şey varlık olarak vardır ve bulunur yani hayat verilmemiş varlık olarak her şey bulunur. Ancak bazı varlıkları zamanı gelince yaratık olarak takdir eder ve yaratık olarak hayat verir. Yaratılan ya da hayat verilen bu varlıklara yaratık denir. Özgün enerji hali/leri veya doğa ve hayvani-meleği doğa ötesinde çeşitli enerji halleri şeklinde özgünlükleri ile temsil edilen kişiliklerdir. Yaratığın hem enerji döngü hali/halleri hem de kişiliği, enerjinin ise halleri vardır. Allah (C.C) bazı yaratıkları ömürleri bitimin de ebedileştirilen (ölümsüzleştirirken) bazılarını eski ilim makamına gönderir ve yaratılmayı beklerler.

Nesnel Canlı Yaratık: Yaşamak ve üremek için enerji tüketimine gereksinim duyan ve kendisine benzer fertler meydana getiren yaratık grubuna denir. Kısaca özgün üreyebilen, etrafını etkileyen, etkilenen ve bilgi ile ulaşılan yaratıktır. Aktif kalıtım maddesi taşıyan ve doğal koşullarda kendisine benzer fertler verebilen nesnel yaratıklara denir.   

Canlılar Bilimi:
Tüm canlıları inceleyen bilimdir.

Cansız Yaratık: Yaşamak için enerji tüketimine gereksinim duymayan, kendisine benzer fertler meydana getirmeyen objektif yaratık grubuna denir.
-Cansızlar genellikle canlı yaratıkların hamurunu ve yaşam ortamını örgüsünün alt ve üst birimleri gibidir.
-Onlarsız nesnel yaratık düşünülemez o halde cansızlarda canlılığın bir parçası kabul edilmeli.
-Canlılar olmadan cansızlar yaşar ama cansızlar olmadan nesnel canlıları düşünmek olası değildir.
-O zaman hangisi diğerinin bir parçasıdır?
-Ola ki ilerde canlı, cansız ve ara form kavramlarının ayrımını yapmanın düşünce yanılgısına neden olduğu ortaya konacaktır.

Cansızlar Bilimi:
Tüm cansızları inceleyen bilimdir.

Geçiş Özelliği Gösteren Yarı Canlı Yaratık:
Örneğin spor, tohum, vb. özel hallerde oluşan veya  ontogeni hayat döngüsünün aşamalarına denir. Canlının hayat döngüsünün aşamaları veya halleridir.

Araform
Bilimi:
Canlı ve cansız olduğuna henüz karar verilmeyen ya da canlı-cansızlar arasında geçiş gösteren yaratıkların disipline/kategorize edildiği ve incelendiği bilimdir. Ör. tohum, spor, virüs... Vb

Bilinmeyen:
Henüz yaratıkların idrakine ve bilincine ulaşmadığı veya idrakinden silinip kaybolmuş/unutulmuş bilgi veya enerji halidir.  

Bilinmeyenler Bilimi:
Canlı, Cansız ve Araform  Biliminin  kategorisine girmeyen yaratıkların bilimidir.  

Kayıp:
Varlığı kabul edilen ancak kendisine herhangi bir şekilde ulaşılamayan yaratıktır.

Kayıp Yaratık: Önceden bilinen sonradan arandığında bulunamayan-ulaşılamayan yaratığın konumudur. Bilinen bir yaratığın, diğerinin/lerinin malumatından kaybolması veya kendisini kayıp etmesi/ettirmesidir.

Yok Olmak:
Hal değiştirirken veya öldükten sonra; hal değiştirmeden  önceki  hayatıyla bağlantısı kurulamıyorsa; önceki kişilik yok olmuş demektir. Örn: bitkisel hayat.

Sabite;değişim potansiyeli sıfıra yakın seyir eden:matematiksel, toplumsal, ferdi özellik-eylem-davranış… Vb karşılık gelen kavramdır. Ör,ışığın uzaydaki hızı, Protonun kütlesi, Kütle çekimi sabiti, Bohr magnetonu, Boltzman sabiti, Plank sabiti, küresel ısınmaya tepkisiz insanların bedensel-zihinsel eylemin değişmez cahillikleri toplumsal sabitelerdir.


Gerçekler/Hakikatler Nedir? Kavram Yanılgısına Düşmemek İçin Gerçek ve Hakikatin Özgünlüklerini Bilmek Gerekir; Hakikat; Dünyevi, Uhrevi, İlahi ve İlimsel Olan Ezeli ve Ebedi Gerçeklerin Toplamıdır. Gerçek daha çok, Kişisel, dünyevi ve bilimsel değişmezler ve az değişenlerin toplamını ifade eder. Gerçekleri sadece madde kökenli kabul eden kişilikler (edenler) materyalistlerdir. Gerçekleri sadece ruh kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ruhbanlardır. Gerçekleri sadece doğa tabanlı kökenli kabul eden kişilikler (edenler) bilim insanlarıdır. Gerçekleri sadece ateş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Zerdüştlerdir. Gerçekleri sadece güneş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Yezidilerdir. Gerçekleri sadece hiçbir şey kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ateistlerdir… Vb çoğu doğa kökenli id, idol ve/veya putlardır. O zaman; öğretim, öğrenim ve eğitimle gerçek düşünce sistemimizi hangi gerçeklere yapılandıracağız ya da oluşturacağız. Ebedi, Geçici, Dünyevi, Milli, Milliyetçi, Radikal, Doğal, Vahşi, Hayvani, Bilimsel, ... Vb Düşünsel/Düşünce Sistemleri Kitlelere ve İnsanlığa Kazandırış ve Yükleyişle İlgili Eğitimi Doğru Değerlendiriş Çok Önemlidir. Ola ki şu sorular sorulabilir; tüm yaratıklar, yaşadığımız kâinatlar ve her şey; Kim? ve/veya Nere Kökenlidir? Sorularının yanıtı gerçeklerin adresine bizi yaklaştırır. İslam'iyet'te ve Allah (C.C) gönderdiği tüm kitaplarda; her şey Allah (C.C) nurundan yaratılmış ve sonra her şey ona (Allah (C.C)'HUNA) döndürülecektir ve yönelecektir. Yani tüm yaratıkların gerçekleri göreceli (izafi) ve geçici gerçeklerdir. Ancak Allah (C.C) istedikleri ebedi gerçek olacaklardır ve hayat bulacaklardır. Gerçekler; dünyevi en az değişen veya değişmeyen; yaratık, olay, süreç, zaman, olgu ve kurallar bütünüdür. Bu nesnel kâinatta sınırlı gerçekler veya geçicilik vardır. Değişim miktarı ihmal edilebilecek kadar minimum düzeyde olan veya hiç değişmeyen yaratık, olay, süreç, zaman, olgu ve kurallar bütünüdür. Kısaca; en az değişen veya hiç değişmeyen kavramlara gerçek denir ve dünyevi her şey geçici gerçek ya da güdük gerçeklerdir.. Gerçek yalanın tersidir. Karşılığı yalan/yanlış/eksik olmayan çok şey; ya güdük veya kalıcı-ebedi gerçektir. Hayatta, izafi, değişmez, az değişen ve güdük gerçekler vardır. Örneğin, ölüm, karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur ve Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve bizim görsel algıladığımız nesnel evren ise kâinatın sadece % 5 ini oluşturur ve sonuç itibariyle değişmez geçici gerçektir. Olaki çoğu doğa kanunları az değişen geçici gerçeklerdir.
Yorum;İlimde Varlıklar âleminde yer küresi ve kâinattaki tüm yaratıkların potansiyel enerjisine ve özgünlüklerini özünde bulunduran ve her şeyin yapışık olduğu (Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet); ilk matematik nokta, ilk zerre, ilk sıfır, ilk küme, ilk mekân ın bulunduğu ilk koordinatlarda ve ilk boyutlarda belki de boyutsuzluklar da ya da sonsuz boyutlar da veya hepsinin ortak paydası boyutlar da (1032-39 derecede erimiş haldeki kâinatın her şeyini içeren nokta, kâinatsız ilk uzaysal mekana ve oluşan ilk kâinata /yaradılışın ilk saliseden kısa sürede ol emrine icabetine verdiği tepki anı ve oluşum hali) Karanlık enerji ( kâinatın mekân ını genişleten enerji) harekete geçti ve karanlık madde (yaratıkları kümelendirici bir arada tutan ve tutkal görevi gören enerji) tepki olarak otaya çıktı. 2 gücün (karanlık enerji ve karanlık maddenin) dengesi 5–6 milyar yıl dengede gitti (kâinatı; genişleten karanlık enerji ve kâinattaki yaratıkların kütlesini bir arada tutan karanlık madde enerjisi) ve akabinde genişletici enerji gücü (karanlık enerji) hâkimiyeti aldı ve kâinatı genişleyiş gücü bir arada tutuş gücünü aştı. kâinatı 6 (her gün yaklaşık bir milyar yıla intisap emektedir.) günde yaratık ve göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Bu arada ebedi hız (zamanın sıfıra yaklaştığı hal) sonsuz hıza, sonsuz hızlarda ışık hızına… Vb gittikçe durma noktasına yaklaşan hızlarda hareket eden yaratıklar yaratıldı) .
            Bir anda var olan kâinatın en düşük hızlarıyla ışık hızına ondan sonsuz hızlara ve ebedi hızlara doğru yol alırken diğer taraftan -273 dereceden 1032-39 dereceye doğru ısınarak eriyerek küçüldüğünü düşünelim! Bu şu anlamı taşır; kâinat başlangıçtan bu güne dek unziplendiğinin (kodlanarak açıldığı ve genişlediği koşullarının) tam tersine, başa doğru yani gelişinin tam tersine uyumlu ziplenerek küçülüp erimeye başladığının kurgulayışıdır. O zaman yer ve gökler yaratılmadan sıfır yaşındayken; karanlık enerji ve karanlık madde tarafından zıt yönden çekilmeye başlandı ve 380 yıl bu zıt yönlü kuvvetlerin etkisi arasında bugünkü kâinatın bebeklik hali ortaya çıktı 380 yıl sonra kozmik patlamalar başladı. Bu günkü evren hala bu iki güç arasındaki yaklaşık % 5 lik evrendir. Karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur. Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve kütle çekiminden sorumlu madde olarak bilinir. Bizim algıladığımız Kâinat tüm kâinatın sadece %4'üdür. Yer Gök yapışıktı ikisinin arasın biz açtık (Ayet var). Göğü Yer Gök yapışıktı ikisinin arasını biz açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet, Fussilet 41. Sure 11 Ayet. Göğü Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Her şey aslen Allah (C.C)’HU zerre nurundan kökenlenmiştir ya da yaratılmıştır. Yani tek kökenlidir. Evrimde tüm yaratıkların aslen tek kökenden kökenlendiğini savunur. Her ikisinde de canlıların hayatı suda başlar. Arşı suyun üstündeyken hanginizin daha güzel amel işlediğini denemek için Kâinatı yarattı. Canlıları sudan çift çift yaratmıştır Ayetleri vardır.

-Belki de doğadaki her kanun sonlu ve geçici bir gerçektir, ama her gerçek bir kanun değildir.
-Bilim geçici, ilim ise ebedi gerçeğe örnektir.

-Belki de en az değişen veya hiç değişmeyen şeylere sonlu-geçici gerçek denir.
-Karşılığı yalan olmayan geçici şeyler sonlu gerçektir. Örneğin, güneş dün doğdu ve battı sonlu-sihirli-geçici. Ölüm sonlu gerçek. Bu gerçek bugün tarih oldu.
-Doğum ve ölüm sonlu-geçici gerçeğe örnektir.
-Gerçek ve Hakikat Kavramları; ebediyet, doğruluk, kalıcılık ve kesinlik kavramlarıyla örtüşür.
-Bilimsel olaraktan kâinattaki tüm yaratıklar ve enerji halleri ebedi gerçek halden ve boyuttan, geçici hallere ve boyutlara (geçici gerçeklere) indirilmiş tüm yaratıklar ve enerji halleri ilk orijinine dönecektir.
-Her şey, kâinat öncesi ebedi mutlak gerçeklerden günümüze inkişaf ettiği geçici gerçeklerdir.
-Maddenin de kâinat öncesi mutlak gerçeklerden kökenlendiği bir gerçektir.
-O zaman insan düşünce, yönetim ve eğitim sistemleri madde ötesi kökenli gerçekler üzerinden günümüze doğru gerçekçi inşa ederek geleceğe yönelmesi son derece önemidir.
-Zaten var olan nesnel kâinat üzerine bilincimizi inşa etmemiz geçici ve ölümlü bilim üzerine inşa edilen düşünce sistemi doğa ötesi anti madde ve orijinimizdeki gerçeklere doğru empati/eşduyum duymamıza önemli bir engel ve insani düşüncenin fıtratına terstir.

-Tam tersi orijinden günümüze düşünce sistemimizi inşa etmek daha gerçekçi ve geleceğe yönelmesi verimlidir. Önermelerinin bu asır ki eğitim, yönetim ve insan düşünce sistemlerini inşa edilişinin bilimsel yetersizlikleri açısından eleştiriniz.
-Doğa ve bilim; doğa öncesi ilim ve hakikatlerin geçici meyvesi olup, geldiği yere döneceğinden emin olun.
-O zaman eğitim ve düşünce sistemimizi nesnellikten daha somut ve gerçek olan doğa öncesi gerçeklere dayalı ve temelli inşa etmeliyiz.
-Ebediyetten, gerçekten, haktan (Allah (C.C)'HUNDAN) geçici kâinattaki hayata geldik çok şey tekrar Allah (C.C) dönecektir.


Yaratmak;Dışarıdan hiçbir enerji haline gerek duymadan, var olan güç ve potansiyelinden bir veya çok şeyi değişik enerji halleri şeklinde veya yaratık/lar olarak oluşturmak, yaşamaları içinde kendi gücünden ve potansiyelinden yaralandırmak veya başka hiçbir enerji hallerine-şeylere gerek duydurtmamaktır. Allah (C.C).HUNE özgüdür.

Yaratmak;Yaratılan yaratık gerçek yaradılış ürünü enerji ile hayatını devam ettirir.

Yaradılış;
-Allah (C.C) bir şeye ol der o da hemen oluverir.(Ayet) İnsanın Yaradılışı, kâinatın Yaradılışı, Kıyametin Kopuşu ve Asrımızla İlgili Bazı Ayetler,
-Ebedi-ölümsüz boyutta kâinata ol dedi ve her şey oldu bitti! Olmuş bitmiş boyuttaki sonuçlarda; yaratığın/yaratıkların tüm tercih olasılıklarıyla varacağı sonuçların hepsi mevcuttur. Yani bir kişi Allah (C.C) peygamber gibi teslim olması ile varacağı kader çizgisiyle sona ulaşır. Kendi özgün tercihleriyle hayatını değerlendirmesiyle varacağı kader çizgisinde karışılaşacakları önceden bilinir ve farklıdır.  Ola ki  Allah (C.C) şeytanı şeytan olsun diye yaratmadı. Akıllı yaratık olarak yarattı ve şeytan nefsini tanıdı. Allah (C.C) Önce Âdem AS'I sonra eşini yaratıp cennete koydu. Kıyamete kadar orada kalacaklarını sonra onları kıyamette öldüreceğini hatırlattı. Onları cennete ki şu ağacın meyvesinde yememeleri konusunda uyardı. Yemeleri halinde nefislerine zülüm edebileceklerini konusunda uyardı.Kuran 7.Sure/ 19., 20., 21.,22., 23., 24., 25., 26., 27. Ayetler. Şeytan Âdem AS'IN eşine ve kendisine ; birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara cazibeli ve beğenili vesvese vererek: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedi kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi. Meyveyi yemeleri ve avret yerlerinin açması halinde melekler gibi ebedileşeceklerini cazibeli ve beğenili telkin etti. Onlarda Allah (C.C) ikazını unutup bu cazibeli teklife kandılar. Avret yerleri açılıp deşifre oldukları için; Âdem AS'IN ailesi şeytanla;yeryüzündeki vahşi-doğal insan nefsi içinde türemek, yaşamak üzere ve düşman olarak indirildiler . Âdem AS sonradan yalvardı Allah (C.C) onu affetti. Âdem AS'IN Zürriyeti Habil ve Kabil kısasıyla doğal insana karıştı. Sonradan şeytanının kendisi Allah (C.C) kurallarının tersine kendi tercihleriyle hilkat garibesi kader çizgisine girmiştir. Kuran 7.Sure/ 11., 12., 13., 14., 15., 16., 17., 18., 19., 20. Ayetler. Kuran 15.Sure/26., 28., 29., 31., 32., 33., 34., 35., 36., 37., 38., 39., 40. Ayetler. Kuran 17.Sure/61, 62., 63., 64., 65. Ayetler. Kuran 18.Sure/ 50. Ayetler Kuran 20.Sure/ 115., 116., 117., 118., 119., 120., 121., 122., 123. Ayetler. Kuran 38.Sure/ 71., 72., 73., 74., 75., 76., 77., 78., 79., 80., 81., 82., 83., 84., 85. Ayetler. Şeytanın imamı ve topal bir cinin oğlu (Menazil'n oğlu) olduğu rivayet edilen Azazil İbn-i Menazil'e (İblise) Allah (C.C) neden Âdem AS'A secde etmedin diye soruduğunda beni ateşten onu topraktan yarattın, ondan daha üstün, hayırlıyım ve bana mühlet verirsen Âdemin tüm zürriyetini şaşırtarak yoldan atabileceğini iddia etmiştir. Özel haller hariç, Ola ki ruhuz ve/veya akılsız insanlar eşya ile Allah (C.C) ayırt edemez ve genellikle inançsız, ateist, cahil ya da doğal bir tapınışa sahip olur. Genellikle İlk insansılar ve günümüze kadar ki cahillerin hemen hepsi bu konumdadır. Ola ki bu vahşi/doğal cahil insansı insan çizginin devamıdır. Allah (C.C) Âdem AS ruhundan üfledikten sonra Allah (C.C) ve eşyayı ayır ederek tanımıştır. Melekler gidin Âdeme eşyayı sorun tanıyacak diye icabet etmiştir. Ayet veya Hadis vardır.
-Ola ki İblis (Azazil İbn-i Menazil) Âdem AS'IN bedenini yeryüzündeki Âdem AS öncesi Doğal insansıların bedenine benzetip onu hakir görmüş olabilir. Ancak Allah (C.C) Âdem AS'A Ruhundan üflemiş, Akıl, Namus, İnsani İlim, Eşyayı Tanı İlmi ve Vicdan vermiştir. Meleklere Âdem AS'A eşyayı sormalarını istemiş ve Âdem AS bu özelliği nedeniyle tüm eşyayı doğru tanımış ve meleklere doğru izah etmiştir. Hâlbuki Âdem AS'A kadar Yeryüzü vahşi/doğal insansı insanlarına Allah (C.C) ruhundan üflememiş , akıl, vicdan vermemiş ve düşünsel-zihinsel işletim sistemi vahşi/doğaldı onun için sorumlu insan değillerdi yani cahil insandılar/dırlar. Sorumluluk serüvenleri Âdem AS'IN Yeryüzüne inişi ile başlar. Ancak bu vahşi/doğal insansı insanların eşyaya ve yaratıklara doğal tapınma serüveni Âdem AS'IN yaradılışını başlatmasına neden olmuş olabilir. Şirk (Kasti şirk Allah (C.C) en büyük af edilmez/edilmeyecek iftiradır) koşulmadan önce de O (Allah (C.C)); yegâne ilahtı, tüm mülkler onundu, şükürler/hamtlar ona yapılırdı ve her şeye kadirdi, bugünde böyledir ve gelecekte de böyle olacaktır. Ayet vardır. Nefsine uyduğu kendisine (İblise) hatırlatılmış; imamlık makamından inmesi emredilmiş, kovulanlardan olduğu, kendisine uyanlarla cehenneme atılacağı, Allah (C.C) ihlaslı kullarını yoldan atamayacağını ve kendisine kıyamete kadar mühlet verildiği hatırlatılmıştır. Sonrada bu çizgideki tüm akıllı yaratıklar (İnsan, Cin... Vb) şeytana uymuş kabul edilip ya da yaşam döngüsünde şeytana tam itaat ediyorsa sanal, düşünsel ya da nesnel şeytan kabul edildiği: Allah (C.C); Peygamberleri, Suhuf ve Kitaplarıyla bildirilmiştir. Özel not; Belki de ya da Ola ki İblis şeytanlık yapmasaydı şimdi emekli imam, insanlara da, şeytanının ahlakından değil de onun yerine hayvanların ahlakı, davranış ve eylem şeklinde uzak duruşu telkini dini eğitimde verilir olabilirdi. Ola Ki Şeytan tekrar cennete konsa bile canı sıkılır ayni işi yapar. Sizi dünyaya göndersek yine aynı şeyleri yapardınız (ayet var).
-Ancak Allah (C.C) ebedi boyutta olup biten senaryonun geçici-ölümlü hayat ve yaratıklar boyutundaki ( kâinattaki) senaryoyu tarif ederken;
1-Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık. Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet
2-Yeri göğü 6 Günde/Evrede Yarattı (Kuran-ı Kerim CC 10.Sure /3. ayet, Kuran-ı Kerim CC 11.Sure /7.ayet)
3-Göğü hala genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet.


kâinatın Yaradılış Konusuyla İlgili Bazı Ayetler;
Kuran 7. Sure /54. Ayet.
Kuran 10. Sure /3. Ayet. Kuran 11. Sure /7. Ayet. Kuran 21. Sure /30., 31., 32., 33. Ayetler. Kuran 23. Sure /12. Ayet. Kuran 25. Sure /59. Ayet. Kuran 33. Sure /72. Ayet. Kuran 36. Sure /82. Ayet. Kuran 57. Sure/4. Ayet. Kuran 67. Sure /3. Ayet.

Sonuç;
-Ölümsüz bir boyutta olmuş ve bitmiş bir senaryonun ölümlü, geçici ve sonlu boyutu yaşanıyor ve yaşıyoruz.
-Yaşayan bu senaryoda;ör, hayırlı mukadderat dileyen bir insana Allah (C.C) icabet ettiği zaman o insanın geçiciden ebediye tüm mukadderatını değiştirebiliyor.
-Ya da geçici senaryodan dilediğini ebedi, geçici, yok… Vb edebiliyor ve/veya yapabiliyor.
-Onun gücü her şeye yeter ve o her şeye kadirdir.(Ayetler var)

Taklidi veya Güdük Yaratmak;Kendisini yaratanın ona sürekli hayat vermeye gücü yoktur. Saldım bayıra-çayıra rabbi kayıra yaratma türüdür. Örneğin, Zihinsel olarak insanın doğada olamayan şeyleri hayal edip sanal ve nesnel hayata uygulaması gibi

Üretmek;Kendisinden ve çevrede var olan enerjiden bir veya çok şeyi oluşturmaktır.

TüremekKendine benzer yaratıklar oluşturmaktır.

.
Yalan:
Karşılığı doğru ve ebedi gerçek olmayan kasti veya bilinçsiz Uydurmalardır. Karşılığı  doğru ve haklı olmayan yanıltıcı gerçektir. Yalan kısmen gerçeğin tersidir. Var olmayandır (yoktur).Örnek;Güneşteki füzyon misali aşkımın yanında kâinat kıvılcım bile değildir. Demirkuş 2003.
-Yalana örnek;Aşkımın yanında kâinat kıvılcım bile değildir.
"Aşkımın yanında kâinat kıvılcım bile değildir. 
-Kara delikler kabrim, ak deliklerde meyve vereceğim.
-Bir kanadım geçmiş, bir kanadım gelecek.
-Kalbime gömülü, sonlu sonsuzlar!!!
-Büyük kıyametten ebediyete uçuyorum". Demirkuş 2010.

Sürreya HAZIR'A Atıf Ettiğim Şiirimdir
.
Hayvanlarda yalan var mıdır? Toplumda yalan olmasaydı ne olurdu? Yalanın mubah olduğu tatbik/uygulayış alanları var mı? Sorular yalanın toplumsal döngülerdeki gerekliliğini vurgulamak için önem taşır.

Yanlış:
Karşılığı doğruya ve gerçeğe aykırı kasti olmayan uydurmalardır.

İftira:
Liyakatsiz yakıştırmadır. En büyük iftira Allah (C.C) şirktir.

Hiçlik Nedir;Allah (C.C) vahdaniyeti yanında geçici yaratık hayatı yok ve hiçlik olarak kabul edilebilir. Tüm yaratıkların enerji potansiyeli Allah (C.C)'HUN Nurunda vardı/vardır. Zerre enerji olarak geçici hayatla yaratıklar şereflendirildi. Sonra ebedi hayat müjdesi bağışlandı.


Anlamsızlık, Yokluk, Kayıp ve Hiçlik Kavramları Nedir? Hemen her şeyin mutlak en az bir anlamı vardır. Allah (C.C)’HU Her şeye kadirdir. Varlıklar âleminde Allah (C.C)’N İlminde her şey vardır. Bazı varlıklar yaratık olarak hayat bulmuştur. Allah (C.C)’HU anlamsız bir şey yarattığından bahsetmemiştir. Cüzi bir ilme sahipsiniz (insan için ) diye ayet vardır. Eğer bir insan bir şeye anlamsızdır, yoktur, kayıptır ve hiçtir diyorsa; ola ki aslında o insan anlam veremediği, yok saydığı, kayıp saydığı ve hiç dediği şeye karşı kendisi anlamsız, yokluk, kayıp ve hiçlik pozisyonunda ya da durumdadır.

Yokluk:Hiç bir şeyin olmadığı anlamına gelen yokluk kavramının karşılığı koca bir yalandır. Yaklaşık; Yokluk=Yalan !! Yokluk  kavramı hiçbir enerji halinin olmadığı boyut/larla örtüşen bir kavram olarak ifade edilmesiyle kavram,özdeyiş ve düşünce yanılgısını yaratmaktadır. Bu kavram, kayıp ve bilinmeyen kavramları ile karıştırılmaktadır. Belki de;"Enerji Yoktan Var Vardan Yok Edilemez" prensibinin tanımı eksik veya mantıksızdır. Çünkü enerjisiz bir boyut düşünmek mantıksızlık ve saçmalıktır. Doğadaki tüm döngüler bu mantıksızlığın kanıtı olabilir!! ”Enerji Görünmezden Görülür, Görülürden Görünmez Hallere Dönüşebilir” demek belki daha doğrudur veya mantıklıdır.            
Bu açıdan
, bilim ve insan henüz gençtir. Bilim ile bedensel beş duyuya ve duygulara ilave olarak, sanal dünyamız ve duyularımızla idrak edişimiz; eğitim, öğretim ve teknoloji ile pozitif bir şekilde evrimleştirilmedikçe; evrim teorisi ve prensiplerinin bazı bölümlerini gerçeklerle ilişklendirmenin ispatı şu an için olanaksız gözükmektedir. Bunun ispatı için bazı zihinsel ve bedensel enerji hallerini açıklamak asırlar alabilir. Hz. Muhammed AS. Miraca çıkmasıyla, Âdem A.S.'ın Yeryüzüne inmesini ışınlamayla ilişkilendirmeyi ispat etmeye veya çürütmeye henüz bilimsel veri ve teknoloji eksik ve yetersiz. Bu durum şu an zor, köre ışığı tarif etmek misali. Belki de ışınlamanın gerçekleştiği çağda veya maddeden anti maddeye doğru insanda var olan tüm  enerji hallerinin döngüleri deşifre edildiği zaman bunu daha iyi anlamamız sağlanmış olacaktır.  

Değişim;Yaratıkların çevresel, içsel, genetiksel, sistemsel, toplumsal… Vb değişimlere; genetik, davranışsal, yapısal… Vb tepki geliştirişidir. Kısaca değişim; önceki haline benzemeyiş olay, süreç ve olgusudur denebilir. Genel olarak değişim bir süreç evrimleşme ise bir olgudur. Genel anlamda değişim süreci bazı sonuçları evrimleştirip evrim olgusunu gerçekleştirir. Değişmeyen tek şey değişimdir lafı koca bir yalandır. Değişim yaratıklarla yaratıldı ve onlarla da sonlanacak. Değişemeyen yegâne zat Allah (C.C)DUR. Enerji halinin ve/veya yaratığın çevreye uyum için; bulunduğu konum, hal ve hayat döngüleri denkleminden farklı konum, hal veya hayat döngüleri denklemine geçme eylemi, süreci veya olgusudur. Her değişim değişmezlerin ve kısmi değişmezlerin kefeninde veya örgüsünde  hayat bulur. Değişim kavramı evrim kavramından daha büyük bir anlam ifade eder. Evrimleşme yaratıksal değişimlerin gerçek ve ilişkisel hayat hikayesidir. Demirkuş 2009
I-Doğal Değişimler:Doğal koşullarda meydana gelen değişimlerdir. Ör, evrimsel değişimler, türlerin doğal oluşumu.
II-Yapay Değişimler:İnsandan kaynaklanan değişimler. Ör, çevre kirliliğinden kaynaklanan değişimler ya da teknolojik değişimler yapay değişime örnektir.
III-Ferdi ve Toplumsal Değişimler:Tercihlerimizden kaynaklanan ferdi ve toplumsal değişimler.
A-Liyakatli Değişimler:Toplumsal ve/veya tüm döngülerde;yaşatıcı, tamamlayıcı pozitif bütünleşik veya analitik özgünleşen değişimleridir.Ör,Liyakatli devrimler. Ör,Doğru, insancıl veya akıllı eğitimle peygamber ahlaklı insanları ortaya çıkarmak ya da yaratmak için yapılan değişimlerdir.
B-Doğal (Vahşi) ve Liyakatsiz Değişimler:Doğal (Vahşi) değişimler, Nefse ve baskın güce dayalı değişimledir. Liyakatsiz değişimler toplumsal veya tüm döngülerde, antagonisttik yani yok edici, zararlı bölücü ve parçalayıcı veya zararlı bütünleştirici değişimlerdir. Ör, Liyakatsiz Vahşi Leninist ve Marksist (Sovyet) devrimler ve ihtilaller. Ör,Yanlış, başıboş, doğal ya da doğal eğitimin kuduz-vahşi-doğal ahlaklı insanları ortaya çıkarmak ya da yaratmak için yapılan değişimlerdir.
C-Rahmani, Şeytani, İnsani (Hercai- hüsran-i), Cahili (Hayvani) …Vb Değişimler; Tercihleri fert, toplum, kavim devlet ve insanlığın kalitesini ve geleceğini belirler. Allah (C.C) liyakatli değişmek istemeyeni, değiştirmezmiş (Rad, 13/11). Belki de değişmezlerin/değişmek istemeyenlerin her şeyi; ya doğaya ya da liyakatli değişimi tercih edenlere malzemedir.
IV-Nötr Değişimler:Değişim potansiyeli mevcut ancak, sistemin ve organizmanın minimum değişimini ifade eden değişimlerdir. Ör, Timsahların evrimleşme ve değişim hızı.
V-Diğer Değişimler:Kategorilere girmeyen değişimler.

Dua nedir? Fert ve toplumların; değişmek, arzu, istek, gereksinimlerinin yerine gelmesi, şifa ... Vb için Allah (C.C)'HA yaptığı, yalvarış ve istemli yakarıştır. Aslında eğitimde her insanın; insanlık, yaratıklar ve kendisi için ne istedikleri konusunda istemlerini dua olarak deklere etmeye fırsat vermek o insanın düşünce sistemi ve sınırları hakkında bize önemli bilgiler verir. Onun için her insanın yaratıklar, insan ve kendisi için hür iradesiyle duasını ortaya koyması bizim onu daha iyi tanımamıza fırsat verir.

Siyaset, Bilim, Rejim ve Yönetimlerin Dindeki Konumlarından Yararlandırılışı İnsanlığın Geleceği İçin Önemlidir

- Din siyasete, ekonomiye, politikaya ve yönetimlere dayalı acımasız ve ölçüsüz menfaat kurallarını deşifre eder ve daha insancıl-rahmani kuralları ortaya koyuşa kaynak teşkil eder ve yardımcı olur.
- Siyasette din olmazsa ya da siyasetçinin gerçek dini ve inancı olmazsa dinin yerini menfaat dayalı ekonomi borsası, politik ve siyasi zekâ oyunları alır.
- Din siyasetçiyi, ekonomisti, politikacıyı, yöneticileri ve insanları ahlakı yönden rafine ve/veya filtre ederek kötü, iyi amelleri ve amaçlarını su yüzüne çıkarır. Hatta siyasetçinin ya da politikacının veya inanan insanın enderin samimi ahlaki ölçüsünü açığa çıkarır.
- Siyaset Dinle bağdaştırılmazsa bu sefer inançlı kitleden illegal (gayrı ahlakı ve gayrı resmi) yönden yararlanışın ve kullanışın yolu motive olur.
- Aynı durum din yönetim ve bilimle ilişkisel düşünülüp ya da yönetim ve bilimin dindeki konumları doğru tespit edilip insancıl çözümler üretilmezse bu sefer bilim ve yönetim cahili inançlı kitleden illegal (gayrı ahlakı ve gayrı resmi) yönden yararlanışın ve kullanışın yolu motive olur. Bu nedenle her medrese ve dini eğitimin mutlaka bilimsellikle güncellenip ilişkilendirilişi elzemdir.
- Biz İslam'iyeti insanlık için gönderilmiş bir din olarak kabullenip doğru değerlendirilmezsek bu sefer insan fıtratına doğru empati duymayan inanca /imana gerek duyan cahil radikal dindar kitlelerin ortaya çıkışına neden oluruz.
- Uzaya açılmadan önce tüm insanlığın bu dine sahiplenişi ve liyakatli değerlendirişi insanlığın işini gelecekte kolaylaştırmış olur.
- Bir anda düşünün Allah (C.C) bu dinleri göndermeseydi ne olurdu? Sorusunun yanıtı dinin değerini, önemini ve gereğini izahat için yeterlidir. Demirkuş 2013


Din nedir (İSLAM'DA);Akıl, ruh, ruh, nefis ve vicdan sahibi yaratıkları muhatap alan yaşanmış istendik, istenmedik, nötr örnek yaşantılar, peygamberi uygulamalarla ve yaratıkların akıbetleri konusuyla ilgi gelecek bilgileriyle dolu, yaşantı kuralları ve yönetim sistemlerinden ibarettir. İlim ve bilim:insanın;olgu, süreç, olay, yaratık, enerji hallerini… Vb tanıma ve tatbik/uygulayış araçlarıdırlar. İlim ve bilimin dini olmaz. Kısaca; gerçekte ve doğal olarak dinin, bilimin, rejimin… Vb. şeyin insanı olmaz ki batı bu durum hayat bulduğu için insanlar otistik din ve bilim uzamanı (bilim insanı?) olmuşlar. Bu insan tipinin özellikle din bilim ilişkiselliği açısından tüm bildiklerini diğer bildikleriyle ilişkisel düşünselliği körelmiş ve tümel düşünsel ve uygulayış ilişkiselliği cahilleşmiştir. Bu açıdan bu asır ki öğretim, öğrenim ve eğitim sistemi eksik, cahilce ve kesin yanlıştır. Özellikle üniversiteler ilk, orta ve lisedeki bilgilerin ilişkiselliğini tamamen körelticidir. Doğrusu insanının bilimi ve dini olur. Bu kavramları her konum ve boyutta dine bağlı düşünmek anlamsızdır veya mantıksızdır. Din hem uhrevi (ahraet) hem de dünyevidir. Peygamber ahlakı merkezli mantık ve uygulayışlarla yaratıklara yaklaşır.
Din; akıllı yaratıkların kâinatta verimli ve hayırlı yaşam döngüsünde yaşamaları için; her fıtrata uygun içeriği/leri, yaklaşımları, kuralları ve peygamberi uygulayışları içeren ilahi/peygamberi kökenli hayatın yaşama şekli reçetesidir. Bu tanım sadece Allah (C.C) gönderdiği dinler içindir, yaratık kökenli dinler değil. Yapısının-fıtratının kaldırabileceği, yapabileceği ve diğer yaratıklara hayırlı konumlandırmayı içeren kurallar bütünüdür. Geçmişte,hayatta ve gelecekteki gerekli, önemli; zaman,olay, süreç olgu ve sonuçları bildirir.
İpucu;Müslüman, namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır), dürüst, yeterince bilgili, zihinsel, eylemsel ve davranışsal olarak kendini liyakatli konumlandırmasını alışık tepki (refleks) haline getirmeye çalışan çevresine peygamber liyakati ile yaklaşan insandır. İnanıyorsanız üstün sizsiniz (Âl-i İmran, 3/139).
-Allaha CC'HUNA doğru teslim olmayan. İblisi, şeytanı, cahili, doğal ve münafığı yaşam döngüsünde doğru konumlandırmayan Müslüman'ın işi zordur. Yani kişilik şifresini (IP numarasını) sadece Allaha CC'HUNA veren ve ondan başka şifresinin kopyasını bile;nefsine, ceddine, partisine, örgüte, tarikata, şeytani şeyhine, cebine… Vb Hiçbir yaratık ve ilme emanet etmeyen Müslüman kurtuluşta kabul edilir. Peygamberler Allah (C.C)'HA böyle teslim olduğu kabul edilir. Yarabbi bir an bile olsa beni nefsimle baş başa bırakma. (Hadis var)
-Düşünsel dünyamız nesnel dünyamızdan daha gerçekçi ve daha baskındır bu nedenle eğitim sistemleriyle düşünce sistemimizi düşünsel peygamber ahlakı temellerine dayalı somutlara ve gerçeklere göre inşa etmeliyiz.
-Doğa ve bilim; doğa öncesi ilim ve hakikatlerin geçici meyvesi olup, geldiği yere döneceğinden emin olun.
-O zaman eğitim ve düşünce sistemimizi nesnellikten daha somut ve gerçek olan doğa öncesi gerçeklere dayalı ve temelli inşa etmeliyiz. Bu düşünce mantığına dayalı geleceğe yönelmeliyiz.
-Sinerjitik (Kuvvetler ayrılığına dayalı Şer'i ve Hukuki Kurallara Uyumlu Liyakatli Birliktelik) uyumlu kuvvetlerin ve güçlerin dengesine dayalı, Tek adamcılık, Monarşi ve Kuvvetler ayrılığı /zıtlığı (Antagonisttik Liyakatli sinerji ile karıştırılmamalıdır. Liyakatli sinerji: Kuvvetler ayrılığının şer-i ve hukuki oluşun liyakatli birlikteliğidir. Antagonisttik nefsi/hayvanidir, Liyakatli sinerji Rahmanidir. ) belki de kurumlar arasın da “Derebeyi Kurum ve Tek Adam Demokrasinin” ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kuvvetlerin birlikteliğine ile tersine dayalı demokratik sistemler arasında ne fark vardır?
-Tek adamcılık, Monarşi ve Kuvvetler ayrılığı /zıtlığı dengesi; reKâbetçi, nefsani, vahşi, doğal, şeytani ve asabidir? Sinerjitik (Kuvvetler ayrılığına dayalı Şer'i ve Hukuki Kurallara Uyumlu Liyakatli Birliktelik) dengesi İnsani ve Rahmanidir.
-Kısaca;ilimsiz ve bilimsiz din düşünülemez, bilim ve ilminde dini olmaz. Dini; ilim ve bilimsiz düşünmek, telkin etmek;anlamsız, cehalet, mantıksız belki de antagonisttik (yok edici) analitik düşünme ürünü yapay bölücülüktür.1
Ders Çıkarış;
Dini peygamberler kendi yaşantılarına, davranış biçimlerine, sosyal ilişkilerine, düşünsel tefekkürlerine, işlerine… Vb her şeyine uygulayıp hayır gördüklerinde bu yaşantı biçimini fert, toplum ve devlet kendi sistemlerine uygulayarak benimserler ve din böylece yayılır.
Yoksa geçmişteki ve günümüzdeki gibi sadece;bolca kuran kursları açıp kuran kuran için din din için mantığıyla dini uygulayış yanlıştır. Ya da dini araç olarak kullanıp padişahlık ya da şahlık veya kavim siyoşovenizmi tahtında bal kaymak geçinerek, cebren ve hile ile başka kavimlerin topraklarını işgal ederek ya da hükmüne-kavmine asimile ederek dinin uygulanışı eksik, cahili ve yanlıştır. Bunu en bariz örneği ilim-bilim Müslüman'ın yitiği olduğunu kabullenişin uygulanmayışı, matbaanın ve teknolojinin kabul edilmeyişi ve yaşayan örneği de evrim biliminin kabul edilmeyişidir. Kuranı ve dini asırlardır hayata uygulanmadan sadece kuran ve din kabuğu içinde öğrenilmesi ne yazık ki insanlığa peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakın mutlak gerekliliği kavratılmadığı için bu günkü çevre sorunlarının ortaya çıkışyla yakın ilişkili olup çok pahalıya mal olmuştur. Var olan ortamda her şeyde ifrat ve terfide kayılarak olanakları uygun olduğu halde;insanlık enerji ve besin elde edilişinde çevrenin bereketli hudutları içinde yaşam döngüsünü amorti edememiş duruma düşmüştür.
A-Bir din tüm yaratıkları ve ürettiği enerji hallerinin tümünü aşarak her şeye öneriler ve çözüm üretmiyorsa o din; ya eksik, ya geçici, ya doğal ya da geçersizdir?
B-Siyaset, bilim, evrim, şeytan… Vb yaratık ve yaratıkların düşünsel-nesnel ürettikleri dini aşabilir mi?
İpucu;
Siyaset dâhil hiç bir şey İslam'iyete aykırı değildir. Önemli olan helale aykırı olmayı dine aykırı olma ile karıştırmanın cehaleti, gafleti ve dalaletine düşmemek ve her şeyin dindeki yerini doğru konumlandırarak peygamber ahlaklı tepki ve davranışlar geliştirmektir. Bu açıdan İslam'iyet yeryüzünde hemen her türlü rejimi içinde barındırmıştır. Geçici olan ortaçağ ve öncesi Allah (C.C) dinleri bilimi ve siyaseti İçin de yekpare konumlandırmamasının nedeni doğaldır. Çünkü geçici ve vadesi dolmuş dinlerdir, Bu nedenledir ki laikle bu dinlerin çıkmazları aşılmaya çalışılmıştır. İslam'iyet hariç diğer tüm dinlere için laiklik farz gibi gözükmektedir. İslam'iyete laiklik ceketini giydirmeye kalkmak büyük bir iftiradır. İslam'iyetin içinde doğal ve insani demokrasi siyaseti mümkündür. Tüm gizli ve açık; münafıklar, cahilleri (kendin ve çevresini bilmezleri) ve liyakatsiz radikalleri deşifre etme siyasetle ilgilidir. Dinini satan, kötüye kullanan, yaratıklar her şeyini kötüye kullanabilecek kadar tehlikelidir. Onun için İslam'iyet'te zaten rahmani, cahili, vahşi, doğal ve şeytani (münafık) siyaset vardı ve olacakta. Önemli olan siyaseti doğru konumlandırıp kötü niyetlileri de dinle, bilimle, hukukla etkisiz ve pasifsize etmektir. -Deneyimlere dayalı olarak ortaçağda vadi dolmuş ilahi/peygamberi dinlere tepki olarak dini siyasetten ayırma olan laiklik buluşu istenmedik, geçersiz ve yetersiz fert, toplum ve dinler için bir ilaçtır.
-Geçerli bir din(İslam) içinde belki de af edilmez bir iftiradır.
-Dinin içinde çok yüzlü münafıkların hepside din ve insanlık olalı beri iki yüzlü siyasetle hayat buluyorlardı ve kıymete kadar bu böyle olacak. Geçerli bir dinin siyasetten ayrılması ya da koparılması; kapitalistler (sermaye kuduzluğu), radikaller (empati/eşduyum kuduzluğu), Şovenistler (cet kuduzluğu), Siyonistler(din kuduzluğu), münafıklar (çok yüzlü kuduzluğu) ve cahiller(bilmezlik kuduzdu/değişmezlik kuduzluğu) için çifte start getirme anlamını taşır. kâinattaki tüm yaratılmış, yaratılan ve yaratılacakları içeren, kâinatta nasıl yaşaması gerektiğini örnek peygamber ahlakı kurallarıyla yaşatarak ve gelecekte tüm olacakların (tüm akıbetlerini) bildiren yegâne din İslam'dır.

REJİM NEDİR?Bir devletin yönetim şekline rejim denir. Rejimlerin hepsi dünyevidir. Yönetim merkezli olarak yaratıklara yaklaşır.


REJİM VE DİN FARKI;Rejimlerin hepsi dünyevidir ve yönetim merkezli olarak yaratıklara yaklaşır. Din yaratıklara peygamber ahlakı kurallar ve yapısal uygunluk merkezli mantıkla ya da uygulayışla yaklaşır. Din hem uhrevi (ahraet) hem de dünyevi olduğu için rejimler dinlerin metriksinde kurtulamazlar. Dini aşamazsınız(Din aşılmazdır)(hadis var). İşin ucunda laiklik bile olsa da inanç sahipleri dünyevileri genellikle işletim sistemlerinde uyutmaya kadirdirler. Münafıkların dünyalıkları için namaz kılmaları ve dini icra etmelerin asıl hikmeti burada yatar. Evrimsel olarak dinler rejimlere baskıdır. Rejimlerin ve diğer toplumsal sistemlerin yaşayışları için dindeki yeri, gerekliliği doğru konumlandırış önemlidir. Dünyevi, rejimsel, toplumsal, bilimsel ve doğa yasalarını Allah (C.C)'HUN ayetleriyle, toplumsal deneyişleri, deneyim çıkarsayışları ve Atasal sözlerin Peygamberi (Rahmani/İnsancıl)n hadislerine denk tutuşun ötesinde eğitimde kullanılmayışının afat bu asır yaşanıyor. Dünyevi, rejimsel, toplumsal, bilimsel ve doğa yasalarını ayetleştirerek yönetimleri ilalaştırış nedir? Toplumsal deneyişleri, deneyim çıkarsayışları ve Atasal sözleri hadisleştirişle toplumsal kültürleri ve yaşantısal şekilleri cetleştirerek siyoşoven asimilasyon nedir? Ola ki Sistemin a kanunlarını ayetlerle den tutuş ile deyimsel ve Atasal çıkarsayışları peygamberin hadislerine denk tutuşun afatının farkındalığı din-bilim bilginlerini insanlığın ahlaki geleceği açısından korkutur?.

LAİKLİK NEDİR? Geçersiz ve geçici dinlerin illetinden ve ehlinden yakasını kurtarmak için ortaçağ da doğa denizine atlayan belki de itilen veya düşen bilim bilginleri (bilim insanları?!) yılana (doğal doğaya) sarıldılar. Getirilen ve razı olunan bu kuralın adını da laik koydular. Daha henüz doğayı hortumlama sanatını (patojen teknolojiyi edinme) edinmeden İslam'iyet'te de bu tepki kaftan uygulandı ve liyakatsizce ve cahilce biçtirilip giydirilmeye çalışıldı. Kısaca dini devlet işlerinden, siyasetten ve bilimden men etmektir. Dinle devlet yönetimi arasında insanların kafasında ve düşüncesinde cahilce ve liyakatsizce oluşturulan nesnel ve zihinsel Berlin duvarı gibidir. Ancak inananların da haklarının ve serbest ibadetini koruyacağını garanti eder. Özellikle İslam'iyete aynı koşulu koymak büyük cehalettir.Laiklik İslamiyet’in dışındaki tüm dinler için farzdır. Ancak sadece İslamiyet laiklikten bahseder ve laikliği içerir (Kâfirûn Suresi/109. Süre). Geçersiz dinler için önlemli olabilir. Vahşi ve doğal ya da liyakatsiz laiklikle; şeytan ve imamı iblise (Azazil ibn-i Menazil) ve onlara uyanlar; tüm insanlığa ve dinlere gizli açık elini kolunu sallayarak karışacak, dindekiler ve insanlar laiktir diye onun hilkat garibesi davranışlarına saygı gösterilecek anlamı çıkıyor. Laikliği daha iyi anlamak için;önce laiklikle ilgili beyin fırtınası sorularını sonra parçayı okuyun


BİLİM NEDİR? Doğadaki pozitif öncelikli (nesnel) bilgilere dayalı tüm bilim dallarındaki toplam bilgi ve uygulamaları içeren en kapsamlı kavramlardan biridir. Bilim, daha çok nesnel verilere dayalı olarak gelişip ilime doğru emekler. Bilim hayatın başlamasıyla insanın ve bazı yaratıkların çevresindeki, iç dünyasındaki… Vb edindiği bilgiler bütününe verilen addır. Büyük Büyük Kıyametle ölüme mahkûmdur. Daha çok öğretim teknoloji, deney ve deneyim kavramlarıyla ilişkilidir. Bilim yaratıkları, olguları, olayları ve süreçleri tanımak için bir araçtır. Bilim ilimin metriksindedir. Geçmişteki, günümüzdeki ve gelecekteki tüm bilim çatısının çözmecesini (pazılını) ilim içerisinde ya da şemsiyesinde değerlendirirsek bu çözmecenin alt birimleri/parçaları ya da veri tabanı bilgi birimlerdir. Geçmişten geleceğe bu çözmecenin alt birimleri; değişmez, değişen, değişken ve diğerleri şeklinde gruplandırılarak ya da disipline edilerek “Bilimin Evrimi” dersi çerçevesinde incelenebilir. Bilimin Tarihi ya da Bilimin Evrimi olur ilmin tarihi ya da evrimi olmaz!! Bilim ölümlü olduğu için bilimde mutlak gerçek yoktur, ilim ölümsüz olduğu için ilimde mutlak gerçekler vardır. Bilim, ilimin yaratıklarda yeşeren ölümlü-sonlu bilgi örüntüsü boyutudur. Bilim; Tüm Bilim Dallarını Kapsayan-İçeren Geniş Kavramdır. Bilimin veri tabanı bilgi birimleridir. Biyoloji merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Biyoloji Bilim Dalı Ortaya Çıkar. Evrim merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Evrim Bilim Dalı Ortaya Çıkar ya da oluşur… Vb Tüm Bilim dallarına bu mantık genellenebilir. Zeki yaratıkların çevresine uyum, gelişim, çevresini ve kendilerini; konumlandırış, tanıyış ve kullanış aracıdır. Bilgi ise bilim ve ilimin veri tabanıdır. Bilim yaratıkların geçici enerji yaşam döngüsünde deneyim, öğretim, öğrenim ve eğitime dayalı ortaya çıkardıkları ilim versiyonu ürünüdür. İlim, ezeli, ebedi ve Baki olan Allah (C.C) Âlim Sıfatına tabiidir ve ölümsüzdür. Aslında bilimin kökeni de ilimdir. Sanki bilim doğa kökenli canlı ve yarı canlı yaratıklar tarafından eşyayı ve tüm yaratıkları tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel dikitlerini temsil eden bilgi tabanlı zekâ ve düşünsel işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. İlim ise ilahi/peygamberi kökenli olup, eşyayı, tüm yaratıkları ve kendini tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel sarkıtları temsil eden bilgi tabanlı düşünsel Akıl işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. Yaratıkların genetik, fıtratı, deneyimleri ve ilahi/peygamberi kökenli ölümlü ve geçici hayata uygulanan ilim versiyonuna bilim deniyor. Bilim ve ilim mürşit olamaz ancak araçtırlar. Ör. Peygamberler; Peygamber Ahlakı Mürşididirler. Ünlü bilim uzmanları; sahalarının mürşididirler. İnsanlarda bilim ve doğa insanı değil Allah (C.C) insanıdırlar. Onun için Bilim-İlim İnsanı, Bilim-İlim Adamı, Bilim-İlim Kadını Kavramları bazı insanlar için yanlış ve liyakatsizdir. Bilim Uzmanı, Bilim Eksperi, Bilim-İlim Ustası, Bilim ve İlim Alimi, Bilim Bilgini, Bilirkişi, Bilen Zat kavramları bazı insanlar için daha liyakatlidir. Bilim; ilimin yaratıklardaki; irsi ve/veya sonradan öğrenilen ya da üretilen hayatla ilgili ölümlü-sonlu örüntüsü-örgüsü gibidir. Bilgi ise, bilimin veri tabanıdır. Bilim ölüm ötesine henüz genç ve kördür. Yaratıkların ölümünden sonra ömürleri boyunca yaydıkları enerji ve hayat döngülerin akıbeti ve sonraki geleceği için hiçbir şey söyleyemez. İlim tüm sonuçları bildirmiştir.

Bilimin İnsandaki En Önemli Meyvesi: Bilimin insandaki en önemli meyvesi; çevreye ve doğaya kısmen hâkimiyeti sağlayan fen, teknoloji ve iletişimdir. Ancak güzel ahlak olmadan bu meyveyle insanlık en aşağılık yaratık seviyesine ve postuna bürünür. İnsanın bilim aracını ve teknolojik araçlarla ürettiği; sanal, hesabi (dijital), düşünsel ve nesnel; teknoloji, bilgi, kültür... Vb. kullanarak benimsediği yaşama biçimi ve ürettikleriyle doğadaki çok şeyi öğrenip, kendi arzularına göre işleyip devşirmesidir. Bilimin Meyvesi Olan Teknoloji İle; İnsanlar eşyayı ve gayri insani yaratıkları köleleştirir ve iletişimi kolaylaştırışıdır. Bilim, teknoloji ve ekonomi ne kadar gelişirse gelişsin buna paralel olarak "İnsanlık İnsancıl (Rahmani) Ahlakla Taçlandırılmadıkça", insanlığın hayvandan daha aşağılık doğal bir konuma geleceğinden emin olabilirsiniz. Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim (hadis vardır).

Bilimsel Açıdan Doğa Ötesi: Bilim açısından henüz genişleme boyutuna ulaşılmayan doğanın geleceğini ve nesnel ötesini ifade eder. Ör, gelecekte doğayla ilgili bilinecek her şeyi ifade eden doğanın geleceğidir.

Bilim ilmin (pozitif, negatif, nötr bilim; beşeri bilimlerin), öğretim ve öğrenim eğitimin alt ünitesidir. Bilim daha çok öğretim, İlim ise eğitim   kavramı ile ilişkilidir.

-Bilim;İnsanların nesnel kökenli kâinattaki her şeye yüklediği yazılı, sözlü, görsel... Vb kanıtlara dayalı sonlu ve ölümlü anlam ilimin insanlar tarafından ortaya konmuş ve üretilmiş karşılığına bu gün bilim deniyor.
-Bilim ilmin insandaki geçici ve cüzi ölümlü ilim halidir.
-Onun için bilim bilginleri (bilim insanları?!) bilimde mutlak gerçek yoktur önermesini genellikle kabul ederler.
-Kâinat ebedi ve ezeli gerçek olan ilmin içinde geçici sınırlı ve sihirli hayat olarak yaratılmıştır. İnsan cüzi ilme sahiptir(Ayet var)


İLİM NEDİR?Bilime ilave olarak; ahlakı, doğa ötesi ve tasavvufu içeren, tüm bilgi ve uygulamaların hayatla gerçek ilişki ve tanımlarıyla şekillenen en kapsamlı kavramdır. İlim daha çok eğitim kavramı ile ilgili olup, beşeri merkezli olarak bilime ulaşır. İlim; Allah (C.C) Âlim sıfatına tabi olup tüm yaratıkların ezeli, yaşayan ve ebedi aşamadığı ve hayat bulduğu ölüp ve diriltildiği tüm bilgilerin en kusursuz, verimli ve israfsız konumlandığı bilgi bütünlüğünü, ilişkiselliğini ve birlikteliğini içerir. İlim bilinen ve bilinmeyen tüm bilimleri de içerir. İlim hakikatleri ve ebedi gerçekleri içeren bir araçtır. Bilim ise ölümlü, sonlu ve geçici gerçekleri içeren bir araçtır.       Bilim ve ilim; tüm yaratıkları, olguları, olayları, süreçleri, ilişkileri ve enerji hallerini tanımak için bir araçtır, bilgi ise veri tabanıdır. Bilimi ve ilimi bilgilerimizle işletip, hayata uygularız.
İlim, bilime ilave olarak ahlaki - hayvani-meleği doğa ötesi ve  tasavvufu  içeren  en geniş bilgi havuzunu temsil eden kavramdır. Bilim; Tüm Bilim Dallarını Kapsayan-İçeren Geniş Kavramdır. Bilimin veri tabanı bilgi birimleridir. Biyoloji merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Biyoloji Bilim Dalı Ortaya Çıkar. Evrim merkezli bilgi veritabanı birimlerinin örüntüsünde Evrim Bilim Dalı Ortaya Çıkar ya da oluşur… Vb Tüm Bilim dallarına bu mantık genellenebilir. Zeki yaratıkların çevresine uyum, gelişim, çevresini ve kendilerini; konumlandırış, tanıyış ve kullanış aracıdır. Bilgi ise bilim ve ilimin veri tabanıdır. Bilim yaratıkların geçici enerji yaşam döngüsünde deneyim, öğretim, öğrenim ve eğitime dayalı ortaya çıkardıkları ilim versiyonu ürünüdür. İlim, ezeli, ebedi ve Baki olan Allah (C.C) Âlim Sıfatına tabiidir ve ölümsüzdür. Aslında bilimin kökeni de ilimdir. Sanki bilim doğa kökenli canlı ve yarı canlı yaratıklar tarafından eşyayı ve tüm yaratıkları tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel dikitlerini temsil eden bilgi tabanlı zekâ ve düşünsel işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. İlim ise ilahi/peygamberi kökenli olup, eşyayı, tüm yaratıkları ve kendini tanıyış, kullanış, amaçlı konumlanış... Vb düşünsel sarkıtları temsil eden bilgi tabanlı düşünsel Akıl işletim sistemi önceliği ile çalışan bir araçtır. Yaratıkların genetik, fıtratı, deneyimleri ve ilahi/peygamberi kökenli ölümlü ve geçici hayata uygulanan ilim versiyonuna bilim deniyor. Bilim ve ilim mürşit olamaz ancak araçtırlar. Ör. Peygamberler; Peygamber Ahlakı Mürşididirler. Ünlü bilim uzmanları; sahalarının mürşididirler. İnsanlarda bilim ve doğa insanı değil Allah (C.C) insanıdırlar. Onun için ilim daha çok beşeri merkezli olarak, bilime ulaşır. Bilim-İlim İnsanı, Bilim-İlim Adamı, Bilim-İlim Kadını Kavramları bazı insanlar için yanlış ve liyakatsizdir. Bilim Uzmanı, Bilim Eksperi, Bilim-İlim Ustası, Bilim ve İlim Alimi, Bilim Bilgini, Bilirkişi, Bilen Zat kavramları bazı insanlar için daha liyakatlidir. Bilim; ilimin yaratıklardaki; irsi ve/veya sonradan öğrenilen ya da üretilen hayatla ilgili ölümlü-sonlu örüntüsü-örgüsü gibidir. Bilgi ise, bilimin veri tabanıdır. Bilim ölüm ötesine henüz genç ve kördür. Yaratıkların ölümünden sonra ömürleri boyunca yaydıkları enerji ve hayat döngülerin akıbeti ve sonraki geleceği için hiçbir şey söyleyemez. İlim tüm sonuçları bildirmiştir.


İlim;
içinde, sonsuzluk, ebediyet ve tüm bilim döngüleri, bilinen-bilinecek-bilinmeyecek ve var olması gereken; tüm zamanları, olayları, süreçleri, olguları, eylemleri, bilgileri, yaratıkları… Vb her şeyi liyakatli, israfsız güçte ve konumda/larda... Vb bulunduran ve bilinen; hiçbir tercih ve  kader çizgisinin aşmadığı-aşamayacağı sahipsiz olmayan çoğu şeyin en büyük havuzudur. Yer/ler ve gök/ler yapışıktı biz onu/ları açtık (Ayet var) Başlangıçta yer ve gökler yapışıktı(ilmen yer ve göklerin çok yönlü yapışık olduğunu düşünün). Biz onları açtık sonra isteseniz de istemeseniz de bir araya gelin dedik/Enbiya 21. Suresi 30.Ayet Fussilet 41. Suresi 11. Ayet. Hala göğü genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet.

İlmin İnsandaki En Önemli Meyvesi: İlmin yaratıklardaki en önemli meyvesi güzel ahlaktır. Gerçek Güzel Allah (C.C)’N Nur (C.C) Cemalidir. Güzel ahlakta Allah (C.C)’NA aittir. Bu ahlakın insandaki en iyi tecellisi peygamber ahlakıdır. Ben Güzel ahlakı tamamlamak üzere geldim. Hadis Vardır. Ruhuna, aklına, vicdanına ve ilahi imanına endeksli ilahi-aklı kuralları benimsediği yaşama biçimi ve ürettikleriyle, çevresi, zihni ve doğa ötesini/de yaşarken öğrendiklerini davranış ve eylemlerine; peygamber ahlakıyla işleyip, devşirmek ve yansıtmaktır.

İlim Ve Bilimim Meyvesinin Sonucu(Bir Arada Değerlendirişi); İlimin İnsandaki meyvesi Güzel Ahlak, Bilimin İnsandaki Meyvesi Fen ve Teknolojidir.Tüm Bilimler ve İlimler Allah CC’HUN Âlim CC’HU sıfatına tabi ve kaimdir. Allah CC’HUN İlim, Bilim ve İcraat döngülerinde israf, yanlış ve hata yoktur. Allah CC’HUN takdirlerinde hep marifet ve hakkıyla liyakat vardır. Fen ve Teknolojisiz yaşadığımız asırlarda haksız yere katledilen ve hastalıklarda ölen toplam İnsan oranı, teknolojiyle yok ettiğimiz insan oranıyla kıyaslanamayacak kadar düşüktür. O halde güzel ahlakın hâkim olmadığı insan toplumlarının “Teknolojisi ilerleyişiyle insanlığın gittikçe daha aşağılık yaratık oluşa doğru gidiş arasında doğru orantı olabileceğinden emin olabilirsiniz. Demirkuş 2013. Bilime, Teknolojiye, Fen Ağacına... Vb her şeye Güzel Ahlak Aşısı Yapılmadıkça, Teknoloji Geliştikçe İnsanı daha da ya da En Aşağılık Bir Yaratık Konumuna Sürükleyeceğinden Emin Olun. Tüm İnsanlarınEkonomik Sorunlarını Çözseniz de Bu Sefer Çok Varlıktan Ve Obeziteden Kuduran Bazıları Birbirini Yer. Çözüm; Eğitimle fıtratı değişmeyse müsait insanlarda evrensel dürüst olmayı, namuslu olmayı, vicdanlı, bilgili olmayı… Vb. insancıl ahlaki argümanlarını (kanıtlarını) refleks haline getirmek, inandırmak ve iman ettirmektir. Sonrada Yönetim sistemimizi bu eğitilmiş bilgili insanlara emanet etmektir. İlimi doğa ve doğa ötesine ait her şeyi anlama ve keşfetme aracıdır. Bilim ise doğadaki yaratık, olay, olgu, süreç… Vb.doğadaki her şeyi anlama ve öğrenme aracıdır. İlmi ezel ve ebedi olarak değişmez ve ölümsüzdür. Bilim ise sürekli değişir büyük kıyametle oradan kalkar(ölür).


İlim Havuzu İçinde Tüm Bilimlerin; Liyakatli Konumlandırılışı, İlişkilendirilişi Önemli ve Gerekli Bir Disiplindir.

Ola ki Matematik ve Bilim kavramlarının tanımları arasında kavram yanılgısı ve eksikliği vardır. Belki de Matematik Biliminin Ortak Paydasını, Diğer Bilim Dalları Payları İfade Eder. Paylar ve Paydanın Toplamı Birlikteliği Bilimi İfade eder. Paylar ve Paydanın Toplamı Birlikteliği Bilimi İfade eder. Sanki Matematik Bilimin Ortak Payda Ana Yüzü, Diğer Bilim Dalları Bilimim Özgün Payları ara Yüzü Gibidir. Aslında Matematik; Tüm Bilimin kümelerle, sembollerle, rakamlarla ve denklemlerle ifade edilişinin ana yüzüdür (Kümesel, sembolsel, rakamsal ve denklemsel). Yani Bilimin, denklemsel, sembolsel, kümesel, şekilsel ve rakamsal ifade edilişi şekline kısaca Matematik Bilimi denir. Ola ki Matematik bilimin bir alt bilim dalı değil de bilimin farklı ifade ediliş ara-ana yüzüdür. Bu mantıktan ve muhakemeden çıkarsayışla; Matematiğin dışındaki diğer bilim dalları toplamı ise kültürel alfabelerin sözel, yazımsal, eylemsel… Vb şekilde ifade edilen tüm alt bilim dallarının toplamını ifade eder ara yüzü konumda gözükmektedir. Buna bilimin kültürel ara yüzünü ifade şeklide denebilir. Ola ki Evrim ise gerek Kültürel Bilim ve gerekse matematiksel Bilim ara yüzleri içindeki kalıcı değişimlerin arasındaki gerçek bilimsel hayat hikâyelerinin ilişkisini tevhit eden Bilimin Değişim Ara Yüzünü İfade Eder. Yani Gerçek/Yarı Gerçek Bilimin Şimdilik Üç Ara Yüzü ya da Alt Kategorisi Vardır. 1- Kültürel Alfabetik Ara Yüzü (Sosyal, Kültür ve Doğa Bilimi). 2-Değişim Ara Yüzü (Evrim Bilimi). 3-Rakamsal-Kümesel Ara Yüzü (Matematik Bilimi)…Vb Örneğin ilerde Kuantum Bilimi, Düşünsel Bilim, Sanal Bilim Kategorileri de Gerçek/Yarı Gerçek Bilimin Bir Alt Disipline Kategorisi Kabul Edilebilir..

İlim havuzunda, tüm enerji halleri ve yaratıkların (düşünsel, dijital, sanal, nesnel, yarı sanal... Vb) yapısı ve gerçek ilişkilerin sembollerle, rakamlarla, denklemlerle ve kümelerle ifadesi belki de Matematiktir.

Matematik külli ilmin içindedir. Belki de her yaratığın, hayat döngüsünde, en azında bir konumunda mutlaka bir matematik konum ve hayat denklemi vardır.
Yaratıkların, olayların, süreçlerin... Vb yapısı ve aralarındaki ilişkilerin sembollerle, rakamlarla, denklemlerle ve kümelerle ifade eden bilime Matematik denir.
Matematik (Evrensel, Doğal, Düşünsel, Hesabi... Vb Matematik);
ölümsüz olan ilimin ölümlü ve öğrenmek-kullanmak için yaratıkların bir aracı olan bilimdeki hayatın varlığı ve/veya bilimi yaşatan kalbi gibidir. Onsuz bilim yaşayamaz. Bilimi bir beden kabul edersek matematik onun kalbi, canı ve hayatıdır. Belki de ya da Ola ki Matematik yaratıksal her şeyin matematik sembollerle birimsel ve sayımsal ilişkilerlinin denklemsel ifadesidir. İstatistik genellikle uygulanabilir matematiğin ampirik (deneysel) bilgilerin ilişkisini ifade eden ve içeren bilim dalıdır.
İlim havuzunda; madde (elementlerden), anti madde tabanlı birimlerdeki özgün ve mantıklı matematiksel denklem kümelerine dayalı enerji hallerinde hayat bulmuş;sanal, nesnel ve yarı sanal kişiliklere yaratık denir.

Sonsuz; Her sonsuz mutlaka ölüme mahkûm bir küme ya da kefen denen geçici bir zaman, mekân ve hız içindedir. Nesnel, sanal ve insani olanaklara dayalı hesaplanamaz boyutlara varabilen sonuçlara ulaşan kavramdır.
-Belki de sonsuz kavramını azcık kavramak için; tüm yaratılmış-yaratılan ve yaratılacak yaratıkların toplam geçici ömürleri boyunca; düşünsel, nesnel, sanal, dijital(hesabi) … Vb tüm faaliyetlerinin ve tersinin bir biriyle çarpımının, toplamının… Vb tüm işlemlerinin hesabı olarak düşünebiliriz. Sonuçta her sonsuz ölüme mahkûm çok büyük ve çeşitli ilişkiler mantığının-hesabının yaratıklarca kolayca ölçülemez sanal, nesnel, düşünsel, dijital(hesabi).. Vb veya tümünün devasa yığınıdır.
-Genellikle hesapla, çalışmakla, uğraşla… Vb sunucuna ulaşılamayan her şeye biz sonsuz deriz.
-Sonsuz başıboş bir kavram değil hatta her başıboş gözüken şeylerde mutlak bir sınır içindedir.
-Her sonsuzun tükendiği bir sınır vardır. Her sonsuz mutlaka bir küme içindedir. Örneğin yer yüzünde ya da kâinatta sonsuz tane yaratık var ama hepsi yer küresi ya da kâinatın kümesi içindedir.
-Her sonsuzun öldüğü bir hudut vardır.
-İstisnalar hariç her tüm sonsuzlar mutlak değerler içinde birer yaratıktırlar.
-Bu devasa kavramın; hesaplanmasına, ulaşılmasına ve kontrolüne ulaşılmayan veya yetişilmeyen yaratık, olay, olgu, süreç, zaman, hesap… Vb her şeye sonsuz kavramını yakıştırırız.
-Döngüsel sonsuz(ekolojik döngüler), mikroskobik (hücresel, fiziksel parçacıklar, elektron, plazma boncukları, ışık demeti... Vb döngüler ve küçülmeler), makroskobik (Ör. yıldız-gezegen döngüleri, kâinatın genişleme boyutları ve büyümeleri) ve devasa matematiksel hesaplar, sonuçlar ve döngüler ( kâinattaki nötrino sayısı ve Pi sayısı)
-Enerjisel, matematiksel, sanal, yarı sanal, boyutsal, nesnel, döngüsel, ilmi, bilimsel, yarı nesnel, hayatsal ... Vb devasalığı, boyutları hesaplanamayan sonsuzlardır.1, 2, 3,4
Aynalarda Sonsuz Görüntü 1s
Elmas Sonsuz Değil 1s
Evren Gerçekten Sonsuz mu? 1s
Evrenimizin Geleceği (Sonsuzluk Takvimi)  2s
Matematiğin Şaşırtan Yüzü Sonsuz Sayıda Direnç3s
Matematik Sonsuz 4s
Sonlu ve Sonsuz Sayılar 3s
Sonsuz Sevgilerle 2s
Sonsuz(a) Sevgilerle 2 s
Sonsuzluk 5s

-Nesnel, Düşünsel, Dijital (Hesabi), Nitel ve Eylemsel... Vb Matematikte Küme Olarak Düşünüldüğünde; yaratıklarca aşılmaz, hesaplanamaz devasallıktaki düşünsel, nesnel, sanal, dijital(hesabi).. Vb tüm yaratıkların-eylemlerin... kümesi veya alt kümelerine denk sayıdır.
Ebediyet ve Sonsuz Kavramları İlişkisi; Ola ki hızın sonsuzu aştığı (sonsuz hızın oldüğü), geçici mekânın ebedileşmeye yaklaştığı ve geçici zamanın sıfıra değdiği nokta ebediyettir (ölümsüz hayat). Ebedi hızla sonsuz hız arasındaki çizgi ölümdür. Ya da mekân ın sonsuzu aştığı yani ebediyete yaklaştığı nokta hız sonsuzu aşmış ebediyete yaklaşmış ve geçici zamanın sıfıra değdiği-noktada ebediyet (ebedi zaman) başlar. Bekası yaratıklarca sınırlanamayan, hesaplanamayan ve bilimsellikte yeterince doğru algılanamayan "Ölümsüz Hayat" anlamıyla örtüşen kavramdır. Ola ki bilimsel olarak Hızın sonsuzu aştığı, zamanın sıfıra yaklaştığı tüm boyutların hız tutkalıyla kaynaştığı bir kavramdır Ebediyet. Ebedi hızla sonsuz hız arasındaki çizgi ölümdür.
Allah (C.C) "Baki" Sıfatı himayesinde devasa sonsuzları ve hemen her şeyi (tüm yaratıkları ve ürünlerini) barındıran "Ebedi Hayat-Ölümsüzlük Bahşedilen Her Şey" anlamında kavramdır.
-Bazı yaratıklar Allah (C.C) himayesi ve gücü sayesinde ebedileşecekler. Hep var olan ebedi bir hayata kavuşacaklar. Allah (C.C) gücü her şeye yeter(ayet).
-Tüm varlıklar, Allah '(C.C)'HUN ilmi içindedir. Allah (C.C) hayat verirse ilmindeki o varlık, yaratık (yaşayan varlık) olarak hayat bulur. Değilse ilmin içinde varlık olarak hayat verilmeyi bekler. Geçici (Bilimsel-Sonsuz) ve Ebedi gerçeklerin (Hakikatlerin) metriksileri arasında (Berzahında) bulunuş insan için bir sihir gibidir. İnsan birisindeyken onu gerçek diğerini gerçekdışı sihir sanır.
-Tüm hayat bulmuş sonsuzlar ebediyetin metriksini aşamazlar.
İpucu; ebediyet ile sonsuz kavramının ayrıcalığını ve anlam farkındalığını pekiştirmeye çalışın. Her sonsuzun akıbeti ölümle sonlanır, ebediyet ölümsüzlüktür. Hız Tutkalı Sonsuzu Aşıp Ebedi Hıza Yaklaşırken, Zaman Sıfıra Yaklaşır ve İçinde Geçtiği Ya da İçerdiği Tüm Sonsuzların Kümeside Ölüm Sınırından Ebediyete Çimlenişe Başlar. Ebedi hızla sonsuz hız arasındaki çizgi ölümdür. Yani ebediyete Yaklaşır.
-Sonsuzdan büyük bir değer; en azında ebedi boyuttaki hayatın ilk basamağına-sınırına ulaşmış değer kabul edilmelidir. Ebediyet tüm boyutların ölümsüzlüğü demektir.
-Ebediyet; kâinatta bilinen ve bilinecek birim veya tüm boyutların(zaman, mekân , yaratık, hız, eylem, sonsuzluk,… Vb) kaynaşık olarak; ölümsüz hayat bulmuş veya ölümsüz ilimdeki yaratılmaya hazır konumunda bekleyen kesintisiz ve kalıcı varlığını ifade eder.

-Nesnel, Düşünsel, Dijital (Hesabi), Nitel ve Eylemsel... Vb Matematikte Küme Olarak Düşünüldüğünde; Allah (C.C) rızasından nasiplenmiş yaratık veya yaratıkların ölümsüz ebedi hayatının kümesini veya kümelerini ifade eden yaratık-mekân -zaman-hayatla ebedi kaynaşmış kavramdır.

Kâinattaki Yaratıkların Değişimini/Evrimini Zorunlu Kılan Nedenler;

Bilimde, Kuran-ı Kerim CC'HUN Algılanır Hale Gelen Nur CC'HUN Parıltıları
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9,10,11


1032-39°C ile genişlemeye başlayan Kâinat -273 °C' ye doğru soğumaktadır.
Gittikçe genişleyen/şişen ve belli bir ağırlığı olan uzayın içinde Kâinatta genişlemektedir. (Göğü hala genişletmekteyiz diye ayet vardır.)
-Bilimde de göğü genişleten karanlık enerjidir ve bu enerji tüm Kâinatın % 68'ünü kaplamaktadır.
-Kâinatın iskeletinin tutkalıda karanlık maddedir. Tüm Kâinatın %23'ünü işgal eder.
-Bizim ilgilendiğimiz Kâinat %4 'tür.
-273 °C 'ye doğru gittikçe soğuyan bir Kâinat söz konusudur.
Gittikçe hızlanan bir Kâinat söz konusudur.
Ola ki gittikçe; genişleyen , hızlanan, soğuyan, ışığı azalan, karanlığa boğulan, çekim alanları değişen ve yarılarak, çatlayarak kıyametini yaşayacak bir Kâinat söz konusudur.
Doğada, hala doğa ötesine doğru evrimsel süreçleri yönlendiren 6 Temel Olgu ve Süreç (Evrimi Yönlendiren Temel Olgular ve Süreçler) ;
1-Gittikçe hızlanan,
2-Gittikçe genişleyen,
3-Gittikçe soğuyan,
4-Gittikçe karanlığa gömülen
5-Gittikçe çekim güçleri alanları değişime uğrayarak (değişerek),
6-Gittikçe yoğunluğu azalarak değişen ve evrimleşen bir kâinat sözkonusudur.

Kuran-ı Kerim CC'HUNA Göre Arşın Yüksekliği ve Melek Uçuş Hızı;

1-Dünyamız güneş etrafındaki yörüngesinde ilerlerken 1 saniyede 30 km lik yol kat etmektedir
2-Dünyamızın Güneş etrafındaki yörüngesini 365 gün 5 saat 48 dakikada ve 46 Saniye de tamamlanmaktadır. O halde 1 yıl=3153600+18000+2926=31556926 Saniyedir.
3-Dünyanın Güneş etrafındaki yörüngesinin uzunluğu (365 5 saat 48 dakikada ve 46 Saniye =3153600+18000+2926=31556926 1 yılın Saniye değeri X30 km/ Dünya yörüngesinde ilerlerken 1 saniyede 30 km’lik yol kat etmektedir = 946707780 KM Dünyanın güneş etrafındaki yörüngesinin uzunluğudur.
4-Ayetteki 50.000 yılda alınan yolun uzunluğu;50 000x946707780=47335389000000 KM arşın yüksekliğidir.
5-Işığın bir yılda aldığı yol; 299792,458 km (ışığın saniyede aldığı yol) x 31556926=9460528412464,108 km ye eşittir.
6-Arşın Dünyadan Yüksekliği; 47335389000000/9460528412464,108=5,003461427972281 yani yaklaşık 5 Işık yılıdır. Yani Melekler 1 arş gününde yaklaşık 5 Işık yılı yol alabilmektedirler. DEMİRKUŞ 2013
7-En güncel ve hassas hesaplamalara göre Evren'imizin yaşı 13.798 milyar yıldır ve bunun üzerinde 37 milyon yılı hata payı vardır. Yani %95'ten yüksek bir ihtimalle Evren'in yaşı en az 13.761, en fazla 13.835 milyar yıldır. Ancak Gözlenebilir Evren'in yarıçapı 46.5 milyar ışık yılı, çapı ise 93 milyar ışık yılıdır!
8-O zaman evrenin yüksekliği yaklaşık 5, çapı ise yaklaşık ise 93 milyar ışık yılıdır!
9-Evrenin genişleme hızı her 3,26 milyon ışık yılında saniyede 67 ila 74 km arasında değişiyor.
Ola ki Özel İlahi ve Zikir… Vb Enerji Halleri Hariç, Diğer Yaratıksal Hiçbir Enerji Halleri 1032-39°C -273 Santigrat Derece Arasındaki ( Belki de daha düşük ısıya gidecektir) Sınırı Aşamayabilir.
Özel Not: Evrimi, değişimi ve dinamizmi etkili kılan bu güçlerdir. Bütün bu güçlerin kaynağı ALLAH'IN (CC)'UN sıfatlarıdır. Bu etmenler Kâinatın içindeki yaratıkları strese sokar, yaratıkların değişimine dinamizmine sebep olur.

Yorum;İlimde Varlıklar âleminde yer küresi ve kâinattaki tüm yaratıkların potansiyel enerjisine ve özgünlüklerini özünde bulunduran ve her şeyin yapışık olduğu (Yer ve gök yapışıktı biz onların arasını açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet/ Fusslet 41. Ayet 11. Ayet); ilk matematik nokta, ilk zerre, ilk sıfır, ilk küme, ilk mekân ın bulunduğu ilk koordinatlarda ve ilk boyutlarda belki de boyutsuzluklar da ya da sonsuz boyutlar da veya hepsinin ortak paydası boyutlar da (1032-39 derecede erimiş haldeki kâinatın her şeyini içeren nokta, kâinatsız ilk uzaysal mekana ve oluşan ilk kâinata /yaradılışın ilk saliseden kısa sürede ol emrine icabetine verdiği tepki anı ve oluşum hali) Karanlık enerji ( kâinatın mekân ını genişleten enerji) harekete geçti ve karanlık madde (yaratıkları kümelendirici bir arada tutan ve tutkal görevi gören enerji) tepki olarak otaya çıktı. 2 gücün (karanlık enerji ve karanlık maddenin) dengesi 5–6 milyar yıl dengede gitti (kâinatı; genişleten karanlık enerji ve kâinattaki yaratıkların kütlesini bir arada tutan karanlık madde enerjisi) ve akabinde genişletici enerji gücü (karanlık enerji) hâkimiyeti aldı ve kâinatı genişleyiş gücü bir arada tutuş gücünü aştı. kâinatı 6 (her gün yaklaşık bir milyar yıla intisap emektedir.) günde yaratık ve göğü Hala genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Bu arada ebedi hız (zamanın sıfıra yaklaştığı hal) sonsuz hıza, sonsuz hızlarda ışık hızına… Vb gittikçe durma noktasına yaklaşan hızlarda hareket eden yaratıklar yaratıldı) .
            Bir anda var olan kâinatın en düşük hızlarıyla ışık hızına ondan sonsuz hızlara ve ebedi hızlara doğru yol alırken diğer taraftan -273 dereceden 1032-39 dereceye doğru ısınarak eriyerek küçüldüğünü düşünelim! Bu şu anlamı taşır; kâinat başlangıçtan bu güne dek unziplendiğinin (kodlanarak açıldığı ve genişlediği koşullarının) tam tersine, başa doğru yani gelişinin tam tersine uyumlu ziplenerek küçülüp erimeye başladığının kurgulayışıdır. O zaman yer ve gökler yaratılmadan sıfır yaşındayken; karanlık enerji ve karanlık madde tarafından zıt yönden çekilmeye başlandı ve 380 yıl bu zıt yönlü kuvvetlerin etkisi arasında bugünkü kâinatın bebeklik hali ortaya çıktı 380 yıl sonra kozmik patlamalar başladı. Bu günkü evren hala bu iki güç arasındaki yaklaşık % 5 lik evrendir. Karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur. Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve kütle çekiminden sorumlu madde olarak bilinir. Bizim algıladığımız Kâinat tüm kâinatın sadece %4'üdür. Yer Gök yapışıktı ikisinin arasın biz açtık (Ayet var). Göğü Yer Gök yapışıktı ikisinin arasını biz açtık/Enbiya 21. Sure 30. Ayet, Fussilet 41. Sure 11 Ayet. Göğü Hala genişletmekteyiz/Zariyat 51. Sure 47. Ayet. Her şey aslen Allah (C.C)’HU zerre nurundan kökenlenmiştir ya da yaratılmıştır. Yani tek kökenlidir. Evrimde tüm yaratıkların aslen tek kökenden kökenlendiğini savunur. Her ikisinde de canlıların hayatı suda başlar. Arşı suyun üstündeyken hanginizin daha güzel amel işlediğini denemek için Kâinatı yarattı. Canlıları sudan çift çift yaratmıştır Ayetleri vardır.
Gerçekler/Hakikatler Nedir? Kavram Yanılgısına Düşmemek İçin Gerçek ve Hakikatin Özgünlüklerini Bilmek Gerekir; Hakikat; Dünyevi, Uhrevi, İlahi ve İlimsel Olan Ezeli ve Ebedi Gerçeklerin Toplamıdır. Gerçek daha çok, Kişisel, dünyevi ve bilimsel değişmezler ve az değişenlerin toplamını ifade eder. Gerçekleri sadece madde kökenli kabul eden kişilikler (edenler) materyalistlerdir. Gerçekleri sadece ruh kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ruhbanlardır. Gerçekleri sadece doğa tabanlı kökenli kabul eden kişilikler (edenler) bilim insanlarıdır. Gerçekleri sadece ateş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Zerdüştlerdir. Gerçekleri sadece güneş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Yezidilerdir. Gerçekleri sadece hiçbir şey kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ateistlerdir… Vb çoğu doğa kökenli id, idol ve/veya putlardır. O zaman; öğretim, öğrenim ve eğitimle gerçek düşünce sistemimizi hangi gerçeklere yapılandıracağız ya da oluşturacağız. Ebedi, Geçici, Dünyevi, Milli, Milliyetçi, Radikal, Doğal, Vahşi, Hayvani, Bilimsel, ... Vb Düşünsel/Düşünce Sistemleri Kitlelere ve İnsanlığa Kazandırış ve Yükleyişle İlgili Eğitimi Doğru Değerlendiriş Çok Önemlidir. Ola ki şu sorular sorulabilir; tüm yaratıklar, yaşadığımız kâinatlar ve her şey; Kim? ve/veya Nere Kökenlidir? Sorularının yanıtı gerçeklerin adresine bizi yaklaştırır. İslam'iyet'te ve Allah (C.C) gönderdiği tüm kitaplarda; her şey Allah (C.C) nurundan yaratılmış ve sonra her şey ona (Allah (C.C)'HUNA) döndürülecektir ve yönelecektir. Yani tüm yaratıkların gerçekleri göreceli (izafi) ve geçici gerçeklerdir. Ancak Allah (C.C) istedikleri ebedi gerçek olacaklardır ve hayat bulacaklardır. Gerçekler; dünyevi en az değişen veya değişmeyen; yaratık, olay, süreç, zaman, olgu ve kurallar bütünüdür. Bu nesnel kâinatta sınırlı gerçekler veya geçicilik vardır. Değişim miktarı ihmal edilebilecek kadar minimum düzeyde olan veya hiç değişmeyen yaratık, olay, süreç, zaman, olgu ve kurallar bütünüdür. Kısaca; en az değişen veya hiç değişmeyen kavramlara gerçek denir ve dünyevi her şey geçici gerçek ya da güdük gerçeklerdir.. Gerçek yalanın tersidir. Karşılığı yalan/yanlış/eksik olmayan çok şey; ya güdük veya kalıcı-ebedi gerçektir. Hayatta, izafi, değişmez, az değişen ve güdük gerçekler vardır. Örneğin, ölüm, karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur ve Karanlık madde; Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükselten, sonra Arş’a kurulan, güneşi ve ayı buyruğu altına alandır. (Rad/2) kâinatın % 27 sini oluşturur ve bizim görsel algıladığımız nesnel evren ise kâinatın sadece % 5 ini oluşturur ve sonuç itibariyle değişmez geçici gerçektir. Olaki çoğu doğa kanunları az değişen geçici gerçeklerdir. Geçici (Bilimsel-Sonsuz) ve Ebedi gerçeklerin (Hakikatlerin) metriksileri arasında (Berzahında) bulunuş insan için bir sihir gibidir. İnsan birisindeyken onu gerçek diğerini gerçekdışı sihir sanır.
-Belki de doğadaki her kanun sonlu ve geçici bir gerçektir, ama her gerçek bir kanun değildir.
-Bilim geçici, ilim ise ebedi gerçeğe örnektir.
-Belki de en az değişen veya hiç değişmeyen şeylere sonlu-geçici gerçek denir.
-Karşılığı yalan olmayan geçici şeyler sonlu gerçektir. Örneğin, güneş dün doğdu ve battı sonlu-sihirli-geçici. Ölüm sonlu gerçek. Bu gerçek bugün tarih oldu.
-Doğum ve ölüm sonlu-geçici gerçeğe örnektir.
-Gerçek ve Hakikat Kavramları; ebediyet, doğruluk, kalıcılık ve kesinlik kavramlarıyla örtüşür.
-Bilimsel olaraktan kâinattaki tüm yaratıklar ve enerji halleri ebedi gerçek halden ve boyuttan, geçici hallere ve boyutlara (geçici gerçeklere) indirilmiş tüm yaratıklar ve enerji halleri ilk orijinine dönecektir.
-Her şey, kâinat öncesi ebedi mutlak gerçeklerden günümüze inkişaf ettiği geçici gerçeklerdir.
-Maddenin de kâinat öncesi mutlak gerçeklerden kökenlendiği bir gerçektir.
-O zaman insan düşünce, yönetim ve eğitim sistemleri madde ötesi kökenli gerçekler üzerinden günümüze doğru gerçekçi inşa ederek geleceğe yönelmesi son derece önemidir.
-Zaten var olan nesnel kâinat üzerine bilincimizi inşa etmemiz geçici ve ölümlü bilim üzerine inşa edilen düşünce sistemi doğa ötesi anti madde ve orijinimizdeki gerçeklere doğru empati/eşduyum duymamıza önemli bir engel ve insani düşüncenin fıtratına terstir.

-Tam tersi orijinden günümüze düşünce sistemimizi inşa etmek daha gerçekçi ve geleceğe yönelmesi verimlidir. Önermelerinin bu asır ki eğitim, yönetim ve insan düşünce sistemlerini inşa edilişinin bilimsel yetersizlikleri açısından eleştiriniz.
-Doğa ve bilim; doğa öncesi ilim ve hakikatlerin geçici meyvesi olup, geldiği yere döneceğinden emin olun.
-O zaman eğitim ve düşünce sistemimizi nesnellikten daha somut ve gerçek olan doğa öncesi gerçeklere dayalı ve temelli inşa etmeliyiz.
-Ebediyetten, gerçekten, haktan (Allah (C.C)'HUNDAN) geçici kâinattaki hayata geldik çok şey tekrar Allah (C.C) dönecektir.
İllüzyon, geçici, sonlu, sihir ve gerçek kavramları arasında ne fark vardır?
İpucu;Sihirbazların yaptığı işler illüzyondur. Bu kâinatta bir şey geçicidir(sihirdir). Ör, bilim, tüm yaratıklar… Vb. Bazı enerji halleri, olaylar, olgular ve süreçler. Ör. Zikir, tevhit, ölüm, ilim… Vb. Âdem AS, gerçekten geçici olan bu kâinat beldesine geldi ve oraya (ebedi olan cennetine/gerçek hayata) döndüler. İnsanlık ve tüm yaratıklarda benzeri ve/veya tersi gerçek hayata dönecekler.
-Zaten enerji hayat bulmak için kâinatta titrek (sürekli değişim döngüsü) bir döngü içinde büyük kıyametin geleceği güne yol alır.
- kâinattaki enerji dengesizdir.
-Yaşamak için değişmeye mutlak gereksinim duyduğu için ebedi değildir ve sonludur.
-Gerçek/Hakikat: Kavram Yanılgısına Düşmemek İçin Gerçek ve Hakikatin Özgünlüklerini Bilmek Gerekir; Hakikat; Dünyevi, Uhrevi, İlahi ve İlimsel Olan Ezeli ve Ebedi Gerçeklerin Toplamıdır. Gerçek daha çok, Kişisel, dünyevi ve bilimsel değişmezler ve az değişenlerin toplamını ifade eder. Gerçekleri sadece madde kökenli kabul eden kişilikler (edenler) materyalistlerdir. Gerçekleri sadece ruh kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ruhbanlardır. Gerçekleri sadece doğa tabanlı kökenli kabul eden kişilikler (edenler) bilim insanlarıdır. Gerçekleri sadece ateş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Zerdüştlerdir. Gerçekleri sadece güneş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Yezidilerdir. Gerçekleri sadece hiçbir şey kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ateistlerdir… Vb çoğu doğa kökenli id, idol ve/veya putlardır. O zaman; öğretim, öğrenim ve eğitimle gerçek düşünce sistemimizi hangi gerçeklere yapılandıracağız ya da oluşturacağız. Ebedi, Geçici, Dünyevi, Milli, Milliyetçi, Radikal, Doğal, Vahşi, Hayvani, Bilimsel, ... Vb Düşünsel/Düşünce Sistemleri Kitlelere ve İnsanlığa Kazandırış ve Yükleyişle İlgili Eğitimi Doğru Değerlendiriş Çok Önemlidir. Ola ki şu sorular sorulabilir; tüm yaratıklar, yaşadığımız kâinatlar ve her şey; Kim? ve/veya Nere Kökenlidir? Sorularının yanıtı gerçeklerin adresine bizi yaklaştırır. İslam'iyet'te ve Allah (C.C) gönderdiği tüm kitaplarda; her şey Allah (C.C) nurundan yaratılmış ve sonra her şey ona (Allah (C.C)'HUNA) döndürülecektir ve yönelecektir. Yani tüm yaratıkların gerçekleri göreceli (izafi) ve geçici gerçeklerdir. Ancak Allah (C.C) istedikleri ebedi gerçek olacaklardır ve hayat bulacaklardır. Gerçekler; dünyevi en az değişen veya değişmeyen; yaratık, olay, süreç, zaman, olgu ve kurallar bütünüdür. Bu nesnel kâinatta sınırlı gerçekler veya geçicilik vardır.
-Gerçeğin dışındaki çok şey geçici ömre sahip sihirli bir hayattır.
-Ya da sihirli-sınırlı-geçici gerçektir. Yani ebedi değildir. Bilim geçici gerçeğe ilim ebedi gerçeğe örnektir.
-Enerji halleri ve tüm yaratıklar hep kâinattan önceki ilimdeki minimum yapışık haline ve yaratıldığı nura (Allah (C.C) dönmek ister).
-Biz göğü genişletmekteyiz(Ayet var).
-Bu genişleme eylemi durduğu an büyük kıyamet kopar enerji ilimdeki ve Allah (C.C) kavuşur (Allah (C.C) sonradan tekrar kâinatı yaracağını-dirilteceğini bildirmişidir.)
-Sanki kâinatın bir nefeslik canı var (göğü genişletmekteyiz/ayet) genişletme gücü durduktan sonra sonsuz güçte kurulmuş tüm kâinatın yücelmiş ve yükselmiş potansiyel enerjisi var gücü ile ilk yaratıldığı ilim boyutuna ve haline yıkılarak( büyük kıyamet) inmeye başlar ve büyük kıyamet son bulur.
-O zaman insan düşünce, yönetim ve eğitim sistemleri madde ötesi kökenli gerçekler üzerinden günümüze doğru gerçekçi inşa ederek geleceğe yönelmesi son derece önemidir.
-Zaten var olan nesnel kâinat üzerine bilincimizi inşa etmemiz geçici ve ölümlü bilim üzerine inşa edilen düşünce sistemi doğa ötesi anti madde ve orijinimizdeki gerçeklere doğru empati/eşduyum duymamıza önemli bir engel ve insani düşüncenin fıtratına eksik ve terstir.

Bilimsel olarak ta
-Gerçek ve Hakikat Kavramları; ebediyet, doğruluk, kalıcılık ve kesinlik kavramlarıyla örtüşür.
-Âdem AS, kâinat ve her yaratık genel olarak doğa ötesi madde öncesinden bu güne doğru yaratılmışlardır.
-Orijin itibarıyla tüm yaratıkların gerçek kökeni kâinat öncesi enerji hallerinden orijinlendiği kesindir.
-Her şey, kâinat öncesi ebedi mutlak gerçeklerden günümüze inkişaf ettiği geçici gerçeklerdir.
-Maddeninde kâinat öncesi mutlak gerçeklerden kökenlendiği bir gerçektir.
-O zaman insan düşünce, yönetim ve eğitim sistemleri madde ötesi kökenli gerçekler üzerinden günümüze doğru gerçekçi inşa ederek geleceğe yönelmesi son derece önemidir.
-Zaten var olan nesnel kâinat üzerine bilincimizi inşa etmemiz geçici ve ölümlü bilim üzerine inşa edilen düşünce sistemi doğa ötesi anti madde ve orijinimizdeki gerçeklere doğru empati/eşduyum duymamıza önemli bir engel ve insani düşüncenin fıtratına terstir.

-Tam tersi orijinden günümüze düşünce sistemimizi inşa etmek daha gerçekçi ve geleceğe yönelmesi verimlidir. Önermelerinin bu asır ki eğitim, yönetim ve insan düşünce sistemlerini inşa edilişinin bilimsel yetersizlikleri açısından eleştiriniz.
-Nesnel kökenli, düşünsel kökenli, Rüya da görülen ve hayal kökenli ışığın hangisi kâinattaki kara delikler tarafından emilerek yok edilir?
-Hangileri kara deliklerden etkilenmeden geçebilir?
-
kâinattaki kara delik ve kütle çekim karanlık enerji; kâinatın % 68 nü oluşturur ve karanlık çekim gücü ilişkilendirmek çok büyük önem taşır.
1-Ayna görüntümüzü yansıtır.
2-Ses, ısı… Vb yalıtkanlar ses, ısın.. Vb enerji hallerimizi kısmen de olsa yansıtır.
3-İki ve çok simetrili yayılan hayat enerjisinin aşamadığı ya da soğurulduğu özgün enerji (ör. zikir, müzik, tefekkür...Vb enerjisi) ve çevre koşulları nelerdir?
Soruları nesnel fiziğin sınırını oluşturur. Bundan ötesi düşünsel fiziği ebediyet, doğruluk, kalıcılık, belirsizlik ve kesinlik kavramlarıyla örtüşen kurallarının başladığı sınırdır.


AHLAK NEDİR?İnsanın, istendik, geçiş ve istenmeyen;  bedensel ve zihinsel; davranış, eylem ve tefekkürlerinin tümünü  ifade eden kavramdır.
İpucu;
Hırsızlık, gasp, katletmek, yalan, numara, dalavere, terör, Şeytani ve Doğal/Vahşi/Cahili ya da Hayvani ReKâbet, avlamak, avlanmak,  şaşırtmak… Vb kavramlar açısından;insan ahlakı, hayvan ahlakı ve robot ahlakını arasındaki;benzerlik, ayrıcalık, özgünlük, ortak payda, geçiş, nötr ve diğer özelliklerine göre kategorize ediniz. Ör,Hercai Ahlak (İnsan Ahlakı), doğal Ahlak, Radikal Ahlak (rejim, din… Vb köktencilik Ahlakı), Emperyalizm Ahlakı... Vb izm Ahlakı, Siyonist, Sosyalist Ahlak, Komünist Ahlak, Şovenist Ahlak … Vb ist Ahlakı. Yeryüzünde İbrahim AS'IN Milletine (Müslüman'lara) Peygamberlerce getirilen peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakı dışında tüm kavimlerin ahlakı doğal ve vahşidir. Âdem AS Öncesi ve bugüne kadar doğal insanların toplumsal yaşantı ve kavim kuruluşları hemen hemen hayvani ve hayvani güce ya da doğal evrimsel güce entrikalara, hilelere dayalı yürümüştür yani güce ve zorbalığa dayanmadan (Akla ve mantığa dayalı savaşsız) çok az anlaşmaları olmuştur. Bilgisayar kasalarının; nesnel donanımlarının, işletim sistemlerinin ve yazılımların yakın geçmişi olmasına rağmen gerçek bilgisayar kasasının, nesnel donanımlarının, işletim sistemlerinin ve yazılımların; yapay evrimi ve orijini arasındaki ilişki ya da özgünlüklerinin tek tek ve birlikteliklerindeki yapay evrimi/leri ilişkisi bize doğal yaratıkların doğal evriminin gelişim biçimleri hakkında çok önemli bilgi vermektedir. Yeryüzündeki insanların geçmişteki ve günümüzdeki davranışları fert ve kavim bazında doğru okunarak; Ne Kadar Rahmani (Peygamberi), Ne Kadar Evcil (Âdemi), Ne Kadar Vahşi (Maymunsu/Hayvani), Ne Kadar Şeytani (İblisi)... Vb Zürriyet oldukları insanlığın gerçek hayat hikayesi hakkında (evrimi) bize çok önemli bilgiler verir. Demirkuş 2013
 -Kavimler ve ümmetler insan çözmecesinin (pazılının) dinamik parçaları fertlerde ait olduğu parçanın dinamik dokuları gibidirler. İnsan şeytan değildir. Yeryüzü Doğal insanları ve/veya insansıların dağa, taşa, doğaya bilime, ilime…Vb bir sürü şeye tapışı onun doğal imanının tecellisinden beri vardır. Ancak Âdem AS'LA kemale erdirilmişti. Tüm doğal insanlar ve bu günkü onların devamı olanlar Hz. İbrahim AS'IN Ay'a, Güneş'e, Doğaya,… Vb doğal tapışının ve doğal imanın yani ontogenik (özgün-ferdi hayat döngüsü) doğal döngünün Allah (C.C) tarafından ıslahatla kendine yönelişinin insanın filogenetik iman edişi çok benzerdir. İnsan iblisin (Azazil-İbn-İ menazilin) Ahlak işletim sistemini ve eylemlerini hayata uyguladıkları zaman şeytana benzemiş ya da uymuş olurlar. Şeytan Müslüman'a musallat ancak her türlü yani tüm insanlığın düşmanı yaratıktır sebebi de kendisinden halifeliğin alınıp insan verilişidir. Demirkuş 2011 Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız diye (Ayet var).
 -Hiçbir yaratığın halifeliği kabul etmek istemediği halde insanın Allah (C.C) önerdiği halifeliğe hemen talip oluş cehaleti ve aceleciliği ilginçtir (Ayet vardır). Âdem öncesi tapınan ve/veya inanan insansıların tümü, Âdem AS sonrası insanların bir kısmı (Âdem AS öncesi insanların/onların devamı gibi) sanki tüm yaratıkları anlamak için taparak yaklaşmış ve yaklaşıyor (Vahşi /Doğal İnanç). Sanki insan en aşağılık yaratık özelliklerinden en şerefli yaratığa kadar her türlü özelliği özünde bulunmakla tüm yaratıkları kuşatan ve tevhit eden özelliğiyle halifeliğini de her sahada ifade ediyor. Doğaldır ki insan bu yönü ve eylemleriyle; Şeytanları, Cinleri, Melekleri, Doğayı… Vb tüm yaratıkları kuşatması çok doğal ve gerekli gözükmektedir."Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı." (Müslim, Tevbe, 9)Bu açılardan insanların farklılıklarını ( kâinatın en +, en 0 ve en- ...enlerini temsil eden ve kuşatan halife yaratıktır), ifrat ve tefritlerini, sıradışılıklarını, özel hallerini; doğru okumak , doğru empati/eşduyum duymak, doğru anlamak ve doğru değerlendiriş çok önemlidir. Sanki insan şeytanın tüm sapıklık ve hilkat garibesi arzu ve istemlerini ve/veya onları aşacak şekilde çok yönlü ve kapasiteli yaratılmış bir yaratık gibi görünmektedir. Şeytan hiçbir zaman insanı ve insanlığı aşamayacaktır. Ateşin ilahlık arzusunu Zerdüştlerin kalbinde, Güneşin ilahlığa ilgi duyuşunu Yezitlerin Kabinde…. Vb tapan insanların kalbinde ya da taptıklarının Allah (C.C) ilahlığına sadakatinin delillerini insanların kalbinde keşif etmek ve/veya tüm yaratıkları insanda doğru okumak önemli bir yargı ve keşif olmalıdır. İnsanın özgünlüğünü doğru tanımak ve tüm yaratıkları insanda okumak, görmek, tanımak insanlığın geleceği için önemli bir yargı olmalıdır. Allah (C.C)'HUNDAN insana af diliyorum. Bu bir temenni kurgusudur tabii. Belki de insanın halife oluşunun gereği olarak;her ahlak seviyesinde ve her türlü ifrat - tefriti makamlarda temsil edilmesi gerektiği için; Nemrut, Firavun , Atilla'i, Cengiz Han, Çin, Hitler, Karun, Lut AS kavmi, Hud AS kavmi, Semud Kavmi, Nuh AS Kavmi, Deccal…Vb nefislere (yaratıklara) yaşama ve yaratıklara tapışının tercihi yaşatılıyor ve hayat hakkı veriliyor. Bunu anlayışta sıkıntı çekmekteyiz. Bu konuda;insan alimleri, din alimleri ve bilim alimlerini peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak ortak paydasında tek insanda tevhidini dileriz. Böylesi insanın Allah (C.C) tapışını ve peygamber ahlakıyla tevhidini Allah (C.C)'HUNDAN dilerim. Belki Müslüman'lar o zaman rahat edeceklerdir. Bu açıdan her türlü insanın insanlığın yaradılış gereği ve amacı nedeniyle neden yaşatıldığına doğru empati/eşduyum duyulup yaşam hakkına ihtiyatlı yaklaşmalıyız. Ancak insanların yönetim hakkını sürekli ifrat ve tefritlere değil en akıllı ve rahmanilerine teslim etmek en doğru tercihtir.
 


KAPİTALİST AHLAK NEDİR?Tüm bedensel ve zihinsel; davranış, eylem ve tefekkürlerini para kazanmaya veya ekonomik çıkarlara dayalı icraa eden; fert toplum, devlet.. Vb yaratıkların ahlak tipidir. Kapitalist (Karuniler/Karunizm/Sermaye Kuduzu)lerin amigdalasın da ve limbik sisteminde bu mantık yatar.Kaz gelen yerden tavuk esirgemeyerek; halk ve toplumu direkt veya dolaylı tapılacak veya yegâne baş vurulacak ilahi/peygamberi makam olarak empoze edip icraata koydurtmayı başaran Karunizm (kapitalizm) için aslında halk ve toplum besi yeri olarak değer bulur.Kapitalizm (Karunizm) için yaşamak besi yerlerini (toplumu) kapitallerine dayalı yaşatmaktır Demirkuş 2007. Para, altın ve elmas geçerli olduğu koşullarda değer taşır, tersi koşullarda değeri tartışılabilir. Çıkarsayış; İstisnalar hariç her şey değer bulduğu koşullarda geçerli tersi koşullarda değeri geçersiz ve/veya tartışılabilir. Sana ilah demeyeceğim ama ilahin işini görüyorsun ??? Bir ton altının ya da paranın satın alamadığı anları (ölüm nefesini, hayat kurtaran o an orada bulunmayan bir yudum su ve bir lokma ekmek anı) ve gereksinimleri düşün. Ör. kapitalislerin ahlakı filmi izleyin

KUDUZ AHLAK-CİNNET AHLAK VEYA DOĞAL-VAHŞİ AHLAK NEDİR(Külhan Beyi Ahlakı)?Gayri ahlaki ve gayri akli her türlü düşünsel ve bedensel;alışık tepki (refleks)ler, alışkanlıklar, eylemler, tefekkürler ve davranışın/ların kudurmuşluğu-hayvanları taklit eylemidir. Güncel olarak;devletlerin mahiyetindeki;fert, siyasetçi/ler, örgüt, kurum, kuruluş ve kitlelerin normal ahlaki fıtratlarını zorlayacak şekilde(maymunları toplu avlayan şempanzeler den farkı, daha örgütlü sesli-kavgalı-gürültülü hak arayışı oluşu)intranet; topluma, iktidarlarına / devletine ve birbirlerine karşı sokakta veya herhangi bir ortamda kudurmuşluğu taklit ederecesine;özgürlük arayan, hak arayan.. Vb olarak doğal-uyumlu özgünlüklerini birbirlerine antagonisttik (birbirini yok edici) şekilde zihinsel-düşünsel ve bedensel eylemlerle kullanmalarını/kullanılmalarını teşvik etmek/ettirmek ve bu konumdaki kitleleri sokaklarda görmek kapitalistlerin özel zevkleri ve menüleri arasındaki ahlak hastalığıdır. Peygamber ahlakının tam tersidir. İnsanların bir birini anlaması veya arzularını ifade etmesi yontma taş devrinde bile bu kadar ilkel olmamıştır. Önemli olan kuduz ahlak taşlarını-piyonlarını, satranç tahtasına oturan oyuncularını, seyircilerini, pirini/lerini çapulcu ilahını/larını anlamak ve çözmektir. Hayvanat bahçesi ve doğadaki çığırtkan şempanze ahlakında bu benzerlikler vardır. Ör. ilkel insan

İT AHLAKI:Kendisine terbiyeli icabetleri ve itaatleri farz kendisinin başkalarına terbiye icabetleri ve itaatlerini sünnet kabul eden zorbaların ahlakıdır.
Ör. Koyun ve sürü ahlakına sahip olanları kontrol edip hüküm etmeyi çok seven ahlak tipidir. İt mahiyetindekine hükmeder çoban idare eder.
Günümüzde bazı internet itleri bilerek ve bilmeyerek; hava hatunlara tatlı elmayı yedirmek için (yedirme tiryakiliği), özellikle devlet sektöründe bilgisayar üzerinde sohbetleriyle toplumsal ahlakı pezevenkleştirirler.
Bu ahlak tipine sahip olanlar, en güzel ve akıllı insanın en peygamber ahlaklı insan olmasını sözde kabullenseler bile, tüm gücünün hükmündeki insanların bilgi ve ahlak güzelliğine bakmaksızın kendi dar kafalarına mutlak itaat edilmesinde ısrar eden cahillerdir. Âlimine teslim olmayanlar zâlimine teslimiyete mahkûmdurlar.
İpucu, Öneri ve Çözüm;insan evladı;bedensel, fiziksel, çevresel ve zihinsel olarak; yaşanabilir (ifrat ve tefritten uzak) Richter ölçeğine göre; ayıbıyla nerelerde ne zaman dolaşması ve yaşaması gerektiğinin ölçüsü hudutlarına çekilmesini  alışık tepki (refleks) olarak bilmelidir. Yoksa sonuç kesin ve nettir. Yaşanabilir edepli Richter ölçeği sınırları dışındaki ahlak ölçüsü cehaletinin sonuçları yaşanmış, yaşıyoruz ve yaşayacağız. Doğada edepli ve itidalli yaşamanın doğaya konmuş bir yasa olduğunu bir gün;internette, sahillerde ve çıplaklar kampında... Vb; çıplak dolaşanlarında bedelini ödeyerek kavrayacağından emin olabilirsiniz. Peygamber ahlaklı (peygamber ahlaklı) insanlar yetiştirmek yegâne ilacımız gibi gözükmektedir.

KOYUN-SÜRÜ AHLAKI:cahil, çok yüzlü, korkak, bilinçli ve bilinçsiz yaratıkların, bazı hayvan sürülerindeki kurallara benzer ahlak tipidir. Beni koruyan yılanda olsa hep yaşasın mantığı ve ahlakıdır. Ör. Menfaatleri, cehaleti, korkaklığı ve pısırıklığı gereği bazen it ahlakına teslimiyeti kabul etmeyi isteyenlerin ahlak tipidir. Sürü ahlakını menfaatleri, cehaletleri ve güçsüzlükleri gereği kabullenişleri karıştırmamak gerekir. Ör. bazı Afrika kavimleri güçsüzlükleri, olanaksızlıkları ve cehaletleri gereği bu icabeti görürler. Aslında onlar doğaya daha az zarar veren evren-doğa sistem zekâsına ve doğaya tabii insanlardır. Filmleri izleyin;1, 2, 3
HERCAİ AHLAK;Her ahlaktan nasiplenmiş ahlak tipidir. Ör. normal insan ahlakı

GÜZEL AHLAK NEDİR (Peygamber Ahlakı)? Kuduz ve Koyun ahlakın tam tersine, ruhun sınırsız özgürlüğü içindeki akıl işletim sisteminin insan bedenine yansıyan eksiksiz ve kusursuz dost doğru bedensel ve zihinsel;alışık tepki (refleks)ler, alışkanlıklar, eylemler, davranışlar, tefekkürler ve uyumlu tepkilerden oluşan peygamber ahlakıdır. Peygamberi (Rahmani, İnsancıl) ahlakın hâkim olmadığı toplumlarda adalet ve kanunlar hakkıyla çalışmaz. "Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." (Hadis). Ör. evrensel ve gelişmiş insan

SAMİMİ VE SADIK AHLAK NEDİR? Fert ve toplumun: liyakatli ve gerçek menfaatler için peygamber ahlakını taklit edenlerin sergilediği ahlak tipidir. Ör. samimi âlim ve zahitlerin ahlakı.

SAHTE VE SAKAT AHLAK NEDİR? Fert ve
toplumun: liyakatsiz güdük veya şahsi menfaati/leri için peygamber ahlakını taklit edenlerin sergilediği ahlak tipidir. Bu asrın ahlak hastalığıdır.Ör. bazı drama insanlar, drama miskinler ve drama dilencilerde bu ahlak yaygındır.  

CAN NEDİR? canlının/ların bedensel(fizyolojik)-zihinsel dirilik dengesi ve hayatın devamında keyifle sorunsuz yaşadığını hissedişidir. Bu dengelerin bozulmasında canı acır ve kendisini rahatsız hisseder yani hastalanır. Kısaca can;Tüm canlılardaki bedensel ve zihinsel dirilik dengesinin hayati faaliyetlerin özüdür veya hayatıdır.

HAYAT/YAŞAM NEDİR?
Tüm yaratıklarda ( canlı ve cansız) yaşamak için mutlak enerjinin hal değiştirerek sonlu olan ömür halıdır. Geri dönüşümsüz ilk kişilikhalini/lerini(geçmişini) hatırlamayacak şekilde hal değiştirmişse yok olmuş demektir. Kısaca; yaratığın/yaratıkların ömür boyu ya da hayatı boyunca yaşadığı her şeyidir.


İRADE NEDİR?
İnsanın nefsine kadir olabilme (gücü) sıfatıdır.Kısaca;Gücümüz, irâdemiz, tercihlerimiz ve eylemlerimizle baş edemediğimiz gayri akli ve gayri ahlaki her; davranış, tiryakilik, eylem, hayvan, fert, devlet, kurum kuruluş... Vb her şey; bu istenmeyen konum itibarıyla nefsimiz mesabesindedir.
-
Ola ki yanlış, doğal, doğal ve/veya eksik; öğretim, öğrenim ve eğitim ürünü olan bu günkü çoğu insanlarda ki; bu istenmedik alışkanlık, tiryakilik, davranış… Vb kontrol edebilen doğru/gerçekçi öğretim, öğrenim ve eğitim sisteminin ürünlerine sahip insan kadar iradeli insan, tersi/leri kadar ise eksik, cahil, vahşi, doğal ve hayvani insanız anlamı çıkar. Bu çıkarsayışı günlük, haftalık, aylık ve yıllık yaşam döngülerinize güncelleyerek; siz ne kadar neyi/neleri kontrol ediyorsunuz, iradenizi kontrol edenleri istişare ederek hakkınızda bazı iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varınız. Bu iradi yargılara ve önlemlere/tedbirlere varmadan önce; yalan, iftira, şer, domuz etini yiyiş, şovenistlik, Siyonistlik, radikaller, milliyetçiler, yenilikçiler, cahiller, cahillik, hastalık, virüs, kötü davranış… Vb istenmedik, davranış, yaratık, eylem, bilgi… Vb
A-Bu istenmedik ya da istenmedikler niye vardır?
B-Bu istenmedik ya da istenmediklerin mutlak gerekli olduğu yer/yerler neresi/nerelerdir?
C-Bu istenmedik ya da istenmedikler hiç olmazsa hayat döngüsünde ne/ler eksilir, ne/ler bozulur… Vb ne/ler olur? Sorularının mutlaka doğru ve liyakatli yanıtlarını araştırın sonra istendik/çözümsel iradi amaçlı; yargıya/lara, sonuca/lara varınız ve/veya öğretime, öğrenime, eğitime, ıslahata/lara, terbiyeye ve önleme/lere baş vurunuz. İnsanlığın ve/veya bir kavmin; radikal milliyetçileri (kavimlerin parmak izi), radikal Müslüman'ları (dinin farzlarının sigortası), radikal yenilikçiler (kavimin asra uyum ışıkları) ya da her çeşit gerekli radikalleri rahmani alimler ve bilginlerce, her an asrın değişimlerine ve/veya koşullarına uyumlu bilgilendirilip irşat edilmezse; milliyetçiler şovenizme, inananlar Siyonizm'e, yenilikçiler otistik ve liyakatsiz felsefi görüşlere ve/veya inançlara zarara uğrarlar. Genellikle âlimsiz bir kavim ya da nefsine zülüm eden Müslüman kavimin/lerin rahmani alimleri ve bilginleri menfaatleri gereği radikallerinin arkasına gizlenir ya da onlara teslim olursa bu sonuç ortaya çıkar. Bu nedenle bunların hürriyetlerinden çok doğru adreste örgütlendirilip düşünsel ve toplumsal olarak güncellenişleri daha doğrudur. Âdemi İnsan; Meleği Ruhu, Meleği aklı ve Meleği Vicdanı Kanadıyla (Meleği Güzel Ahlak Kanadı) meleklere kenetlenip güzel ahlak hasletlerini gösterirken, Diğer kanadıyla yani Hayvani Olan Nefsiyle, Hayvani Olan zekâsıyla ve Hayvani Olan Vicdaniyle (Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı) Hayvanlara ve eşyaya kenetlenip vahşi/hayvani ahlak hasletlerini gösterir. Bu kanatlardan Meleği Güzel Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadıyla daha aşağılıklara uçarak çok tehlikeli hilkat garibesi bir zararlı yaratık olur. Bu kanatlardan Vahşi/Hayvani Ahlak Kanadı kırık ve/veya güdük olursa o insan tek taraflı Meleği Güzel Ahlak Kanadıyla daha yukarılara uçarak ruhban/meleğimsi bir yaratık olur. Bu iki kanadın dengesi/balansı hafif ahrete doğru ya da meyilli olarak eğitimle verilmelidir. Dünyası için ahreti, ahreti için dünyasından vazgeçen bizden değildir. Hadis vardır.

KİŞİLİK KİMDİR?-Kişilik olgun bir insanın iradesi ölçüsünde kendi tercihlerini belirleyen sorumlu egosudur. Bir ben var ki bende benden içeru (Hz. Yunus EMRE);uyanıkken hisseden, uyurken rüya gören. Bedensel ve zihinsel araçların; gücünü, yeteneklerini bilen ve bilincinde olan. Her şeyi değerlendirirken;iradesini tarafsız kullanarak tercihleri tasdik edip icrasına karar veren:sorumlu:sanal gerçek; öz, ene, kişilik veya benliktir.
Genel Olarak Aklın Hüneri Liyakat, Ruhun Hüneri Samimiyet, zekânın Zihinsel Olarak Doğru Hızlı Kavramak ve Sonuçlandırmak, Nefsin Hüneri; Vahşi Siyaset, İnsanın Hüneri Cehalet-Hüsran(sabrı, imanı, hakkı tavsiye edenler ve iyi amel işleyenler hariç) ve Kişiliğin Hüneri Tercihtir. Önermesini eleştiriniz.
Normal İnsanın Kişilik Boyutları ve Kişilik Enerji Halleri :Normal bir insanda, doğadaki bilinen 7 boyuta ilave olarak, minimum 5 boyutu daha var;
A-Sanal/Düşünsel(Zihinsel-Sanal - Düşünsel Hayvani) Şeytani Nefsi Kişilik Boyutu ; (Nefsi Sanal/Düşünsel/Zihinsel Bedenimiz-Cinler âlemi İle İlgili Kişiliğimizdir):zekâ işletim sistemi ile çalışıp, doğayı asimile eden ve çıkarsamalar yapan nefsin; doğaya meyilli yayılan-yayılmış doğal sanal enerji boyutudur. Bu kişilik, doğaya ve madde âlemine meyilli olup;hayvanlara ve tüm doğadaki nefsi yaratıklarla empati/eşduyum (halden/halini anlama, halini yaşama)duyan, özdeşleşen ve kenetlenen   zihinsel-sanal nefsani enerji boyutundaki özgün kişiliğidir. Kısaca insanın;ısı veya ateş halindeki enerji boyutunun sanal-zihinsel kişiliğidir. Sanal ya da Cinler âlemi Boyutundaki Kişiliğimizdir.

B-Nesnel (Bedensel Hayvani) Nefsi Kişilik Boyutu: B
eyindeki organik tabanlı işletim sistemi ile madde tabanlı çalışan, vücudumuzdur.1, 2, 3, 4. İnsanın Toprak-Madde Boyutudur. Doğaya-Hayvanlara -Nefse bağımlı ve eğilimlidir. Yemeye içmeye, meyilli; canımızı, ruhumuzu... Vb nesnel ve sanal araçlarımızı taşıyan bedensel kökenli Materyalist-Ateist Nesnel Kişiliğimizdir.

C-Zeki ve Yeteneği Kişilik Boyutu (Sanal ve Bedensel Nefsi doğal kişiliklerimizin doğal işletim sistemi merkezli kişiliğimizdir);zekâ işletim sistemine ve yapısal-düşünsel becerilerimize dayalı kişiliğimizdir. Bugünkü ÖSYM sınavında muhatap olunan kişiliktir ve hayvanidir.

D-Ruhsal Kişilik Boyutu : Meleği doğa ötesine ve akli kurallara meyilli; meleği-saf-abdal kişilik boyutudur. Ruhban Kişiliğimizdir. Ruh, kişilik olarak Allah (C.C) bizdeki en değerli emaneti ve elçisidir. İbadetlerimizle aklımızı kullanarak ruhsal kişiliğimizin külliyatındaki hakikatlere ve gerçekler arif oluruz.

E-Akli Kişilik Boyutu:bedensel ve zihinsel;gerçek araçlarını, sanal araçlarını, yeteneklerini, nefsi-ruhsal kişiliklerini, zekâlarını kullanarak namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve dürüst karar veren, ruha, doğaya ve hayvani-meleği doğa ötesine, dengeli-meyilli Akıllı Kişiliğimizdir.

Özel Not;Kuran-ı Kerim;yaratıkların, olayların, süreçlerin, olguların....ve İnsanın değişik enerji hallerine ve boyutlarına hitap ettiği için bazen kitabın bazı ayetlerini anlamakta sıkıntı çekilir. 18000 âlemin enerji haline hitaben yazıldığı rivayet edilir. Kıtab-ı Kerim'i doğru anlamak için insanın sanal ve tüm enerji - kişilik boyutlarını iyi bilmesi, yaratıklara-olgulara... Vb süreçlere doğru empati/eşduyum duyması-yaşaması gerekir.

F-Vicdani Kişilik Boyutu: Akıllı yaratıkların herhangi bir şey hakkında; akıl, zekâ, nefis, kişilik, ortam, bilgi dağarcığı… Vb tüm olanaklardan süzülmüş, arınmış ya da arındırılmış sonuçların arasında verilecek en Rahmani/meleği kalp ibresi kararını tercih eden kişiliktir.
Vicdan; Allah (C.C) tarafından tüm akıllı yaratıklara verilmiş, meleği bir kalp ibresidir. Ola ki vicdan; dürüstlük, gayret ve samimiyetin Rahmani ibresidir. Akılsız yaratıklarda ya yok ya doğal veya güdüktür.
-Sorumlu gerçek kişiliğe; vicdanın sesini dinlemediğinin bilincinde olduğu ve vicdanının sesini bildirerek ihlal ettiği kayda geçer. Akıllı kişi bunun bilincindedir.
-Ömür boyu verdiği; doğru-yanlış, günah-sevap ya da nötr-geçişken… Vb kararlarda bu meleği kalp ibresi kararına bilerek uymayan kişinin hanesine kalp ve bilincine bu yanlışlarının kayıt edildiğinden ya da yazıldığına dair şuana kadar hiçbir akıllı yaratık ciddi olarak yazılı ve sözlü itiraz etmemiştir. İtiraz eden olgun insanlarında aklından??, nefsinden, zekâsından, kastiliklerinden, anormalliklerinden ya da deliliğinde şüphe edile bilir ya da şüphelenmek farzdır.

G-Gerçek Kişilik(Özgün ve Sorumlu);Bir ben var ki bende benden içeru;rüya gören, bilincinin farkında olan, tüm kişilik boyutlarını; iradesi dâhilinde kullanarak; aldığı sonuçlara göre, yaptığı tercihlerden, sorumlu özümüz, enemiz, kendimiz veya Gerçek Kişiliğimizdir. Ola ki kâinatta her yaratık; yaratık çözmecesinin bir parçası, insan olarak tercihlerinizle siz olmasanız sistemde/ kâinatta ne eksiliyor ve ne artıyorsa ola ki sizin değeriniz o dur. Demirkuş 2011
-Gerçekleri sadece madde kökenli kabul eden kişilikler (edenler) materyalistlerdir. Gerçekleri sadece ruh kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ruhbanlardır. Gerçekleri sadece doğa tabanlı kökenli kabul eden kişilikler (edenler) bilim insanlarıdır. Gerçekleri sadece ateş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Zerdüştlerdir. Gerçekleri sadece güneş kökenli kabul eden kişilikler (edenler) Yezidilerdir. Gerçekleri sadece hiçbir şey kökenli kabul eden kişilikler (edenler) ateistlerdir… Vb çoğu doğa kökenli id, idol ve/veya putlardır. O zaman; öğretim, öğrenim ve eğitimle gerçek düşünce sistemimizi hangi gerçeklere yapılandıracağız ya da oluşturacağız. Ebedi, Geçici, Dünyevi, Milli, Milliyetçi, Radikal, Doğal, Vahşi, Hayvani, Bilimsel, ... Vb Düşünsel/Düşünce Sistemleri Kitlelere ve İnsanlığa Kazandırış ve Yükleyişle İlgili Eğitimi Doğru Değerlendiriş Çok Önemlidir. Ola ki şu sorular sorulabilir; tüm yaratıklar, yaşadığımız kâinatlar ve her şey; Kim? ve/veya Nere Kökenlidir? Sorularının yanıtı gerçeklerin adresine bizi yaklaştırır.
İslam'iyet'te ve Allah (C.C) gönderdiği tüm kitaplarda; her şey Allah (C.C) nurundan yaratılmış ve sonra her şey ona (Allah (C.C)'HUNA) döndürülecektir ve yönelecektir. Yani tüm yaratıkların gerçekleri göreceli (izafi) ve geçici gerçeklerdir. Ancak Allah (C.C) istedikleri ebedi gerçek olacaklardır ve hayat bulacaklardır.
-Bir insan iradesi ve olanakları ölçüsünde; Ruhu ve aklı ile meleği, zekâsı ve nefsi ile hayvani, vicdani ve tüm kişilikleriyle Rahmani karar verir. İradesi çerçevesinde sadece nefsi, ceddi, hayvani… Vb şahsi menfaatleri ve arzuları için verdiği karalar şeytanidir.
Tüm insanlığı bir beden kabul et, bazılarının kişilikleri, beyinde (vahşi/doğal insani kişilik), bazılarınınki kalpte (peygamberi insan kişiliği), bazılarınınki cinsellikte-şehvette (hayat insanları kişiliği), bazıların ki hercai, bazılarınınki ruhu ile bütünleşmiştir (ruhban) … Vb tüm insanların kişilikleri toplamı ve dağılımı bir insan bedenini oluşturup adı da insan kişiliği bedenidir. Benli Kâinat sistemi-Bensiz kâinat sitemi=farkım ile Baktığım Miraslı Kâinat-Bıraktığım Mirasız Kâinat=Farkım benim kişiliğim, kim olduğum ve tüm mirasımın ifadesidir. Demirkuş 2012 Tüm insanlık için bu farkın en istendik oluşunu dilemek gerekir.
İnsan;
-Ruhu ve Aklı itibarıyla meleği olduğu için güzeldir.
-Nefsi ve zekâsı itibarıyla hayvani olduğu için cahil, nankör ve zulümkardır.
-Tercihleri itibarıyla kendini yani gerçek kişiliğini tarif edendir. Demirkuş 2011
Güdük insanlarda; kişilik bir veya iki boyut tarafından asimile olmuştur. Örneğin ruhbanlarda kişilik; ruhsal boyut tarafından asimile olmuş ve diğer kişilik boyutlarının kararları güdüktür. Ör, Materyalistlerde beden boyutu kişiliği kafesine aldığı için diğer kişilik boyutları güdük kalmıştır. Filmi izleyin


BİLİM AJANI KİMDİR?Hukukî veya gayri hukuki;bilerek veya bilmeyerek başkasının/larının (fert, toplum/lar, millet/ler, devlet/ler, kurum/lar… Vb) menfaat farzlarının önceliği için bilgi-veri-materyal toplayan, üreten, derleyen, yayınlayan… Vb yapan kişiye denir. Ör. Bilerek ya da bilmeyerek; olanakları uygun olduğu halde ülkesinin, toplumunun acil menfaatleri için değil de; başka ülkelerin menfaatlerine öncelikli bilgi-bilimsel eylem, bilimsel fikir... Vb. üretenler.0, 1, 2, 3, 4, 5, 6 İpucu;en iyi bilim ajanı; ajan olduğunu bilmeyen cahil bilim ajanıdır.
Belki de:
bu mantık, bazı cahil inanç sahipleri ve cahil milliyetçiler içinde geçerlidir.
Halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesi (burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmek) yapılmış. Filmi izleyin
Özel Not;Ne acıdır ki, bazı az teknolojik ülkelerde; akÂdemik kariyer amaçlı ve bilimsel etik kuralları gereği:bilim bilgini (bilim insanı?!) adaylarını ve bilim bilginlerini (bilim insanlarını);ülkelerinin tüyü bitmemişlerin parasıyla yurt dışı ve yurt içinde bilim yapıyor yaptırılıyor diye; ilkel(primitif) kavimlerin menfaat sünnetlerine-farzlarına uyarak/uydurularak, bilmeden bilim ajanlığı yaptırıldıklarının veya yaptıklarının farkında bile değiller.
      Kısaca ülkemiz koşullarında SCI amaçlı üretilen makalelerin balının belki de %90'nı teknolojik yönden gelişmiş ülkelerce kullanılır. Ülkemize de yayını yapan öğretim elamanın akÂdemik kariyeri ve maaşı artar. Hatta bu bal üretimini teşvik için TÜBİTAK'ÇA ekstra teşvik parası verilir. Keşke ülkemiz koşullarına bilgisini makalelerle uygulamaya bal eyleyenlere de SCI makaleleri kadar, teşvik paraları, kariyerine ve maaşına artı değer verilse.
    Belki de; Dünya sıcak savaşlarında(20.Yüz yılın sıcak ve soğuk cehalet savaşlarıyla ilişkilendirmeye çalışın); Amerika'ya sığınan bilim bilginleri (bilim insanları?!); merkezden(ABD'den) çevre doğru öncelik prensibine göre bilimsel hizmet üretme geleneği ile ABD'yi dünya'ya hâkim kılarken, nedense ülkemize sığınan bilim bilginleri (bilim insanları?!);bilimsel hizmeti ve üretimi çevreden (batıdan, uzakdoğudan... Vb) ülkemize doğru öncelik prensibine göre bilim üretmeyi yapmayı bize miras ve gelenek olarak bıraktılar veya bu işletim sistemini bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) yüklediler! Belki de ülkemiz muhafazakâr insanlarının bilime soğuk bakışı buna ilave edilince;öncelikle Bâtının bilim ve teknoloji alt-üst-orta yapısına hizmet edecek şekilde bilim üretiliyor, yapılıyor ve yaptırılıyor. Bu hizmetin yan ürünü olan yayınlarla da bilim bilginlerimiz (bilim insanlarımız) akÂdemik kariyer elde ediliyor. 1

     Çözüm;belki de ülkemizde batı stili bilimin temelini atan batılı bilim bilginleri (bilim insanları?!) doğal olarak halktan ve Anadolu sanayi çevrelerine yabancı idiler. Ancak üniversitelerimiz kendini batı standartlarına ulaşmak için güncellediği kadarda halkımızı kendilerinden yaralandırmanın standart bir yolunu bulmak veya başarmak zorundadır. Yani bildiklerinden yararlanan öğrencilerinden ve kendilerinden halkını yararlandırmanın yolunu başarmak üniversitelerimizin belki de boynunun borcu, onuru ve vicdani meselesidir.0, 1, 2, 3, 4, 5, 6

CAHİL DAHİ AJAN KİMDİR;
.Hukukî veya gayri hukuki;bilerek veya bilmeyerek başkasının/larının (fert, toplum/lar, millet/ler, devlet/ler, kurum/lar… Vb) menfaat farzlarının önceliği için gayri insani veya zamansız bilgi-veri-materyal toplayan, üreten, derleyen, yayınlayan… Vb yapan kişiye denir. Ör. Bilerek ya da bilmeyerek;bedensel ve zihinsel potansiyelini;olanakları uygun olduğu halde insanlığın acil menfaatleri için değil de;belli bir azınlığın veya ülkelerin menfaatlerine öncelikli veya zamansız bilgi-bilimsel eylem, bilimsel fikir... Vb. üretenler.0, 1, 2, 3, 4 İpucu;en iyi dahi ajan; ajan olduğunu bilmeyen cahil dahi ajanıdır.
Halklara ve bilim bilginlerimize (bilim insanlarımıza) bebek kuntakinte karıncaları muamelesini yapmak(burs,proje ve kredilerle, yuvasında köleleştirmek) Filmi izleyin

Bilim Bilgini  Kimdir?Formal olarak belli bir bilim alanında yeterince öğretim, öğrenim eğitim alan ve bazı değer yargılarıyla bilimi ve doğa ötesini aşan kariyer sahibi olarak bilimle uğraşan insanlara denir.

BİLİM ADAMI KİMDİR?Formal olarak belli bir bilim alanında yeterince öğretim, öğrenim eğitim alan ve tüm değer yargılarıyla bilimi aşamayan kariyer sahibi olarak bilimle uğraşan erkeklere denir.

BİLİM BAYANI KİMDİR?Formal olarak belli bir bilim alanında yeterince öğretim, öğrenim eğitim alan ve tüm değer yargılarıyla bilimi aşamayan kariyer sahibi olarak bilimle uğraşan bayanlara denir.

BİLİM İNSANI KİMDİR?Formal olarak belli bir bilim alanında yeterince öğretim, öğrenim eğitim alan ve tüm değer yargılarıyla bilimi aşamayan kariyer sahibi olarak bilimle uğraşan kişilere denir.
insan demektir.

BİLİM İŞÇİSİ  KİMDİR?Hukukî veya gayri hukuki;bilerek veya bilmeyerek bedenen ve eylem olarak bilime hizmet veren kişidir.

BİLİM DEDEKTİFİ KİMDİR? Başkasının/ların adına hukuki kurallara göre menfaat karşılığı rutin;bilgi-veri-materyal toplayan, üreten, derleyen, yayınlayan… Vb yapan kişiye denir.örneğin;sıcak volkanik krater ağızlarında kurum ve bilim bilginleri (bilim insanları?!) adına materyal-bilgi toplayan kişiler bilim dedektifleridir.

Bilinç;Fert, aile, toplum, kavim... Vb insani birimlerin; kendisiyle, yaşantısıyla, çevresiyle, ötekilerle bir bütün olarak içinde yaşadığı çevreye, ortamlara, dünyaya, kâinata, düşünsel havuzlara... Vb hepsine ve her şeye ilişkin sahip olduğu ve hayata bilerek uygulayabildiği tüm bilgilerin dinamik farkındalığını-farkındalıklarını ifade eder.

MANTIK NEDİR?Zihinde, akla –zekâya-deneyimlere  dayalı kazanılmış ve kabullenilmiş kişi ve topluma özgü neden -sonuç ilişkilendirmenin düşünsel kurallar bütünüdür.

MUHAKEME NEDİR? Fert veya Toplumun; yaratık/ları, olayı/ları... Vb şeyleri karşılaştırmaları veya herhangi bir şeyi, usa, özgün mantığına dayalı olarak zihinde neticelendirme yeteneği-yorumlama gücüdür.

FİKİR NEDİR?  Bir konudaki, düşüncelerin; özet muhasebe ve muhakeme  ürünüdür veya bir konudaki, düşüncelerin yoğunlaşıp disipline  edildiği  özet bilgilerdir.

DÜŞÜNCE NEDİR?Düşünme, akıl yürütme" sözcüğünün masdarıdır. Zihinde veya herhangi bir konumda; bir konuyla ilgili bilgileri  ilişkilendirerek, senaryo üretmek ve bilgileri düzenleme -muhasebe etmeyi ifade eden genel  bir kavramdır. Allah (C.C)'HUN Bildirdiği ilahi düşüncenin/düşüncelerin dışındaki yaratıksal tüm düşünce sistemleri ilahi kökene dayanmıyorsa hepsi geçici yaratıksal sahnede ölüm, yok oluş ve çürüyüşe mecburdur. Ör. Tarihteki tüm büyük insanların önce bedenleri sonra düşünceleri tarihte ya silinmiş, ya çürümüş veya tarihle silinip gidecek yerini başka düşünceler alır. Ör, Firavun, Nemrut, Çin, Cengiz Han... Vb.

Düşünce Yanılgısı Nedir? Bir düşüncenin tanımın sınırları ve özgünlüklerinin ait olduğu ya da örtüştüğü karşılığındaki şeyle ve/veya şeylerle (fikirlerle/uygulamalarla) insan bilinciyle liyakatli örtüşmemesi ve/veya gerçekleşmemesi düşünce yanılgısını ifade eder. Herhangi bir şeyi yanlış ve eksik düşünmektir ya da doğru düşünememektir. Öğretim, öğrenim ve eğitimde; bir kavramın ve/veya bilginin zihindeki karşılığı; fert ve/veya toplumun hayat döngüsünde (dinamik hayatında) hayata güncellenerek doğru uygulanabilir konumda değilse kavram, düşünce yanılgısı ve eksikliğine neden olabilir. Düşünce ve Kavram, atasözü, vecize ve cümle yanılgısı olmayan yegâne kitap Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Kitabıdır. Buna dayanarak (Kuran-ı Kerim (C.C)'HUN Kitabı) bu yargıya varılmıştır.

DÜŞÜNCENİN KIBLESİ (İNANÇ): Hiç kimse inançsız değildir. Her insanın düşüncesinin kıblesi onun inancına dayalı toplam düşünce sisteminin bileşkesini ifade eder. Bir insanın, kurumun, kuruluş veya herhangi bir yaratığın; kimlik (id), tapındık-taptık(put) (idol), yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb. değer yargıları… Vb. ait gereksinimlerine, zorunluluklarına ve tercihlerine dayalı toplam düşünce sisteminin bileşkesini ifade eder.

DÜŞÜNCE SİSTEMİ  NEDİR? Bunun en iyi örneği, Allah CC’HUN, Hazreti Muhammed AS’IN Bâtıni Kalbini temizleyip (arındırıp) Kuran Ahlakı İşletim Sistemini Yüklemesidir (Hadis var). Sonra Oku Demesidir!!! Bir insanın, toplumun, halkın, tarikatın... Vb benimsediği ve uyguladığı;yaşam stili ve tercihlerinin toplamı (yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargıları, kimlik(id) ve tapındık-taptıklarıyla (putları-idolleri) bütünleşik onun "düşünce sistemin"i oluşturur. Kısaca insanın; kabullendiği itaat ettiği, benimsediği ve ahlakına direkt tesir eden düşünce sistemi onun dini sistemi gibidir.
      Bir bilgisayar için işletim sistemi ne ise, her insan içinde düşünce sistemi o demektir. Evrensel insanın;mutlaka tüm asırlara ait düşünce sistemlerine uyumlu ve her şeye doğru empati/eşduyum duyurtan/duydurtan düşünce ve yaşama sistemine (işletim sistemine) gereksinimi vardır. Asrını dinine eksiksiz güncelleyerek kendisini değiştirmesi gerekir. Dinsiz insan olamaz mutlaka her insanın bir düşünce sistemi ya da dini var. Bu düşünce sisteminin adı henüz konmamış veya ateist, materyalist, humanist… Vb dine özdeş bir sistemdir. Bu açıdan insanları;dinci veya dindar... Vb kavramlarla nitelemek cahil bölücülüktür.



DÜŞÜNCE EKSİKLİĞİ NEDİR?Herhangi bir şeyi eksik düşünmektir ya da tam doğru düşünememektir.

EĞİTİMDE AÇIK YANILGI;fert toplum eğitiminde, bilerek bilmeden, herhangi bir konuda açık(fark edilir); fikir, mantık, muhakeme, düşünce, kavram… Vb yanılgılardır.

EĞİTİMDE GİZLİ YANILGI;fert toplum eğitiminde, bilerek bilmeden, herhangi bir konuda gizli; fikir, mantık, muhakeme, düşünce, fikir, kavram… Vb yanılgılardır.

GİZLİ YANILGI;farkına varmadan veya kasti herhangi bir konuda fikir, mantık, muhakeme, düşünce, kavram… Vb yanılgısına düşmektir. Son derece tehlikeli bir yanılgı tipidir toplum ve fertleri gizli kemiren bilinmez-fark edilmeyen bilinçaltını yanıltan eğitim hastalığıdır.

MANTIK YANILGISI NEDİR?Yanlış veya eksik mantık kurgusudur.

MUHAKEME YANILGISI NEDİR? Yanlış veya eksik muhakeme yürütme şeklidir.

FİKİR YANILGISI NEDİR?Eksik veya yanlış edinilen fikri hayata uygulamadır.

METRİKS NEDİR (Farkındalığın Tüm Ortamı veya Her Yeri) ?Herhangi bir şeyin kefeni-aşılmaz/aşılmamış hudutlar içindeki her şeydir-her yeri ve ortamıdır. Örneğin düşünce metriksi;düşünülen hudutlarının kefeni içindeki çok şey veya ortamıdır.Ateşperestlerin Metriksi ateş, Doğaperestlerin Metriksi Doğa, Materyalistlerin Metriksi Madde, Bilimperestlerin Metriksi Bilim, …vb. bunların metrisini ele geçiren her şeyini ele geçirir.

ÖZGÜNLÜK NEDİR?Yaratık, olay, olgu… Vb. için; tanımlayıcı-belirleyici-ayrıcı özellikleri ilişkilendirilerek tüme varım (sentez) ve tümdengelim süreci(analizle) ile ulaşılan parmak izi kavramdır. Ör,Genel olarak her yaratık kendine özgüdür, hiçbir şey ötekisi  olamaz. X=X değildir. X yaklaşık X'e eşittir. İzafiyet hala bize X=X'i yutturuyor. Eksik izafiyetin hizmet matematiğidir .Hala biz; matematiğin her şeyine kanunlardan çok güveniyoruz (matematiğin bu açıdan revize edilmesi gerekir gibi gözüküyor). Ör,sonsuzun sınırlı oluşu konusu. Çok boyutlu-çok yönlü ....özgünlüklere uyumlu kuralları benimseyen matematik kurallarının geliştirilmesine gereksinim vardır. Bu gün matematiğimiz gezegen-galaksi matematiğidir. Uzay ve geleceğin matematiği değildir. Sabitelerin, yokluk, karanlık ve değişmeyen enerji hallerinin iyi bilinmemesi önemli olaylardır.

LİYAKAT NEDİR? Yakışırlık, herhangi bir şeye en doğru ve kusursuza uyumlu yakışan-ehil şeydir. Kısaca liyakat, iki şeyden biri anahtar ise diğeri onun kilididir. Farklı şeyler arasındaki tamamlayıcılığı-yakışırlığı ifade eder. Liyakatin uygulaması için tıklayın!!
Liyakat nedir? Sevgi, adalet ve merhametin liyakati  akıl sahibi yaratıklara haktır. Hayvanlar ve doğa  için merhamet ve adalet yeterlidir. Bu gün sevgi liyakatini hayvanlarla paylaşan kültür gelecekte sevgilerini robotlarıyla paylaşırlar. Yabani hayvanlar için yaşamak zorunlu savaşmaktır. İnsan İçin Yaşamak; Geleceğe Liyakatli Değişmektir (Uyum Sağlamaktır) Demirkuş 2007.Hak ediş  insan için önem taşımalıdır. İfrat, tefrit (aşırıcılığın) ve hazırın insanın düşmanı olduğu somutlaştırılmalıdır.  Ebedi barış, gücü insanın fıtratını aştığı için bu safsatadan vazgeçilmeli. İnsanın iddiası ve amacı, sanal dünyası ile fiziki dünyasındaki gerçekleri: somut ilişkilendirip güncelleştirerek; insani, şeytani, deccalı, hayvani, meleği doğa ötesine  akıllı-sağduyulu, itidalli fıtratına uyumlu bir orta yol izlemesi ve akıllı-zeki fert ve toplumlar yetiştirmesidir. Bunun yolu;insanların fıtratına uygun (liyakatine) tercihlere dayalı yönetim, eğitim ve olanaklarla teşvik edilmesinden geçer. Kısaca insanların fıtratına saygılı ve verimli tercihlerini yapabilecek olanakları sunmaktan geçer.

DEMOKRASİ, SİYASET, HUKUK VE POLİTİKA ARASINDAKİ İLİŞKİ; Belki de Allah (C.C) doğal yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak, demokrasiler; doğal olarak ortaya çıktıkları ya da tecelli ettiği ülkelerde doğal çoğunluğun-baskınlığın hükmündeki azınlıkları abluka yönetimi altına alışın insan mantığında kabul gören tecellisidir. Demokrasinin İslam'i-insani terbiye ve ıslah edilişe gereksinimi vardır. Demirkuş 2011
-Parti(azınlık) demokrasisi;fertlerin; bilinç, peygamber ahlakı ve kültür seviyeleri dikkate alınmaksızın (sürü mantığı):çoğunluğun oyuna dayalı rejim şeklidir (yanlışta olsa çoğunluğun dediği doğrudur cehaleti). Liyakati çoğunluk belirler mantığı. Parti siyaseti, parti(azınlık) demokrasisinde,  hukuk kurallarıyla çalışan-çalıştırılan  işletim sistemidir. Siyaset başkaların, şerrinden, zulmünden, fitnesinden… Vb emin olmak için diyet hallerinde kullanılması gereken bir araç olmalıdır. Siyasetle başkalarını liyakatsiz, yersiz, haksız… Vb kandırmak ve ikna ederek kullanılması suç ve günah olmalıdır. Hayvani Demokrasi seçimlerinde hala bu suç işlenmektedir. Hukuk;parti(azınlık) demokrasisi ve parti siyasetinin kurallar bütünüdür. Politika, bir veya birden fazla konu hakkında izlenen siyaset süreci ve olgusudur. Cebren, hile ile, oyunla, yalanla, ikna ile, rüşvetle… Vb çoğunluğun oyunu elde eden belli bir süre toplumu yönetmeye hak kazanır. Seçimi kazananlar aynı zamanda bir seferde geleciğini ekonomik olarak garanti altına alır liyakatsizliği vardır. 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10.


SİYONİZM (DİN KUDUZU) NEDİR)?Dünyalığı-hükümranlığı  için dinini nasyonallaştırıp, ona  dâhil olmayan tüm insanları gizli-açık her şeyi ile dinine malzeme yapma inanç felsefesidir. Siyonizm sanki fert, toplum, kavim, devlet,... Vb dinini ya da dindeki hakkını;sadece dünyasının hizmetine takdim, hizmet veya alışveriş için yutanın/ların zihninde lösemi ya da kara deliğin açılması sonucu paramparça olan kavimlerin halidir. Dininizle alış veriş yapmayınız (ayet). Dünyası için ahretinden ahreti için dünyasından vazgeçenler bizden değildir. Cetlerinin alimlerini peygamberlerden daha önemli gösterip dini kuralları ceddinin menfaat ve ırkçılık emelleri için kullanan fert ve toplumlar Siyonist'tirler. Siyonistler nefsini ve ceddini-ced alimlerini rab edinmişlerdir. Dini değerleri(farzları-sünnetleri) milli değerlerine köleleştirenler veya asimile edenler Siyonistlerdir.
          Siyonizmle ceddine doğru yol alış;fert, toplum, devlet ve insanlığı mağara dönemi cetler ve en nihayet metriksindeki hayvanlara kenetler ve potasında eritir, cüceleştirir ya da yecüc-mecücleştirir. Demirkuş 2009
          Siyonizm kavimin kendi kendini veya mahiyetindeki başka kavimlere ait dalkavuk fert ve toplumların kavmiyle övünmeye böbürlemeye kendini üstün görmeye göstermeye götürüp hayvanlaştırıp, ters zikirden dolayı kavmi cüceleştirip yecüc-mecücleştirir.
          Dinin:belli bir ırk, millet, devlet, toplum veya grubun menfaat farzları için; asimle edilmesi ve başkalarına karşı kullanmasıdır. İnsanlar evrimi, bilimin tümünü hatta kısmen ilimini aşabilir ama dini aşamadıkları için(zihinsel ve bedensel araçlar itibarıyla yetersizdir);bu gibi fert ve toplumların muhtemel akıbeti;toplumsal kan kanserdir(sanal dünyaları dine dayanamaz doğa ve ötesine param parça olurlar). Neden dinin devleti değil de devletin dini olur savı doğrudur? Ya da neden dinin insanı, bekçisi... Vb değil de insanın dini olur savı doğrudur? Ör,Roma döneminde Hıristiyan'lara yapılan zulüm, Astekler, Mayalar,1, 2, İnkalar ve kızıl derililere yapılan soy kırımı ve zulüm. 1

           Siyonistler, fert, toplum... Vb her bazda dünyalıkları için dinlerini asimile etmeye çalıştıkları için diğer kavimlerdeki konumlarının akıbetleri düşünsel ve toplumsal lösemili kavim oldukları anlaşılacaktır. Siyonist ve şovenistlerin yegâne amaçları cet borusu bayraklarını çoğaltmak, ceddini dinle tevhit etmek, dini araç olarak kullanarak her şeyi ceddine iman ettirmek, herkesi ceddinin yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarına özendirmek ve katmak. Hangi dinde olursa olsun Gelecekte Siyonist ve Şoven devletlerin varlığından komşuları ve insanlık çok şikayetçi olacaktır. Yargısı kesindir. Demirkuş 2009 Bu nedenle yaratıkları, icraatları ilerde insanlık ayıbı-cehalet, hilkat garibeleri olarak anılacak ve yasak olacaktır.

ŞOVENİZM (IRKÇILIK)(SOY KUDUZU) NEDİR?
Tüm düşüncesinin kıblesini nasyonallaştırmaktır. Milliyetçiler Kendi Milletini ve ırkını diğerlerinden üstün ve/veya daha hayırlı olduğuna yorum getirdikleri an şovenizme kayarlar. Eşit gördükleri sürece bir tehlike yoktur. Sizi tanışasınız diye kavimlere ayırdık. (Ayet var). Şovenizm gizli-açık çok şeyi ile ırkının süper egolar(istemler)ına kul olmak ve kul görmektir. Şovenizm sanki aynı ırka ait fert, toplum, kavim, devlet,... Vb kitlelerin;zihinsel olarak toplu akraba evliliğinin homozigot(zayıf tek düzelik)  akait (düşünsel sakat kırınımların-zayıf bütünleşik akaitlerin ortaya çıkması) ürünü gibidir. Yakın akraba evliliği kadar yakın akraba siyaseti, devleti, milleti… Vb insanda çoğu şeyin bu yakınlığı sakattır. Ben Arab'ım ama Araplardan değilim (Hadis). Aslını inkâr edenler bizden değildir. Şovenler ırkını ve ceddini rab edinmişlerdir.
           Şovenizmle ceddine doğru yol alış;fert, toplum, devlet ve insanlığı mağara dönemi cetlere ve en nihayet metriksindeki hayvanlara kenetleyerek yozlaştırır, cüceleştirir ya da yecüc-mecücleştirir. Demirkuş 2009
            Şovenizm kavimin kendi kendini veya mahiyetindeki başka kavimlere ait dalkavuk fert ve toplumların kavmiyle övünmeye böbürlemeye kendini üstün görmeye göstermeye götürüp hayvanlaştırıp, ters zikirden dolayı kavmi cüceleştirip yecüc-mecücleştirir.
          Bilerek ya da bilmeyerek;düşünsel, zihinsel, bedensel... Vb eylemler bazında ırkının-milletinin veya belli bir zümrenin üstünlüğünü benimseme, empoze etme veya menfaatlerini başka toplumlardan üstün görme ve ön planda tutma veya eyleminde bulunmadır. Bu gibi fert ve toplumların muhtemel akıbeti;toplumsal kangrendir. Ör. Hitler.
           Şovenistler,fert, toplum... Vb her bazda her şeylerinin kıblesi ırklarının menfaati ve yüceliği olduğu için diğer kavimlerdeki konumlarının akıbetleri nesnel, toplumsal ve düşünsel kangren olduğu kesinleşecektir. Siyonist ve şovenistlerin yegâne amaçları cet borusu bayraklarını çoğaltmak, ceddini dinle tevhit etmek, dini araç olarak kullanarak her şeyi ceddine iman ettirmek, herkesi ceddinin yapısal (fıtratı), inançsal, kültürel, kişisel, özel, özgün ... Vb değer yargılarına özendirmek ve katmak. Hangi dinde olursa olsun Gelecekte Siyonist ve Şoven devletlerin varlığından komşuları ve insanlık çok şikayetçi olacaktır. Yargısı kesindir. Demirkuş 2009 Bu nedenle yaratıkları, icraatları ilerde insanlık ayıbı-cehalet, hilkat garibeleri olarak anılacak ve yasak olacaktır.

DİSİPLİN: davranışı/ları;istenen amaçlara-hedeflere ulaştırmak için; Ör, peygamber ahlakıya yönlendirmek için eğitimde -öğretimde-terbiyede uyulması ve uygulanması gereken kurallar bütünüdür.

İMAN NEDİR ?Yaratığı inandırmak ya da herhangi bir şeye düşüncesinin kıblesini kenetlemektir. Ör. Nesnel bilimde öğretim, öğrenim ve eğitimin amacı;gerçeğe ve gerçekler iman ettirmek ve uygulatmaktır. İman herhangi bir veya şeyin doğruluğuna inanmak ve itaat etmenin ara yüzüdür. Maddi ve manevi (nesnel ve sanal) boşluğu zamanında mutlak gerçekler ve hakikatle doldurulmazsa yerini doğal iman o boşluğu doldurur. Yer küresindeki doğal ve ilkel insan kabileleri büyük bir olasılıkla böyle türemiştir. Öğretim, öğrenim ve eğitimde mümkün olduğu kadar maddi ve manevi açıdan nesnel ve sanal gerçeklere iman ettirilmeli. Nesnel bilim bir insanın olgunlaşması için tek başına güdük ve eksik kalır. Onun için insanlar değerlendirilirken sadece nesnel bilimsellikleriyle değil, sanal ve manevi ahlak boyutlarıyla değerlendirilmelidir. Bu asrın en büyük eksikliği ve sakatlığı; doğal ve vadesi dolmuş ortaçağ dinleri fobisinden dolayı sadece ölümlü ve geçici olan nesnel bilimle insanları gerçeklere ulaşılabileceğine inandırmak ve imanettirmek veya değerlendirmektir. Bunun doğal ve haklı gerekçesini delil göstererek geçerli olan yegâne din İslam'iyete aynı ceketi ve kisveyi giydirmektir. İman bir inanma aracıdır. İman, hakiki ve liyakatli değilse sahibini hakikatin dışındaki herhangi bir liyakatsizliğe bağlar. Ola ki gerçek imanı; evrim, iblis, şeytan, parasızlık, zenginli, fakirlik… Vb. hiçbir şey kemiremez eğer kemiriyorsa ya da öyle gözüküyorsa mutlaka yaratıksal bir uygulayış hatası vardır.


-Terbiye;
İnsanların; İslam ve Dini Ahlaki Kurallara iman ederek ya da ettirilerek istendik peygamberi davranışlarını kendilerinde geliştirişlerine terbiye denir. Ola ki Terbiye bir insanın, ferdin toplumun ya da kavmin:istenmedik; değer yargılarını, alışık tepkilerini, tiryakiliklerini, alışkanlıklarını, eksiklerini, irade zafiyetlerini… Vb tedavi ya da güçlendirmek için yaşam döngüsüne uyguladıkları disiplinler ve farzlarla ilgili her şeye terbiye denir. İnsan bedeninde ve zihninde peygamber ahlakı ve hasleti alışkanlık değerlerini  alışık tepki (refleks) olarak ortaya çıkarmak üzere; edepli-insani-İslam'i ölçüler çerçevesinde uygulanan peygamberi disiplinler ve yapılan her şeydir. Allah (C.C) terbiye ettiği alimler ve peygamberlerin ahlakı ve terbiyesi ölçü alındığında; toplum dikkatle analiz edildiği zaman ; insanların çoğu yanlış, eksik, doğal …Vb öğretim, öğrenim ve eğitim zayiatı olduğunu fark edebilirsiniz.
Ör, İslam'iyet'te; günlük farzlar (namaz, abdest), yıllık farzlar; hac, zekât, 30 günlük oruçları dışında; Fıtratı oranın da (bünyenin kaldırabileceği kadar) haftalık, aylık ve 3 ayların sünnet oruçlarını tutmak... Vb.
İslam'iyetin dışındaki; keşişlerin, uzak doğu ve Hint fakirlerinin bedeni terbiye etmek için, riyazetle bedenlerine yaptıkları eza ve cefalar gayri insanidir.
       Gerekirse öğrencilerimize ve çocuklarımıza sıra dışı olayları; kontrollü aşı dozunda yaşatarak, drama yaptırmak. Aşılanmak istenen olay ve süreçleri; tiyatrolaştırarak, sinemalaştırarak önceden “zihinsel, bedensel, eylemsel, düşünsel aşı” maksatlı ve dozda !!! planlı hazırlanmışlıklara katarak çok amaçlı (maddi ve manevi) yararlı sosyal bağışıklık sistemleri ve alışık tepki (refleks)lerini geliştirmektir.
        Kısaca, piyasadaki, batıdan, dünyanın herhangi bir yerinden gelen; abur-cubur çöplük ahlakı toplumsal ve teknolojik ürünlerden, eksik veya yanlış terbiye eğitimi alan kişilerin zarar görmemesi için bu abur ve cubur çöplük ahlakı ürünlerin zayıflatılmışları veya öldürülmüşleri planlı hazırlanarak kişi fıtrat, yaşının kaldırabileceği ve etkili olabileceği dozda peygamber ahlakı değerlerle alternatifli ilişkilendirilerek verilmelidir.
       İslam'iyet'te Bedensel, Davranışsal ve Düşünsel Terbiye; Eğitim ve Manevi Arınışın Kısası; Canlılar âleminde; güçlüler ve başatlar; genellikle bedensel, davranışsal ve yaşam şekli olarak taklit edilerek başat olmanın doruğuna ulaşılır. İnsanlar peygamberin getirdiği farzları ve sünnetleri, davranışları samimiyet ve ihlasla; taklit edilerek, peygamberce yaşantının her şeyini inancı çerçevesinde olanakları ölçüsünde peygamberce konumlandırarak her nefesine uygulayarak, kodlayarak ve diri yaşam dönüsüne ilişkisel güncelleyerek başat ve verimli yaşarlar.
- Neden Abdestle ve Namazla 5 Vakit El, Ayak ve Başının Bakımı Ve Namaz Eylemiyle Peygamberi (Rahmani/İnsancıl)n Taklidini Yapılır? Bedenin nesnel ve düşünsel temizliğinin farkındalığını iradesine itaatlerini pekiştirerek kavramaya ve manevi olarak hayrının üzerine diri yaşam döngüsüyle ilişkisel güncelleyerek her geçen gün onların gerekliliği ve yeni hikmetlerini akıl etmeye çalışıp tefekkür etmektir (peygamberi ahlaklı olmaya uyum sağlamaktır). Bir bilgisayarın donanımını ve işletim sistemini güncellemesinin önemi ve değeri, bir insanın abdest ve namaz ibadetinin belki de sonsuzda biri kadarına örnek olabilir veya anlam ve önemini andırmaktır. Namaz ve abdest ibadeti bir yönü de geçmişten geleceğe o insanı aynı eylemi yapan, yapmış (peygamberler, melekler, insanlar... Vb yaratıklar) ve yapacak kişilerin feyizleriyle ilişkisel kılar ve yaşantısından hayır gördürür.
-zekâtın Bir Yönü de; Bilgisayarlar arasında ki internet, intranet ve extranetteki dosya paylaşımının önemi belki de ancak zekâtın paylaşım önemine sonsuzda bir örnek olabilir. zekâtın Bir Yönü de insanlarda paylaşım; duygusu, huzurunu, hazzını, keyfini, cömertliğini, maneviyatını… Vb geliştirir.
-Orucun Bir Yönü de; İnsanları açlık hissetmeden melekler gibi yemeden içmeden gün boyunca yaşamalarını ruhlarıyla tümleşik devam ettirme mucizesini yaşatır. Açlık hissettikleri zaman fakirlerin, yoksulların ve açlık çekenlerin hallerine doğru duygudaşlığı(empati/eşduyum duyuşu) yaşayarak öğrenir ve kavrar. İfrata ve oruç aKâbe'nde; insanda yaşama sevinci, yokluğa doğru empati/eşduyum duyuşu, şükredişi, sabırlı olmayı, çok yemenin afatı-zararını anlayışı… Vb geliştirir.
-Hacın Bir yönü de; İnsanlar da toplu bir arada yaşayarak maddi ve manevi duygularının peygamberlerinin yaşadığının duygusal paylaşımı hazzının farkındalığını ve ölümsüzlüğün gerçek oluşunu yaşayarak öğrenirler.
-Kelimeyi Şahadeti Zikir ve İhlasla Tasdikin Bir Yönü de; İnsanlarda bir kelimenin ve deyimin bazen ne kadar önem taşıdığının farkındalığını kavratır. Allah (C.C) neden tenzih ediş ve zikrin gerekliliğini insana kavratır. Bir cümleyi samimiyetle zikir edişin insana ebedi istendik, emsalsiz hayatı kazandırdığının; eşsiz biricik ve yegâne örneğidir.
-Rahmani Zikrin Bir Yönü de; İnsanın atom altı parçacıklardan âlemler ve âlemler üstü yaratıklarla transa geçerek ve seremoni, çüş hazzını tadarak manevi arınış ve şükrü artırır. Tiryakiliği insani dünyada çalışma tembelliğine itebilir. Sonuç insanın istendik kurgusal arınışı, düşünceyi geliştirerek istenmeyen, kötü, zararlı ancak işlenmiş amellere, fikirlere ve enerjilere karşı kalpsal ve zihinsel bağışıklık sistemini geliştirir ve geleceğini istendik dualarıyla garantiler.

Mürşit Kimdir? Akıl, ruh, nefis, zekâ ve vicdan sahibi yaratıkları irşat eden, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran ya da tam tersini yapan kişiye denir. Rahmani, Şeytani, İblisi, Cahili… Vb mürşitler vardır. Ör. Hz. Muhammed AS;hem peygamber hem de peygamber ahlakı kurallarının uygulayıcısı/tıcısı Rahmani mürşittir. Fizik bilginleri fizik mürşitleridir. Fizik bilimi mürşide olamaz. Bilim bilginleri (bilim insanları?!) bilim mürşididirler.
-Allah (C.C) ilimi, takdir ettikleri ve halife ilan ettikleri yaratıklar dışında mürşit olamazlar olsa olsa türdeşlerine ve diğerlerine rehber olabilirler. Ör. eşyadan, bilimden, hayvandan… Vb den insan mürşidi olmaz, Ör. İblis şeytanın ilk mürşididir. Yaratıkları peygamberlerin tersine irşat eden ve saptıran mürşitlerin hepsi şeytani mürşittirler. Cehaleti yayanlarda cahil mürşitlerdir.
-Allah (C.C) takdiri olmadan, tek başına ilimden mürşit olmaz çünkü akıl sahibi değildir.
-Hayvan hayvana ve it ite rehber ya da kısmi mürşit olur. İnsanın; ilmi, iti, hayvanı... Vb mürşit, yol gösterici kabul etmesi toplumsal tufan, felaket ve bu inançtaki kavimleri cüceleşmeye ya da yecüc ve mecüce götürür. Hayvanlar ve eşya çok zeki oldukları sahada insana rehber olabilirler. Miğfer rehberlikleri olmaz.
“Dinsiz İlim Kör, İlimsiz Din Topaldır” Albert Einstein 1, Bu özdeyişte kavram ve düşünce yanılgısı var.
Belki de özeyiş;“Dini Eksik Bilen Kör, İlimi Eksik Olan Topaldır” DEMİRKUŞ 2009 şeklinde söylenseydi daha mantıklı olurdu.
“İlimsiz Din Düşünülemez,  Dinsiz İlim Düşünülebilir”,“İlimsiz Din ve İlimin Dini Düşünülemez”,   “İlimsiz Din, İlimin de Dini Olamaz.” Her Dinin Mutlaka İlmi Vardır, Fakat Hiçbir İlimin Dini Düşünülemez. Her İlim ve Bilimde Doğru ve Hayırlı Değildir .  Demirkuş 2008 .1, 2 , 3, 4“ Dinler Akıllı Yaratıklar İçin  Sunulan Sistemlerdir, İlim ve Bilim İse; Öğrenme ve Tatbik/Uygulayış  Aracıdır”  Demirkuş 2008
"Hayatta en Hakiki Mürşit İlimdir Fendir, İlim ve Fenden Başka Yol Gösterici Aramak Gaflettir, Dalalettir, Cehalettir. "Hayatta En Hakiki Akli Araç; İlimdir Fendir, İlim ve Fenden Başka Akli Araç Aramak Belki de Gaflettir, Dalalettir, Cehalettir." DEMİRKUŞ 2010 En Hakiki ve Gerçekçi Mürşit Allah (C.C) veya En Hakiki ve Gerçekçi Mürşit Allah (C.C) Peygamberleri ve Rahmani Alimleridir. Demirkuş 2011
"Hayatta en Hakiki Mürşit İlimdir Fendir, İlim ve Fenden Başka Yol Gösterici Aramak Gaflettir, Dalalettir, Cehalettir. 1
"Hayatta en Hakiki/Hakkı Tek Mürşit Allah (C.C)’HU ve İşinin Ehli Olan Zatlardır” Demirkuş 2012
İstisna hariç (Allah (C.C)) ancak akıllı yaratıklar en hayırlı mürşit olabilir. En hayırlı mürşitler akıllı yaratıklar içinde aranır.
“İlim İlim Bilmektir İlim Kendin Bilmektir Sen Kendini Bilmezsen Ya Nice Okumaktır ” Hz. Yunus EMRE
İlim Bilmeye Araçtır, Sen Aracın Bilmez İsen Ya Nice Okumaktır. ” DEMİRKUŞ 2008"Nefsini Tanıyan Rabbini Tanır" Hadis
“İlim Çin'de Bile Olsa Gidip Alınız” Hz. Muhammed AS“"İlim(Hikmet) Müslüman'ın Yitik Malıdır, Nerede Bulursa Alır.""İlim Öğrenmek,Beşikten Mezara Kadar Farzdır” Hz. Muhammed AS


Rahmanı Mürşit; yaşantısıyla ürettiklerinin tüm yaratıklar için mutlak gerekliliğini modası geçmeyen kişiliklerdir. Ör,Peygamberler.

Şeytani Mürşit; yaşantısıyla ürettiklerinin bilerek tüm akıl, ruh ve vicdana sahip yaratıkları liyakatlilikten şaşırmaya çalışan kişiliklerdir. Ör,tüm münafık insan ve cinlerin(insana görünmez şeytan) alimlerinin hepsi bu gruba girer.

Cahil Mürşit;bilmeden ve farkında olmadan yaşantısıyla ürettiklerinin tüm ruh ve vicdana sahip yaratıkları liyakatlilikten şaşırtmaya çalışan kişiliklerdir. Ör,tarihteki meşhur ebucehil benzeri yaratıklar.

Dahi Kimdir; Kendi sahasında tarihi, asri, ati veya uzun bir zaman dilimine ait kavim ya da tüm insanlık bazında; bir veya birkaç konuda keşif, icat, yenilik...Vb hayata geçiren ve kendi alanında ve/veya alanlarında tüm insanlığı;iç dünyasında, beyninde ve uygulamalarında doğru, mantıklı ve liyakatli tevhit edebilen insanlara doğal dahi denir. Dâhilerin, mucitlerin, kaşiflerin… Vb zihninde, kalbinde doğanın tecellisidir. Ola ki; doğal tecelli edilen fert, toplum ve kavimler ya da devletler; tecilli edilen yaratığın kalbi-zihni ve beyni tecelli edilen amacın gerçekleyişi için pazılı ya da çözmece iskeleti, çerçevesi, çetelesi; çevresindeki her şeyi pazılın ya da çözmece iskeletinin eksik veya tamamlayıcı bir parçası kabul ederek ve çözmece iskeletinin bütünlüğüne katarak ya da tevhit ederek her gün biraz daha büyüyerek doğal dâhiler ve doğal mucitler-kaşifler türer. Yapay ve otistik dehalar;yapay koşullarda (özel koşullarda yetiştirlen üstün zekâlı ve yetenekli çocuklar) ya da beyinsel özlleşme hastalıkların ürünüdürler. İşitsel, Görsel, Düşünsel, Toplumsal, Ahlaksal, Askeri, Bilimsel ... Vb sahaların kavimsel ya da evrensel bazda dâhileri şeklinde disipline edilebilirler.
Ör, Kavim bazında işitsel müzik dâhileri; Wolfgang Amadeus Mozart (Johannes Chrysostomus Wolfgangus Theophilus Mozart) (d. 27 Ocak 1756 - ö. 5 Aralık 1791) batılı müzik dehası.
Ör, Leonardo di ser Piero da Vinci (d. 15 Nisan 1452 - ö. 2 Mayıs 1519) Asrının ve döneminin;sanatsal, mühendislik, teknolojik hatta sağlık yönünde kaşif ve mucit dehasıdir.
Ör, Thomas Alva Edison (d. 11 Şubat 1847 – ö. 18 Ekim 1931);Thomas Alva Edison asrının (20.YY) teknoloji mucit dehasıdır. Ör2. Budistlerin Lideri Buda bir doğal ahlak-din mucididir,
Ör, Albert Einstein 1 Fizik Doğasına ait bazı yasaların kaşifidir.
Ör,Darwin (1);Doğadaki (doğada var olan) bazı biyolojik yasaların kaşifidir.Darwin;Doğadaki (doğada var olan) bazı biyolojik yasaların dahi kaşifidir. Bu yasalara evrim yasaları denmiştir.
-Belki de; her dahi akıllı değildir, ama her akıllı insan birazda olsa dahidir. Demirkuş 2010.
-Ola ki-Belki de Allah (C.C) doğal yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak dâhiler; dehası olduğu alan ve konuların kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) Doğal olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş 2011
-Vahşi inanç, dâhilik, mucitlik, milliyetçilik, demokrasi, kapitalizm, şovenizm, siyoşovenizm, siyonizm, komünizm… Vb şeyler; vahşi/doğal doğa yaslarının insan zihninde, insan zihnindeki kabullenişleri-benimseyişleri ve insan genlerini yoğuruşunda/un daha sonra insan bedeninde tecellisi ve etkisinin yaşam döngüsüne yansıyışı ya da ürünü olabilir (Doğal Hidayet). Doğadaki Baskınlıkların insanda/larda ve/veya insan zihinlerinde kabullenişin;doğal inanç, dahi, mucit, milliyetçilik, demokrasi, kapitalizm, şovenizm, siyoşovenizm, siyonizm, komünizm…Vb olarak tecelli edişi-ortaya çıkışı ile Allah (C.C) kulunun Bâtını (Düşünsel) Kalbine Tecelli Edişi (İlahi Hidayet) Arasında ne fark vardır sizce?
-Hatta dâhilerin çoğu asrının peygamberleri ve alimlerinin dünyevi nefsi mesabesinde kabul edilebilir. Tarihsel olarak her asrın en büyük nefisleri(doğal insanları) ve alimleri (terbiye edilmiş Âdemi ve Doğal insanlarıı) eşleştirmek belki çok mantıkidir. Allah (C.C) hikmeti genellikle peygamberlerini ve alimleri nefislerinden koruyarak terbiye eder. Ör,Belki de, İbni-Sina, Hz. Gazali RA'IN nefsi mesabesinde düşünülebilir.
-Belki de asrımızın bir çok kavim ve insanlık dehaları Bediüzzaman Saidi Nursi RA nefsi konumundadırlar. Sonuç olarak Âdem AS ve Havva Annemiz özel yaratılmışlardır. Peygamberler ve Hidayet edilen âlim insanlar Allah (C.C) onların kalbinde özel Tecelli etmiştir ve özel donatılmışlardır. Ola ki; doğal inanç, dâhilik, mucitlik, milliyetçilik, demokrasi, kapitalizm, şovenizm, siyoşovenizm, Siyonizm, komünizm… Vb şeyler ve diğer tüm insanlar ilk yaratılan kâinattan bu güne kadar ki evrimin ürünüdürler ya da evrimleşmişlerdir. Sırasıyla önce İnsanın Yaradılışı (İnsan Suresi 2. Ayet) ve sonra Âdem AS’IN yaradılışıyla ilgili ayetler tek tek ve ilişkisel düşünüldüğünde bir birini tamamlayıcı olduğu aşikardır.
Gerçek Dehanın Farzları;
0-Doğru id, idol ve tercihleri sammiyetle kabullenme fedakarlığında bulunuş, icat/lar ve/veya keşifler yapar.                        
1-Doğuştan yeterince kapasiteye sahip oluş.
2-Doğuştan yeterince zeki oluş.
3-Doğuştan ya da sonradan yeterince öğrenmeye ilgi ve heyecan duyuş. İlim Müslüman'ın yitiğidir nerde bulursa almalı (Hadisin yitiğini arayış ve buluş arzusu).
4-Çevrensini zihinisel havuzuna ve kendi her şeyini de çevresine doğru ve yararlı konumlandırış.
5-İnandıktan sonra her öğrendiğinin ve ürettiğinin bedelini canından ve ömründen hayata direne edişi kabulleniş. Ya da gerçekleri öğrenişin bedelinde rabbine hayatının meyvelerini (bilgi, araştırı ve deneyimlerle olgunlaşmış ömrünü) değerlendirmesi için her an budanarak hasat olunma sıkıntı ve güçlüğünü kabulleniş önemlidir. Bunu kabullenmeyenler isyana giderler ve bu tipleri dine zorlamak doğru değildir. Bu tipler iç dünyalarında kaçak ve yaban hayvanları gibi yaban/Doğal yaşayışı tercih eden ya da dini liyakatsiz terk edilişlerinin bedelinde genellikle ortalıkta kalışları (helak oluşları) nedeniyle liyakatsiz id ve idollere her şeylerini terk etmek zorundalar. Yani bedensel olarak âdemi insan görünümünde ancak; düşünsel, zihinsel ve batini kalp olarak tipik Doğal Âdem öncesi düşünsel işletimi ve ahlak yapısına sahip insanlardır.
6-Günde yaklaşık 8 saat çalış, 8 saat dinlen ve 8 saat uyu kuralına uyuş (hadis var).
7-Her an genişleyen ve hızlanan kâinatla, yeni yitiklerini (eksik bilgilerini) zihnine katarak yaşadığı hayata ilişkisel güncelleyerek yani tarihi-asri-ati;düşünsel, sanal, nesnel... Vb kâinatlara uyumlu gittikçe kendi zihinsel havuzuna genişleterek tetikte ve kullanıma hazır hale geliştirir. Bir günü diğerine uyan zarardadır (Hz. Muhammed AS Hadis).
8-İnsanlığın tarihi-asri-ati;düşünsel, sanal, nesnel... Vb sorunlarının çözümünü öncelik tercihlerine almalı, sorunları hayatına uygulayıp ürettiği çözümleri insanlığa önermelidir.
9-Sadece bir sahada otistik dahi değil, bilimsel ve dini her sahada beyninin, düşüncesinin, çalışmalarının bilgilerinin … VB her şeyinin kıblesini ve uygulayışını gerekli değişik sahalara çevirip yoğunlaştırıp çok yönlü çalışabilmelidir.

Bu Asrın dâhileri; Evrim dersini Darwin'den(1), materyalizm ve diyalektik dersini Marks ve Engels'den, proletaryanın aktivasyon enerjisi 1 dersini Lenin ve Mao'dan, Müsrif Teknoloji, Patojen (öldüren), fosil ve ilkel Teknolojinin dersini uzak batı, uzak doğu ve uzak kuzeyden, kapitalizmin dersini batıdan, komünizm dersini uzak doğu ve uzak kuzeyden almıştır. İzafiyet Dersini Einstein'dan, Nesnel Teknoloji Dersini Thomas Alva Edison ‘dan (d. 11 Şubat 1847 –18 Ekim 1931) ve T Nikola Tesla' dan (10 Temmuz 1856, 7 Ocak 1943), Uzay Dersini Edwin Powell Hubble (1889-1953)… Vb tüm 19. Ve 20. YY'LIN tüm dâhilerini “Bilim Çözmece Kalıbına” her biri doğru yerine oturtulup bilgisayar desteği ile geçmişteki görsel (Van Gogh …), işitsel ( Mozart…) Teknolojik (Leonardo…) tüm deha özellikleriyle ilişkilendirip geleceğin dehasının/larının otistik ya da özelleşmiş belli bir alana sıkışmış (spesalist) olmayan ortak payda beyin ve zihinlerini tahmin etmek ya da yaratması için Allah (C.C) dilemek olasıdır.
-Bir dahinin ürettikleri tüm insanlıkta benzer ve yaklaşık aynı algı ve tepkiyi uyandırıyorsa o sahanın evrensel, belli bir kesime hitap ediyor ya da sadece belli bir toplum kesimine hitap edişte tevhit edici veya aynı algı-tepkileri uyandırıyorsa otistik veya kültürel dahidir denir.
Örneğin,bu günkü müzikte kullanılan notların hepsi yapay çalgı, kurgu ve yapay kurgu seslerine dayalı olduğu için everensel müzik ya da evrensel dehalara ulaşılmıyor ya da yetişmiyor.
-Müzikteki sesler;canlı, cansız yaratık sesi ve yelem seslerine dayalı ortak payda evrensel müzik alfabesi (notlara karşılık) ortaya çıkarılsa sonuç bilimin evrensel normlarına ulaşılır Belki de yaklaşılır demek daha doğrudur. Çünkü insanların işitsel, görsel, düşünsel, dokunsal, nesnel, tatsal… Vb zevkleri genellikle sonradan gelişir. Doğal ya da doğuştan gelen bu duyuşsal zevkleri ve insanların yaşam yerindeki ortak payda duyuşsal zevklerinin ortak paydalarını kaynaştırarak ya da en azında genetiksel ve yaşamsal ortak payda zevklerinden hareketle özgünlere doğru ulaşan duyuşsal yarı evrensel yapıtlar geliştirmek olasıdır. Örneğin. Doğadaki, su, hayvan, rüzgâr, yıldırım, esne rüzgârın yaratıklarda çıkardığı esinti sesi(rüzgârda sallanan yaprak sesleri) gök gürültüsü… Vb sesleri tüm olası varyasyon ses birimlerinden sanal ve nesnel teknoloji olanaklarını koordineli ve etkili kullanarak her ferdin (en azından insanın) haz duygularını harekete geçiren kimyasallar ve hormonlar salgılıyorsa, anketlerle ve bilimsel kanıtlanıyorsa evrensel işitseldir denir. Hatta yapay olaraktan kozmik alfabe ya da kozmik hamurun alfabeleri seviyesine(sicim kuramları) bilincini indirgeyerek tüm yaratıkların en azından insani fert ve toplumlarda işitsel ortak paydalarına hitap eden haz veren ses rezonanslarını doğal ya da yapay müzik notlarına indirgemeleri ya da hayata devşirmeleri olasıdır. Bunu yaratana da evrensel işitsel deha denebilir. Bu mantığı tüm sanat dalları için yürüterek görsellikteki evrensel dehadan, tatsal dokunsal yapıtlar veren … Vb o sahadaki evrensel duyuşsal dehalar olarak nitelenebilir.
Ör. Bilim bu açıdan evrensel kanunlara dayalı olduğu için bilimsel dâhiler evrensel dâhilerdir. Bilimde de kaşif edilen ya da icat edilen her evrensel bilgi birimi kâinatın her yerinde geçerli olamayabiliyor.
-Rahmani, şeytani, vahşi, cahili, otistik, bilimsel, sanatsal ve diğer dehalar vardır. Örneğin Müzikte deha diye bildiğimiz çoğu büyük ustalar belli bir veya birkaç kültürün ortak payda işitsel olarak haz veren yapıtlar yaratmışlardır. Bu görsel, dokunsal… Vb diğer sanat dallarında durum budur. Yani bilimsel dâhilerin çoğu evrensel ürünler üretmişlerdir. Sanatsal açıdan dâhilerin pek çoğu ürettikleri belli bir veya birkaç kültürün beyin ve düşünsel zevkine haz ya da hitap ettiği için belli kültürün dâhileridir.



Âlim (Bilgin) Kimdir? Rahmani, şeytani, insani ve/veya doğa, doğa ötesi, bilimsel… Vb sahalarda ve /veya birçok sahada en azında belli bir toplumu ya da tüm insanlığı yönlendirebilecek ve örnek olabilecek kadar asra uyum sağlamış, pek çok insanı içeren büyük kalp-zihin kapasitesi ile nüfuz sahibi, en azında belli bir çevre ya da tüm insanlık tarafından kabul gören kişiye atfedilen sıfattır. Alimlerin kapasiteleri yani kalpsal çözmecesinin ( pazılı) büyüklüğü geçmişten geleceğe Allah (C.C) takdir ettiği kişiliklerin imanların anahtar kilit yöntemiyle ya da pazılın/çözmecenin tamamlayıcı parçaları olarak yerleşir ve çözmece çetelesine yüklenir. Bedensel ömrü ölse de takdir edildiği 100 veya 500 yıllık alimlerin imanları bünyesinde diğer mürit insanların imanlarını konumlandırarak ömrünün sonuna veya kıyamete doğru yol alır. Örneğin din alimi, doğa alimi, bilim alimi, dinbilim alimi, insan alimi!!! … Vb Ola ki 100…500 ve/veya milenyumluk Allah (C.C)'HUN insanları (ALİMLERİ) İnsanlığa ait hemen her şeyin o kişinin düşünsel ve kalpsal ömrü kadarki (asırdaki/asırlardaki) her şeyin yarımşar (kilit) bir büyük ve tek kilit çözmecesi (pazılı) iskeleti gibidir. Yaşadıkça anahtar ve kilit misali gibi çözmecenin (pazılın) parçalarını teyit ve tasdik ederek iç dünyasındaki kilitlere karşılaştığı anahtarları takarak her şeyin her boyuttaki anlamlarını ilişkilendirerek tefekkür dünyasını genişleştir. Aslında bu kural doğal insan serisi içinde aynı mantıkla çalışır gibidir. Einstein'ın yaratıklarının ve yapıtların kapasitesi içinde diğer çoğu fizikçi büyü fizik çözmecesinin (pazılının) otistik çözmece (pazılın) parçalarının tamlaması gibi kalırlar.


Mucit Kimdir (İcatçı)? Genellikle doğal, yarı doğal, yapay, sanal ya da benzeri olmayan mantıklara dayalı olarak;sanal, yarı nesnel veya nesnel araçları (sanal-gerçek araç ve gereçler olarak) hayata uygulanabilir hale getiren ya da icat eden kişiye denir. Ör1,Thomas Alva Edison Teknoloji Mucididir. Ör2. Budistlerin Lideri Buda bir doğal ahlak-din mucididir, Peygamberler din mucidi değil Allah C.C.'HUN elçisidirler. Bunu itiraf etmiş ve gönderilen Allah C.C.'HUN önceki tüm dinlerine ait suhuf ve kitaplarının kurallarına tabiidirler.
-Ola ki-Belki de Allah (C.C) doğal yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak mucitler; icat ettikleri şeylerin kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) Doğal olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş 2011

KAŞİF KİMDİR? Doğada bulunan, fakat insanlar tarafından bilinmeyen; yaratık, olay, süreç, olgu, mantık, bağıntı veya kanunları ortaya çıkaran-keşfeden ve bilimsel olarak izah ederek kanıtlayan kişiye denir. Ör1, Albert Einstein 1 Fizik Doğasına ait bazı yasaların kaşifidir. Ör2;Darwin (1);Doğadaki (doğada var olan) bazı biyolojik yasaların kaşifidir
. Bu yasalara evrim yasaları denmiştir.
-Ola ki-Belki de Allah (C.C) doğal yaradılış kanunlarının insanda tecellisi sonucu olarak kaşifler; keşif ettikleri konuların kendilerinde (zihinlerinde ve düşünsel kalplerinde) Doğal olarak tecelli ettiği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Demirkuş 2001

Mucitler, Büyük Sanatçılar, dâhiler ve Peygamberlerin Bilinç Sistemi Neyin ve Kimin Eseridir? -Fert, toplum, kavim ve devletin ya da insanların parayı aşan, paradan daha değerli ya da parasız değer yargıları yoksa parayı veren düdüklerini çalar anlamına gelir. -Bu mantıktan ya da çıkarsayıştan hareketle ; fert, topluma, kavime ve devlete ya da insanlara;öğretim, öğrenim ve eğitimle; bilimi-doğayı aşan, bilim , doğadan, tüm yaratıklardan, ilimden ve bilimden daha değerli ya da onları aşan düşünsel gerçek-hakiki değer yargıları öğretilmemişse, verilmemişse ya da yoksa doğal hayata ve bilime hâkim olanlar onların her türlü düdüklerini çalar anlamına gelir. -Bu iki çıkarsayıştan hareketle; öğretim, öğrenim ve eğitimde mutlaka insanların bilimi, doğayı ve ötesini aşan; gerçek-hakiki ölümsüz iman-i düşünsel değer yargıları geliştirilirse insanlar kalp ve zihinleriyle doğayı, kâinatları, bilimi/leri kuşatarak daha ulvi- yüce düşünebilirler. Değilse doğa ve bilimin hapishanesi, kefeni içinde kul ve köle olarak yaşayışa mecbur olurlar. Bir insanın değer yargılarını ne kuşatıyorsa o insanın onu aşma olasılığı zayıftır. Örneğin bir bilim insanın tüm değer yargıları bilimi aşamıyorsa ya da bir insanın değer yargıları bilimin kefenini aşamıyorsa her şeyi ile bilimin düşünsel hapishanesi içinde bir fert olmayı aşamaz. Bilimi doğa ötesiyle ilişkilendiremez ve bu doğaldır doğa ötesiyle ilgili ölümsüz ve/veya gerçek değer yargılarından mahrumdurlar. Örneğin, peygamberlerin Atasal ve doğal değer yargılarının yerini Allah (C.C) İlahi Hidayetle Kuran'ın değer yargılarıyla ilişkisellik belirler. Buna ilahi/peygamberi değer yargısı denir. Ancak Darwin'in değişim ile ilgili değer yargılarını, Einstein fizik ile ilgili değer yargılarını, büyük ressamların değer yargılarının iskeletini doğal hidayet ve doğal sistemi zihin ve genlerini işgal ederek belirler. İnsanlar düşünsel ve bedensel olarak doğa tarafından işgal edildiğinin farkındalığında değildir. Yani Einstein ve Darwin sistemin bir ürünüdür, peygamber ise ilahi/peygamberi hidayet gücünün bir sonucudur. O zaman doğanın işgal edişine karşı bilinçli eğitim ile önlem alınmalıdır. Hatta televizyon dizileri bile insanları işgal etmektedir. Bunun önüne bilinçli eğitimle geçilmelidir. Kısaca; insanların değer yargılarının iletişim sistemi ya ilahi/peygamberi ya da doğal hidayet ile şekillenir. Örneğin. Gautama Buddha, M.Ö. 563-483 doğal ahlak sofisiydi, Charles Robert Darwin (12 Şubat 1809 – 19 Nisan 1882) otistik doğa ve bilim sofisiydi, hatta birçok saha ve alandaki;19. ve 20. Yüzyılın bilim insanları; belli saha ve alanların otistik-özelleşmiş bilim sofisi ve/veya dehası, kaşifi, mucidi olmayı, siyaset ve demokrasi sisteminin siyasetçileri ve kapitalistleri, komünistleri… Vb tarafından güdülmeyi aşamamışlardır. Yani bilimle siyaset ve yönetim sistemlerinin demokrasi sofilerini (ermişlerini) aşamamış bilim sofileridirler. Hatta belki de siyasi demokrasi ermişleri (sofileri) tarafından dine karşı kullanılmaktadırlar. Yani siyasi ermişler (sofiler) bilimselliğin kefenini aşarak bilim ve dinin uyuşmazlığında bilim sofilerini (ermişlerini) kullanmaktadır. Yani bu otistik bilim sofileri kendi alanların kabuğunu kırıp diğer bilim alanlarıyla ilişkisel düşünerek bilim ortak paydasının havuzuna erişememişlerdir. Bu ortak payda ilişkisel diri bilgiye ve doğa ötesi gerçek değer yargılarına sahip olmadığı için; bilimde vardıkları sonuçları, yargıları ve edindikleri özgün bilimlerini doğa ötesiyle ilişkilendirmemişlerdir. Bu nedenledir ki liyakatsiz; öğretim, öğrenim ve eğitimle insanların tüm değer yargılarını bilimin metriksi içine doğrayıp paketleyip ya da otistikleştirip yerleştirmek insanların hür düşünce de zihinsel ve düşünsel âlemde tefekkür ediş yetenek ve güdülerini köreltir. Eğimdeki otizmi engelleyici olarak Bilim,Teknoloji Mühendislik, Matematik ve Din ilişkisinin bütünlük eğitimi / STEM-R (Science, Technology, Engineering, Mathematics and Religion Education, )geliştiriliyor. İnsan herhangi bir şeye bu 5 ve/veya daha fazla pencereden bir anda ilişkisel, farklı ya da tek tek bakabiliş yeteneğini geliştiren eğitimle kazandığı ve kazanacağı şeyler önemlidir. Kısaca matematiğin ilişkisel havuzunda bilim aracını kullanarak mühendislik icrasıyla teknolojileri üretim ve hayata uygulayışta inançsal değerlerle Dinle) peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlaki boyutlarla gerekçeli olarak ilişkilendiriş önemidir. http://www.nationalstemcentre.org.uk/what-we-offer/our-objectives Bu nedenledir ki insanların liyakatli ve bilimi, kâinatları aşan İslam'i inançsal değer yargılarını da liyakatsiz öğretim öğrenim ve eğitimle budayıp, doğrayıp zihinsel ve düşünsel tüm mimarisini bilimin içine sıkıştırmaya ve tıkıştırmaya çalışmak çok büyük bir talihsizlik ve bedbahtlıktır. Hâlbuki tam tersine bilimin her şeyini liyakatli inanç değerlerinin içine ilişkisel dizayn ediş daha liyakatlidir. Fert ve toplumların; doğayı, tüm yaratıkları, tüm düşünsellikleri aşan liyakatli değer yargıları(İslam'i inançsal) varsa o insan tüm yaratıklara tapınmaktan uzak ve onları liyakatli kavrayış düşünce sistemleriyle sağlıklı gelişmiş insanlar olarak yaşayabilirler. Örneğin, eş seçiminde, toplumsal ilişkilerde, eğitimde, siyasette… Vb alanlardaki faaliyette hedeflenen sosyal ilişkilerin uzun ömürlü ve sağlıklı olması için; hedef ya da ilişkisel olan fert, toplum, kitlelerin; istendik, istenmedik.. Vb tüm değer yargılarının çok iyi bilinmesi ve istenmediklerden etkilenilmemesi ya da en az etkileniş için alternatif çözümler geliştirilmesi gerekir. Değişmez aşırı ifrat ve tefritleri tiryakilikleri, tutkunlukları aşılmaz istenmedik aşırı alışkanlıkları !!! yani; kıskançlık, kin, nefret, haset, kibir, ucup/gurur, cimrilik, bönlük, müsriflik, egoistlik, kaprisler, saplantılar, münafıklık (çok yüzlülük), siyonizm, şovenizm, siyoşovenizm, sigara içmek, içki içme alışkanlığı, istenmedik toplumsal ve kişisel tiryakilikler … Vb istenmedik değer yargılarının çözümleniş alternatif listeleri çıkarılıp samimiyetle hedef fert, toplum kitle ya da örneğin, neden eş adayına açıklanması gerektiği ve alternatif çözümleriyle hangi istenmedik değer yargısının çözümsel alternatif ilacı gerekçesiyle sunulmak üzere listelenmiş çözümler yorumlarıyla ve gerekçeleriyle inandırarak samimiyetle yorumlatarak/yorumlatılarak/yorumlayarak eğitilen fert, toplum, öğrenci, öğrenici, kitle ya da örneğin; eş seçimi dersinde sunulmalıdır .Örneğin. eş seçiminde; ifrat ve tefritte ya da aşırı özgün istenmedik ;tutku (adrenalin… Vb), alışkanlıklar belli tanışma döneminden sonra aday eşe samimiyetle söylenmeli tepkiler nişanlılık, gerekirse imam nikâhlı nişanlılık döneminde denenmelidir. Çok konuşkansan ilacın dinletiyi seven, kıskançsan ilacın muhafazakâr ve istendik tutucu eşe, müminsen ilacın mümine eş… Vb mantık çıkartısından hareketle eş seçiminde istendik ve istenmedik değer yargıları arasında tamamlayıcı/birliktelik denkliği aranmalıdır yoksa istendik değer yargıları ile ilerleyen nişanlıkta önceden peşin ve öncelikle itiraf edilmeyen; istenmedik, bilinmeyen...Vb değer yargılarından biri evliliğe kara delik olur. İnsanın fert, toplum, kavim, devlet ya da insanlık bazında iradesiyle baş edemediği istenmedik; duygu, düşünce, niyet, her türlü değer yargıları, istenmedik alışkanlıklar… Vb her türlü iradeyi aşan nefsi alışkanlık ve nefsi değer yargılarının; Islahata, terbiye edişle, diyete, tedaviye ve terapiye gereksinimi vardır. Toplumun kişinin bu istenmediklerinden zarar görmemesi, kendisinin toplumdan zarar görmemesi ya da toplumdan yarar görmesi ve/veya topluma yararlı ve verimli konumlarda bulunması için ,iradesini aşan istenmediklerini, çok iyi tanıması ve gerekirse yapısal olarak en uygun tedaviye baş vurmalıdır. Kişinin fıtratı ve tedaviyi kabulleniş değer yargılarına bağlı olarak bir veya birkaç yolu denemesi belki daha hayırlıdır. Ör. İslam'da terbiye ve ıslahat için Allah (C.C) teslim olunur. Peygamber ahlakı ve fıtratı yapabilirlik konum ve diyetlerle tedavi edilir. Genetik olarak tıbbi tedavi, diyetler ve/veya eylemsel terapilerde kabullenilebilir. Çıkarsayış; Doğal insanlar, baskın doğal çevrenin mağdur cahil insanlarıdırlar. Örneğin doğal bazı Amerika, Avustralya ve Afrika kavimleri böyledir. İlkel ve Çağdaş insanlar çevresine baskınlığın mağdur insanlarıdır. Örneğin sanayileşmiş bazı batılı kavimler. Her üç durumda aşkın oluşun ürünü ve peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlak yaşantı stilinin mağduriyeti ürünüdürler. Vahşi insanlar; doğal doğa yaslarının ve doğal yaratıksal hemen her şeyin doğal /doğal olarak zihninde tecelli ettiği/ edebileceği ve bu tecelliyi benimseyerek hayata uygulayışı tercih eden insanlardır. Peygamberler ve Allah (C.C)'HUN alimleri Bâtını kalbinde ve zihninde Allah (C.C)'HUN tecelli ettiği Allah (C.C)'HUN insanlarıdır. Edison'un Teknolojik Buluşları, Karl Marks'ın, Leonardo Davinci … Vb dehaların, mucitlerin, kaşiflerin, teknologların, bilim insanları, yazarların… yapıtları nasıl ortaya çıkmıştır? Kişiliklerinin konumları ile ortaya çıkardıkları arasında nasıl bir evrimsel ilişki vardır? Örneğin, Ola ki Davinci dönemi civarı doğal doğanın insanda tecellisinin ürünü olan teknolojinin ve sanatın ortaya çıkışıyla özdeş dönemdir. Ör. Einstein'ın fizikle ilgili düşünsel deneyleri kâinatın göreceli kuramları ve ilgilendiği tüm fizik dünyası yasalarının onunu zihninde tecellisinin ürünüdür. Yani bu deha doğal doğanın ürünü doğal bir kaşif dehadır. Doğa doğal insanın düşüncesine ve bedenine evrimsel olarak baskındır. Ancak peygamberlerin kalbinde ve zihnide Allah (C.C) tecelli ederek ıslah etmiştir. Ola ki ilk ıslah edilen insan ve yaptıklarından sorumlu insanlık Âdem AS'LA başlar. Diğer bazı doğal insanlar halen doğanın tesirinde hayvanların yaptıkları kavga ve gürültü ile hayvani devlet kurmuşlardır. Peygamberler ve Allah (C.C)'HUN icabet ettiği insanlar ve peygamberlere samimi ve/veya net itaat eden ve taklit edenler istisnadır.




Kimler Dine Girmeli ve/veya Hangi Adreslerde Durmalı? Mutlak gerçekleri öğrenme pahasına her türlü maddi ve manevi bazı güçlükleri göze alacak kadar mert, cesur olmak ve sözünden geri dönmeyecek kadar Allah (C.C) tam teslimiyetle sadıklar mutlak dini peygamberi titizlikle üzerine uygulayışı denemelidir. Bunların birini, birkaçını ve/veya hepsini yapamayacak kadar olanlar mutlaka Allah (C.C)'HUNDAN; Yarabbi, dinde fıtratımın kaldırabileceği en yüksek verimi alacağım ve size isyan edemeyeceğim konumlarda beni yararlandırışınızı ve/veya dine ve zatınıza beni yaklaştırışınızı dilerim diye dua etmeleri belki daha hayırlı ve doğru olur.

Dini Bir Reçete Gibi Okuyabilirsiniz;
1-Orda akıbeti belli ( yıkılacak ) bir kâinat var ve siz bu kâinatın içinde bir fertsiniz.
2-Bu kâinatı bedensel zihinsel olarak sağlıklı yaşamanız aşmanız için hemen her enerji seviyesinden kaynaklanan ve her seviyeye hitap eden;geçmiş, yaşayan ve gelecek ilgili kanıtlanmış gerçek örneklerle dolu( davet eden bir kitap).
3-Bu davet kitabının kurallarını yani farz ve sünnetlerini hayatına uygulatılan eşsiz peygamber ahlaklı ve en güzel insan (peygamber) davranış ve eylemleri sünnet olarak kayda geçiyor.
4.Sizden istenen;bu kâinatı sağlıklı yaşamanız ve aşmanız için uymanız gereken farzları (zorunluluklar ve gereklilikler) ve sünnetleri (peygamberin farzları hayatına ayrıntılı uygulamaları) samimi fıtratınızı zorlamadan (mezhepler fıtratların işlerini kolaylaştırmak için var) edindiğiniz alışkanlıkları hayatınıza uygulamak ve hayatınızla kanıtladığınız yaşama şekliniz ile örnek olmaktır. Yanı kâinat geçidini aşmak için mutlaka bu taşlara basarak yani farz ve sünnetleri hayatınıza uygulayarak aşmanız gerekiyor. Diğer olasılıklar kara deliklere çekiyor.
5.Sizin yapmanız gereken;samimiyetle bu kurallara fıtratınızın kaldırabildiği kadarını hayatınıza uygulamaktır.
Buna inanmanız için üç yol tavsiye edilir.
1-Bu kuralları veya terslerini samimiyetle üzerine uygulayanları saptamaktır. Sonra deneyim ve bilgi sahibi olmak.
2-Kuralları kendi üzerinize en yoğun veya kaldırabileceğiniz kadar uygulayıp denemeler yapmanız.
3-Kuralların hepsini ve terslerini belli bir süre hayatınıza uygulamanızdır.
Unutulmamalıdır ki Değişmek istemeyeni Allah (C.C) değiştirmezmiş (Rad, 13/11). İblis hala haktan yana görünen münafıklarla namaz kılıyor.
Değişmenin bedelini:bazen yanarak format yiyip değişen bir bilgisayar misalidir. Buna tahammül edemeyenlerin fıtratını dine zorlayıp perişan etmek, Allah.C.C isyana sürüklemek veya gizli nefret uyandırmak olup her taraflı kayıp ve zarardır. Sanki insanlar yaşam döngülerinde, Allah (C.C) teslim olduğu oranda yaşam döngülerinde liyakatli verim alırken buna paralel olarak iç ve dış dünyasındaki her şeyin birliktelik veya tersi ya da diğer durumların gerekçesi daha anlaşılır hale geliyor gelir. Gerçek Hidayet Allah C.C.'HUNDENDİR.  Bilimsel açıdan Allah C.C.(semavi dinler uzay çağında türeye bilir) dinlerin bütünleşik oluşunu ve reçetesinin doğruluğunu test için 3-4 öneri;
1-Dini kurallar metriksinde samimiyetle üzerinize belli bir süre uygularsınız aşamadığınız/aşamayacağınızı anlarsınız kazancınız bu olur.
2-Dini kurallar metriksinde samimiyetle tersini uygular güdük olduğunuzu anlamanız kârınız olur.
3-Bu kuralları samimiyetle; uygulayan, uygulamayan ve derbeder uygulayanlarla arkadaş olur yaşayarak öğrendiğin ve vardığın sonuç kârın olur.
4-Bu 3 sonuçta vardığın yargı ne olursa olsun samimiyetle;iraden, koşulların ve fıtratın ölçüsü oranında dinin reçetesini uygulamaya koymalısın.
      Her şeyin sadece senin kafana ve gönlüne göre neden ayarlanmaması gerektiğini öğrenmen kârın olur.
     Anlamsızlık ve mantıksızlığın ne kadar mantıklı ve gerekli direkler olduğunun diri örneklerini yaşayarak cahilleri tanıyınca öğrenirsin. Cahillerin hangilerinin; kader insanı, hangilerinin; eğitim, inadın, tercihin kurbanı ve ürünü olduğunu anlarsın. Herkes her şeyi bilseydi ya da tam tersi olsaydı hayat nasıl olurdu? O zaman cahiller niye vardır? Hastalıklar ve tercihler niye vardır? İbadet ve dua neden bitişik ve birbirini tamalar? Kâinat ve her şey neden kafamıza göre değil de biz o sistemin bir parçasıyız? Her şey kafamıza/kafanıza-gönlünüze ya da emrinize göre olsaydı biz/siz nasıl birileri olurduk? Herkes Müslüman ya da tam tam tersi herkes ateist olsaydı nasıl olurdu? "Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı." (Müslim, Tevbe, 9) Sorularının yanıtları kendiliğinde çıplak ortaya çıkar. Neden Müslüman'ların ve bilen insanların inanmayanlara ve bilmeyenlere karşı doğru adreslerde duruş ve istendik hayır dua borcu olduğunu anlarsın.
Münafıklığın büyük bir kısmının tercih ürünü olduğu kanaatine varırsın.
     Kısaca cehalet denizinden karşıya geçerken; sadece Allah C.C.'HUN peygamberlerine gösterdiği peygamber ahlakının geçit taşlarına basmakla karşıya ulaşılır. Bunun dışındaki tüm reçeteler cehalet denizinin kara delikleri gibidir. Münafıklar menfaatleri gereği her türlü reçeteyi gizli ve açık uygulayanlardır. Mazlum cahillerde (kocaman çocuklar) bu denizin (metriksin) yılmaz savaşçıları ve bekçileri gibidirler. Önermesini bilimsel açıdan yorumlayınız ? Neden? (cevap vermek zorunda değilsiniz).
     Yer küresinin kâinatın bodrumunda olması nedeniyle insanın zihinsel bedenine kâinat vurgunu etkisi yapar. İnsanın zihinsel olarak hayvani-meleği doğa ötesine inkişafına engel oluyor gibi!!
       Demokrasinin ana kartı ve takılı rejim sistemleri insanları geleceğe taşımakta Doğal kalmıştır,
Ör. Bu günkü sayısal Doğal (Vahşi) Demokraside bir delinin, velinin veya sıradan bir kişinin oyu aynı değerdedir (geometrik-aritmetik eşitlik ile liyakatli eşitlik farkını anlamaya çalışın.? 1



                                                                                  SONUÇ VE ÇÖZÜM
        Geçici ve Acil Çözüm;insanın biyolojik çeşitliliği, toplumsal gelişim döngüleri-dengeleri, genç tür oluşu bakımından eşsiz güzel olan ve belki de bilmediğini bilmeyen(cahil) kapitalist ve vetolu ülkeleri yıkmaktan kesinlikle geçmez. Kaldı ki alternatiflerinin talipleri daha büyük kaoslar yaratır. Kök hücre siyaseti/İnsani siyaset( pozitif bilim siyaseti) gütmek- dünya-insan sorumluluğunu adil paylaştırmak daha namuslu (namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb Rahmani ve/veya şeytani insanlarla; namuslu, dürüst, vicdanlı... Vb kara cahil , kasti cahil ve/veya çocuksu cahil insanlar karıştırılmamalıdır) ve haklı insanlığın geleceğini garanti eder. 1
İnsanlığa – asrına yararlı olmanın ön koşulu: her şeyi olduğu gibi kabullenmek ve her kesin; tapma, kimlik (id), tapındık-taptık(put) (idol), sevgi, merhamet, sadakate, güven, saygı ve adalet olgularına karşı toplumsal kök hücre mantığıyla yaklaşmak ve yeşermek-yeşertmek gerekir.
        Uzun Vadeli Çözüm;bugün, gen-zekâsı ve beyinsel zekâya ve doğal-yapay seçilime dayalı sistemin meyveleri ortadadır. Aslında dünyada terör sorunu yoktur. peygamber ahlakı ve adil düzen (liyakatli adalet!!) sorunu vardır. Çözüme peygamber ahlaklı insan yetiştirmekle yaklaşılmalıdır. Yeşil teknoloji ve gelecek için; akıllı, peygamber ahlaklı, zeki, adil olmayı ve paylaşmayı seven mert-cesur insanları ön plana çıkartan;eğitim, seçim, sınav, yönetim… Vb sistemleri geliştirmeleri gerekir.
       Aynı zamanda; geçmişte ve bugün  sorunlarını çözmeyi kesin  başarmış  toplumlar, eğitimciler, davranış bilimcileri ve ilgili uzmanların çözüm yolları taklit edilerek, eğitim sorunlarımızı çözmeliyiz. Kısaca insanı insan yapan %1!?(belki de %0) lik akıl – ruha ve insani, şeytani, deccalı, hayvani, meleği doğa ötesine  ait özgün genlerdir. % 99 luk nefis – zekâya ait gen sistemine baskın gelmesini sağlamak için; eğitim, seçim, sınav, yönetim… Vb sistemleri akla ve sağduyuya dayalı geliştirmek-değiştirmek gerekir.
      Tam versiyonu;güdük batı krallıklarının ve kapitalizmin  veto aslanlarının menfaat farzlarının tevhidine hizmet ettirilen!! kullandırılan ve uygulatılan doğal çoğunluk monarşisi ya da
parti(azınlık) demokrasisinin; dünyanın diğer ülkelerine, empoze edilen kısıtlı versiyonlarının ürünleri bakımından; iktidar-muhalefetin kavgacı; Karagöz-Hacivat parti(azınlık) demokrasisi,
çığırtkan, ulusları bölücü, komşularına düşman edici ve kısır gözükmektedir.
Bunun yerine; Var olan doğal demokraside birilerinin oyları diğerlerini yönetime dayalı liyakatsiz ve gayri adil sistemdir. Tüm meclis iktidar olmalıdır. Alınan oy oranları olasılıklarına göre hazırlanmış görev taksimatı cetvelleri önceden belirlenir ve/veya yapılır. Devletin değişmez ortak ve özgün akıl yolları ve kuralları politikaları belirlenir bunlara genellikle dokunulmaz. Tüm seçmeni temsil eden meclisin hepsi iktidar; seçmenlerinden aldığı oy oranında;hükümette görev alması ve her İnsan vekilinin mecliste kullanacağı oyun gücü; temsil ettiği seçmen sayısıyla bire bir örtüşmelidir. Hatta internet, iletişim ve bilgisayarın olanaklarını ve gücünü kullanarak her İnsan Temsilcisi oyunu aldığı seçmenin nokta adresine kadar iletişim içinde olması bile mümkündür. Seçim esnasında kullanılan oylar; 1-... Vb evet oyu 2-... Vb hayır oyu (herhangi bir veya birkaç partiye karşıt veya tersi kişileri/partileri oy tercihi sıralayışı kullanış) 3-Oylamaya katılmamak (seçimi boykot/seçim iptali);seçmenin katılma oranı belli bir seviyesinin altına (belki de %50) düşerse seçim iptal olur 4-Oylamada özgün-genel alternatifleri yazılı veya sesli sunmak (alternatif çözümlere katkıda bulunmak amacıyla) 5-Bu 4 kategorinin dışındaki seçmenin oylama esnasında diğerler başlığında belirtilir. Tüm toplanan istatistikî veriler halkın genel istemleri internet üzerinde deklere edilir. Her hangi bir konudaki;Alimin, Zalimin, Cahilin, Hainin… Vb oyu aynı güçte olamayacağı unutulmamalı ve bu kriterler mutlaka ömür boyu peygamberi (Rahmani/insancıl/Hz. Muhammed AS’A Peygamberlik (S.A.V) gelmeden önceki 40 yıllık insani ahlakı/Hz. İbrahim dini olan hanîfliğe tâbi olmuş) ahlakı davranışları hasılatıyla belirlenmelidir. Kısaca ailenin-kişinin vekilini sıcak denetim hakkını da elde etmiş olur.  Bu geçici tümel temsil sistemi( insan demokrasisine geçişi) daha verimli az kavgacı bir düzen olabilir.1
            Kamu oyundan gelen istendik, istenmedik… Vb istemleri toplayan merkez ve bölgesel meclisin telefon ve internet bilgileri değerlendirme merkezleri dikkate alınarak muhalefet görüşler dile getirilir ve çözümler öneriler. İktidarlar bölge-yöre halk meclisleri tarafından periyodik olarak denetlenip raporları kamu oyuna duyurulur. Yıllık bütçede ekonomik seviyesi yüksek olanlar serçe parmaklarını taşın altın koyarak düşük bölgelere-yörelere özürlü-yaşlı kişilere, ülkedeki tüm işsizlere … Vb ulaşmak üzere belli yüzdede ör %5 gelişim vergisi toplanır. Halka yarı zorunlu ve teşvik edici; sanayi, yerleşim, tarım vb çarpık gelişimin tersine motive edici kredi ve vergiler uygulanır.
           İnsanlar eğitilirken:İnsanın nefsini tanıması için;insanın sanal araçları, insan sıfatları ve fıtratları dersleri uygulamalı olarak verilmelidir.
       Tarihte kötü ahlak sıfatlarına sahip insanların yaptıkları da örneklerle somutlaştırılmalıdır. Bu simaların ahlak işletim sistemlerini değişik kılıklarda icra eden fert ve toplumlar hala yaşıyorlar. Ör. Çin Kıralı;MÖ.261'de 2 milyon insan katili ve kabri bilinmesin diye on binlerce insanı öldürttü, Firavun;binlerce ton dünya harikası taşın altında yatmak için on binlerce insana taş taşıttıracak kadar aptallık ve inatlık timsali, Nemrut;İnsanları ateş çemberinde kızartmayı seven inat bir sapık. Astekler, Mayalar,1, 2, İnkalar,-Kızıl Derililer- Amerika Yerlilerinin katilleri, Lut Kavmi, Atilla'i, Cengiz Han'ın ve Müsrif-İlkel Teknoloji, Patojen (öldüren)Teknoloji (Silah Teknolojisi)şahinlerinin;yanlış hesapları Bağdat'tan dönmüştür, radikal komünist, radikal kapitalist zihniyetler… Vb ahlak hastalarının, insanlığa pahalıya mal oluşu kadar,  bunlara yanlış tepkilerde belki daha pahalıya olmuştur.            Bayan erkeğin tamamlayıcı ve özgün baskın-çekinik  özelliklerinin önemi öğretilmeli. Ör. Aile, namus, adalet, cimrilik, Siyonizm, şovenizm… Vb kavramların-insani sıfatlarının önemi, uygulamaları ve tarihteki pozitif ve negatif etkileri-meyveleri somutlaştırılmalıdır.
       bayan ve erkeğin; fıtrat ve özgünlüklerini eşitlemeye kalkışmak veya meslekler geliştirmek ya da bunların tam tersini yapmak; bedensel ve zihinsel eşcinselleştirmeye veya maçolaştırmaya, feministleştirmeye kalkışmak gibi bir cehalet olur. İnsan davranış ve tercihleriyle ilgili genlerin analiz edilmesi sonucu; genetik ve davranışları bakımından uyum oranı mekanizmalarına bakılarak; evlilik, arkadaşlık,çalışma grubu oluşturma… Vb sonuçlar hakkında çıkarsamalar yapmak olağan olacaktır yakın gelecekte. Hatta hangi kişiliklerin hangi topografik(yeryüzü şekli)-klimatolojik(iklimsel) ya da toplumsal ortamda/larda daha verimli olabileceği bilinecektir. Kısaca insanın; nefsi, aklı sıfatları (pozitif,negatif ve nötr sıfatlar) somutlaştırılıp uygulamalı anlatılmalıdır. Bu sıfatların hayvanlardaki karşılıkları örneklenmeli;Ör. Arabistan'daki çöl babunları (hamadri maymunlar) kıskanç maymunlarıDemokratik Kongo Cumhuriyetinin deyyus  veya pezevenk maymunlar, Gelada maymunları (Etopya) ve şempanzelerde doğal hâkimiyet genleri örnek verilebilir.
 
           Sonuç olarak;ferdin, nefsini-bedenini ve zekâsını, aklının-ruhunun kontrolüne koyması gerekir. Bu çıkarsamadan hareketle;toplumlar, kavimler, devletler ve milletlerde;nefsine ve zekâsına tabii insanlarını, akıllı-evrensel insanlarının güdümüne ve yönetimine koydurtacak; eğitim, seçim, sınav, yönetim… Vb sistemleri geliştirmek gerekir.

Fert, toplum… Vb her insani bazda verilmek ya da öğretilmek istenen öncelikli acil bilgilerin kısa vade de hedef kitlenin inançsal, kültürel, özgün… Vb istendik ya da istenmedik değer yargılarına uyumlu ve ilişkisel hayata örneklendirilip güncellenerek verilmesi gerekmektedir. Yani Bâtının, kapitalizmin, komünizmin… izm, … istli yabancı-doğal rejimlerin, yönetimlerin ve eğitim sistemlerin istendik ya da istenmedik değer yargılarına ya da yararlı da olsa yabancı ya da farklı değer yargılarına endeksli verilmemelidir. Yani toplumsal alt birimin değer yargısına/yargıları düsturlarına ters olduğu için kısa vade de verilmemelidir. En küçük özgün toplum birimlerinin (benzer ortak dili, kültürü, alışkanlıkları, zevkleri ... Vb paylaşan ailelerin bir üstü toplumsal özgünlükler kümesi ya da insan dokusu) özgün değer yargıları baz alınarak ona uyumlu öğretim, öğrenim ve eğitim sistemi/leri geliştirilerek verilmeli. İnsanın etnik azınlığı olmaz; bu doğa, bilim ve ilahi/peygamberi yasalara aykırıdır hem de bölücü ve tahrik edici bir kavramdır. Sizi kavimlere ayırdık ki tanışasınız (ayet). Dil, din, lisan, kütür azınlıkları çoğunluğa asimile ya da evcilleştirilsin diye değil. Böyle bir durum yaşama gücünü artıran evrimin çeşitlilik yasasına aykırıdır. Yaşadığı toplumdaki; din, dil, lisan, kültür, renk...Vb halk azınlıklarının birimlerindeki (özgün toplumsal birimlerdeki ya da özgün insan dokusundaki) yararsız, verimsiz, zararlı… Vb istenmedik değer yargılarının değişimi için uzun vadede tüm dünyanın o konudaki liyakatli otoritelerin görüşü çerçevesinde kanunlar çıkartılarak alternatifleri gerekçeli sunularak ilk öğretim seviyesinden itibaren öğretim, öğrenim ve eğitimle verilmelidir.
Kesin Çözüm; Bilime, Teknolojiye, Fen Ağacına... Vb her şeye Güzel Ahlak Aşısı Yapılmadıkça, Teknoloji Geliştikçe İnsanı daha da ya da En Aşağılık Bir Yaratık Konumuna Sürükleyeceğinden Emin Olun. Tüm İnsanların Ekonomik Sorunlarını Çözseniz de Bu Sefer Çok Varlıktan Ve Obeziteden Kuduran Bazıları Birbirini Yer. Çözüm; Eğitimle fıtratı değişmeyse müsait insanlarda evrensel dürüst olmayı, namuslu olmayı, vicdanlı, bilgili olmayı… Vb. insancıl ahlaki argümanlarını (kanıtlarını) refleks haline getirmek, inandırmak ve iman ettirmektir. Sonrada Yönetim sistemimizi bu eğitilmiş bilgili insanlara emanet etmektir. İlimi doğa ve doğa ötesine ait her şeyi anlama ve keşfetme aracıdır. Bilim ise doğadaki yaratık, olay, olgu, süreç… Vb.doğadaki her şeyi anlama ve öğrenme aracıdır. İlmi ezel ve ebedi olarak değişmez ve ölümsüzdür. Bilim ise sürekli değişir büyük kıyametle oradan kalkar(ölür).
      


WEB ADRESLERİ VE ERİŞİM TARİHLERİ (Lütfen İnternet Explorer Kullanın)
1.İslam ve Kuran’da Yaratıkların ve Bilimin Konumu http://www.dinbilim.net erişim tarihi20.02.2019
2.Kuran-ı Kerim (CC) Kitabından yararlanılan bazı ayetler http://www.nadidem.net/ayet/AllahCC.pdf erişim tarihi 20.02.2019
3.http://www.nadidem.net/f/yaradilis/yaradilis.mp4 erişim tarihi 20.02.2019
4.http://www.nadidem.net/f/yaradilis.pdf erişim tarihi 20.02.2019
5.http://www.nadidem.net/f/yaradiliss.pdf erişim tarihi 20.02.2019
6.http://www.nadidem.net/kf/sgevren/sgevren.mp4 erişim tarihi 20.02.2019

KAYNAKÇA
AKKOYUNLU, B.&DERYAKULU, D. (1998). Çağdaş Eğitimde Yeni Teknolojiler. Anadolu Üniversitesi AÖF Yayınları. No: 564.
ALKAN, C., (1998); Eğitim Teknolojisi, Anı yayıncılık, Ankara,sf:13-14
ALKAN,C. vd, (1987).Eğitim Teknolojisi, A.Ü. Açık öğretim Fakültesi Eğitim Önlisans Programı,Eskişehirs:67-76
BİLİM VE TEKNİK DERGİSİ, (2000-2006), Amacımıza hizmet eden makaleler seçilir.
BECK, Judy.&Wynn, HARRIET C., (1998). Technology in Teacher Education: Progress Along the Continuum. ERIC Digest.
CHİP DERGİSİ, (2000-2006). Bilimsel Değerde Olan Makaleler.
ÇEVRE BAKANLIĞI,(1998) Çevre Notları
DEMİREL, Ö.,(2004). Eğitimde Program Geliştirme. 8 . Baskı, Pegem A Yayıncılık
DEMİRKUŞ, N.,(1999). Fen Bilgisi Öğretim Yöntemleri ve Uygulamalarının Verimli Hale Getirilmesi. Öğretmen Eğitiminde Çağdaş Yaklaşımlar Sempozyumu, 8-10 Mart 1999 İzmir. D.E.Ü. Buca Eğitim Fakültesi Dergisi Özel Sayı, 11 (1999) 414-425.
DİGİTÜRK YAYINI 2005-2006:Discovery Channel, National Geographical Channel, History Channel TV kayıtları.
DURUKAN,H., ÖZTÜRK, İ., (2004).Sınıf Yönetimi HD yayıncılık Kimited Şirketi
ELY, DONALD P., (2000). The Field of Educational Technology: Update 2000. A Dozen Frequently Asked Questions. ERIC Digest.
İMAMİ GAZALİ(Muhammed Bin Ahmed Ebu Hamid) (1986).;İhyau Ulumid-din 1.,2.,3.,4. cilt. Bedir Yayınevi, Tercüme Ahmed SERDAROĞLU (Eski Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettişi).
KEÇECİ, D., AKAR, A.(1995). Çevre ve İnsan
ÖZER, B.& ve ark. (1998). Çağdaş Eğitimde Yeni Teknolojiler. Anadolu Üniversitesi AÖF Yayınları. No: 564.
ÖZDEN, Y. (2003). Öğrenme ve Öğretme 6. Baskı, Pegem A Yayıncılı
ÖZYÜREK,M.,(2005).Sınıf Yönetimi, Karatepe Yayınları, Ankara
PCNET DERGİSİ (2000-2006). Bilimsel Değerde Olan Makaleler.
SLOWİNSKİ, Joseph. (2000). Becoming a Technologically Savvy Administrator. ERIC Digest Number 135.
TANDOĞAN, M.&AKKOYUNLU, B. (1998). Çağdaş Eğitimde Yeni Teknolojiler. Anadolu Üniversitesi AÖF Yayınları, No: 564.
TAN, Ş (2005). Öğretimi Pılanlama ve Değerlendiriş. 9. Baskı, Pegem A Yayıncılık
TEKİN, H.,(1991). Eğitimde Ölçme ve Değerlendiriş, 17.Baskı, Yargı Yayın Evi.
TURGUT, M.F., BAKER, D., CUNNINGHAM, R., PIBURN, M., 1997, İlköğretim Fen Öğretimi, YÖK Basımı, Ankara,
UÇAR,Metin (1998), İlköğretimde Ders Araç-Gereçlerin Kullanımı Konusunda Öğretmen Görüşlerinin Değerlendirilmesi,AKÜ. SosyalBilimler Enstitüsü, s : 91, 109,114
YEŞİLYAPRAK, B., (2004) Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi .7. Baskı, Pegem A Yayıncılık
YILDIZ, R. ve ark 2002,Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme, Mikro Yayınları 24,
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), 1998. Eğitim Fakültesi Öğretmen Yetiştirme Lisans Programları. Ankara: YÖK Yayınları.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), Ohlsson B., Çeviri;Prof. Dr Sema ERGEZEN ve ark. 1996. Biyoloji Öğretimi, YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Gelişimi Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi 06539 Bilkent Ankara.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), CUNNINGHAM, R., M. Turgut, F., B.,1996. İlk Öğreti Fen Bilgisi Öğretimi, Çeviri;Prof. Dr M. Fuat TURGUT ve ark. YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Gelişimi Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi 06539 Bilkent Ankara.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), MERIWETHER, C., DUYAR,1997. Okul Yönetimi, Çeviri;Prof. Dr Kemal AÇIKGÖZ ve ark. YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Gelişimi Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi 06539 Bilkent Ankara.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), MARGARET S., ÖZÇELİK, D.A.,. 1997 Orta Öğretimde Okullarda Tatbik/Uygulayış Çalışmaları, YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Gelişimi Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi 06539 Bilkent Ankara.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), MARGARET, S., ÖZÇELİK D.A.,. 1997 İlköğretimde Okullarda Tatbik/Uygulayış Çalışmaları, YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Gelişimi Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi 06539 Bilkent Ankara.
YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU (YÖK), BRITTINGHAM, VE ARK., 1999. Türkiye'de Öğretmen Eğitiminde Standartlar ve Akreditasyon (Kabullenişler), YÖK/Dünya Bankası Milli Eğitimi Gelişimi Projesi Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi 06539 Bilkent Ankara.



voucher codes
voucher codes